Yazar Arşivi Aslen Nereli

Artemis kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Artemis, Yunan mitolojisinde Avcılık ve Kır Tanrıçasıdır.

Artemis, Yunan mitolojisine göre Zeus ve Leto’nun kızı olarak doğmuştur. Apollon’un ikiz kız kardeşidir.

Yunan mitolojisinde Artemis av, vahşi doğa, vahşi hayvanlar, doğa, bitki örtüsü, doğum, çocuk bakımı ve iffet tanrıçasıdır. Antik Roma mitolojisinde Tanrıça Diana diye adlandırılır. Kendisine su perileri eşlik etmekteydi.

Artemis, efsaneye göre kardeşi Apollon’dan bir gün önce doğup Apollon’un doğumu sırasında annesine yardım etmiştir. Annesinin çektiği acıyı gören Artemis evlenmemeye ve bakire kalmaya yemin etmiştir.

aslennereli.com

Apollon güneşi, Artemis ise ayı temsil eder; Apollon’a “Phoebos” (parlak, ışıklı) denildiği gibi, Artemis’e de “Phoebe” denilirdi. İkisi de yayla silahlanmıştır, oklar atarlar; oklar güneş ve ay ışınlarının sembolüdür. Apollon ve Artemis ilk olarak annelerine tecavüz etmek isteyen ejderha Titos’u ardından annelerine hakaret eden Niobe’nin çocuklarını öldürmüştür.

Artemis, sarışın, güzel, endamlı, ciddi yüzlü, tanrısal bir bakiredir. Saf ışık tanrıçası olarak afifliği sembolize eder, kültünün kanunu olarak afifliğe, erkek, kadın duacıları riayet etmek zorundaydı. Ona tapınan ve onun gibi dünya iptilasından uzak, dağlar, ormanlar arasında yaşayan Hippolyt, afiflik yüzünden helak olduğu zaman Artemis ona yüksek şerefler müjdeleyerek teselli vermiştir.

Sonraları Artemis adına türlü kültlere sapılmıştır. Bunlardan biri, Efes’te Artemis’e, bütün tabiatı dölleştiren ve göğsü sayısız memelerle örtülü bir tanrıça gibi düşünülerek tapınılmasından doğan kült idi. Artemis ve avcıları bakirelik yemini etmiştir. Artemis de bütün avcıları 13-15 yaşlar arasında ölümsüz olarak sabitlemiştir. Satirler Artemis ve avcıların hayranıdırlar. Çünkü Artemis hayvanları ve doğayı çok sevmektedir. Fakat hiçbir erkek veya satir asla Artemis ve avcılarına yaklaşamamaktadır. Artemis kendine yaklaşan erkekleri ya bir çeşit geyiğe ya da tavşana çevirerek onları cezalandırmıştır. Ayrıca Artemis ev ve orman tanrıçasıdır. Bunun yanında Artemis bakireliğini bir erkeğe verip gebe kalan kadınları okuyla öldürmüştür.

Tanrılarla Titanların savaşında Zeus‘un tarafında olan Artemis, dev Gration’u Herakles’in de yardımıyla yenmiş, kendisine veya arkadaşı Opis’e tecavüze kalkışan dev Orion’u ise bir akreple zehirleyerek kurtulmuştur.

Artemis Mitleri:
Agamemnon ve Truva (Troy) savaşı :
Tanrı ve tanrıça figürlerinin yoğun olarak geçtiği efsanelerde, bu kutsallarla yakın ilişki içinde olduğu da görülebilmektedir. Bu efsanelerden biri de, Agamemnon‘un kardeşi Sparta Kralı Menelaos’un karısı Helen Truvalılar tarafından kaçırılınca, Agamemnon Yunan birliklerini bir araya toplayarak Truva’ya saldırma kararı alır. Yunan orduları Truva’ya gitmek için toplandığında, gemilerin hareketi için gerekli olan rüzgarın zerresinin olmaması sebebiyle, Agamemnon‘un Artemis’e olan kurban kesme olayı ile ilgilidir. Öyle ki, Artemis’in rüzgarları serbest bırakması adına, Agamemnon kızı Iphigenia’yı kurban vermeye kalkışmıştır. Kızını tam kesileceği sırada Artemis, bir tane dişi geyik göndermiş ve kızın yerine bu geyiğin kesilmesini sağlamıştır. Hayatta kalan kız, Artemis tapınağı’na rahibelik yapmıştır. Sonuç olarak ise, Yunan ordularının Truva’ya gitmesini sağlayacak olan rüzgarlar esmeye başlamıştır.

Niobe: Niobe, Lidya kralı Tantalos’un kızıdır. Thebai kralı Amphionla evlenmiştir ve ondan birçok çocuğu olmuştur. Niobe çok fazla çocuğu olduğundan kendisini Tanrıça Leto’dan üstün görerek tanrıçayı aşağılamıştır. Bunun üzerine Leto’nun çocukları Artemis ve Apollon, Niobe‘nin çocuklarını oklarla öldürmüşlerdir. 6 erkek çocuğunu Apollon, 6 kız çocuğunu ise Artemis öldürmüştür. Niobe bu acıya dayanamamıştır ve tanrı buyruğuyla taş olmuştur. Niobe efsaneyi doğrulayan bir biçimde taşa dönüşmüştür ve bugün Manisa‘da kadın yüzü biçiminde bir kaya vardır. Bu kayanın göz kısımlarındaki deliklerden su akar. Bu da gözü yaşlı Niobe‘yi tasvir etmektedir.

Meleagros: Aitolia’nın Kalidon bölgesinin kralı Oineus ile Althaia’nın oğludur. Hasat bayramında bütün tanrılara kurban kestiği hâlde Artemis‘i unutur. Bunu kendine karşı saygısızlık olarak gören tanrıça, Kalydon bölgesine korkunç bir domuz gönderir. Bu domuz tüm ekinleri mahvedince kıtlık başlar. Meleagros bu domuzu avlamaya kalkışır ancak çok zorlu bir canavar olduğu için yardımına çokça yiğit gelir. Komşuları Kuretler de gelir ve domuz öldürülür. Ancak kini geçmeyen Artemis bu defa Kuretler ile Aitolialar arasında av paylaşımıyla ilgili kavga çıkartır. Bir efsaneye göre Meleagros bu sırada dayılarını öldürdüğü için annesi onu lanetler ve Meleagros çekip gider. Bunu fırsat bilen Kuretler şehri yakıp yıkarlar. Herkes Meleagros’a ülkesine geri dönmesini söyler ve Melegros öfkesinden vazgeçip ülkesine gelir ve Kuretleri kovar. Bir başka anlatıma göre ise Meleagros domuzun postunu domuz avına katılan kız kahraman Atalante’ye vermek ister. Ancak bir kadının kendilerinden üstün tutulmasına avcılar karşı çıkar. Bu kargaşada Meleagros dayılarını öldürür. Bunun üzerine annesi Meleagros’un yaşamıyla ilgili olan odunu ateşe verip oğlunu öldürür.

İphigeneia: Babası Agamemnon av sırasında Tanrıça Artemis‘in kutsal geyiklerinden birini öldürür. Bunun üzerine Artemis rüzgârları keser ve Truva Savaşı (Troy) için giden filoları engeller. Artemis tek bir şartla rüzgârların yeniden esmesine izin verir: Kızını Artemis adına kurban edecektir. En başta buna yanaşmayan Agamemnon daha sonra ülkenin çıkarları için kabul eder. Kızını kurban etmek için bir sunağın üzerine koyar ve bıçağı boğazına yaklaştırır; ama kıza acıyan Artemis kızı havaya kaldırır ve onun yerine bir geyik koyar.

Orion: Artemis genç ve yakışıklı olan bu avcıya aşık olur ve evlenmeme kararından bile vazgeçer. Fakat Apollon kardeşinin bu avcıyla evlenmesini istemez ve Artemis‘i vazgeçirmeye çalışır; ancak Artemis vazgeçmek yerine daha çok bağlanır. Bunun üzerine Apollon hile yoluyla avcıyı ortadan kaldırmak ister. Bir gün Orion yüzerken Apollon Artemis’i Orion’un başı küçük bir nokta kalıncaya kadar uzak bir yere götürür ve o hedefi vurup vuramayacağını sorar. Avcı tanrıça heyecanlanır ve okunu hedefe gönderir. Daha sonra onun Orion olduğunu anladığında çok üzülür ve babası Zeus‘tan onu bir takımyıldızı olarak gökyüzüne almasını ister ve böylece Zeus kızının isteğini yerine getirir.

Diğer bir hikâyeye göre; Artemis Orion’a âşık olur ve birlikte vakit geçirmeye başlarlar. Artemis bakirelik yemini ve aşkı arasında kalır. Bu arada Orion’la sürekli olarak ava çıkarlar ve yine ava çıktıkları bir gün Orion Artemis’in kendisine olan ilgisinden de emin olarak yanına yaklaşarak elini tutar. Bugüne kadar hiçbir erkeğin dokunamadığı Artemis bu durum üzerine birden sinirlenir ve Orion’u öldürür. Daha sonra yaptığından çok pişman olup babası Zeus‘a onu ölümsüz yapması için yalvarır. Zeus bunu yapmayacağını ancak onu göğe alarak sonsuza kadar bir takımyıldızı yapabileceğini söyler. Artemis de bunu kabul eder.

Aktaion: Thebialı bir avcıdır. Çoban Aristaios ile Autonoe’nin oğludur. Çok yaman bir avcı olduktan sonra gurura kapılıp kendini Artemis‘ten daha üstün görür. Bir gün tanrıçayı derede yıkanırken çıplak görür. Artemis bu kadar saygısızlığı kabullenemeyerek Aktaion’u geyiğe çevirir ve Aktaion’un elli köpeğini üstüne salar. Köpekler efendilerini parçaladıklarını anlamadıkları için uluyarak Aktaion’u ararlar. Böylece Kheiron’un mağarasına kadar gelirler. Kheiron da köpekleri sakinleştirebilmek için Aktaion’un bir heykelini yapar.

Herkül: Herkül’ün 12 görevinden biri de tanrıçanın hızı ile ünlü Artemis’in kutsal hayvanı Kyreneia Geyiği’ni canlı yakalamaktır.

Artemis, Yunan mitolojisi ve Antik Roma mitolojisinde bakireliğin sembolü olmasına rağmen, Anadolu’da Efes’te, Artemis doğurganlığın ve bereketin sembolü olan bir ana tanrıçayı simgeler. Yay taşımaz, Frig Kibelesiyle özdeştirilir. Dünyanın 7 harikasından biri olan Efes Artemis Tapınağı, bu tanrıça adına yapılmıştır. Tanrıça Artemis’e ithaf edilmiş tapınak Efes’te MÖ 550 yıllarında tamamlanmıştır. Tapınak tamamen mermerden inşa edilmiştir. Dünyanın eski yedi harikasından biri sayılan tapınaktan geriye bugün sadece bir iki mermer parçası kalmıştır. Türkiye’deki antik kent Selçuk İzmir‘de bulunmaktadır.

Artemis’in Adları :
En ünlüsü Artemis Plymastus (Çok memeli) olmak üzere pek çok lakabı olan tanrıça ayrıca Orthia (dik), Lygodesma (söğüt bağlı), Agrotera (avcı), Koryphaea (tepenin), Limnaea ve Limatis (Gölün), Daphnaea (defne), Lyceia veya Lykea (vahşi), Aeginaea (keçi tanrıçası), Karyatis (Ceviz ağacının), Ariste (iyi), Kalliste (adil) olarak adlandırılmıştır. Etrüsklerce Aritimi, Artume veya Artumes olarak bilinen tanrıça daha çok kardeşi Aplu (Apollon) ile birlikte tasvir edilmiştir ki Aplu’nun bronz heykellerinden birisi Aritimi’ye adanmış bir kitabeye sahipti.

Efes Artemis Tapınağı ilk yapıldığındaki hali:

Efes Artemis Tapınağı şimdiki hali:

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Mithat Alam kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Mithat Alam, Mithat Alam Film Merkezi’nin kurucusudur.

Mithat Alam, 9 Nisan 1945 tarihinde İstanbul‘da doğmuştur. İlkokulun ilk senesini Teşvikiye’deki Nilüfer Hatun İlkokulu’nda okudu, kalan üç yılı ise Işık Lisesi’nin ilk mektebinde okudu, 11 yaşında 1956 yılında Robert Kolej’ini kazandı. Orta ve Lise eğitimini  Robert Kolej‘inde tamamladıktan sonra yine üniversite eğitimini de Robert Kolej Yüksek Okulunda (Boğaziçi Üniversitesi) İş İdaresi bölümünde yaparak 1968 yılında mezun oldu. Yüksek lisans eğitimini de aynı okulda yaptıktan sonra Almanya‘ya giderek Goethe Enstitüsü’nde bir yıl kadar eğitim aldı.

aslennereli.com

Mithat Alam, Almanya‘dan döndükten sonra İstanbul‘da babasından devraldığı, tekstil  ve tütün makinelerinin satışıyla ilgili İngiliz, Amerikan ve İspanyol şirketlerinin 1972-2004 yıllarında temsilciliklerini yaptı.

Çocukluğundan beri yoğun ilgi duyduğu sinema alanında, 1989 yılından başlayarak bazı dergi ve gazetelere köşe yazıları ve yorumlar yazan Mithat Alam, 1998-2008 yılları arasında da Boğaziçi Üniversitesi‘nde sinema dersleri verdi

1999 yılında Boğaziçi Üniversitesi‘ne yaptığı bağış ile Mithat Alam Film Merkezi’ni kurdu. Yıllar içinde biriktirdiği film arşivini bu merkeze bağışladı. Tüm enerjisini, maddi ve manevi birikimini adadığı Mithat Alam Film Merkezi düzenlediği etkinlikler ve öğrencilere sunduğu imkânlarla sinema dünyasının önemli bir kurumu haline geldi.

Mithat Alam Film Merkez’inde pek çok sinemacı yetişti. Merkez aynı zamanda “Altyazı” Aylık Sinema Dergisini yayınlamakta olup, Mithat Alam da uzun süre derginin yayın danışmanlığı görevini yürüttü.

Ayrıca 2008 yılından bu yana sinema alanında lisansüstü eğitim almak isteyen gençlere burs sağlamak amacıyla Mithat Alam Eğitim Vakfı’nı kurdu.

Mithat Alam, hiç evlenmedi.

Mithat Alam, 28 Kasım 2016 tarihinde İstanbul‘da pankreas kanseri nedeni ile 71 yaşında ölmüştür.

Ödülleri :
2017 – 36. Uluslararası İstanbul Film Festivali  – “Sinema Emek Ödülü”

Hakkında yazılan Kitaplar :
Sinemayı Seven Adam: Mithat Alam ( Yazarı: Umut Barış Dönmez)
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

David Edward Hughes kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

David Edward Hughes, matbaa telgrafı ve mikrofon üzerindeki çalışmalarıyla tanınan İngiliz-Amerikalı bir mucit, pratik deneyci ve müzik profesörüydü. Karbon mikrofonu da o icat etmiştir.

David Edward Hughes, 16 Mayıs 1830 tarihinde İngiltere, Londra‘da müzik konusunda yetenekli bir ailenin oğlu olarak doğmuştur. Ailesi o 7 yaşında iken ABD‘ye taşındı ve Kentucky’de yaşamaya başladılar.

Altı yaşındayken arp ve İngiliz akordeonunu çalmaya başlayan David Edward Hughes, ABD‘ye gittiklerinde de devam ederek Amerika’nın seçkin Alman piyanisti Herr Hast‘ın dikkatini çekti ve Kentucky Bardstown’daki St. Joseph’s College’da eğitim almasını sağladı.

David Edward Hughes, ABD Kentucky’de müzik profesörü oldu. 1855 yılında matbaa telgrafının patentini aldı. 1855’te Hughes bir matbaa telgraf sistemi tasarladı. İki yıldan kısa bir süre içinde, Western Union da dahil olmak üzere, gelişmenin ilk aşamalarındaki bir dizi küçük telgraf şirketi, Hughes sistemi üzerinde telgraf işini yürütmek üzere büyük bir şirket (Western Union Telegraph Company) oluşturmak üzere birleşti. Avrupa‘da Hughes Telgraf Sistemi uluslararası bir standart haline geldi.

Hughes, icat kariyerine 20’li yaşlarının başında matbaa tipi telgraf aletinin icadıyla başladı. Amerika‘da icat edilip kullanılan bu sistem aynı zamanda Avrupa iletişim ağının başarılı bir şekilde büyümesinde de etkili oldu. Elektriksel parazitin bastırılması ve karbon mikrofonun keşfi üzerine yaptığı çalışma, telefon iletişiminin iyileştirilmesine ve indüksiyon dengesi ile yapılan deneyler metal dedektörüne yol açtı. 1879-1880 yıllarında mobil alıcısıyla 500 yarda mesafeden iletim almasını sağlayan benzersiz bir dedektör icat ettiği kablosuz deneyleri, onun yaratıcılığının bir övgüsüdür.

1857 yılında Londra‘ya geri dönen David Edward Hughes, deney ve buluşlarını daha da sürdürdü ve 1878 yılında geliştirilmiş bir karbon mikrofonu ortaya çıkardı. 1878’de Hughes, telefonlar için geliştirilen “vericiler” adı verilen güçlü elektronik ses alıcıları üzerindeki sesin etkileri üzerine çalışmasını yayınladı. Karbon telefon vericilerindeki dirençteki değişimin, karbonun kendisinin sıkıştırılmasından kaynaklandığı şeklindeki yaygın teori yerine, karbon parçalar arasındaki etkileşimin bir sonucu olduğunu gösterdi. Son derece zayıf sesleri alma kabiliyetine dayanarak, Hughes buna “mikrofon etkisi” adını verdi (1827’de Charles Wheatstone tarafından mekanik ses amplifikatörü için türetilen bir kelimeyi kullanarak). Bir bataryaya ve galvanometreye bağlı diğer iki çivinin üzerine demir bir çivi yerleştirerek bu gevşek temas ilkesinin basit bir gösterimini gerçekleştirdi. Makalesi 8 Mayıs 1878’de Londra Kraliyet Cemiyeti önünde Thomas Henry Huxley tarafından okundu ve yeni “mikrofonu” Telegraph Journal ve Electrical Review’un 1 Temmuz sayısında ele alındı.

Hughes, çalışmalarını Thomas Alva Edison‘un bir karbon telefon vericisi üzerinde çalıştığı ve Emile Berliner‘in gevşek temaslı bir verici üzerinde çalıştığı dönemde yayınladı.

Hem David Edward Hughes hem de Thomas Alva Edison, çalışmalarını Johann Philipp Reis‘in telefon çalışmasına dayandırmış olabilir. Hughes, sesi daha iyi yakalamak için karbon bloklara yapıştırılmış bir dizi “karbon kalem” kullanarak mikrofon tasarımını geliştirdi, ancak başkaları tarafından geliştirilmek üzere kamuya açık olması gerektiğini düşünerek çalışmasının patentini hiçbir zaman almadı.

David Edward Hughes, radyo dalgalarının varlığını Heinrich Rudolf Hertz tarafından 1888 yılında kanıtlamadan dokuz yıl önce bulmuş gibi görünüyor.

1879’da deneyleri sırasında yeni bir fenomen gibi görünen şeyi belirledi: bir cihazdaki kıvılcım ayrı bir taşınabilir cihazdan duyulabiliyordu. Mikrofon aparatını kurmuştu. Büyük olasılıkla radyo yayınlarıydı, ancak bu, elektromanyetik radyasyonun kanıtlanmış bir kavram olmasından dokuz yıl önceydi ve Hughes, başkaları tarafından keşfinin yalnızca elektromanyetik indüksiyon olduğuna ikna edildi.

David Edward Hughes, Haziran 1880’de Kraliyet Cemiyeti Üyesi seçildi ve 1885’te Kraliyet Madalyasını kazandı.

David Edward Hughes, Anna Chadbourne il evli idi.

David Edward Hughes, 22 Ocak, 1900 tarihinde Londra, İngiltere‘de 70 yaşında ölmüştür.

Ölümünden sonra Hughes Madalyası, Kraliyet Cemiyeti tarafından onun onuruna yaratıldı ve diğer bilim adamlarına “takdir amacıyla” 1902 yılından itibaren verildi.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Salvatore Ferragamo kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Salvatore Ferragamo, dünya genelinde en iyi bilinen, ”İtalya’da Üretilmiştir” ibareli lüks markaların öncülerindendir.

Salvatore Ferragamo, 5 Haziran 1898 tarihinde Bonito, İtalya’da Çiftçilikle uğraşan ve 14 çocuklu fakir bir ailenin onbirinci çocuğu olarak doğmuştur. Sekiz yaşındayken çırak olarak çalışmaya başladı. Bir yıl boyunca Napoli‘de ayakkabıcılık eğitimi aldı. Bir sene sonra da ilk ayakkabılarını yapmaya başlamıştı. İlk olarak kız kardeşlerine ayakkabılar yaptı.

aslennereli.com

Onaltı yaşındayken Birinci Dünya Savaşı patlak verdi ve Salvatore Ferragamo, 1914 yılında bavulunu toplayıp Amerika‘ya gitti ve kardeşlerinden birinin kovboy çizme fabrikasında çalıştığı Boston, Massachusetts’e yerleşti. Kısa bir süre kaldıktan sonra Santa Barbara’ya taşındı. Birçok sıkıntıdan sonra Santa Barbara’da küçük bir ayakkabıcı dükkânı açmayı başardı. Sesli sinema dönemi ile birlikte Salvatore Ferragamo, Hollywood Bulvarı’nda yerini aldı. 1920’li yıllarda Hollywood yıldızlarına özel olarak ayakkabılar tasarladı. Marlene Dietrich, Joan Crawford, Cooch Behar, Marilyn Monroe, Sophia Loren, Audrey Hepburn, Ava Gardner, Bette Davis, Eva Peron gibi ünlüler müşterisi oldu.

Bir yandan da Güney Kaliforniya Üniversitesi‘nde anatomi okumaya başladı. ABD‘de on üç yıl geçirdikten sonra 1927’de İtalya‘ya döndü ve Floransa‘ya yerleşti. El işçiliği ile yaptığı benzersiz el yapımı ayakkabıları ve ayakkabıya yaptığı bilimsel ve yaratıcı yaklaşım, kama topuğu ve kafes topuğu gibi pek çok yeniliği doğurdu.

Salvatore Ferragamo, Wanda Ferragamo-Miletti ile evlendi. (Fiamma, Giovanna, Fulvia, Ferruccio, Massimo ve Leonardo) üç kızı, üç oğlu oldu.

Salvatore Ferragamo, 7 Ağustos 1960 tarihinde Floransa, İtalya’da 62 yaşında ölmüştür.

1933 ekonomik buhranı biraz onu da etkilediyse de bugün hala eşi, çocukları ve hatta torunları şirketi yönetmeye devam ediyor. Ayrıca bugün sadece ayakkabı değil çantadan parfüme hatta kıyafete kadar birçok farklı segmentte hizmet veriyor.

1995 tarihinde eşi Wanda tarafından Floransa’da “Salvatore Ferregamo Ayakkabı Müzesi” açtı.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Burhan Öçal kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Perküsyon ustasıdır.

Burhan Öçal, 25 Nisan 1959 tarihinde Kırklareli’nde müzisyen bir ailenin çocuğu olarak doğmuştur. Babası sinema işletiyordu. 7 kardeşin en küçüğüdür. Çocukluğunda bir dönem Niğde’ye gitti, bir yıl kadar orada kaldı. Ortaokulu Kırklareli’nde okudu. Liseyi Ankara‘da okudu. Sonra Nişantaşı’nda İstanbul Belediye konservatuvarına gitti, ama bitiremedi.

aslennereli.com

18 yaşındayken babasına Amerika’ya gitmek istediğini söyledi. Çocukluk arkadaşı Erol Aral o dönemde İsviçre’de okuyordu. Erol’la kardeş gibiydi önce onu ziyaret edip oradan Amerika’ya gitmeyi planladı ama Zürih’e varınca orada tam 12 yıl kaldı.

Çok genç yaşta başladığı müzik çalışmalarına yirmidört yaşından itibaren gittiği İsviçre, Zürih’de devam etmektedir. Ve halen 2 ülke arasında gidip gelmektedir.

Burhan Öçal, Darbuka, kös ve her tür perküsyon enstrümanının yanısıra, divan-saz, tanbur ve ud gibi telli Türk çalgılarının da ustasıdır.

1979 yılında katıldığı Zürih Şiir Festivali’nde ilk kez Batı Avrupa izleyicisinin karşısına çıkan Burhan Öçal, o tarihten bu yana dünyanın çeşitli ülkelerinde solo konserler vermektedir.

Müzik çalışmalarında, Klasik Türk Müziği’nin yanı sıra, Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki saray müziği ve halk müziğinden etkiler bulunan Burhan Öçal’ın çaldığı enstrümanlar da tıpkı müziği gibi çeşitlilik göstermekte. Darbuka, kös ve her tür perküsyon enstrümanının yanı sıra, divan-saz, tanbur ve ud gibi telli Türk çalgılarının da ustası olan sanatçı, çoğu kez özgün müziğine güçlü sesi ile eşlik etmekte. Müziğine hakim olan atak enerjik, çoşkulu ve mükemmelliyetçi yapısıyla, müzikteki tüm sınırları sonuna dek zorlayan sanatçı, aynı konserde hem vurmalı hem de telli çalgıları bir arada çalarak eleştirmenleri ve izleyicileri şaşırtmakta.

Burhan Öçal tarafından 1991 yılında “İstanbul Oriental Ensemble” adı altında bir orkestra kuruldu.

Burhan Öçal, 1991 yılında Cemal Reşit Rey konser salonundaTürkiye’de ilk konserini verdiğinde İsviçre’nin, Almanya’nın hatta Amerika’nın birçok önemli festivalinde sahne almıştı.

2007 yılında Burhan Öçal & İstanbul Oriental Ensemble gerçekleştirdikleri Fransa turnesi kapsamında konserler verdi. Katıldığı festivallerle onbinlerce kişiyi Türk Müziği ritmleri ile coşturan Burhan Öçal’a Fransız gazeteciler “Darbukanın Şövalyesi” adını taktı.

1986 yılında, tanınmış piyanist Maria Joao Pires ve gitarist Elliot Fisk ile sahneye çıkan sanatçı, bu iki konseriyle klasik batı müziğine de başarılı bir giriş yaptı. Eleştirmenlerden büyük övgüler toplayan bu girişimini 1992’de Joe Zawinul ve Senfonik Orkestrası ile sürdürdü ve halen sürdürmektedir.

1999 ve 2001 yıllarında dünyanın en önemli artist ajanslarından olan ICM ile Amerika’da seri konserler veren Burhan Öçal, 2002 Nisan ayında, İstanbul Oriental Ensemble ile ABD’de turneye çıktı.

Derimod markasının reklam yıldızı oldu.

2004 yılında yönetmenliğini Abdullah Oğuz’un yaptığı “O Şimdi Mahkum” filminde başrolü Yavuz Bingöl, Levent Kazak, Gökhan Özoğuz, Erkan Can ve Zafer Algöz ile paylaşmıştır.

Almanca ve İngilizce bilen Burhan Öçal’ın müzik dışında gece hayatı yok ama araba tutkusu var. Klasik otomobilleri seviyor. Binek arabasının dışında iki tane Amerikan arabası var. İsviçre’de şarap sevgisi bulaştı. Bir şarap koleksiyonu var.

İlk eşi bir soprano idi. Evlendikten bir yıl sonra boşandı. İkinci eşinden de boşandı.

Albümleri :
1989 – The Turkish Butcher’s Dance
1991 – Sultan Secret Door
1992 – “Turkish Traditional Percussion” Burhan Öçal
1992 – Black Sea – Karadeniz
1992 – Demedim mi?
1993 – Burhan Öçal “Turkish Folk Music”
1993 – Derviş Mustafa
1996 – Jardin Ottoman
1997 – Oient Secret
1998 – “Seda Oriental Bird” Christopher Dell – Holger Mantey – Burhan Öçal
1998 – Burhan Öçal “Classic Ansamble”
1998 – Caravaneseria
1999 – Grove Alla Turca (Türkiye)
2000 – Sultan Osman

2001 – Nacht Musik
2004 – Sultan Orhan
2004 – Trakya All Star-Kırklareli İl Sınırı
2005 – Yeni Rüya
2006 – Kammerorchester – Howard Griffiths
2006 – Oynamaya Geldik
2012 – Grand Bazar (Kapalıçarşı)

Filmleri :
2010 – Yeni Baştan
2010 – Şüphe
2009 – Türkler Çıldırmış Olmalı: Görev Afrika
2008 – Dinle Neyden
2007 – n’filtre
2007 – O Kadın
2006 – Maçolar (Dizi)
2004 – O Şimdi Mahkum

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Christine Taylor kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Christine Joan Taylor, 30 Temmuz 1971 tarihinde ABD. Pennsylvania, Allentown’da doğmuştur. Annesinin adı Joan ve babasının adı Skip Taylor’dur. Brian adında bir erkek kardeşi vardır. Allentown Merkez Katolik Lisesinde okudu. 1989 yılında mezun oldu.

aslennereli.com

1989 yılında Nickelodeon TV‘de çocuk dizisi olan “Hey Dude” dizisinde Melody Hanson karakterini canlandırarak başladı.

1996 yılında Party Girl dizisinde ve 1996 yılında aynı isimli Party Girl sinema filminde oynadı.

Christine Taylor, 13 Mayıs 2000’de “Zoolander” filminde birlikte oynadığı oyuncu Ben Stiller ile evlendi. Çiftin 10 Nisan 2002 doğumlu Ella Olivia isminde bir kızları ve 10 Temmuz 2005 doğumlu Quinlin Dempsey isminde bir oğulları var.

2016 yılında yönetmenliğini Ben Stiller’in yaptığı “Zoolander 2” filminde Ben Stiller, Owen Wilson, Penelope Cruz, Kim Kardashian, Billy Zane, Justin Bieber, Susan Sarandon, John Malkovich, Katy Perry, Kiefer Sutherland, Milla Jovovich, Christine Taylor, Demi Lovato, Ariana Grande ile beraber rol aldı.

Filmleri :
1993 – Calendar Girl
1993 – Güç gösterisi
1994 – Demons 2 Gece
1995 – Ücretsiz Breaking
1995 – Brady Bunch Movie
1995 – İşte Munsters gel
1996 – Craft
1996 – Zamanın uçlarına
1996 – A Very Brady Sequel
1996 – Kedi Parakeet Kırlangıçlar ve Konuşuyor!
1997 – Kamp ateşi Masallar
1998 – Inkâr
1998 – Düğün Şarkıcısı
1998 – Gecelik Teslim
1998 – Desperate ama ciddi değil
1998 – Isı Vizyon ve Jack
1999 – Toledo veda öpücüğü
2001 – True Love
2001 – Zoolander
2003 – Harry’nin Kız
2004 – Dodgeball: A True Underdog Story
2004 – İlk Yıl a Bitch
2005 – Commuters
2006 – 52 Uçak Bileti
2006 – Oda 6
2006 – Ithaf
2006 – Ayna
2007 – License to Wed
2008 – Tropic Thunder
2008 – Kabluey
2010 – Elveda Bay Kringle
2011 – Rip Şehir
2012 – İlk Kez
2016 – Zoolander 2 (Matilda Jeffries ) (Sinema Filmi)
2016 – Little Boxes ( Joan) (Sinema Filmi)

Dizileri :
1989-1991 – Hey Dude
1991 – Dallas
1991 – Hayat Goes On
1991 – Bell tarafından kaydedilen
1992 – Çiçek
1995 – Şehir Caroline
1995 – Ellen
1996 – Parti Kız
1997 – Geri sarma
1997 – Murphy Brown
1997 – Seinfeld
1997 – Arkadaşlar
1999 – Aşk tanrısı
2000 – Spin City
2004 – Curb Your Enthusiasm
2005-2013 – Arrested Development
2006 – My Name Is Earl
2006 – American Dad!
2010 – Phineas ve Ferb
2010 – Hannah Montana Forever
2010 – Farewell Mr. Kringle (Anna) (Televizyon Filmi)
2011 – Rip City (Janet Marsh) (Televizyon Filmi)
2012–2013 – Burning Love (Symphony) (Televizyon Dizisi)
2015 – Sharing (Polly) (Televizyon Filmi)
2016 – Search Party (Gail) (Televizyon Dizisi)

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Mahmud Hüdayi kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Mahmud Hüdayi, Osmanlı Devleti zamanında Anadolu’da yetişen velîlerden olup, Halvetiyye tarikatının kolu, Celvetiyye tarikatının kurucusudur.

Mahmud Hüdayi, 1541 yılında Karaman Eyâleti’nin Aksaray Sancağı’nın Şereflikoçhisar kazasında doğmuştur. Babası Fadlullah Mahmud bin Mahmûd’dur. Aziz Mahmud Hüdayi,  Cüneyd-i Bağdâdî’nin neslinden olup “seyyid” unvanı taşımaktadır. Çocukluğu Sivrihisar’da geçen Azîz Mahmûd Hüdâî, burada tahsiline başladı. İlmini arttırmak için İstanbul’a gitti ve tahsiline Küçük Ayasofya Medresesi’nde devam etti.

Çok zekî olan Mahmûd Hüdâî, bir defa okuduğunu zihninde tutar, tekrar kitaba bakmaya lüzum hissetmezdi. Hocalarından Nâzırzâde Ramazan Efendi, ona husûsî bir ihtimam gösterdi. Genç yaşta; tefsir, hadîs, fıkıh ve zamanın fen ilimlerinde büyük bir âlim oldu.

aslennereli.com

Hocası Nâzırzâde Ramazan Efendi onu yanına yardımcı aldı. O, hocası Ramazan Efendi’ye yardım ederken, bir taraftan da, Halveti yolu şeyhlerinden Muslihuddîn Efendi’nin sohbetlerine katılarak tasavvuf yolunda ilerlemeya çalıştı. Bu arada hocası Ramazan Efendi’nin Edirne’deki Sultan Selîm Medresesi’ne tâyini çıkınca, Azîz Mahmûd Hüdâî de hocasıyla birlikte gitti. Ramazan Efendi bir süre sonra Mısır ve Şam’a kâdı olarak gönderilince, talebesini yine yanında götürdü. Azîz Mahmûd Hüdâî Mısır’da Halveti yolunun büyüklerinden Kerîmeddîn hazretlerinden ders alarak, tasavvuf yolunda yetişmeye çalıştı.

Mahmûd Hüdâî, 1574 yılında otuz üç yaşında iken hocası ile birlikte Bursa’ya geldi. Üç sene Ferhâdiye Medresesi’nde müderrislik yaptıktan sonra hocasının vefâtı üzerine Bursa kâdısı oldu.

Mahmud Hüdayi, 20 Ocak 1577 tarihinde Bursa’da Muhammed Üftâde‘ye intisap etti. Aziz Mahmud Hüdâyî’nin üç yıl süren seyrüsülûkü (tasavvuf yolculuğu) boyunca mürşidinin söylediği sözleri Arapça olarak kaydetmiş, hilâfet alıp Bursa’dan ayrılmasına bir ay kala 9 Şevval 987 (29 Kasım 1579) Cuma günü tamamladığı eser Vâḳıʿât-ı Hüdâyî (Vâḳıʿât-ı Üftâde) adıyla tanınmıştır.

Hocası ona icazet verdi ve çocukluğunu geçirdiği Sivrihisar’a İslâmiyet’i yaymak, emir ve yasaklarını bildirmek için gönderdi. Ailesiyle Sivrihisar’a giden Mahmûd Hüdâî, orada altı ay kaldıktan sonra, tekrar Bursa’ya döndü. Doksan yaşını geçmiş olan hocasının hizmetini görmeye başladı. Hocası Muhammed Üftâde 1580 yılında öldü.

Mahmûd Hüdâî manevî bir işaretle Trakya’ya gitti. Bir müddet sonra da şeyhülislâm Hoca Sa’deddîn Efendi vasıtasıyla İstanbul’a geldi. Küçük Ayasofya Câmii tekkesinde hocalık yapmaya başladı. Bu arada Fâtih Câmii’nde talebelere, tefsîr, hadîs ve fıkıh dersleri verdi. Burada kaldığı müddet içinde ilim ve devlet adamlarına kadar uzanan geniş bir muhit edindi.

Bu arada, Üsküdar’da şimdiki türbesinin bulunduğu yeri satın alarak dergâhını inşâ ettirdi. Dergâhında yüzlerce talebenin yetişmesi için çok uğraştı. Dergâh, en fakîrinden en zenginine ve en üst kademedeki devlet ricaline kadar her tabakadan insanlar ile dolup taşıyordu.

Devrin pâdişâhları da ona hürmette kusur etmiyorlardı. III. Murat, I. Ahmet, II. Osman ve IV. Murat’a nasîhatlarda bulundu. IV. Murat’a saltanat kılıcını o kuşattı.

1595 yılında İranlılarla yapılan Tebriz seferine Ferhat Paşa ile beraber katıldı. Zaman zaman pâdişâhların davetlisi olarak saraya gidip, onlarla sohbetlerde bulundu. Üsküdar iskelesindeki Mihrimah Sultan Câmii’nde ve Sultan Ahmed Câmii’nde belli günlerde vâz verdi.

1598 yılında Üsküdar’da cami ve dergah yaptırdı.

Mahmud Hüdayi, Kanuni Sultan Süleyman’ın Hürrem Sultan’dan olan kızı Mihrimah Sultan‘ın Rüstem Paşa ile evliliğinden olan kızı Ayşe Hümaşah Sultan ile1598 yılında evlendi ve Mehmet Muhtar, Ali Murtaza, Zeynep, Mustafa Ebrar, Ayşe, Abdülvahit, Fatma Zehra, Ahmet Sıddık, Ümmügülsüm adlarında 9 çocuğu vardı

Mahmud Hüdayi, 1628 yılında Üsküdar, İstanbul‘da 87 yaşında ölmüştür. Mezarı, İstanbul Üsküdar’da kendi dergahı yanındaki türbesindedir.

Azîz Mahmûd Hüdâînin söylediği ilâhilerden birisi şudur:
YALAN DÜNYA
Kim umar senden vefâyı,
Yalan dünyâ değil misin?
Muhammed-ül-Mustafâ’yı,
Alan dünyâ değil misin?

Yürü hey vefâsız yürü,
Sensin hodbin köhne karı,
Nice yüz bin erden geri,
Kalan dünyâ değil misin?

Kimisini nâlân edip,
Kimisini giryân edip,
Âhirî kâr uryân edip,
Soyan dünyâ değil misin?

Kastedip halkın özüne,
Toprak doldurup gözüne,
Ehl-i gafletin yüzüne,
Gülen dünyâ değil misin?

Eğer şâh ve eğer bende,
Her kişiyi salan bende
Kimse mekân tutmaz sende
Vîrân dünyâ değil misin?

Sihr ile donatıp kendin,
Meydâna salan semendin.
Âleme mihnet kemendin,
Salan dünyâ değil misin

İşin gücün dâim yalan,
Çok kişiden arta kalan,
Nice kerre boşalarak,
Dolan dünyâ değil misin?

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Fatin Rüştü Karakaş kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Fatin Rüştü Karakaş, 1968 yılında Rize‘de doğmuştur. Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümünde lisans eğitimini tamamlayan Fatin Rüştü Karakaş, İstanbul Üniversitesi‘nde Para ve Banka bölümünde yüksek lisansı yaptı.

aslennereli.com

1992 yılında Şekerbank Teftiş Kurulu’nda müfettiş yardımcısı olarak göreve başlayan Fatin Rüştü Karakaş, 2013 Ocak ayına kadar burada çeşitli görevler üstlendi. 2013 yılı Ocak ayından Kasım ayına kadar Şekerbank T.A.Ş. Personeli Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığı Vakfı’nda Genel Sekreter olarak görev yapan Fatin Rüştü Karakaş, Kasım 2013’te Şekerbank T.A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı olarak atanmıştır.

Fatin Rüştü Karakaş, bir süre Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunda (BDDK) Kurul Üyeliği yaptı ve 2019 yılında TMSF Kurul Üyeliğine atandı. 

Fatin Rüştü Karakaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın imzasıyla 8 Temmuz 2021 tarihli ve 31535 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanan karara göre Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı olarak atandı.

Fatin Rüştü Karakaş İsviçre Basel merkezli  Uluslararası Mevduat Sigortacıları Birliği’nin (IADI) 2021 Yılı Genel Kurulu’nda yapılan seçimlerde, birliğin en üst düzey karar mercii olan İcra Kurulu’na (EXCO) seçildi.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

İsmail Hüsrev Tökin kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

İsmail Hüsrev Tökin, 14 Mart 1902 tarihinde İstanbul‘da doğmuştur. Babası Ahmet Hüsrev Bey, Çerkez kökenli olup sarayla ilişkileri iyi olan bir aileye mensuptu. İlk, orta ve lise öğrenimini İstanbul Avusturya Lisesinde yaptı. 1918 yılında Mondros Mütarekesi döneminde babasının işleri İstanbul’da işgal kuvvetlerinin dikkatini çekince, evleri basılıp arama yapıldı. Aile üzerinde oluşan tedirginlik, annesinin çocuklarıyla beraber Bulgaristan’daki kardeşlerinin yanına gitmesine neden oldu. İsmail Hüsrev Tökin, Sofya’da kendisini çeşitli akımların arasında buldu. Komünistler, sosyalistler ve anarşistlerin gösteri ve eğitim programlarını görme fırsatı yakaladı. Annesi ve kardeşlerini Sofya’da bırakarak, yarım kalan lise eğitimini tamamlamak için İstanbul’a döndü.

İsmail Hüsrev Tökin, Liseden mezun olduktan sonra babasının görevli olduğu Kayseri’ye geldi. Talas Amerikan Koleji’nde Tarih ve Türkçe öğretmenliği yaptı. Anadolu’daki sol hareketin merkezlerinden olan Kayseri’deki bu akımlardan etkilendi. Babasının Ankara’ya tayininin çıkması üzerine Ankara’ya geldi.

aslennereli.com

15 Ağustos 1922’de Ankara’da toplanan  Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası’nın ilk kongresine katıldı. Partide kısa zamanda yükseldi. Sol hareketin önemli isimlerinden Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu ile yakından çalıştı. Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası’nın yayın organı olan  Yeni Hayat  adlı dergide isimsiz makaleler yazdı. Tekin Alp takma adıyla tercümeler yaptı.

Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası adına 5 Kasım-6 Aralık 1922 tarihleri arasında Moskova’da toplanan III. Enternasyonalin 4. Kongresi’ne Türkiye Komünist Partisi’nin  “genç komünistler teşkilatı”  delegesi olarak katılmasına karar verildi.

İsmail Hüsrev Tökin ile Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu sol çevreler üzerindeki baskının artması üzerine, toplantıya yasal olamayan yollardan gitmek zorunda kaldı. Zorlu bir yolculuk sonucu İnebolu-Sivastopol üzerinden Moskova’ya ulaştı. Bu yolculuğu kolaylaştıran önemli bir etken, yükseköğrenim görmesi için Sovyet Büyükelçiliğinin sağladığı burs idi. Vedat Nedim Tör  ile İsmail Hüsrev’in (Tökin) tanışması Moskova’daki kongrede sayesinde oldu.

1922-1925 yılları arasında Moskova’da Doğu Üniversitesinde öğrenim gördü. Moskova‘ya tıp öğrenimi amacıyla gitse de, ihtilâl sonrası yaşanan karışıklık nedeniyle bu planı gerçekleşmedi. Burada çok yakın dostluk kurduğu  Şevket Süreyya Aydemir, Nazım Hikmet Ran ve Vala Nureddin’in tavsiyesiyle iktisat okumaya karar derdi. Moskova Üniversitesi iktisat seminerlerine devam etti. Moskova’da Doğu Üniversitesinde okutman olarak da görev yaptı.

İsmail Hüsrev Tökin ve Şevket Süreyya Aydemir, Moskova’da Doğu Üniversitesi olarak anılan KUTV’deki eğitimleri sırasında Vladimir Ilyich Lenin, Karl Marx, Nikolay Buharin, Hobson ve Sombart’ın yazıları ile tanıştı. Her ikisi de kısa süre içinde gelecek vaat eden öğrenciler arasına girdi.

İsmail Hüsrev Tökin, Moskova’ya pasaportsuz gittiği için 1925 yılında dönüşü de yasal olmayan yollardan oldu. Bu sebeple 1926 yılı başında kısa bir süre tutuklu kaldı. Babasının yardımı ile serbest bırakıldı. Türkiye’ye dönüşünün ilk zamanlarında ideolojik bir dönüşüm yaşadı. Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmış olmasının verdiği milliyetçi hava ve 1925 Tevkifatı ile sol gruplar üzerinde oluşan baskı, İsmail Hüsrev Tökin‘i de etkiledi. 1927 yılında Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkasından (TİÇSF) ayrıldı.

İsmail Hüsrev Tökin‘in askerlik görevini yapmamış olduğu anlaşılınca on dört ay süreyle askerlik görevini yerine getirdi. Askerlik yaptığı dönemde kaleme aldığı “Sanayi Siyasetimiz” başlıklı makale, Hayat dergisinde 1927 yılı başlarında yayımlandı. Bu yazısında tarım ve iktisadî politikalara dönük değerlendirmeler yaptı. 1930’da aynı dergide kooperatifçilik üzerine yazıları çıktı.

İsmail Hüsrev Tökin, 1927 yılından sonra çeşitli kuruluşlarda çalıştı. 1929 yılına kadar bir Alman ihracat firmasının Türkiye  temsilciliğinde çalıştı. Firma adına mal bağlantıları yapmak üzere Anadolu’da üretim alanlarında üreticilerle konuşurken köylülerin sosyo- ekonomik durumları hakkında bilgi topladı. 1928’de firma Türkiye’deki faaliyetlerini sonlandırınca işsiz kaldı. Nafia Vekili Behiç’in (Erkin) özel kalemine memur olarak tayin edildi. Kısa zamanda Behiç Bey’in takdirini kazandı. Behiç Bey vekaletten ayrılınca Devlet Demiryolları İdaresi Ticaret Şubesi’ne tayin edildi.

İsmail Hüsrev Tökin, 1931 yılında Devlet Demiryolları Ticaret Şubesi’nden ayrılarak, Ziraat Bankası Kooperatifler Şubesi’nde göreve başladı ve kısa süre içerisinde şef oldu. 1931’de “İktisat Nasıl Okutulmalı” adlı eserini yayımladı. 1933 yılına kadar Ziraat Bankasında çalıştı. Kadro dergisinin yayınlanması için hazırlıklara başlandığı günlerde burada çalışmaktaydı.

Daha sonra  Ziraat  Bankası’nın kredi kooperatiflerinin ilk önce nerelerde kurulacağını incelemek üzere çıktığı Anadolu gezilerinde yine köylerde üreticilerin sosyal ilişkileri hakkında bilgiler derledi. Bu bilgiler, kısmen Türkiye Köy İktisadiyatı  kitabına malzeme oldu. 1934 yılında “Türkiye Köy İktisadiyatı” çalışmasını yazdı ve bu çalışması döneminin çok ötesindedir. Daha sonraları adı pek anılmayan Tökin istihbaratçı olduğu ve dönemin istihbarat örgütü  Millî Emniyet (Amale) Hizmetlerinde  çalıştığı öne sürüldü.

Yazı hayatı devam ederken kamuda çalışmaya devam etti. 1933 yılında Ziraat Bankası’ndaki görevinden ayrıldı.  Kadro’nun kapandığı günlerde Sümerbank’ta göreve başladı. Sümerbank’ın üç ayda bir yayımladığı iktisadî bültenleri çıkardı.

1937’de Konjonktör Şubesi’nde, ardından Müesseseler ve İştirakler Şubesi’nde müdürlük yaptı. 1939’a kadar Sümerbank’ta çalıştı. 1939-1941 yılları arasında Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü’nde coğrafya öğretmenliği yaptı. 1940 yılında ticaret liseleri için hazırladığı  Ekonomik Coğrafya  başlıklı ders kitabı Milli Eğitim Bakanlığı’nca yayımlandı.

1939’da  Atatürk’ün isteği üzerine hazırlanan “Atatürk Çiftlikleri”, 1938’de “Türkiye’de Ulusal Bankacılığın Gelişimi”, 1938’de  “Endüstrileşme Yolundaki Türkiye”, 1939’da “Türkiye’de Demiryolculuk Politikası” adlı kitapları hazırladı. Bu kitaplarda kendisinin adı bulunmamaktadır.

II. Dünya Savaşı’nın yaklaştığı yıllarda, topyekûn savaş ve savunma ekonomisi kavramları üzerinde durdu. Bu düşüncelerini  “Müdafaa Ekonomisi” adlı kitabında dile getirdi. 1941’de “La Politique Ferroviare en Turquie”, 1946’da “Rakamlarla İktisadi ve İçtimai Türkiye”, “Türkiye’de Sanayi”, 1946’da “İsmet İnönü: Şahsiyeti ve Ülküsü”, 1949 yılında  “İktisadi ve İçtimai Türkiye: Rakamlarla”  adlı çalışmaları yayımlandı. 1946 yılında Şevket Süreyya Aydemir ile savaş sonrası dönem için sanayi planı raporu hazırladı. “Kadrocu Plan”  olarak bilinen bu rapor hiçbir zaman uygulamaya konulmadı.

1944 ve 1946 yıllarında  Doğuş, 1952’de  Sohbet  adlı dergilerin yayınını yönetti. Ekonomi ve felsefe üzerine yazılar yazdı.  Sohbet  dergisinde tasavvuf, tarikatlar ve yoga ile ilgili konulara değindi.  Sohbet dergisindeki yazıları gençliğinde devam ettiği Rufai tekkelerindeki izlenimlerine ve Moskova’da okuduğu felsefe bilgisine dayanıyordu.

1941-1942 yıllarında kısa bir dönem Ticaret Bakanlığı’nda Dağıtma Ofisi Genel Müdür Yardımcılığı yaptı. 1942 yılında Başbakanlıkta görev yapmaya başladı. 1950’ye kadar Başbakanlık Denetleme Kurulu Danışmanlığı ve Genel Katipliği görevlerinde bulundu. Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle Başbakanlıktaki görevine son verildi.

1950-1953 yıllarında Devlet Demiryolları İşletme Müdürlüğü yaptı. Kısa bir süre de Genel Müdür Yardımcılığı yaptı. Bu atama Demokrat Parti içinde tepki çekince 1953’te Ankara’dan ayrılmak zorunda kaldı. 1953-1963 yılları arası İstanbul’da Yapı ve Kredi Bankası’nda İktisat Müşaviri olarak çalıştı.

F. W. Foerster’in banka için yazdığı  “İyi İnsan İyi İş Adamı” kitabını 1959’da, “İyi İnsan İyi Politikacı” kitabını 1960’ta Almancadan tercüme etti.

1963 yılında Yapı ve Kredi Bankası’ndaki görevinden ayrıldı. 1963-1975 arası İstanbul Ticaret Odası Genel Sekreterliği yaptı. 1963 ve 1964 yıllarında Şişli İktisat ve Ticari İlimler Akademisi’nde İktisat Tarihi dersleri verdi. Bu dönemde “İktisadi Durumun Tahlili”  (1964),  “Sterlin Devalüasyonu ve Türkiye’nin Dış Ticareti” (1968), “Para Değerinin Düşürülmesi Meselesi”  (1968), “Enflasyona Dair” (1970) adlı kitaplarını yayımladı. 1975’ten sonra özel bir şirkette üst düzey yöneticilik yaptı. 1963 yılından itibaren İstanbul Ticaret Odasının genel sekreterliği görevinde bulundu. Bu görevde iken 1973 yılında emekliye ayrıldı.

İsmail Hüsrev Tökin 1932 yılında, Şevket Süreyya Aydemir, Vedat Nedim Tör ve Burhan Asaf Belge gibi genç aydınlarla birlikte Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun öncülüğündeki  Kadro  dergisinin kurucuları arasında yer aldı. İsmail Hüsrev Tökin bu dergide; Türkiye’de Derebeylik Rejimi, Türkiye’de Millî Sermaye Hareketi, Şark Vilâyetlerinde Derebeylik, Millî Kurtuluş Devletçiliği, Türk Köylüsünü Topraklılandırmalı Fakat Nasıl? gibi yazılar yazdı. “Mazlum milletler” teorisini temel almakta ve tek parti yönetiminin ideolojisini üretmeyi amaçlayan Kadro Dergisi, 1932-1935 yıllarında çıktı, Dergi, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Tiran Elçiliğine atanmasından sonra faaliyetlerine son verdi.

Halkevleri’nin de öncülerinden olan İsmail Hüsrev Tökin’in bazı yayınları Türk Mason Derneği tarafından yayımlandı. İlginç bir şahsiyet olan Tökin’in ilgileri arasında Mevlana da vardır. Mevlana’da Yokoluş Felsefesi  başlıklı yazısında şöyle der: “Mevlana’da gaye, bir olmak, bir bulmak, bir bilmek değildir. O, yolun sonunu bitmekte bulur. Tanrı vuslatına kavuşarak sevgilide yok olmak hedefidir… Vuslat, yok oluşun ancak bir başlangıç kelimesidir.”

Hiç evlilik yapmayan İsmail Hüsrev Tökin, 21 Haziran 1993 tarihinde İstanbul‘da 91 yaşında ölmüştür.

Kitapları :
1932 – Türkiye’de Zirai Kooperatif Hareketi 
1934 – Türkiye Köy İktisadiyatı 
1940 – Ekonomik Coğrafya 
1946 – İsmet İnönü ve Şahsiyeti 
1946 – Türkiye’de Sanayii 
1964 – İktisadi Durumun Tahlili 
1964 – Mason Esrarı ve D.’ lerin Manası 
1964 – Bilgimizin Sınırları (Türk Mason Dergisi, S.55 (Temmuz 1964)
1968 – Para Değerinin Düşürülmesi Meselesi 

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Cortese Ferringo kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Cortese Ferringo Türkiye Dans Federasyonu kurucu üyelerindendir.

Cortese Ferringo, 1982 yılında İtalya‘nın Sicilya adasında doğmuştur. Tam adı Giancarlo Cortese Ferringo’dur. İtalya‘da 1996 yılında başladığı Bologna Üniversitesi Sahne Sanatları Bölümünden Dünya Dansları sanatçısı ve eğitmeni olarak 2000 yılında mezun olmuştur.

Cortese Ferringo, Uluslararası Dans yarışmalarında üç kez Dünya Şampiyonu olmuştur. Bu dereceler, 1996 International Latin Dance Sports Dans Şampiyonu 1998 Rome Universal Latin Dans Şampiyonu 1999 Arizona Phoenix Dance Championship- The Flamenco Dans Şampiyonu.

Sunuculuğunu “Huysuz Virjin” olarak bilinen Seyfi Dursunoğlu‘nun yaptığı, Türkiye de KanalD’de yayınlanan ünlü ‘So You Think You Can Dance’ orijinal adlı ‘Benimle Dans Eder misin?’ Türkiye TV dans yarışmasının eğitmenliğini ve koreograflığını Cortese Ferringo üstlenmiştir. Jüri üyeliklerini ise; Yonca Evcimik, Uğurkan Erez, Tan Sağtürk ve Asena Onur Çakmak yapmıştır.

Yonca Evcimik Kültür ve Sanat Okulu’nda dans bölüm başkanlığı yapmıştır.

Cortese Ferringo, Türkiye Dans Federasyonu kurucu üyelerindendir. Devlet Opera ve Balesi Süreyya Operası’nda koreograf olarak yer almıştır. Ardından Moda Akademi, Açık Sanat ve Müjdat Gezen Konservatuarı’nda dans bölüm başkanlığı yapmıştır. 7/24 Fitness Club Studyo’da dans çalışmaları yapmıştır. Hayat Olcay-Emin Olcay Atölye Sanat’ta dans bölüm başkanı olarak yer almıştır. Italian Dance Company kurucu ortaklarindandir.

Cortese Ferringo, Ocak 2000 – Ocak 2006 tarihleri arasında İtalya‘da MASSIMO TİYATRO VAKFI’nda dans eğitmeni olarak görev yaptı. Eylül 2005 – Haziran 2006 tarihleri arasında Türkiye de KanalD’de yayınlanan ünlü ‘So You Think You Can Dance’ orijinal adlı ‘Benimle Dans Eder misin?’ Türkiye TV dans yarışmasının eğitmenliğini ve koreograflığını yaptı.

Ocak 2006 – Ocak 2008 tarihleri arasında Türkiye Dans Sporları Federasyonu kurucu ortaklığını yaptı.

Eylül 2003 – Temmmuz 2009 tarihleri arasında İstanbul‘da Yonca Evcimik Kültür Merkezinde dans eğitmeni olarak görev yaptı.

Eylül 2008 – Temmuz 2009 tarihleri arasında Devlet Opera ve Balesi Süreyya Operası’nda koreograf olarak yer almıştır.

Eylül 2010 – Temmuz 2011 tarihleri arasında Mars Atletik Kulübü’nde (MAC) çalıştı.

Eyiül 2012 – Temmuz 2018 tarihleri arasında Müjdat Gezen Sanat Merkezinde dans bölüm başkanlığı yapmıştır. Aynı zamanda Ocak 2006 – Eylül 2018 tarihleri arasında İtalya Palermo Bölgesi, İtalyan Dans Topluluğu dans eğitmeni olarak görev yaptı.

Başarıları :
1996 – International Latin Dance Sports Dans Şampiyonu,
1998 – Rome Universal Latin Dans Şampiyonu,
1999 – Arizona Phoenix Dance Championship- The Flamenco Dans Şampiyonu.

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Hüseyin Kantarcı kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

28 Kasım 2015 tarihinde StarTv’de başlayan Big Brother yarışmasına katıldı.

Hüseyin Kantarcı, 1982 yılında Kastamonu’da doğmuştur. İstanbul’da yaşamaktadır. İstanbul Kültür Üniversitesi iktisat fakültesinden mezun oldu. Kamyonculuk yapmakta, Lojistik ve nakliye hizmetleri vermektedir.

aslennereli.com

Hüseyin Oğlum Yavaş anlamında “HOY” dedikleri lakabı vardır. 17 yaşından beri motor kullanan Hüseyin Kantarcı, evinde Yılan, iguana, pitbull cinsi köpek gibi değişik hayvanlar beşlemektedir.

26 Eylül 2015 tarihinde evlenen Hüseyin Kantarcı, balayından döner dönmez hemen Big Brother yarışmasına katıldı.

Hüseyin Kantarcı, 28 Kasım 2015 tarihinde StarTv’de başlayan Big Brother yarışmasına katıldı.

100 gün devam edecek olan Big Brother 8 kadın ve 8 erkek yarışmacının katılımı ile 28 Kasım 2015 tarihinde StarTv’de başladı. Asuman Krause‘nin sunuculuğunu yaptığı yarışmada, Alphan Yuvalı, Arsel Şentürk, Çağla Çoban, Demir Kırılmaz, Funda Güven, Gökçen Yurt, Gülşen Dinçer, Hüseyin Kantarcı, İdil Naz Kaluç, Oktay Yavuzarslan, Onur Aydemir, Rezan Denizmen, Seda Gümüşçü, Sinan Aydemir, Tuğra Özer, Yasin Özegemen yarışacaktır.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Ahmet Yatman kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Ahmet Yatman 20.yüzyılın en önemli kanun icracılarındandır.

Ahmet Yatman, 1897 yılında İstanbul’da doğmuştur. Amatör bir mûsikîşinas olan ve keman çalan Mehmet Bey ile Saide Hanım’ın oğludur. Çok küçükken babasının bir görevi sebebiyle geldikleri İzmir’e ailece göç etmişler. İzmir’de İlkokulu Yusuf Rıza İptida Mektebi’nde okurken bile kanun çalmaya çalışmıştır. Ahmet Yatman’ın babası da müzisyendi. İlk müzik derslerini babası, Hafız Mahmut Efendi ve asıl hanendelik yapan ve kanun da çalmış bulunan Ağyazar Efendi’den aldı. Kanun çalmaya on yaşında başlayan Ahmet Yatman, Ağyazar Efendi ile kanun çalışır ve Ama Ali, udi Serkis, Sotiri ve klarnet İbrahim’den faydalanır. Birkaç yıl sonra sahnelerde de çıkmaya başlamıştır.

aslennereli.com

Babasının yanında sahnelerde kanun çalmaya başlayan Ahmet Yatman, 1908 yılında İstanbul‘a geldiklerinde babası meşhur udi Serkis Ergüzer Efendi ile birlikte rıhtımda çalarken, Ahmet Yatman da onların yanında çalmaya başlar. Yaşı ilerledikçe fasıl mûsikîsine başladı.

Bundan sonra özellikle İstanbul sahnelerinde aranan ve sevilen bir sanatkâr olan Ahmet Yatman, 1927 yılında saz sanatçısı olarak İstanbul Radyosu’na da girmiştir.

Ahmet Yatman, İstanbul Radyosu’na kadrolu iken radyo dışında bir konserde Hafız Burhan birlikte izinsiz çıktığı için radyo Müdürü Hayreddin Hayreden tarafından radyodaki görevi sonlandırılır. Ahmet Yatman daha sonra Hafız Burhan birlikte gazinolarda çalışmaya devam etmiştir.

Birçok sanatçıya da plâk çalışmalarında eşlik etmiş olan Ahmet Yatman, birçok öğrenci yetiştirmiştir. İsmail Şençalar, Nuri Şenneyli, Hilmi Rit, Bahattin Duyarlar, Cüneyt Kosal ve Coşkun Erdem bunlardan bazılarıdır.

Ahmet Yatman 20.yüzyılın en önemli kanun icracılarındandır. Yatman, çağdaşı olan Artaki Candan, Hasan Ferit Alnar, Vecihe Daryal gibi dönemin en önemli kanun icracılarıyla birlikte kendi üslup özellikleri bakımından tarihteki yerini almıştır. Özellikle ajiliteli icra şeklini benimseyen Yatman, icrasında uyguladığı birçok teknikle dönemin diğer kanun icracıları arasından kolaylıkla sıyrılmış ve farklılığını ortaya koymuştur. Yatman’ın icralarında kullanmış olduğu süsleme teknikleri ve kalıplaşmış nağme bütünlükleri halen birçok icracı tarafından kullanılmaktadır.

Ahmet Yatman Kurtuluş savaşı sırasında Ankara’ya gidip savaşa katıldı.

Ahmet Yatman, 60 yılı aşkın bir süre içinde Türkiye sahnelerinde çalışmıştır. Yunanistan, Mısır, Almanya, Amerika, Suriye gibi ülkelerde konserlere katılmıştır.

1929 yılında Yunanistan’da Safiye Ayla Targan, Yesari Asım Arsoy, Cevdet Çağla ve Hafız Burhan ile birlikte konserlere katıldı.

Ahmet Yatman, Sabiha Yatman’la evli idi ve iki erkek, iki kız çocuğu vardı.

Çocuklarının Amerika’da okuması sebebiyle birçok defalar Amerika seyahatleri gerçekleştiren Ahmet Yatman, burada da müzikal çalışmalar gerçekleştirdi. Bunlar arasında tanınmış cazcılardan “Seromc Ric” Lee Morgen (Trompet) ile birlikte gerçekleştirdiği caz plağı sayılabilir. Ahmet Yatman tarafından caz plağındaki kanun taksimi Amerikalılar tarafından büyük hayranlıkla karşılanır. 1962’de Amerika’ya giden Yatman üç buçuk yıl burada kaldı ve geri dönüşünde Perihan Altındağ Sözeri ile çalıştı..

Ahmet Yatman, turnede bulunduğu sırada 13 Kasım 1973 Tarihinde Elazığ’da 76 yaşında kalp krizinden ölmüştür.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Agamemnon kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Yunan mitolojisinin güçlü figürlerinden biri olan Agamemnon, Miken Kralıdır.

Agamemnon, Yunan mitolojisinin güçlü figürlerinden biri olan Agamemnon, Miken Kralıdır. Aynı zamanda, Sparta Kralı Menelaosun da büyük kardeşidir. Tarih ve mitoloji sahnesindeki popülaritesini ise, Truva (Troy) savaşı için dönemin en büyük ordusunu Ege Denizinin karşısına geçirmesine borçludur.

Agamemnon, annesi Girit kralı Katreus’un kızı Aerope, babası Miken Kralı Atreus’dur. Agamemnon, Klytemnestra ile evliydi. Bu evlilikten Orestes adında bir erkek çocuk ile Elektra, İphigeneia ve Khrysothemis adında üç kız çocuğu dünyaya gelmiştir.

aslennereli.com

Agamemnon’un kardeşi Menelaus kayınpederi Tyndareus’un ölümünden sonra Sparta kralı olmuştur. Bir süre sonra Troya kralının ortanca oğlu Paris Sparta’ya giderek Menelaus’u ziyaret etmiştir. Daha önceden Paris’e dünyanın en güzel kadını Helen’in kendisine âşık olacağı sözünü veren Afrodit’in de yardımıyla Paris, Helen’i beraberinde Troya’ya kaçırmıştır. Menelaus’un evlilik töreni sırasında Yunan kent devlet krallarının tümü gerektiğinde Menelaus’a yardım etmeye söz verdiği için, Agamemnon’un araya girip krallara sözlerini hatırlatmasıyla güzel Helen’i Yunanistan’a geri getirebilmek için hep birlikte Troya’ya savaş ilan etmişlerdir.

Tanrı ve tanrıça figürlerinin yoğun olarak geçtiği efsanelerde, bu kutsallarla yakın ilişki içinde olduğu da görülebilmektedir. Bu efsanelerden biri de, Agamemnon‘un kardeşi Sparta Kralı Menelaos’un karısı Helen Truvalılar tarafından kaçırılınca, Yunan birliklerini bir araya toplayarak Truva’ya saldırma kararı alır. Yunan orduları Truva’ya gitmek için toplandığında, gemilerin hareketi için gerekli olan rüzgarın zerresinin olmaması sebebiyle, Agamemnon‘un Artemis‘e olan kurban kesme olayı ile ilgilidir. Öyle ki, Artemis‘in rüzgarları serbest bırakması adına, kızı Iphigenia’yı kurban vermeye kalkışmıştır. Kızını tam kesileceği sırada Artemis, bir tane dişi geyik göndermiş ve kızın yerine bu geyiğin kesilmesini sağlamıştır. Hayatta kalan kız, Artemis tapınağı’na rahibelik yapmıştır. Sonuç olarak ise, Yunan ordularının Truva’ya gitmesini sağlayacak olan rüzgarlar esmeye başlamıştır. Agamemnon‘un güçlü kişiliği, Yunan Mitolojisi içinde yer alan hikayelerin bir kısmında, Onun, tanrılar tanrısı Zeus‘tan da üstün tutulabilmesine sebebiyet vermiştir. Kimi anlatılanlara göre olağanüstü bir kahraman, kimi değerlendirmelerde ise ahlak yoksunu bir zorbadır. Ancak, nasıl anılırsa anılsın, Yunan Mitolojisinin öne çıkan ve eşsiz figürlerinden birisidir.

Agamemnon, siyasi anlamda da önemli ve kritik bir komutandır. Yunanistan genelindeki, neredeyse tüm şehir devletleri, Agamemnon’un komutası altındadır. Eğer Agamemnon bir ülkeye savaş açmak isterse, emri altındaki tüm şehir orduları, savaşa katılmak zorundadır. Bölgelerin krallarının gerçekleştirdiği konsey ya da toplantılarda, yine son söz söyleyici ve karar verici, Agamemnon’dur. Bu durumlardan dolayı da, aynı tanrılar tanrısı sıfatı ile anılan Zeus gibi, “krallar kralı” sıfatı, kendisine uygun görülmüştür.

Agamemnon’un, gücünü tanrıdan aldığı, tıpkı kut anlayışı gibi, bu tanrısal gücü kudretle kullandığı anlatılmaktadır. Hatta, kimi anlatılarda, tanrısal güçleri tanrılardan bile daha iyi kullandığı söylenmektedir. Ancak, her ne kadar ulvi ve dokunulamaz gibi lanse edilmişse de, Yunanistan‘ın herhangi bir yerinde, herhangi bir insan tarafından eleştirilebilir ve tartışılabilir olmuştur. Üzerindeki tüm kral erdemlerini ve buna paralel olarak bütün zayıflıklarını rahatça belli eden bir karaktere de sahip halde yaşamıştır.

Yunan Mitolojisi ile ilgili en önemli eserlerden biri olan Homeros’un, İlyadasında neredeyse bütün konu, Agamemnon ve soyu ile alakalıdır. Truva Savaşı da, bu yapıtta anlatılan bir başka olaydır.

Agamemnon’un ölümü ise, ne trajiktir, ne de komedi… Kesilen geyik kurbanın ardından, Artemis‘in de rüzgarları serbest bırakması ile, Agamemnon tüm ordusunu suyun karşısına geçirmiştir. Uzun süren ve tarihte büyük bir iz bırakan Truva Savaşını kazandıktan sonra, çok güzel bir kız olan Kasandrayı da yanına alarak yurduna dönen Agamemnon, bir bakıma sonunu hazırlamıştır. Agamemnon‘un karısı Klytaimnestra, zaten kızları Iphigenia’nın kurban edilmesi düşüncesi zamanlarından bu yana Agamemnon‘a öfkeliyken, üstüne bir de Kasandırayı getiren kocasından nefret eder olmuştur.

Takip eden süreçte ise, Klytaimnestra ve sevgilisi Aigisthos, bir şölen sırasında banyo yaparken baltayla Agamemnonu öldürmüşlerdir. Agamemnon’un oğlu Orestes ise, daha sonradan annesi ve annesinin sevgilisini öldürerek, babasının intikamını almıştır.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Aydın Sayılı kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Ordinaryüs Profesör Doktor Aydın Sayılı, 2 Mayıs 1913 tarihinde İstanbul’da ailesinin üçüncü çocuğu olarak doğmuştur. İki ablası vardır: Piraye (Sayılı) Arıcanlı ve Gündüz Sayılı. Babası Abdurrahman Bey, annesi Suat Hanım’dır. Babasının İran‘da görev yapması nedeniyle çocukluğunun bir kısmı İran‘da geçti. İlkokulu İstanbul’da, ortaokulu ise Ankara’da bitirdi. 1933 yılında Ankara Erkek (Atatürk) Lisesi’ni birincilikle bitirdi. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün de yer aldığı sınav heyetinde başarıyla mezuniyet belgesini almış. Aynı yıl Milli Eğitim Bakanlığı (Maarif Vekaleti)’nın yurt dışına öğrenci göndermek için açtığı sınavı kazanarak ünlü Harvard Üniversitesi’nde Bilim Tarihi Bölümünde yüksek öğrenimini yapmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne gönderildi.

aslennereli.com

1942 yılında Amerika Harvard Üniversitesi’nde bilim tarihi alanında doktorasını tamamlamıştır. 1942 yılında George Sarton’un yönettiği “İslam Dünyasında Bilim Kurumları” başlıklı tezi ile Harvard Üniversitesi’nden doktora derecesi aldı. Bu doktora, dünyada bilim tarihi alanında verilen ilk doktora derecesi olarak bilinir. 1943 yılında Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Kürsü’ne “İlmi yardımcı olarak atanmıştır. 1946 yılı sonunda aynı fakültenin Felsefe Kürsüsü’ne “Bilim Tarihi Doçenti” olarak görevlendirildi. 1952 yılında “Bilim Tarihi Profesörlüğü”ne yükseldi ve aynı yıl Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde kurulan Bilim Tarihi Kürsüsü’ne başkan olmuştur.

Ordinaryüs Profesörlüğe 1958 yılında yükselmiş ,1974 yılında Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü Başkanlığına seçilen Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı, bu görevini 1983 yılı başında emekli oluncaya dek sürdürdürmüştür.

Emekli Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı en son olarak 1984 yılında kurulan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi’ne başkan olarak atanmış ve 1993 yılında tekrar emekli olmuştur.

Ord.Prof.Dr.Aydın Sayılı’nın 2009 yılı başından itibaren 5 Türk Liralık banknotların arka yüzünde resmi vardır.

1980’de UNESCO Uluslararası Yazar Editör Komitesi’ne seçildi.

Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı, Türkçe’ye olan hakimiyeti dışında ; İngilizce, Fransızca, Almanca, Farsça ve Arapça dillerini çok iyi bilirdi. Dilimizi zenginleştirme açısından; yabancı terimlere Türkçe yeni karşılıklar bulup , türeterek önemli kültürel etkinlikleri olmuştur.

15 Ekim 1993 tarihinde geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etmiştir.

Ödülleri :
• 1973’de Ord.Prof.Dr.Aydın Sayılı, “Nicolaus Copernicus (Nikolas Kopernik)” üzerine çalışmaları nedeniyle 1973 yılında Polonya hükümeti tarafından Copernicus Madalyası ile ödüllendirildi.
• 1977’de Tübitak Hizmet Ödülü,
• 1981’de İstanbul Üniversitesi Üstün Hizmet Ödülü,
• 1990’da yaşamboyu verdiği hizmetlerden ötürü UNESCO Ödülü,

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Christiaan Barnard kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

İnsandan insana ilk başarılı kalp naklini yapan doktor.

aslennereli.com

Christiaan Neethling Barnard, 8 Kasım 1922 tarihinde Güney Afrika Cumhuriyeti, Cape Eyaleti’nin Beaufort West kentinde bir papazın oğlu olarak doğmuştur. 1946′da Cape Town Üniversitesini bitirdikten ve bir süre Groote Schuur Hastanesi’nde çalıştı. 1948-1951 yılları arasında Cape Eyaleti’ne bağlı Ceres’te serbest hekimlik yaptı.

1953′de Cape Town Üniversi¬tesinde Koch basilinin neden olduğu menenjit türü-nün tedavisi konulu bir tez hazırladıktan sonra, aldığı bir bursla 1956′da ABD’ye gitti. Minnesota Üniversitesinin kalp-göğüs cerrahisi bölümünde 1958′de değin araştırma yaptı.

1953-56 arasında Cape Town’daki Groote Schuur Hastanesi’nde cerrahi asistanlığı yaparken, incebağırsağın doğuştan tıkanıklığının, gebelik sırasında dölüte yeterince kan gitmemesinden ileri geldiğini kanıtladı.

Protez aort kapakçığının yapımı ve uygulanmasına ilişkin teziyle lisansüstü, doğuştan barsak tıkanıklığı konulu teziyle de doktora derecesi¬ni aldı. Daha sonra Güney Afrika Cumhuriyetine dönerek Cape Town Üniversitesi ile Groote Schuur Hastanesinde çalışma¬ya başladı. Üniversite hastanesinin kalp-göğüs cerra¬hisi bölümünü yönetmeye başladıktan bir yıl sonra 1962 yılında yardımcı profesör, 1972′de de cerrahi bölü¬münde profesör oldu.

İnsanlarda kalp nakli için gerekli teknikler 1950′de ABD’de geliştirilmiş, özellikle Carrel’in başlattığı köpekler üzerindeki kalp nakli denemeleri, alıcının vücudu tarafından reddedilinceye değin kal¬bin normal bir kan dolaşımı sağlayabildiğini ortaya koymuştu. Bu bulguların ışığında, kalbi tümüyle yeter¬siz bir hastayı ölüme terketmek yerine, nakledilen kalbin alıcının bağışıklık sistemince reddedilmesi olasılığını azaltacak önlemleri alarak, başka bir insa¬nın kalbiyle yaşatma olanağı doğmuştu.

3 Aralık 1967 tarihinde Louis Washkansky adında bir kalp hastasının kalbini Güney Afrika, Cape Town’da “Groote Schuur Hospital” hastanesinde, Dr.Christiaan Barnard ve 20 cerrahtan oluşan ekiple yapılan başarılı bir ameliyatla kalbini çıkarıp yerine bir kaza sonucunda ölen genç bir adamın sağlam kalbini taktı. Ve bu kalp tam on sekiz gün çalıştı.

Christiaan Barnard’ın daha sonraki kalp nakil ameliyatları giderek daha başarılı oldu; 1970′lerin sonlarında bazı hastaları birkaç yıl yaşayabildi. 1983′e değin Groote Schuur Hastanesi’nde kalp hastalıkları kliniğinin başkanı olarak görev yapan Barnard, o tarihte emekliye ayrılarak cerrahlığı bıraktı.

1983’te eklem iltihabı nedeniyle ameliyat yapmayı bıraktı.

Christiaan Barnard, Üç kez evlilik yaptı ve altı çocuk babasıdır. İlk evliliğini, 1948 yılında Aletta Gertruida Louw adında bir hemşire ile yaptı. Deirdre (d.1950) ve Andre (d.1951) adında iki çocuğu oldu. 1969 yılında boşandı. 1970 yılında, Barbara Zoellner ile evlendi. Frederick (d.1972) ve Christiaan Jr (d.1974) adında iki çocuğu daha oldu. 1982 yılında boşandılar. 1988 yılında üçüncü evliliğini Karin Setzkorn adında genç bir model ile yaptı. Armin (d.1990) ve Lara (d.1997) adında iki çocuğu daha oldu. 2000 yılında boşandı.

Christiaan Barnard, 2 Eylül 2001 tarihinde 79 yaşında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Baf ilinde tatilini geçirdiği bir otelde astım krizi geçirerek, hayatını kaybetti.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Güzide Duran kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Güzide Duran, 1981 Mersin’de doğmuştur. 1995’te casinolar açıkken öğrencilik yıllarında harçlığını kazanmak için Mersin Hilton’un casino kapısında çalışmış. İlkokulu Mersinde bitirmiş.

aslennereli.com

1996 yılında “Best Model of Turkey” yarışmasına katıldı ve bayanlarda birinci oldu.

Mersin’den İstanbul’a, İstanbul’dan New York’a ve tekrar İstanbul’a uzanan modellik hayatı var.
Amerika Elle, Amerika Vogue, Afrika GQ dergilerine kapak olmuş, Redstar, Revlon, Replay, L’Oreal, Pantene ve Saks 5th Avenue’nun reklam kampanyalarında yer almıştır.

Model Heidi Klum‘un Amerika’da “Project Runway” adıyla sunduğu moda tasarım yarışmasının Türkiye versiyonunda Güzide Duran hem sunuculuk hem de jüri üyeliği yaptı. Türkçe olarak Proje moda adıyla yayınlanan yarışma dizisi Star TV’de Moda Tasarımcıları İçin başlatığı büyük ödüllü bir yarışma.

İlker İnanoğlu ve Moris Kohen ile birlikteliği oldu.

Güzide Duran, 2001 yılında “Yeşil Işık” ve “90-60-90” ,2002 yılında da “Kurşun asker” filmlerinde rol almıştır.

Güzide Duran, 13 Nisan 2008′de işadamı Mimar Adnan Aksoy ile evlendi. Selin (d.19 Şubat 2009) adında bir kızları ve Emir (d.2012) adında bir oğlu vardır.

Filmleri :
2002 – Kurşun Asker
2001 – Yeşil Işık
2001 – 90-60-90 – Melis

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Barlas Erinç kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Barlas Erinç, 1968 yılında Ankara‘da doğmuştur. Tam adı Barlas Eşber Erinç’dir. Alper Erinç (1966) adında abisi vardır. Gazi Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde okudu. Bu sırada 2 yılını İngiltere‘de geçirdi, rock müziğini yerinde inceledi. Müzik dünyasında sadece Barlas ismini kullandı.

aslennereli.com

15-16 yaşlarındayken sahneyle tanışan Barlas Erinç, müziğe 1980’li yılların başında Ankara‘da çalan  punk rock grubu Hardline ve AXE isimli Heavy Metal grubuyla başladı. Axe cover şarkı çalmıyordu. Hem Ankara hem de İstanbul‘da konserler veren grupta şarkı söyleyen Barlas Erinç, bir yandan grubun şarkı yazarlığını da yürütüyordu.

Barlas Erinç, izleyen yıllarda kendisi de aranjör olacak kardeşi Alper Erinç  ile birlikte Physical Scandal grubundan sonra müzik hayatına bireysel olarak devam etti. TV dizilerine müzik yazan, besteleriyle uzun yıllar yerli pop müzik piyasasını besleyen Barlas, yapıtlarını kendi de albümlerde, EP’lerde, teklilerde değerlendirdi

Erken yıllarda İngilizce sözler yazan Barlas Erinç, daha sonra heavy metal geçmişi ve pop rock eğilimiyle batılı tarzda yaptığı bestelere Türkçe sözler yazmaya başlamıştır. O zamanlar İngilizce cover şarkılar çalan ve sonradan çoğu Türk pop rock müzisyeni olan pek çok müzisyene de şarkı yazmaya başlamıştır. Barlas Erinç kendi albümlerinin yanı sıra başka sanatçılara verdiği şarkılarıyla da tanınmaktadır.

Barlas Erinç, kendi albümlerinin yanı sıra başka sanatçılar için beste ve söz yazarlığı yapmaya ise 90’lı yılların ortalarında  Umay Umay‘ın ilk albümüyle başladı. Bu albümdeki şarkıların tamamının söz ve müzikleri Barlas Erinç‘e aittir.

Barlas Erinç‘in “Hareket Vakti” adlı şarkısı Emre Aydın‘ın “Afili Yalnızlık” albümünde yayınlandı.

“Aşk Her Şeyi Affeder mi?”, “Ne Ekmek Ne de Su”, “Hareket Vakti”, “Beni Yakan Aşkın Kurşun mu” gibi 30’dan fazla “hit” olmuş besteye, 100’ün üzerinde Türkçe ve İngilizce sözlü pop, rock, alternatif gibi farklı türlerde üretilmiş esere imzasını atmıştır.

Barlas Erinç‘in bugüne dek yazdığı yaklaşık 300’den fazla şarkının 30 kadarı hit olmuştur. Özlem Tekin‘in büyük çıkış yaptığı ilk single’ı “Aşk her şeyi affeder mi?” bu hitlerden biridir. Bu şarkı Hepsi gurubunun cover albümü, “Şaka”da da yer almaktadır. Barlas imzalı, kitlelere ulaşan şarkılar arasında Özlem Tekin‘in söylediği “Aşka Dair”, “Bahar”, “Biri var”, Teoman‘ın söylediği Roxy Müzik Günleri’nde en iyi beste ödülünü alan “Ne Ekmek Ne de Su”, “Dursun Dünya” gibi şarkıları sayılabilir.

Barlas Erinç‘in şarkı verdiği sanatçılar arasında Özlem Tekin ve Teoman‘ın yanı sıra Murat GöğebakanBarış AkarsuSarp SaninAslı Gökyokuş gibi pek çok rock şarkıcısı vardır. Barlas sadece pop rock tarzında değil, Candan Erçetin‘in “Melek” albümündeki “Ağlıyor musun?”, Ayşegül Aldinç‘in “Ben kimselere yar olmam”, Yeşim Salkım‘ın “Kara Yazılım” ve daha pek çok farklı tarzlardaki sanatçılara da beste vermiştir.

Yonca Evcimik‘in 2001 yılındaki “Herkes Baksın Dalgasına” albümünde iki tane bestesi vardır. Ayrıca Yonca Evcimik‘in 2012 çıkışlı “Yallah Sevgilim” adlı teklisinin sözlerini yazmıştır.

Gülhan‘ın “Gülhan” ve “Aynıyız Seninle” ile Dilek Budak‘ın “Dilek Budak” albümleri gibi sanatçıların da albümlerinin prodüksiyonun gerçekleştiren Barlas ayrıca  Galatasaray  marşlarından “Kalbimizde Şampiyon”un da bestecisidir.

Ödülleri:
2008 – ‘Hareket Vakti’ ve ‘Bahar’ şarkıları Blue Jean Dergisi’nin Tüm zamanların en iyi 50 Türkçe rock şarkı listesine girdi.

Albümleri:
1996 – Bara Gidelim
1999 – Küt Küt / Kelebek
2002 – Dünya Bi Acayip
2008 – Daha Derin
2012 – Sende Kalan
2013 – Öyle Yaşıyorum İşte
2020 – Tık Tık
2021 – Bu Ne Dünya Kardeşim

EP:
2016 – Kelebek/Küt Küt
2018 – Hani Nerde Aşk

Tekli :
2013 – Her Akşam Votka Rakı
2018 – Kanasın
2018 – Kanasın (Remixes) Abdullah Özdoğan eşliğinde –
2018 – Ayrılık Trenleri
2019 – Bozdur Yeminleri
2022 – Siyahın Matemi

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Şahmeran kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Şahmeran ya da Şahmaran, Türk-İran-Irak-Kürt ve Anadolu mitolojilerinde rastlanan akıllı ve iyicil olarak tanımlanan belinden aşağısı yılan, üstü ise insan şeklindeki Maran adı verilen doğaüstü yaratıkların başında bulunan ve hiç yaşlanmayan, ölünce ruhunun kızına geçtiğine inanılan varlık.

Şahmeran sözcüğü, “Şah” ve “Maran” (yılanlar) kelimelerinin birleşmesiyle meydana gelmiştir.

aslennereli.com

Şahmeran Efsanesi’ne kaynak olarak Hititler  zamanında anlatılmakta olan  İlluyanka  efsanesinde yılana benzeyen bir yaratık olan İlluyanka’nın fırtına tanrısı Teşup ile olan savaşı anlatılmaktadır. Şahmeran Efsanesi’ne kaynak olabilecek bir diğer mitolojik yaratık da Yunan mitolojisinde Perseus tarafından başı kesilen Medusa‘dır.

Anadolu’da Şahmeran’ın yaşıyor olabileceği söylenen çok yer mevcuttur. Bir rivayete göre  Mersin‘in Tarsus ilçesinde yaşamaktadır. Bir diğerine göreyse Adana‘daki Ceyhan ile Misis arasındaki Yılankale’de yaşar.

Gaziantep‘in ilçesi Islahiye’nin Şahmaran mahallesi (köyü) Şahmaran dağı eteğine kurulmuştur. Islahiye’nin güneydoğusunda ve 10  km uzaklıktadır. Hititlerden kalma Yesemek yakınlarındadır. Şahmaran’ın bu dağda yaşadığına inanılır. Aynı isimli bir efsane Mardin yöresinde de geçer. Bu yörede Şahmeran bir resimle tasvir edilir ve Şahmeran ustaları tarafından yapılan tablolar evlerin duvarlarını süsler

Efsaneye göre Şahmeran bir yeraltı ülkesinde yılanlarıyla birlikte yaşamaktadır. Şahmeran‘la tanışan ilk insanın ismi bazı kaynaklarda Belkıya olarak geçerken, bazı kaynaklarda bu isim Camşab olarak değişmektedir. Kimi kaynaklarda ise Şahmeran‘la ilk buluşan kişinin  Lokman Hekim olduğu anlatılmaktadır.

Şahmeran‘ın öldürülmesi olayı, her değişik söylencede ortak sondur. Bu ortak sonun, yani Şahmeran‘ın öldürülüşünün ana amacı insanın sağlık ve şifa bulmasıdır. Hatta bazı anlatımlarda  Lokman Hekim‘in Şahmeran ile karşılaşması uzun uzun anlatılmakta, şifa veren otların neler olduğu Lokman Hekim‘e Şahmeran tarafından söylenmektedir.

Şahmeran Efsanesi :

Binlerce yıl önce 7 katlı yeraltında Tarsus’ta yaşayan yılanlar vardı. Meran adı verilen bu yılanlar, gerçekten akıllı ve şefkatliydi. Barış içinde yaşarlardı. Meranların kraliçesine Şahmeran denirdi. Genç ve güzel bir kadındı. Efsaneye göre, Şahmeran’ı gören ilk insan Cemşab oldu. O, geçimi için odun satan fakir bir ailenin oğluydu. Bir gün Cemşab ve arkadaşları bal dolu bir mağara keşfederler. Balı çıkarmak için Cemşab’ı aşağıya indiren arkadaşları, paylarına daha çok bal düşmesi için onu orada bırakıp kaçarlar. Cemşab mağarada bir delik görür ve buradan ışık sızdığını fark eder. Cebindeki bıçak ile deliği büyütünce, ömründe görmediği kadar güzel bir bahçeye girer. Bu bahçede eşi benzeri olmayan çiçekler ve bir havuzla pek çok yılan görür. Havuzun başındaki tahtta süt beyazı vücutlu bir yılan oturmaktadır. Şahmeran’ın güvenini kazanan Cemşab uzun yıllar bu bahçede yaşar. Şahmeran ona tıp biliminin bilinmediklerini söyler. Yıllar sonra, ailesini çok özlediğini söyleyip gitmek için yalvarır. Bunun üzerine Şahmeran da kendisini salacağını, ancak yerini kimseye söylemeyeceğine dair söz vermesini ister. Ancak Cemşab’ın vücudu pul pul olmuştur. Bu sebeple Şahmeran, ona vücudunu kimseye göstermemesini söyler.

Şahmeran‘a söz verip ailesine kavuşan Cemşab uzun yıllar verdiği sözde durarak Şahmeran‘ın yerini kimseye söylememiş. Bir gün ülkenin padişahı hastalanmış. Vezir, hastalığın çaresinin Şahmeran’ın etini yemek olduğunu söylemiş ve her yere haber salınmış. Ülkenin veziri herkesi tek tek hamama sokmuş. Sıra Cemşab’a gelmiş. Cemşab soyununca vezir Cemşab’ın derisinde pullar olduğunu görünce Cemşab’ı konuşturmayı başarmış. Cemşab kuyunun yerini gösterince Şahmeran bulunup dışarı çıkarılmış. Bulunup dışarı çıkarılan Şahmeran, Cemşab’ın ne kadar üzgün olduğunu görünce dayanamamış ve Cemşab’a, “Benim başımı toprak çanakta kaynatarak padişaha içir, padişah kurtulsun, gövdemi de vezire içir, ölsün, kuyruğumu da kaynatıp sen iç, böylece Lokman Hekim ol” demiş. Böylece vezir ölmüş, padişah da iyileşip Cemşab’ı veziri yapmış. Ve rivayete göre de Cemşab böylece Lokman Hekim olmuş. Efsaneye göre Şahmeran’ın öldürüldüğünü yılanlar o günden beri bilmemektedirler. Tarsus’un, Şahmeran’ın öldürüldüğünü öğrenen yılanlar tarafından bir gün istila edileceği rivayet edilir.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Ahmet Yüce kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Ahmet Yüce, Skoda firmasının Türkiye distribütörüdür. Daha önceki yıllar firmadaki tüm çalışanlara 25 maaşlık ikramiye vermişti. 2024 yılında da tüm işçilere toplam 29 maaşlık ikramiye verdi.

Ahmet Yüce, Skoda Türkiye distribütörü Yüce Auto A.Ş.nin sahibidir. Yüce Otomotiv, Kincentric Best Employers kapsamında 35 şirketle birlikte ‘En İyi İş Yeri” ödülünü almıştı. Ahmet Yüce‘nin, 15 yıldır çalışanlarına ikramiye verdiği bilinmektedir. Ahmet Yüce, pandemi döneminde tek bir çalışanını işten çıkartmadığı gibi o iki yıl 2021 yılında 13 ve 2022 yılında 14 maaş 2023 yılında da 25 maaş ikramiye verdi.

Ahmet Yüce, 1957 yılında İstanbul’da doğmuştur. Tam adı Attila Ahmet Yüce’dir. Ailesi Gümüşhanelidir. Dayısı Yüce Auto A.Ş.nin kurucusu Orhan Refik Yüce, annesi  Memnune Ocaklı Yüce’dir. Ahmet Yüce 1977 yılında Galatasaray Lisesi‘nden mezun olduktan sonra dayısı Orhan Refik Yüce’nin kurduğu Yüce Otomotiv A.Ş.de çalışmaya başladı.

Alfa Romeo markalarının yedek parça tedariğini sağlayan Ahmet Yüce sonrasında Alfa Romeo markasının Türkiye distribütörlüğünde Yönetim Kurulu Başkan Vekili olarak görev yaptı. 1987 senesinde Otomotiv Distribütörleri Derneği’nin kurucu üyesi olarak derneğin hayata geçmesinde rol oynayan Ahmet Yüce, Erya Otomotiv A.Ş Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Yüce Motor A.Ş Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini de yürütüyor.

Yüce Auto A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı’na getirilen Attila Ahmet Yüce, Galatasaray Spor Kulübü Divan Kurulu ve Büyük Kulüp üyeliklerini sürdürüyor. Ahmet Yüce 2011-13 yılları arasında Galatasaray Spor Kulübü Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapmıştır.

Fransızca bilen Ahmet Yüce, evli ve 2 çocuk babasıdır. 2022 yılında Forbes Türkiye’nin “En Zengin 100 Türk” listesinde 89. sırada yer almıştır. Serveti, 650 milyon dolar olarak tahmin edilmektedir.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Çılgın Sedat kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Çılgın Sedat, 1 Kasım 1973 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Asıl adı Sedat Kapurtu’dur. Aslen Sivaslıdır. 16-17 yaşlarındayken mahalle arasında futbol oynadı. Kardeşi Vedat Kapurtu (d.1978) da profesyonel futbolcu olarak kalecilik yapmaktadır.

aslennereli.com

4 sene Kadıköy Halk Eğitim merkezinde okudu. Sonrasında Şan bölümü okudu. Tar ve cümbüş ile başladı. 17 yaşında ona cümbüş hediye eden hocası rahmetli oldu. Sonra evlatları geldi babamızın tek yadigârıdır diye ondan cümbüşü aldılar. 17 yaşından sonra bir daha eline cümbüş almadı. Sazına küstü. Aslında çok usta bir cümbüş ustası olabilirdi. Müthiş bir müzik kulağına sahip olan Çılgın Sedat bağlama, davul, bateri, klavye, kanun çalabilmektedir.

Çılgın Sedat, yıllarca karate, kickbox, teakwando sporu ile ilgilendi. 1 Eylül 2008 tarihinde Zeytinburnuspor’da profesyonel futbolculuğa başladı. 1 Temmuz 2011 tarihine kadar devam ettikten sonra futbola veda etti. 2 sene Zeytinburnu’nda 3 sene amatör top oynadı futbol hayatını noktaladı. Çılgın Sedat, aynı zamanda Muaythai hakemidir.

Küçük yaşta katıldığı ses yarışmasında ikinci olduktan sonra kuaförlükten futbola, futboldan şarkıcılığa, şarkıcılıktan smackdown’a 10 parmağında onlarca marifet olan şarkıcı.

Çılgın Sedat, 2005 yılında Özlem Kapurtu ile evlendi. Siraç (d.2006) adında bir engelli ve Yağız Kapurtu adında 2 oğlu vardır.

2014 yılında “Çılgın Sedat İle Çılgın Show” ile Her Pazartesi Tvem’de program yaptı.

2015 yılında eşi Özlem Kapurtu ile beraber sunuculuğunu İlker Ayrık’ın yaptığı “Ben Bilmem Eşim Bilir” yarışmasına katıldı.

Çılgın Sedat, 2016 yılında Mersin‘de “Club Çılgın” adı ile bir eğlence mekanı açmıştır. Yaklaşık 6 ay önce açtığı bu yer 11 Ekim 2016 tarihinde çıkan bir yangın neticesinde kül olmuştur.

21 Ocak 2017 tarihinde Dominik’de Acun Ilıcalı’nın sunumu ile Tv8 ekranlarında yayınlanmaya başlayan Survivor 2017 yarışmasına katıldı.

Survivor 2017 yarışmasında ünlüler takımında İlhan Mansız, Furkan Kızılay, Serhat Akın, Seda Demir, Berna Öztürk, Tarık Mengüç, Çılgın Sedat, Sema Apak, Pınar Saka, Adem Kılıçcı, Şahika Ercümen, Sabriye Şengül, Fatih Hürkan olacak.

Survivor 2017 yarışmasında gönüllüler takımında Eser West, Ogeday Girişken, Volkan Çetinkaya, Gökhan Gözükan, Tuğçe Melis Demir, Fulya Şahin, Denisa, Elif Şadoğlu, Burçak Tuncer, Berna Keklikler, Erdi Ünver, Anıl Karakurt, Sadin Bakır, Yiğit İzik olacak.

21 Mart 2017 tarihinde yapılan eleme konseyinde Çılgın Sedat elenmiştir. 22 Haziran 2017 tarihinde Kıbrıs’ta yapılan final gecesinde en çok oyu alan Ogeday Girişken birinci oldu.

27 Ekim 2017 tarihinde Acun Ilıcalı‘nın kanalı TV8‘de başlayan “Box’un Yıldızları” adlı Tv programına katıldı. Ünlülerin birbiriyle dövüşeceği bu yeni yarışma programına; Milli boksör Adem Kılıçcı, Bilgehan Demir ve Dilara Gönder sunuculuk yaparken erkek yarışmacılar Bülent Çetinaslan, Çılgın Sedat, Doğuş, Sami Levi, Şenol İpek, Ateş Fatih Uçan, Ramazan Kalyoncu, Baki Mercimek, kadın yarışmacılar Asena Onur Çakmak, Fulya Keskin, Aycan Demirci, Ayşıl Özaslan, Sahra Işık, Berna Canbeldek olacaktır.

23 Şubat 2021 tarihinde Sedat Kaputu‘nun eşi ve çocuklarıyla birlikte yaşadığı İstanbul Beylikdüzü’ndeki tripleks villasında yangın çıktı. Villada ağır hasar oluştu.

Albümleri :
2007 – Siraç Bebeğime
2005 – Bi Daha mı Tövbe
2002 – Bastıra Bastıra Aşk
2000 – Delikanlı Gibi

Filmleri ve Dizileri
Oyuncu :
2012 – Dartonlar ve Laz Kit (Sinema Filmi)
2010 – Gül ve Peri (Yağız) (TV Dizisi)
2009 – Yıkılan Yuva (TV Filmi)
2007 – Umutlar Tükenmeden (TV Dizisi)
2007 – Töre (TV Filmi)
2007 – Koçero (TV Filmi)
2007 – Dönüş (Şila) (TV Filmi)
2006 – Meçhule Gidenler (Avare) (TV Dizisi)
2006 – Dilan Gelin (Şıla) (TV Dizisi)
2005 – Kıyamet (TV Filmi)
2004 – Bizim Karakol (Sedat) (TV Dizisi)

Müzik :
2009 – Yıkılan Yuva (TV Filmi)
2006 – Dilan Gelin (TV Dizisi)

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Güner Namlı kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Perihan Abla, Bizimkiler ve Şehnaz Tango gibi filmlerin yapımcısıdır.

Güner Namlı, 1938 yılında Balıkesir, Ayvalık’da doğmuştur. Çocukluğu ve gençliği Ayvalık’da geçmiştir.

aslennereli.com

Televizyon ekranlarının unutulmaz dizi filmleri Bizimkiler, Şehnaz Tango, Perihan Abla, Tanrı Misafiri, Kızlar Yurdu gibi klasiklerinin yanı sıra Hasip ile Nasip gibi birçok ünlü sinema filmi ve reklam filmlerinin yapımcılığını üstlendi.

1976 yılında yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı ve başrollerde Zeki Alasya ile Metin Akpınar’ın oynadığı “Hasip İle Nasip” adlı sinema filminin senaryosunu yazmıştır.

1986 yılında Güner Namlı ve Kandemir Konduk’un yapımcılığını üstlendiği “Perihan Abla” televizyon dizisinde; Perran Kutman, Şevket Altuğ, Ercan Yazgan, Tuluğ Çizgen, Cihat Tamer gibi oyuncuların oynadı.

1989 – 1997 yılları arasında televizyonlarda oynayan “Bizimkiler” adlı dizinin yapımcılığını yaptığı sırada Umur Bugay ile ortak çalışmaktaydı. Bu dizide Erdal Özyağcılar, Ayşe Kökçü, Ercan Yazgan, Mehmet Akan, Atılay Uluışık, Aykut Oray, Salih Kalyon, Selçuk Uluergüven, Rutkay Aziz gibi oyuncular oynamıştır.

Güner Namlı, 1967 yılından beri Aysel Namlı ile evlidir. Bir oğlu vardır.

Güner Namlı, 21 Eylül 2014 tarihinde Balıkesir’in ilçesi Edremit’de hastanede hayatını kaybetti.

Yapımcı Olduğu Filmleri ve Dizileri :
2000 – Beyaz Yalanlar (TV Dizisi)
1994 – Şehnaz Tango (TV Dizisi)
1993 – Tanrı Misafiri (TV Dizisi)
1992 – Kızlar Yurdu (TV Dizisi)
1989 – 1997 – BizimkilerTV Dizisi (TV Dizisi)
1986 – Perihan Abla (TV Dizisi)

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Prenses Fevziye kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Prenses Fevziye, İran Şahı Muhammed Rıza Şah Pehlevi‘nin ilk eşi ve dedesi Hidiv İsmail Paşa, babası I. Fuad‘dır. Büyük dedesi Kavalalı Mehmed Ali Paşa’dır. Mısır kralı Kral Faruk abisidir. 16 Eylül 1941-17 Kasım 1948 tarihleri arasında İran Kraliçesi idi.

Prenses Fevziye, 5 Kasım 1921 tarihinde İskenderiye, Mısır‘da doğmuştur. Annesi Nazlı Sabri, babası Mısır kralı I. Fuad‘dır. Kral Faruk, Fethiye, Faize, Faika adlarında kardeşleri ve babasının ilk eşi Şivekâr Hanım Efendi  ile olan ilk evliliğinden de Ismail, Fevkiye adlarında üvey kardeşleri vardır. Doğduğu günden beri sıkı bir  eğitim  sürecinden geçti, evde yabancı bakıcılar tarafından büyütüldü. Prenses Fevziye üniversite okumak için İsviçre‘ye gitmeden önce sarayda yabancı dil ve müzik dersleri aldı. Ana dili Arapçaya ek olarak akıcı bir şekilde Fransızca ve İngilizce de öğrendi.

aslennereli.com

Prenses Fevziye Mayıs 1938’de İran‘ın veliaht şahı Muhammed Rıza Şah Pehlevi ile nişanlandı. Birbirlerini düğünlerinden önce sadece bir kez gören çift, Prenses Fevziye, 18 yaşındayken 15 Mart 1939 yılında İran‘ın veliaht şahı olan Muhammed Rıza Şah Pehlevi ile Kahire‘deki Abdeen Sarayı’nda evlendi. Düğünden sonra Tahran‘a gittiler ve kendileri için daha sonra oturacakları Mermer Kasrı’nda bir kez daha düğün töreni düzenlendi. Evliliği takiben prenses Fevziye İran vatandaşlığı aldı.

Fevziye ve Muhammed Rıza Şah Pehlevi‘nin evlilikleri veliaht prensin babası Şah Rıza Pehlevi tarafından planlanmıştı. Gizliliği kaldırılan Mayıs 1972 tarihli bir CIA raporuna göre evliliğin asıl amacı her şeyden önce siyasi bir hareketti. Sünni prenses ile Şii veliaht şahın bu evliliği, farklı mezhebe ait iki hanedan arasındaki ilişkiyi güçlendirecek ve Mısır ile İran‘ı Orta Doğu’da daha da güçlü kılacaktı.

27 Ekim 1940 tarihinde Fevziye ve Muhammed Rıza Şah Pehlevi‘nin Şehnaz adını verdikleri kızları doğdu. Bu doğum erkek varis bekleyen şahı hayal kırıklılığına uğratmıştı.

İran Şahı Şah Rıza Pehlevi İngilizlerle işbirliği yapmadığı için 16 Eylül 1941 tarihinde istifa ettirilip yerine İran‘ın başına oğlu Muhammed Rıza Şah Pehlevi geçirildi. Eşinin başa geçmesinden bir süre sonra İngiliz fotoğrafçı Cecil Beaton tarafından fotoğraflanan Kraliçe Fevziye, Life dergisinin 21 Eylül 1942 tarihli sayısının kapağında yer aldı. Güzelliğiyle Batı dünyasının ilgisini çeken Fevziye, Hollywood yıldızlarından Vivien Leigh, Gene TierneyHedy Lamarr  gibi isimlere benzetilip, “dünyanın en güzel kadınlarından biri” olarak gösterildi.

Altı yıl İran‘da kalan Fevziye, Mayıs 1945’te ülkeyi terk ederek Mısır‘a Kahire‘ye ailesinin yanına döndü ve şahtan boşandı. İlk olarak İran tarafından kabul edilmeyen bu boşanma ancak 17 Kasım 1948 tarihinde resmiyet kazandı. Boşanmayla birlikte Fevziye, Mısır Kraliyet Prensesi unvanını tekrar elde etti. Fevziye İran‘ı terk ederken şah tarafından götürülmesine izin verilmediği için kızı Şehnaz’ı yıllarca göremedi. Muhammed Rıza Şah Pehlevi, Fevziye’den boşandıktan sonra, önce Prenses Süreyya ile sonra ise Farah Diba ile evlendi.

Fevziye, henüz 6 yaşındayken yollarının ayrıldığı kızı Şehnaz’la yıllar sonra İsviçre‘de bir-iki kez bir araya geldi. Ancak bu görüşmeler hiç de Fevziye’nin beklediği gibi ilerlemedi. Kızı Şehnaz, annesine karşı mesafeliydi. İkili birkaç kez görüştükten sonra bir daha hiç bir araya gelmedi.

İran Şahı’ndan boşanmasından beş ay sonra, 28 Mart 1949 tarihinde abisi Kral Faruk‘un yaveri Çerkes asıllı Mısırlı diplomat Albay Ismail Chirine ile Kahire‘deki  Kubbe Sarayı’nda evlendi.

1952 Mısır Devrimi ile abisi Kral Faruk tahttan indirilip sürgüne gönderilince; kraliyet unvanları yeni Mısır hükûmeti tarafından tanınmayan Prenses Fevziye, devrimden sonra ülkesinden ayrılmayıp Kahire ve İskenderiye‘de yaşamaya devam etti ve İskenderiye’de  2013 Mısır askerî darbesinden bir gün önce 2 Temmuz 2013’te öldü. Vefatından önce Kavalalılar Hanedanı’nın en yaşlı mensubuydu.

Evlilikleri :

1.eşi: İran Şahı Muhammed Rıza Şah Pehlevi (e.1939 – b.1948) Şehnaz Pehlevi (d.1940) adında bir kızı var
2.eşi: İsmail Chirine  (e. 1949-ö.1994) Nadia (19 Aralık 1950 – Ekim 2009) ve Hüseyin (1955 doğumlu – 2016’da öldü) adında iki çocukları vardı. eşi İsmail Chirine, 14 Haziran 1994’te 74 yaşındayken İskenderiye’deki askeri hastanede öldü.

Prenses Fevziye, 2 Temmuz 2013 tarihinde İskenderiye, Mısır‘da 92 yaşında ölmüştür.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Marty Feldman kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Güldürü filmlerinin ve şovlarının aranılan aktörü İngiliz komedyen, Marty Feldman, Kıvırcık saçları ve pörtlek gözleri ile tanınır.

Marty Feldman, 8 Temmuz 1934 tarihinde İngiltere‘nin başkenti Londra‘da Myer Feldman, Cecilia Crook çiftinin oğlu olarak doğmuştur. Tam adı Martin Alan Feldman’dır. Pamela Feldman adında bir kardeşi vardır. Anne ve babası Ukrayna‘nın Kiev kentinden İngiltere‘ye göç etmişlerdi. Marty’nin çocukluğu yoksulluğun kol gezdiği Londra‘nın “Doğu Yakası”nda geçti. 15 yaşındayken okulu bırakmak zorunda kaldı, çünkü bir caz trompetçisi olmayı ve hayatını bu şekilde kazanmayı umud ediyordu (Oysa sonradan katıldığı bir varyete gösterisinde “dünyanın en kötü trompetçisi” unvanını kazandı!)

Kıvırcık saçları ve pörtlek gözleri ile tanınan Marty Feldman bu özellikleriyle güldürü filmlerinin ve şovlarının aranılan aktörü olmuştu. Gözlerinin ileri derecede dışa fırlamış oluşunun nedeni tiroid bezinin fazla çalışmasına neden olan bağışıklıkla ilgili bir hastalık olan Basedow hastalığı’na tutulmuş olmasıydı.

Marty Feldman, İngiltere‘deyken aralarında BAFTA ödülü kazandığı Marty adlı televizyon dizisinin de bulunduğu birçok televizyon dizisinde oynadı ve bunların senaryolarını yazdı. İngiltere‘de çekilen The Bed-Sitting Room adlı ilk sinema filminde rol aldıktan sonra ABD‘ye geçti ve parodi filmlerinin ünlü yönetmeni Mel Brooks‘la bir dizi film yaptı. Meksika‘da Yellowbeard adlı komedi filminin çekimleri sırasında kalp krizi geçirerek öldü. ABD‘de idolü olan Buster Keaton‘ın yakınına gömüldü.

Marty Feldman, bir Mel Brooks filmi olan “Young Frankenstein” (1974)’te İgor rolünde Komedyen olarak kariyeri 1950’lerin sonunda BBC’nin bazı radyo ve televizyon şovlarının metinlerini yazarak başladı.

Marty Feldman, 1959 yılında Lauretta Sullivan ile evlendi. İki çocuğu vardır.

Marty Feldman, 2 Aralık 1982 tarihinde Meksiko, Meksika‘da 48 yaşında kalp krizi neticesinde ölmüştür.

Filmleri ve Dizileri :
Oyuncu olarak :
– Yellowbeard (1983) …. Gilbert
– Slapstick of Another Kind) (1982) …. Sylvester
– “Insight” …. Melek (1 bölüm, 1981)
– “Fridays” …. Guest Host (1 bölüm, 1981)
– In God We Tru$t (1980) …. Ambrose birader
– The Last Remake of Beau Geste (1977) …. Dagobert ‘Digby’ Geste
– Silent Movie (1976) …. Marty Eggs
– 40 gradi all’ombra del lenzuolo (Sex with a Smile) (1976) …. Alex
– The Adventure of Sherlock Holmes’ Smarter Brother (1975) …. Çavuş Orville Stanley Sacker
– Lights, Camera, Monty! (1975) (TV)
– “Karen” …. Mr. ‘X’ (1 bölüm, 1975)
– Young Frankenstein (Genç Frankenstein) (1974) …. Igor
– “Marty Back Together Again” (1974) TV dizisi …. Çeşitli karakterler (unknown bölüms)
– The Man Who Came to Dinner (1972) (TV) …. Banjo
– “Hallmark Hall of Fame” …. Banjo (1 bölüm, 1972)
– “The Sandy Duncan Show” (1 bölüm, 1972)
– Sommer-Sprossen (1972) (TV) …. Çeşitli karakterler
– “The Marty Feldman Comedy Machine” …. Çeşitli karakterler (14 bölüm, 1971-1972)
– The Marty Feldman Show (1972) (TV) …. Çeşitli karakterler
– The Magnificent Seven Deadly Sins (1971) …. Misafir oyuncu (“Sloth” adlı bölüm)
– Marty Abroad (1971) (TV) …. Çeşitli karakterler
– Jumbo – Ein Elefantenleben (1970) (TV) …. Orville Wright
– Every Home Should Have One (1970) …. Teddy Brown
– Marty Amok (1970) (TV) …. Çeşitli karakterler
– “A Christmas Night with the Stars” (2 bölüm, 1968-1969)
– “The Wednesday Play” …. Bill (1 bölüm, 1969)
– The Bed Sitting Room (Oturma Yatak Odası) (1969) …. Arthur Hemşire
– “Comedy Playhouse” …. Reuben Tooth (1 bölüm, 1969)
– “Marty” …. Çeşitli karakterler (10 bölüm, 1968-1969)
– “At Last the 1948 Show” …. Çeşitli karakterler (13 bölüm, 1967)

Yazar olarak :
– We Know Where You Live (2001) (TV) (“Four Yorkshiremen” in parodisi)
– Comedy Masterclass (2001) (Video) (“Four Yorkshiremen” in parodisi)
– Monty Python Live at the Hollywood Bowl (1982) (katkıda bulundu)
– In God We Tru$t (1980) (yazar)
– The Last Remake of Beau Geste (1977) (senaryo) (hikâye)
– Flannery and Quilt (1976) (TV) (creator) (yazar)
– “Marty Back Together Again” (1974) TV dizisi
– “The Two Ronnies” (1 bölüm, 1973)
– The Marty Feldman Show (1972) (TV) (yazar)
– The Magnificent Seven Deadly Sins (1971) (senaryo) (bölüm “Lust”)
– “The Marty Feldman Comedy Machine” (1971) TV dizisi
– The Laughing Stock of Television (1971) (TV) (yazar)
– Marty Abroad (1971) (TV) (yazar)
– Every Home Should Have One (1970) (yazar)
– Marty Amok (1970) (TV) (yazar)
– “Comedy Playhouse” (9 bölüm, 1963-1969)
– “Marty” (1 bölüm, 1969)
– “Broaden Your Mind” (1968) TV dizisi
– “The Harry Secombe Show” (1968) TV dizisi
– “According to Dora” (1968) TV dizisi
– “Horne A’Plenty” (1968) TV dizisi (yazar)
– How to Irritate People (1968) (TV) (katkıda bulundu)
– “At Last the 1948 Show” (1967) TV dizisi
– “The Frost Report” (1966) TV dizisi
– “Barney Is My Darling” (1965) TV dizisi
– “The Walrus and the Carpenter” (6 bölüm, 1965)
– “Scott On…” (1964) TV dizisi
– “Colonel Trumper’s Private War” (1961) TV dizisi
– “Bootsie and Snudge” (1960) TV dizisi
– “Educating Archie” (1958) TV dizisi
– “The Army Game” (1957) TV dizisi

Yönetmen olarak:
– In God We Tru$t (1980)
– The Last Remake of Beau Geste (1977)
– “When Things Were Rotten” (1975) TV dizisi

Sesiyle katkısı :
– Young Frankenstein (1974) (“I Ain’t Got Nobody ve “Nobody Cares for Me” adlı şarkıları seslendirdi)

Yapımcı olarak :
– “No, That’s Me Over Here!” (1967) TV dizisi

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Efe Tuncer kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Efe Tuncer, 11 Temmuz 1989 tarihinde İstanbul‘da doğmuştur. İstanbul Kültür Kollejinde ilkokulu okudu. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nden 2011 yılında mezun oldu.

Efe Tuncer, konservatuvardan mezun olmasının ardından bir çok tiyatro oyununda sahne almış, sinema ve dizi de rol almıştır. Özellikle son dönemlerde Stand Up gösterileri ile dikkatleri üzerine çekmiş, en son Kırmızı Oda isimli dizinin oyuncu kadrosunda yer almıştır.

Efe Tuncer, Aşkın Sıradanlığı, Macbeth, Altı Buçuk (tiyatro) Annem Uyurken, Mutlu Ol Yeter, Analar ve Anneler, Masum, Cesur ve Güzel, Kardeşim Benim gibi projelerde rol aldı. Tuz Biber stand-up ekibiyle başladığı stand-up şovlarının ardından ilk tek kişilik gösterisini Bonkis’te gerçekleştirdi. Halen Oyun Atölyesi’nde sahnelenen Kral Lear, B planı prodüksiyonu İstila!, Meriç Aral’la hazırlayıp sundukları Teras Noir Podcast ve tek kişilik stand-up gösterileriyle aktif olarak oyunculuk ve komedyenlik kariyerine devam etmektedir.

Rol Aldığı Tiyatro Oyunları:
2024 – Stand Up
2020 – Komik : Sami Berat Marçalı – B Planı
2018 – Kral Lear : William Shakespeare – Oyun Atölyesi
2017 – İstila! : Jonas Hassen Khemiri – B Planı
2015 – Pera’daki Hayalet : Müjgan Ferhan Şensoy – Ortaoyuncular
2014 – Kuvâyi Milliye – Kurtuluş Savaşı Destanı : Nazım Hikmet – Tiyatro 2000
2013 – Altı Buçuk : Sami Berat Marçalı – İkincikat
2012 – Macbeth : William Shakespeare – Tiyatro Pangar
2012 – Martı : Anton Çehov – Ortaoyuncular
2011 – Aşkın Sıradanlığı : Savyon Liebrecht – İstanbul Devlet Tiyatrosu
2002 – Üç Kuruşluk Opera : Bertolt Brecht – Ortaoyuncular
2012 – Martı : Anton Çehov – Ortaoyuncular
2010 – Örnek Suçlar :Max Aub
2006 – Gün Adlı Aydınlık Oda : Tony Kushner
Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım : Haldun Taner

Filmleri ve Dizileri :
2024 – Kimler Geldi Kimler Geçti (Tv Dizisi)
2024 – 3. Gün (Sinema filmi- netflix)
2023 – Aaahh Belinda (Akif) (Sinema filmi- netflix)
2023 – Dünyayı Değiştiren Ayten (Hacker Kaan) (TV Dizisi -Disney Plus)
2022 – Aşk Kumardır (Tv Dizisi- Exxen)
2021 – 2022 – 10 Bin Adım (İlker) (Tv Dizisi)
2021 – Yeşilçam (Faik Küçükparmak) (Tv Dizisi)
2020 -2021 – Kırmızı Oda(Mert Akdoğan ) (Tv Dizisi)
2020 – Hayaletler (Otel Müdürü) (Sinema filmi)
2017 – Masum (Tv Dizisi- netflix)
2016 – Cesur ve Güzel (Tv Dizisi)
2015 – Kardeşim Benim (Sinema filmi)
2015 – Analar ve Anneler (Rıza) (Tv Dizisi)
2015 – Balık Havuzu (Kısa Film)
2015 – Mutlu Ol Yeter (Vefa) (Tv Dizisi)
2014 – Günahkar (Halil) (Tv Dizisi)

2012 – Annem Uyurken (Tv Dizisi)
2012 – 1 Erkek 1 Kadın (Tv Dizisi)
2009 – Üçte Bir (Kısa Film)

Reklam Filmleri :
Axess
Vodafone
Kent
HSBC
Volkswagen
Aygaz

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Fatih Osmanlı kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Fatih Osmanlı, 11 Eylül 1979 tarihinde Kazakistan’ın Almatı şehirinde doğmuştur. Aslen Ahıskalı Türk’tür. 1997 yılında Kazakistan’da Almatı Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni kazanarak 2002 yılında Kazakistan’da bulunan Farabi Üniversitesi‘nden mezun oldu.

aslennereli.com

Fatih Osmanlı, başta Sadri Alışık Akademisi olmak üzere birçok hocadan aksiyon, kılıç ve binicilik eğitimlerinin yanı sıra bire bir temel oyunculuk ve kamera önü oyunculuk eğitimi aldı. Fatih Osmanlı, 182 cm. boyundadır.

2017 yılında Türkiye’ye yerleşip temel oyunculuk dersleri alıp hayal ettiği oyunculuk kariyerine başladı. 2019 yılında Kuruluş Osman dizisinde oynadığı başarılı oyunculuk performansı ile dikkatleri çekmeyi başardı. Kuruluş Osman dizisinde Sencer Alp karakterini canlandırdı.

İyi derecede Türkçe’nin yanı sıra Rusça, Kazakça, İngilizce, Azerice ve orta düzeyde Çeçence lisanlarını bilen Fatih Osmanlı, ileri derecede kılıç ve biniciliğe sahiptir.

Fatih Osmanlı, aynı zamanda 2021 yılında Türk dünyasının kardeşliğini anlatan Turan Projesi’nin klibi yapımcılığını ve oyunculuğunu üstlendi. Projenin müziğini Kazakistan’ın ünlü bestecisi Ğalamat Beysekoja bestelerken klibin hikayesinde ise iki kardeşin vedasından, büyük Turan ve birlik hayallerinden bahsediyor.

Fatih Osmanlı, oyunculuk kariyerini, senarist, yönetmen ve yapımcı olarak devam ettirmek istiyor. Tarihi dönem dizileri birlikte, dönem filmleri, belgesel, tiyatro oyunları gibi çeşitli kültürel ve tarihi proje hazırlıkları yapmaktadır.

Başarılı oyuncunun resmi instagram hesabı kullanıcı ismi @fatih.ottoman ‘dır. Ayrıca resmi web sitesini ziyaret edebilir, hakkında güncel bilgilere ulaşabilirsiniz.

Web sitesi: http://fatihosmanli.com

Filmleri ve Dizileri :
2019 – 2020 – Kuruluş Osman (Sencer Alp) (Tv Dizisi)
2018 – Payitaht Abdülhamid (Tv Dizisi)

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Su Kutlu kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Su Kutlu, 1991 yılında İstanbul‘da doğmuştur. Liseden sonra tahsil yapmadı. Oyunculuk dersleri almadı ama oyuncu koçları oldu.

aslennereli.com

Eti’nin reklam filminde rol alarak kameralarla tanıştı. 2012 yılında Eti Maximus reklamında oynadı. Hemen sonra da “Hayatımın Rolü” adlı dizide oynaması için teklif geldi. Sonrasında da ‘Ali Ayşe’yi Seviyor’, ‘Çalıkuşu’ ve ‘Güzel Köylü’ adlı dizilerde oynadı.

2012 yılında yayına giren ve başrollerinde Haluk Bilginer ve Ebru Özkan gibi oyuncuların yer aldığı “Hayatımın Rolü” adlı dizi ile ilk kez oyunculuk kariyerine başlamıştır.

Su Kutlu, 2013 yılında Reşat Nuri Güntekin‘in aynı adlı eserinden uyarlanan, yapımlığını Timur Savcı, yönetmenliğini Çağan Irmak ve ekibinin yaptığı “Çalıkuşu” adlı dizide Fahriye Evcen, Burak Özçivit, Begüm Kütük Yaşaroğlu ile birlikte rol almıştır.

2013 yılında başrollerde Hakan Yılmaz, Salih Kalyon ve Nur Erkul’un oynadığı “Ali Ayşe’yi Seviyor” adlı dizide oynadı.

Su Kutlu, 2014 yılının Haziran ayında başlayan “Güzel Köylü” adlı dizide Gizem Karaca, Mehmet Ali Nuroğlu ve Berk Cankat ile başrolde oynadı. Dizi’nin diğer oyuncuları, Ahmet Mümtaz Taylan, Zerrin Sümer, Ali İpin gibi başarılı oyuncular rol almaktadır.

2015 yılının Nisan ayında Güzel Köylü dizisi için bulundukları Muğla‘da gece gittiği barda olay çıkardığı için diziden kovuldu.

2022 yılında ise başrollerinde Su Kutlu, Can Sipahi, Cengiz Bozkurt, Aleyna Elibol ve Engin Hepileri’nin oynadığı “Orta Kafa Aşk” dizisinde Selin karakterini canlandırdı.

Filmleri ve Dizileri :
2012 – Hayatımın Rolü (Amelya) (Tv Dizisi)
2013 – Ali Ayşe’yi Seviyor (Nazlı) (Tv Dizisi)
2013-2014 – Çalıkuşu (Mişel) (Tv Dizisi)
2014-2015 – Güzel Köylü (Sude Sümbül) (Tv Dizisi)
2015 – Tutar mı Tutar (Işık) (Tv Dizisi)
2016 – Arkadaşlar İyidir (Gizem Subaşı) (Tv Dizisi)
2016-2017 – Seviyor Sevmiyor (Simya) (Tv Dizisi)
2016 – Kayıp İnci (İnci Malikoğlu) (Sinema Filmi)
2017 – Aile Arasında (Zeynep Balcılar) (Sinema Filmi)
2017 – Söz (Merve Türel) (Tv Dizisi)
2018 – Bir Mucize Olsun (Damla Sancaktar) (Tv Dizisi)
2019 – Dengi Dengine (Gökçe) (Tv Dizisi)
2019 – Tek Yürek (Melda Saruhan) (Tv Dizisi)
2021 – Birlikte Öleceğiz (Ece) (Sinema Filmi)
2021-2022 – Orta Kafa Aşk (Selin) (İnternet dizisi)

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Esra Ceyhan kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Televizyon programcısı ve sunucu

Esra Ceyhan, 1969 yılında İstanbul‘da doğmuştur. Asker olan babasının görevi nedeniyle çocukluğundan beri birçok şehir değiştirdi. En çok da Bursa ve Diyarbakır‘da yaşamış. Bursa’da başladığı ilkokulu Diyarbakır’da bitirdi. Ortaokul ve liseyi yine Bursa’da okudu. 1986 yılında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni kazandı. Böylece Bursa’dan İstanbul’a geldi.

aslennereli.com

1988 yılında üniversite ikinci sınıf öğrencisiyken bir davette Halit Kıvanç‘la tanıştı. Televizyonculuk hayatı da bu tanışma ile başladı.

Üniversitede okurken TRT’de çalışmaya başladı. ‘TRT’e çalıştığı yıllarda Halit Kıvanıç‘n teklif etmesine rağmen kamera önüne geçmeyen ve kamera arkasını öğrenmeye çalışan Esra Ceyhan çalışma hayatına verdiği aradan sonra Flash TV‘e bu kez kamera önünde seyircilerle buluştu. ‘TRT’e eğlence ve eğitim kültür drama programlarında yönetmen yardımcısı olarak programların hazırlanışı hakkında tecrübe kazandı.

1996 yılında televizyonda ilk kamera önüne çıkmaya HBB televizyonunda “İkiden Dörde” isimli gündüz kuşağı kadın programıyla başladı. Daha sonra da 1997 yılında Atv’ye geçerek sekiz buçuk yıl “Esra Ceyhan’la A’dan Z‘ye” isimli programını sunmuştur. Aynı programına bir sezon TV 8 ‘de de devam etmiştir.

Sabah gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Daha sonra da Posta gazetesinde yazdı. Bir süre sonra Kanal D’de “Esra Ceyhan’la” isimli programı yapmaya başlamıştır. 2009 yılında TRT’ye transfer olmuş ve “Esra Ceyhan’la Hayat” adlı gündüz programını yapmıştır. 5 ay yaptığı program sona erdirildi.

Esra Ceyhan’ın, “Cey Yapım” adında bir yapım şirketi de vardır.

2012 yılında Kanal 7 ekranında “Esra Ceyhan’la A’dan Z’ye” programı ile yeniden izleyici karşısına çıktı.

Esra Ceyhan, 1992 yılında diş hekimi Barbaros Ceyhan ile evlendi. 17 yıl sonra 2009 yılında boşandı. Ayşe (d.2006) adında bir kızı vardır.

Türk mutfağından örneklerle hazırladığı bir yemek kitabı yazdı.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Alper Erinç kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Alper Erinç, 1 Aralık 1966 tarihinde Ankara’da doğmuştur. Barlas Erinç (d. 1968) adında kardeşi vardır. 1980 yılında 14 yaşında müziğe başlayan Alper Erinç, gitar, bas gitar, mandolin öğrendi. 1985 yılında barlarda çalmaya başlayarak 19 yaşında profesyonel oldu ve çeşitli topluluklarla Ankara lokallerinde çaldı. Kardeşi Barlas Erinç’le besteler yazdı.

aslennereli.com

Alper Erinç, 1992 yılında İstanbul’a taşındı. 1994 yılında Umay Umay’ın albümüyle düzenlemeciliğe adım attı. Erekli&Tunç stüdyolarında 10 yıl boyunca birçok albümde aranjör ve gitarist olarak yer aldı. Popüler albümlerin prodüktörü olarak tanındı.

2006 yılında kendi stüdyosunu kurdu. 2007 yılında Göksel’in “Ay’da Yürüdüm” isimli projeyi gerçekleştirdi. Yazdıkları, besteledikleri çok tutuldu ve piyasada kısa sürede en çok iş yapan isimlerden biri haline geldi. Teoman, Candan Erçetin, Göksel, Nil Karaibrahimgil başta olmak üzere bir çok sanatçı ile çalıştı.

Alper Erinç adını verdiği grup dışında, The Silver Cornet Band, Coke Rag Doll, Rulet gibi gruplarda müzik yaptı.

Alper Erinç, 2003 yılından 2007 yılına kadar şarkıcı Göksel ile evli kaldı. Alper Erinç, 2018 yılında Selin Özen ile evlendi.

Katkıda bulunduğu albümler :
1994 – Umay Umay  –  Umay Umay
1996 – Nazan Öncel – Sokak Kızı
1997 – Barlas Erinç – Bara Gidelim
1997 – Candan Erçetin  –  Çapkın
1998 – Candan Erçetin –  Oyalama Artık
1999 – Özlem Tekin  –  Laubali
2000 – Candan Erçetin –  Elbette
2001 – Yonca Lodi – Aşkta ve Ayrılıkta
2001 – Göksel  –  Körebe
2001 – Gülhan  –  Dokun Bana
2001 – Yaşar Günaçgün  –  Masal
2001 – Yonca Evcimik – Sexy (Version 2)
2002 – Candan Erçetin –  Neden
2002 – Hande Yener  –  Sen Yoluna… Ben Yoluma…
2002 – Serdar Ortaç  –  Okyanus
2002 – Özlem Tekin –  Tek Başıma
2003 – Özlem Tekin – Kırıldım
2003 – Göksel –  Söz Ver
2003 – Nilüfer  –  Olur mu… Olur mu? / Gözünaydın
2003 – Candan Erçetin –  Remix
2004 – Candan Erçetin –  Melek
2004 – Levent Yüksel – Uslanmadım
2004 – Teoman  –  En Güzel Hikayem
2004 – Metin Arolat – Yine Bir Başıma (bu albümde yer alan “Elveda” şarkısının bestesi Alper Erinç’e aittir)
2005 – Metin Arolat – Kabul Et
2005 – Meyra – Başka Bir Kadın
2005 – Göksel – Arka Bahçem
2005 – Candan Erçetin –  Remix’5
2006 – İrem Aydın – Hayalet Sevgilim
2006 – Tamer Karan – Aklımda Hep Sen
2007 – Göksel –  Ay’da Yürüdüm
2008 – Şehnaz Sam – Aşka Düşer
2009 – Bengü  –  İki Melek
2009 – Nil Karaibrahimgil  –  Nil Kıyısında
2009 – Candan Erçetin –  Kırık Kalpler Durağında
2009 – Yalın – Ben Bugün (Prodüktör, düzenleme, mix, bas gitar, mandolin, piyano)
2010 – Emre Altuğ – Sev Diyemem (Remix)
2010 – Metin Arolat – Kalpten Gidenin (Version 2)
2010 – Sertab Erener  –  Rengârenk
2011 – Sezen Aksu  –  Öptüm
2012 – Nil Karaibrahimgil –  Ben Buraya Çıplak Geldim
2012 – Orhan Gencebay ile Bir Ömür
2013 – Candan Erçetin –  Milyonlarca Kuştuk…
2013 – Oğuzhan Koç –  Ben Hala Rüyada

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Ahmet Kürsat Öçalan kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Ahmet Kürsat Öçalan, 28 Eylül, 1986 tarihinde Kastamonu‘da doğmuştur. Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü’den mezun oldu. Sonrasında Müjdat Gezen Sanat Merkezinde oyunculuk eğitimi gördü.

aslennereli.com

Ahmet Kürsat Öçalan, “Tutar mı Tutar?” dizisinde Çağrı rolüne hayat verdi. “Gibi” dizisindeki Ersoy karakteri ile ismini geniş bir kitleye duyurdu.

2018 yılında Ahmet Kürşat Öçalan’ın Eray Sel ile birlikte yazıp oynadığı “Basın Toplantısı” tiyatro oyununu sahneye koydu.

Ahmet Kürsat Öçalan, 2022 yılında Donadona filminin yapımcılığı ve senaristliğini de üstlenmiştir.

Tiyatro Oyunları :
2018 – Basın Toplantısı : Eray Sel ve Ahmet Kürşat Öçalan – Karagöz Sanat Atölyesi

Filmleri ve Dizileri :
2024 – Fikir (Sinema Filmi)
2022 – Andropoz (Salih)(TV dizisi)
2022 – Donadona (Ali)(Sinema Filmi)
2022 – Pera Palas’ta Gece Yarısı (Resepsiyonist 1919)(TV dizisi (Netflix))
2021–2024 – Gibi (Ersoy/İli Udu/Jacque) (TV dizisi (Exxen))
2020 – Rise of Empires: Osmanlı (Saray Hadım) (TV dizisi (Netflix))
2017 – Oğlum Şnitzel (Sadık)(Kısa film)
2012 – Kanıt (Burak Kural)(TV dizisi)
2010 – Behzat Ç.: Bir Ankara Polisiyesi (Çilingir)(TV dizisi)

Senaryo:
2022 – Donadona (Sinema Filmi)

Yapımcı :
2022 – Donadona (Sinema Filmi)

Rol aldığı Reklam Filmleri :
Lifebox Reklam Filmi- Anılar Bekletmeye Gelmez
Knorr Çabuk Makarna- ofis
MACFIT Reklam Filmi- Elveda Sıcak Yatak
Tatilden Sonra YUNUS ONLİNE Kapıda
Hürriyet Emlak Reklam Filmi Muhitini Tanı
Hürriyet Emlak Reklam Filmi Sanal Tur
Hürriyet Emlak Reklam Filmi Taşınmak İstiyorum
Qnb Finansbank Parasal Durumlar Paran Kadar Konuşmak
Qnb Finansbank Parasal Durumlar Paraya Sıkışmak
Qnb Finansbank Parasal Durumlar Eli Para Görmek
Qnb Finansbank Parasal Durumlar Paraya Para Dememek
KFC Burger reklam filmi

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Koca Yusuf Paşa kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

I. Abdülhamit zamanında 25 Ocak 1786 – 28 Mayıs 1789 tarihleri arasında ve III. Selim zamanında 12 Şubat 1791 – 4 Mayıs 1792 tarihleri arasında Osmanlı Sadrazamı olarak görev yapmıştır.

Koca Yusuf Paşa, 1730 yılında Gürcistan’da doğmuştur. 1748 yılında liman reisi Hasan Kaptan tarafından satın alınarak yetiştirilmiş Gürcü asıllı bir köledir. Köle olarak İstanbul‘a getirildikten sonra denizcilikle uğraşan efendisi Hasan Kaptan tarafından azad edildi ve kendi de deniz ticaretine girdi. Uzun yıllar hizmet ettikten sonra âzad edilmişse de efendisinin yanından ölümüne kadar ayrılmamıştır.

aslennereli.com

Ardından Kasımpaşa Zincirlikuyu’da bir kahvehane açmış, kışları burada çalışmış, yaz aylarında donanmaya katılarak bu arada edindiği sermayedarların katkılarıyla topladığı parayı ticarette değerlendirmiş, pek çok defa Mısır’a gidip gelmiştir. İleride hâmisi olacak ve ona devlet kapılarını sonuna kadar açacak olan Gürcü asıllı Cezayirli Hasan Paşa ile bu yıllarda 1764 yılında tanışmıştır.

Koca Yusuf Paşa, Cezayirli Hasan Paşa‘nın yanında çalıştı. Cezayirli Hasan Paşa 1770 yılında Kaptan-ı Derya olunca Koca Yusuf Paşa‘yı hazinedar yaptı. Ardından kapıcıbaşılık rütbesiyle kapı kethüdâlığına getirildi. Bu münasebetle hazine vekili Osman Ağa’ya intisap etti.

Koca Yusuf Paşa, Cezayirli Hasan Paşa‘nın sayesinde 16 Ağustos 1785 tarihinde vezir rütbesine yükseltilerek Mora Valisi oldu. 24 Ocak 1786 tarihinde de yine Cezayirli Hasan Paşa‘nın sayesinde sadrazamlığa getirilmiştir. Böylece sekiz ay öncesine kadar Cezayirli Hasan Paşa’nın kâhyası olan Yûsuf Paşa Kanuni Sultan Süleyman’ın Makbul İbrâhim Paşa’yı has odabaşılıktan doğrudan sadârete yükseltmesi gibi dışarıdan herhangi bir devlet hizmeti ve tecrübesi bulunmadığı halde sadârete getirilmiş oluyordu.

Koca Yusuf Paşa, sadrazam olarak 24 Şubat 1786’da İstanbul’a geldikten sonra ilk işlerinden biri “pederi mesabesinde” gördüğü Cezayirli Hasan Paşa’yı 1 Mart 1786 günü ziyaret etmek oldu.

Koca Yusuf Paşa, oğulları Mîr Mahmud ile Mehmed Nazif efendiyi; Mehmed Paşa ve Zeyrek Camii’nde İskender Ağa medreselerinde müderrisliğe getirdi. Kısa bir zaman sonra oğlu Mîr Mahmud, I. Abdülhamit’in torunu Atıyyetullah Hanım ile evlendirildi.

Koca Yusuf Paşa, 25 Ocak 1786 tarihinde de padişah I. Abdülhamit tarafından sadrazamlığa atandı. Bu görevi 7 Mayıs 1789 tarihine kadar sürdürdü. Bu görevi sırasında patlak veren 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı‘nda Serdar-ı Ekrem olarak Osmanlı ordusuna kumandanlık etti. Bu savaş sırasında Avusturya Arşidükü II. Joseph’e karşı Sebeş Muharebesini kazandı. 7 Nisan 1789 tarihinde I. Abdülhamit’in ölümünden sonra III. Selim’in tahta çıkmasıyla Koca Yusuf Paşa, görevine devam etmekte idi ancak mevkiini daha fazla koruyamadı. 7 Mayıs 1789 tarihinde sadrazamlıktan alındı. 12 Şubat 1791 tarihinde yeniden sadrazam yapıldı. Romanya‘nın Kalas şehrinde 6 Ağustos 1791 tarihinde Ruslara karşı yapılan savaşta osmanlı ordusu kaybedince, yaklaşık iki buçuk ay süren uzun ve çetin müzakerelerden sonra, 10 Ocak 1792 tarihinde, Sadrazam Koca Yusuf Paşa tarafından temsil edilen Osmanlı Devleti’yle Prens Bezborodko’nun temsil ettiği Rusya arasında Yaş Barış Antlaşması imzalandı.

İstanbul’a dönüşünde padişah III. Selim tarafından 3 Mayıs 1792 tarihinde azledildi ve Trabzon valiliği ve Anapa muhafızlığına tayin edildi.

Trabzon valiliği sırasında gönderildiği bu karışık ve problemli bölgede kısa zamanda bunaldı, bir müddet sonra halefi Melek Mehmed Paşa’nın himmetiyle talip olduğu Cidde (Mekke) valiliğine 3 Ocak 1793 tarihinde gönderildi ve Cidde Valisi ve Medine muhafızı oldu.

Koca Yusuf Paşa, Suudi Arabistan Cidde’de görevde iken 1800 yılının Haziran ayında 79 ayında öldü.

İstanbul ilinin Üsküdar ilçesinin Çengelköy semtinde boğaz kenarında bulunan, ilk sahibi Darüssade Ağası Mehmet Ağa’ya bu yalı Sultan I. Abdülhamit tarafından hediye edilmiş olan yalıyı ikinci sahibi olarak Sultan III. Selim’in sadrazamı Koca Yusuf Paşa satın aldı. Daha sonra sırayla Kaptanıderya Seydi Ali Paşa, Bağdat valisi Hamdi Paşa ve Esat Muhlis Paşa’dan oğlu Sadullah Paşa’ya kaldı. 1861 yılında Sadullah Paşa’nın satın almasıyla onun adıyla anılacak Sadullah Paşa Yalısı oldu.

İstanbul‘un Kabataş semtinde Koca Yusuf Paşa’nın yaptırdığı bir sebil çeşmesi mevcuttur.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

I. Fuad kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

15 Mart 1922 – 28 Nisan 1936 tarihleri arasında Mısır kralı olarak bulunmuştur.

I. Fuad, 26 Mart 1868 tarihinde Kahire, Mısır’da doğmuştur. Tam adı Ahmed Fuad’dır. Babası Hidiv İsmail Paşa, annesi Feryal Kadınefendi’dir. Babası Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın torunudur. İlk eğitimini Kahire’de babasının Abdeen Sarayı’nda kurduğu özel okulda aldıktan sonra babasının Bâbıâli tarafından 1879’da Mısır hidivliğinden azledilerek sürgüne gönderilmesi üzerine tahsiline bulunduğu Avrupa şehirlerinde, özellikle Cenevre (İsviçre) ve Torino’da (İtalya) devam etti.

aslennereli.com

1882 yılından beri İngiliz işgali altında bulunan MısırI. Dünya Savaşı‘nda İngiltere‘nin Osmanlı Devleti‘ne savaş ilan etmesinden sonra İngiliz protektorası olmuştu.  İngiliz ve Fransızların etkisiyle Abdülhamit II tarafından 26 Haziran 1879 tarihinde Mısır Hidivi babası Hidiv İsmail Paşa’nın görevden alınarak İtalya’ya sürgüne gönderilince I. Fuad’da İtalya ve İsviçre‘de öğrenim gördükten sonra 1885 yılında İtalyan Askerî Akademisi’ne girdi. 1887 yılında Roma‘da kraliyet ordusunda görev yaptı. Ardından Viyana‘daki Osmanlı sefaretinde askerî ataşelik yaptıktan sonra İstanbul‘da süvari binbaşısı rütbesiyle Abdülhamit II‘in fahrî yaverliğinde bulundu.

1892 yılında Mısır’a dönerek, yeğeni olan Hıdiv II. Abbas Hilmi Paşa‘nın 3 yıl kadar yaveri oldu.

1892 yılında Kahire‘ye dönen I. Fuad, 1908-1913 yıllan arasında Kahire Üniversitesi‘nin ilk rektörü olarak görev yaptı. Hıdiv II. Abbas Hilmi Paşa‘dan sonra hidivlik yapan ağabeyi Hüseyin Kâmil’in vefatı üzerine “sultan” unvanıyla 9 Ekim 1917 tarihinde İngiliz hakimiyetindeki Mısır‘ın başına Hidiv olarak atandı. 1922 yılında İngiltere tek yanlı bir açıklamayla Mısır‘ın bağımsızlığını ilan etti ve I. Fuad kral unvanını aldı.

Fuâd’ın yönetimi Mısır siyasî tarihinin oldukça hareketli bir dönemine rastlar. Savaş yıllarında uygulanan sıkıyönetim sebebiyle ara verilen siyasî faaliyetler bu dönemde yeniden canlanmış ve siyasî tartışmaların odak noktasını Mısır’ın savaş sonrasında bağımsızlığına nasıl kavuşacağı meselesi oluşturmuştur. Bu amaca ulaşmak için çeşitli gruplar girişimde bulunmak istediyse de bunlar arasında Vefd adıyla bilinen, Sa‘d Zağlûl’ün başkanlığını yaptığı grup ön plana çıkmayı başardı. Daha sonra bir parti haline gelecek olan Vefd, Mısır’da İngiliz yönetiminin son bulmasında çok önemli bir rol oynadı. 1919-1922 arasında gösteri, boykot ve imza kampanyaları gibi çeşitli yöntemlerle Mısır’daki İngiliz yönetimi yıpratıldı ve nihayet 1922’de İngiltere Mısır’a bağımsızlık vermek zorunda kaldı.

Ancak Mısır’ın savunması, Britanya İmparatorluğu’nun iletişim yollarıyla (Süveyş Kanalı) azınlık ve yabancıların haklarının korunması, Sudan’da İngiliz idaresinin devamı hakları İngiltere’ye bırakıldı. Bu arada, 1917’den bu yana sultan unvanıyla görevde bulunan Fuâd bağımsızlıktan hemen sonra “kral” unvanını aldı. 19 Nisan 1923’te ilân edilen anayasa ile de krala geniş yetkiler verildi. Anayasanın ilânından sonraki ilk genel seçimlerde Vefd Partisi büyük bir başarı elde etti ve 1924’te Sa‘d Zağlûl ilk Vefd hükümetini kurdu. Fakat Vefd iktidarı uzun ömürlü olmadı. Çünkü Kral Fuâd kuvvetli milliyetçilerle çalışmaktan ziyade küçük partilerle veya Ahmed Zivâr (1924-1926) ve Muhammed Mahmûd (1928-1929) gibi bağımsız politikacılarla çalışmayı tercih etti.

Bunun yanında siyasî gelişmeleri istediği gibi yönlendirmek amacıyla keyfî kararlar aldı; parlamentoyu dört defa feshetti. Ancak Vefd’in katılmadığı 1931 seçimi hariç her fesih sonrasında yapılan seçimi (1925, 1926, 1929) Vefd Partisi kazandı. Fuâd döneminde hepsi de kısa ömürlü olan üç Vefd hükümeti görev yaptı (Sa‘d Zağlûl 1924, Mustafa en-Nehhâs 1928 ve 1930). Siyasî çalkantılarla geçen Kral Fuâd yönetiminin son yıllarında Habeşistan İtalya tarafından işgal edilince (1935) Mısır İngilizler’le tekrar anlaşıp iş birliği yapmak zorunda kaldı. İki ülke arasında, Kral Fuâd’ın 28 Nisan 1936’da ölümünden dört ay sonra Londra’da bir antlaşma imzalandı (26 Ağustos 1936).

Kral Fuâd Türkçe, İtalyanca, Fransızca ve orta seviyede İngilizce biliyordu. Dinî değerlere de sahip çıkan Fuâd, 1920’lerde Arap dünyasında başlayan hilâfetin geleceğiyle ilgili tartışmalara katıldı. 1924’te Türkiye’de hilâfetin kaldırılması üzerine halife olmaya talip olduysa da onun bu isteği diğer Arap liderleri tarafından kabul edilmedi.

Evlilikleri :
1.eşi: Şivekâr Hanım Efendi (e. 30 Mayıs 1895 – b.1898)
2.eşi: Nazlı Sabri (e. 24 Mayıs 1919 – 1936)

Çocukları : I. Faruk ((Kral Faruk), Prens İsmail, Prenses Fevkiye, Prenses Fevziye, Prenses Faize, Prenses Faike, Prenses Fethiye

Kızı Prenses Fevziye, 1939 yılında İran Şahı Muhammed Rıza Şah Pehlevi ile evlendi. 1948 yılında boşandılar.

I. Fuad, 28 Nisan 1936 tarihinde Kahire, Mısır’da 68 yaşında ölmüştür.  Ardından oğlu Faruk Mısır kralı (Kral Faruk) oldu.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Lokman Hekim kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Kur’an-ı Kerim’de aynı isimli surede iki kez adı geçen ve anlatılara göre bir yandan hastalara şifa dağıtırken bir yandan da hikmetli sözleri ile nefisleri tedavi eden Lokman Hekim, tıp alanında hekimliğin atası olarak biliniyor.

“Hekimliğin atası” olarak bilinen Lokman Hekim, her yıl 14 Ekim’de “Lokman Hekim’i Anma Günü”nde insanlık tarihine bıraktığı izlerle yeniden hatırlanıyor.

Kur’an’da Lokman’la ilgili bilgiler, aynı adı taşıyan Lokman adlı sûrede onun iki defa ismen zikredilmesinden ve oğluna verdiği bazı öğütlerin naklinden ibarettir. Lokmân sûresinde (31/12-19) Lokman’a hikmet verildiği bildirilmekte ve oğluna hitaben iman, ibadet, ahlâk ve görgü kurallarına dair öğütleri aktarılmaktadır. Lokman’a verilen hikmetin ilim, üstün kavrama yeteneği, isabetli söz ve davranış, ilim-amel uygunluğu, din konusunda derin bilgi olduğu belirtilmektedir.

Efsanevi bir kişilik olan Lokman’ın kimliği ile ilgili tefsir kitaplarında çok farklı anlatımlar tefsir yazarlarının değişik kaynaklardan duyumsadıkları görüşlerini yansıtır ve birbirlerinden farklı kimlik ve soy bilgileri bu kaynaklarda yer alır. İslami düşünür  Muhammed Esed’e göre Lokman tıpkı Hızır gibi kurgusal bir kişiliktir ve prototip bir derlemedir.

Lokman Hekim‘in ölümsüzlük iksirini  bulduğu ancak formülünü kaybettiğine dair efsaneler mevcuttur. Formülü nasıl kaybettiği ise değişik kaynaklarda değişik şekillerde anlatılır. Bir efsaneye göre içinde ölümsüzlük iksiri bulunan şişeyi köprüden geçerken düşürüp kaybetmiş, bir başka efsaneye göre ise eline yazdığı ölümsüzlük formülü yağmurda silinmiştir. Bir rivayete göre de iksir, Allah’ın emriyle  Cebrail  tarafından yok edilmiştir.

Bir rivayete göre Davud Lokman’a bir koyun kesmesini ve kendisine en iyi yerinden iki parça et getirmesini söyler. Lokman koyunun yüreğini ve dilini getirir. Başka bir gün Davud kendisine koyunun en kötü yerinden iki parça et getirmesini söyler. Lokman yine yüreğini ve dilini getirir. Davud neden böyle yaptığını sorunca Lokman şöyle cevap verir:  “İyilik için kullanıldığında yürekten ve dilden daha iyi bir şey yoktur. Kötülük için kullanıldığında da yürekten ve dilden daha kötü bir şey yoktur.”

Lokman Hekim‘in ne kadar yaşadığı konusundaki rivayetlere göre, Lokman Allah’tan uzun ömür diledi ve tercih kendisine bırakıldığında da Arap kültüründe uzun ömrün simgesi olan kartaldan hareketle yedi kartal ömrü kadar yaşamayı istedi. Lokman’ın 560, bin, 3 bin, 3 bin 500 veya 4 bin yıl yaşadığı yönünde bilgiler yer alıyor. Bu nedenle kendisine “Lokmanü’n-nüsur (kartallar kadar uzun yaşayan Lokman)” denildiği gibi “el-Muammer (uzun ömürlü)” lakabıyla da anılıyor.

Eski Arap kıssalarında Lokman, Ad kavmine mensup bir kişi olarak takdim edildiği gibi İslami kaynaklarda İsrailoğulları’ndan biri olarak da gösteriliyor. Buna göre Lokman’ın, Hz. Eyyub’un kız kardeşinin veya teyzesinin oğlu olarak ifade ediliyor. Lokman’ın, Hz. Davud’dan ilim öğrendiği ve Davud peygamber oluncaya kadar fetva verdiği, sonra da onun yardımcısı olduğu belirtiliyor.

Ayrıca Yunan filozofu Empedokles‘in Lokman’dan ilim öğrendiği de aktarılıyor. Lokman’ın İsrailoğulları’nın kadılarından biri olduğu, Hz. Davud veya Hz. İsa ile Hz Muhammed arasında yaşadığı da öne sürülüyor.

Öte yandan bir başka rivayete göre de Lokman’dan peygamberlik ya da hikmetten birini seçmesi isteniyor ve Lokman da hikmeti tercih ettiği için hilafet Davud’a veriliyor, Lokman ise ona vezir oluyor.

Ortaçağ boyunca çeşitli kıssaların kahramanı olarak dillerde dolaşan Lokman, bir bakıma Araplar’ın Ezop‘u haline geliyor. Avrupa’da Ezop ile ilgili söylenenlerin büyük bir kısmı Lokman’a uyarlanıyor. İslami kaynaklarda onun kalın dudaklı, geniş ayaklı, Habeşistanlı veya Nübyeli bir köle olarak takdim edilmesi de Ezop‘u hatırlatıyor.

Lokman Hekim, Türk edebiyatında da, Arap edebiyatında öne çıkan özelliklerinin yanı sıra hakim/filozof kimliğinden çok hekim olarak öne çıkıyor. Bu sebeple Türk divan, tasavvuf ve halk edebiyatlarıyla Türk folklorunda “Lokman Hekim, Lokman-ı hazık, tabip Lokman, dert Lokman’ı, şifa Lokman’ı” gibi isim ve sıfatlarla anılıyor. Bu kapsamda Lokman, “Şifa-yı Lokman, deva-yı Lokman, yed-i Lokman, Lokman eli, ilac-ı Lokman, merhem-i Lokman, bab-ı Lokman, muhtac-ı Lokman, yara saran Lokman” gibi isimlerle yer alıyor.

Türk-İslam edebiyat ve kültüründe Lokman’ın tabip özelliği, “hakim” kelimesinin halk ağzında “hekime” dönüşmesi ve eski dönemde felsefenin tıp dahil olmak üzere devrin belli başlı ilimlerini de içine almasıyla öne çıkıyor.

Lokman Hekim, İslam dünyasının dinî ve edebî kaynaklarında yer aldığı gibi, Türk kültüründe de önemli bir yer tutmaktadır. Türklerin sözlü edebiyat ürünlerinden, klâsik edebiyat eserlerine kadar değişik anlatı türlerinde ve şiirlerinde yer alan Lokman Hekim, Azerbaycan Türkleri arasında Loğman; Kazak Türklerinde Lukpan Äkim, Uygur Türklerinde de Lokman/Lokman Hekim olarak yer almaktadır.

Hakkında masal, efsane, fıkra gibi türler oluşan ve birçok özlü sözün söyleyeni olarak bilinen Lokman Hekim’in kim olduğu ile ilgili değişik fikirler ileri sürülmüştür. Bunlardan bazıları şöyledir:

Birincisi, ilk kez Şemseddin Sâmî’nin Kâmâsu’l-Alâm isimli eserinde zikrettiği ve günümüz kitaplarının bazılarının da referans olarak aldığı Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver’in savunduğu bu görüş, Lokman Hekim’in Yunan Tıp tanrılarından Asipuyus olduğu fikridir. Ünver, Lokman Hekim’i bir tıp tanrısı olarak açıklamaya çalışmışsa da bu fikir, bilim dünyasında pek kabul görmemiştir.

İkincisi, Lokman Hekim’in Promete, Alkmaeon, Lukianos, Hipokrat’ın İslâmîleşmiş kişiliği olduğu, öğrencileri arasında da Empedokles, Fisagor, Camasb ve Kisra’nın bulunduğu fikridir.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Arzu Kaprol kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Arzu Kaprol, 1973 yılında Bursa’da doğmuştur. Babasının deri ticaret işi vardı. Kendisinden 12 yaş büyük abisi baba mesleğine devam ediyor. Anneannesi muhteşem bir terzi olan Arzu Kaprol’un annesinin Bursa’da bir moda evi vardı. Bursa Namık Sozeri Lisesinden mezun oldu. Arzu Kaprol, 1988 yılında Şebnem Ferah ile Bursa’da kurduğu Volvox adlı rock grubunda klavye çalıyordu. Kısa sürede gruptan ayrıldı ve İstanbul’a Mimar Sinan Üniversitesi’nde moda tasarımı okumaya geldi. Mimar Sinan Üniversitesi Moda Konfeksiyon bölümünden 1992 yılında mezun oldu. Ardından couture eğitimi için Paris American Academy’de Perfectionnement programını tamamladı.

aslennereli.com

Arzu Kaprol, 1995 yılında kazandığı 5 bin dolarlık Beymen Academia “Avant-Garde Tasarımcı” Tasarımcı’’ ödülü ile moda dünyasında adını duyurdu. 1998 yılında kendi adını taşıyan markasını kurdu. 2007 yılında ilk mağazasını açan Arzu Kaprol, Türkiye’de Beymen Grubu ile yaptığı lisans anlaşmasıyla 2008 – 2012 yılları arasında perakende sektöründeki varlığını güçlendirdi.

2007 yılında Fashion TV ve 2011 yılında Elle Style Awards’tan “Yılın Moda Tasarımcısı” ödüllerini aldı.

Arzu Kaprol, 2011 yılında Paris Moda Haftası, Moda Federasyonu Resmi takviminde defileler yapmaya başladı ve Paris’te ofisini açtı. 2015 yılında başlayan işbirlikleri kapsamında moda ve teknoloji birlikteliğinin gözler önüne serildiği, toplam 3 show sergiledi. Halen Paris’te bir showroom’u bulunan Kaprol’un tasarımları Türkiye’de sekiz mağazada satışta.

Arzu Kaprol hazır giyim ve Atelier koleksiyonlarıyla uluslararası düzeyde tanınmaya devam eden marka, Londra‘da Harrods, Paris‘te Montaigne Market, New York‘ta Bergdorf Goodman başta olmak üzere yurtdışında 13 ülkede bulunan geniş satış ağıyla dünyadaki moda tutkunlarıyla buluşuyor. Atelier Koleksiyonu ise Meg Ryan, Milla Jovovich, Kelly Rowland ve Gisele Bündchen gibi dünyaca ünlü isimlerin tercihi oldu.

Türkiye’nin ilk hologram defilesi Mayıs 2015 yılında, multi-disipliner bir yaklaşımla; tasarım, müzik, dans ve teknolojinin birleştiği Dijital Senfoni Mart 2016 yılında ve Türkiye’nin ilk dijital couture show’u Haziran 2016 yılında ulusal ve uluslararası platformlarda sunuldu. Yurt dışında iki ana distribütör ile çalışıyor. İspanya ve Hong Kong genelinde 28 mağazada Arzu Kaprol markalı ürünler satılıyor.

2015 yılında, Arzu Kaprol tarafından yaratılan, akıllı giyimin ilk prototiplerinden biri olan; klima değişikliklerine göre fonksiyon değiştiren “Akıllı Ceket” ise yine sektörün öncü hareketleri arasında yerini aldı.

Tasarımı kıyafet mimarlığı olarak tanımlayan Arzu Kaprol, modern ve eşsiz bir tasarım diliyle ve kendisiyle özdeşleşen detaylarda büyüyen özgün işçilikle, zamansız kıyafet ve aksesuarlar yaratarak geleceğin moda kültürüne göndermeler yapıyor.

Arzu Kaprol ayrıca Çelebi Hava Servisi, İGDAŞ, İDO, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Formula 1 gibi farklı sektörlerden firmaların üniformalarını, personel kıyafetlerini yapıyor.

Arzu Kaprol 1998 yılında Cem Kaprol ile evlendi. 8 Mayıs 2015 tarihinde tek celsede boşandı. Doruk ve Derin (d. 2004) adlarında ikiz çocuğu vardır.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Vittorio Alfieri kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

İtalyan trajedi yazarı Vittorio Alfieri, İtalyan ulusal tiyatrosunun kurulmasına katkıda bulunmuştur.

Vittorio Alfieri, 16 Ocak 1749 tarihinde ​ İtalya, Asti​’de soylu bir ailenin oğlu olarak doğmuştur. Tam adı Vittorio Amedeo Alfieri’dir. Ünlü mimar Benedetto Alfieri‘nin yeğenidir. Küçük yaşta babasını yitirince annesi tarafından yetiştirildi. 1766 yılına kadar Torino Askeri Akademisi’nde okudu. 1766 yılında öğrenimini tamamlayamadan Akademi’den ayrılarak asteğmen olarak orduya katıldıysa da, askeri yaşam ona çekici gelmediğinden, izin alıp Avrupa gezisine çıktı.

aslennereli.com

Bu yıllarda Avrupa‘da görülmeye değer kültür merkezlerini dolaştı; bu geziler sırasında Milano, Napoli, Floransa, Roma, Paris, Londra, Lahey‘i ziyaret etti. Bu dönemde öğɾenmiş bulunduğu Fɾansızcayla ilk eseɾleɾini yazdı. Viyana, Berlin, ayrıca İsveç, Finlandiya ve Rusya‘ya ulaştıktan sonra güneye, tekrar Fransa‘ya, ardından İspanya ve Portekiz‘e döndü. Bu seyahat programlarından despotizme karşı derin bir nefret duydu ve onu edebiyat kariyerine devam etmeye teşvik etti.

Fransa’da incelediği Voltaire, Jean Jacques Rousseau ve Montesquieu’nun düşüncelerinden büyük ölçüde etkilendi.

Vittorio Alfieri, 1772 yılında ordudan istifa edip İtalya’da Torino‘ya dönerek kendisini yalnızca edebiyata adadı. Yaşamındaki boşluğu doldurmak için klasik edebiyatı ve italyan şairlerini incelemeye, oyunlar yazmaya başladı. Arkadaşlarıyla birlikte çeşitli konuların tartışıldığı Societé des Sansguignon adlı bir edebiyat topluluğu kurdu. Ayrıca ilk edebi eserlerini yazmaya başladı. Askerlikten istifa ettikten sonra yazdığı Cleopatra adlı trajedi 1775 yılında büyük bir başarı kazanınca kendisini bütünüyle tiyatro oyunları yazmaya verdi.

1774 ile 1775 yılları arasında hasta bir arkadaşına bakarken Antonius ve Kleopatra trajedisini besteledi ve bu trajedi başarıyla sahnelendi. Ayrıca İtalyanca bilgisini de mükemmelleştirdi (Piedmont’lu soylular kendilerini çoğunlukla Fransızca olarak ifade ediyorlardı).

1775 yılında Toskana‘ya geziler yaptı ve siyasi konularda eserler yazmaya başladı. Ancak 1777 yılında Albany Kontu Charles Edward Stuart’ın karısı Albany Kontesi Stolberg-Gedern’li Louise ile ilişkisi ortaya çıkınca bir skandala karıştı. 1777 yılında Albany Kontesi’yle başlayan ilişkisi, 1787’de birlikte Paris’e yerleşmeleriyle sürdü. 1788 yılında Kontes Louise ile evlendi.

1776 yılından 1789 yılına değin hepsi zorba yönetimlere karşı çıkışı konu alan 19 trajedi yazdı. Oyunlarının tümü özgürlük için mücadele eden kahramanlarla, zorba yöneticilerin kavgasının sert, acı bir dille yansıtıldığı, halkı kavgaya çağıran trajedilerdi. Oyunları 1789 yılında Paris’te topluca basıldı. Tragedyalarının onüçü ilkçağ mitoslarıyla tarihinden, biri Kutsal Kitaρ’tan, beşi orta ve yeniçağ tarihinden konu almıştır.

1789 Fransız Devrimi’ni başlarda desteklediyse de, sonradan görüşleri değişti ve Fransa aleyhine yazdığı bir yergi yüzünden Paris’i terkedip Floransa’ya yerleşmek zorunda kaldı.

Klasik efsaneleri ve tarihsel öyküleri kendi çağının ilericiliği içinde kullanmaya çalışan Vittorio Alfieri, İtalya’da ulusal bir tiyatronun kuruluşuna yardımcı olmuştur. Kendinden önceki tiyatro yazarlarının gevşek, duygusal komedilerine karşılık güçlü karakterler, trajik durumlar ve zorbalara nefretin ön plana çıktığı duygulara yer vermesi, İtalyanlar tarafından coşkuyla karşılandı. Doğumunun 200. yılının Alfieri Rönesansı adı altında büyük gösterilerle kutlanması etkisinin sürdüğünün kanıtıdır.

Vittorio Alfieri, 8 Ekim 1803 tarihinde İtalya, Floransa’da 54 yaşında ölmüştür. Ölümünden sonra eşinin heykeltraş Antonio Canova’ya yaρtırdığı mermer lahit, bugün de büyük hayranlıkla seyredilen bir sanat eseri değerindedir. Santa Croce Kilisesi’nde adına yaptırılan anıt Antonio Canova’nın seçkin yapıtlarından biridir.

Kitapları :
1774 – Kleopatra,
1782 – Merope,
1782 – Saul
1783 – II. Felipe
1783 – Polinice,
1783 – Antıgone,
1783 – Agamemnon,
1783 – Oreste,
1784 – Octavia,
1789 – La Congizera des Pazzi (Pazzi’lerin Komplosu)
1789 – Mary Stuart,
1789 – Mirra,
1806 – Vita (ölümünden sonra yayınlanan otobiyografisidir.)
Giornali (Günlükler)

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Peter Higgs kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

İngiliz teorik fizikçi Peter Higgs ayrı atomaltı parçacıklar üzerine yaptığı çalışmalarla 2013 yılında Nobel ödülü kazanmıştır.

Peter Higgs, 29 Mayıs 1929 tarihinde Newcastle upon Tyne, İngiltere‘de doğmuştur. Annesi Gertrude Higgs, bababsı Thomas Higgs’dir. Babası BBC’de ses mühendisi olarak çalışıyordu. Çocukluk döneminde astım hastalığı yüzünden ve babasının işi yüzünden ailenin taşınması ile İkinci Dünya Savaşı sırasında Peter Higgs’in ilkokul derslerini kaçırmasına neden oldu bu yüzden evde eğitim gördü. Sonrasında babası Bedford’a taşındı, Peter Higgs annesi ile birlikte Bristol’de kaldı, çocukluğunun büyük kısmı burada geçti. 1941-1946 yılları arası Bristol’de bulunan Cotham Grammar okuluna gitti. Okulun eski mezunlarından, kuantum mekaniğinin kurucularından Paul Dirac’tan etkilendi. 17 yaşında iken 1947 yılında Higgs City of London okuluna başladı, matematik üzerinde yoğunlaştı, sonrasında 1947 yılında King’s College London’da öğrenim görmeye başladı. 1950 yılında birinci sınıf onur seviyesi ile mezun oldu. 1952 yılında mastarını tamamladı. Royal Commission for the Exhibition of 1851 tarafından 1851 Research Fellowship üyeliği ile ödüllendirildi. Doktorasını Charles Coulson ve Christopher Longuet-Higgins denetimi altında moleküler fizik üzerine yaptı. Doktorasını 1954 yılında “Moleküler titreşimler teorisi ile ilgili problemler” başlılkı tezi ile tamamladı.

aslennereli.com

Peter Higgs, 1954-1956 yılları arasında University of Edinburg’ta kidemli araştırma görevini yerine getirdi. Imperial College London ve University College London üniversitelerinde çeşitli görevlerde bulundu, ayrıca geçici olarak matematik derslerine de girdi. 1960 yılında Tait Institute of Mathematical Physics’te öğretim üyesi olarak görev almak için Univesity of Edinburg’a geri döndü. O yıllarda Nükleer Silahsızlanma Kampanyası ve Greenpeace‘de aktif faaliyetlerde bulundu. Silahsızlanma hareketi sırasında aktivist arkadaşı Jody Williamson ile tanıştı ve ona âşık oldu. 1963 yılında evlendiler.

1970 yılında doçentliğe yükseltildi ve 1983 yılında Royal Society of Edinburgh üyesi oldu.

Peter Higgs, 1980 yılında Edinburg Üniversitesinde teorik fizik makamına atandı. 1983 yılında Fellow of Royal Society (FRS) topluluğuna katıldı, 1984 yılında Rutherford Medal ödülünü kazandı ve 1991 yılında Institute of Physics üyesi oldu. 1996 yılında Edinburg Üniversitesiden profesör olarak emekli oldu. 2008 yılında Swansea Üniversitesi, parçacık fiziğindeki çalışmaları adına onursal üyelik verdi.

Peter Higgs Edinburg’ta ilk olarak kütle ile ilgilenmeye başladı, teorik alanda da sonradan kütle kazanmış bir parçacık üzerine fikirler geliştirmeye başladı. Sonrasında bu alan Higgs alanı olarak bilinecekti. Peter Higgs bu alanın uzayda yayıldığını ve temas ettiği bütün temel atomaltı parçacıklara kütle kazandırdığını öne sürdü.

Princeton’dan Philip W. Anderson’ın süper iletkenliği açıklamak için kullandığı bir fikri uyarlayan Higgs, uzayın görünmez bir enerji alanıyla, bir çeşit ‘kozmik bir pekmezle’ dolu olduğunu öne sürdü.

Bu alan, içinde hareket etmeye çalışan bazı parçacıklara tıpkı bara ulaşmaya çalışan bir ünlüye yapışan bir grup gibi etki ediyor ve bizim kütle dediğimiz şeyi kazandırıyordu. Bazı durumlarda, bu alandan bir parçanın ayrılıp yeni bir parçacık olarak ortaya çıkabileceğini not düştü. Ancak konuyla ilgili ilk makalesi reddedilince, kendi deyimiyle ‘renklendirerek’ yeniden yazdı ve sonunda ‘Higgs bozonu’ olarak adlandırılacak yeni parçacığa vurgu yapan yeni bir paragraf ekledi.

Bu parçacık, 1967’de Teksas Üniversitesi’nden Steven Weinberg tarafından zayıf ve elektromanyetik kuvvetlerin birleştirilmesinde kilit unsur ilan edildiğinde büyük bir olay oldu. Hollandalı teorisyen Gerardus’t Hooft 1971’de tüm şemanın matematiksel olarak mantıklı olduğunu kanıtladığında daha da önemli bir mesele hâline geldi.

Fizikçi Benjamin Lee 1972’de bir konferans sırasında (Weinberg makalesinde ilk olarak Higgs’in makalesine atıfta bulunduğu için) parçacığa ‘Higgs bozonu’ adını verdi. Aslında Higgs’in çalışmaları daha sonra başka bir yöne gitti. Ancak onun makalesi belirleyici olmaya devam etti.

8 Ekim 2013 tarihinde Peter Higgs ve François Englert’in atomaltı parçacıkların kütlelerinin kaynağını açıklayacak teorik mekanikleri keşfi ve Atlas Ve CMS deneylerinde oluşacak parçacığı öngördükleri için nobel ödülüne layık görüldüler.

Peter Higgs, 1963 yılında Jody Williamson ile evlendi. Christopher ve Jonathan adlarında iki oğlu vardır. Dil bilimci eşi Jody Williamson 2008 yılında hayata veda etmişti.

Peter Higgs, 1996’da emekli olana kadar ders vermeye devam etti. 1999 yılında şövalyelik teklifini geri çevirdi. 2013 yılında bunun nedenini şöyle açıkladı: “Açıkçası onurlandırma sistemi konusunda şüphelerim var. Büyük ölçüde siyasi amaçlar için kullanılıyor.”

Peter Higgs, 8 Nisan 2024 Edinburgh, İskoçya‘da 95 yaşında ölmüştür.

Aldığı ödüller:
1981 – Royal Society Hughes madalyası,
1984 – Institue of Physics Rutherford madalyası,
1997 – European Physical Society tarafından yüksek enerjili parçacık fizik ödülü,
1997 – Paul Dirac Madalyası ve Fizik Enstitüsü Ödülü
2004 – Wolf Fizik Ödülü
2009 – Oskar Klein Memorial Lecture Royal Swedish Academy of Sciences,
2010 – Amerikan Fizik Derneği JJ Sakurai Ödülü
2011 – Edinburgh Ödülü
2013 – Nobel Fizik Ödülü,
2015 yılında Royal Society, Dünya’nın en eski bilimsel ödülü olan Copley madalyası ile Higgs’i onurlandırdı.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Yıldız Ünsal kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

31 Mart 2024 yerel seçimlerinde İzmir Karşıyaka Belediye başkanı seçildi.

Yıldız Ünsal, 1967 yılında İzmir Karşıyaka’da doğmuştur. Tam adı Behice Yıldız İşçimenler Ünsal’dır. Annesi Ayşıl İşçimenler, babası Sadrettin İşçimenler’dir. Beliz ve Muhittin adlarında kardeşleri vardır. İlköğrenimini Karşıyaka Ankara İlkokulu’nda tamamlayan Yıldız Ünsal, ortaokul ve lise eğitimini İzmir Amerikan Kız Lisesi’nde aldı. Sonrasında Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Bölümünde lisans ve Uluslararası İşletmecilik alanında yüksek lisans eğitimini tamamladı. İyi derecede İngilizce bilen Yıldız Ünsal’ın ayrıca Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde lisans eğitimi yaptı.

aslennereli.com

Gençlik yıllarında Karşıyaka Spor Kulübü’nde basketbol oynadı. Sonraki yıllarda yöneticilik yapmakta dahil kulüp ile ilişkisini hiç kesmedi.

İş hayatına 1988 yılında başlayan Yıldız Ünsal, 1999-2013 yılları arasında ise, kendi kurduğu gıda üretimi ve ticareti şirketinde yöneticilik yaptı. Bu süreçte iş dünyasında itibarlı bir yer edinen Ünsal, şehrin ticaret ve sanayi odalarında da aktif görev aldı. Ege Bölgesi Sanayi Odası’nda meclis üyeliği ve İzmir Ticaret Odası’nda yöneticilik görevlerinde bulunan Ünsal, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın yönetiminde yer alan ilk kadın oldu.

Yıldız Ünsal, Ege Çağdaş Eğitim Vakfı’nın yönetim kurulu başkanı ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Vakfı yönetim kurulu üyesidir.

Yıldız Ünsal, 1992 yılında Altan Ünsal ile evlendi. 2 oğlu vardır.

Yıldız Ünsal, 2018 yılında yapılan genel seçimlerde İYİ Parti’nin İzmir 5.sıra milletvekili adayı oldu ancak seçilemedi.

31 Mart 2024 yerel seçimlerinde İzmir Büyükşehir Belediye başkanı adayı olan eski Karşıyaka Belediye başkanı Cemil Tugay‘dan boşalan yere aday gösterilerek CHP‘den İzmir Karşıyaka Belediye başkanı seçildi.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Semih Lütfü Turgut kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Semih Lütfü Turgut, 4 Nisan 2024 tarihinde Sri Lanka nezdindeki Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliğine Kolombo Büyükelçisi olarak atanmıştır.

Semih Lütfü Turgut, 18 Mayıs 1972 tarihinde Eskişehir‘de doğmuştur. Eskişehir Hürriyet İlkokulu, 1990 yılında Eskişehir Anadolu Lisesi ve 1994 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunudur. 1996 yılında Yüksek Lisansını uluslararası ilişkiler teorisi ve tarih üzerine ODTÜ’de tamamlamış; ayrıca Ziraat Bankası Bankacılık Okulunda finans alanında MBA yapmıştır.

Semih Lütfü Turgut, Dışişleri Bakanlığı’na girmeden önce 1995-1996 yıllarında Ziraat Bankası’nda kurumsal bankacılık uzmanı ve 1996-1997 yılları arasında Kentbank’ta müfettiş yardımcısı olarak görev yapmıştır.

aslennereli.com

1997 yılında Dışişleri Bakanlığı’na girerek Çok Taraflı Ekonomik İşler Genel Müdür Yardımcılığı’nda göreve başlamış, 1999 yılında Anamur Hava Radar Mevzi Komutanlığında tamamladığı askerlik görevini takiben Enerji Su ve Çevre İşleri Genel Müdür Yardımcılığı’nda çalışmıştır.

1999 yılında Anamur Hava Radar Mevzi Komutanlığında tamamladığı askerlik görevini takiben Enerji Su ve Çevre İşleri Genel Müdür Yardımcılığı’nda çalışmıştır.

Semih Lütfü Turgut, Moğolistan‘da Ulanbator Büyükelçiliği’nde 2000-2002 yıllarında sırasıyla Ataşe ve Üçüncü Kâtip olarak; Washington DC Büyükelçiliğinde ise 2002-2005 yıllarında sırasıyla Üçüncü Kâtip ve İkinci Kâtip olarak görev yapmıştır.

Semih Lütfü Turgut, Dışişleri Bakanlığı merkez görevine döndüğü 2005 yılında Siyaset Planlama Genel Müdürlüğünde İkinci Kâtip, Başkâtip ve Şube Müdürü olarak çalışmış, 2007 yaz kararnamesiyle atandığı Pakistan, İslamabad Büyükelçiliği’nde Müsteşar olmuş; Pervez Müşerref askeri rejiminin demokrasiye dönüşümü sırasında görev yapmıştır.

Semih Lütfü Turgut, 2008 yılında “Yılın Diplomatı” seçilirken, 2014 yılında “Büyükelçi Selim Sarper Uluslararası İlişkiler Ödülü”nü kazandı.

Roma’da bulunan NATO Savunma Koleji Kıdemliler Kursu’na 2009 Ağustos-2010 Şubat döneminde iştirak etmiş, kursun tamamlanmasından sonra Birinci Müsteşar unvanıyla görev üstlendiği Roma Büyükelçiliği’nde dört ay süreyle Geçici Maslahatgüzarlık da yapmıştır.

Mısır‘da İskenderiye’ye Başkonsolos olarak atanıp 2010 Eylül ayında başladığı bu görevini 2012 yılının Ağustos ayında tamamlamış; Hüsnü Mübarek diktatörlüğünün yıkılışı sırasında yüzlerce Türk vatandaşının Mısır’dan ve binlerce yabancı kişinin Libya’dan tahliye edilmesine katkıda bulunmuştur.

2012 yılında Dışişleri Bakanlığı’nda Siyaset Planlama Genel Müdürlüğünde Daire Başkanı olarak göreve başlamış, 2013 Mayıs ayından itibaren bir yıl süreyle Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ömer Çelik’in Dış Politika Danışmanlığı görevini yürütmüştür.

İskoçya, Edinburg’ta 1 Haziran 2014 tarihinde başladığı Başkonsolosluk görevini 31 Aralık 2018 tarihinde tamamlamak suretiyle merkeze dönmüş, Dışişleri Bakanlığı’nda Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğünde 15 Ocak 2019 ile 30 Haziran 2020 tarihleri arasında Bakanlık Cari Bütçesinden, Yeni Açılan Misyonların Ödeneklerinden, Yurtdışı Kiralık Binalardan, Yurtdışı Taşıtlardan ve Yurtdışı Hizmet Alımlarından Sorumlu Daire Başkanı olarak görev yapmıştır.

Birinci Sınıf Başkonsolos unvanıyla 1 Temmuz 2020 tarihinde göreve başladığı Afganistan‘da Mezar-ı Şerif Başkonsolosluğundaki görevi sırasında İslam Cumhuriyetinden İslam Emirliğine geçiş döneminde sekiz ayı Kabil’de olmak üzere Afganistan’daki değişim sürecinde görev üstlenmiştir.

Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın 2023 Aralık sonunda yaptığı tebligatı takiben Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 4 Nisan 2024 tarihinde imzaladığı kararnameyle Sri Lanka nezdindeki Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliğine Kolombo Büyükelçisi olarak atanmıştır.

Semih Lütfü Turgut, 1972 Eskişehir doğumlu olup evli ve bir çocuk sahibidir.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Nazan Saatçi kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Nazan Saatçi, 22 Haziran 1958 tarihinde Samsun’da orta halli bir ailenin kızı olarak doğmuştur. Rezzan adında bir ablası vardır. Liseyi Samsun’da bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde lisans eğitimini tamamlayarak mezun oldu. Daha sonra eğitimini Los Angeles, CA, ABD‘deki Actor Center’da tamamladı.

Agora Meyhanesi, Arım Balım Peteğim şarkılarının bestecisi İsmet Nedim Saatçi amcasıdır.

Nazan Saatçi, Tercüman Gazetesi‘nin magazin eki İnci Gazetesi tarafından 1976 yılında yapılan ve Nazan Şenay adıyla katıldığı ‘Sinemanın Kralı ve Kraliçesi’ yarışmasında Bulut Aras ile birlikte birinci oldu. Ayhan Işık, Türkan Şoray, Hakan Balamir, Türker İnanoğlu, Kadri Yurdatap jürideydi. Bu başarı, ona sinemanın kapısını açtı.

1978’de İtalya‘da düzenlenen Miss Europe güzellik yarışmasında üçüncü olan Nazan Saatçi, 1981’de İtalya‘da Donna Ideale Internazionale yetenek yarışmasını kazandı. Günaydın ve Saklambaç Gazetesi tarafından 1983 yılında düzenlenen ve Türkiye Güzeli olarak Miss Europe International 1983 yılında katıldığı, Filipinler‘de düzenlenen Miss Asia Pasific (Asya güzellik yarışmasında) ikinci oldu.

1976 yılında da Osman Seden‘in yönetmenliğini üstlendiği “Bıktım Her Gün Ölmekten” filmiyle sinema oyunuluğuna ve fotoromanlarda oynamaya başladı. Daha sonraları Bulut Aras ile beraber iki film yaptı. ’Kahreden Kurşun’ ve ‘ Bir Zamanlar Kardeştiler… sonra Cüneyt Arkın ile Ölümsüz’de oynadı.

Nazan Saatçi, Türkiye haricinde Pakistan, Hindistan, Sri Lanka, Nepal, İran ve Fransa ülkelerinden film tekliferi almış ve 30’un üzerinde film ve televizyon dizisinde rol almıştır. O dönemlerde özellikle Pakistan sinemasında çok sevilmiştir. Lux tuvalet sabunu reklam filmi ve birçok yurt dışı TV programlarına katılmıştır. Kemal Sunal, Cüneyt Arkın, Nadeem ve
Jawed Sheikh gibi dönemin sevilen sanatçıları ile çalışma şansını elde etti.

Nazan Saatçi, 1983 yılında Kemal Sunal ve Şevket Altuğ ile başrollerini paylaştığı ‘Tokatçı’ adlı film ile hatırlanmaktadır. Kariyerinin zirvesindeyken Türkiye‘den ayrılarak Pakistan‘a yerleşti. Nazan Saatçi 1995 yılından itibaren yaşamını ABD‘de Kaliforniya eyaletinde sürdürmektedir.

Nazan Saatçi‘nin oyunculuk ve modelliğin yanı sıra tüm sözlerini kendisinin yazdığı PARAM YOK Kİ adında bir müzik albümü bulunmaktadır. 1994 ve 1995 yıllarında Orlando, Florida’daki Universal Studios’ta düzenlenen Miss Globe Uluslararası Güzellik Yarışması’nın gösteri sunumu sırasında şarkı söylemesi için davet edildi.

ABD‘de çocuk hikâyeleri yazıp resim yapan Nazan Saatçi, 2016 yılında “Donny Trumpet Goes to the Election: The Story of a Yuge Yellow Bird” adlı bir de kitap yazmıştır.

Ayrıca ABD‘de hipnoterapi eğitmleri alan bir dönemin ünlü oyuncusu ayrıca, spiritüellik üzerine çalışmalar da yapıyor.

Nazan Saatçi, 2008 yılında ilk kez normal fizik kulağın işitemediği, değişik boyutlardan gelen frekanslara duyum yapmaya başladı ve bu deneyimin ışığında enerji varlıklarıyla iletişime geçti. 2009 yılında bir dizi gizemli ve olağanüstü ruhsal deneyime sahip olduktan sonra, Amerika da Palo Alto Hipnoterapi Okulu ve Florida Gerald F. Kein Omni Hipnoz Eğitim Merkezinde hipnoterapi eğitimleri aldı. Doğanın koruyucuları olan, Pixieler yada periler de denilen minik enerji varlıkları ile değişik şekillerde on sene kadar devam eden iletişimi, 2018 yılında zirve noktasına ulaştı. Nazan, on senelik suskunluklarından sonra, kendisine bahşedilen görüntü ve ses izni ile, onların önemli ve anlamlı mesajlarının farkına varabildi ve yine onların yardımları ile bir dizi videolar oluşturdu. Nazan bütün kalbiyle inanıyor ki; bu mesajlar dünyamızda, insan, doğa ve hayvan arasındaki ilişkiyi kuvvetlendirecek, doğa ve hayvanların korunmasına yardım ederken, daha yaşanılır bir dünya sunacak ve insaların manevi yaşantıya yönlenmelerine yol olacaktır.

Kitapları :
2016 – Donny Trumpet Goes to the Election: The Story of a Yuge Yellow Bird

Albümleri :
Param Yok ki

Filmleri ve dizileri :
1976 – Bıktım Her Gün Ölmekten
1977 – Ah Bu Sevda
1979 – Baba Kartal
1979 – Fakir
1979 – Gelin Kayası
1981 – Hamaylı Boynundayım
1981 – Seviyorum Allahım
1982 – Kahreden Kurşun
1982 – Ölümsüz
1983 – Bir Zamanlar Kardeştiler
1983 – Tokatçı
1985 – Halcha
1985 – Kırık Hayatlar
1986 – Zanjeer
1986 – Talash
1987 – Manila Ki Bijlian
1987 – Badla
1987 – Erkek Sevgisi
1988 – Shehanshah
1989 – Toofani Bijlian
1990 – Minyeli Abdullah 2
1990 – Yuva
1991 – Acılar ve Arzular
1992 – Sessiz Karanlık
1992 – Mailoğlu
1992 – Siyah Pelerinli Adam
1993 – Sevginin Bittiği Yer
1993 – Sonbahar Aşkı
1994 – Afacan Tatlı Bela
1994 – Kızımı Arıyorum
1995 – Korkunun Bedeli / Playing with Death

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Buse Doğanay kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Buse Doğanay, 1994 yılında doğmuştur. Bursa Uludağ Üniversitesi’nde Ekonomi bölümünde okumaktadır.

aslennereli.com

1.64 boyunda ve 54 kilo olan Buse Doğanay, aynı zamanda Erberk Ajans’ kayıtlı modellik yapmaktadır.

2014 yılında “Bu Tarz Benim” adlı yarışma programına katıldı.

Sunuculuğunu Öykü Serter‘in üstlendiği, jüri üyeliğini Nur Yerlitaş, Kemal Doğulu, İvana Sert ve Uğurkan Erez’in yaptığı “Bu Tarz Benim” adlı yarışmada Ayşenur Balcı, Aycan Nurcan Şencan, Ayşegül Melisa Doğan, Esra Özüver, Ezgi Baylar, Gizem Güler, Gizem Kayaalp, Melek Balkan, Nur Bozar, Özlem Özden, Roza Şake, Sara Ayşem Koçoğlu, Tuğçe Ergişi ile yarıştı.

Buse Doğanay, 4 Ekim 2014 tarihinde yarışmadan elendi.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , , ,

Ali Rıza Bozkurt kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

20′den fazla ülkede yatırımları olan, Amerika’da kendisinden ‘Müthiş Türk‘ sıfatıyla bahsedilen iş adamıdır. Ali Rıza Bozkurt, ‘Global İşadamı’ kimliğinin yanı sıra Amerika ve Türkiye ekonomisi üzerine yaptığı çalışmalar ve yazdığı kitaplarla da tanınıyor.

aslennereli.com

Ali Rıza Bozkurt, 1942 yılında Sivas‘ın Kangal ilçesine bağlı Mamaş köyünde doğmuştur. Annesi Merik Meryem, Babası jandarma Astsubayı Abbas Bozkurt’dur. Çocukluk yıllarında amcası Revani Bozkurt’dan bağlama çalmayı öğrendi. Köyünde liseyi bitiren iki kişiden biridir. (İTÜ) İstanbul Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesinden Yüksek İnşaat Mühendisi olarak mezun oldu.

58 yaşında yeniden okuma ihtiyacı duydu ve Harvard Üniversitesi’ne bağlı Kennedy School Of Goverment’a başladı.

Ankara Kavaklıdere’de bir evi vardır. İstanbul‘a geldiği zamanlar muhteşem Boğaziçi manzaralı bir yalısı var, orada oturuyor. Ama aslında Los Angeles, Hollywod‘daki evinde oturuyor. Annesi Meryem Bozkurt adına Ankara’da “Merik Meryem Bozkurt Sinema ve Sanat Vakfı” adı ile bir vakıf kurmuştur.

1981 yılında kızlarının tahsili için Amerika‘ya yerleşti. Amerikan vatandaşlığıyla birlikte başarı, para, şöhret birlikte geldi. Ve kamuoyu onu Amerikan rüyasını gerçekleştiren ‘Müthiş Türk’ olarak tanıdı. 1989 yılında Kuveyt‘te dünyanın en büyük işini almıştı. 1991 yılında 1. Körfez Savaşı’nda Saddam Hüseyin‘in askerleri tarafından esir alındı. Canlı kalkan olarak kullanıldı. Ardından Kuveyt’in işgali ile bu iş iptal oldu. Suudi Arabistan‘da Mekke tünellerini yapan firmanın sahibidir.

Ali Rıza Bozkurt, 20′den fazla ülkede inşaattan madene, petrolden ticarete kadar çeşitli alanlarda yatırım yapıyor. Ali Rıza Bozkurt, işadamlığının yanı sıra 18 yıldır Amerikan siyasetinin içinde. Amerikan Başkanı George W. Bush’un seçim kampanyasını yürüten ekibin içinde yer alan Bozkurt’un, 2008′de yapılan seçimlerde Amerikan Kongre üyeliğine seçilmek için aday olmuştu.

Amerikan vatandaşlığına geçen ve 20′den fazla ülkede yatırımları olan, Amerika’da kendisinden ‘Müthiş Türk’ sıfatıyla bahsedilen iş adamıdır. Ali Rıza Bozkurt, ‘Global İşadamı’ kimliğinin yanı sıra Amerika ve Türkiye ekonomisi üzerine yaptığı çalışmalar ve yazdığı kitaplarla da tanınıyor. Onun Türkiye için önemi ise, başta Amerika olmak üzere Türkiye lehine yaptığı çalışmalar oluyor. Ali Rıza Bozkurt, Türkiye’nin Amerika’daki lobi faaliyetlerinde önemli rol oynarken Californiya’da kabul edilen Ermeni Soykırım Tasarısı’nın New Jersey Senatosu’nda reddedilmesini sağlayarak, Türkiye için aktif görev alabileceğini de göstermiş oldu.

Ali Rıza Bozkurt, amcasının kızı Perihan Bozkurt ile evlidir. Tanyeli Bozkurt, Banu ve Gülsün adında 3 kızı vardır.

Ali rıza bozkurt, 27 Kasım 2018 tarihinde kanser nedeni ile Amerika’da tedavi gördüğü hastanede öldü.

Kitapları :
– İşsize İş Reformu
– Bağımsız Basın Özgürlüğü
– Avrupa Birliği’ne Katılmaya Direnç
– Otoriter Yönetim, İslam, Avrupa Birliği ve Liberalizm Kavşağı
– Anayasa ve Demokratik Ülkelerle Kıyaslama
– Türkiye’de Din ve Devlet
– Türkiye’deki Başkanlık, Yarı Başkanlık ve Parlamenter Sistem Tartışmaları
– Türkiye’de Sivil – Asker İlişkileri
– Gelişmekte Olan Demokrasilerde Partiler ve Parti Liderleri
– Gelişmekte Olan Demokrasilerde ve Türkiye’de Yolsuzluk.

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Şakir Öner Günhan kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Şakir Öner Günhan, 1942 yılında Bursa‘nın Mudanya ilçesinde doğmuştur. Babası Mahmut Günhan Yozgatlı, annesi Erzurumludur. Bir abisi vardı. Savcı olan babası Anadolu’nun değişik yörelerinde cezaevlerinden sorumlu savcı olarak görev yaptı. Şakir Öner Günhan ilkokulu Mardin‘de ve Manisa‘da, ortaokulu da Mersin‘de tamamlamıştır. Ortaokulun son sınıfında babası Mahmut Günhan vefat etti. Liseyi Ankara‘da Kurtuluş Lisesinde okuduktan sonra önce Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nden, ardından Gazi Eğitim Fakültesi’nden, en son olarak Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Şan Bölümününden mezun oldu. Bu arada Kurtuluş Lisesinde 6 yıl Beden Eğitimi ve Müzik Öğretmeni olarak görev yaptı.

aslennereli.com

Şakir Öner Günhan, Muammer Sun, Gültekin Oransay ve Saadet İkesus Altan‘un da aralarında bulunduğu birçok hocadan ders aldı. 1966 yılında TRT‘de Türk Halk Müziği Ses Sanatçısı olarak çalışmaya başladı.

1970 yılında Bursa Personel Okulu’nda 6 ay yedek subay okulunda eğitim aldıktan sonra kura ile gittiği İzmit Askerlik Şubesi’nde askerliğini tamamladı.

1973 yılından itibaren TRT‘de prodüktör olarak görev alan Şakir Öner Günhan, aralarında Yörelerimiz Türkiye, Ankara Rüzgarı ve Türkülerin Hikayesi programlarının da olduğu birçok televizyon programında sunucu, yönetmen ve yapımcı olarak çalıştı. 2007 yılında TRT‘den emekli oldu. Emekli olduktan sonra Muğla’nın Bodrum ilçesine yerleşti.

Şakir Öner Günhan, Nursaç Öner Günhan ile evli idi 2008 yılında boşandı. Ozan adında bir oğlu vardır. Şakir Öner Günhan Bodrum’da hayat arkadaşı Figen hanım ile yaşamaktadır.

2020 yılında kalın bağırsak kanseri teşhisi konuldu.

Şakir Öner Günhan, 13 Nisan 2024 tarihinde ikamet ettiği Muğla‘nın Bodrum ilçesindeki bir hastanede 82 yaşında öldü.

Albümleri :
1972 – Dostum Dostum (33’lük plak)
1973 – Kara Kaşlı Yar / Bağa Gi̇rdi̇m Bağ Budanmış (45’lik plak)
1974 – Şu Sazıma Bir Düzen Ver / Deli Deli (45’lik plak)
1975 – Ben Bu Yaralara Nerden Düş Oldum (45’lik plak)
1975 – Çiçekler Ekiliyor / Macır Mahallesi (45’lik plak)
1975 – Hayriyem / Garip Başım Duman (45’lik plak)
1976 – Hoş Geldiniz Düğünümüze / Otur Ordadan Kalkma (45’lik plak)
1977 – Denizin Dibinde Hatçem / Mektup Yazdım Acele (45’lik plak)
1979 – Can Hatice (kaset)
1980 – Karam (33’lük plak)
1982 – Yaylalar Yaylalar / Gabak (45’lik plak)
1986 – Boncuk Gözlü (kaset)
2017 – Eşref / Hop Taraleylim (45’lik plak)

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Lal Denizli kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Lal Denizli 31 Mart 2024 tarihinde Çeşme’nin ilk kadın Belediye Başkanı seçildi.

Lal Denizli, 1992 yılında İstanbul’da doğmuştur. Aslen izmir, Çeşme kökenlidir. Babası Teknik Direktör Mustafa Denizli, annesi Çiğdem Kayalı’dır. İstanbul‘da bulunan uluslararası Fransız okulu Lycee Français Pierre Loti d’İstanbul (Pierre Loti Fransız Lisesi) ve Paris, Fransa‘nın hemen dışında, Maisons-Laffitte’de bulunan uluslararası okul olan Ermitage International School Of France’da okudu. Ardından İstanbul‘da Bilgi Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Hukuk yan dalı ile lisans eğitimini tamamlayıp, aynı üniversitenin Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans yaparak üniversite eğitimini tamamladı.

aslennereli.com

Sosyal sorumluluklar alanında da etkin olan Lal Denizli, 2011 yılında Van Depremi’nde Akut Saha Gönüllüsü olarak, 2015 yılında Diyarbakır’da Doğu/Batı Çocuklarının Yaşamsal Gözlem Raporörü olarak, ve 2017 yılında UNHCR’nin (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği / United Nations High Commissioner for Refugees) Göçmen ve Mülteci Sınır Kampı’nda Gözlemci olarak görev alarak toplumsal dayanışma ve yardımlaşma ağlarının önemli bir parçası olmuştur. Ayrıca 2017-2020 yılları arasında Mim Sanat Derneği bünyesinde Sevgi Evleri’nde yaşayan devlet koruması altındaki çocuklara gönüllü yaratıcı drama öğretmenliği yapmış, 2020 yılında Elazığ Depremi’nde AFAD Saha Gönüllüsü olarak görev almış, aynı yıl Edirne Belediyesi ve UNHCR iş birliğiyle Edirne Sınır Kapısı Mülteci Kampı’nda Saha Gözlemcisi ve Gönüllüsü olarak çalışmıştır. 2021’de İstanbul Kent Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi olarak atanmış ve aynı yıl İzmir Depremi’nde Bayraklı Belediyesi’nin Saha ve Çadır Kent Sorumlusu olarak görev almıştır. 6 Şubat 2023 tarihindeki depremlerde ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hatay Afet Koordinasyon Merkezi’nde Saha ve Dağıtım Sorumlusu olarak görev yapmıştır.

2010 yılında siyaset ile ilgilenmeya başlayan Lal Denizli, Cumhuriyet Halk Partisi’nde çeşitli kademelerde görev almış ve siyaset sahnesinde etkili bir rol üstlenmiştir. 2010 – 2012 yılları arasında CHP Beşiktaş Gençlik Kolları’nda Etkinlik ve Faaliyetlerden Sorumlu olarak başladığı görevine, 2012 – 2015 yılları arasında CHP Beşiktaş İlçe Başkan Yardımcılığı ve Eğitim Sekreterliği gibi kritik pozisyonlarda devam etmiştir. Siyasetteki etkinliğini artırmak adına önemli görevler üstlenmiş, 2014 yerel seçimlerinde İstanbul İkinci Bölge Seçim Koordinasyon Başkanı, 2018 genel seçimlerinde İstanbul İl Seçim Koordinasyon sorumlusu, 2019 yerel seçimlerinde seçim koordinasyon ve saha sorumlusu ve 14 Mayıs 2023 ve 28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı Seçim Kampanyası Saha Koordinatörü gibi pozisyonlarda ülke genelinde etkili bir rol oynamıştır.

Lal Denizli, 2017 yılından beri Deniz Köletavitoğlu ile beraber Dela Events adlı organizasyon ve PR şirketinin kurucusudur. Lal Denizli, ayrıca CnnTürk’ün haber departmanında muhabirlik ve stajyerlik yaparak medya alanındaki yetkinliklerini geliştirmiştir.

Fransızca, İngilizce ve İspanyolca dillerini çok iyi derecede bilen Lal Denizli, uluslararası düzeyde iletişim kurma yeteneğine sahiptir.

31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimlerde aday olarak CHP‘den İzmir Çeşme belediye Başkanı seçildi.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Ali Tekintüre kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Müzisyen, söz yazarı ve şair

Ali Tekintüre, 1953 yılında Besni, Adıyaman`da doğmuştur. Genç yaşta İstanbul`a göç etti. İlk gençlik yıllarından bu yana arabesk şarkılar için sözler yazmıştır.

Ali Tekintüre, askerdeyken yazdığı “Tanrım Beni Baştan Yarat” şiiri daha sonra Muzaffer Özpınar tarafından bestelendi ve 1974 yılında Emel Sayın`ın parçayı okumasıyla Ali Tekintüre de tanınmaya başladı.

aslennereli.com

1978 yılında yönetmenliğini Orhan Elmas’ın yaptığı ve başrollerinde Sümer Tilmaç, Erol Taş, Muharrem Gürses ve Gülden Karaböcek’in oynadığı “Dilek Taşı” adlı sinema filmi için arkadaşı Mesut Poyraz‘la beraber sözlerini yazdığı ‘Dilek Taşı’ şarkısı Gülden Karaböcek‘e şöhretin kapılarını açmıştır. Hemen ardından sözlerini yazdığı “Sürünüyorum” adlı şarkı stadlarda marş oldu.

Ali Tekintüre, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, Gülden Karaböcek, Müslüm Gürses, Bülent Ersoy gibi dönemin şarkıcıları ile çalıştı ve birçok unutulmaz şarkıya imza attı.

“Duyar mısın Feryadımı” adlı şarkısının; 1985 yılında senaryosunu Bülent Oran’ın yazdığı, yönetmenliğini Sırrı Gültekin’in yaptığı ve başrollerinde Mesut Engin, Gülden Karaböcek, Ali Şen (oyuncu), Münir Özkul, Erol Günaydın’ın oynadığı aynı adla sinema filmi çekilmiştir.

1987 yılında yazdığı “Gitme” adlı parçası o yılın en meşhur en meşhur şarkısı olmuştur.

Ali Tekintüre’nin yaklaşık 1500 eseri kaset ve CD`ler de okundu. Ayrıca 10 şiir kaseti vardır. Ali Tekintüre’nin şarkılarını; Bergen, Gülden Karaböcek, Neşe Karaböcek, Müslüm Gürses, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, Bülent Ersoy, Emel Sayın, Zeki Müren, Adnan Şenses, İbrahim Tatlıses, Muazzez Ersoy, Emrah, Mahsun Kırmızıgül, Özcan Deniz, Cengiz Kurtoğlu, Ebru Gündeş, Sibel Can, Cansever, Mine Koşan, Kamuran Akkor, Gönül Akkor, Huri Sapan, Kibariye, Gülben Ergen gibi şarkıcılar okumuştur.

Ali Tekintüre, Gülten Tekintüre ile evli idi.

Uzun süredir kanser tedavisi gören Ali Tekintüre, 15 Aralık 2017 tarihinde tedavi gördüğü hastanede 64 yaşında öldü.

Bilinen şarkılarından bazıları:
– Tanrım Beni Baştan Yarat,
– Kadehi Şişeyi Kırarım,
– Gidecek Bir Gün (Aldanma Çocuksu Mahsun Yüzüne),
– Dilek Taşı,
– Sürünüyorum,
– Kırılsın Ellerim,
– Duyar mısın Feryadımı,
– Ne Fayda,
– Anadan Ayrı,
– Baharı Bekleyen Kumrular Gibi,
– Toprak Alsın Muradımı,
– Köşe Kapmaca,
– Düşünürken,
– Senden Vazgeçmem,
– Birisi,
– Kaderi Ben Mi Yarattım (Bir ümit ver),
– Evlat,
– Aldana Aldana,
– Beklemek İbadet Kalmak Zulümdür,
– Gitme Yarim,
– Her Saat Başında,
– Tiryaki,
– Acı Gerçekler,
– Hepsi Geçer,
– Seni Yakacaklar,
– Canım Dediklerim,
– Benim İçin Üzülme,
– Elimde Fotoğrafın,
– Kahrolayım,
– Ümitlerim Bitince Gel,
– Gurbet Yolu,
– Akşamcı,
– Güldür Yüzümü,
– Tövbe Ettim,
– Aklı Yok,
– Bir Kadın Tanıdım,
– İkimizden Bir Kalmadı,
– Sevmez Olaydım,
– Hangimiz Sevmedik

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Anthony Burgess kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Otomatik Portakal isimli romanıyla tanınır.

Anthony Burgess, 25 Şubat 1917 tarihinde Harpurhey, Manchester, İngiltere’de doğmuştur. Annesi Elizabeth Burgess, babası Joseph Wilson’dur. Tam adı John Burgess Wilson’dır. Annesi bir yaşında iken öldüğünden teyzesinin yanında büyüdü. 1937 ve 1940 yılları arasında Manchester Üniversitesi‘nde İngiliz edebiyatı ve sesbilim öğrenimi gördü.

aslennereli.com

Otuz yaşlarına kadar en büyük arzusu besteci olmak olan Anthony Burgess bir senfoni dahil, çok sayıda müzik eseri besteledi. 1940 ile 1946 yılları arasında İngiliz ordusunda yer aldı. 1946-1950 yılları arasında Birmingham Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yaptı. 1950 yılında bir ortaokul öğretmeni olarak çalışmaya başladı. Öğretim görevlerine ek olarak sporu denetledi ve okulun drama topluluğunu yönetti. Boş zamanlarında bir dizi amatör tiyatro etkinliği düzenledi.

1954 yılından 1959 yılına kadar İngiliz Sömürgesi olan Malaya ve Borneo’da bir öğretmen ve Eğitim Bakanlığı görevlisi olarak çalıştı. Bu dönemde konusu Malaya’da geçen üç roman yazdı. 41 yaşında İngiltere’ye döndüğünde beyninde bir tümör olduğunu ve bir yıl içinde öleceğini öğrendi.

Anthony Burgess’e 1959 yılında 42 yaşında iken ameliyat edilemez bir beyin tümörü tanısı kondu ve bir yıldan az ömür biçildi. İlk karısı Llewela Jones’in geçimini sağlamaya kararlı olan Burgess 12 ay içinde beş – altı roman yazdıktan sonra teşhisin yanlış olduğu anlaşıldı. Kendisine yanlış teşhis konulmuş olduğu anlaşıldıktan sonra da aynı hızla yazmayı sürdürdü. Artık tanınan bir yazar olmuştu. 50’den fazla roman ve kitap yazdı.

Romancılığının yanı sıra gazetecilik, eleştirmenlik ve dilbilim çalışmaları da olan Burgess, çağdaş İngiliz edebiyatının en verimli yazarlarından biridir.

1970 – 1972 yılları arasında iki yıl ABD‘de yaşadığı zamanlarda Princeton Üniversitesi‘nde ve New York City College görev yaptı. 1975 yılında Monako’ya yerleşti. Daha sonra memleketi İngiltere’ye Londra’nın dış banliyösü Twickenham’a taşındı.

Anthony Burgess, 1942 yılında Llewela Jones ile evlendi. Paolo Andrew Burgess Wilson (d. 1964-ö. 2002) adında) bir oğlu vardır. Eşi Mart 1968 yılında öldü. Eylül 1968 yılında ikinci eşi Liana Burgess ile evlendi. 1993 yılında kendisi ölene kadar evli kaldı.

1971 yılında Amerikalı yönetmen Stanley Kubrick tarafından sinemaya uyarlanan ve Malcolm McDowell’in başrolde oynadığı; 1962 yılında yazdığı “A Clockwork Orange / Otomatik Portakal adlı romanıyla keskin alay gücünü ortaya koydu.

Anthony Burgess, 22 Kasım 1993 tarihinde St John’s Wood, Londra, İngiltere’de 76 yaşında akciğer kanseri nedeni ile ölmüştür.

Kitaplarından bazıları :
1956 – Time for a Tiger
1958 – The Enemy in the Blanket
1959 – Beds in the East
1959 – The Malayan Trilogy
1960 – Doktor Hastalandı
1961 – Bir Elin Sesi Var
1961 – Devil of a State
1962 – A Clockwork Orange / Otomatik Portakal
1962 – Piyanoçalanlar
1962 – The Wanting Seed / İstekli Tohum
1963 – Honey for the Bears /Ayılara Bal
1977 – Abba Abba
1980 – Earthly Powers / Dünyevi Güçler
1983 – The End of the World News / Dünya Haberlerinin Sonu
1985 – The Kingdom of the Wicked / Kötülerin Krallığı
1986 – Little Wilson and Big God
1989 – Any Old Iron / Herhangi Bir Eski Demir
1991 – Mozart ve Deyyuslar
1995 – Deptford’daki Ölü Adam

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Sevil Uyar kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

2016 İşte Benim Stilim Ünlüler yarışmasına katıldı.

Sevil Uyar, 5 Mayıs 1982 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Muhasebe bölümünden mezun olmuştur. 2004 yılında Miss Turkey güzellik yarışmasına katılarak 5. Oldu. 2006 yılında katıldığı Miss Model of Turkey yarışmasında Türkiye birincisi oldu.

aslennereli.com

Neşe Erberk Model Ajansına bağlı olarak çalışmaktadır.

Ayla Algan, Şahika Tekand ve Meltem Cumbul’dan oyunculuk eğitimleri aldı. 2007 yılında yönetmenliğini Faruk Aksoy‘un yaptığı “Çılgın Dersane Kampta” filminde Paşhan Yılmazel, Alp Kırşan, Berksan Özer, Sevil Uyar, Simge Tertemiz, Okan Karacan, Ceyda Ateş, Ulaş Özer, Ozan Aydemir, Mustafa Topaloğlu, Sibel Tüzün, Duygu Çetinkaya, Tuba Ünsal, Pakize Suda, Hande Ataizi, Cüneyt Arkın ile birlikte oynadı.

2007 yılında “Yalan Dünya” adlı dizide Azra karakterini canlandırırken, Gökhan Özen, İpek Tenolcay, Serhat Nalbantoğlu, Eşref Kolçak, Elçin Şanal, Ayşe Tunaboylu, Turgay Tanülkü ile birlikte rol aldı.

2006-2008 yılları arasında Star TV‘de yayınlanan “Zoom” isimli magazin programının da sunuculuğunu yaptı. 2010 yılında MTV Müzik Kanalı’nda “Rock Chart” isimli programı başarılı bir şekilde sunan Sevil Uyar aynı yıl Kristal Klaket (Kısa Film Yarışması Ödül Töreni) Sunuculuğunu yaptı. 2011 yılında Sivil Toplum Kuruluşları SİYAD Ödül Töreni’nde sunuculuk yaptı.

Sevil Uyar, 11 Ağustos 2014 tarihinde pilot Levent Kılıç ile evlendi.

2015 yılında “Kariyer” adlı sinema filminde Sevil Uyar, Dost Elver, Umut Oğuz, Kayra Şenocak, Deniz Gönen Türkcan ile birlikte başrolde oynadı.

2016 yılında 1 Ocak akşamı TV 8 ekranlarında başlayacak olan İşte Benim Stilim Ünlüler yarışmasına katıldı. Yine Öykü Serter‘in sunuculuğunu yapacağı yarışmada jüri koltuğunda ise İvana Sert, Hakan Akkaya, Neslihan Yargıcı ve Uğurkan Erez olacak. Yarışmacılar ise Aslızen, Berna Öztürk, Elif Ece Uzun, Esra Balamir, Esra Sönmezer, Gizem Özdilli, Hatice Çarpar, İnci Pars, Neslihan Önder, Nil Karataş, Pelin Suade, Sevil Uyar, Simge Tertemiz, Tuğçe Özbudak, Yasemin Öztürk, Yeşim Erçetin olacaktır.

Rol aldığı Tiyatro Oyunları :
2012-2013 – Seninle Evlenir Miyim? – BU TİYATRO
2011 – Arapsaçı – BU TİYATRO
2010 – Engelsizsiniz – BU TİYATRO

Reklam filmleri :
Muhabbet Kart Reklam Filmi
Smile Adsl Reklam Filmi
Algida Cornetto Reklam Filmi
Siemens Reklam Filmi
İsviçre Sigorta Reklam Filmi
nesine.com Reklam Filmi

Filmleri ve Dizileri :
Oyuncu :
2015 – Kariyer (Sinema Filmi)
2015 – Kabri Cin (Deniz) (Sinema Filmi)
2015 – Aşk Yeniden (Ceyda) (TV Dizisi)
2014 – Abbas’ın Melekleri (Sinema Filmi)
2012 – Kişiliksiz (Azize) (Sinema Filmi)
2011 – Sihirli Annem 5. Sezon (Dolunay) (TV Dizisi)
2010 – 2011 – Yahşi Cazibe (İlayda) (TV Dizisi)
2010 – Kanıt (Buket) (TV Dizisi)
2010 – Gecekondu (Kendisi) (Tv Programı)
2009 – Konak (Müge) (Sinema Filmi)
2008 – Yalancı Romantik (Sanem) (TV Dizisi)
2008 – Servet Avcısı (Naz Özdemiroglu) (TV Dizisi)
2008 – Geç Gelen Bahar (Funda) (TV Dizisi)
2007 – İki Yabancı (TV Dizisi)
2007 – Yalan Dünya (Azra) (TV Dizisi)
2007 – Çılgın Dersane Kampta (Bahar) (Sinema Filmi)
2005 – Tadımız Kaçmasın (Barış’ın Öğretmeni) (TV Dizisi)
2005 – Aşk Oyunu (Yasemin) (TV Dizisi)
1998 – Yeşil Elma (Kendisi) (Tv Programı)

Sanat Ekibi :
2012 – Fetih 1453 (Kostüm Asistanı) (Sinema Filmi)

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Erol Dallı kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Erol Dallı, 1930 yılında Atatürk Orman Çiftliği’nin müdürlüğünü yapan babasının görevi nedeniyle Ankara‘da doğmuştur. Özkan Dallı (d.1942) adında kardeşi vardır. Geçliğinde Güneşspor takımında futbol oynadı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okudu.

Erol Dallı, gazeteciliğe 1951 yılında Falih Rıfkı Atay ve Bedii Faik Akın‘ın yanında Dünya Gazetesi’nde başladı; son yazısını da burada ‘Günlerin Getirdiği’ başlığıyla yazdı. Hepsi renkli ve esprili yazılardı. Erol Dallı, uzun yıllar Cumhuriyet gazetesinin yazı işleri midürlüğünü yaptı. Nezih Demirkent döneminde Hürriyet gazetesinin, Kemal Ilıcak döneminde Tercüman gazetesinin Haber Müdürlükleri’nde bulundu.

aslennereli.com

Onun dinamik haberciliği hep konuşuldu; Adnan Menderes‘in sevgilisi, bir zamanların ünlü romancısı Suzan Sözen‘i Teşvikiye’de Belveder Palas’taki evinde ziyaretlerini ortaya çıkartan tek gazeteciydi. Çünkü o zaman ‘Beyoğlu muhabiri’ydi. Türkiye’nin ilk banka soyguncusu Necdet Elmas’ı, Çarşıkapı’da Buğday Bankası’nı soyduktan sonra arkasına düşüp nasıl takip ettiğini, 68 kuşağının sembolü haline gelen ‘Hippi’ hareketinin Türkiye’deki yansımasını temsil eden ‘Papatya Kız’ Perihan Yücel’i kamuoyuna tanıttı.

‘Basın Şeref Kartı’ sahibi olan Erol Dallı, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Onur Kurulu Başkanı olarak da görev yaptı.

Erol Dallı, Tanju Dallı ile evli idi ve Aslı Üsten adında bir kızı vardı.

Erol Dallı, 2004 yılında Muğla Bodrum’daki Yazlık evinde geçirdiği kalp krizi sonucu 74 yaşında öldü.

Kitapları :
1962 – Batıda Toplu Sözleşme ve Basın Sendikaları (Hasan Yılmaer, Burhan Arpad ile),
1997 – Nereden Nereye

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Faik Sönmez kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Mete Sönmez, Faik Sonmez Tekstıl San ve Tıc AŞ.’nin Yönetim Kurulu Başkanıdır.

Faik Sönmez giyim markasının sahibi Mete Sönmez 1965 yılında İstanbul’da doğmuştur. Tam adı Uğur Mete Sönmez’dir. Babası Faik Sönmez, annesi Nesrin Sönmez’dir. Mete Sönmez 1977-1984 yılları arasında İstanbul Amerikan Robert Lisesinde okuyarak mezun oldu. 1984 – 1988 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi Bachelor of Arts (BA), işletme eğitimi aldı. Arthur Andersen danışmanlık şirketinde çalıştı. Sonra ABD’ye gitti. 1989 – 1991 yılları arasında Northwestern Üniversitesi Kellogg İşletme Fakültesinde MBA, Pazarlama, Finans, Örgütsel Davranış yüksek lisansını tamamladı.

Mete Sönmez, ABD’de finans sektöründe çalışacaktı. Ama babasının sağlığı bozulmaya başlamıştı. Türkiye’ye döndü. Terzilikten, giyim işinden anlamamasına, tamamen farklı bir alanda tahsil etmesine rağmen babasının yanında, babasına yardımcı olmak için çalışmaya başladı. Babasının hastalığı ilerledi. Ve o da erken öldü.

Faik Sönmez’in mağazası oğlu Mete Sönmez’e kaldı. Çok kişi Mete Sönmez’in bilmediği baba işini kapatacağını veya başkasına devredeceğini sanıyordu. Ama o, babası ile çalışan sanatkarları toplayarak baba adını markalaştırdı. İşi büyüttü.

Mete Sönmez, aynı zamanda 1993 – 2005 yılları arasında Türkiye‘nin ilk güzellik ve kişisel bakım perakende zinciri olan Cosmo Shop’un kurucu ortakları arasında yer aldı. 2000 yılından beri Birleşmiş Markalar Derneği üyesi olan Mete Sönmez, 2005 yılından itibaren de BMD Yönetim Kurulu üyesidir. Başkanlığı görevini sürdürmektedir.

Mete Sönmez’in babası Faik Sönmez ve annesi Nesrin Sönmez, Kırşehir‘de başladığı terzilik mesleğini,1950 yılında İstanbul’da sipariş üzerine dikiş yapan kadın terzisi olarak çalışmaya devam ettikten bir süre sonra kısa sürede İstanbul’un en aranılan kadın terzisi oldu. Beyoğlu’ndaki dükkanında karısı ile birlikte diktikleri hanım elbiselerini satıyordu. Faik Sönmez, şehrin ileri gelen hanımlarına abiye kıyafetler, tayyörler diker, bir taraftan da Olgunlaşma Enstitüsü’nde ders verir. Enstitünün ilk erkek öğretmeni olan Faik Bey’e Gönül Yazar gibi isimler mankenlik yapmaktadır. Kalıplarının düzgünlüğü ve dikişindeki özen sayesinde dikkati çeken Faik Sönmez kısa sürede İstanbul‘un en ünlü terzisi olur.

Faik Sönmez, 1972 yılında ısmarlama dikişten gelen prova ve kalıp bilgisini aynı titizlikle konfeksiyona aktardı. 1976 yılından beri sadece büyük beden üretim yapan Faik Sönmez ilk mağazasını 1983 yılında açar. Şu anda biri Bakü’de 15’i Türkiye’de 16 mağazaları var, 100’e yakın corner’da Faik Sönmez etiketli ürünler satılıyor.

Annesi Nesrin Sönmez erken yaşta öldü.

Mete Sönmez babasının ölümünden sonra babasının ismini markalaştırarak dört yılda 5 mağaza açmış. Bayilikler oluşturmuş.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Fausto Zonaro kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Abdülhamit II döneminde saray ressamı olarak Osmanlı sarayına hizmet vermiş, oryantalist İtalyan ressamdır.

Fausto Zonaro, 18 Eylül 1854 tarihinde İtalya’da Padova eyaletine bağlı Masi kasabasında fakir bir ailede doğmuştur. Babası, bir duvarcı ustası idi. Gençliğinde duvar ve bina yapımı işlerinde çalıştı ve aranılan bir usta oldu. Bu işten sıkılınca ressamlığa merak sardı, özellikle kiliselerde fresk yenileme gibi sanatını gösterebileceği işlerde çalışmıştır.

Fausto Zonaro, 1870 yılından itibaren Masi yakınlarındaki Lendinara’da bir teknik okulda 3 yıl resim öğrenimi gördü. Bu okulu bitirdikten sonra dönemin önde gelen güzel sanatlar akademilerinden biri olan Accademia Cignaroli’ye girdi; usta bir ressam olan Napolone Nani‘nin öğrencisi oldu. Askerlik görevi nedeniyle yarım bıraktığı eğitimini daha sonra Roma Güzel Sanatlar Akademisi’nde tamamladı.

aslennereli.com

Fausto Zonaro, İtalya’nın Napoli, Roma ve sonra Venedik gibi değişik şehirlerine geziler yaptı. Bu gidiş gelişleri sırasında hep sanatını icra edebileceği, mutlu olacağı bir sanat çevresini ve yaşam şeklini bulmaya çalıştı. İlk sergisini İtalya’da açar ve büyük sükse yapar. Piyasanın kurtları ona bir sır verir, “ünlü olmak istiyorsan Paris’te çalışmalısın” tavsiyesinde bulunurlar. Fausto, Paris’te Boulevard da Cilehy’de bir atölye açar. Şan, şöhret, para, itibar, hani bir ressama ne lâzımsa hepsini yakalar. Tekrar İtalya’ya Venedik‘e döner.

Bu yıllarda hep huzursuzdur. Bu sıralarda kendisinden resim dersleri almak isteyen, Elisabeth Pante ile tanışır. Elisa’ya resim dersleri vermekle başlayan ilişkileri, birlikte daha güzel bir yaşam ve sanat ortamı arayışına kadar ilerler.

İstanbul, Fausto Zonaro ve sevgilisi Elisa için tutku haline gelmiştir. Avrupa’da sanatçı olarak kendini ispatlamaktan umutlarının kırıldığı bir sırada son derece girişken bir genç kız olan Elisabeth, kısa bir süre sonra eşi olacak Fausto Zonaro’dan önce davranır ve 1891 yılında İstanbul’a hareket eder. Zonaro da Elisabeth’den 2 ay sonra, son derece güç koşullarda, İstanbul’a ulaşır. Pera’ya yerleşirler. Zonaro ilk günlerini hatıratında şöyle anlatır.

“Elisa, sevgili eşim, İstanbul’da yaşama gücümü senin sayende kazandım… Başlangıç yıllarını düşünüyorum da, suluboya tablolar yaparak geçimimizi sağladık. Çerçeve tamirleri yaptık, fotoğraf tab ettik… Fakat bize en yakın ilgiyi gösteren Yüksek Kaldırım’daki Zellich Kitabevi’nin sahibi Bay Zellich’i ve oğullarını asla unutmayacağım. Tablolarımı geniş vitrinine yerleştirmiş ve tanesine 1 lira değer biçmiştik. Tablolarım iyi satıldığından dolayı Bay Zellich benim adıma siparişler almaya başlamış ve ilk satılan dört tablonun parasını hemen vermişti. İstanbul’da ilk kazandığım para bu olmuştu.”

Kısa süre sonra yabancı elçilikler tarafından himaye edilmeye başladı ve İtalyan elçiliğinin desteğiyle elçilik mensuplarının eşlerinin devam ettiği bir resim kursu açtı.

Fausto Zonaro para kazanmak için, İstanbul’da Galata Köprüsü’nde turistlere küçük İstanbul tabloları yapar, Elisa da çektiği sokak fotoğraflarını suluboyayla renklendirerek ipek üzerine bastırıp satar. 1894, 1895 ve 1905’te İstanbul’da birer resim sergisi açtı. 1901 ve 1902’de İstanbul Salonu Sergilerine toplam 57 tablo gönderdi.

1900 yılında, Avrupa’dan sanat yayınlarını incelerken bir dergide Floransa‘nın dünyaca ünlü fotoğraf ve sanat evi Fratelli Alinari’nin “Anne Sevgisi” temalı resim yarışmasının haberini gördü. Zonaro, ziyarette olan kız kardeşi Leonia ve küçük oğlu Faustino’yu model olarak kullanarak “L’Amore Materno” (Anne Sevgisi) isimli bir tablo yaptı ve Floransa‘ya gönderdi. Bu eseri birincilik ödülü kazandı. “L’Amore Materno” tablosu İtalyan okul ve sanat kitaplarına kapak oldu, kartpostallarda kullanıldı. Sergi sonrasında tabloyu Alinari ailesinin fotoğraf uzmanı ve editörü Vittoria Alinari, sanatçıdan yüksek bir fiyatla satın aldı. Bu başarıyı duyan Sultan Abdülhamit II Zonaro’dan saray için aynı tablonun röprodüksiyonunu istedi. Bu tablo bugün Dolmabahçe Sarayı’nda sergileniyor.

1902 yılında Alinari resim yarışmasının tekrarlanacağı haberini alan Zonaro, Sultan Abdülhamit II‘ye sunduğu “Akşam Dersleri” adlı eserin benzerini ufak değişikliklerle tamamlayarak Floransa‘ya gönderdi. Bu tablo 1900 yılında olduğu gibi, uluslararası ödül kazanan tablolar arasında yerini aldı. Eser, İstanbul’da bir annenin gaz lambası ışığında, oğlunun derslerine yardım edişini gösteriyor.

1892 yılında İstanbul, Şişli’de olan St. Esprit Kilisesi’nde Elisabeth Pante ile evlenirler. Bir gün Teşrifat Nazırı Münir Paşa tarafından Yıldız Sarayı’na davet edildi. Bu arada yeni çevre edinirler. Bunlardan biri de Osman Hamdi Bey’dir, dost olurlar. Daha sonra Münir Paşa’nın eşine resim dersi vermeye başladı. Zonaro çifti İstanbul’da sanata yakın çevrelerde iyice tanındı. Zonaro, Münir Paşa’ya, eserlerini Abdülhamit II‘e göstermek istediğini belirtti. Bu isteği yerine getirildi. Abdülhamit Zonaro’nın suluboya tablolarını beğendi.

Zonaro 1896 yılında bir cuma günü Galata Köprüsü’nden geçerken, Ertuğrul Süvari Alayı ile karşılaşır ve alayın heybetinden son derece etkilenir. Köprü üzerindeki bu manzaraya ve beyaz atlara hayran kalır. Her hafta cuma günleri Galata Köprüsü’ne giderek Ertuğrul Süvari Alayı’nın geçişini doyumsuz bir heyecanla seyretmeye başlar. Süvarilerin geçişini bekler, onlar yaklaştıkça portre etüdleri, üniforma ayrıntıları çizer, düğme sayısına varıncaya dek her ayrıntıyı eskizlerine aktarır.

Bir süre sonra öylesine tanıdık bir sima haline gelir ki, çalışırken alay kumandanı ve subaylar onu görünce selam verirler ve tebessümle dostluklarını ifade ederler. Zonaro meşhur Ertuğrul Süvarisi Köprüde tablosunu yapar. Bu tabloyu saraya sunar. Sultan Abdülhamit II çok beğenir tabloyu ve 20 altınla beraber Ressam-ı Hazret-i Şehriyari yani Saray Ressamlığı ünvanı verir.

Yakın dostu Münir Paşa, Ertuğrul Süvari Alayı Köprüde tablosunu çok beğenir. Ama bir sorun vardır. Resimdeki çıplak ayaklı çocuk ile çingene hoşuna gitmez. Zonaro şöyle anlatmıştır:

“Sarayın en nazik ve en cana yakın insanı, aziz dost Münir Paşa’nın huzurundayım… Bakın dedi, Padişah hazretleri yoksulluğu hiç sevmez ve yalınayak dolaşan insanların var olduğunu düşünemez. Bu oğlanı güzelce giydirmenin bir yolu yok mudur?”

Zonaro, resminde böyle değişikliği kabul etmez ve resim padişaha verilir. Aradan epey bir zaman geçer. Fransız Meclis Başkanı M. Paul Deschanel, Abdülhamit II’in tahta çıkışının 25. yıldönümünde kendisini ziyarete gelir. Tabloyu beğenince Abdülhamit II tabloyu ona hediye eder.

Sarayda duvarda boş kalan yeri doldurmak üzere Sultan Abdülhamit II aynı tablonun yeniden yapılmasını talep eder. Zonaro bir süre sonra Ertuğrul Süvari Alayı Köprüde adlı eseri tekrar yapar. Ancak bir takım değişikliklerle… Resmin ilk halinde alayın geçişini izleyen yalın ayaklı bir çocuk ve çingeneler bu kez bu tabloda yoktur. Yerini ise gayet iyi giyinimli İstanbullar ile Zonaro ve eşi yer alır. Belli ki Münir Paşa’nın önceden yaptığı uyarı etkili olmuştur.

1897’de tamamladığı Hücum adlı resmin Sultan tarafından beğenilmesi üzerine, kendisine Akaretler Sıra Evleri’nde bir bina tahsis edildi. Sanatçının yaşadığı ve içinde atölyesini kurduğu bu ev, bir sanat merkezi işlevi kazandı. Sonraki yıllarda ünlü Türk ressamları arasında yer alacak Celal Esad, Hoca Ali Rıza, Şehzade II. Abdülmecid, Celile Hikmet ve Mihri Müşfik Hanım gibi isimler atölyesinde ondan ders aldılar.

1905 yılında Abdülhamit II, ressamdan İstanbul‘un Fethi’ni tasvir eden tablolar yapmasını istedi. Yaptığı bu tablolar çok beğenildi ve maaşına zam yapıldı.

Fausto Zonaro saray ressamı olarak sanat yaşamına devam ederken eşi Elisa, İstanbul manzaralarını fotoğraflayıp değerli bir arşiv oluşturmuş; ayrıca harem kadınlarının fotoğraflarını çekerek sarayın resmi portrecisi ünvanını almıştır.

Hareket Ordusu’nun komutanlarından Enver Paşa’nın babası Hacı Ahmet her yerde aranmaktadır. Zonaro, dostu Hacı Ahmet’i evinde saklar. 26 Nisan 1909’da Hareket Ordusu şehre girer. Ressam ve Hacı Ahmet, ertesi gün Enver Paşa’ya gider.

Enver Paşa, ressama hem poz verir hem de Sultan Abdülhamit II’in üç gün sonra tahttan indirileceğini söyler. Zonaro, bu sırrı padişaha söylememiştir.

Zonaro, II. Meşrutiyetin ilanıyla, Abdülhamit II’in tahttan indirilmesinden sonra Ekim 1909‘da saray ressamlığı görevinden azledildi. Ev ve atölye olarak kullandığı Akaretler 50 numaralı binada da ancak kirasını ödemek kaydıyla oturabileceği söylendi. İttihatçıların bu tutumundan rahatsız olan Zonaro İtalya’ya dönmeye karar verdi.

1910 yılında önce resimlerini 46 sandığa koyup anlaştığı bir gemi şirketi ile Napoli Limanı’na, oradan da aktarmayla Roma’ya gönderdi. Zonaro’nun Napoli Limanı’nda 12 gün bekleyen resimlerinin pek çoğu kötü hava koşulları yüzünden zarar gördü. Zonaro 20 Mart 1910 tarihinde eşiyle birlikte Orient Ekspres ile İtalya’ya döndü.

İstanbul’dan ayrıldıktan sonra İtalya’nın Sanremo kentine yerleşti ve İstanbul’u betimleyen resimler yapmayı sürdürdü. Ülkesinde artık ünlü bir ressamdı. 1911’de Roma’da açtığı sergiyi Ana Kraliçe ve İtalya Kralı III. Vittorio Emanuele gezdi. Sanatçının 1912’de Sanremo Kumarhanesi’nde açtığı sergiyi daha sonra Nice, Montecarlo, Rapallo, Cenova, Milano, Como ve Monza’da düzenlenen sergiler izledi. Resimleri sanatçı yaşarken büyük bir hayran kitlesi tarafından izlendi, dolayısıyla İtalya’ya dönmesinden on yıl sonra, 1920’de eşinden ayrıldı ve kızıyla yaşamaya başladı. Kaleme aldığı hatıralarını 1924 yılında basılmaya hazır hale getirdi ancak kitap basılmadı, yıllarca aile arşivinde kaldı. Söz konusu kitap 2008 yılında Türkiye’de Abdülhamit II’in Hükümdarlığında Yirmi Yıl/Fausto Zonaro’nun Hatıraları ve Eserleri adıyla yayımlandı.

1929 yılında San Remo’da ölen Fausto Zonaro, bütün dünyada İstanbul’la ilgili tablolarıyla tanınır. 1929’daki ölümüne kadar İstanbul konulu resimler yapmaya devam eder. İstanbul’a dair anılarını da bu dönemde kaleme alır.

Fausto Zonaro, 1892 yılında İstanbul, Şişli’de olan St. Esprit Kilisesi’nde Elisabeth Pante ile evlendi. İstanbul’da doğan beş çocuğu oldu. Faustone (d.1893), Maria, Faustino, Jolanda ve Mafalda adlarında çocukları oldu. Maria bebek yaşta ölmüş ve İstanbul’da toprağa verilmişti. 1920 yılında eşinden ayrıldı ve kızı Mafalda ile yaşamaya başladı.

Fausto Zonaro, 19 Temmuz 1929 tarihinde İtalya, Sanremo’da 75 yaşında ölmüştür.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Fikri Sönmez kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Fikri Sönmez, Ordu’nun Fatsa ilçesinin belediye başkanı iken Fatsa’da komünist bir yönetim kurduğu gerekçesiyle 12 Eylül Darbesi‘ne giden süreçte 11 Temmuz 1980 tarihinde yapılan bir askerî operasyonla görevinden alındı ve tutuklandı. Yargılandı ve ağır hapis cezasına çarptırıldı. 4 Mayıs 1985 tarihinde cezaevinde öldü.

Fikri Sönmez, 1938 yılında Ordu-Fatsa’nın Kabakdağı köyünde doğmuştur. Ailesi Gürcü kökenlidir. Ailesinin ekonomik durumunun iyi olmamasından dolayı ilkokuldan mezun olduktan sonra bir terzinin yanında çırak olarak çalışmaya başladı.

Fikri Sönmez, 1960’lı yılların ortalarında Türkiye İşçi Partisi‘ne (TİP) üye oldu. Dev-Genç saflarında 6. Filo’ya karşı düzenlenen gösterilere katıldı. 1970 ortalarında solda ortaya çıkan görüş ayrılıkları sonrasında Mahir Çayan‘ın görüşlerini benimseyerek THKP-C’ye yakın durdu.

aslennereli.com

1971-1972 yıllarında Mahir Çayan ve arkadaşlarının Maltepe Askeri Cezaevi’nden kaçışlarından sonra Karadeniz Bölgesi’ne geçmelerinde ve bu bölgedeki ilişkilerinde ve eylemlerinde onlara yardımcı olduğu gerekçesiyle THKP-C Davası’nın diğer sanıklarıyla birlikte 2 yıl kadar tutuklu olarak yargılandı ve 1974 affıyla tahliye oldu. Giresun, Ordu, Samsun bölgelerinde aktif faaliyet yürütürken Devrimci Yol militanı olduğu biliniyordu.

1979 yılında Fatsa Belediye Başkanı Nazmiye Komitoğlu’nun vefatı nedeniyle yapılan ara seçimde Fikri Sönmez, bağımsız belediye başkan adayı oldu ve 14 Ekim 1979’da yapılan seçimi kazandı. Fikri Sönmez, başkanlığında Fatsa’yı özelliklerine göre 11 bölgeye ayırarak halk komitelerini oluşturdu ve iki ayda bir halk toplantıları düzenledi.

Komitelerde belediye faaliyetlerinden başka içki, kumar sorunları, kadına şiddet gibi diğer konular da ele alınmaya başlandı ve bu sorunların geriletilmesinde önemli mesafe kat edildi. Bu komitelerin gerçekleştirdiği önemli çalışmalardan biri de “Çamura Son” kampanyası idi. Bu ve benzeri projelerle bölge halkı belediye çalışmalarına ortak edildi. Kampanyanın ardından bir de Fatsa Halk Şenliği düzenlendi. İlçe kısa bir süre içinde sosyalist solun simgesi olurken sağcı basın organları, politikacılar, emniyet ve askerler tarafından da eleştirilere hedef oldu. 

8 Temmuz 1980 günü Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, kuvvet komutanları ve Jandarma Genel Komutanı, Çorum ve Fatsa’da olanlar hakkında bilgi almak için Karadeniz’de incelemeye çıktı. Önce Çorum‘a giden komutanlar, daha sonra Amasya, Samsun ve Ordu‘ya gitti.

Operasyon öncesi CHP, MSP, Adalet Partisi ilçe başkanlarının ortak basın açıklaması yaparak “Fatsa’da operasyon yapılacak bir şey yok. Huzur içindeyiz” sözleri yeterli olmadı.

11 Temmuz 1980’de sabaha karşı 04.15’te ilçeye “Nokta Operasyonu” diye tabir edilen bir askerî operasyon düzenlendi. Operasyonu Ordu Jandarma Alay Komutanı yönetti. İlçede sokağa çıkma yasağı kondu, silah araması yapıldı. Bu harekât sırasında maskeli kişilerin ihbar ettiği 300 kişi tutuklandı. 2000 sanıklı Dev-Yol davası açıldı. Ancak çoğu beraat etti.

11 Temmuz 1980 tarihinde gözaltına alınan Fikri Sönmez, devletin anayasal düzenini değiştirmeye yönelik suçtan dolayı Türk Ceza Kanunu’nun 146. maddesi gereğince ağır hapis cezasına çarptırıldı.

Fikri Sönmez, 4 Mayıs 1985 tarihinde Amasya cezaevinde geçirdiği kalp krizi nedeniyle 47 yaşında ölmüştür.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Füsun Akatlı kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Eleştirmen, yazar, öğretim üyesi.

Füsun Akatlı’nın edebiyat eleştirmenliği bağlamında yazdığı yazılar edebiyatımızın modernleşme sürecine de hız ve ivme kazandırmıştır.

Füsun Akatlı, 7 Mayıs 1944 tarihinde Ankara’da Rumeli Yanyalı kökenli İstanbullu bir ailenin kızı olarak doğmuştur. Annesi gazeteci Bihin Anter, babası memur Nihat Selçuk Akatlı’dır. Dedesinin kardeşi gazeteci yazar “Lastik SaitMehmet Sait’tir. Abidin Dino’nun eşi Güzin, annesi Bihin Hanım’ın kuzenidir. 1962 yılında Ankara Kız Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1966 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümünden mezun olan Füsun Akatlı, bu bölümde asistan olarak göreve başladı. Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden 1970’de yüksek lisans, 1974’de Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden doktora derecesini tamamladı. Daha sonra Hacettepe Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaptı. Öğretim üyeliği dönemi boyunca felsefe tarihi, sanat felsefesi, bilgi teorisi ve dil felsefesi derslerine girdi. Hocası İoanna Kuçuradi idi. En yakın arkadaşı aynı bölümde birlikte çalıştığı Bilge Karasu’dur.

aslennereli.com

Okuma alışkanlığını küçük yaşlarda kazanan Füsun Akatlı, henüz 15 yaşındayken Dostoyevski’nin, İvan Turgenyev’in, Gustave Flaubert’in, Balzac’ın edebi dünyalarıyla tanışma fırsatı bulmuştur. Lise yıllarında Türk yazarlarının kitaplarını okumuştur. 1962 yıllında Ankara Kız Lisesi’ni bitiren Füsun Akatlı, o yıllarda varoluşçuluk düşüncesiyle haşır neşir olmaya başlamıştır. Bu düşüncenin felsefeyi edebiyatla birlikte barındırması, onun felsefeye yönelmesinde etkili olmuştur. Akrabaları arasında, Cumhuriyet tarihinin önemli felsefecilerinden Prof. Dr. Hilmi Ziya Ülken’in bulunması ve onu rol modeli olarak seçmesi Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü’nü seçmesinde etkili olmuştur

Füsun Akatlı, ilk denemesini 1968’de Dost dergisinde yayımladı. Aralarında Varlık, Milliyet Sanat, Gergedan, Argos, Gösteri dergileri de bulunan birçok süreli yayın ile Politika ve Cumhuriyet gazetelerinde Akatlı’nın eleştiri, inceleme, kitap tanıtım ve köşe yazıları yayımlandı.

Füsun Akatlı, üniversite yıllarında tanıştığı yazar Metin Altıok ile 29 Temmuz 1966 tarihinde evlendi, 1979 yılında boşandı. Zeynep Altıok (d. 1969) adında bir kızı vardır.

Füsun Akatlı, 1980 12 Eylül Darbesi’nden sonra Hacettepe Üniversitesi’ndeki görevinden istifa ederek İstanbul’a taşındı. Bu yıllarda, reklamcılık alanında metin yazarı olarak Man Ajans’ta, Ajans Ada’da çalıştı. 1990’lı yıllarda reklamcılığı bırakıp Gencay Gürün’ün davetiyle Şehir Tiyatroları’nda çalışmaya başladı. 1991 yılına gelindiğinde o yıl Şehir Tiyatroları kadrosuna giren Füsun Akatlı, burada kurumun baş dramaturgluğu ve kültür etkinlikleri sorumluluğunu üstlendi.

Füsun Akatlı, bir yandan da kurucusu olduğu Yeditepe Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nde de dersler vermeye devam etti. Fakat kendisine baskı uygulandığı gerekçesiyle bu görevinden istifa etti. Sonraki yıllarda Yeditepe Üniversitesi ve ardından Doğuş Üniversitesinde görev yaparak akademik kariyerini tamamladı ve profesör oldu. 2005 yılında Doğuş Üniversitesi kadrosuna katılan Akatlı, 2006 yılında İletişim Bilimleri bölümü kurucu başkanlığı yaptı.

Füsun Akatlı, aralarında Ankara Kız Lisesi’nden sınıf arkadaşı Şirin Tekeli’nin de bulunduğu Aslı Davaz, Füsun Ertuğ-Yaraş, Jale Baysal ile birlikte 1989 yılında Kadın Eserleri Kütüphanesi’ni kurmuştur.

2 Temmuz 1993 tarihinde eski eşi ve kızının babası Metin Altıok, Pir Sultan Abdal Şenlikleri için gittiği Sivas’da kaldıkları Madımak Oteli’nin yakılması sonucu öldü. Bu olaydan 1,5 yıl sonra 30 Aralık 1994 tarihinde İstanbul Taksim’deki The Marmara Oteli’nde kahve içen Füsun Akatlı, bombalı bir terör saldırısında yaralanmış, biraz ilerisinde olan Onat Kutlar ölmüştür.

Füsun Akatlı, Simavi Edebiyat Ödülleri, Sait Faik Hikaye Armağanı, Behçet Necatigil Şiir Ödülü, İş Bankası Edebiyat Ödülleri Ve Afife Jale Tiyatro Ödülleri seçici kurullarında üyelik görevinde bulundu. Ayrıca PEN Yazarlar Derneği, Türkiye Felsefe Kurumu, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği üyeliği; Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı’nda yönetim kurulu üyeliği yaptı.

Füsun Akatlı, 1976 yılında Felsefe Yazıları adlı eseriyle, 1977 yılında Türk Dil Kurumu Deneme Ödülü’nü; Felsefe Gözüyle Edebiyat adlı kitabıyla da 2004 yılında da Memet Fuat Eleştiri/İnceleme Ödülü’nü kazanmıştır.

1968 yılından itibaren Forum, Dost, Yeni A, Soyut, Türk Dili, Militan, Türkiye Yazıları, Oluşum, Gergedan, Argos, Gösteri, Varlık Milliyet, Sanat, Metis Çeviri, Virgül vb. dergilerde; Politika, Söz, Cumhuriyet, Milliyet gazetelerinde pek çok yazısı yayımlandı.

Füsun Akatlı, 4 Temmuz 2010 tarihinde İstanbul’da akciğer kanseri nedeni ile 66 yaşında ölmüştür.

Kitapları:
Niçin Diyalektik (1977;1980);
Yaz Başına Neler Gelir (1980);
Bir Pencereden (1982);
Edebiyat Defteri (1987);
Felsefe Kıyılarında (1989);
Zamansız Yazılar (1994);
Tenha Yolun Ortasında (1995);
Pusulamız Felsefe ( 1995);
Bilge Karasu Aramızda, (1997)
Acıyla, Sevgiyle, Kahramanca (1998);
Öykülerde Dünyalar (1998);
Zamanı Yaşatan Roman, Zamana Direnen Şiir (1998);
Düşünce Ufkunda Pupayelken (1999);
Öykülerde Dünyalar (1999);
Sis Lambası, (1999)
.. Bir de Ruhi Su Geçti, (2001)
Felsefe Gözüyle Edebiyat (2003);
Kültürsüzlüğümüzün Kışı (2003);
Niçin Diyalektik (2007);
Rüzgara Karşı Felsefe (2007);
Öykülerde Dünyalar (2008);
Kırmızı Gagalı Pelikan (2010);
Yazı Bahçesinden (2012);
Eleştirinin Sesi (2012).
Rüzgara Yazılıdır (2018)

Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,