Ertuğrul Doğan, 2000 yılında “Doğan Akaryakıt” adı altında madeni yağ ve akaryakıt alanında iş hayatına atıldı.
Gayrimenkul şirketlerinin yönetim kurulu başkanlığı görevini de üstlenen Ertuğrul Doğan, 2014 yılında enerji sektörüne adım atan Oltan & Köleoğlu Enerji Yönetim Kurulu Başkanı oldu. Ertuğrul Doğan önderliğindeki Oltan & Köleoğlu Enerji Şirketi, 2018 yılında Çorum’un Mecitözü ilçesinde 5 MW, 2020 yılında Afyonkarahisar’ın Çay ilçesinde 27 MW, 2021 yılı Ocak ayında ise Samsun’un Çarşamba ilçesinde 27 MW Biyokütle Enerji Tesisi Projelerini tamamladı.
Ertuğrul Doğan futbol sahalarının efsane isimlerinin yeğeni olarak, dayıları Coşkun Şahinkaya, Bülent Şahinkaya ve Güngör Şahinkaya ile futbolun içinde büyüdü.
8 Nisan 2018 tarihinde Trabzonspor Kulübü Başkanlığı’na seçilen Ahmet Ağaoğlu‘nun yönetim kurulunda yer alan Doğan, İkinci Başkan olarak görevini yürütmektedir.
Ertuğrul Doğan, Trabzon Sanayici İş Adamları Derneği Yönetim Kurulu, Oltan Vakfı Yönetim Kurulu üyesi ve Trabzon Ticaret Odası’nda başkan yardımcılığı görevlerini üstlenmiştir.
Ertuğrul Doğan, Güneş Köleoğlu Doğan ile evlidir ve Alya ve Kuzey adlarında iki çocuğu vardır.
Trabzonspor başkanı Ahmet Ağaoğlu, 3 Mart 2023 tarihinde Trabzonspor başkanlığından istifa edince¸ Ertuğrul Doğan Trabzonspor başkanlığına aday oldu. 26 Mart 2023 tarihinde yapılan kongrede Ertuğrul Doğan 1127 geçerli oyun 919’unu alarak Trabzonspor’un 18. başkanı oldu.
Kaynak:Biyografi.info
Muzaffer Tema, 15 Haziran 1919 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Gönlünde asker olmak yatarken, müzisyen olan babasının isteği üzere İstanbul Belediye Konservatuarına giren Tema, burada flüt, keman ve piyano çalmasını öğrendi. İstanbul Belediye Konservatuarı’ndan mezun oldu.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın sınavlarını kazanarak Ankara‘ya gitti. Ankara Devlet Konservatuarı ve Cumhurbaşkanlığı Filarmoni Orkestrası’nda görev yaptı. 8 yıl aradan sonra İstanbul’a döndü. 1948 yılında Tepebaşı gazinosunda orkestra eşliğinde verdiği konseri izleyemeye gelen sinemacılar kendisiyle görüştü ve film teklif ettiler.
1949 yılında ilk filmi “Çığlık”da oynadı. 1949 yılında “Uçuruma Doğru” adlı film ile sinema oyunculuğuna devam etti. Bu filmde Nevin Akkaya, Jeyan Mahfi Tözüm, Talat Artemel ile birlikte oynadı. Kısa zamanda Avrupai tipiyle dikkat çekmeye başlayınca filmler birbiri ardına geldi.
1951 yılında Yıldız Dergisi’nin okuyucuları arasında düzenlediği yarışmada “Dudaktan Kalbe” en iyi film, Muzaffer Tema’da en iyi erkek artist seçildi. Böylece Türk sinemasının romantik filmlerinin ilk jönü olarak sinema tarihindeki yerini aldı.
1956 yılında “Dişi Yılan” filmi ile film yapımcılığına başladı. Türk sinemasında her şey yolunda giderken birdenbire ABD‘ye gitmeye, Amerikan rüyasını gerçekleştirmeye karar verdi. Neyi var, neyi yok satıp şansını Hollywood‘da denemeye karar veren Muzaffer Tema, 1956 yılında bir süreliğine Amerika’ya gidip yerleşti. ABD’ye gider gitmez Paramount Film Stüdyosunun New York ofisine başvurdu. Fakat uzun süre rol bulamaz.
Bir gün katıldığı bir kokteylde prodüktör Sukuras ile tanıştı. Prodüktör Sukuras’ın teklifiyle Türkiye’de de gösterime giren “Certain Smile” (Acı Tebessüm) (1958) ve “Twelve to the Moon” (Aya Giden 12 Adam) (1960) filmlerinde rol aldı.
Muzaffer Tema, bu sıralarda Los Angeles‘ta, Cumhuriyet Balosu’nda tanıştığı Zsa Zsa Gabor ile kısa süreli bir aşk yaşayan Tema, kendini bir anda Gary Grand, Gary Cooper, Robert Mitchum, Marilyn Monroe gibi dünya starları arasında buldu.
Los Angeles‘ta bulunduğu sırada Drama School’da oyunculuk dersleri almaya devam ederken “Natalie Wood‘la, Robert Wagner‘la arkadaş oldu. İkizi kadar benzediği Amerikalı oyuncu Alan Ladd ile de tanışma fırsatı oldu.
Muzaffer Tema, karakter rollerinin vazgeçilmez ismi olurken, “Kanun Namına, İngiliz Kemal Lawrence’a karşı, Buruk Acı, Damga, Seninle Düştüm Dile, Fakir Gencin Romanı, Kahveci Güzeli, Posta Güvercini, Kırık Merdiven, Milyonerin Kızı onun unutulmaz filmleri arasında yeraldı.
Muzaffer Tema, babasının hastalığı nedeni ile 1959 yılında Türkiye’ye döndü. Babasının bir hafta sonra vefat etmesinin ardından ise Hollywood’a geri gitmedi ve İstanbul’da kalıp 1977 yılına kadar çeşitli filmlerde rol aldı. 1978 yılında 5. eşinden doğan tek çocuğu oğlu Alper Tema’yı da yanına alarak Los Angeles‘a tekrar göç etti. 1985 yılında Los Angeles’da tanıştığı son eşi İnci hanım ile evlendi. 2000 yılına kadar Los Angeles’da kaldı.
Muzaffer Tema’ya 2009 yılında Bursa İpek Yolu Film Festivali’nde de Yaşam Boyu Onur ödülü verildi.
Hayatının son 10 yılını 2001 yılından itibaren İzmir’in çeşme ilçesinde son eşi İnci hanım ile yaşadı.
Evlilikleri :
1.eşi : 1941 yılında Jazz sanatçısı Sevinç Tevs ile evlendi. 1956 yılında boşandı.
1956-1957 yıllarında sinema oyuncusu Leyla Sayar ile aşk yaşadı.
2.eşi : ?
3.eşi : ?
4.eşi : ?
5.eşi: Gülay Armen ile evlendi. 10 yıl evli kaldılar ve boşandılar. Alper Tema (d.1966) adında bir oğlu vardır.
6.eşi: ?
7.eşi: 1985 yılında İnci (Aksoy)Tema ile evlendi.
Muzaffer Tema, 4 Ekim 2011 tarihinde İzmir, Çeşme’de 92 yaşında ölmüştür.
Filmleri ve Dizileri :
Yönetmen :
– Vahşi Kedi (Sinema Filmi) 1961
Senaryo :
– Vahşi Kedi (Sinema Filmi) 1961
Yapımcı :
– Aşka Tövbe (Sinema Filmi) 1963
– Mağrur Kadın (Sinema Filmi) 1962
– Vahşi Kedi (Sinema Filmi) 1961
– Dişi Yılan (Sinema Filmi) 1956
Oyuncu :
– Silaha Yeminliydim (Sinema Filmi) 1987
– Islak Sokak (Cemil) (Sinema Filmi) 1987
– Vazife Uğruna (Tahir) (Sinema Filmi) 1986
– Attenti ragazzi… chi rompe p… (Sinema Filmi) 1976
– Bir Araya Gelemeyiz (Bülent) (Sinema Filmi) 1975
– Macera Yolu (Ayhan) (Sinema Filmi) 1974
– Fırtınalar İstanbul’da / Kıran… (Sinema Filmi) 1974
– Domatesler Ve Silahlar (Sinema Filmi) 1974
– Avanta Yok (Faruk) (Sinema Filmi) 1974
– Çocuğumu İstiyorum (Komiser Murat) (Sinema Filmi) 1973
– Yaban (Rol Adı Ekle) (Sinema Filmi) 1973
– Balıkçı Osman (Zekeriya) (Sinema Filmi) 1973
– Aşkımla Oynama (Sinema Filmi) 1973
– İlk Aşk (Ali nin Babası) (Sinema Filmi) 1972
– Yılmayan Şeytan (Yılmaz) (Sinema Filmi) 1972
– Tövbekar (Konuk Oyuncu) (Sinema Filmi) 1972
– Sevgili Hocam (Sinema Filmi) 1972
– Kırık Merdiven (Sinema Filmi) 1972
– Aşk Fırtınası (Muammer) (Sinema Filmi) 1972
– Aslanların Ölümü (Bar Patronu Turgut) (Sinema Filmi) 1972
– Zagor Kara Korsanın Hazineleri (Albay) (Sinema Filmi) 1971
– Zagor Kara Bela (Kara Bela) (Sinema Filmi) 1971
– Vurguncular (Polis Şefi) (Sinema Filmi) 1971
– Solan Bir Yaprak Gibi (Kemal) (Sinema Filmi) 1971
– Sevenler Kavuşurmuş (Ragıp Bey) (Sinema Filmi) 1971
– Melek Mi Şeytan Mı? / Asrın Ka… (Konuk Oyuncu) (Sinema Filmi) 1971
– Mavi Boncuk Lassi (Sinema Filmi) 1971
– Mahşere Kadar (Muzaffer) (Sinema Filmi) 1971
– Gençliğin Rüyası (Sinema Filmi) 1971
– Afacan Küçük Serseri (Ferruh) (Sinema Filmi) 1971
– Şeytan Kayaları (Yüzbaşı) (Sinema Filmi) 1970
– Çalınmış Hayat / Aşk Hırsızı (Sinema Filmi) 1970
– Yaban Gülü (Rahmi) (Sinema Filmi) 1970
– Maskeli Şeytan (Arkeoloji Profösörü) (Sinema Filmi) 1970
– Kara Dutum (Orhan’ın Amcası) (Sinema Filmi) 1970
– Dört Kabadayı (Sinema Filmi) 1970
– Uykusuz Geceler (Ercüment’in Babası) (Sinema Filmi) 1969
– Sevdiğim Adam (Necmi) (Sinema Filmi) 1969
– Sabır Taşı (Sinema Filmi) 1969
– Kirli Yüzlü Melek (Kendisi) (Sinema Filmi) 1969
– Izdırap Şarkısı (Sadun) (Sinema Filmi) 1969
– Damga (Ayhan) (Sinema Filmi) 1969
– Buruk Acı (Dr. Haldun) (Sinema Filmi) 1969
– Ayrı Dünyalar (Komiser) (Sinema Filmi) 1969
– Ana Yüreği (Murat) (Sinema Filmi) 1969
– Ana Mezarı (Sinema Filmi) 1969
– İngiliz Kemalin Oğlu (Alb. Sabahattin) (Sinema Filmi) 1968
– İngiliz Kemal (Sinema Filmi) 1968
– İftira (Sinema Filmi) 1968
– Yakılacak Kitap (Baba) (Sinema Filmi) 1968
– Son Hatıra (Muzaffer) (Sinema Filmi) 1968
– Mafia Ölüm Saçıyor (Sinema Filmi) 1968
– Kezban (Ali) (Sinema Filmi) 1968
– Karanlık Yollar – Aşkla Sev Ki… (Sinema Filmi) 1968
– Kahveci Güzeli (Selim) (Sinema Filmi) 1968
– Hicran Gecesi (Reşit) (Sinema Filmi) 1968
– Dünyanın En Güzel Kadını (Necmi Fırat) (Sinema Filmi) 1968
– Cilalı İbo İstanbul Kaldırımla… (Muzaffer) (Sinema Filmi) 1968
– Bozkırlar Şahini Tark-Han (Sinema Filmi) 1968
– Altın Avcıları (Sinema Filmi) 1968
– Acı İnanç (Sinema Filmi) 1968
– Tapılacak Kadın (Ahmet Bey) (Sinema Filmi) 1967
– Ringo Kid (Jimmy Vallas) (Sinema Filmi) 1967
– Nemli Gözler (Sinema Filmi) 1967
– Korkunç Yumruk (Sinema Filmi) 1967
– Killing İstanbul’da (Prof. Cemil) (Sinema Filmi) 1967
– Killing Uçan Adam’a Karşı (Profesör Cemil) (Sinema Filmi) 1967
– Kelepçeli Melek (Sadık) (Sinema Filmi) 1967
– Kara Duvaklı Gelin (Kenan) (Sinema Filmi) 1967
– Kader Bağı (Kibar Jack) (Sinema Filmi) 1967
– Hacı Murat (Prens Boronsev) (Sinema Filmi) 1967
– Evlat Uğruna (Doğan) (Sinema Filmi) 1967
– Düşman Aşıklar (Emin) (Sinema Filmi) 1967
– Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (Dr.Ragıp) (Sinema Filmi) 1967
– Ağlayan Kadın (Hikmet) (Sinema Filmi) 1967
– Alpaslan’ın Fedaisi Alpago (Korcan) (Sinema Filmi) 1967
– İçimdeki Alev (Sinema Filmi) 1966
– İbrahim Ethem İlahi Davet (Sinema Filmi) 1966
– O Kadın (Muzaffer) (Sinema Filmi) 1966
– Milyonerin Kızı / İntikam Hırs… (Osman) (Sinema Filmi) 1966
– Meleklerin İntikamı (Osman Yalçın) (Sinema Filmi) 1966
– Kumsalda Üç Kadın (Sinema Filmi) 1966
– Korkunç Arzu (Selim) (Sinema Filmi) 1966
– Kadın Avcıları (Prens Halim) (Sinema Filmi) 1966
– Kaderin Cilvesi (Ekrem Güneri) (Sinema Filmi) 1966
– Allahaısmarladık Yavrum / Yarı… (Kemal) (Sinema Filmi) 1966
– Şehvetin Esiriyiz (İrfan) (Sinema Filmi) 1965
– Severek Ölenler / Kartalların … (Yüzbaşı Turan Özbek) (Sinema Filmi) 1965
– Seven Kadın Unutmaz (Ahmet) (Sinema Filmi) 1965
– Onyedinci Yolcu (Sinema Filmi) 1965
– On Korkusuz Kadın (Sinema Filmi) 1965
– Melek Yüzlü Caniler (Sinema Filmi) 1965
– Kırbaç Yarası (Sinema Filmi) 1965
– Korkunç İntikam (Sinema Filmi) 1965
– Hırsız (İlhan) (Sinema Filmi) 1965
– Hayatımın Kadını (Sinema Filmi) 1965
– Güneşe Giden Yol (Rauf) (Sinema Filmi) 1965
– Fakir Gencin Romanı (Orhan) (Sinema Filmi) 1965
– Dudaktan Kalbe (Sinema Filmi) 1965
– Dağ Çiçeği (Sinema Filmi) 1965
– Canım Sana Feda (Cevdet Tekin) (Sinema Filmi) 1965
– Çanakkale Aslanları (Sinema Filmi) 1964
– Sekiz Kuruş (Sinema Filmi) 1964
– Kader Kapıyı Çaldı (Necmi) (Sinema Filmi) 1964
– Baba Hasreti (Sinema Filmi) 1964
– Ankara’ya Üç Bilet (Sinema Filmi) 1964
– Altın Kelepçe (Sinema Filmi) 1964
– Aşka Tövbe (Sinema Filmi) 1963
– Mağrur Kadın (Sinema Filmi) 1962
– Gönül Ferman Dinlemez (Sinema Filmi) 1962
– Özleyiş (Mithat) (Sinema Filmi) 1961
– Yumurcak (Doğan) (Sinema Filmi) 1961
– Vahşi Kedi (Sinema Filmi) 1961
– Twelve to the Moon (Selim Halit) (Sinema Filmi) 1960
– Kırık Kalpler (Sinema Filmi) 1960
– 12 to the Moon (Dr. Selim Hamid (as Tema Bey)) (Sinema Filmi) 1960
– Gönül Kimi Severse (Ahmet) (Sinema Filmi) 1959
– Aşk Rüyası (Sinema Filmi) 1959
– Acı Tebessüm (Pierre) (Sinema Filmi) 1958
– Dişi Yılan (Sinema Filmi) 1956
– Beş Hasta Var (Cahit) (Sinema Filmi) 1956
– Ölüm Korkusu (Sinema Filmi) 1955
– Kızımla Beraber Ağladık (Mühendis Celal) (Sinema Filmi) 1955
– Kadın Severse (Dr. Ferit) (Sinema Filmi) 1955
– Aşk ve Ölüm (Sinema Filmi) 1955
– Öldüren Sır (Sinema Filmi) 1954
– Son Baskın (Komiser Çetin) (Sinema Filmi) 1954
– İstanbul Canavarı (Sinema Filmi) 1953
– Hıçkırık (Kenan) (Sinema Filmi) 1953
– Aşk Istıraptır (Halûk) (Sinema Filmi) 1953
– İngiliz Kemal Lawrence’e Karşı (Lawrence) (Sinema Filmi) 1952
– Onu Ben Öldürdüm (Besteci Orhan) (Sinema Filmi) 1952
– Memiş ile İbiş Anaforcular Kra… (Memiş) (Sinema Filmi) 1952
– Kanun Namına (Halil) (Sinema Filmi) 1952
– Günahını Ödeyen Adam (Sinema Filmi) 1952
– İstanbul Kan Ağlarken (Komiser Muharrem) (Sinema Filmi) 1951
– Seni Unutamadım (Sinema Filmi) 1951
– Dudaktan Kalbe (Kenan) (Sinema Filmi) 1951
– Parmaksız Salih (Sinema Filmi) 1950
– Fato / Ya İstiklal Ya Ölüm (Orhan) (Sinema Filmi) 1949
– Uçuruma Doğru (Sinema Filmi) 1949
– Çığlık (Ruh Doktoru) (Sinema Filmi) 1949
Kaynak:Biyografi.info
Bilge Zobu, 7 Eylül 1932 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Tam adı Mehmet Nuri Bilge Zobu’dur. İstanbul Işık Lisesinden mezun oldu. 1958 yılında girdiği İstanbul Şehir Tiyatrolarında oyuncu olarak çalıştıktan sonra 2006 yılında emekli olsa bile konuk oyuncu olarak devam etti.
Tiyatrocu Vasfi Rıza Zobu, Bilge Zobu’nun amcasıdır. Sinema oyuncusu Ayşe Melike Zobu’nun ise Bilge Zobu amcasıdır.
Bilge Zobu, tiyatro oyunculuğuna 1956 yılında da Cep Tiyatrosu’nda “Bir Evlenme” oyunuyla başladı. Adana Şehir Tiyatrosu’nda çalıştıktan sonra 1958 yılında İstanbul Şehir Tiyatroları’na girdi. 2006 yılında emekli olsa bile konuk oyuncu olarak devam etti.
1984-1985 sezonunda İstanbul Büyükşehir Belediyesinde oynamaya başlayan ve 25 yıldır aralıksız sahnelenen Lüküs Hayat’da, o tarihten beri değişmeyen isimlerinden birisi oldu. Tiyatro çalışmalarının yanı birçok sinema ve televizyon filminde de oynamış ve seslendirme yapmıştır. Kapıcılar Kralı, Baba Bizi Eversene, Ah Güzel İstanbul, Tosun Paşa ve Hababam Sınıfı en bilinen filmleri arasındadır.
Bilge Zobu, evli idi, eşi vefat etmiştir. Bir oğlu vardır.
Filmleri ve Dizileri :
Oyuncu :
2007 – Beyaz Melek (Yaşar Hoca) (Sinema Filmi)
1997 – Can Ayşecik (TV Dizisi)
1997 – Acı Günler (TV Dizisi)
1996 – Beşi Bir Yerde (TV Dizisi)
1995 – Evdekiler (TV Dizisi)
1994 – Şenlik Var (Ziya) (Sinema Filmi)
1994 – Bay Kamber (TV Dizisi)
1993 – Şaban Askerde (Albay) (TV Dizisi)
1993 – Üçüzler (Ziya) (Sinema Filmi)
1993 – Hayat Kavgası (Cemil) (Sinema Filmi)
1993 – Dışlanmış / Lekeli Melek (İşyeri Patronu) (Sinema Filmi)
1993 – Bizim Mahalle (Fahri Bey) (TV Dizisi)
1992 – Taşların Sırrı (TV Dizisi)
1991 – Sonsuza Yürümek (Sağlık Bakanlığı Müfettişi) (Sinema Filmi)
1990 – Yuva (TV Dizisi)
1990 – Pamuk Hemşire (Sinema Filmi)
1989 – Gülen Adam (Ömer) (Sinema Filmi)
1988 – Ah Bir Çocuk Olsaydım (Sinema Filmi)
1988 – Acıların Günlüğü (Sinema Filmi)
1987 – Yıllar (Sinema Filmi)
1987 – Sızı (Sinema Filmi) 1987
1987 – Sarışınım / Yaşamak Haram Oldu (Avukat) (Sinema Filmi)
1987 – Mesela Muzaffer (Konuk Oyuncu) (TV Dizisi)
1987 – Kaçamak (Sinema Filmi)
1987 – Beyaz Yaz (Sinema Filmi)
1986 – Çalıkuşu (Öğretmen) (TV Dizisi)
1986 – Perihan Abla (Komiser Cevat) (TV Dizisi)
1986 – Milyarder (Banka Umum Müdürü Cenap Bey) (Sinema Filmi)
1986 – Gırgır Hafiye (Sinema Filmi)
1986 – Duvardaki Kan (Mustafa Abdülhalim) (TV Dizisi)
1986 – Ayrılık Hasreti (Sinema Filmi)
1986 – Asılacak Kadın (Ağır Ceza Üyesi) (Sinema Filmi)
1985 – Çıplak Vatandaş (Sanayi Odası Başkanı) (Sinema Filmi)
1985 – Tapılacak Kadın (Müşteri) (Sinema Filmi)
1985 – Kara Para (Video)
1984 – Üşütük (Nurinin Arkadaşı) (Sinema Filmi)
1984 – Ömrümün Tek Gecesi (Sinema Filmi)
1984 – Parkta Bir Sonbahar Günüydü (Şakir) (TV Dizisi)
1984 – Namuslu (Müteahhit) (Sinema Filmi)
1983 – Çarıklı Milyoner (Restorandaki Adam) (Sinema Filmi)
1983 – Gırgıriyede Cümbüş Var (Şeyh Malik Çatalcı) (Sinema Filmi)
1982 – Talih Kuşu (Salim) (Sinema Filmi)
1982 – Berduşlar (Sinema Filmi)
1982 – Baş Belası (Karısı Hamile Adam) (Sinema Filmi)
1981 – Şabancık (Gazinocu Sadettin Kuzu) (Sinema Filmi)
1981 – Gırgıriyede Şenlik Var (Banker Dursun) (Sinema Filmi)
1980 – Zübük (Vali Vahit Atılgan) (Sinema Filmi)
1979 – Yanmışım (Zabıta Gaddar Mithat) (Sinema Filmi)
1978 – Minik Serçe (Sinema Filmi)
1977 – İbo İle Güllüşah (Feyyaz Bey) (Sinema Filmi)
1977 – Tatlı Melek (Sinema Filmi)
1977 – Ne Zaman Geleceksin (Sinema Filmi)
1977 – Mavi Mercedes (Baba) (Sinema Filmi)
1977 – Bizim Kız (Köşkün Sahibi) (Sinema Filmi)
1977 – Ateş Parçası (Patron) (Sinema Filmi)
1976 – Öyle Olsun (Gazete Sahibi) (Sinema Filmi)
1976 – Tosun Paşa (Merasim Kıtası Kumandanı ) (Sinema Filmi)
1976 – Tantana Kardeşler (Cafer) (Sinema Filmi)
1976 – Nereye Bakıyor Bu Adamlar (Trafik Polisi) (Sinema Filmi)
1976 – Kapıcılar Kralı (Zafer Bey) (Sinema Filmi)
1975 – İşte Hayat (Sinema Filmi)
1975 – Hababam Sınıfı (Beden Hocası ) (Sinema Filmi)
1975 – Baba Bizi Eversene (Tamburi Sami Bey) (Sinema Filmi)
1973 – Hayat Bayram Olsa (Cafer İşbilir) (Sinema Filmi)
1970 – Vur Patlasın Çal Oynasın (Sinema Filmi)
1966 – Ah Güzel İstanbul (Hıyar Şakir) (Sinema Filmi)
1965 – Güzel Bir Gün İçin (Kaptan) (Sinema Filmi)
1961 – Kızıl Vazo ( Ecz. Hüseyin) (Sinema Filmi)
1959 – Bu Vatanın Çocukları (Sinema Filmi)
1958 – Yaşamak Hakkımdır (Sinema Filmi)
1957 – Ebediyyen Seninim (Sinema Filmi)
Kaynak:Biyografi.info
Deniz Işın Coşkuner, daha 12 yaşındayken programlama, sosyal medya ve web tasarımı ile ilgilenmeye başladı. Ailesinin desteği ile bu alanda kendini geliştirmeye devam etti. 2013 yılında babasının da isteğiyle DNC Medya ve PR Ajansı‘nı kurdu. Sosyal medyanın bu günlere geleceğini daha o günlerde gören Deniz Işın Coşkuner bu alanda başarılı çalışmalara imza attı. Coşkuner, finans alanında da öngörüleri ve başarılı girişimleri sonucu forex piyasasında oldukça güzel kazançlar elde etti.
Farklı alanlarda da çalışmaları ve girişimleri olan Deniz Işın Coşkuner, bütün şirketleri 2020 yılı itibarı ile DNC Group çatısı altında topladı. DNC Group CEO‘su görevini yerine getirdiği 2020 yılında şirketin cirosu bir milyonu geçti. Coşkuner, ticari alandaki başarısını sosyal hayatına da taşıdı. Çocukluğundan beri edebiyata olan düşkünlüğü ile bilinen genç işadamı ve yazar “Bir ömrün Ölümü” ve “Banyodaki Vahşet” isminde iki roman yazdı. Kitapları raflarda yerini aldığı günden bu yana iyi bir satış grafiğini yakaladı.
Genç işadamı, öğretmen ve yazar olan Deniz Işın Coşkuner üçüncü kitabı için çalışmalara başladı. Deniz Işın Coşkuner, “Bazı insanlar lider doğar” sözünün bir ispatıdır adeta. Genç yaşına rağmen girdiği her alanda başarılı olacak donanıma doğuştan sahiptir. Ailesinin desteğini de arkasına alan Coşkuner, kuşkusuz gelecekte de gençlere ilham veren daha pek çok çalışmaya ve girişime imza atacaktır.
Kitapları:
2020 – Bir ömrün Ölümü
2021 – Banyodaki Vahşet
Sosyal Medya Hesapları:
https://instagram.com/denizisincoskuner
https://facebook.com/denizisin07
https://www.twitter.com/denizcoskuner_
Resmî website: https://denizcoskuner.com.tr
Kaynak:Biyografi.info
Sezer Doğan, 9 Eylül 1994 tarihinde Ardahan‘da doğmuştur. Aslen Ardahan’lıdır. Çok küçük yaşlarda İstanbul’a yerleşmiş ve hayatını İstanbul’da sürdüren Sezer Doğan, İstanbul’da Lise eğitimini meslek lisesinden başarılı bir şekilde mezuniyeti sonrasında kuaförlük mesleğine adım atmıştır.
Kısa süre içinde kuaförlük mesleğini benimseyen Sezer Doğan, kendisine hedefler belirlemiş ve uzun seneler, mesleğini büyük bir sevgi ve titizlikle sürdürmüştür.
Sezer Doğan, belirlediği hedef doğrultusunda, kendi markasını kurmuştur. En büyük hedefi ilerleyen dönemlerde, dünya çapında da tanınır bir kuaför olmak ve bütün insanlara bu sektörün inceliklerini tanıtıp kendini geliştirmektir.
Mesleki kariyerini büyük başarı ile sürdüren ünlü kuaför Sezer Doğan, sahibi olduğu kuaför salonu’nda kesim, renklendirme, saç şekillendirme, saç boyama, perma, örgü, topuz ve saç bakım’ı gibi hizmetleri sunmaktadır.
Mesleğinin yanı sıra müşteri ilişkilerini de ön planda tutan Sezer Doğan, ilerleyen süreçte sadece Türkiye değil, bir çok ülkenin tanıyacağı bir isim olma yolunda ilerlemektedir.
Sezer Doğan Kuaför Salonu Nerede? Adresi
Sezer Doğan’ın kuaför Salonu İstanbul’un nezih semtlerinden Nişantaşı Etiler’de yer almaktadır.
@D.orhairstudio isimli güzellik salonu ile hizmetlerini sürdürmektedir.
Adres: Nişantaşı Mahallesi Vali Konağı Caddesi Ersek Sokak No:3A Şişli / İstanbul
Telefon: +90 539 639 68 38
Açılışa sanat camiasından bir çok ünlü isim katılmıştır. Açılış sonrasında bir konuşma gerçekleştiren Sezer Doğan, şu ifadelere yer vermiştir.
“15 yıllık tecrübem ile bugünlere gelmemi sağlayan siz değerli dostlarıma teşekkür ediyorum diyerek açılışı gerçekleştirdi. Saç tasarım sanatçısı olan Sezer Doğan artık iş insanı kimliği ile de karşımıza çıkıyor. Peki kim bu Sezer Doğan gelin birlikte bakalım.”
Sezer Doğan Kısaca Hayatı
Sezer Doğan Ardahan doğumludur, çok küçük yaşta İstanbul’a taşınmıştır. Eğitim hayatının yanı sıra meslek lisesi’ni de başarı ile tamamlamıştır.
İlk olarak 2008 yılında İstanbul’un Şişli İlçesi Kurtuluş semtinde kuaförlük mesleği ile tanışmıştır. Mesleğe adım attıktan sonra, her an kendini geliştirmeye odaklanmış, kısa süre içinde ciddi bir kitleye hitap etmeye başlamıştır. İlerleyen süreçte ünlü isimlerin de kendisini ziyaret etmesi ile birlikte birçok moda ve dergi çekimlerinde yer almaya başlamıştır.
Günümüzde altın harflerle adını kuaförlük mesleğine yazdırmayı başarmış bir isimdir. Mesleğine olan ilgisi ve sevgisi ve İş adamı kimliği ile Nişantaşı bölgesinde D.orhairstudio isimli güzellik salonu’nda çalışmalarını sürdürmektedir.
Tüm bunların yanı sıra, Etiler bölgesinde meslektaşına renklendirme kesim gibi alanlarda eğitim vermiştir. Ayrıca mesleğinin yanı sıra sanatçı kimliği ile de müzik yapmakta olan Sezer Doğan her daim ileri görüşlü ve dinamik olmayı kendine hedef olarak belirlemesinin yanı sıra ünlülerin uğrak yeri olan Kuaför salonunda çalışmaya devam etmektedir.
Sezer Doğan, evli ve 1 çocuk babasıdır.
Sezer Doğan hakkında daha fazla bilgi almak için https://sezerdogan.com.tr/ web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Ayrıca resmi instagram hesabı @sezerdoganofficial d.orhairstudio
resmi instagram hesabı ise @D.orhairstudio.
Sezer Doğan
Kaynak:Biyografi.info
Üniversite yıllarında, çocukluk hayali olan gazeteciliğe1984 yılında Güneş Gazetesi’ne girerek muhabirliğe başladı. Sırasıyla Gazete Gazetesi, Hürriyet, Sabah ve Milliyet gazetelerinde polis muhabirliği yaptı. Daha sonra 1993 yılında Star TV’de televizyon haberciliğine geçti. Muhabir olarak sırasıyla Star TV, Show TV ve NTV’de görev yaptı. Bu süre zarfından dünyanın birçok bölgesinde önemli gelişmeleri muhabir olarak izleyen Aktaş, 8 yıl süreyle görev yaptığı NTV’de 1999-2005 yılları arasında Yakın Plan programını hazırlayıp sundu.
Posta gazetesinde yazarlık yapan Erdoğan Aktaş, Star televizyonunda 2005 yılı Mart ayından itibaren Star Haberin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. 2008 yılında ise Haber Türk TV Genel Yayın Yönetmenliği görevine geldi. 2009 yılı Ağustos ayı itibariyle ATV Haber Genel Yayın Yönetmenliği üstlendi.
ATV Haber Genel Yayın Yönetmenliği görevi sürerken, Turkuvaz Holding bünyesinde yer alan A Haber Kanalı’nın kurup genel müdürlük görevini yürüttü. Bu arada yine A Haber kanalında “Memleket Meselesi” ve “90’a” programlarını hazırlayıp sundu.
Ağustos 2009’dan beri Genel Yayın Yönetmenliği görevini yürüten Erdoğan Aktaş, 24 Mayıs 2014 tarihinde bu görevinden istifa etti.
2014 yılında Beşiktaş Fahri İletişim Komitesi Başkanlığına getirilen Aktaş, 21 Ağustos 2014 tarihinde BJK TV’den ayrıldı
Erdoğan Aktaş, 1992 yılında Gülbin Aktaş ile evlendi.
Kitapları :
2006 – Aşık Olan Terk Eder
Kaynak:Biyografi.info
İsmail Dükel, 1960 yılında Ankara’da doğmuştur.
İsmail Dükel, gazeteciliğe 1979 yılında Ankara’da Rüzgarlı Sokak’ta eski adı Ulus olan Barış Gazetesinde başladı. Ankara’da çeşitli gazetelerde çalıştı. Kanal E, Kanal Türk’de dört buçuk yıl kadar Ankara Haber Müdürlüğü yaptı ve kuruculuğunu yaptığı Kanal Biz’de de 13 ay kadar Ankara Haber Müdürlüğü görevlerinde bulundu. 2,5 yıl süren işsizlik dönemi oldu. Bu arada “Gazete 5” diye bir internet sitesinde beş ay kadar çalıştı. 2012 yılının Ocak ayında çalışmaya başladığı Yurt Gazetesi’nde “Meclis kulisi” adlı köşe yazılarını yazdı. Burada da 1 yıl kadar çalıştı.
Yurt Gazetesi’nden ayrıldıktan sonra Haziran 2013 tarihinde Taksim Gezi olayları başladıktan birkaç gün sonra Halk TV Genel Müdürü Şaban Sevinç’in daveti ile Genel Yayın Yönetmeliğini Hakan Aygün’ün yaptığı Halk Tv’de çalışmaya başladı.
İsmail Dükel, 23 Kasım 2009 tarihinde kurulan ve 12 Haziran 2010 tarihinde kapatılan, Rahşan Ecevit‘in kurucu üyeliğini yaptığı, kurucu başkanlığını Hulki Cevizoğlu’nun yaptığı (DSHP) Demokratik Sol Halk Partisi’nde Genel Başkan Yardımcısı olarak bulundu. 13 Ocak 2010 tarihinde bu görevinden Hulki Cevizoğlu ile birlikte istifa etmiştir.
Halk Tv de yayın yönetmenliği görevi yapmakla beraber “Gün Sonu” programını sunmaktadır. Yurt Gazetesi’nden ayrıldıktan sonra Halk Tv’de çalışmaya başladı. İsmail Dükel son olarak TELE1’in Ankara temsilcisi olarak görev yapmaktadır. Hafta içi her sabah Kulis programını sunuyor.
İsmail Dükel, evlidir ve Baturalp Dükel (d.1990) adında bir oğlu vardır.
İsmail Dükel 8 Haziran 2020 tarihinde ‘Askeri Casusluk’ suçlamasıyla gözaltına alındı.
Kaynak:Biyografi.info
Maher Zain, Türkçe dahil olmak üzere 7 dilde (Malezya, Ürdün, Fransızca, Türkçe, İngilizce, İsveçce, Urduca) şarkı söylüyor ve en kısa zamanda Türkçeyi öğrenmek istiyor.
Maher Zain, 16 Temmuz 1981 tarihinde Lübnan‘ın Trablusşam kentinde doğmuştur. Babasının adı Mustafa Maher’dir. Maher Zain, 8 yaşında iken ailesi ile birlikte İsveç‘e taşındı. Üniversite eğitimini İsveç‘te Havacılık ve Uzay Mühendisliği Bölümünde okuyarak tamamladı.
Maher Zain, üniversite eğitimini tamamladıktan sonra müzik hayatına başladı ve Fas doğumlu İsveçli yapımcı Nadir Khayat (RedOne) ile iletişime geçti. Nadir Khayat New York‘a taşınınca Maher Zain de, müzik kariyerini sürdürebilmek için onun peşinden New York‘a gitti.
2008 yılında İsveç‘e dönerek Müslümanlığa bir kez daha bağlanmış ve müzik yapımcılığından vazgeçmiş, ilahi tarzında söylemeye karar vermiştir.
1 Kasım 2009 tarihinde “Thank You Allah” isimli albümünü çıkarmıştır.
Maher Zain, 2019 yılında Aicha Ameziane ile evlendi. Abdullah Maher Zain, Aya Maher Zain, Yasmine Maher Zain
adlarında 3 çocuğu vardır.
Maher Zain, 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş‘ta meydana gelen ve 10 ilimizde ağır yıkımlara neden olan depremlerin ardından sosyal medya hesabından peş peşe Türkiye için yardım paylaşımları yaptı. Paylaşımların ardından Kahramanmaraş‘a giden şarkıcı, İngiltere merkezli yardım kuruluşu “Salam Charity” ile bölgede yemek dağıtımı yaptı.
Albümleri:
2009 – Thank You Allah
2012 – Forgive Me
2015 – Ramadan
2015 – Love Will Prevail
2015 – Single & Düet
2016 – One
Single’ları
2009 – Palestine Will Be Free (Filistin Özgür Olacak)
2010 – Insha Allah (İnşâAllah)
2010 – The Chosen One (Seçilmiş Kişi)
2011 – Freedom (Özgürlük)
2011 – Ya Nabi Salam Alayka (Ey Peygamber, Huzur Senin Üzerine Olsun)
2012 – For The Rest Of My Life (Ömrümün Geri Kalanı Boyunca)
2014 – Samih
2014 – Nas Teshbehlena
2015 – A’amarona A’amalona
2022 – Eidun Mubarak
Kaynak:Biyografi.info
Fatih ÇİFCİ, birçok kez atletizm branşında Balkan Şampiyonu olan babası Arslan ÇİFCİ’nin vefatıyla birlikte 2015 yılında Türkiye’ye dönüş yaptı.
Yeniden Amerika’ya dönme planları yaptığı sırada ‘’Markalar Birliği’’ şirketiyle tanıştı ve Türkiye’nin en büyük yabancı dil kursu olan ‘’Markalar Birliği Amerikan Kültür ve İngiliz Kültür’’ markalarının isim haklarını satın alarak birçok yabancı dil kursu açtı. Özellikle Türkiye’nin doğu bölgesinde açtığı şubelerde, bölgenin yabancı dil eğitimine büyük katkıda bulunarak ve yabancı dil öğretimi konusundaki başarılarıyla büyük yankı uyandırdı. İş hayatında attığı bu başarılı adımlardan sonra tamamen Türkiye’de yaşamaya karar verdi.
Kısa sürede açtığı şubelerle eğitim sektöründe de büyük başarılar elde eden Fatih ÇİFCİ, 2019 yılında Türkiye’nin en büyük franchise veren kuruluşu olan ‘’Markalar Birliği’’ şirketini tamamen satın alarak 35’i aşkın bilindik anaokulu, kolej, yabancı dil kursu markalarının bütün marka tescil haklarına sahip oldu. İstanbul’da bulunan genel merkeze ek olarak memleketi olan Elazığ’da da bir genel merkez binası kuran Fatih ÇİFCİ, Amerika’da olduğu gibi Elazığ’da da vergi rekortmenleri sırasına girdi. Fatih ÇİFCİ, kısa sürede Türkiye’de eğitim sektöründe hayata geçirdiği birçok projesi ve eğitime verdiği büyük destekle anılarak Türkiye’nin en başarılı ve en genç iş adamları listesine girdi.
Marka tescil haklarını almış olduğu ‘’Amerika Kültür ve İngiliz Kültür’’ ismiyle hizmet veren 81 ildeki bütün şubelerine yeni bir imaj kazandıran ÇİFCİ, aynı zamanda geliştirmiş olduğu online eğitim platformu projesi ‘’ingilizcekursu.com’’ sayesinde de yılda milyonlarca öğrenciyi online eğitim ile buluşturdu.
Fatih ÇİFCİ’nin Sahibi Olduğu Bazı Eğitim Kurumu Markaları;
· MB Amerikan Kültür Yabancı Dil Kursu
· Amerikanca Kültür Yabancı Dil Kursu
· American Culture Language School
· American VIP Language School
· İngiliz Kültür Yabancı Dil Kursu
· British Culture Language School
· TAC Eğitim Kurumları
· Turkish American Council Language School
· AKD KİDS Anaokulları
· Kids A’Loud Anaokulları
· American Fine Arts Anaokulları
· British Culture Fine Arts Anaokulları
· Free School Anaokulları
· TAC Anaokulları
· Montessori Anaokulları
Fatih ÇİFCİ’nin Sahibi Olduğu Online Eğitim Platformları;
· www.ingilizcekursu.com Online Eğitim Platformu
· Mykelime Online Eğitim Platformu
Fatih ÇİFCİ’nin Sahibi Olduğu Yayınevleri;
· National English
· Discovery English
· Culture Publigation
Kaynak:Biyografi.info
Bilal İnci, 29 Eylül 1936 tarihinde Adana‘nın Kozan ilçesinde doğmuştur. İzmit Lisesi’nde okudu. Bitiremeden terk etti. Trikotaj gibi çeşitli işlerde çalıştıktan sonra1960 yılında Almanya’ya gitti. 1966 yılına kadar Berlin‘de kaldı. Bu arada bir Alman kadın ile evlendi. 1966 yılında Türkiye’ye döndükten sonra yönetmen yardımcılığı yapan abisinin setlerini ziyaret ede ede sinemaya başladı. Oyuncu Ayça İnci ve Ayçin İnci‘nin dedesidir. Oyuncu, yönetmen, senarist olan Kemal İnci ise abisidir. Oyuncu Elif İnci‘nin babasıdır.
İlk filmi 1966 tarihini taşıyan ”Karanlıkta Vuruşanlar”dır. Bu filmle birlikte kötü adam rollerinin vazgeçilmez oyuncularından biri oldu.
1978 yılında tekrar Almanya’ya Berlin‘e gitti ve bir süre sinemadan uzaklaştı. 1987 yılında yurda dönünce aralıklılarla da olsa filmlerde oynamaya devam etti. İyi bir karakter oyuncusu olan sanatçınını filmografisinde “Bir Türke Gönül Verdim”, “Alageyik”, “Büyük Yemin”, “Beyaz Mendil”,”Babanın Oğlu”, ‘Ezo Gelin‘, ”Dönüş” gibi seçkin filmler de vardır. Fatma Girik, Türkan Şoray, Cüneyt Arkın ve Kadir İnanır gibi dönemin starları ile ardarda filmler çevirirdi. Kötü rollerin en iyi adamlarından Erol Taş ile de birçok filmde beraber oynadı.
1971 yılında “Üç Öfkeli Adam” filminde Süleyman Turan ve Eşref Kolçak ile başrolü paylaştı.
Yüzü ve mimikleriyle kötü adam rollerini hakkıyla oynayan nadide Türk sinema oyuncularından biridir. Bir çok tarihi filmde de kahramanın baş düşmanını oynayan oyuncu, kötülüğü zevkle yapan ve bu zevkini kahkahalarıyla tüm dünyaya yansıtan kötü karakterleri başarıyla canlandırmıştır. Özelikle kırsal kesimin ‘kötü ağa’sı ve ‘kötü Bizanslı’ tiplemeleri ile kült bir figür oldu ama bunların yanında ‘iyi adam’ları da başarı ile canlandırdı.
Son yıllarında İzmir’de yaşamakta olan dizi film çekimleri için Beyoğlu’nda bir otel odasında bulunduğu sırada Bilal İnci, 15 Ekim 2005 tarihinde İstanbul’da kalp krizinden 69 yaşında ölmüştür.
Bilal İnci’nin Almanya’da bir Alman kadın ile yaptığı evliliğinden 4 çocuğu vardır. Bilal İnci’nin önceki evliliğinden Murat İnci (n d. 1956) adında bir oğlu vardır. Bu oğlundan oyuncu Ayça İnci ve Ayçin İnci adında iki torunu vardır.
Bilal İnci, tiyatrocu Perihan Doygun ile evlendi. 1976 yılında boşandı. Elif İnci (d. 20 Ağustos 1973) adında bir kızı vardır.
Ödülleri :
1970 – 2. Adana Altın Koza Film Şenliği – En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Bir Türk’e Gönül Verdim)
Filmleri ve Dizileri :
– Kayıt Dışı (TV Dizisi)2005
– Ayışığı Neredesin (TV Dizisi)2004
– Yeşilçam Denizi (Tv Programı)2003
– Berivan (Yusuf) (TV Dizisi)2002
– Deli Yürek (Fahri Baba) (TV Dizisi)1999
– Birisi (TV Dizisi)1998
– Kaside-i Bürde Şairi / Kaab Bi… (Sinema Filmi)1997
– Hemşerim (Baba) (TV Dizisi)1996
– Özlem, Düne… Bugüne… Yarın… (Sinema Filmi)1995
– Rabia (Ammar) (TV Dizisi)1993
– Tecelli (Sinema Filmi)1989
– Yaşamak (Selim) (Sinema Filmi)1988
– Kolyeli Kadın (Video)1988
– Vur Hançerini Kadınım (Remzi) (Sinema Filmi)1987
– On Kadın (Sinema Filmi)1987
– Kılıç Bey (Bingöllü Cemal) (Sinema Filmi)1978
– Baba Kartal (Rafet) (Sinema Filmi)1978
– Avare (Sinema Filmi)1978
– Tatlı Melek (Sinema Filmi)1977
– Erkeğim (Hüseyin) (Sinema Filmi)1977
– Belki Bir Gün (Sinema Filmi)1977
– Ateş Parçası (Ekrem) (Sinema Filmi)1977
– Ana Ocağı (Reşit) (Sinema Filmi)1977
– Şok (Sinema Filmi)1976
– İki Kızgın Adam (Arabo) (Sinema Filmi)1976
– Ölüme Yalnız Gidilir (Süha) (Sinema Filmi)1976
– Yarınsız Adam (Baba) (Sinema Filmi)1976
– Söyleyin Anama Ağlamasın (Seyfettin) (Sinema Filmi)1976
– İsyan (Şef) (Sinema Filmi)1975
– Zımbala Bilal / Her Yol Sana H… (Bilal) (Sinema Filmi)1975
– Yarınlar Bizim (2) (Dayı) (Sinema Filmi)1975
– Silahım Altı Okka / Silahım Al… (Sinema Filmi)1975
– Seks Ve Şantaj (Sinema Filmi)1975
– Rejisörün Yatak Odası (Sinema Filmi)1975
– Kara Yemin (Kara Ali) (Sinema Filmi)1975
– Kader Yolcuları (Memduh) (Sinema Filmi)1975
– Bana Beş Avrat Yetmez (Sinema Filmi)1975
– Bahtı Kara Yarim (Ferit) (Sinema Filmi)1975
– Babanın Oğlu (Cemilin Kardeşi) (Sinema Filmi)1975
– Ölüm Tarlası (Battal Ağa) (Sinema Filmi)1974
– Zindan (Nikos) (Sinema Filmi)1974
– Yatık Emine (Arzuhalci Deli İsmail) (Sinema Filmi)1974
– Türk Aslanları (Sinema Filmi)1974
– Tutku (Sinema Filmi)1974
– Televizyon Niyazi (Cemal) (Sinema Filmi)1974
– Tanrı Sevenleri Korur (Sinema Filmi)1974
– Kara Seyit (Sinema Filmi)1974
– Kanlı Savaş (Bilal) (Sinema Filmi)1974
– Her Gece Bardayım (Sinema Filmi)1974
– Gaddar (Kara Abdullah) (Sinema Filmi)1974
– Erkekler Ağlamaz (Kara Haydar) (Sinema Filmi)1974
– Emrah (Osman Ağa) (Sinema Filmi)1974
– Battal Gazi’nin Oğlu (Antuan) (Sinema Filmi)1974
– Şirvan İle Nazlı (Davut) (Sinema Filmi)1973
– İntizar (Faruk) (Sinema Filmi)1973
– Çaresizler (Sinema Filmi)1973
– Zalim (Fabrikatör Bilal Bey) (Sinema Filmi)1973
– Yarını Olmayanlar (Hikmet) (Sinema Filmi)1973
– Topal (Sinema Filmi)1973
– Susuz Yaz (Mahkum ) (Sinema Filmi)1973
– Silahım Namusumdur (Kara Bilal) (Sinema Filmi)1973
– Rabia (Halil) (Sinema Filmi)1973
– Meyro (Nemrut) (Sinema Filmi)1973
– Kara Toprak (Tekgözlülerin Rüstem) (Sinema Filmi)1973
– Kaderim (Sinema Filmi)1973
– Irgat (Gaffar) (Sinema Filmi)1973
– Hudutların Kartalı (Kartal ve Şahinin Babası) (Sinema Filmi)1973
– Harman Sonu (Cafer) (Sinema Filmi)1973
– Debreli Hasan (Sinema Filmi)1973
– Bataklık Bülbülü (Gazino Patronu ) (Sinema Filmi)1973
– Arap Abdo (Elaziz’li Kara Bahri) (Sinema Filmi)1973
– İblis (Zühtü Ağa) (Sinema Filmi)1972
– Ölüm Saçtılar (Sinema Filmi)1972
– Ölüm Korkusu (Sinema Filmi)1972
– Yetimler Ahı (Sinema Filmi)1972
– Son Düello (Sinema Filmi)1972
– Köpekler (Sinema Filmi)1972
– Kara Bomba (Sinema Filmi)1972
– Kan İzleri Örttü (Sinema Filmi)1972
– Hayatımızın En Güzel Yılları (Ali (Par) Reis) (Sinema Filmi)1972
– Fatma Bacı (Mahmut) (Sinema Filmi)1972
– Dönüş (Reşit) (Sinema Filmi)1972
– Dadaloğlu’nun İntikamı (Gavur Ali) (Sinema Filmi)1972
– Cemo (Sorikoğlu) (Sinema Filmi)1972
– Büyük Vurgun (Sinema Filmi)1972
– Biz Belayı Severiz (Sinema Filmi)1972
– Bir Aşk Bin Ölüm (Sinema Filmi)1972
– Battal Gazi’nin İntikamı (Şövalye Andrea) (Sinema Filmi)1972
– Barikat (Sinema Filmi)1972
– Adanalı Kardeşler (Gaffar Adanalı) (Sinema Filmi)1972
– İşte Deve İşte Hendek (Konuk Oyuncu) (Sinema Filmi)1971
– Üç Öfkeli Adam (Sinema Filmi)1971
– Ölmeden Tövbe Et (Sinema Filmi)1971
– Öldüren Yumruk (Kartal) (Sinema Filmi)1971
– Zehir Hafiye (Kazım) (Sinema Filmi)1971
– Zehir Hafiye (Kazim) (Sinema Filmi)1971
– Yarın Son Gündür (Pehlivan(Kemikkıran) Rıza) (Sinema Filmi)1971
– Vurguncular (Mardoni) (Sinema Filmi)1971
– Tarkan Viking Kanı (Toro) (Sinema Filmi)1971
– Sürgünden Geliyorum (Süslü Bekir) (Sinema Filmi)1971
– Senede Bir Gün (Kiril Çorbacı) (Sinema Filmi)1971
– Kurşunla Selamlarım (Turgut Öcal) (Sinema Filmi)1971
– Katiller (Sinema Filmi)1971
– Kara Cellat (Arap Reşo) (Sinema Filmi)1971
– Kalleşlere Af Yok (Sinema Filmi)1971
– Hey Amigo Sartana (Sinema Filmi)1971
– Hey Amigo Beş Mezar (Sinema Filmi)1971
– Hem Döğüş Hem Seviş (Süslü Yusuf) (Sinema Filmi)1971
– Cehenneme Bir Yolcu (Bilal) (Sinema Filmi)1971
– Cafer Bey İyi, Fakir Ve Kibar (Sinema Filmi)1971
– Bir Avuç Kan (Sinema Filmi)1971
– Beş İdamlık Adam (Sinema Filmi)1971
– Ağıt (Ramazan) (Sinema Filmi)1971
– Yedi Belalılar (Sırtlan) (Sinema Filmi)1970
– Yazı mı Tura mı (Sinema Filmi)1970
– Tarkan Gümüş Eyer (Kostok) (Sinema Filmi)1970
– Son Söz Benim (Sinema Filmi)1970
– Meçhul Kadın (Bekir) (Sinema Filmi)1970
– Kiralık Katiller (Sinema Filmi)1970
– Kendim Ettim Kendim Buldum (Turgut) (Sinema Filmi)1970
– Kara Peçe (Kahya) (Sinema Filmi)1970
– Gelin Kız (Sinema Filmi)1970
– Dağların Kartalı (Gaffar) (Sinema Filmi)1970
– Canlı Hedef (Bilal) (Sinema Filmi)1970
– Beyaz Güller (Bekir) (Sinema Filmi)1970
– Altın Tabancalı Ajan (Bilal) (Sinema Filmi)1970
– Şen Ola Düğün Şen Ola (Sinema Filmi)1969
– Yaşamak Hakkımdır (Kerim) (Sinema Filmi)1969
– Dönüşü Olmayan Yol (Gaddar Davut) (Sinema Filmi)1969
– Cezaları Ölümdü (Sinema Filmi)1969
– Büyük Yemin (Dursun) (Sinema Filmi)1969
– Bir Türk’e Gönül Verdim (İsmail) (Sinema Filmi)1969
– Aç Kurtlar (Eşkiya) (Sinema Filmi)1969
– Ala Geyik (Karaca Ali) (Sinema Filmi)1969
– Öksüz (Otel Katibi) (Sinema Filmi)1968
– Son Vurgun (Kurşunların Yağmu… (Kaçakçı) (Sinema Filmi)1968
– Kader (Veli Karaveli) (Sinema Filmi)1968
– Ezo Gelin (Uncuoğlu) (Sinema Filmi)1968
– Erikler Çiçek Açtı (Ajan) (Sinema Filmi)1968
– Abbase Sultan (Yezit Bin Muhlat) (Sinema Filmi)1968
– İlk Aşkım (Kaçakçı) (Sinema Filmi)1967
– Zengin Ve Serseri (Sinema Filmi)1967
– Yılmayan Adam (İbrahim) (Sinema Filmi)1967
– Soy Ve Öldür (Şefin Adamı Bilal) (Sinema Filmi)1967
– Kızılcıklar Oldu Mu (Sinema Filmi)1967
– Her Zaman Kalbimdesin (Sinema Filmi)1967
– Aşkınla Divaneyim (Kenan’ın Adamı) (Sinema Filmi)1967
– Akbulut, Malkoçoğlu Ve Karaoğl… (Buğra) (Sinema Filmi)1967
– Ah Bu Kadınlar (Sinema Filmi)1967
– Vahşi Sevda (Sinema Filmi)1966
– Gavur Dağın Eşkiyası (Sinema Filmi)1966
– Gaddarlar (Sinema Filmi)1966
– Eşrefpaşalı Derler Bize (Sinema Filmi)1966
– Aslan Pençesi (Abdülkadir) (Sinema Filmi)1966
– Altın Çocuk (Sinema Filmi)1966
– Karanlıkta Vuruşanlar (Sinema Filmi)1966
Kaynak:Biyografi.info
Üzeyir Hacıbeyli, 20. yüzyıl Azeri müziğinin büyük klasiği, Türk-Müslüman dünyasında ilk operanın müellifi, gazeteci-yazar ve drama yazarı ve kültür tarihçisidir.
Üzeyir Hacıbeyli, 19 Eylül 1885 tarihinde Azerbaycan‘da Ağcabedi kasabasında doğmuştur. Babası Ebdülhüseyin Bey asilzade olmakla beraber bir devlet memuruydu. Üzeyir Hacıbeyli, Şuşa’nın ileri gelen ailelerinden biri olduğundan ilk eğitimini Şuşa’da gördü. Burada önce molla mektebine, daha sonra Rus okuluna devam etti. 1899-1904 yılları arasında Gürcistan’ın Gori şehrindeki öğretmen okulunda tahsiline devam etti. Daha küçük yaşlarda şiir ve musikiyle ilgilendi, Gori’de okurken Rus dilini ve edebiyatını mükemmel öğrenmenin yanı sıra, müzik sahasında da dikkat çekecek derecede ilerlemişti. Özellikle de skripka (Keman) çalmayı öğrenmiş, ayrıca nota bilgisine sahip olmuştu.
Üzeyir Hacıbeyli, Gori öğretmen okulunu bitirdikten sonra, 1904-1905 yılları arasında Azerbaycan’ın Cebrail ilinin Hadrut köyünde öğretmen olarak çalıştı. 1905 yılının sonlarına doğru milli gazete ve dergi çalışmalarına katılmak, kendisini gazetecilik alanında yetiştirmek için Bakü’ye döndü. Burada saadet okulunda öğretmen olarak işe başladı ve aynı zamanda “Hayat” gazetesinde tercüman olarak da görev aldı.
1906-1907 yıllarında “Matbuatta İstifade Olunan Siyasi, Hukuki, İktisadi ve Askeri Sözlerinin Lügati” eserini yayınladı.
22 Ocak 1908 tarihinde, bütün Şark’ta, Türk-İslam dünyasının ilk operası olan “Leylâ ve Mecnun” operasını sahneye koydu. Üzeyir Hacıbeyli, bu eserin librettosunu da Fuzuli’nin aynı adı taşıyan mesnevisinden aldı. Bu ilk milli opera, Azerbaycan’ın kültür hayatında oldukça önemli bir hadisedir.
Daha sonra “Şeyh Sinan” (1909), “Rüstem İle Zöhreb” (1910), “Şah Abbas ve Hurşid Banu” (1912), “Aslı ile Kerem” (1912), “Harun ve Leyla” (1915) adlı operalarını ve “Karı ile Koca” (1909, 1910’da sahnelendi).
1909 yılında, tanınmış Rus yazarı Nikolay Vasilyeviç Gogol’un doğumunun 100. yılı kutlanırken, Üzeyir Hacıbeyli onun meşhur “Şinel” (Palto) eserini Azeri Türkçesine çevirmiş ve yayımlatmıştır.
1907-1910 yılları arasında “İkbal”, “Yeni İkbal” gazetelerine, ayrıca “Molla Nasreddin” dergisine “Filankes” mahlasıyla “Oradan-Buradan” genel başlığı ile makale ve fıkralar yazdı.Kısa bir süre “Yeni İkbal” gazetesinin başyazarlığını da yaptı.
Üzeyir Hacıbeyli, 1910-1915 yılları arası faal gazetecilikten bir ölçüde uzaklaşarak, bütün zamanını müzik alanına yöneltti. Bu yıllarda bir taraftan müzik eğitimini tamamlamaya, müzik eğitimini çağdaş seviyeye yükseltmeye ve dünya müziğinin klasik örneklerini öğrenmeye, bir taraftan ise yeni eserler ortaya koymaya çabalıyordu. Üzeyir Hacıbeyli, 1911 yılında Moskova’ya giderek Rusya Müzik Cemiyeti’nin organize ettiği kursa katıldı. 1915 yılında ise Petersburg Konservatuarı’na girmiş ise de Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması nedeniyle buradaki müzik eğitimini yarıda bırakmıştır.
Gazetecilik faaliyeti ve yüksek müzik tahsili alanının yanında, Azerbaycan milli müziğini, yeni türler ve eserlerle zenginleştirerek; 1909 yılında “Er ve Arvad”, 1910 yılında “O Olmasın, Bu Olsun” (diğer adı “Meşedi İbad”), 1913 yılında “Arşın Mal Alan” müzikli komedilerini, 1909 yılında “Şeyh Senan”, 1910 yılında “Rüstem ve Söhrab”, 1912 yılında “Şah Abbas ve Hurşidbanu”, “Aslı ve Kerem”, 1915 yılında “Leyla ve Harun” opera ve piyeslerini yazdı. Bu eserlerin hepsinin librettosunun yazarı da Üzeyir Hacıbeyli’dir. Bu eserleriyle, yalnız milli müzik sanatını değil, aynı zamanda Azerbaycan milli dram sanatını da bir açıdan zenginleştirmiştir. Bu eserlerin hepsi de yazıldığı dönemde sahneye konulmuş ve büyük ilgiyle karşılanmıştır. Eserleri dünyada altmış dile çevrilmiş ve büyük ilgi görmüştür.
Üzeyir Hacıbeyli 1915 yılında gazetecilik faaliyetine yeniden dönerek, besteci olan kardeşi Zülfikar Hacıbeyli ve gazeteci Ceyhun Hacıbeyli ile birlikte, Hacıbeyli kardeşlerin müzik cemiyetini kurarak, sadece Azerbaycan’ın değil, bütün Kafkasya’nın Orta Asya ve İran’ın müzik hayatında büyük yeniliklere ve hizmetlere imza atmıştır.
1918 yılında Bakü’de Ermenilerin yaptığı soykırımının şiddetlendiği bir devirde, geçici olarak İran’a gitmek zorunda kaldı, ama Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurulması haberini alınca vatana döndü ve Cumhuriyet’in resmi yayın organı olan “Azerbaycan” gazetesinin başyazarlığına atanmıştır. Üzeyir Hacıbeyli’nin, bu gazete de yayımlanmış ateşli, ihtiraslı, vatanseverlik ve milliyetçilik duyguları ile dolu yazıları, o dönemde milli hislerin ve vatan sevgisinin uyandırılmasına büyük etkisi olmuş, aynı zamanda tarih sahnesine yeni çıkmış genç cumhuriyetin fikir ve düşüncelerini, amaç ve isteklerini ortaya koymuştur.
Bolşevik İhtilalinden sonra, Azerbaycan’daki “İnce Sanat İşleri İdaresi”nin müzik bölümü başkanlığına getirilmiştir. 1921 yılında Bakü‘de Azeri oğrenciler için ilk müzik okulu olan Azerbaycan Devlet Türk Müzik Okulunu kurdu. Okul 1926 yılında Azerbaycan Devlet Konservatuvarına katıldı.
1928–1929 ve daha sonra ise 1938–1948 yıllarında Azerbaycan Devlet Konservatuarı’nın rektörü olmuştur. 1940 yılında profesör olmuş, 1945’te ise yeni kurulan Azerbaycan Bilimler Akademisi’nin akademik üyesi seçilmiştir. 1938’de, SSCB Halk Artisti fahri ünvanı almıştır. Sovyet döneminde Üzeyir Hacıbeyli, müzik teorisi ile daha fazla ilgilenmiş, “Azerbaycan Halk Müziğinin Esasları” adlı temel eserini yazıp yayımlatmıştır.
Üzeyir Hacýbeyli, 1937 yılında “Köroğlu” operasını besteledi. Bu eser “Arşın Mal Alan” müzikali ile birlikte SSCB döneminde “Devlet Mükafatı”na layık görüldü. Azerbaycan Besteciler Kurumu Başkanlığı yaptı ve Sovyetler Birliği Yüksek Prezidium üyeliğine de getirildi.
Üzeyir Hacıbeyli’nin Azeri halk müziğinin esasları ile ilgili eserleri okullarda ders kitapları olarak okutulmaktadır.
Üzeyir Hacıbeyli, 23 Kasım 1948 tarihinde Bakü’de 63 yaşında vefat etmiştir.
Azerbaycan Milli Marşı’nın da şairi olan Azerbaycanlı şair Ahmet Cevad’ın Nuri Paşa komutasındaki Türk ordusunun Azerbaycan Türklerini soykırımdan kurtarmak amacıyla Azerbaycan’a gönderilmesi nedeni ile 1914 yılında yazdığı “Çırpınırdı Karadeniz” şiirini Üzeyir Hacıbeyli bestelemiş ve günümüzde hala herkes tarafından bilinmektedir.
ÇIRPINIRDI KARADENİZ
Çırpınırdın karadeniz
Bakıp türk’ün bayrağına
Ah diyerdin, hiç ölmezdin
Düşebilsem ayağına!
Ayrı düşmüş dost elinden
İller var ki çarpar sinem
Vefalıdır geldi giden
Yol ver Türk’ün bayrağına
İnciler dök gel yoluna
Sırmalar düz sağ soluna
Fırtınalar dursun yana
Selam Türk’ün bayrağına
Hamidiye ve türk kanı
Hiçbirinin bitmez şanı
Kazbek olsun ilk kurbanı
Selam Türk’ün bayrağına
Dost elinden esen yeller
Bana şiir selam söyler
Olsun bizim bütün eller
Kurban Türk’ün bayrağına
Şairi: Ahmet Cevad
Bestecisi : Üzeyir Hacıbeyli
Kaynak:Biyografi.info
Almula Merter, 1966 yılında Ankara’da doğmuştur. Tiyatro sanatçısı Ferdi Merter‘in kızıdır. Annesinin adı Cansın’dır. 1982 ile 1084 yılları arasında Hacettepe Üniversitesinde sosyoloji ve psikoloji eğitimi aldıktan sonra 1984 ile 1988 yılları arasında Ankara Devlet Konservatuarı, tiyatro bölümünü okuyarak bitirdi.
Konservatuarın tiyatro bölümünden mezun olduktan sonra Devlet Tiyatrolarında oyuncu olarak çalışmaya başladı. 1990 yılında İtalya’ya Roma’ya giderek Spazio Müzik Okulunda modern dans, sahne tasarımı, ses ve vücut dili eğitimi ve Alexander tekniği ile İngiltere’de de oyunculuk tekniği, psikodrama eğitimi aldı. Çeşitli workshoplara katıldı. Amerika‘da fonetik bilimi, yaratıcı drama, modern dans, ses ve nefes teknikleri, shiatsu, reiki, alexander tekniğiyle oyunculuk ve reji eğitimi aldı.
Almula Merter, Tümay Özokur ajansına bağlı olarak çalışmaktadır.
Almula Merter, 1976 yılından beri, dublaj yapmakta ve birçok dizisinde rol aldı. Ayrıca TRT, Kanal 6 ve HBB TV de sunuculuk yaptı.
Müjdat Gezen Sanat Okulunda ve Yedi Tepe Üniversitesinde öğretim görevlisi oldu.
Yazar Eve Ensler tarafından yazılan, Türkiye’de Almula Merter‘in sahneye koyduğu, Arzu Yanardağ, Berna Öztürk, Güner Özkul ve Müge Oruçkaptan‘ın oynadığı ‘Vajina Monologları‘ adlı oyununu 2003 yılında yönetmen olarak sahneledi.
2003 yılında Kadıköy Kaymakamı Yüksel Peker “Vajina Monologları” isimli oyunun Halk Eğitim Merkezi’nde sahnelenmesine izin vermemiş. Kaymakam, “oyunun ismini telaffuz etmeye bile utanıyorum.” demiş. Oyunun yönetmeni Almula Merter, buna karşılık: “Vajina tıbbi bir isim, utanacak bir şey yok, o asıl ‘kaymakam’ sözcüğüyle uğraşsın” demiştir.
2004 yılında, babası Ferdi Merter‘le birlikte Çığır Sahneyi, kurdu. Yurt dışında kadınlar ve özellikle Müslüman kadınlar üstüne seminerler vermektedir. 2007 yılında Bulgaristan’da müzikal oyun sahneye koymuştur.
İyi derecede İngilizce, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca konuşmakta ve çeviri yapmakta olan Almula Merter, yeni kültür ve dilleri öğrenmek için sirk dahil pek çok işte çalışarak, dünyayı gezmiştir.
2008 yılında Duygu Asena’ya ithaf ettiği ve Türkiye’nin ünlü kadınlarıyla cinsellik hakkında yapılan röportajların yer aldığı “Aslında Erkek Diye Birşey Yok” adlı kitabını yazmıştır.
Almula Merter, 2011 yılında Londra’ya taşındı. Londra’daki okullarda drama dersi veriyor ve Cosmopolitan-Trend-Dishy-Socıety dergilerinde köşe yazıları ve röportajları yer almaktadır.
İş hayatına Londra’da devam eden Almula Merter, 3 Mart 2014 tarihinde üniversite yöneticisi İngiliz Robert Churm ile Londra’da Methodist Kilisesi’nde evlendi. 2018 Ocak ayında kimsesiz 2 İngiliz kardeşi evlat edindi.
Filmleri ve Dizileri :
2010 – Sevgililer Günü (Türkçe Seslendirme) (Sinema Filmi)
2009 – 40 (Yıldız) (Sinema Filmi)
2008 – Küçük Denizkızı Ponyo (Türkçe Seslendirme) (Sinema Filmi)
2008 – Boleyn Kızı (Türkçe Seslendirme) (Sinema Filmi)
2005 – Acı Hayat (TV Dizisi)
2000 – 3. Göz (Türkçe Seslendirme) (Sinema Filmi)
1997 – İlişkiler (Nihal) (TV Dizisi)
1997 – Deli Divane (Ceyda) (TV Dizisi)
1996 – Tatlı Kaçıklar (Alev) (TV Dizisi)
1995 – Çiçek Taksi (Şermin) (TV Dizisi)
1995 – Süper Yıldız (Gonca) (TV Dizisi)
1995 – Palavra Aşklar ( ) (TV Dizisi)
1992 – Kurşun Adres Sormaz (Sinema Filmi)
1989 – Şeytanın Kurbanları (TV Dizisi)
– Yurttaş Kane (Türkçe Seslendirme) (Sinema Filmi)
Kitapları :
2005 – Erkekler Zaten Anlamaz/Kadınlara Özel
2006 – Aşk Acıtır
2007 – İksir – Alternatif Hayat
2008 – Aslında Erkek Diye Birşey Yok
2008 – Keramet Nerde Bilemedim – Keramet-i Kadında
2009 – Yaşam ve İlişki Cadısı
Kaynak:Biyografi.info
İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda Avusturya asıllı Türk piyanist Ferdi Ştatzer’in öğrencisi oldu. Mezun olduktan sonra 1951 yılında Paris‘e giderek Paris Ulusal Konservatuvarı’nda Lucette Descaves ile piyano, Pierre Pasquier ile oda müziği çalıştı. Paris Ulusal Konservatuvarı’ndan 1953 yılında kurumun piyano bölümünden, 1954 yılında ise oda müziği bölümünden birincilikle mezun oldu. Aynı yıl, Marguerite Long’un Müzik Akademisine başladı, 1955 yılında Uluslararası Münih Piyano yarışmasında Jüri Özel Ödülü’nü aldı. 1959 yılında M. Long-Jacques Thibaud Uluslararası Yarışması’nda “Paris Kenti Ödülü’nü aldı.
Ayşegül Sarıca, İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, Avusturya, Belçika, Sovyetler Birliği, Macaristan, Çekoslovakya, İsveç, Norveç, Finlandiya ve Avustralya gibi ülkelerde konserler verdi.
1968 yılından itibaren Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın solistliğini yapan Ayşegül Sarıca’ya 1971 yılında Devlet Sanatçısı unvanı verildi.
1974 yılında Fransa Kültür Bakanlığı tarafından kendisine “Chevalier de I’Ordre des Arts et des Lettres” madalyası verildi. 2006 yılında, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından Müzik Onur Ödülü’ne layık görüldü.
Kemancı Ayla Erduran ile ile çok eskiye dayanan bir dostluğu vardır ve birlikte yurtiçi ve yurtdışında pek çok konserler verdiler. Fırsat buldukça, yaz aylarında Ayşegül Sarıca, Ayla Erduran ve İdil Biret‘le birlikte mavi tura çıkıyorlar.
Schubert ve Rahmaninof’un “Müzikli Dakikaları”nı bir kuyumcu işçiliğiyle çalmıştır. Cemal Reşit Rey’in “Kâtibim Çeşitlemeleri”nde, Robert Schumann’ın, Ludwig van Beethoven’ın, Wolfgang Amadeus Mozart’ın piyano konçertolarında; Ayla Erduran ile çaldığı Grieg, Debussy ve Franck’ın keman-piyano sonatlarını müthiş renklerle çalmıştır.
1991 ve 2000 yılları arasında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’nde Master ve Sanatta Yeterlilik sınıflarında öğretim görevlisi olarak bulundu. Ayrıca, 1999 yılından beri, İstanbul Teknik Üniversitesi, Dr. Erol Üçer Müzik İleri Araştırmalar Merkezi’nin (MIAM) yüksek lisans ve doktora programlarında piyano dersleri vermektedir.
Ayşegül Sarıca, 1955 yılında 20 yaşındayken sanat tarihçisi Nejat Diyarbekirli ile evlendi. Osman ve Zeynep adında iki çocuğu oldu.
Kaynak:Biyografi.info
Sinan Oğan, 1 Eylül 1967 tarihinde Iğdır’da Adil Oğan, Kıymet Oğan çiftinin oğlu olarak doğmuştur. 1989 yılında Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesinden mezun oldu. Marmara Üniversitesinde 1992 yılında Mali Hukuk/Bankacılık alanında “Azerbaycan’da Ekonomik ve Mali Sektörün Yapısal Analizi” başlıklı tezi ile yüksek lisansını tamamladı. Daha sonra 2009 yılında “Türk İç Politika Faktörlerinin Türkiye’nin Rusya Politikasının Oluşumuna Etkileri” başlıklı teziyle, Moskova Uluslararası İlişkiler Üniversitesi’nin (MGIMO) Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Bölümünden doktora derecesini aldı.
1992-1998 Yılları arasında Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsünde Araştırma Görevlisi olarak çalıştı. Bu görevinde 1993 yılından itibaren Azerbaycan’a görevli olarak gönderilen Dr. Sinan OĞAN 1993-2000 yılları arasında Azerbaycan Devlet Ekonomi Üniversitesi Türk Dünyası İşletme Fakültesi’nde öğretim görevlisi ve dekan yardımcısı olarak çalıştı.
1994-1998 yılları arasında eş görevle Azerbaycan’da T.C. Dışişleri Bakanlığı Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) Temsilcisi olarak çalıştı.
Bir dönem özel sektörde de çalışan Sinan Oğan, 2000 yılında Türkiye’ye dönerek Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) Kafkasya Masası’nda çalışmalarını yürüttü. Ardından ASAM Rusya-Ukrayna Araştırmaları Masası Başkanlığı yapan Sinan OĞAN, 2006 yılında bu kurumdan ayrılarak Kapadokya Meslek Yüksekokulu’nda bir yıl süre ile Dış İlişkilerden Sorumlu Müdür Yardımcılığı görevi yaptı.
Sinan OĞAN 2004 yılında hâlihazırda başkanlığını yaptığı Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi – TÜRKSAM’ı kurdu.
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları arasında 1992 yılında çıkan ‘Azerbaycan’ İsimli kitabının yanı sıra, 2003 yılında Rusya’da “Siyaset ve Oligarşi” isimli kitabı ile 2006 yılında yayınlanan Turuncu Devrimler isimli kitabı mevcuttur. Dr.Sinan OĞAN’ın Türk Dış Politikası, Rusya, Kafkasya, Orta Asya, Türk Dünyası, Enerji, Ermeni Sorunu, Afganistan, İran, Terör ve Türkiye’nin güncel sorunları konularında beş yüzden fazla Türkçe, İngilizce ve Rusça makale ve değerlendirmeleri yayımlanmıştır. Dr. Sinan OĞAN değerlendirmelerini başta TÜRKSAM’ın web sayfası olmak üzere birçok Türk ve yabancı sitelerde, haber ajanslarında, gazete ve bilimsel dergilerde yayınlatmaya devam etmektedir.
Türk Dünyası ile ilişkilere son derece büyük önem veren OĞAN, 4-7 Temmuz 2011 tarihleri arasında yapılan Dünya Azerbaycan Türklerinin III. Kurultayı’nda Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından “Terakki Madalyası” ile taltif edilmiştir. Bunun yanında Dr. OĞAN, Kazakistan Cumhuriyeti tarafından “Kazakistan – Türkiye Dostluk ve İşbirliğini Geliştirme Madalyası”na layık görülmüştür.
Dr. OĞAN, Türkiye’nin önemli sivil toplum kuruluşlarından olan Telekomcular Derneği tarafından ve çeşitli anketlerde 2011’de “yılın milletvekili” seçilmiştir.
İleri düzeyde Rusça ve akademik düzeyde İngilizce bilmektedir. Yurtiçi ve yurtdışında uzmanlık alanı ile ilgili konferanslar, seminerler vermekte ve bilimsel toplantılara katılmaktadır.
Sivil toplum alanda da önemli faaliyetler gösteren Dr. OĞAN, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki kardeşlik bağlarının geliştirilmesi için faaliyet gösteren Türkiye Azerbaycan Derneği’nin (TÜRKAZDER) Onursal Başkanlığını yapmaktadır. Katıldığı televizyon programlarında ve konferanslarda kamuoyunun dikkatini çekmeye çalıştığı Metsamor Nükleer Santrali’nin kapatılmasına yönelik sivil girişim hareketinin genel koordinatörlüğünü yürütmektedir.
Bunlara ek olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Dışişleri Komisyonu’na üye olan Dr. Sinan OĞAN, Türkiye Azerbaycan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Yönetim Kurulu ve TBMM MHP Grup Yönetim Kurulu üyesidir.
Sinan Oğan, 12 Haziran 2011 seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi‘nden 24. dönem Iğdır Milletvekili seçildi. Meclis Anayasa Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu üyeliklerinde görev yaptı.
7 Haziran 2015 seçimlerinde partiden ihraç edildiği için milletvekili adayı gösterilmedi. 1 Kasım 2015 tarihindeki seçime de aynı sebeple giremedi. Daha sonra 2 Kasım 2015 tarihinde mahkeme kararı ile ihraç kararı iptal edilerek MHP’ye geri döndü.
10 Mart 2017 tarihinde yapılan MHP Merkez Disiplin Kurulu toplantısında Merkez Disiplin Kurulu’na sevk edilmiş bulunan Balıkesir Milletvekili İsmail Ok, Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, Isparta Milletvekili Nuri Okutan ve Sinan OĞAN hakkında partiden ihraç edilmesine karar verildi.
11 Mart 2023’te kurulan ve Zafer Partisi, Adalet Partisi, Ülkem Partisi ile Türkiye İttifakı Partisinden oluşan bir seçim ittifakı “ATA İttifakı“nın 2023 Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimi için Sinan Oğan aday adayı oldu.
Kitapları :
1992 – Azerbaycan ekonomisi
2003 – Rusya’da “Siyaset ve Oligarşi”
2006 – Turuncu Devrimler
Kaynak:Biyografi.info
Settar Tanrıöğen, 15 Temmuz 1962 tarihinde Denizli’nin Merkezefendi ilçesinde doğmuştur. 22 yaşına kadar Denizli’de yaşadı. 22 yaşından sonra tahsiline devam etmek isteyip sınavını kazandığı Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümünden mezun oldu.
Tiyatroya Denizli’de iken halk eğitim merkezinde başladı. Ankara’da Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümünde okurken de sanat evinde Tiyatroya devam etti.
1995 yılında Settar Tanrıöğen “Bir Demet Tiyatro” adlı dizide Saldıray Abi karakterini canlandırırken Yılmaz Erdoğan, Demet Akbağ, Zerrin Sümer, Serhat Özcan, Erdal Tosun, Deniz Özerman, Altan Erkekli, Volkan Saraçoğlu, Şebnem Sönmez, Sinan Bengier, Olgun Şimşek ile birlikte rol aldı.
1996 yılında yönetmenliğini ve senaristliğini Yavuz Turgul’un yaptığı başrollerini Şener Şen ve Uğur Yücel‘in paylaştığı “Eşkıya” adlı sinema filminde Settar Tanrıöğen Kız Naci rolünü canlandırırken diğer rollerde Kamran Usluer, Sermin Hürmeriç, Yeşim Salkım, Özkan Uğur, Necdet Mahfî Ayral, Kayhan Yıldızoğlu, Güven Hokna, Ümit Çırak gibi oyuncular oynadı.
1998 – 2001 yılları arasında yayınlan, senaryosunu Sulhi Dölek’in yazdığı, yönetmenliğini Uğur Yücel, Orhan Oğuz ve Türkan Derya’nın yaptığı, Türkan Şoray ve Şener Şen’in başrolde olduğu “İkinci Bahar” adlı dizide Güven Hokna, Nedim Saban, Özkan Uğur, Nurgül Yeşilçay, Ozan Güven, Arif Erkin Güzelbeyoğlu, Yasemin Çonka, Devin Özgür Çınar, Tan Sağtürk, Meral Okay, Cezmi Baskın ile birlikte oynarken ilk 8 bölüm Vakkas Resuloğlu karakterini canlandırdı.
1999 yılında metinlerini Vedat Özdemiroğlu’nun yazdığı tek kişilik gösteri yaptı.
2005 yılında Serdar Erener ile Sinan Çetin’in çektiği Digitürk reklâmlarının zengin ama görgüsüz bir o kadar da komik TV patronu oldu.
2010 yılında yönetmenliğini ve senaristliğini Derviş Zaim’in yaptığı “Gölgeler ve Suretler” adlı sinema Filminde Buğra Gülsoy ile birlikte oynadı ve Settar Tanrıöğen 22. Ankara Uluslararası Film Festivalinde “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ödülünü aldı.
2014 yılı Ekim ayında Kanal D ekranlarında başlayan senaryosunu Sinan Tuzcu’nun yazdığı “Urfalıyım Ezelden” dizisinde başrol oyunculuğunu Bülent İnal, Öykü Gürman, Settar Tanrıöğen ve Dolunay Soysert, Meral Çetinkaya, Menderes Samancılar paylaşmaktadır
Settar Tanrıöğen, 2014 Aralık ayında “Yağmur-Kıyamet Çiçeği” adlı sinema filminde Altan Erkekli, Engin Hepileri, Hüseyin Avni Danyal, Erkan Kolçak Köstendil, Sevtap Özaltun ile beraber rol aldı.
Tayfun Güneyer‘in senaryosunu yazdığı, yapımcılığını Faruk Bayhan’ın yaptığı, Yusuf Pirhasan’ın yönetmenliğini yaptığı “Baba Candır” adlı dizide Settar Tanrıöğen, Uraz Kaygılaroğlu, Özgün Karaman, Melis Tüzüngüç, Tülay Bursa, Berna Koraltürk, Tolga Pancaroğlu, Ertunç Tuncer, Selda Özbek, Mehmet Ulay, Dila Akbaş Bayrak ile beraber oynamıştır.
Ödülleri :
2014 – 21. Altın Koza Film Festivali Jüri Özel Ödülü (Yağmur-Kıyamet Çiçeği)
2011 – 22. Ankara Uluslararası Film Festivali En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü (Gölgeler ve Suretler & Çoğunluk)
2011 – 43. Sinema Yazarları Derneği Ödülleri En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Performansı (Çoğunluk)
2010 – 42. Sinema Yazarları Derneği Ödülleri En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Performansı (Vavien)
Rol Aldığı Tiyatro Oyunları:
Bir Kış Öyküsü
Yedi Kocalı Hürmüz
Üç Kurşunluk Opera
Filmleri ve Dizileri :
2015 – Saklı (Ali Bey)(Sinema Filmi)
2015 – Hayalet Dayı (Hayalet Dayı)(Sinema Filmi)
2015 – 2016 – Baba Candır (Salih) (TV Dizisi)
2014 – Yağmur-Kıyamet Çiçeği (Erkan) (Sinema Filmi)
2014 – Urfalıyam Ezelden (Mehmet Bozoğlu) (TV Dizisi)
2014 – Toz Ruhu (Fahrettin) (Sinema Filmi)
2013 – İki Kafadar Chinese Connection (Sinema Filmi)
2013 – Nergis Hanım (Sinema Filmi)
2012 – Sultan (Aziz) (TV Dizisi)
2011 – Yangın Var (Sinema Filmi)
2011 – Do Not Forget Me Istanbul (Sinema Filmi)
2011 – Babam Sağolsun (Ali Usta) (TV Dizisi)
2010 – Çınar Ağacı (İhsan) (Sinema Filmi)
2010 – Çoğunluk (Kemal) (Sinema Filmi)
2010 – Gölgeler ve Suretler (Cevdet) (Sinema Filmi)
2010 – Ayrılık (Kader) (Sinema Filmi)
2009 – Vavien (Cemal) (Sinema Filmi)
2008 – Nokta (Mümin) (Sinema Filmi)
2008 – Kolay Gelsin (Settar) (TV Dizisi)
2008 – Gece Gündüz (Kemal Atakan) (TV Dizisi)
2007 – Kutsal Damacana (Üfürükçü hoca) (Sinema Filmi)
2007 – Ayda (Macit) (TV Dizisi)
2006 – Polis (Hayri) (Sinema Filmi)
2006 – Karınca Yuvası (Şeref) (TV Dizisi)
2006 – Kader (Bekir’in Babası) (Sinema Filmi)
2006 – Hayatımın Kadınısın (Sadi) (Sinema Filmi)
2005 – Ödünç Hayat (Nusret) (TV Dizisi)
2005 – Takva (Ali Bey) (Sinema Filmi)
2005 – Akad Sineması (Sunucu) (Sinema Filmi)
2005 – 2 Süper Film Birden (Hakan) (Sinema Filmi)
2003 – Yazı Tura (Zeyyat) (Sinema Filmi)
2003 – Hadi Uç Bakalım (Balamir) (TV Dizisi)
2003 – Alacakaranlık (Feyzo) (TV Dizisi)
2002 – İki Oda Bir Sinan (Ali Cengiz) (TV Dizisi)
2002 – Hızma (Cabbar Ağa) (TV Dizisi)
2000 – Şarkıcı (Gazinocu Sabri) (Sinema Filmi)
2000 – Güneş Yanıkları (Şefik) (TV Dizisi)
1998 – İkinci Bahar (Vakkas Resuloğlu ) (TV Dizisi)
1998 – Yara (Sinema Filmi)
1996 – Eşkıya (Kız Naci) (Sinema Filmi)
1995 – Çiçek Taksi (Cabbar) (TV Dizisi)
1995 – 2002 – Bir Demet Tiyatro (Saldıray) (TV Dizisi)
1994 – Aziz Ahmet (Travesti Kuaför) (TV Dizisi)
1993 – İnce Hasan (Ağa) (TV Filmi)
1993 – Hoş Memo (Gazinocu) (TV Filmi)
Kaynak:Biyografi.info
İbrahim Şinasi, 5 Ağustos 1826‘da İstanbul’da doğdu. Topçu yüzbaşısı olan babası Mehmet Ağa‘nın 1829‘da Osmanlı-Rus Savaşı‘nda ölmesi yüzünden annesi, onu yakınlarının yardımlarıyla büyüttü. Eğitimine Mahalle Sıbyan Mektebi’nde başlayan Şinasi, daha sonra Feyziye Okulu’na devam etti. Adından Tophane Müşiriyeti Mektubî Kalemi’nde katip olarak çalışmaya başladı. Bir yandan da aynı yerde görevli memur olan İbrahim Efendi’den Arapça ve Farsça, Reşat Bey’den ise Fransızca dersleri aldı. Gösterdiği başarı ile genç yaşta önce memurluğa daha sonra da hulefalığa yükseldi.
1849 yılında eğitimine devam etmesi için devlet tarafından Paris’e gönderildi. Paris’te matematik, doğabilim, tarih gibi konularla ilgilendi ardından edebiyat ve dil alanında çalışmalarına ağırlık verdi. Burada kaldığı süre içerisinde Doğubilimci Antoine Isaac Silvestre de Sacy ve Pavet de Courteille, Ernest Renan, Lamartine ve dilbilimci Émile Littré gibi ünlü bilimadamlarıyla yakınlık kurdu. 1851 yılında “Société Asiatique” derneğine üye seçildi.
19.yy başında Osmanlı Devleti, girdiği dağılma döneminde ülke ile ilgili sorunları batıdan aldığı yenilikler ile çözüme ulaştırabileceğine inanmıştı. Batılılaşma sürecinin adımların bir olarak Avrupa’ya öğrenci göndermek ve batılı tarzı ülkeye getirmek gibi bir yol izlemişti. Şinasi de bu Avrupa’ya gönderilen öğrencilerden biriydi. Özellikle Fransız Edebiyatı ve dil konusunda çalışmalar yapan Şinasi, ülkeye döndükten sonra yaptığı çalışmalar ile bu akımın öncülerinden oldu.
1854 yılında Paris‘ten döndükten sonra bir süre Tophane Kalemi’nde çalıştıktan sonra Meclis-i Maarif üyeliğine atandı. Daha sonra Ercümen-i Daniş’te (İlimler Akademisi) atandı. Mustafa Reşit Paşa‘nın görevinden alınmasını protesto ettiği için bu görevinden alınsa da Mustafa Reşit Paşa’nın görevine geri gelmesiyle tekrar Ercümen-i Daniş’e alındı.
Gazeteciliğe geçişi 1860‘da Agah Efendi ile birlikte Tercümân-ı Ahval gazetesini çıkarmayla başladı. O tarihe kadar ülkemizde sadece 11 Kasım 1831‘de yayımlanmaya başlayan Takvim-i Vakkayi ve 1849 Ağustos’unda William Churchill adında bir yabancı tarafından yayımlanmaya başlanan Ceride-i Havadis adlı iki gazete yayınlanmaktaydı. Birincisi, devletin resmi gazetesiydi ve devletle ilgili haberlerle metinleri yayımlayan bugünkü Resmi Gazetenin ilk örneği sayılan bir organdı. Haftada bir yayımlanan bu gazete, düzensiz olarak, Osmanlı İmparatorluğunun yıkılışına kadar 4608 sayı çıkmıştı. Ceride-i Havadis ise haftalık yayın yapan taraflı bir gazeteydi.
1860‘larda azınlıklar tarafından çıkarılan daha 13 gazetenin bulunduğu bilinse de, o tarihte, Türklerin çıkardığı “Türkçe” bir gazete yoktu. Bir gazete çıkarmayı düşünen Şinasi, yazılı basını “yurttaşların söz ve yazı ile kendi yurtlarının yararına fikir yürütmeleri”ni sağlayan bir araç olarak görüyordu. Bunların üzerine Agah Efendi ile 1860 Nisan ayında izin alınarak, 22 Ekim 1860 tarihinde Tercüman-ı Ahval adlı gazeteyi çıkardı. Ancak Şinasi, bu gazete 24 sayı çalıştıktan sonra ayrıldı. Daha sonra da kendi başına bir gazete çıkarmaya yönelise de, iznini 2 Temmuz 1861 tarihinde aldığı Tasvir-i Efkâr gazetesi 27 Haziran 1862‘de yayımlanabildi. Haftada iki kez çıkan bu gazetenin sayfa düzeni değişmezdi; haberlerle yazıların özel yerleri vardı. İlk sayısına yazdığı önsöz niteliğindeki makalesinde gazetecilik anlayışını belirtmiş, bu gazete, okurlarca olumlu karşılanması üzerine Fuat Paşa, gazeteyi Sultan Abdülaziz‘e de sunmuştu. Ancak gazetedeki yazılarında Sultan Abdülaziz‘i ve devlet işlerini eleştirmesi üzerine 1863 yılında Meclis-i Maarif’teki görevine son verildi.
Bu dönem 1860 yılında Türk Tiyatrosu’nun ilk örneklerinden kabul edilen bir töre komedisi olan ve “görücü usuluyle evlenme”yi eleştiren oyunu “Şair Evlenmesi“ni yazdı. Fransız Tiyatrosu’nu yerinde görüp batı tiyatrosunu yakından tanıyan Şinasi, “Şair Evlenmesi”nden başka tiyatro yapıtı vermemiştir. Batılı anlayıştaki tiyatroyu Türk gelenek ve kişilerine uydurması ve başka eser vermemesi, onun bu alanda bir örnek ortaya koymak istemesine bağlanabilir.
Osmanlı Hükümeti ile aralarında anlaşmazlıklar çıkmasından dolayı Tercüman- Ahval’ı Namık Kemal‘e bırakarak, 1865 yılında Fransa‘ya gitti ve burada dil üzerine çalışmalarına ağırlık verdi. “Société Asiaque” üyeliğinden ayrılarak Fransa Ulusal Kitaplığı’nda araştırmalar yaptı. 1867 İstanbul’a döndükten iki yıl sonra bir basımevi açtı. Kısa bir süre sonra 13 Eylül 1871‘de beyin tümöründen vefat etti.
Halkın aydınlanma sürecinde önemli adımlar atan Şinasi, dilin yalınlaşması ve edebiyatın halkın anlayabileceği bir dille yazılması çabasıyla gazete çıkarmış, makale, şiir ve oyunlar yazmıştır. Düz yazılarında da aynı dili kullanmaya önem vermiş, Osmanlıca yazılarda süslemelerden öte doğru ve güzel yazmaya öncelik vermiştir. Başlattığı bu akım daha sonra Tasvir-i Efkar gazetesiyle devam etti. Osmanlı edebiyat dünyasını etkileyerek batı edebiyatının tanınmasında ve Fransız şiirlerinin çevrilmesini sağlayarak dilin gelişmesini sağladı.
Sadece edebiyat alanında kalmayan Şinasi, imparatorluğun iktisadi ve toplumsal yapısındaki gelişmeleri de göz önüne alarak halkın devlet idaresinde söz sahibi olması gerekliliğini savunmuştur. Bunu dile getirdiği çeşitli edebiyat ve tiyatro eserleri yüzünden çoğu zaman Osmanlı hükümeti ile karşı karşıya gelmişti. Fransa’da kaldığı süre içerisinde “Ulus”, “Yasal Haklar” ve “Özgürlük gibi konular hakkında bilgi edinmiş ve bu kavramların Osmanlı Devleti’ne getirilmesi için çalışmalarda bulunmuştu.
Dil ve edebiyat üzerine bu yoğun çalışmalarına rağmen sınırlı sayıda eser vermesini, onun genellikle toplum dışında yaşamayı tercih etmesine ve Osmanlı Hükümeti ile olan anlaşmazlıklarına bağlayabiliriz. Zaten kendisini daha çok düşünce adamı olarak gören Şinasi’nin verdiği edebiyat eserleri, Osmanlı toplumu için birer ilk örnek olması bakımından önemlidir.
ESERLERİ
Tercüme-i Manzume
Şair Evlenmesi
Müntehabat-ı Eşhar (1862, Divan-ı Şinasi adıyla da bilinir, şiirlerinden seçmeler)
Durub-u Emsal-i Osmaniye (1863, atasözleri derlemesi)
Müntahabat-ı Tasvir-i Efkar (18623, 1885. Ebüzziya Tevfik tarafından düzenlenen seçme makaleler)
Kaynak:Biyografi.info
Bağdatlı Ruhi; Bağdat doğumlu olduğu bilinen şairin doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Asıl adı Osman, mahlası Ruhî’dir. Bağdat‘ta doğup büyüdüğü için Ruhî-i Bağdâdî (Bağdatlı Ruhî) diye tanındı. Babası Ayas Paşa maiyetinde Kanûnî Sultan Süleyman’ın ordularıyla Bağdat’a giderek orada yerleşen Rumelili bir sipahi idi, kendisi de sipahi olmuştur. Şiirlerinden, bir dönem için baba mesleğini seçip sipahilik yaptığı ve askerlik mesleğinde ilerleyerek kendisine bir kasabanın dirliğinin verildiği anlaşılmaktadır.
Bağdatlı Ruhi, Bağdat valisi olan paşalara sunduğu kasideleri bu döneme ait olmalıdır. Özgür bir ruha sahip olan Bağdatlı Rûhî askerî görevlerden ayrılınca diyar diyar dolaşarak meşrebine uygun ortamlar aradı, ancak hiçbir yerde yerleşemedi. Bu yıllarda şairlik yeteneği farklı tecrübe ve duyuşlarla gelişti, şiirinin konuları arasında sosyal hayat ve eleştiri önemli bir yere sahip oldu, tasavvuf alanında da ilerledi.
Türk Dîvân edebiyatı şairi Esrar Dede, Rûhî’nin Mevlevî olduğunu, seyahati sevdiğini, İstanbul’a giderek bir müddet Galata Mevlevîhânesi’nde kaldığını, daha sonra Konya’da Mevlana Türbesi’ni ziyaret edip Hicaz’a ve Şam’a gittiğini yazmaktadır. Onun bu seyahatlerinde Anadolu şehirleriyle İstanbul önemli bir yer tutar. Bunun sebebi babasının buralarda bulunmuş olması yanında Osmanlı ülkesinde şairlerin gördüğü itibar olmalıdır. Ancak gezdiği yerlerde umduğunu bulamadığı şiirlerinden anlaşılmaktadır. Kendi ifadesine göre devlet ve sanat büyükleriyle tanışmak, onlara hizmet etmek, takdirlerini kazanmak için Necef, Kerbelâ, Dımaşk ve Erzurum’u dolaştı.
Rûhî’nin seyahat etmekten hoşlandığı ve çok yer gezdiği şiirlerinden de anlaşılmaktadır. Bir beytinde “Devr eylemedük yer komaduk bir nice yıldur / Uyduk dil-i dîvâneye dil uydu hevâya” diyerek gezmedik yer bırakmadığını söyler. Başka bir beytinde ise “Gezmedük yer komayup maşrık u mağrib dimeyüp / Gâh Rûm’a düşelüm gâh ‘Acem geh ‘Arab’a” diyerek İran, Anadolu ve Arap coğrafyalarında dolaştığını dile getirir.
Bağdatlı Ruhi, dönemin önemli, ünlü isimleriyle arkadaşlık kurmuştur. Çeşitli savaşlara katılmıştır. Eleştirel tarzı ve yalın üslubu ile ünlenmiştir. Eserlerinde toplumsal sorunları işlemiştir.
Şiirlerinde, dolaştığı yerlerde karşılaştığı riyakâr insanlardan, rüşvet yolunu tutan kadılardan, mürüvvetsiz beylerden ve kendi talihinden sık sık şikâyette bulundu. 1602-1604 yılları arasında Şam kadısı olan Azmîzâde Mustafa Hâletî’nin himayesini kazandı. Rûhî kalenderâne bir hayatı çeşitli zorluklar içinde geçirerek Şam’da vefat etti.
Bağdatlı Ruhi‘nin en çok etkilendiği şair Fuzuli‘dir, Fuzuli‘nin oğlu Fazlı ile de arkadaşlık kurmuştur. Aşk, kahramanlık gibi konular üzerine yazmaktansa yaşadığı bölgelerin idari sistemlerinin meseleleri, toplumun sorunlu ve eksik noktaları, yanlış din anlayışı gibi konularda, eleştirel bir üslupla şiirler yazmıştır.
Bağdatlı Ruhi‘nin en ünlü eseri Terkib-i Bend isimli manzumesidir. Terkib-bend: Ruhî’nin gözlemci ve eleştirel bakışının tam olarak örtüştüğü eseridir. 17 benttir. Her bent 8 beyitten oluşmuştur. 17 bendlik manzumeye Türk edebiyatının önemli isimleri (Şeyh Galip, Ziya Paşa gibi) nazireler yazmıştır.
Ruhî, en çok gazel yazan divan şairlerindendir. Divanında 1.115 gazel yer alır. Gazellerinde lirik bir söyleyiş tarzı ve rintçe bir eda vardır. Şiirlerine akıcılık ve sadelik hâkimdir. Divan’ında konuşma dili ile söylenmiş mısralar çoktur. Allah ve Peygamber sevgisini işlemiştir. Divanda dinî söyleme sahip birçok gazeli mevcuttur fakat bütün bunlara rağmen Ruhî; Mevlana ve Yunus Emre gibi bir mutasavvıf değildir.
Bağdatlı Ruhî‘nin bilinen ve mevcut olan tek eseri Türkçe divanıdır. Bu divanda en çok kullanılan nazım biçimi gazeldir. Ayrıca divanda iki manzum mektup da mevcuttur.
Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566)’ın padişahlığı döneminde dünyaya gelen, gençlik ve tahsil devri Kanuni Sultan Süleyman dönemine tesadüf eden Rûhî, onun ile birlikte Sultan II. Selim (1566-1574), Sultan III. Murat (1574-1595), Sultan III. Mehmet (1595-1603) olmak üzere dört padişah devrini idrak etmiş ve Sultan I. Ahmet (1603-1617) zamanında 1014/1605-1606’da Şam’da ölmüştür.
Bağdatlı Ruhi, 1605 yılında Şam, Suriye’de 71 yaşında ölmüştür.
Kitapları:
Bağdatlı Rûhî dîvânı: karşılaştırmalı metin
Eserlerinden örnek
Terkib-i Bend’in birinci bendi
Sanmam bizi kim şîre-i engûr ile mestüz
Biz ehl-i harabâtdanuz mest-i Elest’üz
Ter-dâmen olanlar bizi alûde sanur lîk
Biz mâil-i bûs-i leb-i câm ü kef-i destüz
Sadrın gözedüb neyleyelim bezm-i cihânın
Pâ’yi hum-i meydir yirimüz bâde-perestüz
Mâil değiliz kimsenin âzârına ammâ
Hâtır-şiken-i zâhid-i peymâne şikestüz
Erbâb-i garez bizden ırağ olduğu yeğdir
Düşmez yare zirâ okumuz sâhib-i şeştüz
Bu âlem-i fânîde ne mîr ü ne gedâyuz
A’lâlara a’lâlanuruz pest ile pestüz
Hem-kâse-i erbâb-ı dilüz arbedemiz yok
Mey-hânedeyüz gerçi velî ışk ile mestüz
Biz mest-i mey-i mey-kede-i âlem-i cânuz
Ser-halka-i cem’iyyet-i peymâne-keşânuz
Gazel – Eksilmede (ilk 11 beyit)
Devrden peymne-i mihr ü vefâ eksilmede
Kalb-i ehl-i hâlden zevk u safâ eksilmede
Dem-be-dem yüz tutmada meclis perişân olmağa
Encümenden bâde-i behcet-fezâ eksilmede
Sâz ü söze kalmadı evvelki gibi meylimiz
Ya’ni dilden ârzû başdan hevâ eksilmede
Tab’ı kılmakda gubâr-âlûde cevr-i rûzgâr
Safvet-i âyîne-i âlem-nümâ eksilmede
Çeşm-i pür-nemde safâdan gayrısı urmakda mevc
Gönlümüzde derd ü gamdan mâ-adâ eksilmede
Geçmede vakt-ı şebâb ü gelmede eyyâm-ı şîb
Gitmeden dilden safâ gözden cilâ eksilmede
İyş ü nûşa şevkımiz gitdikçe noksân bulmada
Bezmimizden gün-begün ol meh-likaa eksilmede
Bâdedir gerçi devâ-yı derd ü gam ammâ ne sûd
Devrimizde ehl-i derd artub devâ eksilmede
Ey dirîngaa ekserî halkın cefâ üstündedir
Bu vefâsız dehrden ehl-i vefâ eksilmede
Olmada mihr ü muhabbetden müberrâ hass ü âm
Cem’olub ağyâr ü yâr-ı zî-vefâ eksilmede
Bir gönül eğlencesi yâr isteriz girmez ele
Gam hücum etmekde yâr-ı gam-zedâ eksilmede
Kaynak:Biyografi.info
Usuli, on altıncı yüzyılın önde gelen divan şairlerindendir.
Usüli, günümüzdeki adı Giannitsa olan Yunanistan sınırları içinde bulunan Vardar Yenicesi’nde doğmuştur. Usuli’nin doğum tarihi hakkında bilgi yoktur. Adı Abdullah’tır. Bazı kaynaklara göre öğrenimini tamamlamasının ardından ilmiye mesleğine girmek üzereyken tasavvufa yöneldi. Vardar Yenicesi’nde büyüyen Usüli, İbrahim Gülşeni’ye bağlanmak için Mısır’a gitti. Şeyh İbrahim Gülşeni ile tanışıp bir müddet Mısır‘da bulundu. İbrahim Gülşeni‘nin 1534 yılında vefatı üzerine memleketine geri döndü. Ömrünün geri kalan kısmını Gülşenîliği Rumeli’de yaymakla geçirdi; bir yandan da akıncı beylerine musâhiplik yapıyordu. Evrenosoğlu Abdi Bey’den yardım görerek onunla bazı Rumeli şehirlerini dolaştı ve doğduğu şehirde vefat etti.
Usüli, Vardar Yenicesi’ne döndükten sonra Gülşeniliği yayma gayretinde oldu. Dönemin edebiyat tarihçileri tarafından öğüt dolu şiirleri ve ilahileri sebebiyle “Sırr-I Nesimî” sıfatı ile anılır. Tasavvufi şiirler yazan Usuli’de Nesimi’nin etkisi görülmektedir.
Usüli, memleketine döndükten sonra kendisini Allah’a yaklaştıracak faaliyetler içerisinde olarak şiir dilini de bu yöne çekti. Dervişmeşrep bir hayat süren Usûlî’nin şiirlerinde mütevazılık ve pervasızlık öne çıkan özellikleridir. Ağır olmamakla beraber kendi içerisinde makul bir dile sahip olan şiirler, on altıncı yüzyıl içinde öne çıkmıştır.
Gerek tezkirelerde verilen bilgiler gerekse şiirlerinden hareketle Usûlî’nin ârif, derviş, kalendermeşrep, kimseye boyun eğmeyen, kanaat içinde yaşamayı şiâr edinmiş, pervasız, coşkun, dolayısıyla melâmet neşesini ve ilâhî aşkı daima ön planda tutan bir kişiliğe sahip olduğunu söylemek mümkündür.
Usüli’nin eserleri hayattayken beğenilmiş, ismi duyulmuştur. Fakir bir hayat yaşasa da gururlu ve onurlu olduğu, insanlara hâlini bildirmediği bilinir. Eserlerinde ilk göze çarpan tasavvufi görüşleridir. Ayrıca dili zamanın göre çok düzgündür. Fazla eser bırakmamıştır. Genel olarak ünlü şairler ve otoriteler tarafından yetenekli bulunmakla birlikte yeteneklerini pek geliştiremediği belirtilmiştir.
Döneminin önde gelen divan şairlerinden olan Usûlî, çok yazmaktan ziyade edebiyatın hayata bakan yönü ile ilgilenmiştir. Bu sebepten fazla eseri bulunmayan şair, yine de kuvvetli bir divana sahiptir.
Usüli, 1538 yılında Vardar Yenicesi, Yunanistan (Osmanlı Devleti)’de ölmüştür.
Eserlerinden Örnek:
Hâtırum cem’iyyetin itdi perîşân ayrılık
Ayrılık kıldı bana dünyâyı zindân ayrılık
Şiirlerinden örnekler:
Yarenler ecel gelmeden
Gözümüz toprak dolmadan
Felek bizden öç almadan
Hele biz bir dem sürelim
Eserleri:
1. Divan
2. Manzum Hadis Tercümesi.
3. Yenice Şehrengizi
4. Miraciyye
GAZEL I
Muttasıl sanma bizi cevr ü cefanun kuluyuz
Dostum gah cefa gâhi vefanun kuluyuz
Şah-ı hüsn oldun ise devlete mağrur olma
Hey begüm biz dahi senin yaradanun kuluyuz
Sana baş eğmezüz azadeyüz ey çerh amma
Doğrusun diyelüm ol serv-i revanun kuluyuz
Bir büt-i Çine gönül verdük ise ey zahid
Bize kafir deme biz dahi Hudanın kuluyuz
Çün bakası yoğ imiş tac u kabayı nidelüm
Bu fena dehrde bir köhne abanu kuluyuz
Kimisi şah u kimi beğ kimi paşa geçinür
Ey Usuli hele biz dahi filanun kuluyuz
GAZEL II
Aşk odundan şem gibi dinmedi yaşım benim
Ah kim onulmadı bağrımdaki başım benim
Zehr-i kahr ile felek tasın tolular içmeğe
Bezm-i mihnetle bulunmadı ayakdaşım benim
Künc-i gamda yar-ı canım gönlümün eğlencesi
Derd ü mihnet yoldaşım gamdur karundaşum benim
Ben ölüp hak olıcak erbab-ı şevkünden yine
Kase olmazsa aceptür bu sırık benim
Ni’met dünyaya bakmadım Usuli olalı
Künc-i mihnet meskenim derd ü bela aşim benim
İbrahim Gülşeni’YE MERSİYE
İLK BEND
Yazık degül mi nice bir ey dehr-i kine-var
Derd ü gam ile ağladasın bizi zar ü zar
Bir dem dıraht-ı ömrüme ber vermedün veli
Etdün doyunca dest-i cefayile sengsar
Yaş nice dökmeyem ki gam-ı rüzgardan
Çeşm-i ümmid ü dide-i bahtum dolu gubar
Halum harab dide pür ab ciğer kebab
Dil bi-karar ü şişe-i hatırda inkisar
Bag-ı zamanede yüze gülmez gül-i murad
Har-ı belada olsa benüm gibi sad-hezar
Bu mülk içinde hiç kişi kamın bulmadı
Ger şah-ı kambin ü eger mir-i kamkar
Derda ki seng-i hadise-i rüzgardan
Ayine-i Sikender’e erişdi inkisar
Beytü’l-hazendedür kamu Ya’kub gibi halk
Kapdı meğer ki Yusuf-ı bu gürk-i cinan-şikar
Yerden şu denlü çıkdı göge dud-ı ah kim
Ebr oldı gökden ehl-i zemin üzre nar-bar
Ol afitab kara yere girdi mi acep
Ya kabr-i tenge sığdı mı derya-yı bi-kenar
Kavlinde sadık idi vü Sıddık-ı vakt idi
Oldı meğer ki Ahmed-i Muhtar’a yar-ı ger
Kıldı kaba libas-ı hayatın bildi kim
Arif katında ar olur esbab-ı müstear
Enfas-ı kutb-ı laciverd idi
Min ba’d ola mı ya’ni felek kar-ı üstüvar
Tenha gönüldi gün gibi kendi sonunda biz
Kaldık ayakda saye gibi hor u bi-karar
Ey hak-i rü-siyah kanı Gülşeni kanı
Ol ma’rifet güherlerinün ma’deni kanı
Kaynak:Biyografi.info
Türk edebiyat ve tasavvufunda önemli bir yere sahip olan İbrahim Gülşeni, Gülşeni tarikatının kurucusudur. Türkçe, Arapça ve Farsça 75.000 beyitlik şiir yazmıştır.
İbrahim Gülşeni, 1452 yılında Diyarbakır’da doğmuştur. 15. yüzyıl başında dünyaya gelen İbrahim Gülşeni; doğum tarihi hakkında çeşitli kaynaklardaki bilgilere göre 1423, 1427, 1452-1455 yılında doğmuş olabileceğine dair bilgiler bulunur. Doğum yeri kimi kaynaklarda Azerbaycan, kimi kaynaklarda Diyarbakır olarak geçmektedir. Babası fıkıh, kelâm ve mantık konusunda eserler vermiş bir alim olan Muhammed Âmidî; annesi ise dönemin tanınmış şeyhlerinden Molla Şerefüddin’in kızı Hediyetullah’tır.
İki yaşında babasını kaybeden İbrahim Gülşeni, amcası tarafından yetiştirildi. On beş yaşında iken 1441 yılında bilgisini artırmak amacıyla Maveraünnehir’deki Semerkand’a gitmek üzere yola çıktı. Tebriz’de Akkoyunlu devletinin hükümdarı Uzun Hasan’ın kazaskeri Molla Hasan ile tanıştı. Molla Hasan onu evlat edindi ve yanında kalmaya ikna etti. Tebriz’de mederese öğrenimi gören İbrahim Gülşeni, Molla İbrahim olarak tanındı. Uzun Hasan ile tanışma fırsatı buldu ve onun tarafından kendisine asalet ve şeref ifade eden “tarhan” unvanı verildi
Timur hükümdarı Hüseyin Baykara ile yapılan bir barış antlaşmasına katılmak üzere 1469 yılında Herat’a gönderildi. Daha sonra Uzun Hasan nezdinde büyük itibarı olan İbrahim Gülşeni’yi Şiraz’da valilik yapan oğlu Sultan Halil’in halka yaptığı zulmü önlemesi için Şiraz’a da gönderdi.
Yine Uzun Hasan‘ın isteği üzerine Halveti tarikatı şeyhlerinden Dede Ömer Ruşeni’yi Tebriz’e davet etmek için Karabağ’a gönderildi; ondan çok etkilendi ve müridi oldu. Ruşeni’nin ertesi yıl Tebriz’e gelerek Sultan’ın eşi Selçuk Hatun’un yaptırdığı dergaha yerleşmesinden sonra onun gözetiminde tasavvuf alanında yetişti. Heybetî olan mahlasını “Gülşenî” olarak değiştirdi. Dede Ömer Rûşenî vefatından birkaç gün önce kendisini halife ilân etti.
Uzun Hasan‘ın 6 Ocak 1478 günü vefat etmesinden sonra Akkoyunlu devletinin başına büyük oğlu Sultan Halil geçti ama 15 Haziran 1478 tarihinde yeni sultan ilan edilen Sultan Yakup’un emriyle idam edilmesinin sonrasında İbrahim Gülşeni, Akkoyunlu hükümdarı Sultan Yakup döneminde de büyük hürmet gördü. Askere moral vermek için onunla birlikte bazı seferlere katıldı. Sultan Yakup’un ölümünden sonra Akkoyunlu ailesi içinde meydana gelen taht kavgaları sırasında zor günler geçirdi. 1495’te birçok müridi ile birlikte hacca gitti. Mekke’de bazı Mısırlı alimler ile tanıştı. Hacdan sonra Tebriz’e döndü ancak 1501 yılında Safevî Devleti‘nin hükümdarı Şah İsmail’in Akkoyunlu hükümdarı Sultan Elvend’i yenip şehre girmesi üzerine İbrahim Gülşeni, Diyarbakır’a gitti. Ma’nevi adlı eserini bu sırada yazmaya başladığı, 45 günde bitirdiği rivayet edilir.
Türkçe, Arapça ve Farsça 75.000 beyitlik şiir yazmış olan İbrahim Gülşeni, Türk ve İran edebiyatında önemli yeri olan en önemli eseri Mevlana‘nın Mesnevî’sine nazire olarak yazdığı kırk bin beyitlik Ma’nevî isimli Farsça mesnevisidir.
İbrahim Gülşeni, Diyarbakır’da Emirin Safeviler ile yakınlaşmasından rahatsızlık duyunca Kudüs yoluyla Mısır’a gitti. Kahire’de Memluk Sultanı Kansu Gavri’den de ilgi gördü. Kahire’de bütün camileri dolaşıp Müeyyediyye Camisi’nde çile çıkartan Gülşeni, buraya yerleşti.
1517 yılında Memlukluları yenerek Mısır’ı fetheden Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim de Kahire’ye geldiğinde kendisine hürmet etti. Yavuz Sultan Selim, İbrahim Gülşeni’yi Müyyediye Camisi’nde ziyaret edip, caminin karşısındaki arsayı hibe etti. Arsanın üzerine Gülşeniyye Âsitânesi olarak bilinen dergah yapıldı. 1519-1524 yılları arasında inşa edilen ve Kahire’de daha önce benzeri bulunmayan bu yapı, Osmanlılar’ın Mısır’da yaptıkları ilk dini yapıdır.
Kanuni Sultan Süleyman döneminde isyanı bastırmak için 1525 yılında Mısır’a gelen Pargalı İbrahim Paşa’yı İbrahim Gülşeni kendisi ziyaret etmeyip oğlunu gönderince Pargalı İbrahim Paşa bunu saygısızlık olarak gördü ve İbrahim Gülşeni ile müridlerince de ilerde ikinci bir isyan çıkarılacağı endişesiyle İbrahim Gülşeni’ye cephe aldı. İbrahim Gülşeni ve oğlunu İstanbul’a sorgulanması için getirtti. 1528 yılında İbrahim Gülşeni İstanbul’da Celâlîzâde Mustafa Bey’in yardımları ile aklandı.
İbrahim Gülşeni İstanbul’da kaldığı süre içinde, Çıkrıkçılar bayırındaki Atik İbrâhîm Paşa Camii’nde vaazlar verdi ve İstanbul’da şöhreti yayıldı. Kendisinden memnun olan Kanuni Sultan Süleyman İbrahim Gülşeni’nin gözlerini tedavi ettirdi ve Mısır’a gitmek üzere İstanbul’dan ayrılacağı sırada da onuruna sarayda bir ziyafet verdi. Gülşenî ziyafet sonrası Beyazıt Camii’nde bir veda konuşması yaptıktan sonra halifesi Hasan Zarifi’yi İstanbul’da bırakarak 1529 yılında Mısır’a döndü.
İbrahim Gülşeni’nin İstanbul’a gelişi, Tanzimat devrinde Hayrullah efendi tarafından 1800’lü yıllarda yazılan ilk tiyatro eseri olan “Hikaye-i İbrahim paşa ve İbrahim Gülşeni” adlı oyuna konu olmuştur.
İbrahim Gülşeni, 23 Nisan 1534 tarihinde Mısır, Kahire’de 108 yaşında ölmüştür.
Eserleri:
– Türkçe Divan, Türk dilinin özelliklerini yansıtması bakımından önemli görülen bu eser, yirmidört birinin üzerinde beyit içerir. Yunus Emre ve Nesîmî’nin şiirlerinin etkisi görülür.
– Pend-nâme, sade bir dille tasavvufi konuların işlendiği Türkçe manzum eser.
– Tahkîkat-ı Gülşenî, tasavvufi konuları işleyen Türkçe mensur eser. İbrahîm Gülşenî tarafından mı yoksa onun görüşleri istikametinde bir mürîdi tarafından mı yazıldığı belirsizdir.
– Râ-znâme, mesnevi tarzında Türkçe eser.
– Kıdem-nâme, mesnevi tarzında Türkçe eser.
– Çobannâme, Mevlânâ’nın Mesnevî’sindeki “Mûsâ ile Çobân” kıssasını işleyen Türkçe eser.
– Arapça Divan, İbn-i Fârız’ın “Kaside-i Tâiyye” ’sine nazîre olarak yazdığı 10 bin beyitlik Arapça Divân.
– Manevi , 40.000 beyitlik bu mesnevi Farsça olarak Mevlana’nın Mesnevi’sine nazire olarak yazılmıştır; en bilinen eseridir.
– Farsça Divan, tasavvufi konuları işler; Mevlana etkisindedir.
– Kenz’ül Cevâhir, tasavvufi konuları işleyen bin beş yüz beyitlik Farsça eser.
Kaynak:Biyografi.info
16 yaşında bir lise öğrencisiyken Hürriyet gazetesinde çalışan Ayşe Arman’a “Ben köşe yazarı olmak istiyorum!” diye bir yazı yazdı. O Ertuğrul Özkök’e göndermiş ama o zaman pek olumlu bir yanıt alamamış. Daha sonra Mehmet Ali Birand’ın yanında 32. Gün’de başlamış.
Gazeteciliğe Radikal gazetesinde ‘Kent fısıltıları’ adı altında düz dedikodu yazıları yazmaya başlayarak gazeteciliğe adım attı. Daha sonra aynı gazetenin cumartesi ekinde röportajlar yapmaya başladı. 4-5 yıl böyle devam etti. Futbola da el attı. Bir müddet sonra kovuldu. Serdar Turgut‘un Akşam’ın Genel Yayın Yönetmeni olmasıyla da Akşam gazetesine geçti. Akşam gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya‘ya ağır küfür ve hakaretlerin yer aldığı telefon konuşması sonrasında Akşam’dan kovulduktan sonra köşe yazarlığına ara vermek zorunda kaldı. 2013 yılının Aralık ayında Sözcü gazetesinde yazmaya başladı.
Gazeteci Soner Yalçın ile yakın ilişki içerisinde oldu. Star TV‘de talk show yaptı.
Yazılarının büyük bölümü medya dünyasıyla, o dünyanın karakterleriyle ilgiliydi. Yazılarında bilgi ya da haber olmasa da istikrar vardı; mesela hemen her yazısında dedikoduyu hakaretle pekiştiriyordu.
Şarkıcıları, oyuncuları hesaba katmazsak ilk büyük gürültü koparan kavgası gazeteci Zeynep Oral ile oldu. Oray Eğin, televizyonunda yayınlanan “Şarkı Söylemek Lazım” yarışmasında yaptığı jüri üyeliği ile tanındı. Yazılarındaki dedikodu, hakaret kültürünü ekrana taşıdı ve sürekli birilerine sataşarak yarışmayı götürdü. En büyük saldırıyı da Perihan Mağden’e yaptı. Perihan Mağden’in Cumhurbaşkanlığı resepsiyonunda içkiyi çok kaçırıp kustuğunu yazdı.
Oray Eğin, Ertuğrul Özkök, Hıncal Uluç, Güneri Civaoğlu, Oktay Ekşi gibi usta yazarlara hiç saldırmadı.
Oray Eğin, 2010 yılında gazetecilik üzerine yüksek lisans yapmak için ABD‘ye New York’a gitti. Columbia’da gazetecilik üzerine yüksek lisans yaptı.
Kaynak:Biyografi.info
Ruhat Mengi, ODTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü’nde eğitim görürken, son yılında yurtdışına İngiltere Machester Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Bölümü’ne geçti ve eğitimini 1978’de burada tamamladı. Stajını İngiltere’de Sitting bourne Shell Araştırma Merkezi’nde yapan Ruhat Mengi, Türkiye’ye döndükten sonra da Türkiye Petrolleri Araştırma Merkezi’nde bir süre mühendis olarak çalıştı.
Gazetecilik mesleğine Günaydın gazetesinde moda yazıları yazarak başladı. Aynı zamanda televizyonda da tartışma ve haber içerikli programlar sundu. 1989 yılı Ocak ayında Sabah Gazetesi’ne geçti. 2002 yılında Sabah Gazetesi’nden ayrılarak Vatan Gazetesi’ni kuran “Bağımsız Gazeteciler Grubu” arasında yer aldı.
Star TV’de, kendisinin hazırlayıp sunduğu “Her Açıdan” isimli haber programını yaptı. Vatan Gazetesi’nde köşe yazarı olarak görev yaptı.
İstanbul Aydın Üniversitesi öğrencileri arasında yapılan anket sonuçlarına göre verilen ve 2010 yılında altıncısı düzenlenen İletişim Ödülleri’nde Ruhat Mengi’yle Her Açıdan isimli programı ile 2013 yılında da aynı Üniversitede “En İyi Gündem Programı” ödülüne layik görülmüştür
Vatan gazetesindeki işine 5 Aralık 2013’te son verildi. Halk TV‘de de Her Açıdan Programının yapımcısı ve sunucusu olarak görev yaptı.
Ruhat Ünaldı, ilk evliliğini iş adamı Ahmet Biliktan ile yaptı. İki kızı oldu. Boşandılar.
Ruhat Mengi, ikinci evliliğini 1992 yılında gazeteci yazar Güngör Mengi ile yapmıştır.
25 Ekim 2017 tarihinde İyi Parti‘nin kuruluşu ile birlikte İyi Parti‘ye katıldı. 29 Mayıs 2018 tarihinde İyi Parti‘den ayrıldığını duyurdu.
Kaynak:Biyografi.info
1979 ve 1982 yılları arasında öğretmen olarak çalışan Meral Akşener, 1982 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Kocaeli Mühendislik Fakültesi’nde araştırma görevlisi oldu. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde doktora ve yüksek lisans yaptı. Kocaeli Üniversitesi‘nde İnkılap Tarihi Bölüm Başkanlığı görevinde de bulundu. Kocaeli ve Marmara Üniversitelerinde öğretim üyesi olarak ders verdi. Zübeyde Hanım Şehit Aileleri Vakfı’nın kuruluşunu gerçekleştirdi.
1995 yılında DYP Kadın Kolları Başkanı oldu. 24 Aralık 1995 tarihinde yapılan, TBMM 20.dönem seçimlerinde Doğru Yol Partisi İstanbul, 23. Dönem Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul ve 24. Dönem Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul Milletvekili seçildi. 21.dönem de Doğru Yol Partisi Kocaeli Milletvekilliği seçildiğinde 28 Haziran 1996-30 Haziran 1997 tarihleri arasında görev yapan, Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi koalisyonunun oluşturduğu 54. Hükümette İçişleri Bakanlığı yaptı.
Türkiye-Çin Parlamentolararası Dostluk Grubu üyesidir. 23. Dönemde 10 Ağustos 2007 tarihinde Güldal Mumcu ile beraber TBMM başkanvekili seçilen kadın milletvekili olmuştur. 24.Dönemde 12 Temmuz 2011 tarihinde Güldal Mumcu ile beraber tekrar TBMM başkanvekili seçilmiştir.
Meral Akşener, 1980 yılından beri Makine Mühendisi Tuncer Akşener ile evlidir. Fatih (d.1984) adında bir oğlu vardır.
1 Kasım 2015 Türkiye genel seçimlerinde MHP‘den milletvekili adayı gösterilmedi. 30 Kasım 2015 tarihinde yapmış olduğu basın toplantısında kurultay talebinde bulunmuş ve üzerime düşen her görevi yapmaya hazırım demiştir. Mahkeme kararıyla yapılacak olan MHP olağanüstü kongre’si için Meral Akşener genel başkan adayı oldu.
MHP’nin 8 Eylül 2016 tarihinde toplanan Merkez Disiplin Kurulu, Meral Akşener’i ihraç etme kararı aldı. Meral Akşener’in parti üyeliğinden kesin çıkarma cezası ile cezalandırılmasına oy birliğiyle karar verildi.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ile yollarını 2016 yılında ayıran Meral Akşener’in 25 Ekim 2017 tarihinde kurduğu partinin Basın Danışmanlığı görevini Murat İde üstlendi.
25 Ekim 2017 tarihinde İyi Parti‘nin kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığı’nın ilgili birimine teslim eden Meral Akşener, yeni partisini Ankara‘da Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde ‘Türkiye İyi Olacak’ sloganıyla kamuoyuna açıkladı.
Meral Akşener, 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İYİ Partinin Cumhurbaşkanı adayı oldu. Ancak yüzde 7,3’te oy alarak seçilemedi. Oyların %52,5 unu alan Recep Tayyip Erdoğan ilk turda kazandı. CHP‘nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce yüzde 30.6, HDP‘nin adayı Selahattin Demirtaş yüzde 8.3’te kaldı.
Meral Akşener, 22 Temmuz 2018 tarihinde partisinin olağanüstü kongre kararı sonrası yaptığı açıklamada, “Kurultayda parti genel başkanlığına aday olmayacağını açıkladı. 29 Temmuz 2018 günü evinin önüne kamp kuran partililerin ısrarlarına dayanamayarak istifasından vazgeçti.
12 Ağustos 2018 tarihinde yapılan Olağanüstü kongrede Meral Akşener 888 delegeden 881’inin oyunu alarak yeniden İYİ Partinin genel başkanlığa seçildi.
Meral Akşener, 20 Eylül 2020 tarihinde tek aday olarak girdiği partisinin Ankara‘daki 2. Olağan Kurultayı’nda 1289 oyun tamamını alarak alarak bir kez daha genel başkan seçildi.
Kaynak:Biyografi.info
Doğan Şentürk, 23 Nisan 1968 tarihinde Ardahan‘da doğmuştur. Babası öğretmen, annesi ev hanımıdır İlkokulu Ardahan’da 23 Şubat İlkokulunda tamamladıktan sonra Lise ve üniversiteyi İstanbul‘da okudu. İstanbul Atatürk Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. Aynı bölümde ‘Balkanlar, Ortadoğu ve Asya gelişmeleri’ üzerine yüksek lisans yaptı.
Doğan Şentürk, gazetecilik mesleğine 1987 yılında Sabah gazetesinde başladı, 1990 yılında Türkiye’nin ilk özel televizyonu olan Star’ın kurulmasında kıdemli muhabir olarak devam etti. Eş zamanlı olarak, Kanal D ve Kanal 6’da Kıdemli Muhabir, CTV’de İstanbul temsilcisi, BRT, TGRT ve TGRT Haber’de Haber Direktörü olarak çalıştı.
Daha sonra 2006 yılında FOX Haber ve Spor Genel Yayın Yönetmeni olarak görevine başladı. 2003 yılında Saddam’ın Baas’ı: Ortadoğu’nun Arap Birliği Rüyası isimli kitabı yayımlandı.
1996 yılında Türk Gazeteciler Derneği tarafından En İyi Haber Programı Ödülü, 1993 yılında ise Yunan televizyonu Alpha’nın Onur Ödülü’ne layık görüldü.
Doğan Şentürk, Aydan Varol Şentürk ile evlidir ve Ege, Deniz ve Cemre adında 3 çocuğu vardır.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Basın Konseyi Yüksek Kurulu, TSYD üyesi olan Doğan Şentürk, Fenerbahçe Spor Kulübü kongre delegesi ve 1907 Derneği üyesidir.
Doğan Şentürk, 2006 yılından bu yana FOX Haber Genel Yayın Yönetmeni olarak görev yapmaktadır.
Kitapları :
2003 – Saddam’ın Baas’ı: Ortadoğu’nun Arap Birliği Rüyası
Başlıca ödülleri:
1996 – Türk Gazeteciler Derneği- En İyi Haber Programı Ödülü
1993 – Yunan Televizyonu Alpha- Onur Ödülü
Kaynak:Biyografi.info
Anatole France, 16 Nisan 1844 tarihinde Fransa’nın başşehri Paris’te François Noël Thibault, Antoinette Gallas çiftinin oğlu olarak doğmuştur. Tam adı Anatole François Thibault’dur. Babası bir kitapçı idi. Anatole France, yaşamının büyük bölümünü kitaplar arasında geçirdi. Okulda da sağlam bir hümanist kültürle yetişti ve yaşamını edebiyata adamaya karar verdi.
Edebiyatın her türünde eserler veren Anatole France, klasik geleneğin önde gelen temsilcileri arasında kabul edilir. Alaycı, şüpheci ve uygarca eleştiri yazılarıyla tanınmıştır.
Anatole France’nin ilk şiirlerinde klasik gelenekteki Parnasizm izleri görülür. Pek özgün olmamakla birlikte bu şiirleri, toplumsal durumlara karşı alaycı bir tutum takınan duyarlı bir üslupçuyu ortaya koyar.
Anatole France‘ın çalkantılı bir özel yaşamı vardı. 1877 yılında Marie-Valerie Guerin de Sauville ile yaptığı evlilik, 1893 yılında boşanmayla sona erdi. 1888 yılında tanıştığı Madame Arman de Caillavet ile ilişkisi iki romanına esin kaynağı oldu. Eski Mısır’da geçen ve azizelik mertebesine yükselen bir kibar fahişeyi konu alan Thais (1890; Thais) ile o dönemin Floransa’sında geçen Le Lys rouge (1894; Kırmızı Zambak) adlı aşk öyküsü.
Anatole France’nin Monsieur Bergeret a Paris (1901; Bay Bergeret Paris’te) adını taşıyan dördüncü cilt ise önceleri kendini siyasal mücadelelerden uzak tutan roman kahramanının Dreyfus Davası’na katılmasını konu alır. Yapıt, bir salon düşünürü ve yaşamdan kopuk bir gözlemci olmaktan vazgeçerek Alfred Dreyfus‘ü tam anlamıyla desteklemeye karar veren Anatole France’ın kendi öyküsüdür.
1900 yılından sonra Anatole France, birçok yapıtında toplumsal konulardaki düşüncelerini yansıttı, ilk kısa öykülerinden biri olan ve kendisinin tiyatroya uyarladığı Crainquebille (1903) adlı üç perdelik komedi, küçük bir esnafın yaptığı haksızlıkları anlatırken, Anatole France’ı sonunda sosyalizmi benimsemeye götüren burjuva düşmanlığını da yansıtır.
Anatole France, yaşamının son dönemlerinde komünizme yakınlık duymaya başladı.
1921 yılında Nobel Edebiyat Ödülü‘ne layık görüldü.
Evlilikleri :
1.eşi: Valerie Guérin de Sauville (e. 1877–1893)
2.eşi: Emma Laprévotte (e. 1920–1924)
Anatole France, 12 Ekim 1924 tarihinde Tours, Fransa’da 80 yaşında ölmüştür.
Eserleri :
Şiir :
1870 – La Mort d’un juste
1873 – Poèmes dorés
1876 – Les Noces corinthiennes
Roman ve düz yazı :
1879 – Jocaste et le chat maigre
1881 – Le Crime de Sylvestre Bonnard
1882 – Les Désirs de Jean Servien
1883 – Abeille, conte
1886 – Nos enfants, scènes de la ville et des champs
1889 – Balthazar
1890 – Thaïs, qui a fourni l’argument au Thaïs de Jules Massenet
1892 – L’Étui de nacre, recueil de contes
1892 – La Rôtisserie de la reine Pédauque
1893 – Les Opinions de Jérôme Coignard
1894 – Le Lys rouge , roman
1895 – Le Jardin d’Épicure ,
1895 – Le Puits de Sainte Claire
1896 – L’Histoire contemporaine : Autour d’un enseignant à l’université de Tourcoing, une tétralogie satirique de la société française sous la Troisième république
1897 – L’Orme du mail, (L’Histoire contemporaine, I)
1897 – Le Mannequin d’osier, (L’Histoire contemporaine, II)
1899 – L’Anneau d’améthyste, (L’Histoire contemporaine, III)
1901 – Monsieur Bergeret à Paris , (L’Histoire contemporaine, IV),
1900 – Clio
1902 – Le Procurateur de Judée
1903 – Histoires comiques
1905 – Sur la pierre blanche
1901 – L’Affaire Crainquebille
1908 – Penguenler Adası
1908 – Les Contes de Jacques Tournebroche
1909 – Les Sept Femmes de Barbe bleue et autres contes merveilleux
1912 – Tanrılar Susamışlardı
1914 – La Révolte des anges
1920 – Marguerite
1920 – Le Comte Morin
Anı :
1885 – Le Livre de mon ami
1899 – Pierre Nozière
1918 – Le Petit Pierre
1922 – La Vie en fleur
Tiyatro oyunları
1898 – Au petit bonheur, un acte
1903 – Crainquebille, pièce
1908 – La comédie de celui qui épousa une femme muette, deux actes
1928 – Le Mannequin d’osier, comédie
Edebiyat eleştirisi
1869 – Alfred de Vigny, étude
1888 – Le château de Vaux-le-Vicomte
1871- Le Parnasse contemporain (participation limitée : quelques poèmes)
1913 – Le Génie latin, recueil de préfaces
1915 – Sur la voie glorieuse
Diğer yazıları
1902 – Opinions sociales
1904 – Le parti noir
1906 – Vers les temps meilleurs, recueil de discours et lettres
– Trente ans de vie sociale
Kaynak:Biyografi.info
Abraham de Moivre, 20 Mayıs 1667 tarihinde Fransa‘nın Champagne kentinde Protestan olan bir Fransız ailesinde doğmuştur. Babası Daniel de Moivre bir cerrahtı. Abraham de Moivre, ailesinin Protestan olmasına rağmen Vitry’ de Hıristiyan Kardeşler dini tarikatının Katolik okuluna verildi. Bu okulda 11 yaşına kadar okudu. 1678 yılında 11 yaşındayken ailesi onu Sedan’ da bulunan Protestan “Sedan Akademisi”ne gönderdiler. Bu okul katolik yanlısı devlet tarafından 1682’de kapatıldı. Bundan sonra Abraham de Moivre “Saumur Akademisi”ne geçti. Bu okulda “mantık” derslerine devam ederken o günlerde çok ileri matematik eserlerini okudu. 1684’te eğitimine Paris‘te devam edip fizik üzerinde çalıştı ve bu dönemde çok iyi bir matematik eğitimi aldı.
2 Ekim 1685 tarihinde Fransa kralı XIV. Louis tarafından Nantes Fermanı iptal edilerek Fontainebleau Buyruğu ile protestanlık yasadışı ilan edilerek Abraham de Moivre, Katolikliğe dönüştürülmek üzere çalışmalar yapmağa zorlanarak “Saint-Martin Manastırı”na gönderildi. Bunun üzerine Abraham de Moivre, erkek kardeşi ile beraber kaçarak İngiltere‘ye taşındı ve Londra‘ya yerleşti. 28 Ağustos 1687 tarihinde Savoy Kilisesine kaydoldu.
Abraham de Moivre, Londra‘ya geldiği zaman günün standart matematik metinlerini çok iyi bilen bir yetenekli bir matematikçi idi. Analitik geometri ve olasılık kuramı alanlarının gelişmesinde öncü çalışmalar yapmıştı. Londra‘da hayatını kazanmak için zengin ailelerin küçük çocuklarına matematik dersi vererek geçimini sağladı. Boş zamanlarında Londra‘nın ünlü kahvehanelerinde özel matematik dersleri vermeye başladı.
Abraham de Moivre, İngiltere‘de özel matematik dersleri vererek ve şans oyunları oynayarak hayatını zar zor geçindirebiliyordu. Bu yüzden de hiç evlenemedi. Her defasında başarılı tahminler yapan Abraham de Moivre’e göre şans diye bir şey yoktu ve hiçbir zaman da olmamıştı. Tüm ihtimallerin oranı belliydi, geriye ise yalnızca o olasılıkları iyi hesaplamak kalıyordu ve bu da herkesin yapabileceği bir şey değildi.
1692 yılında Abraham De Moivre Londra‘da bilimsel gruplar arasında tanınıp bilinmeye başladı ve Edmund Halley ve çok geçmeden Isaac Newton ile arkadaşlık kurdu.
Isaac Newton‘un kitabı Principia’sına (Philosophiæ Naturalis Principia Mathematica (Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri) veya kısaca Principia) çok dikkatli çalıştı ve kısa bir sürede matematik sahasında söz söyleyecek büyük bir matematikçi oldu.
Abraham de Moivre, Isaac Newton‘un Binom Teoremi hakkında çalışmasını genelleştirerek Multinom teoremi adı altında yayımladı. Bu çalışma 1697’de Royal Society tarafından inceletildi ve iki ay sonra de Moivre Londra‘da en yüksek İngiliz bilimsel akademisi olan Royal Society üyesi olarak seçildi.
Abraham de Moivre, 1712 yılında, Isaac Newton‘la Leibniz‘in sonsuz küçükler hesabının keşfi için aralarında sürdürülen yarışta komisyon üyesi olarak görevler yaptı.
1718 yılında Abraham de Moivre, “The Dodtrine of Chance” (Şans Teorileri) adlı bir kitap yayınlamıştır ve bu kitap olasılık kuramı bilim dalında 1650’lerde Blaise Pascal ve Pierre de Fermat öncü çalışmaları ile Abraham de Moivre’dan 50 yıl sonra Pierre-Simon Laplace‘in çalışmaları arasında yapılan en önemli eser olduğu kabul edilmektedir.
Bundan sonra de Moivre çalışmalarını sigorta hesapları (aktüerya) alanına yöneltmiş ve olumluluk istatistikleri ve yıllık emeklilik senetleri hesapları üzerinde gelişmeler sağlamıştır.
Abraham De Moivre, olasılıklar kuramının kurucularından biri olarak kabul edilir. Bu sahada önemli buluşları vardır. Temel matematikte ve denklemler kuramında birçok buluşları vardır. 1707 ve 1730 yıllarında kendi adıyla anılan ünlü De Moivre teoremini yayınladı.
1730 yılında Miscellanea Analytica adlı kitabını yayınlamıştır. Bu kitap önce bir başka matematiksel uyuşmazlığa değinmektedir. Abraham de Moivre, İskoç matematikçi James Stirling‘e atfedilen ve Stirling yaklaşımı olarak bilinmeye başlanan (n! sayısını açıklayan) formülün 1707’de kendisi tarafından ortaya atıldığını iddia etmiştir. Abraham de Moivre ancak bu kitabının 1738de çıkan ikinci edisyonunda Sterling’in katkısını kabul etmiştir. Bu kitapta ayrıca de Moivre formülü verilmiştir.
Abraham De Moivre, matematik bilimine yaptığı önemli katkılar dolayısıyla 1735’te Berlin Prusya Bilim Akademisi ve 1754’te Paris Fransız Bilimler Akademisi üyeliklerine kabul edilmesi ile şereflendirilmiştir.
Abraham De Moivre, ömrünün son yıllarını kör olarak yaşadı. 27 Kasım 1754 günü, İngiltere’nin başşehri Londra’da 87 yaşında öldü.
Hayatı boyunca iyi bir matematikçi olmak isteyen Abraham de Moivre, en büyük hayalini hayattayken değil öldüğünde gerçekleştirdi. Isaac Newton‘ın övgüyle bahsettiği ancak elde ettiği başarılardan asla tatmin olmayan De Moivre, her gün 15 dakika fazladan uyuduğunu fark edince bugün bile herkesi şoke eden tahminini yaptı.
De Moivre’a göre her gün bir önceki günden 15 dakika fazla olan uyku süresi tam olarak 24 saati bulduğunda ölüm günü gelmiş olacaktı. Hesabı ise 27 Kasım 1754 yılında ölmesi gerektiğini işaret ediyordu. İşin en ilginç yanı De Moivre ölümünden 2-3 ay önce yaptığı hesaba göre nokta atışı olarak tahmin ettiği günde hayatını kaybetti.
Onun ölüm günü hakkında yaptığı tahminin tutması bilim camiasında geniş yankı uyandırdı. Her ne kadar büyük bir kesim bunun bir hesaptan ziyade kendisini öleceği tarihe şartlandırdığını ve nocebo (hastanın bir tedaviye uygun olumsuz beklentisi) etkisiyle sağlığına zarar vererek öldüğünü düşündü. Gerçeğin ne olduğu tartışmalı olsa da De Moivre’ın tam da tahmin ettiği tarihte hayatını kaybetmesi günümüzde de hâlâ gizemini korumaya devam ediyor.
Kaynak:Biyografi.info
Nesimi, 1369 yılında Irak, Bağdat şehirinin Nesim kasabasında doğmuştur. 14. yüzyılda yaşamış olan şair Nesimi’nin tam adı Ali İmadeddin Nesimi’dir. Bazı tarihi kaynaklarda Nesimi’nin doğum yeri İran‘da Şiraz olduğu söylenirken, bazı kaynaklarda ise Azerbaycan‘da Şamahı olarak geçmektedir. Doğum tarihinin tam olarak 1369 ila 1370 arasında olduğu tahmin edilmektedir. En yaygın bilgi ise 1369 yılında doğduğudur. Nesimi’nin tarihi kaynaklarda doğum yeri ile ilgili de çelişkili ifadeler yer almaktadır. Tarihi kaynaklardan aktarılan bir diğer bilgi ise Nesimi’nin soyunun Hz. Peygamber’e kadar dayandığı söylenmektedir. Bundan dolayı Nesimi’ye yaşamı boyunca “Seyyid” unvanı da verilmiştir.
Nesimi’nin babasının iyi eğitimli bir alim olduğu ve Şirvan’da gayet önemli bir şahsiyet olduğu bildirilmektedir. Nesimi’nin doğduğu dönemde Şamahı şehri, Şirvan’ın kültür merkezi hâline gelmiş, burada tanınmış mektep ve medrese bulunmuş, şehrin zenginlerinin şahsi kütüphaneleri olmuştur. Onların meclislerinde şiir ve müzik meclisleri tertip edilmekteydi. Âlim ve hekim Kafieddin, Darü’ş-şifa adlı tıp akademisinde faaliyet gösterip kendisi tabip yetiştirmekteydi. Nesimi’nin eğitiminin bu kültür çevresinde geçtiği ve tıp, astronomi, matematik ve mantık bilimlerini de ihtiva eden derin bir İslam eğitimi alıp yetiştiği kabul edilmektedir.
Nesimi’nin Türkmenlerden veya Türkleşmiş bir soydan geldiği ana dilinin Türkçe olmasından ve aynı zamanda kendi divanındaki beyitlerinden de anlaşılmaktadır. Diyarbakır, Irak ve Tebriz taraflarında yaşadığı ve I. Murat devrinde Anadolu’ya geldiği rivayet edilir. Şiirlerinden devrinin medreselerinde okuyarak iyi bir eğitim gördüğü anlaşılmaktadır.
Nesîmî’nin başarılı bir şair oluşunda, iyi bir eğitim almış olmasının ve bir seyyah gibi gezip dolaşmasının da büyük payı vardır. Nesîmî’nin zâhirî ve bâtınî ilimlerde yetişmesinde doğup yaşadığı bölgenin önemli etkisi olmuştur. Arapça ve Farsçayı iyi bilen şairin Türkçe ve Farsça şiirlerinin yanında Arapça gazelleri ve mülemmaları da vardır.
Nesîmî’nin sanat hayatını iki devrede ele almak mümkündür. Hayatının ilk devresinde Hakk’ı, aşkı, doğru yolu arayan bir Nesîmî vardır. Bu dönemde Mevlana Celâleddîn-i Rûmî‘nin etkisindedir. Mevlevî tarikatı bu ilginin çekiş merkezi olduğundan şair bu yolun zikir ve ayinlerine yabancı kalmamıştır. Bu devre ait mesnevi, gazel ve tuyuğları bir divançe oluşturacak kadar çoktur. Duygu ve fikirleri anlatmakta zorlanan şair, coşkulu sanat denen lirizme de henüz ulaşamamıştır. Hatta onun bu ilk şiirlerinde Seyyid, Nesîmî, Hüseynî, Seyyid Nesîmî ve Naîmî gibi farklı farklı isimler kullanması, mahlas seçmede bile bir kararsızlık içinde bulunduğunu göstermektedir. Bunun yanında Nesîmî’nin öğretici yönünün ağır bastığı bu şiirlerde aruz kusurları da bulunmaktadır.
Nesîmî’nin şiirlerinin asıl coşkulu devri Fazlullah ile tanışmasından sonradır. Bâtınî inançlara ilgisiz kalmayan şair, Hüseyin Ayan’ın deyimi ile Fazlullah’ın keşfettiği yedi hattı, her türlü dinî tekâlifi anlamak ve ilâhî sırları çözmek için yeterli bulmuştur. Böylece Kur’an-ı Kerim’in sırlarının çözüldüğüne inanarak Fazlullah’ın dervişleri arasına katılıp onun büyük bir propagandacısı olmuştur. Hayatının bu ikinci döneminde coşkulu şiirler söylemeye başlamıştır.
Dili çok dikkatli ve yerinde kullanan Nesîmî, aruz veznini Türkçeye uydurmak için gayret etmiştir. Zaman zaman vezin bozukluklarına rastlansa da genellikle şiirleri vezin ve kafiye bakımından başarılıdır. Kafiyeye büyük önem veren Nesîmî, özellikle iç kafiye ve redifi fazla kullanmıştır.
Nesimi, Türk divan edebiyatında yazmış olduğu eserleri ile hatırlanmaktadır. Nesimi aynı zamanda mutasavvıf ve dai‘dir.
Şiirlerinde; “Nesimî, Seyyid, Seyyid Nesimî, Nâimî ve Hüseynî” mahlaslarını kullanmıştır. Şiirleri Anadolu, Azerbaycan ve İran’da yaygındır.
Nesimi, önceleri Hüseynî mahlasını kullanırken, Fazlullah-ı Hurûfî’ye bağlandıktan sonra Nesîmî’yi kullanmıştır. O, şiirlerinde sekiz ve otuz iki harfe dayanarak insan yüzünün Tanrı’nın tecelli yeri, güzelliklerin göründüğü mekan olduğunu söylemiştir.
Şeyh Şiblî’nin dervişlerinden olan Nesîmî, İran’da Hurufîliğin kurucusu olan Fazlullah-ı Hurûfî’ye intisap etmiş ve daha sonra onun halifesi olmuştur. Azerbaycan’da Fazlullah-ı Hurûfî’nin Timurlu İmparatorluğu’nun kurucusu olan Timur’un emri ile Nahçıvan’da o zamanın yöneticisi olan oğlu Miranşah tarafından, siyasi bir tehlike olarak görüldüğü gerekçesiyle 1394 yılında idam edilmesi üzerine Azerbaycan’dan ayrılıp Türkçe şiirleriyle tanındığı Anadolu’ya gelen Nesimî’nin, I. Murat devrinde Bursa’ya ulaştığı ve burada iyi karşılanmadığı anlaşılmaktadır. Kendisinin de Hacı Bektaşi Veli‘den etkilendiği ileri sürülmektedir. Ayrıca Hacı Bayram Veli ile görüşmek için Ankara’ya gitmiş, Hurûfilik’le ilgili fikirleri sebebiyle huzura kabul edilmemiştir.
Anadolu’da fikirlerini yayacak ortam bulamayan Nesimi de o tarihte Hurûfiler’in Suriye’deki en önemli merkezi olan Halep’e gitti. Halkın yanı sıra Dulkadiroğlu Ali Bey’le kardeşi Nâsırüddin ve Karayülük Osman, Karakoyunlu Hükümdarı Cihan Şah gibi devlet adamları da fikirlerinden etkilendiler.
Nesimi’yi diğer şairlerden ayıran en önemli özellik ise Hurufilik’idir. Yaşadığı dönem açısından Farsça şiir yazmayı tercih etmeyişi ve Türkçe şiirler yazmasıdır. Nesimi, yüksek şairlik gücünü aynı zamanda Hurufilik düşüncesini yaymak için de kullanmıştır.
Nesimi, Hurufîliğin kurucusu olan Fazlullah-ı Hurûfî’nin kızı ile evlenmiştir.
Türkçe ve Farsça divanları olan Nesimi’nin Şiirleri dönemin bir çok şairini etkilemiştir. Şiirlerinde Hallacı Mansur‘u andıran ifadeler kullanmasıyla idarecilerin tepkilerini üzerine çok çekmiştir.
Nesimi ayrıca Vahdet-i Vücut düşüncesiyle buluşan bir özelliğe sahiptir. Muhyiddin İbn Arabi tarafından sistemleştirilen düşünce akımı ile Hurufiliği meczeden Nesimi, bu düşüncelerini ilk mesnevisinde “Aşıkla maşukun, secde edilenle edenin bir olduğu” ve “ilahi zatın kendi varlığında birleştiği” şeklinde ifade etmiştir.
Esas itibariyle Nesimi’yi engizisyona götüren de bu düşünceleri olmuştur. Tıpkı Hallacı Mansur gibi geleneksel din ulemasının ve saltanatın hışmına uğrayarak din dışı ilan edilmiştir. Bir süre sonra Halep uleması, görüşlerinin İslam’a aykırı olduğunu ileri sürerek öldürülmesi için fetva verdi.
Ve sonunda Memluk Sultanı Seyfeddin Burci’nin onayını alan saltanat naibi Emir Yaşbek tarafından Nesimi boynu vurularak öldürülmüş, derisi yüzdürüldükten sonra bir hafta boyunca sergilenmiştir. Sonrasında vücudu parçalanarak birer parçası inançlarını bozduğu düşünülen Şehsüvaroğlu Ali Bey’le kardeşi Nâsırüddin ve Kara Yülük Osman Bey’e gönderilmiştir.
Nesimi, 1417 yılında idam edilerek 48 yaşlarında Suriye, Halep’te öldürülmüştür.
Nesîmi’nin Eserleri:
Türkçe Divan:
Divan’ın bilinen en eski nüshası 1469 tarihlidir. Divan’ın 1524 tarihli Kahire nüshasındaki bazı gazellerinde Hüseynî mahlasını kullandığı görülür. Farsça şiirleri bazı yazmalarda Türkçe şiirlerinin arasında yer almıştır. Çeşitli baskıları bulunan Nesîmî Divanı’nın İstanbul’da yapılan baskıları eksik ve yanlıştır. Türkçe Divan’ın en iyi baskısı, Selman Mümtaz Bey tarafından 1926’da yapılmıştır. Divan’ın son yayımını Hüseyin Ayan yapmıştır (2002).
Farsça Divan:
Bu divanda yer alan şiirler, sayı bakımından Türkçe Divan’a göre daha azdır. Nesîmî, Türkçe Divan’ı kadar çok okunan ve sevilen Farsça Divan’ında da Hurûfî inancını konu alan şiirler yazmıştır. Mesnevî, gazel, tercî’-i bend, müstezâd, rüba’î ve kıt’a nazım şekliyle yazılmış şiirlerin bulunduğu divandaki mesneviler, Türkçe mesneviler gibi uzun değildir. Nesîmî, Türkçe Divan’ında olduğu gibi Farsça Divan’ını da tamamlayamamış, 32 harfli Fars alfabesinden yalnız 14’ü ile kafiyeli şiirler yazabilmiştir.
Mukaddimetü’l-Hakâyık:
Nesîmî, Fazlullah-ı Hurûfî’nin Câvidân-nâme’sini esas alarak yazdığı bu Türkçe mensur eserde, çeşitli dinî konuları harflerle (Hurûfîliğe göre) açıklamaktadır. Bu eserde, Kur’an’daki hurûf-ı mukata’a, abdest, ezan, ikâmet, zekât, oruç, hac, ana babaya iyilik, îmân-ı yakîn gibi konularla ilgili, harflerle rakamlar arasında bağlantılar kurularak yorumlar yapılır. Eserin nüshaları, dil bakımından XIV. yüzyıl özelliği taşır ve üslup itibariyle tercüme bir eser görünümü sergiler.
Nesîmî’nin bir gazeli
fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün
1. İy dirîgâ kim cihânda yâr ile hemdem-durur
Hûblarun fikrinden özge kim bana hemdem-durur
2. İy güneş yüzlü habîb şâd kılgıl sen beni
Kim firâkundan bu cân u dil garîk-ı gam-durur
3. Ger inanmazsan ki gamzen yakdı gönlüm şehrini
Ben bu feryâdum nedendür dîde kandan nem-durur
4. Va’deyi koy iy gönül gel hoş görelüm bu demi
Dünkü geçdi danla gâyet bes bu dem hoş dem-durur
5. Zâhidün mihrâb içinde zikr ü tâ’atdur işi
Âşıkun mahbûb öninde çeng ü zîr ü bem-durur
6. Ger disem vardur cihânda sensin iy gönlüm alan
Dil senündür cân senündür ten benüm bes nem-durur
7. Bir nazar kılgıl Nesîmî hâline gör kim neçe
Sözleri feryâd u nâliş gözleri zemzem-durur
Kaynak:Biyografi.info
Korcan Karar, 17 Kasım 1961 tarihinde İzmir’de Göztepe semtinde ailesinin tek çocuğu olarak doğmuştur. Zamanında dedeleri Sakız adasından İzmir’e göç etmişlerdir. İzmir’de Özel İtalyan lisesinden mezun oldu.
Roma Santa Cecilia Konservatuvarı’nda viyolonsel eğitimi aldı.
Gazeteciliğe 1981 yılında İzmir Yeni Asır Gazetesi’nin İtalya, Roma muhabiri olarak başladı. 1985 yılında Sabah Gazetesi’nin kuruluşu ile İstanbul Haber Merkezi’nde foto muhabiri – muhabir olarak çalışmaya başlayan Karar, Papa’ya yönelik suikast girişimini, Mehmet Ali Ağca duruşmalarını, dünyanın çeşitli bölgelerindeki savaşları ve çatışmaları, uluslararası olayları yerinde takip etti.
Berlin duvarının yıkılışı, 1. Körfez Savaşı, Bosna Savaşı, Somali Barış Harekatı, İkinci Körfez Savaşı, Asala dosyaları, Avrupa Birliği zirveleri, Ermeni yasa tasarılarını, Güneydoğu’daki harekat ve operasyonları takip eden Korcan Karar, çeşitli haber, fotoğraf ve televizyon haberi ödüllerinin sahibidir.
1994 yılında Star TV‘de Şok mizah programını sundu.
Korcan Karar, Atv televizyonunda yayınlanan “Bosnanın Son 365 Günü” ve “Ölüm Kampları” adlı belgeselleri, Sky Türk 360 televizyonunda yayınlanan “Mekteb-i Şahane Kuleli”, “Enkazın Ardından Van” ve “Belissima 2012” adlı haber belgeselleri hazırladı ve sundu.
1999 yılında sabah gazetesi yazı işleri müdür yardımcılığı görevinden sonra Mart 2001 yılında Atv televizyonu haber yayın koordinatörlüğü görevine getirildi. Temmuz 2005 de Atv ana haber bültenini sunmaya başlayan Korcan Karar, anchorman olarak görevini 2007 aralık ayına kadar Atv’de sürdürdü.
2006 yılında İtalya Cumhurbaşkanı Carlo Azeglio Ciampi tarafından “Grande Cavaliere” onur nişanıyla ödüllendirildi.
2008 Ocak ayında Show TV haber merkezine transfer olan Korcan Karar, haber yayın koordinatörü ve anchorman olarak Ali Kırca ile beraber ana haber bültenlerini sundu.
22 Temmuz 2009 tarihinde Türkiye’ye konser için gelen Julio Iglesias‘la beraber Kuruçeşme Arena’da İngilizce şarkı söyledi.
2011 yılında 100 haber fotoğrafından oluşan “fotoğrafı paylaşmak” adlı fotoğraf sergisi, İstanbul ve İzmir’de sergilendi.
2012 yılında Sky Türk 360 televizyonunda, Korcan Karar’la 50 dakika adlı siyaset gündem programını hazırladı ve sundu.
2012 eylül ayında Sky Türk 360 televizyonu anchorman’i olan Korcan Karar, Sky Türk 360 ana haber bültenini ve 50+50 dakika siyaset, gündem programını hazırladı ve sundu. 2014 yılında Yılmaz Özdil yüzünden Sky Türk 360’tan ayrılmak zorunda kaldı.
Soma faciası ile ilgili Yılmaz Özdil’in Başbakan ile olan polemiği ve Yılmaz Özdil’in müstahak şeklinde bir açıklaması vardı. Bunun üzerine de Sky Türk 360 haber bülteninde bir Yılmaz Özdil haberi yapılmıştı, ama habere baktığında haberin sadece bir tarafı vardı. Gidip haber merkezi yöneticisine bu haberde Yılmaz Özdil’in açıklamalarını da yer verelim, haber tek taraflı olmaz dedi. Ama o açıklama haberin içerisine konulmadı. O da dedi ki:
![]() |
![]() |
![]() |
“Bakın Yılmaz Özdil’i 1981’den bu yana tanırım, birlikte çalıştık. O insan benim hem arkadaşım, hem dostum hem de yüz yüze baktığım meslektaşım, yarın sizinle ilgili de böyle bir haber çıksa yine aynı haberi yaparım. Haberi sadece tek taraflı göremeyiz. Yılmaz Özdil’e de söz hakkı vermelisiniz. Ama haklıdır ama değildir… Biz görevimizin gereğini yerine getirelim.”
|
Ama olmadı. Haber tek taraflı girdi. Bu istekten yaklaşık beş gün sonra da işine son verildi.
Televizyon gazetecisi Korcan Karar, İtalyanca ve İngilizce biliyor.
Korcan Karar, 9 Eylül 2009 tarihinde Berna Özkan ile evlendi. 19 Temmuz 2012 tarihinde boşandı.
360 Tv’den ayrıldıktan sonra YouTube’de bulunan BuTV’de programlar yaptı. Yaşantısını İzmir Alaçatı’da sürdürmektedir.
Korcan Karar’ın kangren olması nedeniyle ayak parmakları 12 Haziran 2022 tarihinde kesildi.
1 Mart 2023 tarihinde yayın hayatına başlayan Sözcü TV‘de ana haber bültenini sunmaya başladı.
Çalıştığı Gazeteler:
1981-1985: Yeni Asır
1985-1996: Sabah
1998-2005: Sabah
Çalıştığı TV Kanalları:
1994: Star TV
1994-1999: atv
2000: Kiss TV
2001-2007: atv
2008-: Show TV
2011-2012: Skytürk
2012-2013: Skytürk 360
2013-2014: 360
2023-günümüz: Sözcü TV
TV Programları:
1993: Turunç Hattı (STAR TV) (Cansu Akbel ile birlikte)
1994: Şok (STAR TV) (Mehmet Ali Yula ile birlikte)
1996-1999: Şok (ATV) (Nurhayat Kavrak ve Cansel Özzengin ile birlikte)
2005-2007: Haftasonu Haberleri (ATV)
2008-2012: Haftasonu Haberleri (SHOW TV)
2012: 50 Dakika (SKYTÜRK 360)
2012-: 50+50 Dakika (SKYTÜRK 360)
2012-2013: Skytürk 360 Ana Haber Bülteni (SKYTÜRK 360)
2013-2014: 360 Ana Haber Bülteni (360)
2023- Sözcü TV Ana Haber Bülteni (Sözcü TV)
TV Belgeselleri:
1994: Bosna Belgeseli (ATV)
1995: Bosna’nın Son 365 Günü (ATV)
1995: Ölüm Kampları (ATV)
2000: Bosna’nın Son 365 Günü (KİSS TV)
2011: Belissima 2012 (SKYTÜRK)
2012: Bosna Belgeseli (SKYTÜRK 360)
Kaynak:Biyografi.info
Kazım Akşar, 23 Ağustos 1953 tarihinde Balıkesir Burhaniye’de doğmuştur. 1969 yılında Radyo Çocuk Saatine girdi. Radyoda, “Arkası Yarın”, “Mikrofonda Tiyatro” da, oyuncu ve yönetmen olarak yer aldı. Yüze yakın Arkası Yarın ve Mikrofonda Tiyatro projelerinde oyuncu ve yönetmen olarak görev aldı.
1978 yılında Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Yüksek Bölümü’nden mezun oldu. 1978 yılında Devlet Tiyatroları’nda çalışmalarına başladı. 1986-1987 yıllarında Devlet tarafından İngiltere‘ye gönderildi. National Theatre’ da Peter Hall ile beraber; Entertaining Strangers (David Edgar), The Winter’s Tale (William Shakespeare), The Tempest (Shakespeare) ve Cymbeline (Shakespeare) oyunlarında yardımcı yönetmen olarak çalıştı.
1988 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümünde, Oyunculuk üzerine 4 yıllık eğitmenlik yaptı.
ODTÜ ve Kadir Has Üniversitesi’nde Etkili ve Güzel Konuşma üzerine öğretim görevlisi olarak çalıştı.
Devlet Tiyatroları’nda Rejisör kadrosunda görev aldı, aynı zamanda “Dialog Anlatım İletişim Eğitim Kurumu”nda eğitmenlik yaptı. Kazım Akşar, Devlet Tiyatroları dışında Tiyatro İstanbul, Tiyatro Ayna gibi özel tiyatrolarda oyunculuk ve yönetmenlik yapmıştır.
Kazım Akşar, Yeşim Gül Akşar ile evli idi boşandı. Çocuğu yoktur.
2004 yılında yapımcılığını Birol Güven’in üstlenendiği ve Hülya Avşar ile Cihan Ünal‘ın başrollerini paylaştıkları “Kadın İsterse” adlı dizide çapkın Cavit rolünü oynadı. Diğer rollerde ise Deniz Çakır, Zerrin Sümer, Derya Baykal, Burçin Terzioğlu, Vildan Atasever, Oğuz Oktay gibi isimler oynamıştır.
2015 yılının Ekim ayında başlayan ve Yapımcılığını Birol Güven’in yönetmenliğini ise Korhan Bozkurt’un üstlendiği “Mayıs Kraliçesi” adlı dizide başrolde oynayan Yağmur Tanrısevsin‘den başka dizide Hatice Aslan, Ahmet Olgun Sünear, Samet Sırmalı, Burak Hakkı, Kazım Akşar, Derya Şensoy, Serhan Onat ve Erkan Taşdöğen da oyuncu kadrosundadır.
Kazım Akşar, 28 Şubat 2023 tarihinde kalp krizi sonucu 70 yaşında öldü.
Ödülleri :
1993 – Ankara Sanat Kurumu “en iyi erkek oyuncu ödülü” Candan Can Kopartmak – Ankara Devlet Tiyatrosu
Yönettiği Tiyatro Oyunları:
2014 – Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç – Hüseyin Rahmi Gürpınar – İstanbul Devlet Tiyatrosu
2012 – Pişti (oyun) : Mustafa Nogay Kesin – Antalya Devlet Tiyatrosu
2011 – Keşanlı Ali Destanı : Haldun Taner – Eskişehir Şehir Tiyatrosu
2010 – Bedensiz Kadın : Mate Matisic – İstanbul Devlet Tiyatrosu
2009 – Fesleğen Çıkmazı : Meltem Yıldırım – İstanbul Devlet Tiyatrosu
2009 – Yeraltından Notlar : Fyodor Dostoyevski– Ankara Devlet Tiyatrosu
2008 – Misery : Stephen KingSimon Mooreö – Tiyatro Ayna
2006 – Eskici Dükkanı : Orhan Kemal – Antalya Devlet Tiyatrosu
2006 – Kanlı Nigar : Sadık Şendil – Ankara Devlet Tiyatrosu
2005 – Tartuffe : Moliere – İstanbul Devlet Tiyatrosu
2004 – Otopark Cinayetleri : Raşit Çelikezer – İstanbul Devlet Tiyatrosu
2003 – Demir: Rona Munro – Ankara Devlet Tiyatrosu
2001 – Suç ve Ceza : Fyodor Dostoyevski – Ankara Devlet Tiyatrosu
1995 – Büyük Misafir : Victor Haim – Ankara Devlet Tiyatrosu
1994 – Moskova Geceleri : Karen Sunde – Ankara Devlet Tiyatrosu
1991 – Çiçu : Aziz Nesin – Ankara Devlet Tiyatrosu
1990 – Ayak Takımı Arasında : Maksim Gorki – Ankara Sanat Tiyatrosu
1989 – Beyaz Geceler : Fyodor Dostoyevski – Ankara Devlet Tiyatrosu
1988 – Ayyar Hamza : Ali Bey : Diyarbakır Devlet Tiyatrosu
– Örümcek Kadının Öpücüğü : Manuel Puig
– Leonce ile Lena – Büchner
– Bir Ceza Avukatının Anıları – Faruk Erem
Rol Aldığı Tiyatro Oyunları :
2008 – Misery : Stephen King, Simon Mooreö – Tiyatro Ayna
2008 – Varmısın : Önder Paker – Tiyatro Ayna
2007 – Romantika : Resul Ertaş–Yaşar Arak – TİM
2000 – İdeal Koca : Oscar Wilde – Tiyatro İstanbul
1999 – Savaştan Barışa Aşktan Kavgaya : Recep Bilginer – Ankara Devlet Tiyatrosu
1995 – Gazap Üzümleri : John Steinbeck – Ankara Devlet Tiyatrosu
1993 – Candan Can Kopartmak : Orhan Asena : Ankara Devlet Tiyatrosu
1991 – Çicu : Aziz Nesin – Ankara Devlet Tiyatrosu
2013 – Sarıpınar 1914 : Turgut Özakman – Ankara Devlet Tiyatrosu
1985 – Karakolda : Sidney Kingsley – Ankara Devlet Tiyatrosu
2007 – Otelci Kadın : Carlo Goldoni – Ankara Devlet Tiyatrosu
1982 – İlkbaharda İntihar Yasak:Alejandro Casona – Ankara Devlet Tiyatrosu
1981 – İntihar : Nicolai Erdman – Ankara Devlet Tiyatrosu
1981 – Ekinler Yeşerince : Emlyn Willlmms – Ankara Devlet Tiyatrosu
1978 – Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım : Haldun Taner – Ankara Devlet Tiyatrosu
2007 – Bakkhalar : Euripides – Ankara Devlet Tiyatrosu
Filmleri ve Dizileri :
Oyuncu :
2020 – Menajerimi Ara (Nadir)(TV Dizisi)
2015 – Mayıs Kraliçesi (Sencer)(TV Dizisi)
2012 – Kaos Örümcek Ağı (İç Güvenlik Müsteşarı) (Sinema Filmi)
2011 – 2012 – Küçük Hanımefendi (Numan) (TV Dizisi)
2009 – Arka Sokaklar 4. Sezon (TV Dizisi)
2008 – Rüzgar (Arif Ağa) (TV Dizisi)
2007 – Gemilerde Talim Var (Kaptan) (TV Dizisi)
2005 – Kurtlar Vadisi 3. Sezon (TV Dizisi)
2004 – Kadın İsterse (Cavit) (TV Dizisi)
2004 – Adı Aşk Olsun (Ergun) (TV Dizisi)
2000 – Şarkıcı (Doktor) (Sinema Filmi)
2000 – Mercan Kolye (Ahmet) (TV Filmi)
1999 – Köstebek (2) (Enverin arkadaşı) (TV Dizisi)
1998 – Örümcek (Cemil Doğu) (TV Dizisi)
1998 – Cumhuriyet (Fethi Okyar) (Sinema Filmi)
1996 – İstanbul 24 Saat (TV Filmi)
1998 – 1999 – Kara Melek (Rıza Devrim) (TV Dizisi)
1982 – Kader Bize Düşman Mı? (Sinema Filmi)
1981 – Şahin Tepesi (Lorenzo Lamas Seslendirmesi) (TV Dizisi)
Kaynak:Biyografi.info
1988 yılında 18 yaşındayken TRT’deki Pazar 88 ile ilk kez ekrana çıktı.
Askerlik görevi sırasında 15 ay fotoğrafçılık ve animasyon ekibinde görev alıp gösteriler yaptı. Askerlik bitince de Antalya’ya yerleşti ve orada çizgi tiyatrosunda 2 yıl oynadı. Televizyonda Çizgi Show adlı programda yer aldı.
İstanbul’a taşındı, tiyatrocu Teyfik Gelenbe’nin tiyatro kursuna katıldı. Bir ara İstanbul’da grafikerlik de yaptı. 1994 yılında Boran Kaya’nın sunduğu İner misin? Çıkar mısın? adlı yarışma programına katıldı. O yarışmadan; Hakan Yılmaz, Şafak Sezer, Yavuz Seçkin, İsmail Baki Tuncer ünlü olmuştur.
1995 yılında Televizyon Çocuğu adlı show programında oyunculuk yaptı, reklam filmlerinde oynadı. 1998 yılında “Büyük Küçük Demeden” adlı çocuk yarışma programını sundu.
2004–2005 sezonunda Sevgili Karım adlı tiyatro oyunu ile İstanbul ve Anadolu’da 75 oyun oynadı. 2007-2009 yılları arasında “Avrupa Yakası” adlı dizide Osman Koçarslanlı karakterini canlandırdı. Daha sonra ise 2010-2012 yılları arasında Yahşi Cazibe adlı dizide Kemal Kükreyen karakterini oynadı.
Hakan Yılmaz, Bengü Yılmaz ile 1997 yılından beri evliydi. 2009 yılı sonunda boşanmak için mahkemeye müracaat etti ve 21 Mayıs 2011 tarihinde boşandı. Deniz adında bir kızı vardır.
Hakan Yılmaz, 15 Haziran 2013 yılında ikinci eşi Elif Öngel ile evlendi. Ağustos 2014 tarihinde bir kızı daha oldu.
Tiyatro Oyunları :
2018 – Romantizma : Murat Dişli – (Yapımcı) İzmir AKM Tiyatro Salonu
2017 – Ölü’n Bizi Ayırana Dek : Murat Dişli – oyuncu/Serdar ( Yönetmen) Trump Kültür ve Gösteri Merkezi
2017 – Talking Tom ve Arkadaşları: Outfit7 – Akasya Kültür Sanat
2015 – Yetersiz Bakiye : Murat Kürüz -Bostanlı Suat Taşer Tiyatrosu
Filmleri ve Dizileri :
2022 – Etkileyici (Tv Dizisi)
2022 – Aşk Çağırırsan Gelir (Yalçın)(Sinema filmi)
2022 – Kuruluş: Osman (Kantakuzenos) (Tv Dizisi)
2021 – Aykut Enişte 2 (Talat)(Sinema filmi)
2020 – Zümrüdüanka (2020)(Tv Dizisi)
2020 – İz Bırak (feat Ezhel) (Müzik videosu)
2018 – Koca Koca Yalanlar (Ahmet )(Tv Dizisi)
2016 – Bizans Oyunları: Geym of Bizans (Nöbetçi Doktor)(Sinema filmi)
2014 – Üç Arkadas (Murat)(Tv Dizisi)
2014 – Kendime İyi Bak (Konuk oyuncu)(Sinema filmi)
2013 – Cesur Hemşire (Cesur)
2013 – Böcek
2013 – Ali Ayşe’yi Seviyor (Ali)(Tv Dizisi)
>
2012 – Bana Bir Soygun Yaz (Onur)
2011 – Pis Yedili (dizi)
2010 – 2012 – Yahşi Cazibe
2010 – Gülmek Yasak
2009 – Kanal(İ)zasyon
2008 – Gerilim Olur musun?
2008 – 2009 – Yalancı Romantik
2007 – 2009 – Avrupa Yakası
2007 – 2008 – Komedi Dükkanı
2007 – Deliler
2007 – Bayrampaşa: Ben Fazla Kalmayacağım
2007 – Baba Oluyorum
2005 – Hababam Sınıfı Üç Buçuk
2006 – Erkeksen Seyret
2005 – Şans Kapıyı Kırınca
2005 – Kısmet
2004 – Uy Başuma Gelenler
2000 – Küçük İbo
2000 – Yangın Ayşe
2000 – Sıdıka
1999 – 2004 – Ayrılsak da Beraberiz
Kaynak:Biyografi.info
Sefo, 16 Mart 1998 tarihinde Samsun’da doğmuştur. Asıl adı Seyfullah Sağır’dır. Sefo, Esenyurt Üniversitesi Uluslararası Ticaret Bölümü’nden mezun olmuştur.
Sefo, 2018 yılının Mart ayında ilk şarkısı olan “Yalan” ile müzik kariyerine başladı. Seslendirdiği şarkılar genellikle pop ritmi içermektedir.
Sefo, Şubat 2019’da çıkardığı Poz teklisinden sonra daha çok müziğe odaklanmaya karar vermiştir. 18 Nisan 2019’da Up Down teklisini çıkardı.
28 Haziran 2019’da 362 teklisini çıkardı. Bu tekliden sonra Derdi Ne şarkısını çıkardı. Şarkılarında genellikle pop ritmi kullanır.
21 Şubat 2020 tarihinde Başa Sar adında bir tekli yayımladı, şarkının diğer isimleri arasında beatinde Aerro ve Sefo’ya eşlik eden Yase bulunmaktadır.
2021 yılında Reynmen (Yusuf Aktaş) ile bonita isimli şarkıyı da seslendirmiştir.
2021 yılının Aralık ayında 47.si düzenlenen Pantene Altın Kelebek Ödülleri kapsamında düzenlenen ödül töreninde En İyi Rap Sanatçısı ödülü ve Bilmem Mi? şarkısıyla En İyi Şarkı ödülünü kazandı.
Albümleri :
Single’lar :
2018 – Yalan
2019 – Poz
2019 – Up Down
2019 – 362
2019 – Derdi Ne?
2020 – Başa Sar (ft. Aerro, Yase)
2020 – Rest
2020 – Kaybol (ft. Revart)
2020 – Nerdeyim?
2020 – Geri Gel
2021 – Ardından
2021 – Youngstar
2021 – İhtiyacım Yok
2021 – Liman
2021 – Toz Duman
2021 – Bonita (ft. Reynmen)
2021 – Bilmem mi?
2022 – Affettim
2022 – Mírame (Bilmem mi? Remix) (ft. Reik)
2022 – Yarım Kalır (ft. Revart)
2022 – Tutsak
2022 – Isabelle (ft. CAPO)
2022 – Kördüğüm (ft. Jako)
2022 – Şahane (ft. Organize)
2022 – Gitti (ft. Aerro)
2022 – Beni Beni
Kaynak:Biyografi.info
Faik Türün, 1950 yılında Harekât Şube Müdürü olarak Türk Tugayı ile Güney Kore‘ye Muhabere Binbaşı rütbesiyle görevlendirildi ve orada 1953 yılında ateşkes sağlanana kadar tüm muharebelere katıldı. BM Kuvvetleri Komutanı ve evvelce Ankara‘ya gelip Atatürk‘le tanışmış olan Mareşal Douglas MacArthur‘dan Birleşmiş Milletler Liyakat Madalyası aldı.
Faik Türün, 1960 yılında tuğgeneral, 1963 yılında tümgeneral, 1966 yılında korgeneral, 1969 yıulında orgeneral rütbesine terfi etti.
Faik Türün, 1965-1967 yılları arası 8. Kolordu Komutanlığı, 1968-1969 yılları arası 3. Kolordu Komutanlığı, 1969-1970 yılları arası 3. Ordu Komutanlığı yaptı.
Ağustos 1970’teki Yüksek Askerî Şûra toplantılarında 1. Ordu Komutanı Orgeneral Kemal Atalay‘ın kıdem sıralamasında ilk sırada olmasından dolayı Kara Kuvvetleri Komutanlığına atanması bekleniyordu. Ancak toplantıda bazı generaller kendileriyle aynı siyasi görüşü savunan 2. Ordu Komutanı Orgeneral Faruk Gürler‘in “genç subay”ların “gönlünü kazanmış olduğunu” ve onlar üzerinde “siyasi etkisi” bulunduğunu ileri sürerek şûra toplantılarına katılan Başbakan Süleyman Demirel‘i “ikna” ettiler. 28 Ağustos 1970 tarihinde Süleyman Demirel başbakanlığındaki Adalet Partisi hükûmeti bu zorlamadan sonra Faruk Gürler‘i Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atadı. Emekliye sevk edilen Kemal Atalay‘ın yerine de 1. Ordu Komutanı olarak Faik Türün atandı.
Faik Türün, 1971 yılında 12 Mart Muhtırası verildiğinde 1. Ordu Komutanı ve İstanbul Sıkıyönetim Komutanı idi. 9 Mart 1971 tarihinde planlanan bir askeri darbe teşebbüsü içlerinde Mahir Kaynak ve Mehmet Eymür‘ün de bulunduğu Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensuplarının, durumu Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç ve 1. Ordu Komutanı Faik Türün‘e haber vermesiyle akamete uğratıldı.
Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, 29 ağustos 1972 tarihinde emekli olunca Genelkurmay Başkanı olarak Faruk Gürler atandı. Genelkurmay Başkanı olan Faruk Gürler‘in 1973 yılında Cumhurbaşkanı olmak için tüm diğer komutanların desteğini almasına ve Türkiye Büyük Millet Meclisi‘ni Ankara‘daki tankçı birlikleriyle abluka altında bulundurmasına rağmen, 1. Ordu Komutanı Faik Türün bu duruma karşı çıkmış ve Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel‘e icap ederse TBMM‘yi İstanbul‘da toplayacağını ve alınacak kararla isyanı bastırmak için 1. Ordu birlikleriyle Ankara‘ya yürüyeceğini belirterek, sol devrimci olduğuna inandığı Emekli Orgeneral Faruk Gürler‘in Cumhurbaşkanı olmasını engellemiştir.
Faik Türün, 30 Ağustos 1973 tarihinde askerlikten emekli olduktan sonra 1977 yılında yapılan seçimlerde Adalet Partisi‘nin 16. Dönem Manisa milletvekili olarak meclise girdi.
Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk‘ün Cumhurbaşkanlığı süresinin bitmesinin ardından 1980 yılında cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhuriyet Halk Partisi senatörü emekli orgeneral Muhsin Batur‘a rakip olarak Adalet Partisi‘nin Cumhurbaşkanı adayı oldu, ancak seçilemedi.
Faik Türün, Bedia Türün ile evli idi. Şevkat Özözer, Şivekar Pınar, Rihkat Koçak adlarında 3 kızı ile Hadi Türün ve Cemil Ş. Türün adında 2 oğlu vardır.
Felç geçirip son 5 yıldır yatağa mahkûm yaşayan Faik Türün, 15 Şubat 2003 tarihinde İstanbul’da 90 yaşında ölmüştür.
Kaynak:Biyografi.info
Richard Dean Anderson, 23 Ocak 1950 tarihinde Minneapolis, Minnesota, ABD’de Jay Anderson ve Jocelyn Rhae Carter’ın küçük oğlu olarak doğmuştur. Jeffrey Scott, Thomas John ve James Stuart, adlarında abileri vardır. Minnesota’da Roseville’de büyüdü. Ohio Üniversitesi ve St. Cloud State Üniversitesi‘nde oyunculuk üzerine eğitim aldı. Ancak okulu bitirdirmeden ayrıldı. Richard spor, sanat, müzik ve oyunculuğa erken ilgi duydu.
Minnesota’da büyüyen birçok erkek çocuk gibi Richard Dean Anderson’da Minnesota’da büyüyen birçok erkek çocuk gibi profesyonel bir hokey oyuncusu olmayı hayal ediyordu. Ancak 16 yaşında lise hokey maçlarında oynarken üç hafta arayla ayrı kazalarda iki kolunu da kırdı. Hâlâ spora karşı derin bir sevgi beslemesine rağmen, profesyonel olarak oynama hayallerini bir kenara bıraktı. 17 yaşındayken Minnesota’daki evinden Kanada ve Alaska‘ya uzanan 5641 millik bir bisiklet gezisine çıktı. Daha sonra kısa bir süre New York‘ta kaldı.
Richard Dean Anderson, profesyonel oyunculuğa başlamadan önce birbirinden farklı işlerde çalıştı. Los Angeles’ta Sokak pandomimi ve hokkabazlık ve Rönesans tarzı bir kabarede soytarı-şarkıcı olarak çalıştı. Ayrıca bir süre Los Angeles’ta Marineland of the Pacific adlı hayvanat bahçesinde çalıştı, deniz memelileri şovlarında performans sergiledi. İşi, katil balinaların sıçrayıp kapması için ağzında balık tutmaktı.
O yıllarda arkadaşı Carl Dante‘nin “Ricky Dean & Dante” adlı rock grubunun bir parçası olarak şarkı söyledi ve gitar çaldı.
Amerika’nın uzun soluklu dizisi General Hospital’da 1976’dan 1981’e dek Dr. Jeff Webber rolüyle yer alarak televizyon izleyicisinin aşina olduğu bir yüz haline geldi.
Ayrıca 1982–1983 yıllarında “Seven Bridges for Seven Brothers” adlı dizide Adam’ı canlandırdı. Asıl ününü, 1985 ile 1992 yılları arasında yayınlanan ve yayınlandığı süre içerisinde oldukça ilgi gören televizyon dizisi MacGyver sayesinde kazandı. Dizide maceracı, zeki, aynı zamanda yaratıcı Angus MacGyver rolüyle büyük beğeni topladı.
Richard Dean Anderson, 1997 ile 2006 yılları arasında, Albay/Tuğgeneral Jack O’Neill olarak Stargate SG-1 adlı dizide başrolde oynadı. Bu karakteri Stargate evreninin diğer dizilerinde de kısa süreli olarak canlandırdı.
1992 yılında buz patencisi Katarina Witt İle birlikte oldu. Oyuncu Apryl Prose ile 1996 – 2003 yılları arasında birlikte oldu. Bu birlikteliğinden 2 Ağustos 1998 doğumlu Wylie Quinn Annarose Anderson adlı bir kızı vardır. Ayrıca oyuncu-aktris Teri Hatcher, Sela Ward ve Lara Flynn Boyle ile flört etmiştir.
Buz hokeyi oyuncusu ve oldukça iyi bir kayakçı olan Richard Dean Anderson, bu kabiliyetini MacGyver gibi dizilerde oynayarak da gösterdi.
Filmleri ve Dizileri :
2013 – Don’t Trust the B—- in Apartment 23 (Tv Dizisi)
2013 – Stargate SG-1: Unleashed (Albay Jack ) (Video oyunu)
2012 – Mercedes-Benz: MacGyver and the new Citan (MacGyver) (Tv Dizisi)
2010 – Raising Hope (Keith) (Tv Dizisi)
2011 – Fairly Legal (David Smith) (Tv Dizisi)
2009-2010 – Yıldız Geçidi: Evren (General Jack O’Neill) (Tv Dizisi)
2009 – Stargate SG-1: Children of the Gods – Final Cut (2009)
2008 – Yıldız Geçidi: Süreklilik (General Jonathan ‘Jack’ O’Neill) (Video)
1997-2007 – Stargate SG-1(General Jack O’Neill) (Tv Dizisi)
2004-2006 – Yıldız Geçidi: Atlantis (General Jonathan ‘Jack’ O’Neill) (Video)
2006 – Simpson Ailesi (seslendirme) Sezon 17, Bölüm 17 (Tv Dizisi)
1997 – Fallout: A Post-Nuclear Role-Playing Game (Killian (seslendirme)) (Video oyunu)
1996 – Firehouse (Lt. Michael Brooks) (Tv Filmi)
1996 – Pandora’s Clock (Yüzbaşı James Holland) (Tv Dizisi)
1995 – Legend (Ernest Pratt/Nicodemus Legend) (Tv Dizisi)
1995 – Past the Bleachers (Bill Parish) (Tv Filmi)
1994 – MacGyver: Trail to Doomsday (Angus MacGyver) (Tv Filmi)
1994 – Beyond Betrayal (Bradley Matthews) (Tv Filmi)
1994 – MacGyver: Lost Treasure of Atlantis (Angus MacGyver) (Tv Filmi)
1992 – Through the Eyes of a Killer (Ray Bellano) (Tv Filmi)
1992 – In the Eyes of a Stranger (Jack Rourke) (Tv Filmi)
1986 – Ordinary Heroes (Tony Kaiser) (Tv Filmi)
1986 – Odd Jobs (Spud) (Sinema Filmi)
1985-1992 – MacGyver (MacGyver) (Tv Dizisi)
1983-1984 – Emerald Point N.A.S. (Deniz teğmen Simon Adams) (Tv Dizisi)
1982-1983 – Seven Brides for Seven Brothers (Adam McFadden) (Tv Dizisi)
1982 – Young Doctors in Love (Uyuşturu Satıcısı) (Sinema Filmi)
1982 – Aşk Gemisi (Carter Randall) (Tv Dizisi)
1981 – Today’s F.B.I. (Andy McFey) (Tv Dizisi)
1981 – The Facts of Life (Brian Parker) (Tv Dizisi)
1977-1981 – General Hospital (Dr. Jeff WebberJeff Webber) (Tv Dizisi)
Kaynak:Biyografi.info
1962 yılında “Kart Horoz” oyunu ile Bulvar Tiyatrosu’nda sahneye çıktı. 1963 yılında Haldun Dormen’in tiyatrosu Dormen Tiyatrosu’nda Altan Erbulak’lar, Erol Günaydın’lar, Ayfer Feray’lar, Metin Serezli’lerle çeşitli tiyatro oyunlarında birlikte çalıştı.
Yine aynı sene Vakko’nun ilk erkek mankeni olarak podyumda görev aldı.
1963 yılında SES mecmuasının düzenlediği “Kapak Yıldızı” adlı artist yarışmasında finalist seçilerek, rol aldığı “Kavgasız Yaşayalım” filmiyle sinemaya başladı. 1964 yılında ilk başrolünü oynadığı Hz.Yusuf filmi ile sinemada starlaşan Yusuf Sezgin Türk sinemasında başrol olarak 300’e yakın filmde rol aldı.
Türkan Şoray, Filiz Akın, Selma Güneri, Hülya Koçyiğit, Selda Alkor, Nebahat Çehre gibi yıldızlarla beraber rol aldı.
2006 yılında 43.Antalya Altın Portakal Film Festivali’de Altın Portakal Yaşam Boyu Onur Ödülüne layık görüldü. 2010 yılında 17.Adana Altın Koza Film Festivali’nde Altın Koza Yaşam Boyu Onur Ödülü’nü aldı. 2013 yılında meslek hayatının 50.yılında da, 50.Antalya Altın Portakal Film Festivalinde ikinci kez Altın Portakal 50.Yıl Onur Ödülü’nün sahibi oldu.
2000 yılından itibaren SODER yönetim kurulu başkanlığı görevini yapmaktadır.
Evlilikleri :
1.eşi : 1966 yılında oyuncu Selma Güneri ile evlendi. Umut sezgin (d. 3 Mayıs 1975) adında oyuncu olan bir oğlu vardır. 1979 yılında boşandılar.
2.eşi :1985 yılında Opera ve Balesi sanatçılarından Lale Sezgin ile evlendi. Yusuf Can Sezgin adında bir oğlu var. Boşandı.
Filmleri :
2008 – Kendi Okulumuza Doğru
2007 – Hicran Sokağı
2005 – Babam Geri Döndü
2005 – Alaturka
2004 – Son Yaprak
2004 – Büyük Buluşma
2004 – Yusuf Yüzlü
2004 – Fırtına Hayatlar
2003 – Büyükannenin Konağı
2003 – Bizim Konak
2002 – Yaz Gülü
2002 – Bir Akıllı Bir Deli
2002 – Sır Kapısı
2001 – Gerçekler
2001 – Bizim Aile
2000 – Kızım Ve Ben
2000 – Hapı Yuttuk
1999 – Bize Ne Oldu?
1999 – Bücür Cadı
1999 – Şahin
1997 – Yaşam Kavgası
1997 – Sevimli Dostlar
1997 – Hatıralar/her şey Sizin İçin
1996 – Nefes Alamıyorum
1996 – Geceler
1996 – Cinayet Masası
1996 – Aybüke
1995 – Süper Yıldız
1995 – Gül Ve Diken
1995 – Yahya Kaptan
1994 – Sevginin Gücü
1994 – Gönlüm Haktan Yana
1994 – Düşünce
1993 – İnsanca Sevmek
1993 – Kırmızı Gül
1993 – Senin İçin Bir Kadeh
1993 – Yalnızız
1993 – Kırmızı Gül
1992 – Hicran Yarası
1992 – Yalnızız
1992 – Buhranlı Günler
1990 – Akdeniz Güneşi
1990 – Üç Arkadaş
1990 – Alev Gibi Kız
1990 – Çılgın Aşıklar
1990 – Kurye
1990 – Doyumsuz
1990 – Üç Arkadaş
1989 – Gülen Adam
1989 – Kanun Savaşçıları
1989 – Bu Şehrin Geceleri
1989 – Suçumuz Kadın Olmak
1989 – El Kızı
1989 – Yılın Kadını
1989 – Atlı Karınca
1988 – Canım
1988 – Acı Gurbet
1988 – Meçhul Tohum
1988 – Elveda Mutluluklar
1988 – Yalnızlık Korkusu “sarhoşum”
1988 – Kuşlu çorap
1987 – Jaguar
1987 – Kuruluş / Osmancık
1987 – Yaşamaya Mecburum
1987 – Güzel Alsın Canımı
1987 – Günah
1987 – Sevsen Ne Olurdu?
1986 – Zehirli Çiçek
1986 – Aşk Ve Para
1986 – Günahsız Yetim
1986 – Onyedi Yaşında Aşk
1986 – Hasretinle Yaşanmıyor
1985 – Arzu
1985 – Para Babası
1985 – Eroin Hattı
1985 – Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
1984 – Damga
1984 – Asrın Kadını
1984 – Geçim Otobüsü
1984 – Beş Kafadar
1984 – Kadın Bir Defa Sever
1983 – Küçük Ağa
1983 – Kahır
1983 – Bir Zamanlar Kardeştiler
1983 – Çiçek
1983 – Nikah
1983 – Kahreden Kurşun
1982 – Kördüğüm
1982 – Düşkünüm Sana
1982 – Bir Pazar Günü
1982 – Hacı Arif Bey
1982 – Sevenler ölmez
1981 – Şöhretin Sonu
1981 – Kara Bahtım (Kara Bahtım
1981 – insanlık Uğruna
1981 – Kürtaj
1981 – Bağrımdaki Ateş
1981 – Yüz Karası
1981 – Kardeş Kurşunu
1980 – Deliler Almanya’da
1980 – İki Damla Gözyaşı
1980 – Rahmet Ve Gazap
1975 – Babaların Babası
1974 – Yolsuzlar
1973 – Cennetin Kapısı
1972 – Sevgili Hocam
1972 – Bir Dost Bulamadım
1971 – Şerefimle Yaşarım
1971 – Ali Baba ve Kırk Haramiler
1971 – Küçük Sevgilim
1971 – Yalnız Değiliz
1971 – Kavanoz Dipli Dünya
1971 – Ömrümce Unutamadım
1970 – Fıstık Gibi
1970 – Darıldın Mı Cicim Bana
1969 – Seninle Düştüm Dile
1969 – Bu Ne Biçim Hayat
1969 – Sevdiğim Adam
1969 – Son Mektup
1969 – Kibar Ali
1969 – Boğaziçi Soygunu
1969 – Hancı
1968 – Kahveci Güzeli
1968 – Kezban
1968 – Maskeli Beşler
1968 – Maskeli Beşlerin Dönüşü
1968 – Kanlı Nigar
1968 – Dünyanın En Güzel Kadını
1967 – Kardeş Kavgası
1967 – Dördü De Seviyordu
1967 – Ağır Suç
1966 – Akşam Güneşi
1966 – Beş Fındıkçı Gelin
1966 – Konforlu Necla
1966 – Anaların Günahı
1966 – Arabacı Sabahat
1966 – Arzunun Bedeli
1966 – Aşk Mücadelesi
1966 – Bombacı Emine
1966 – Dertli Gönüller
1966 – Kahramanlar Köyü
1966 – Kanlı Hıdrellez
1966 – Kara Fatma
1966 – Karanfilli Kadın
1966 – Kırık Saz
1966 – Korkunç Arzu
1966 – Nikahsızlar
1966 – Ölmek Mi Yaşamak Mı
1966 – Para Kadın Ve Silah
1966 – Sevda Çiçeğim
1966 – Şehzade Murat Ve Gülnaz Sultan
1966 – Türkün Aşkı Başkadır
1966 – Yarını Olmayanlar
1966 – Yetimlerin Türküsü
1966 – Kaderin Cilvesi
1966 – Karanfili Kadın
1966 – Intikam Yemini
1965 – Şepkemin Altındayım
1965 – Aşkım Silahımdır
1965 – Bize Türk Derler
1965 – Taşralı Amca
1965 – Posta Güvercini
1965 – Vahşi Gelin.
1965 – Yahya Peygamber
1965 – Veysel Karani
1965 – Içimizdeki Boşluk
1964 – Hazreti Yusuf’un Hayatı
1963 – Kavgasız Yaşayalım
Kaynak:Biyografi.info
Hedy Lamarr, 9 Kasım 1914 tarihinde doğmuştur. Asıl adı Hedwig Eva Maria Kiesler’dır. 10 yaşından itibaren piyano eğitimi alan Lamarr, 4 dil konuşabilmekte idi.
1933’te evlendiği Adolf Hitler’in dostlarından silah tüccarı Friedrich Mandl, orduya silah ve uçak satıyordu. Birlikte katıldıkları yemeklerde genellikle silah teknolojisi konuşulurdu. Matematik zekası olan Hedy, savunma teknolojileri konusunu sevdi. Eşi de, Hedy gibi Yahudi kökenliydi ama Nazi iş adamlarıyla çalışırdı. Evlerindeki partilere Adolf Hitler ve Benito Mussolini de katılırdı.
Eşi Lamarr’ın filmlerde oynamasını yasaklayarak onu kendi işinde çalıştırmaya başladı. Bilime özel bir ilgisi olan güzel oyuncu, bu dönemde birlikte vakit geçirdiği mühendisler ve teknisyenler sayesinde silah teknolojisinin inceliklerini öğrendi.
Almanlar’ın uzaktan kumandalı torpido yapmak istediğini o sıralarda eşinden öğrendi ve konuya çok ilgi duydu. Bir süre sonra eşinin despotluğu ve Naziler’e yakınlığı nedeniyle canından bezen Lamarr, çılgın bir karar aldı. 1937 yılında tüm mücevherlerini çantasına doldurup eşine uyku ilacı veren Lamarr, hizmetçisinin kılığına girerek malikanesinden kaçtı.
İlk önce Londra’ya gitti. Bir süre sonra eşinden boşanıp küçüklükten beri hayalini kurduğu Hollywood’a taşındı. Burada tanıştığı yapımcı Louis Burt Mayer, ona yıldızlığa uzanan yolun kapılarını açtı. 1940’tan 1958’e kadar Clark Gable, James Stewart ve Spencer Tracy gibi oyuncularla 20’nin üzerinde filmde rol alan Lamarr, artık dönemin sinema eleştirmenleri tarafından ‘Dünyanın en güzel kadını’ olarak nitelendirilmekteydi. Ancak Lamarr, setlerden arda kalan zamanlarda, filmlerinde canlandırdığı vamp kadın karakterlerine taban tabana zıt bir projeyle uğraşmaktaydı.
Evinin yakınında oturan müzisyen George Antheil’e 1940’ta uzaktan kumandalı torpido hakkındaki düşüncelerini anlattı. Müzisyen komşusu Antheil ile ortaklaşa yürüttüğü projenin hedefi, nefret ettiği Naziler tarafından hedefi değiştirilemeyecek torpidolar üretmekti. Çünkü o dönemde tek bir radyo frekansı aracılığıyla kontrol edilen torpidolar, frekansı tespit eden düşman donanması tarafından etkisiz hale getirilebilmekteydi. Lamarr’ın amacı; uzaktan kontrollü torpidoların, düşmanın sinyal karıştırıcıları (jammer) nedeniyle kontrolünün kaybedilmesini önlemekti. Torpidoyu yönlendiren radyo frekansı düşman tarafından tespit edilirse, sistem elektronik olarak kilitlenir ve kontrol kaybedilirdi. Hedy, bunun çözümünü bulmuştu ama teknik desteğe ihtiyacı vardı.
Uzaktan kumandanın telsiz frekansı sürekli olarak değiştirilirse düşmanın müdahale imkanı kalmazdı. Ancak, telsiz ve torpido aynı anda frekans değiştirmeliydi. Bu konuda komşusu Antheil yardımcı oldu. Çözüm, delikli kağıt rulolara kaydedilen notalara göre müzik çalan piyanolardı. Otomatik piyanoların çalışma prensibinden etkilenen ikili, ‘frekans atlamalı yayılı spektrum’ teknolojisini geliştirdi. Telsiz vericisine ve torpidoya yerleştirilen ve delikleri aynı olan rulolar, frekansı aynı anda değiştirecekti.
Buluşun patentini 1942’de aldılar ancak ABD donanması ilgilenmedi. Benzeri bir sistem, başkalarınca 1957’de transistör kullanılarak yapıldı. ABD, bu teknolojik avantajı 1962 Küba Füze Krizi patlak verene kadar kullanmadı. O tarihe gelindiğindeyse patentin süresi dolmuş olduğundan ikiliye para ödenmedi. Ancak bilim insanları, 1962’den sonra Lamarr ve Antheil’ın buluşunu farklı amaçları için uyarlamaya koyuldular. Her buluş bir öncekinin üzerine eklendi.
Sonuçta Lamarr ve Antheil’ın oluşturdukları temelden faydalanılarak, günümüzde milyarlarca insanın kullandığı GSM, Wi- Fi ve GPS teknolojileri icat edildi. Elektroniğin Öncüleri Vakfı 1997’de Hedy’nin patentini fark etti ve ona Elektronik Öncüsü Ödülü verdi. İletişimin kaderini değiştiren buluşundan tek kuruş kazanamayan Lamarr, 2000‘de Florida’daki mütevazı evinde yaşama veda etti.
Hedy Lamarr, 1933 yılında “Ekstase” adlı sinema filminde sinema tarihinde bir ilk olan çıplak sahneleri ile dikkat çekmiştir.
Hedy Lamarr, 19 Ocak 2000 tarihinde Casselberry, Florida, ABD’de 86 yaşında ölmüştür.
Evlilikleri :
1.eşi : 1933 yılında Friedrich Mandl ile evlendi. 1937 yılında boşandı.
2.eşi : 1939 yılında Gene Markey ile evlendi. 1941 yılında boşandı. (1 çocuk)
3.eşi : 1943 yılında John Loder ile evlendi. 1947 yılında boşandı. (2 çocuk)
4.eşi : 1951 yılında Teddy Stauffer ile evlendi. 1952 yılında boşandı.
5.eşi : 1953 yılında W. Howard Lee ile evlendi. 1960 yılında boşandı.
6.eşi : 1963 yılında Lewis J. Boies ile evlendi. 1965 yılında boşandı.
Filmleri :
Oyuncu :
1990 – Instant Karma (Film İdolü) (Sinema Filmi)
1965 – The Love Goddesses (Kendisi (Arşiv Görüntüleri)) (Sinema Filmi)
1957 – The Story Of Mankind (Joan) (Sinema Filmi)
1951 – My Favorite Spy (Lily Dalbary) (Sinema Filmi)
1950 – A Lady Without Passport (Marianne Lorress) (Sinema Filmi)
1949 – Samson And Delilah (Delilah) (Sinema Filmi)
1947 – Dishonored Lady (Madeleine Damien) (Sinema Filmi)
1946 – The Strange Woman (Jenny Hager) (Sinema Filmi)
1945 – Her Highness and the Bellboy (Prenses Veronica) (Sinema Filmi)
1944 – The Conspirators (Irene Von Mohr) (Sinema Filmi)
1944 – Experiment Perilous (Allida Bederaux) (Sinema Filmi)
1942 – Tortilla Flat (Dolores Ramirez ) (Sinema Filmi)
1942 – Beyaz Tuzak (Tondelayo) (Sinema Filmi)
1941 – Ziegfeld Girl (Sandra Kolter) (Sinema Filmi)
1940 – Comrade X (Golubka) (Sinema Filmi)
1940 – Boom Town (Karen Vanmmer) (Sinema Filmi)
1940 – Boom Town (Karen Vanmeer) (Sinema Filmi)
1938 – Algiers (Gaby) (Sinema Filmi)
1933 – Ekstase (Eva Hermann) (Sinema Filmi)
Kaynak:Biyografi.info
Hüsrev Gerede, 12 Mart 1886 tarihinde Edirne Karaağaç’ta doğmuştur. Mehmet Ali Paşa ile Mah-I Nur Hanım’ın oğludur. Bennu Gerede’nin dedesidir. Hüsrev Gerede’nin çocukluğu babası Mehmed Ali Paşa’nın görev yaptığı yerlerde geçti. Erzurum’da başlayan okul yaşamını babasının orada ölümü üzerine taşındıkları İstanbul’da sürdürdü.
1905’te Harp Okulu’ndan mezun oldu. 1908 yılında Harp Akademisi’ni kurmay yüzbaşı olarak bitirdi. 1912 yılında Balkan Savaşları sırasında 7. Tümen Kurmay başkanlığı yaptı. Bir yıl sonra Atina‘ya askeri ataşe olarak atandı. 1914-1917 yılları arasında I. Dünya Savaşı‘nda Şark Cephesi’nde görev aldı. Çok önemli askeri görevlerde bulundu. Kafkas Ordusu Harekât Şube Müdürlüğü yaptı ve 1915’te Kazım Karabekir Kolordusu Kurmay Başkanlığı’na getirildi. 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Mütarekesi’nin imzalanışı sırasında Erzurum’da Kazım Karabekir Paşa’nın kurmay başkanıydı. Ancak sağlık sorunları nedeniyle izin alarak İstanbul’a gelmişti. O günlerde Mustafa Kemal Paşa da İstanbul’daydı. Mustafa Kemal Paşa, Şişli’de oturduğu evde, yeni atandığı Üçüncü Ordu Müfettişliği görevine gitme hazırlığı yapmakta, birlikte götüreceği subayların seçimiyle uğraşmaktaydı. Hüsrev Gerede, Mustafa Kemal Paşa’nın 18 kişilik ekibinde yer alarak 16 Mayıs 1919’da Bandırma vapuru ile Samsun’a hareket eder.
Mustafa Kemal ATATÜRK ile aralarındaki dostluk ve yakın çalışma arkadaşlığı bu yolculukla başlar, Atatürk’ün ölümüne dek sürer.
1919 yılında Mustafa Kemal Paşa‘nın kurmay heyetinde istihbarat ve siyasi şube müdürlüğü yaptı. Meclisi Mebusan üyeliğine seçildi ve İstanbul‘un işgali üzerine Ankara‘ya geçerek Trabzon milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi‘nin çalışmalarına katıldı. Kurmay Binbaşı görevini sürdürürken Erzurum, Sivas ve Ankara‘daki faaliyetlere katıldı, Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde çalıştı. O günlerde “Mustafa Kemal Paşa‘nın sırdaşı” diye anılıyordu.
Bolu İsyanı’nda Gerede Olayı‘nda gösterdiği başarıdan dolayı Atatürk daha sonra kendisine “Gerede” soyadını verdi.
Cumhuriyet döneminde Mirliva (Albay) rütbesindeyken askerlikten ayrılarak, Budapeşte, Sofya, Tahran, Tokyo, Berlin ve Rio de Janeiro Büyükelçiliklerinde bulundu, elçiliği sırasında Türk-Japon ve Türk-Alman dostluğunun güçlenmesine çalıştı. 1934 yılında İran şahı Rıza Pehlevi’nin Ankara’ya gelmesini ve Türk-İran dostluğunu güçlendirilmesini sağladı. Tokyo Büyükelçiliği sırasında Ertuğrul Şehitliği’ndeki anıtı restore ettirdi. 1949 yılında emekli olmuştur.
1934-1936 yılları arasında Urfa, 1942-1947 yılları arasında Sivas milletvekilliği yaptı..
İstanbul, Teşvikiye’de, uzun yıllar yaşadığı caddeye “Hüsrev Gerede” adı verilmiş ve anısına bir anıt dikilmiştir.
Hüsrev Gerede anılarını dört kitapta yayımlamayı düşünmüş, ancak yaşadığı dönemde, sadece ‘İran Hatıratı’nı yayımlayabilmiştir. ‘Harp İçinde Almanya’ adlı kitabı ölümünden uzun yıllar sonra kitaplaşmıştır. Anılarının en önemli bölümünü oluşturan ‘Atatürk’ ve ‘Kurtuluş Savaşı’ adlı kitapları; Osmanlıca el yazısı notlar halinde, dosyalar içerisinde kalmış. Bu notların temize çekilip yayına hazır duruma getirilememesi, Ankara’da yedek subaylığını yaparken bir bomba eğitimi sırasında ölen büyük oğlu Faruk yüzündendir. Oğlunun ölümü, Hüsrev Gerede’yi derinden sarsmış, kaleme aldığı anılarına gösterdiği özenin azalmasına, yazdıklarını yeniden gözden geçirememesine neden olmuştur.
Hüsrev Gerede, Diplomat Galip Kemal (Söylemezoğlu) Bey’in kızı Lamia hanım ile evlendi. Ali Faruk ve Mehmet Selçuk adlı iki oğlu olmuştur.
Hüsrev Gerede, 20 Mart 1962 tarihinde 76 yaşında İstanbul’da ölmüştür.
Kaynak:Biyografi.info
Okulu bittikten kısa bir süre evlendi. Ancak bu evlilik ne kadar hızlı gerçekleştiyse, o kadar da hızlı sona erdi.
Canan Gerede, New York’taki okulu bitirip İstanbul’a geldiğinde önce İstanbul Şehir Tiyatroları’nda Muhsin Ertuğrul kadrosunda çalıştı. Ancak Şehir tiyatrolarının kendisine göre olmadığını karar vererek ayrıldı. Ama tiyatrodan kopmamıştı, tiyatro dekorları yaptı, film senaryolarına imza attı, annesi gibi tercümeler yaptı. Bu sırada Yılmaz Güney, Erden Kıral, Zeki Ökten, Atıf Yılmaz gibi isimlerle tanıştı.
1971 yılında Dr. Selçuk Gerede ile ikinci evliliğini yapan Canan Gerede, eşinin işi nedeniyle şubat 1972 tarihinde ailecek New York’a taşındılar. Eşi Birleşmiş milletler doktoru olarak 15 yıl New York’da görev yaptı. 1987 yılında Türkiye’ye döndüler. Bir müddet sonra da boşanmadılar ama ayrı yaşamaya başladılar.
1978 – 1982 yılları arasında yönetmen Atıf Yılmaz ve Yılmaz Güney‘e asistanlık yaptı. Bir filmde oyunculuk yaptı, bir filmde de yapım koordinatörlüğü görevinde bulunan Canan Gerede, yönettiği birkaç filmden başka birçok belgesel film yönetmiştir.
1987 yılında ressam Abidin Dino‘nun biyografisi konusunda “Abidin, Sen Mutlulugun Resmini Yapabilir misin?” adlı belgesel filmi yönetmiştir. 1993 yılında Pakistan‘daki kadınların anlatıldığı “Peçenin Ardındaki Kadınlar-Women Behind the Veil” adlı belgesel filmin yönetmenliğini yaptı.
Canan Gerede’nin 1994 yılında yönettiği “Aşk Ölümden Soğuktur” isimli bir filmde Bergen’in hayatı anlatıldı. Tuncel Kurtiz’inde rol aldığı filmde Kadir İnanır “Ali” ismiyle Halis Serbes’i, kızı Bennu Gerede ise “Belgin” adıyla Bergen’i canlandırdı. Bu filmle 1995 yılında 32. Antalya Altın Portakal Film Festivali‘nde “En İyi Yönetmen” ödülünü aldı.
Canan Gerede, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün silah arkadaşı Hüsrev Gerede’nin oğlu Dr. Selçuk Gerede ile 1971 yılında ikinci evliliğini yaptı. Şiva ve Bennu Gerede (d. 30 Ağustos 1971) adında iki kızı oldu. Daha sonra boşanmadılar ama uzun seneler eşi ölene kadar ayrı yaşadılar.
Ödülleri :
1995 – 32. Altın Portakal Film Festivali, T.K.B. Özel Ödülü, Aşk Ölümden Soğuktur
1995 – 32. Altın Portakal Film Festivali, En İyi Yönetmen Aşk Ölümden Soğuktur
1991 – 8. Marsilya Uluslararası Kadın Filmleri Festivali , En İyi Senaryo, Robert’in Filmi – (Robert’s Movie)
Filmleri :
1998 – Parçalanma – (yönetmen ve senarist)
1994 – Aşk Ölümden Soğuktur – (yönetmen ve senarist)
1993 – Peçenin Ardındaki Kadınlar – (yönetmen ve senarist)
1990 – Robert’in Filmi – Robert’s Movie – (yönetmen ve senarist)
1988 – Abidin, Sen Mutluluğun Resmini Yapabilir misin? (yönetmen)
1987 – The Other Side (yönetmen)
1983 – Germany under Thorns (senarist)
Kaynak:Biyografi.info
Ziya Şengül, 1944 yılında İstanbul’da doğmuştur. Futbola Ankara PTT’de başladı. 1964 yılında 20 yaşında Fenerbahçe‘ye transfer oldu.
Ziya Şengül, transfer olduğu Fenerbahçe‘de döneminin en başarılı oyuncularından biri oldu. Fenerbahçe’de ve Milli Takım’a kaptanlık yaptı.
2001 ile 2013 yılları arasında tv8’de Pazar ve Pazartesi akşamları ekrana gelen Telegol adlı spor programında futbol yorumculuğu yaptı. Milli takımda oynadığı 21 maçın 17sinde kaptanlık yaptı.
1975 yılında Fenerbahçe–Trabzonspor maçında jübilesini yaparak aktif futbol hayatına son verdi.
360 TV’de Serhat Ulueren‘in sunduğu “Telegol” programında Gökmen Özdenak ile birlikte yorumculuk yaptı.
Telegol programından ayrıldıktan sonra 13 Ağustos 2015 tarihinde TVEM’e transfer olarak Sabri Ugan‘ın moderatörlüğünde Murat Özarı, Adnan Aybaba, Gökmen Özdenak ve Ziya Şengül‘ün yorumlarıyla “Serbest Vuruş” adlı programda görev yaptı.
Ziya Şengül, 26 Şubat 2023 tarihinde İstanbul‘da 79 yaşında vefat etti.
Profesyonel Futbol Kariyeri :
1962-1964 – PTT
1964-1975 – Fenerbahçe
Millî Takım Kariyeri :
1961-1975 – Türkiye
Teknik Direktörlük Kariyeri :
1979 – 1980 – Fenerbahçe
1986 – 1986 – Fenerbahçe
Kaynak:Biyografi.info
Reynmen, Yusuf Aktaş, 6 Aralık 1995 tarihinde Bağcılar, İstanbul’da doğmuştur. Babasının ismi Rahmi, annesinin ise Nasibe’dir. Bir erkek kardeşi ve bir ablası vardır. İlköğretimi Ahmet Kabaklı Okulunda okurken Fatih Sultan Mehmed İlköğretim okuluna nakil olmuş ve ilköğretimi orada tamamlamıştır. Daha sonra Bahçeşehir İMKB Anadolu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesine yazılmıştır. Ancak oradan da mezun olmadan Başakşehir Lisesi’ne geçiş yapmış son olarak oradan da ayrılarak açıköğretim lisesinden mezun olmuştur. Nişantaşı Üniversitesinde Radyo ve Televizyon Programcılığı okumaktadır.
Sosyal Medya kariyerine scorpta başlayan Yusuf Aktaş, Scorp’ta çekmiş olduğu videolar ile bir anda sosyal medyanın en çok takip edilen ve dikkatleri üzerine çeken Youtuber fenomeni olmayı başarmıştır. Günümüzde Youtube video sitesinde yayınladığı videolar takipçileri tarafından oldukça beğeni ile izlenmektedir.
Yusuf Aktaş, Ahmet Kural ve Murat Cemcir ile birlikte Sie Liegt in Meinen Armen şarkısını söylemiş ve büyük beğeni kazanmıştır. 2018 yılında dünyanın en iyi aktörlerinden Dwayne Johnson ile bir araya gelmiştir. Youtube kanalına yüklediği ünlü youtuber Logan Paul ve ünlü film yıldızı Dwayne Johnson ile çektiği videolar ile izlenme sayılarını artırmayı başarmıştır.
Reynmen, (Yusuf Aktaş)’ın Youtube kanalında 2 milyon 630 bin abonesi bulunmaktadır.
Yusuf Aktaş, 2017 yılında Halil Söyletmez’in Cumali Ceber karakterini canlandırdığı “Cumali Ceber: Allah Seni Alsın” adlı komedi filminde otobüs muavini rolünde oynamıştır. Filmde Ece Seçkin, Doğa Konakoğlu, Emre Keskin, Ferhat Göçer’de oynamıştır.
2018 yılında Enes Batur’un başrolde oynadığı “Enes Batur Hayal mi Gerçek mi?” filminde Bilal Hancı, Atakan Özyurt, Fatih Yasin, Ceyda Düvenci, Bekir Aksoy, Uras Benlioğlu ile beraber rol almıştır.
Yusuf Aktaş, 2019 yılında bir süre oyuncu Bahar Şahin ile birlikte oldu.
Yusuf Aktaş 25 Ocak 2019 tarihinde paylaştığı Reynmen – Derdim Olsun şarkısıyla şarkıcı Aleyna Tilki‘nin ilk 24 saatte kırdığı 6.3 milyon izlenmeyi geride bırakarak 80 milyon sınırına dayandı.
Albümleri :
2017 – Biziz (ft. Lil Bege) (Single)
2017 – Yeniden (ft. Nelon) (Single)
2018 – Voyovoy (ft. Veysel Zaloğlu) (Single)
2018 – Toz Duman (ft. Eypio) (Single)
2019 – Derdim Olsun ( (Single)
2019 – Sen Aldırma (ft. Bilal Sonses) (Single)
2019 – Ela (Single)
2020 – RnBesk (EP)
2020 – Kaçamak (ft. Ufo361) (Single)
2020 – Aykız (Remix) (Single)
2020 – Az Sevdim (ft. Özkan Meydan, Alican Özbuğutu) (Single)
2020 – Melek (Single)
2021 – Bonita (Sefo ile) (Single)
2021 – Yalan (Zeynep Bastık, Arem Özgüç ve Arman Aydın ile) (Single)
2021 – Pare (Single)
2022 – Aşkım (Soolking ile) (Single)
2022 – Wherever You Go (Inna ile) (Single)
2022 – Yanılmışım (Single)
2023 – Yana Yana (Semicenk ile) (Single)
Filmleri ve Dizileri :
Senaryo :
2019 – Reynmen – Derdim Olsun (Video)
Oyuncu :
2019 – Reynmen – Derdim Olsun (Video)
2018 – Kafalar Karışık (Yusuf) (Sinema Filmi)
2018 – Enes Batur Hayal mi Gerçek mi? (Lisedeki Çocuk)(Sinema Filmi)
2017 – Cumali Ceber: Allah Seni Alsın (Muavin)(Sinema Filmi)
Kaynak:Biyografi.info
Kaynak:Enson haber Biyografi
Tom Brady, 3 Ağustos 1977 tarihinde ABD‘nin Kaliforniya eyaletinde San Mateo’da doğmuştur. Tam adı Thomas Edward Patrick Brady Jr’dır. Babası Tom Brady Sr., annesi Galynn Patricia Brady’dir. Kardeşleri: Maureen Brady, Julie Brady, Nancy Brady adlarında 3 kız kardeşi vardır. San Mateo’daki Junípero Serra lisesinde okudu. Lisede futbol, basketbol ve beyzbol oynadı. 1995-1999 yılları arasında Michigan Üniversitesinde okudu.
Tom Brady, 2000 yılında 23 yaşındayken New England tarafından 250 kişilik listenin 199’uncu sırasından draft edildi.
2000 yılında draft edildikten sonra uzun süre forma şansı bekleyen Tom Brady, 2001 yılında New England takımındaki sakatlıklar sayesinde, önce yedek, sonra as oyuncu oldu. Beklenenden daha büyük bir çıkış yapan Tom Brady, 2002 sezonunda ilk şampiyonluğunu yaşadı ve bu şampiyonlukla takımdaki yerini sağlamlaştırdı.
Daha sonra 2004 ve 2005 sezonlarında üst üste şampiyonluk yaşayan New England Patriots’ın en büyük kozu Tom Brady oldu. 2005 yılından sonra uzun süre şampiyonluk yaşayamayan New England, 2008 ve 2012 yıllarındaki finalleri kaybetti.
Tom Brady, 2008 yılında bir diz sakatlığı geçirdi. 2015 yılında Patriots formasıyla 4’üncü kez şampiyonluğa ulaşan Tom Brady, daha sonra 2017, 2018 ve 2019 yıllarında da takımını Super Bowl (Şampiyonluk maçı) finaline taşıdı. 2017 ve 2019 yıllarındaki finalleri de kazanarak kariyerinde toplam 6 kez Super Bowl’u kazandı. Tarihte kendi dalında 9 kez final oynayan 4’üncü sporcu oldu ve 4 defa Super Bowl MVP’si seçildi.
Tom Brady, 2004 – 14 Aralık 2006 yılları arasında model Bridget Moynahan ile birlikte oldu ve John Edward Thomas Moynahan (d. 22 Ağustos 2007) adında bir oğlu vardır.
Tom Brady, 26 Şubat 2009 tarihinde Brezilyalı model Gisele Bündchen ile evlendi. Ekim 2022 yılında boşandı. Vivian Lake Brady (d. 5 Aralık 2012 ), Benjamin Brady (d.8 Aralık 2009) adlarında 2 çocuğu vardır.
Tom Brady, birçok kişi tarafından NFL’in (National Football League) gelmiş geçmiş en iyi quarterback’i olarak gösteriliyor.
Tom Brady, 2001 yılından 2019 yılına kadar ABD’de NFL’in (National Football League) New England Patriots takımında oynadıktan sonra 2019 yılından itibaren 3 sezondur Tampa Bay Buccaneers takımında oynamaktadır.
1,93 metre boyundaki profesyonel Amerikan futbolu oyuncusu olan Tom Brady, quarterback mevkiinde oynadı. 1 Şubat 2023 tarihinde emekli olduğunu açıkladı.
Amerikan Futbolu Kariyeri :
2000 – 2019 – New England Patriots
2000 – 2023 – Tampa Bay Buccaneers
Kaynak:Biyografi.info
Kaynak:Enson haber Biyografi
Özgür Tetik, 15 Ocak 2023 tarihinden itibaren Acun Ilıcalı’nın Tv kanalı Tv8’de yayınlanmaya başlayacak olan Survivor 2023 kadrosunda olacak.
Ultra maratoncu, yeni spartan yarışlarının vazgeçilmez ismi Özgür Tetik, koşu camiyasında “Big Guy” lakaplıdır.
Özgür Tetik, 1975 yılında Yalova’da doğmuştur. Ortaokul da basketbola merak saldı ve uzun yıllar basketbol oynadı. Profesyonel bir oyuncu olamadı ama çok uzun süre amatör liglerde oynadı.
Özgür Tetik, 1993 yılında kuvvet antrenörlüğü eğitimine başladı. Hem sporcu hem de antrenör olarak uzun süre kuvvet antrenmanları uyguladı ve uygulattı. Daha sonra 2002 senesinde triathlon ile tanıştı ve olimpik triathlon branşında yarıştı. Daha sonra ki yıllar eğitimine devam ederek ve çeşitli kulüpler de çalışarak kendini geliştirdi. NPTI level3 ve fitness federasyonu level2 antrenörü oldu.
Avusturya‘da Crossfit eğitimi alan Özgür Tetik latin danslarıyla da uzun yıllar ilgilendi. Gösterilere, yarışlara katıldı ve eğitmenliğini yaptı.
Özgür Tetik, 2 senelik triatlon macerasından sonra sadece koşu yarışlarına katıldı. Yarı maraton ve maraton branşlarında yarıştı ve 2008 yılından sonra sadece koşu, kuvvet antrenörlüğünde uzmanlaştı. 2010 yılında hayatına yepyeni bir heyecan girdi ve ultra maratonlarda yarışmaya başladı. Son 5 sene içinde 50 km – 100 km ve 250 km’lik etaplarda defalarca yarıştı ve artık sadece ultra maraton yarışçısı olarak spor yaşamını devam ettiriyor. Technogym sponsorluğunda Nisan 2017 yılında düzenlenen Sahra Çölü Ultra Maratonu (250 km) Des Sables’e katıldı ve 3. olarak başarı ile tamamladı.
2016 yılında Technogym ailesi ile çalışmaya başladı ve eğitim almak için Wellness Institute İtalya’ya giderek burada Technogym Master Trainer ünvanını aldı.
Özgür Tetik, Technogym Master Trainer olarak Wellness Institute Türkiye eğitim programlarından biri olan koşu eğitimlerini veriyor.
Özgür Tetik, 17 Ocak 2014 tarihinde Tuğba Tetik ile evlendi.
Özgür Tetik, 2014 senesinin sonlarında koşu ve kuvvet koçluğu branşlarında eğitmenlik yapan eşi Tuğba Tetik ile birlikte, koşan ve çoklu branş sporları ile uğraşan insanların; performans gelişimlerini artırmayı, daha sağlıklı spor yapmalarını amaçlayan ve bununla ilgili fiziksel ölçümler yapan Running Academy Performans Ölçüm Merkezini kurdu. Aynı zamanda profesyonel ve amatör sporcuların antrenörlüklerini yapıp, sporcularıyla birlikte birçok uluslararası yarışmalara katıldı
26 Ekim 2019 tarihinde İstanbul Zorlu Center İstanbul Meydan Katı’nda Technogym koşu bandı üzerinde gerçekleştirdiği performans ile harekete meydan okudu. Koşu bandında ortalama 8 km/s hızla 24 saatte toplam 191,45 km koşan Tetik, 13.034 kcal yaktı.
Özgür Tetik, 15 Ocak 2023 tarihinden itibaren Acun Ilıcalı’nın Tv kanalı Tv8’de yayınlanmaya başlayacak olan Survivor 2023 kadrosunda olacak.
Survivor 2023 Ünlüler kadrosunda; Berdan Mardini, Ümit Erdim, Zeynep Alkan, Murat Eken, Yusuf Güney, Aysu Keskin, Seçkin Piriler, Cansu Tuman, Barış Telli yer alacak.
Survivor 2023 Fenomenler kadrosu; Alper Rende, Chaby Han (Çabi), Halil İbrahim Göker, Kürşat Juan, Buse Plan, Elanur Pat‘dan oluşuyor.
Survivor 2023 gönüllüler kadrosu ise; Aziz Ozan Dilber, Aleyna Elibol, Gizem Avcı, Osman Can Ural, Özgür Tetik, Tunga Sayan, Asena Demirbağ, Kardelen Kalender, Walison Fonseca ile şekillendi.
Kaynak:Biyografi.info
Mehmet Zahid Sobacı, 1980 yılında Tokat ilinin Niksar ilçesinde doğmuştur. Bursa Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden 2001 yılında mezun oldu. 2005 yılında Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi alanında yüksek lisans, 2009 yılında ise Kamu Yönetimi Anabilim dalında doktorasını yaptı. Ardından 2013 yılında doçent, 2020 yılında ise profesör oldu.
“İdari Reform ve Politika Transferi”, “Kuram ve Uygulamada Kamu Yönetimi”, “Social Media and Local Governments: Theory and Practice”, “Sub-National Democracy and Politics through Social Media” ve “E-Parliament and ICT-Based Legislation: Concept, Experiences and Lessons” isimli kitaplara imza atan Prof. Dr. Mehmet Zahid Sobacı’nın uzmanlık alanlarında ulusal ve uluslararası dergilerde çok sayıda makalesi yayımlandı.
2014 yılında “Kamu Politikası: Kuram ve Uygulama” başlıklı editöryal çalışması ile Sosyal Bilimler alanında TÜBA Kayda Değer Eser (Mansiyon) ödülünü alan Mehmet Zahid Sobacı, 2015-2018 yılları arasında düşünce kuruluşu SETA’da iç siyaset alanında çalışmalar yürüttü.
2018-2021 yıllarında Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Başkan yardımcısı olarak bulunan Mehmet Zahid Sobacı, 2019-2021 yılları arasında Basın İlan Kurumu Yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptı.
Mehmet Zahid Sobacı evlidir ve 2 çocuğu vardır.
Mehmet Zahid Sobacı, İbrahim Eren’den sonra 14 Temmuz 2021 tarihinden itibaren TRT Genel müdürü olmuştur.
İbrahim Eren‘in TRT Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Genel Müdürlüğü görevi, 14 Temmuz 2021 tarihinde yayımlanan Resmi Gazete‘deki kararname ile son bularak yerine Mehmet Zahid Sobacı atandı.
Kaynak:Biyografi.info
Kaynak:Enson haber Biyografi
2000 yılında katıldığı “Elit Model Look” yarışmasında ikinci oldu. Ardından Elite model Look Paris seçmelerinde de ilk 15′e girmiştir.
2001 yılında “Miss Turkey” güzellik yarışmasının birincisi olmuştur. 2001 yılında katıldığı bir güzellik yarışmasında birinci olduktan sonra şarkıcı Kenan Doğulu ile uzun dönem aşk yaşadı. Ardından Sezen Aksu‘nun müzisyen oğlu Mithat Can‘la birlikte olmaya başladı.
Kampüsistan isimli dizide, “Loafing and Camouflage: Sirens in the Aegean” adlı Yunan filminde, daha sonra Can-2007 ve 2009 yılında Cin geçidi filmlerinde oynadı.
Tuğçe Kazaz, 8 Eylül’de Porto Germeno’daki Ayios Nikolaos Kilisesi’nde vaftiz olarak Maria Seitaridis ismini aldı ve Ortodoks oldu. 24 Eylül 2005 tarihinde yunan oyuncu George Seitaridis ile Atina’da Aya Nikola Kilisesi’nde sade bir törenle evlendi, Yunanistan‘a yerleşti. Üç yıl süren bir evliliğin ardından boşanarak Türkiye’ye döndü ve tekrar Müslüman olduğunu belirtti.
Tekrar Müslüman olduktan sonra gece hayatını, alkolü ve sigarayı bırakma kararı aldı.
Kazaz bir dönemin en cesur modellerinden biriydi. Amerika‘da ve Paris‘te modellik yapan az sayıdaki modelden biri olarak ani bir kararla podyumu bıraktı. En son bir tesettür defilesine çıkan Kazaz, bundan böyle işinde ya da özel hayatında dekolte giymeyeceğini açıkladı.
Kenan İmirzalıoğlu ile birlikte rol aldığı Uzun Hikaye filminin ardından Tuğçe Kazaz, Hazal Kaya ile birlikte Son Yaz Balkanlar 1912 dizisinde rol almıştır.
Filmleri :
2014 – Kafkas
2013 – Gönül Hırsızı
2012 – Uzun Hikaye
2012 – Son Yaz Balkanlar 1912
2008 – Cin Geçidi
2007 – Can
2003 – Kampüsistan (Arzu) (TV Dizisi)
Kaynak:Biyografi.info