Ailesi ve kökenleri
Okan Demir‘in ve ailesinin kökenleri, Türklerin en başlangıç olarak aldığı ataları Peygamber Hz. Nuh’un oğlu Yasef’e kadar gitmektedir. Kendisi hakkında; soy geçmişi, Türklerin çok fazla göçer ve yeni yurt arayışı olması nedeniyle çok fazla detaya inememek ile birlikte, yakın tarihimizde yaşanan 1. Dünya Savaşı ve 2. Dünya Savaşı Balkanlarda Türklerin soy kayıtlarından; günümüze kadar; ulaşmak büyük engel oluşturmaktadır. Demir’in ailesi 1. Dünya Savaşı ve 2. Dünya Savaşı daha sonrasında mübadele ile gelen Balkan göçmenlerindendir, yakınlarının parça parça gelmesi nedeniyle tam olarak sayısı bilinmemektedir. Osmanlı Devleti‘nin son yıllarda yaşamış olduğu toprak kayıpları ve Anadolu coğrafyası dışındaki topraklarda irili ufaklı yaşanan devlete ve işleyişine kasıt sabotajları, çetecilerin saldırıları tam isabetli bir nüfus sayımına engel olmuştur. Bu nedenle o coğrafya içerisinde bulunan Türk kitleler daha çok geçmiş devlet arşivleri ve atalarının onlara miras olarak anlatımlarını, bıraktıkları ile soy konusunda ilerlemektedir. Geçmişten günümüze tarihçilerden gelen -Kendin ve babanın babasından ve dedesinden 3 kuşak yukarıya sayamıyorsan kesinlikle Türk’sün.- sözü bu sebepten ortaya çıkmıştır. Okan Demir‘de aile soyu ve kökenine henüz bu bağlamda bakabilmektedır.
Devlet arşivleri ve aile büyüklerinin mirasları ile Okan Demir‘in soyu Balkanlardan, Osmanlı İmparatorluğu tahtına II.Mehmed‘in (Fatih Sultan Mehmed) geçmesi ile dağılan, dağıtılan Karamanoğlu Beyliği Devletine ve Oğuz Türklerine dayanmaktadır. Osmanlı Beyliği, İmparatorluğa adım atması ile Anadolu içlerinde bulunan büyük tımar ve aile sahiplerini uç beyliği görevlerine, payitaht ve yakın olan toprakların dışındaki topraklarda tımar sahibi yaparak burada kendisine dair tehlike arz edebileceğini düşündüğü nüfusu dağıtmıştır. Atalarının ailesinin nüfusu ilk kez olmasa da bu zorunluluk ile parçalanmıştır. Babaannesinin ailesinin soyadı olmadan önceki lakapları olan Sipahi lakap ve soyadı buradan gelmektedir. Soyadı kanunu gelmeden öncesinde Balkanlarda soyadı yerine kullanılan her aileye ait o aileyi temsilen bir lakap, takma adlar mevcuttur. Babasının babası Mehmet Bey’in ailesinin lakabı Çapanitsa bugün Türkiye’de Çapan,Çapanoğlu ve Çapanlar olarak bilinen, kullanılan soyadını temsil etmektedir. Bu soyadı ile ilgili birçok rivayet içeren sözler mevcut olsa da en belirgin olarak göze çarpan rivayet, Aksak Emir Timur, Akkoyunlular, Karakoyunlular ve Karamanoğulları‘nın soydaşları olmaları, Timur ile Yıldırım Bayezid arasındaki savaşta belirleyici etken unsur söylentisi olmasıdır.
Türkiye’ye gelen Mehmet Bey ve ailesi eski Türkçe’de; Timir, Timur olan Demir soyadını almıştır. Annesinin babası Ahmet Bey ve ailesinin Balkanlarda lakapları Hafız, Evliya.Hoca, Alim Soyu gibi anlama gelen Hafızov, Hafızova olarak geçmektedir. Demir’in ailelerinin Türkiye‘ye gelmeden önce Balkanlarda ki hayatı ve geldikten sonra ki hayatları pek kolay geçmemiştir. Balkan toprakları parçalanıp her ne kadar Yugoslavya Krallığı tekrar komitern yapıda kurulmuş olsa da Josip Broz Tito‘ya kadar toprak ve tımar sahibi olan Türkler kendilerini idare edebilir durumdaydılar. Dedesi o dönem küçük çocuk olan Ahmet Bey’in ağabeyi Mehmet Bey 2. Dünya Savaşı sırasında Almanların işgali nedeniyle üzerine ısırgan otundan yapılmış bir iplikten kazak, tüfeği ile işgale karşı arkadaşlarıyla dağa çıkıp direniş örgütleyen dünya tarihinde Partizan olarak geçen kendisi kayda geçilemeyen bu sebep ile bilinmeyen ilk Partizan ve Türk’tür. Başlangıçta oluşturmuş olduğu grubun yiyecek ve mühimmat sıkıntılarının çok büyük olması, sayılarının az olması nedeniyle, Josip Broz Tito‘nun halkın ayaklanmaya başlamasıyla oluşturmuş olduğu grup ile birleştiler. Tito’nun halkı bir arada tutacağının ve hiçbir etnik ayrım yapılmayacağının sözünü alan, söylem ve eylemlere inanan Mehmet Bey gibi grup liderleri, liderliği tek çatı altında Josip Broz Tito‘nun elinin altına vermeye ikna oldular. İtalya‘da, Balkanlarda ve Orta Avrupa‘nın birçok yerinde etki sahibi olan Partizanlar 1948 sonrası yeni dünya düzenini ve savaşlarını belirledi. Avrupa‘da savaşın bitmesi ile yeniden kurulan Yugoslavya artık halk kahramanı olarak görülen Tito’nun diktatörlük eli ile Komünist, Komiter Yugoslavya oldu. Komünizmin gelmesi ile toprak ağası ve toprak sahibi olan Türklerin uzun soluklu kendi topraklarında barınamama, karınlarını doyuramama bazılarının kendi topraklarının artı değerinden yararlanamadan; ekin bulmak zorunda kalma kabusu başladı. Tito’nun getirmiş olduğu düzenlemelere ve slavların ırkçı tutumlarına, tacizlerine, adaletsizliklerine dayanamayan Türklerin büyük bir bölümü ile Anadolu’ya zorlu dönüş başladı. Anadolu’ya dönüşteki ilk durak İstanbul oldu. Ailesinin bir kısmı İstanbul‘dan vilayetlere dağılarak kaldı. İkinci durak Manisa‘daki vilayetlerde bir kısmı kaldılar. 3. ve son durak ise İzmir oldu. İzmir‘e gelenlerin büyük bir kısmı bir arada kalsalar da burada da vilayetlere dağılma oldu. Anavatanına hiçbir varlıksız dönen özü Türk olan göçmenler burada da uzun bir süre gavur olarak anılmaya başlandı. Okan Demir her iki ailenin birleşmesi sonucu 7 Mart 1993’te İzmir‘de doğdu.
İlk yılları ve eğitimi
Okan Demir gözlerini İzmir Bornova’da hayata açtı. Bulunduğu semt, diğer semtler itibarı ile daha sakin ve yeşil çevreye hakim bir alandaydı. İlkokul öğrenimine Bornova ilçesinde bulunan Ergenekon İlköğretim Okulu’nda 1998 yılında anasınıfı öğrencisi olarak başladı. Buradaki eğitim sürecinde bazı eğitmenler tarafından ilgi, bazı eğitmenler tarafından ise tepki gören Demir’in beşinci sınıfa kadar eğitimi bu okulda devam etti. Öğretmenlerinin Demir’in zeki olduğu konusundaki görüşleri aileyi daha iyi bir eğitim verebilecek yeni okul arayışına itti. 2004 yılında ortaokul öğrenimini tamamlamak amacıyla Bornova ilçesinde bulunan Suphi Koyuncuoğlu İlköğretim Okuluna kayıt ettirildi. İlk öğrenim hayatını burada tamamlayan Demir, ortaöğretim kurumları seçme ve yerleştirme sınavı sonucunda aldığı puan ile İzmir‘in ilçesi Çeşme’de Ertan Anadolu Meslek Lisesi Yat Kaptanlığı bölümünü kazandı. Burada ki eğitim durumu devletin yeni proje okul planlaması nedeniyle ancak bir dönem sürdü. 2008-2009 yılları arasında yine Çeşme’de açılan Ulusoy Anadolu Teknik Denizcilik Meslek Lisesine geçti. Çocukluk yıllarında Altay Spor Kulübü Futbol okulundaydı, bir takım kişisel durum nedeniyle devamını getiremedi. Lise dönemi bittikten sonra annesinin isteği üzerine yatay geçiş hakkından faydalanarak Ordu Üniversitesi Gemi Makineleri Meslek Yüksek Okuluna kayıt oldu. Buradaki eğitim sürecine 1 sene kadar devam edip okulu dondurma kararı aldı. Mesleki olarak herkesin üniversite mezunu olması için açılan okulun hiçbir şekilde eğitim kalitesi ve kişisel katkısı olmaması nedeniyle meslek yüksek okulundaki öğrencilik hayatına son verdi. Denizlere açılarak birçok Avrupa, Kuzey Afrika, Karadeniz, Akdeniz ülkelerini görebilme fırsatı yakaladı.
Çalışmaları ve Meslek Hayatı
Demir’in yaşantısında başına gelenler kimi için şans kimi için kader diyebileceği niteliktedir. Tıpkı bu tesadüf düzeni çalışmaları içinde geçerlidir. Demir bir Türk denizcisidir. ışGemi Makineleri Vardiye Mühendisliği üzerine eğitim almtır. Kendisini Türk denizciliği adına asker olarak yetiştirmeyi düşünürken yine bir kimisi için tesadüf üzerine lise yıllarında karşılaştığı bir adamdan ‘’Evlat! Asker olmak sana yakışır, Ancak senin görevin bu değil. Eğer bu düşüncende ısrarcı olacak olursan hayatın büyük kayıplarını yaşayacaksın. Buna hazır değilsin!’’ sözünü dinleyerek bu yönde resmi olarak ilerlemekten uzak kalmıştır. Onun yaşıtları arasında bulunan gençlerin bazıları askeri öğrencilikten Fetö mağduru oldular. Demir’in çalışmaları tez üzerine olmaktan çok, kendi sorduğu sorulara araştırma ve üzerine fikir üreterek geliştirme yolunda ilerlemeye metin haline almaya dayalıdır. Bir çoğu teorik olarak kalmak ile birlikte çok büyük bir bölümü yayınlanmadı, yayınlamak istedikleri teknolojik zaafiyetler yüzünden bugün kayıp ve bir kısmı ise ne yazık ki başka insanların teorik planı uygulamaya geçirmesi ile günümüz hayatının içerisinde bulunmaktadır. Bir düşünceyi başka bir insanın düşünebilme imkanı her daim mevcut.
Okan Demir çalışma yaşamında 168 Sivil Toplum Örgütü ve 1 Siyasi parti kurulumunda yer almıştır. Bugün bu sivil toplum kuruluşlarından 160’nın nihai amaçlarından sapması hizipleşmesi sonucu mevcudiyetlerinin sonlanmasında tıpkı bir filmde başrolü oynar gibi görev üstlenerek nihayete ulaştı. Şu an aktif olarak Türkiye Cumhuriyeti Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Dijital Platformunun kurucusudur.
Kendisinin siyaset yaşamına girmesine en büyük etken figürler Nihat Genç, Banu Avar, Uğur Mumcu, Necip Hablemitoğlu gibi kişilerdir. Önde gelen dönemin aydınlarını çocuk yaştan takip ederek okuması bu figürlerin eylem ve söylemleri ile ülkenin sorunlarının küçük yaşta kısır döngü içerisinde bulunduğunu kavraması sebep ve etken belirleyici unsur olmuştur. Gazi Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “ Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ” vecizesi üzerinde durarak siyaset hayatına yön vermeye çalışmaktadır.
Dünden Bugüne Araştırmaları ve Çalışmaları;
2007 İnternetin Geleceği
2008 Siyaset
2009 Türk Sosyolojisi
2009 Türkiye Siyaseti
2010 Birizm düşüncesi, Birizm Nasıl Olmalı?
2010 Otonom Makinelerin Geleceği
2011 CHP üyeliği ‘’Neden CHP?’’
2011 Terör ve Anti Terör
2011 İnsansız Otonom Araçlar Mümkün mü?
2011 Eğitim,Müfredat, Yönetmelik ve Kurum Kuruluşlar
2012 Grafoloji/ Yazı Bilimi ve Yazının Önemi
2012 Gazi ‘’Neden El Yazısı Kullanıyor?’’
2012 Türkiye’de Sürekli Değişen Alfabe Fontları
2012 Disleksi Nedir? Bende Disleksi miyim?
2012 İnönü Gerçeği Türkiye’de Eğitim
2012 Gazi’nin Ölümü
2012 İnsansız Hava Aracının Ortaya Çıkması ile İnsansız Deniz Aracı Teorisi
2013 İnsan Psikolojisi ve Gereklilikleri
2013 Otonom Çevre ve Kentler
2014 Otonomik Teknolojinin Etkileri
2014 Otonom Sistemin Getireceği ve Götüreceği Meslekler
2014 Network Marketing
2014 Hukuk Sistemleri
2014 CHP üyeliği istifası
2014 2021 yılı Şubat ayına kadar devam eden 162 adet Sivil Toplum Kuruluşunda bulunmak
2014 Mafyokrasi nedir? Sedat Peker Gibi Figürler Kimdir?
2015 Otonom Teknolojinin Hukuka Etkileri
2015 Otonom Teknoloji İle Devlet Yönetimi
2015 İnsan Hayatında Sivil Toplum Kuruluşları
2016 Saadet Partisi Üyeliği ile Siyasal İslam
2016 Siyasal İslam Düşünce Sosyolojisi
2016 Türkiye’de Sosyalizm Düşüncesi
2016 Komünizm ve Türkiye
2016 Demokrasi, Kapitalizm, Emperyalizm
2016 Güneş Dil Teorisi
2016 Otpor ve Canvas, Bağları?
2016 OECD-CFR Gibi Kuruluşlar Kim?
2016 Sağlık Terörü Virüsler?
2016 Börü Budun?
2017 Biz Kimiz? Türkler!!!
2017 Kürtler Kimdir? Türk ile Kürt Kanı
2017 Kürtçülük ve Doğuşu
2017 PKK neden doğdu?
2018Şamanizm/Tengricilik,İslam, Hristiyanlık, Yahudilik, Budizm, Hinduizm, Sihizm, Sabetay,
2018 Tüm Dinler
2018 Gezi ve Fetö
2019 Neden 1919? Neden Mustafa Kemal?
2019 9 Oğuz kim?
2019 Tarikatlar ve Cemaatler
2019 19 sayısının önemi nedir? Kim bu 19’lar?
2019 Egemenlik Kayıtsız Şartsız Nasıl Milletin Olur?
2019 2023’te Türkiye. 2023 Mart Neden Önemli?
2019 Kökbörü figürü?
2019 Kilit Ülke Türkiye
2019 Blockchain ve Metaverse
2020 Yeninin üzerine Yeni Dünya Düzeni ve Yeni Türkiye Söylemi
2020 İnsan Sosyolojisinde Kuşaklar
2020 Faşizm
2021 Türkiye’de Sivil Toplum Kuruluşları Üzerinden Terör
2021 Youtube Resmi Kanalı Kurulumu
2021 Z Kuşağı ve Hedonizm
2021 4.5 G Endüstri 4.0 ve 5.0
2021 5.0 Göre Şekillenecek Türkiye
2021 Güç Birliği Partisi Üyeliği
2021 Gençlik ve Gençlikte Siyaset
2021 Kuşakların Yeni Genel Seçimdeki Etkileri
2021 Sosyal Medya Alışkanlıkları ve Değişkenliği
2021 İstikbal Göklerde mi?
2022 Yangın Gazoz Otorite- Youtube Programı
2022 Okan Demir Yasaları
2022 Köklerin İzinde 3039 Kitap Yazımı Başlangıcı- Otonom Türkiye Cumhuriyeti
2022 Vatan Toprağının Savunması İçin Örgütlenme Modeli Düşünceleri
2022 Türkiye Cumhuriyeti Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Dijital Platformu Kurulumu
2023 Milletvekilliği Adaylığı
2024 Türkiye Uyanış Partisi Gençlik Kolları Ege Bölgesi Sorumlusu
2024 Türkiye Uyanış Partisi Gençlik Kolları Genel Başkanlığı
2024 Türkiye Uyanış Partisi Genel Başkan Basın Danışmanlığı
Siyasi yaşamı
Demir’in siyasi olarak görüşleri ve öngörüleri, tahmin gücü, düşünceleri çok erken yaşlarda, 2003 yılı Irak işgali ile belirgin olarak başladı. Bazı fikir ve görüşlerinin bugün hala kendisinin söylemiş olduğu yaşlarında başka çocuk, genç, yaşlı kitlelerce dile geliyor, sorunların hala devam edebiliyor olmasından ötürü üzüntülü hal içindedir. Ailesinin, yakınlarının siyasi duruş olarak parçalı bir halde olması, bu parçalı halin aynısının ülkede olması, ne yazık ki Türkiye yararına olmaması düşüncesi nedeniyle apolitik bir hale bürünerek siyasi partilerden 19 yaşına kadar uzak kalmıştır. Ancak daha sonra her ne kadar uzak kalınırsa hiçbir yarar ve bilgi sahibi olabilmeyi sağlayamayacağı düşüncesi nedeniyle bu grupların içerisine adım atma girişiminde bulunmuştur.
Cumhuriyet Halk Partisi
İlk siyasi parti adımı ülkenin kurucu partisi ünvanına sahip olan, yaşamış olduğu il içerisinde baskın olan Cumhuriyet Halk Partisi CHP oldu. Burada ki amacı kesinlikle parti içerisinde ilerlemek değil, onları gözlemlemek, incelemekti. Resmileşmeyen Üye sıfatı ile kalarak kendince yapması gereken araştırmayı tamamladıktan sonra üyelik sürecini tamamlanmadan sonlandırdı. CHP içerisinde iken birçok dernek ve sivil toplum kuruluşu ile tanışarak işleyişlerini, ülke içerisindeki etkilerini benimsedi. Her ne kadar seçmen ve üyelik geçmişi olarak aklının bir kesiminde CHP olsada her daim apolitik bir duruş halindeydi. Bu benimsemiş olduğu apolitik duruş karakteristik olarak bir çok özellik ve öğrenim kazandırmış olsa da, yaşayış olarak düşman kazandırdı ve belkide hala kazandırıyor. Sivil toplum örgütlerinin etkilerinden yararlanmak ve ülke sorunlarına çözüm olabilmek, ülke siyasetine etki edebilmek adına birçok sivil toplum örgütü hareketine katılım sağladı. Bunların büyük bir kısmında kurucu ve kurulmasına katkı sağladı. Kendisinin etken olarak kurucu yada kurucularından olduğu sivil toplum örgütlerinin Türk ocakları, dernek vb. büyük kısmının faaliyetini ortadan kaldırdı. Geçmiş siyasi üyeliği ve mevcudiyetteki iktidarın içerisinde görmüş olduğu bozuklukların sivil toplum örgütleri içerisinde de mevcudiyet göstermesi bunda en büyük etken oldu. İnsanoğlunun topluluk olma içgüdüsü üzerine oluşan sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerin büyük kısmının işleyişinin halkın yararına olma gereksiniminin karşılanmaması ve tek bir şahıs veya kurum,kuruluş, oluşlara göre çalışıyor, işletiliyor olması, bu yapıların kendi menfaat odakları ve grupları için tarihin tüm kısmı ile kendi lehlerinde oynamaları, bu lehlerin karşısında duran vatandaşlara karşı mafyokrasi uygulanması kendisinin bu alandanda uzaklaşmasına neden olmuştur.
Saadet Partisi
Türkiye’de yeni yükselen güç, trend olan Siyasal İslam doktrini ve hareketinin öncüsü olan ve bu günün iktidarını doğuran Saadet Partisine kendi mesleğinde ağabey, bir büyük öncü sayılabilecek Necmettin Erbakan’ın lider olması bu kanada yaşadığı çevre itibariyle yabancı olması sebebi ile merak duyması ve amcasının isteği, hatrı üzerine üye sıfatında katılım sağlamıştır. Buradaki üye sıfatı süreci Necmettin Erbakan’ın hak yoluna yürümesi ile gelişen durumların sonucu olarak sonlamıştır. Bu süreç zarfı içerisinde yapmış olduğu inceleme ve araştırmalar sonucu Siyasal İslam hakkında bilgi sahibi olarak geçmişi ile kıyas yapabilme fırsatı yakaladı. Bu kıyas sonucu her iki kitlenin de isteklerinin aynı olması fakat fanatizm nedeniyle ayrıldıklarını görmesi acı verici olmuştur.
Güç Birliği Partisi
Güç Birliği Partisi ile tanışması Manisa ili Turgutlu İlçesine iş nedeniyle yerleştiği esnada gerçekleşti. Geçmiş siyasi hayatı ve tecrübelerinden varmış olduğu sonuç üzerine tekrar apolitik duruş içerisinde olan Demir’in, buraya katılım süreci başlangıç esnasında pek o kadar sıcak ve istekli değildir. Ancak bu durum kendisinin söylemi üzerine parti tüzüğünü eline aldığı an değişmiştir. Güç Birliği Partisi içerisinde Demir’in ilk görevi Turgutlu İlçe Teşkilatı içerisinde Gençlik Kolları Başkanlığı ile başlamıştır. Buradaki konumunda pek uzun süre kalamadı. Kendisine Güç Birliği Partisi Başdanışman Yardımcılığı görevi verildi. Bu görevinde de pek uzun soluklu kalamadan doğrudan doğruya Genel Başkan Ali Karnap‘ın sorumluluğuna ait kurulan Genç Adanmışlar Grubu üyeliğine alındı. Burada ki başkanlık görevi boyunca yapacak olduğu her şey ile Genel Başkan’a sorumludur. Genç Adanmışlık Grubu başkanlarından biri olan Demir, bu göreve ek olarak Turgutlu İlçe Teşkilatı Başkanı’nın istifası nedeniyle Turgutlu İlçe Teşkilatı Başkanlığını üstlenmiştir. Genç Adanmışlar Grubu üyeliğinin sorumluluğu genel başkan başyardımcılığıdır. Burada ki yaşantısını ne yazık ki istediği gibi sürdüremeyeceğini anlayan Demir, doğup büyüdüğü İzmir Bornova’ya geri dönmüştür. Uzun süredir İzmir ilinin parti adına teşkilatlanmakta güçlük çekmesi ve gereken kongre, ilçe sayısına sahip olmaması nedeniyle İzmir Bornova İlçe Teşkilatı Başkanlığını üstlenmiş kongresini yaparak Yargıtay tarafından almış olduğu mazbata ile Güç Birliği Partisi adına ilk defa resmiyetteki Bornova İlçe Teşkilatı Başkanlığına ve İzmir İl Başkanlığı yardımcısı ve delegesi sorumluluğunda devam etmekteydi. 28. Dönem İzmir 2. Bölge 2. Sıra Milletvekili adayı olması nedeniyle ilçe başkanlığından istifa etmiştir. Seçimlerin sona ermesinden kısa bir süre sonra 15.07.2023 tarihinde ise siyasi parti faaliyeti yaşamına istifa ile son vermiştir.
Cumhuriyetçi Vatanseverler Hareketi ve Nihat Genç
Demir, Cumhuriyetçi Vatanseverler Hareketinin ilk ortaya çıkışı ve Nihat Genç ile Veryansın Tv aracılığında duyurulması ile sıkı takipçilerinden biri olmuştur. Duyurulduğu süreç içerisinde Güç Birliği Partisi Genel Başkan Yardımcılığı yapan Demir, Nihat Genç’in “Kimseyi Eleştirmekten Korkmayın” söylemi üzerine ilk eleştirel cümlelerini gerek Veryansın TV yayınlarının altına yorum olarak gerekse kendi şahsına sosyal medya mecraları üzerinden kurmuştur. Nihat Genç’in kendisine “Bu hareket siyasi partiye dönüşmeden bir amaca ulaşamaz, Eğer siz siyasi parti olacak olursanız bugünkü amacınızda olacağınız hususunda çekincelerim var. Fakat yine de sizler gibi omurgalı kimselerin vatanseverlik konusunda çizgisini değiştirmemesi nedeniyle bu hareketin destekçisi olacağım, şuan için üye olmam siyasi bir hareket içerisinde olmam nedeniyle mümkün değildir. Eğer bu hareket partileşecek olursa sizin tarafsız ve dışarıda kalmanızı, kalabilmiş olmanızı dilerim.” şeklinde iletişim sağlamıştır.
2021 yılında Erzincan İliç’teki felaketi ve ülkedeki felaket niteliğindeki mevcut tabloyu yakın takibe alan Demir’in bulunduğu mevcut siyasi parti içerisindeki en büyük kavgası bu husus olmuştur. Kendisinin söylemi üzerine Milletvekili seçimlerinde Genel Başkan Ali Karnap ile arasının tamamen açılmasının en büyük etken unsuru İliç gibi nice felaketlere partisinin sessiz kalması ve tamamen rant ve sömürü siyasetinin bir takım kimselerin ego, hedonist siyaset ile iştigal olmaları istifa sürecini başlatmıştır. Bu süreç zarfında her daim Sedat Cezayiroğlu ile sosyal medya üzerinden iletişim sağlamış yanında olduğunu belirtmiştir. Artık siyasi bir üyeliği bulunmayan Demir’in son dönemde olan felaketlere ve oluşan yozlaşma sebebiyle sessizlik haline bürünen yada büründürülen yığınların içerisinde olmaktansa, Cumhuriyetçi Vatanseverler Hareketinin askeri olmayı gönüllülük esasiyeti haline getirmesinin en büyük etken unsuru ise yine Nihat Genç, Serkan Öz ve Veryansın Tv’nin dik duruşlu davranışları, söylemleri olmuştur. Siyasi parti olmasını Atatürk ile aynı düşüncede olması nedeniyle her ne kadar istemese de olması gerektiği yerin burası olduğunu düşünerek Nihat Genç üzerinden başvuru talebinde bulundu. 13 Mart 2024 tarihinde başvuru süreci tamamlanarak artık Cumhuriyetçi Vatanseverler Hareketinde ilerleyeceğini tüm herkese aktif üyesi olduğunu ilan etmiştir.
Burada ki üyeliği grubun olumsuz proaktif tutumları, liyakat ve adalet yoksunluğu olması nedeniyle, adaletsiz bir seçim ile mağduriyete uğraması ve gruba girdiği dakikadan itibaren kendisine sürekli olarak had bildirme gayretinde olan kimselerin sürekli olarak mağduriyet yaratması sonucu sona ermiştir.
Türkiye Uyanış Partisi
Türkiye Uyanış Partisi’nin kurucusu olan Ahmet İmrek ile Okan Demir geçmişte birlikte oldukları Güç Birliği Partisi’nden tanışmaktadır. Demir Türkiye Uyanış Partisi’nin kuruluş sürecinde kendisi mevcutta bulunduğu partiden istifa ederek, tekrardan apolitik duruşa dönerek yaşadığı süreci değerlendirme ve ders çıkartmak adına inziva yaşamıştır. Bu sürece girmeden öncesinde tekrardan siyasete döneceğini söyleyen Demir’in ara verdiği süreçteki düşüncesi ise ülkenin bu mevcudiyet ile ilerleyemeyeceği tam manası ile bir hürriyet ve hüvviyetin oluşabilmesi için siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları olmaksızın yeni çağa uygun bir devrimdir. Bu fikriyat ile yürüyebileceğini düşündüğü Türkiye Uyanış Partisi’ne katılım sağlamıştır. Türkiye Uyanış Partisi içerisinde Türkiye Gençlik Kolları Genel Başkanlığı Ege Bölge Sorumlusu olarak görevini ifa ediyordu. Genel Başkan Ahmet İmrek’in isteği ve talebi doğrultusunda Gençlik Kolları Genel Başkanlığı görevi üstlendirilmiştir. Yine aynı gün içerisinde Türkiye Uyanış Partisi Başdanışmanı Can Berk Yılmaz’ın talep ve isteği doğrultusunda Genel Başkan Basın Danışmanlığı görevine getirilmiştir. Okan Demir “Eğer bulunduğum her iki konumdan da hak eden liyakate dayalı bir birey gelmesi halinde bırakabilirim” diyerek, her iki görevi birlikte ifa etmektedir.
Hobileri ve Mevcut Çalışma Hayatı
Demir amatör seviyede Twicth ve Youtube gibi platformlarda yayın yapmaktadır. Normal yaşantısındaki geçimini günümüz Türkiye’sinin içte ve dışarıdaki olumsuz koşulları ve siyaset yaşamına devam edebilme isteği nedeniyle kendi mesleği denizcilikten uzak kalmayı tercih ederek ülkenin ekonomik darboğazında fabrikada operatörlük yaparak geçim sağlamaya çalışmaktadır. Boş kaldığı vakitlerde Dünya siyaseti, gündem takip ederek sosyal medya yayınları yapmaktadır. Bazen twitter üzerinden canlı sohbet odalarında konuşmacı olarak katılım sağlamaktadır.
Kalan diğer vaktinin kısmında ise “Köklerin İzinde 3039” isimli kitap yazımı ile uğraşmaktadır. Kitap yazım süreci bir çok kez uğramış olduğu teknolojik saldırılar nedeniyle sekteye uğrasa da kitabın basım süreci nedeniyle zaman kaybedeceğini düşünerek kendi youtube kanalı üzerinden sesli kitap olarak yayınlamaktadır.
Kaynak:Biyografi.info
Reshad Strik, mezun olduktan sonra ”Blue Heelers” adında bir televizyon şovuna konuk oldu. ”Headland” adlı dizinin yönetmenleri onu fark etti ve dizide ona bir rol verdi. Diziden sonra ABD‘de, Los Angeles‘ta çalışma fırsatı buldu.
Reshad Strik, Amerika’da ilk olarak “Tepenin Gözleri 2”de Mickey adlı bir Amerikalı askerini canlandırdı. Çok geçmeden ünlü şarkıcı Jessica Simpson’ın “A Public Affair” klibinde rol aldı.
Reshad Strik, 2009 yılında Hong Konglu yönetmen Fruit Chan‘ın psikolojik gerilim filmi olan “Don’t Look Up” filminde ilk kez başrol oyuncusu olarak oynadı.
2010 yılında Saraybosna‘da Saraybosnalı ekonomist Sabina Pitić ile evlenen Reshad Strik, orada, atalarının ana dilini öğrenmek, müzik videoları ve reklamlar üretmek ve yönetmek için biraz zaman harcadı. Reshad Strik, Bosna Hersek‘te iki uzun metrajlı film ve reklam çalışmaları yaptı. 2013 yılında Türkiye‘ye geldi.
Türkiye‘ye geldikten sonra bir yıl boyunca Türkçe dersi alan Reshad Strik, 2014 yılında ”Filinta” dizisinde rol aldı. Ardından 2015 yılında, Mehmet Bozdağ‘ın yapımcılığını üstlendiği ”Diriliş Ertuğrul” dizisinde Ömer karakterini canlandırdı.
TRT Belgesel’de, 2019 yılından itibaren ‘Ailenin Yeni Üyesi’ isimli bir kültür programında sunucu olarak rol aldı. Bu programda Sunucu Reshad Strik, bazen yüzlerce kişiyle birlikte Hindistan trenlerinin çatısında yolculuk ederek, bazen bir fabrikada sadece iki dolar karşılığında gün boyu tuğla taşıyarak, bazen de Çin’de sırtında ağır yüklerle sonu gelmez merdivenleri adımlayarak bu zorlu yaşamların kahramanları arasına katıldı. Onlarla aynı sofraya oturup, aynı havayı soluyarak zorluklara göğüs germeyi, imkânsızlığa direnmeyi ve yeni dostluklar kurmayı hedefleyen Reshad Strik’in maceraları tüm gerçekliğiyle izleyiciyle buluştu.
Reshad Strik, İstanbul‘da yaşamakta iken daha önce Saraybosna‘da evlendiği eşi Sabina Pitić’den boşandı. İstanbul‘da yaşamaya devam eden Reshad Strik, İstanbul‘da belgesel film yapımı ile ilgilenmeye başladı. 8 Haziran 2024 tarihinde eski oyuncu ve manken Gamze Özçelik ile evlendi
Evlilikleri :
1.eşi: 2010 yılında Sabina Pitić ile evlendi, 2022 yılında boşandı. 3 çocuğu vardır.
2. eşi: 8 Haziran 2024 tarihinde Gamze Özçelik ile evlendi.
Filmleri ve Dizileri :
2005 – Blue Heelers (Tony Peroni) (Tv dizisi)
2005 – 2006 – Headland (Andy Llewellyn) (Tv dizisi)
2006 – Jessica Simpson: A Public Affair (MüzikVideo)
2007 – Tepenin Gözleri 2 (Mickey) (Sinema Filmi)
2008 – Newcastle (Victor) (Sinema Filmi)
2009 – Spooner (Jack) (Sinema Filmi)
2009 – Don’t Look Up (Marcus Reed)(Sinema Filmi)
2010 – Stasis (Henry Archer) (Kısa film)
2010 – 3 Apartments (Kısa film)
2013 – The Wound (Serge) (Kısa film)
2013 – Üç Yol
2013 – Ja sam iz Krajine, zemlje kestena (Omer mladi)
2014 – Filinta (Zülfü) (Tv dizisi)
2015 – Diriliş Ertuğrul (Claudius) (Tv dizisi)
2015 – Dig (Ben Heim) (Tv dizisi)
2016 – Islamophobia
2016 – Kervan 1915 (Seyit Osman) (Sinema Filmi)
2017 – Papillon (hapisane gardiyanı) (Sinema Filmi)
2023 – Sevap/Mitzvah (Kısa film)
Yaptığı Filmler:
2003 – Ejder Topu Futon – Kısa Film
2006 – Her Yere Ulaşabilirsin – Kısa Film
2011 – Bilerek Çalışan Bir Adam – Reklam
2012 – Dah Ljubavi – Müzik klibi
2012 – Hayatımdaki Peygamber – Belgesel
2013 – Tom Waterhouse – Komedi Skeci
2013 – Brad Pitt – Kanal Numarası 5 – Komedi Skeci
2013 – Kuzey Kutbu – Komedi Skeci
Kaynak:Biyografi.info
Süleyman Saim Tekcan, mezun olduktan sonra atanarak 1961-1962 yıllarında Artvin Öğretmen Okulu’nda resim öğretmenliği yaptı. 1962 – 1963 yılları arasında Trabzon’da yedeksubay olarak askerliğini yaptı. 1964 yılında Erzurum Yavuz Selim Öğretmen Okulu’na tayin oldu ve kısa bir süre sonra atandığı İstanbul‘da 1964-1965 yıllarında Işık Lisesi’nde Müdür Yardımcılığı yaptı.
1964 yılında Ses Mecmuası’nın açmış olduğu yarışmada ikincilik ödülü alan Süleyman Saim Tekcan, yönetmen Metin Erksan ile tanıştı. 1965 yılında Metin Erksan’ın yönetmenliğini yaptığı ve başrollerinde Müşfik Kenter ve Sema Özcan‘ın oynadığı “Sevmek Zamanı” filminde rol aldı. Daha sonra Trabzon’a dönerek 1966 – 1968 yılları arasında Trabzon Öğretmen Okulu’nda öğretmenlik yaptı.
Süleyman Saim Tekcan, bu dönemde burada Trabzon’un ilk özel eğitim kurumu olan Gülbahar Anaokulu’nu kurdu. Ve eşi Emel Tekcan ile İstanbul’a taşınmalarına dek bir süre bu kurumu yürüttü.
1968-1975 yılları arasında İstanbul‘da Atatürk Eğitim Fakültesi’nde eğitim görevlisi olarak çalıştı. 1970-1971 yıllarında Almanya’da baskı resim eğitimi üzerine araştırmalarda bulundu. Tekcan bu okuldaki ilk baskı atölyelerini, litografi atölyesi, serigrafi atölyesi ve gravür atölyelerini kurdu. Tekcan, Anadolu’daki kurumlarda da gravür ve serigrafi atölyelerinin hayata geçirilmesinde etkili oldu.
1973 yılında kendisine ait ilk baskı resim atölyesini kurdu; bu atölye daha sonraki yıllarda Söğütlüçeşme ve Çamlıca’da gelişerek yenilendi ve birçok Türk sanatçısına ev sahipliği yaptı. 1975 yılı sanatçının yaşamında hem eğitmen hem de sanatçı kimliği ile önem taşır. 1975-1976 yıllarında İzmir ve İstanbul’da ilk kişisel sergilerini açtı. 1974-1975 yıllarında İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yine özgün baskı atölyelerini kurdu ve burada ilgili eğitimleri yürüttü.
1975 1976 yıllarında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyesi kadrosunda görev aldı ve Sanatta Yeterlilik eğitimini tamamladı. 1985 yılında Profesör unvanını aldı ve aynı yıl Grafik Bölümü Ana Sanat Dalı Başkanlığı görevine atandı.
Süleyman Saim Tekcan, 13 Ekim 1984 yılında yeni atölyesi Artess Çamlıca Sanat Evi’ni açtı. Artess’te geniş galeriler, büyük çapta bir baskı arşivi, kütüphane ve misafirhane de bulunuyordu. Uzun yıllar süren teknik araştırmaları ve deneysel çalışmaları sonucu, Süleyman Saim Tekcan’ın 70’li yılların sonunda geliştirdiği “yaş baskı” tekniği, bu yıllarda uluslararası literatürde kendi adıyla anılmaya başlandı ve günümüzde de tüm dünyada Tekcan tekniği olarak bilinmekte.
1987 yılında Yugoslavya’da Sarajevo Sanat Akademisi’nde iki ay süresince kendi bulduğu serigrafi tekniğini öğretti. 1991 yılında Ankara’da Bilkent Üniversitesi’nde baskı resim üzerine seminer gerçekleştirdi. 1991 yılında Almanya, Bonn’da “Türk Grafik Sanatı’nda 12 Sanatçı ve Çağdaş Türk Resmi’nden Bir Kesit” başlıklı iki ayrı konferans verdi. 1994-1995 yıllarında Mimar Sinan Üniversitesi’nde Dekanlık görevini, Grafik Bölümü Başkanlığı ile beraber yürüttü.
Prof. Dr. Süleyman Saim Tekcan, 1996 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde dekanlık görevini emeklilikle noktaladıktan sonra, aynı yıl Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni Büyükada’da kurdu ve ilk eğitim yılı boyunca kurucu dekanlık görevini yürüttü.
2004 yılında IMOGA (İstanbul Museum of Graphic Arts), İstanbul Grafik Sanatlar Müzesi’ni kurdu. 2007 yılında kurduğu Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin Dekanlığı’nı 4 yıl sürdürdü. 2008 yılında IMOGA ve Işık Üniversitesi iş birliği ile oluşturulmuş 1. Uluslararası Özgün Baskıresim Bienali’ne başkanlık yaptı.
Süleyman Saim Tekcan IMOGA, İstanbul Grafik Sanatlar Müzesi’nde baskı resim atölyelerinde sanatçıların üretimlerine öncülük ederken, kendi sanat çalışmalarına da atölyesinde halen devam etmektedir.
Kurduğu Atölyeler :
İstanbul Atatürk Eğitim Fakültesi Gravür, Litografi, Serigrafi; İstanbul Teknik Üniversitesi Gravür,
Serigrafi; İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Gravür, Serigrafi; Çamlıca Sanat Evi ve IMOGA,
İstanbul Grafik Sanatlar Müzesi Artess Özgün Baskı Atölyesi Gravür, Serigrafi, Litografi ve Işık
Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Özgün Baskı Atölyeleri’ni kurdu.
Ödülleri:
1982 – Resim ve Heykel Müzeleri Derneği “Günümüz Sanatçıları” Baskı Ödülü;
1985 – Viking Kağıt Sanayi Baskı Resim Yarışması Başarı Ödülü;
1986 – Bangladesh Asya Bienali Özgün Baskı Dalında Büyük Ödül;
1986 – Türkiye Asya-Avrupa Bienali Özgün Baskı Dalında Başbakanlık Dostluk ve Barış ödülü
1988 – 49. Devlet Resim ve Heykel Sergisi Özgün Baskı Dalında Büyük Ödülü;
1989 – İstanbul Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Kurucu Ödülü;
1992 – Devlet Resim Sergisi Özgün Baskı Dalında İkincilik Ödülü;
1993 – Sanat Kurumu “Yılın Sanatçısı” Ödülü;
2006 – Asya Ödülü,
2006 – Marmara Üniversitesi ve IMOGA kuruluşu nedeniyle;
2006 – İstanbul Rotary Kulübü “2005-2006 Meslek” Ödülü;
2007 – Königswinter Şehri Sanatçısı Unvanı;
2009 – Çağdaş Sanatlar Vakfı IMOGA Kurum Ödülü;
2010 – Altamira Sanat Dergisi “Sanata ve Sanat Eğitimine Katkı” Ödülü;
2011 – Egeart “Onur Sanatçısı” Ödülü
2011 – 1. Uluslararası Akdeniz Art “Onur Sanatçısı” Ödülü
2022 – Türkiye Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü
Kişisel Sergiler :
1984 Vakko Sanat Galerisi “1/1” Baskı Resim Sergisi, Ankara
1984 Garanti Bankası Yağlıboya Sergisi, İstanbul
1987 Destek Sanat Galerisi, Özgün Baskı Resim Ve Yağlıboya Sergisi, İstanbul
1988 Vakko Sanat Galerisi “1/1” Baskı Resim Sergisi, İstanbul ve İzmir
1990 Garanti Bankası Sanat Galerisi Resim ve Özgün Baskı Resim Sergisi, İstanbul
1992 Armoni Sanat Galerisi, Ankara
1993 Artisan Sanat Galerisi, İstanbul
1997 Orkun Ozan Sanat Galerisi, Antalya
1997 Ayvalık Sanat Galerisi
1997 Köln Sanat Fuarı, İnge Beckermann Sanat Galerisi
1998 Siyah Beyaz Galeri, Ankara
1998 Tolga Eti Sanat Galerisi, İstanbul
2000 Siyah Beyaz Galeri “Beyaz ve Siyah Atlar ve Anıtsal Resimler Sergisi” Ankara
2000 Galeri Selvin “Bronz Atlar Sergisi”, Ankara
2000 Artisan “Bronz Atlar Sergisi”, İstanbul
2001 İzmir Vakko Sanat Galerisi “Bronz Atlar Sergisi”, İzmir
2002 Kare Sanat Galerisi “Bronz Atlar Sergisi”, İstanbul
2004 “Artist Prints From The Studio Of Master Tekcan” Meridian Foundation, Washington, USA
2005 “Artist Prints From The Studio Of Master Tekcan” National Art Club, New York, USA
2005 Bilkent Üniversitesi Kütüphanesi Müdürlüğü Sanat Galerisi, Ankara
2006 Orkun Ozan Sanat Galerisi, Antalya
2006 İş Bankası Kibele Sanat Galerisi “45. Yıl Retrospektif Sergisi”, İstanbul
2007 Türk-Amerikan Derneği Galerisi, İzmir
2007 Gazi Üniversitesi Resim ve Heykel Müzesi “Retrospektif Sergisi”, Ankara
2007 “Süleyman Demirel Kültür Merkezi Sanat Galerisi Sergisi”, Konya
2008 Almelek Sanat Galerisi, İstanbul
2008 Caddebostan Kültür Merkezi “Baskı Retrospektifi Sergisi”, İstanbul
2008 Ekavart Sanat Galerisi
2011 Çırağan Sarayı “50. Yıl Sergisi”, İstanbul
2011 Arete Sanat Galerisi “50. Yıl Sergisi”, Ankara
2011 FMV Işık Galeri “50. Yıl Sergisi”, Nişantaşı, İstanbul
2011 “50. Sanat Yılı Retrospektif Sergisi” Beşiktaş Çağdaş, İstanbul
2012 “Galeri Işık Gravür Sergisi”, İstanbul
2013 Mabeyn Gallery, İstanbul
2013 Kedi Kültür Sanat Merkezi, İzmir
2014 FMV Işık Galeri “Atnağme Sergisi”, Nişantaşı, İstanbul
2014 Platform A, Taurus Sanat Merkezi, Ankara
2014 Artgalerim “Atnağme Gravürleri Sergisi”, Bebek, İstanbul
2014 Uludağ Üniversitesi Rektörlük Sanat Galerisi “Retrospektif Sergisi”, Bursa
2015 Sakarya Büyükşehir Belediyesi Sanat Galerisi “Atnağme Gravürleri Sergisi”, Sakarya
2015 FMV Işık Galeri, Nişantaşı, İstanbul
2015 İstanbul Kültür Üniversitesi Sanat Galerisi “Atlar ve İdoller Resim Heykel Sergisi”, İstanbul
2017 FMV Işık Galeri, Maslak, İstanbul
2017 IMOGA ART SPACE, “Laviler”, Kuzguncuk, İstanbul
2018 Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Tophane-i Amire, “Döngüsel Seyir Sergisi”, İstanbul
2018 Şerefiye Sarnıcı, “Atlar, Hatlar ve Süleymannâme Sergisi”, İstanbul
Filmleri ve Dizileri :
1965 – Sevmek Zamanı (Başar) (Sinema filmi)
Kaynak:Biyografi.info
15 Ağustos 1962’de, Aydın’ın Nazilli ilçesinde Mehmet Lütfü Bey ile Makbule Hanım’ın dördüncü ve son çocukları olarak dünyaya gelen Dilmen, spora atletizmle başladı, daha sonra futbola yöneldi. Küçük yaşına rağmen, mahalle takımlarının aranan ismiydi. Gazoz ve şekere karşılık, mahalle arası transfer bile olurdu. Mahalle maçlarında herkes kendine bir futbolcunun adını yakıştırırken, o Fenerbahçeli Cemil Turan’dı. Fenerbahçe’nin maçlarını izleyebilmek için, İzmir’e otostop yapardı. 12 yaşındayken, babası Mehmet Lütfü Bey’i kaybeden Rıdvan’ın, ağabeyi Ercüment, ailenin geçimine katkıda bulunmak için, Denizlispor’da bir süre futbol oynadı.
13 – 14 yaşlarında, mahalle arasında futbol oynarken keşfedilen Dilmen, Nazilli Sümerspor’da oynamaya başladı. O sezon takımı yenilgisiz şampiyon oldu. Daha sonra, Muğlaspor, Rıdvan’ı transfer etmek istedi ancak kulübü kabul etmedi. Sonunda, pazarlık reddedilmez noktaya geldi. 25 futbol topuna, Muğlaspor antrenörü Kemal Dirikan tarafından, tranferi gerçekleşti.
Rıdvan’ın oynadığı sezon, Muğlaspor, amatör ligden ikinci lige çıktı. Dirikan’ın “Şeytan gibi bir zekan var” sözü, Rıdvan’ın “şeytan” lakabının temeli oldu. Muğlaspor’da oynadığı futbolla büyük takımların dikkatini çekmeye başlayan 19 yaşındaki Dilmen, sezon sonunda birinci lig takımı Boluspor’a transfer oldu. Takım ilk maçını, Ali Sami Yen Stadı’nda, Fenerbahçe’yle, ikinci maçını da Galatasaray’la oynadı. Böylece Dilmen, rüyalarını süsleyen Fenerbahçe Takımı’yla ilk kez karşılaşmış oldu.
1-1 biten maçın ertesi günü, Dilmen’in adı, Ziya Şengül, İslam Çupi gibi önemli yazarların köşelerinde geçiyordu. “Türkiye’de bir yıldız doğuyor. Gelecek hafta Boluspor – Galatasaray maçında Rıdvan’ı mutlaka izleyin!”
Boluspor’un, 2-1 kaybettiği maçta, takımının tek golünü kaydeden Rıdvan, aynı akşam açıklanan milli takım kadrosunda yerini aldı.
İki yıl Boluspor’da oynayan ve sonra Sarıyer’e transfer olan Dilmen, dört yıl da Sarıyer forması giydi.
1987 – 1988 sezonu, Rıdvan’ın hayalleri gerçek oldu. Fenerbahçe’ye sansasyonlu bir şekilde transfer olan futbolcu, önce Galatasaray yöneticisi Ergun Gürsoy’a söz vermesine rağmen, Fenerbahçe’de oynamaya başladı.
1988 – 1989 sezonunda, kariyerinin zirvesine çıkan Dilmen’in takımı Fenerbahçe, 103 gol atarak şampiyon oldu. Aykut, Oğuz, Hakan, Schumacher gibi oyuncuların bulunduğu takımda, Dilmen, 19 gol atıp, 38 gol attırarak, şampiyonluktaki en büyük rolü oynadı.
1989 – 1990, Rıdvan şanssız bir sezon geçirdi. Trabzonspor’un Yugoslav oyuncusu Yesiç’in tekmesiyle sağ ayağı sakatlanan Rıdvan’ın, futbol hayatı dalgalanmaya başladı. Dört kez dizinden ameliyat olan Dilmen’e doktorlar, “Altı ay oynama” dediyse de, biraz kendi aceleciliğinden, biraz da etraftakilerin baskısıyla, Dilmen, üç ay sonra sahalara döndü.
1991’de, Galatasaray maçında sol omzu kırılan Rıdvan’ın yine altı ay sahalardan uzak durması gerekirken, uyarılara kulak asmayan Rıdvan, İzlanda – Türkiye milli maçına çıktı. 90. dakikada omzu aynı yerden bir kez daha kırılan Rıdvan’ın, bir başka maçta da ayak bileği kırıldı. Eskiye dönmek için çaba harcayan Rıdvan’ın şevki, tekrarlayan sakatlıklar ve nükseden ağrılar yüzünden kırıldı. Taktik zekası ve oyun kabiliyetiyle göz dolduran Rıdvan, yılda 7-8 maça çıkabilen, istikrarsız bir sporcuya dönüştü.
1994’de, Ali Şen’in başkanlık yaptığı Fenerbahçe’yle, Rıdvan, karşılıklı olarak yollarını ayırdı.
Maç takviminin uyuşmaması yüzünden, jübilesi üç kez ertelenen Rıdvan, 31 Ocak 1996’da, -7 derecelik dondurucu bir soğukta jübilesini yaptı. Soğuk yüzünden, sadece 1982 seyircinin bulunduğu maçta Şeytan, sevenlerini golsüz bırakmadı. Jübilesinde gol atan ender futbolculardan biri olarak sahadan ayrılan Rıdvan Dilmen, futbol kariyerini, 32’si Fenerbahçe’de olmak üzere, toplam 62 golle tamamladı.
24 kez A Milli forması giyen Rıdvan, bu formayla da, 5 gole imzasını attı.
Futbol hayatına teknik direktörlükle yeni bir sayfa açan Rıdvan, Vanspor, Konya, Altay, Karşıyaka, Adana ve Fenerbahçe’de teknik direktörlük yaptı.
1999’da Fenerbahçe’de, beş hafta teknik direktörlük yapan Rıdvan, takım ligde yenilgisiz oynarken, hakkında çıkan yıpratıcı haberler yüzünden, takımdan ayrıldı.
Bu arada eşinden boşanan Dilmen, 19 Mayıs 1999’da, Eczacı Ayşenur Hanım’la, ikinci evliğini yaptı. 2000’de, kızı Eda dünyaya gelen Rıdvan’ın, Sarıyer’de futbol oynarken evlendiği ilk eşinden de, Erdi adında bir oğlu bulunmaktadır. 4 Aralık 2015 tarihinde eşinden boşandı.
Futbol kariyeri boyunca, hiç kırmızı kart görmeyen, sadece üç sarı kartla futbol hayatını noktalayan Rıdvan Dilmen, teknik direktörlük macerasından sonra, şimdi, çeşitli yayın ve basın organlarında, futbol yorumculuğu yapmaktadır.
Halen, haftanın üç günü halı ya da çim sahada maç yapan Rıdvan’ın, oğlu Erdi ve ünlü golcü Tanju’nun oğlu Anıl, aynı takımdadır.
Kaynak:Biyografi.info
Ankaralı Turgut, 1963 yılında Ankara’da doğmuştur. Asıl adı Turgut Karataş’dır. Müzik hayatına henüz 12 yaşındayken köy düğünlerinde darbuka çalarak başladı. Davul çalan babasından başka ailede müzisyen sayısının çok fazla olması onun da müzisyen olmasını sağlamıştır.
Askere gidene kadar müzisyenlik yapan, darbukadan sonra bağlama çalan Ankaralı Turgut, bir taraftan da Ankara‘nın oynak türkülerini söylemeye başladı. Askerlik dönüşü yöresel olarak ilk albümünü çıkaran Ankaralı Turgut daha sonra amatör olarak üç albüm daha yaptı.
1994 yılında İstanbul‘a giden Ankaralı Turgut, Tarkan‘ın Oynama Şıkıdım isimli eserini “ti”‘ye alarak profesyonel anlamda ilk albümünü yaptı. Bu albümü reklamsız 300 bin satınca ardından Barış Manço‘nun “Oku Bakim”i değiştirerek ikinci albümünü yaptı.
Bir boru firmasının reklamından etkilenerek sözlerini yazdığı “Döşiyelim Abi” isimli türküsü artık her yerde dinlenmekte ve çalınmaktadır.
Ankaralı Turgut, halen Ankara‘nın gecekondu bölgelerinden olan Altındağ da oturmaktadır.
Ankaralı Turgut, 1986 yılında evlendiği imam nikahlı eşi Hülya Sakar’dan 2006 yılında ayrıldıktan sonra Meltem Karataş ile evlendi. İki ay sonra da 2007 yılında boşandı. İlk eşinden 5 çocuğu vardır.
2017 yılında KOAH (Kronik obstrüktif akciğer hastalığı) rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırılarak tedavi gördü.
9 Ağustos 2024 tarihinde Ankara, Etlik Şehir Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi kanser tedavisi görmeye başladı.
Ankaralı Turgut, bir süredir tedavi gördüğü kanser nedeniyle 15 Aralık 2024 tarihinde Ankara Etlik Şehir Hastanesi’nde 61 yaşında hayatını kaybetti.
Albümleri :
1996 – Tavla
1996 – Arabası Var
1996 – Döşiyelim Abi
1997 – Yakalarsam Tık Tık
1997 – Ne Yersin
1997 – Annene Diyecem
1997 – Sen Gittikten Sonra
1997 – Aganigi Naganigi
1997 – Vay Vay
1998 – Para
1998 – Dazır Duzur & Yapmazdın & Kaynana
1998 – Bak Hele
– Oturak Alemi
– Ankaralı Turgutla Oturak Alemi
– Ver Deyom Vermeyon
– Var Yemez Amca
– Sıra Sende
– Pop Muzik Moda Turgutça
– İsyanım Var
– Hüp Düt & Dabi Dabi
– Hop Dedik
– Dah Diri Dom
– Best Of
– Sen Gittikten Sonra
– Yalaka Para
– Bay Bay Sakir Sakir
– Beni Görmek için Gelme
2012 – Kaymak Lazım
Filmleri ve Dizileri :
Oyuncu :
2004 – Omuz Omuza (Bahtiyar Uludağ) (TV Dizisi)
2002 – Reyting Hamdi (Konuk Oyuncu ) (TV Dizisi)
2002 – Dumanlı Yol (TV Dizisi)
2000 – Mezar Kurtları(Sinema Filmi)
1997 – Umut Taciri (Memo)(Video)
1986 – Olacak O Kadar (Konuk Oyuncu) (TV Dizisi)
Kaynak:Biyografi.info
3 yıl Ebru Gündeş‘in vokalistliğini yapan Derya Uluğ, edindiği tecrübenin ardından kendi albümünü çıkarmak üzere Ebru Gündeş‘in yanından ayrıldı. İlk çalışmasını 2016 yılında Okyanus adlı single’ı ile yayınladı. Şarkının söz ve müziği Asil Gök ve Derya Uluğ‘a, düzenleme Burak Yeter‘e aittir.
Derya Uluğ, 13 Kasım 2016’da düzenlenen 43. Pantene Altın Kelebek Ödülleri’nde “En İyi Çıkış Yapan Solist” ödülünü kazandı.
Ödülleri :
2016 – 43.Pantene Altın Kelebek Ödülleri – En İyi Çıkış Yapan Solist
2016 – KKTC 2.Cypaparazzi Ödülleri – Yılın En İyi Çıkış Yapan Kadın Şarkıcısı
2016 – DMC Ödülleri – Dijital Satış Ödülü (Okyanus)
2017 – Magazinci.com 17.Yıl İnternet Medyası Magazin Oscarları – Yılın En Çok İzlenen Video Klibi (Okyanus)
2017 – 3. Türkiye Gençlik Ödülleri – En İyi Kadın Sanatçı
2017 – 12.Kemal Sunal Kültür Sanat Haftası Vefa Ödülleri – En İyi Çıkış Yapan Ses Sanatçısı
2017 – 7.Engelsiz Yaşam Vakfı Ödülleri Yılın En İyi Çıkış Yapan Pop Müzik Kadın Sanatçısı
2017 – Birey Okulları – En İyi Müzik Sanatçısı
2017 – 7.Quality Of Magazine Dergisi Ödülleri, En Quality Çıkış Yapan Sanatçı
2017 – 5.Mimar Sinan Lisesi Yılın Mimar Sinanları Ödülleri – Yılın Mimar Sinanı
2019 – Fenerbahçe Ödülleri – En İyi Kadın Şarkıcı
2019 – Altın Palmiye Ödülleri – En İyi Pop Kadın Şarkıcı
2021 – 3. BAU Müzikonair Ödülleri – En İyi Cover Şarkı (Sürgün Aşkımız)
2021 – Evo’s Angel Dijital Dünyanın Enleri Ödülleri – En İyi Kadın Şarkıcı
2021 – Türkiye Marka Ödülleri – En İyi Klip (Sürgün Aşkımız)
2022 – 20. YTÜ Yılın Yıldızları Ödülleri – En Beğenilen Kadın Şarkıcı
2022 – MGD 26. Altın Objektif Ödülleri – En İyi Kadın Şarkıcı
2024 – 22. YTÜ Yılın Yıldızları Ödülleri – En Beğenilen Kadın Şarkıcı
2024 – 6. BAU Müzikonair Ödülleri – En İyi Kadın Türk Pop Müziği Sanatçısı
2024 – 6. BAU Müzikonair Ödülleri – En İyi Düet (Yansıma)
2024 – 10. Ayaklı Gazete Ödülleri – En İyi Kadın Şarkıcı
[3]
Albümleri :
2023 – Nefes
Single :
2016 – Okyanus
2017 – Canavar
2017 – Sen Maşallah (Güven Yüreyi ile birlikte)
2017 – Nabız 180
2018 – Ne Münasebet
2018 – Ayrılığın Yükü Ağır (Yıldız Tilbe‘nin Yıldızlı Şarkıları)
2018 – Sürgün Aşkımız (Emrah Karaduman ile birlikte)
2018 – Kafalar Karışık (Ece Seçkin ile birlikte)
2019 – Ah Zaman
2019 – Göremedim Bi de Sen Bak
2020 – Leyla & Mecnun (Cem Belevi ile birlikte)
2020 – Şu Saniye (Akustik Cover)
2020 – Perişanım Şimdi (Akustik Cover)
2021 – Yağdır (Akustik Cover)
2021 – Kanunlar Gibi
2021 – Bizim Çocuklar (Mustafa Sandal, Eypio & Irmak Arıcı ile)
2021 – Kanunlar Gibi (Akustik) (Metehan Köseoğlu ile)
2021 – Sana Çıkıyor Yollar (Kaderimin Oyunu Orijinal Dizi Müziği)
2022 – Canım Dediklerim (Saygı Albümü: Bergen)
2022 – Hadi Çal (Serdar Ortaç Şarkıları, Vol. 1)
2022 – Yazık (Ceylan Ertem ile) (Duyuyor Musun?)
2022 – Esmerin Adı Oya (Azer Bülbül Proje Albümü)
2024 – Yabani (Şehrazat Bir Ömrün Hikayesi (Şehrazat (müzisyen))
Kaynak:Biyografi.info
Charles Leclerc, 16 Ekim 1997 tarihinde Monte Carlo, Monako‘da Hervé Leclerc, Pascale Leclerc çiftinin oğlu olarak doğmuştur. Tam adı Charles Marc Hervé Perceval Leclerc ‘dir. Arthur Leclerc, Lorenzo Leclerc adlarında kardeşleri vardır.
Charles Leclerc 2005 yılında karting yarışları ile kariyerine başladı. 2005, 2006 ve 2008 yıllarında Fransa PACA şampiyonasını kazandı. 2017 Formula 2 şampiyonasında 1. olarak 2018 sezonunda Sauber-Ferrari Formula 1 takımında yer aldı. Takvimde yer alan 21 yarışa katılan Leclerc 10 yarışta ilk 10’da yer aldı, 5 yarışta finişi göremedi. Sezonu 39 puanla 13. sırada tamamladı.
Ferrari Sürücü Akademisi’nin bir parçası ve Ferrari’ye bağlı bir takım olan Sauber için Formula 1’deki ilk çıkışını 2018’de yaptı.
2019 yılı için Scuderia Ferrari ile anlaştı. 21 yarış sonucunda sezonu 264 puanla 4. olarak Sebastian Vettel‘in bir sıra önünde tamamladı. 2019’dan başlayarak 2024 sezonunun sonuna kadar sözleşmesi bulunan Leclerc, şu anda Ferrari için yarışıyor. 2019 Bahreyn Grand Prix’sinde Formula 1‘de pole pozisyonuna hak kazanan en genç ikinci sürücü oldu. Ayrıca Leclerc 2019 Belçika Grand Prix’inde ilk kariyer galibiyetini aldı. 2019 sezonunda Pole Trophy’yi kazanan en genç sürücü oldu.
Charles Leclerc, katıldığı ilk Formula 1 yarışlarına 2018 yılında katıldı, 2019 yılında Belçika Grand Prix’inde birinci oldu. 2019 sezonunda en çok pol pozisyonu kazanan pilot olarak FIA Pole Trophy’i kazandı ve bu ödülü kazanan en genç pilot oldu. 2022’de ise bu ödülü tekrar kazandı. Leclerc, 2022 Dünya Sürücüler Şampiyonası’nı Max Verstappen‘in ardından ikinci sırada tamamladı.
Charles Leclerc, Fransızca, İtalyanca ve İngilizceyi akıcı bir şekilde konuşabilmektedir.
Kaynak:Biyografi.info
Balım Sultan, 1457 yılında Yunanistan‘ın Edirne yakınlarındaki Dimetoka şehirinde doğmuştur. Çocukluğunun bir kısmı Dimetoka’da geçmiştir. Rivayetlere göre öğrenimini babasından aldıktan sonra Dimetoka’daki Seyit Ali Sultan (kızıldeli) dergâhında eğitimine devam etmiş, Fatih Sultan Mehmed devrinde, Dimetoka’daki bu dergâhta yetişmiş ve dergâhın mürşidi olmuştur.
Asıl adı Hızır Bali olan Balım Sultan, gerek kitaplarda gerekse nefeslerde Hacı Bektaşi Veli’den sonra en çok sözü edilen kişidir. Balım Sultan, Alevî–Bektaşiliği sağlam bir sistemle hem Türkmen hem de Alevî ve ocaklarıyla kurumlaştırmasıyla bilinen Horasan kökenli Seyyid Alevî-Bektâşî bir Türkmen ve Tasavvuf âlimi olup, Alevî Pîri ve Horasanlı Türkmen Şeyhi Hacı Bektaşi Veli‘den sonraki ikinci Pîri’dir.
Yaşadığı dönemden kalma doğrudan kendisiyle ilgili hiçbir belge bulunmadığından hakkında bütün bilinenler yazılı ve sözlü Bektaşî geleneğine dayanır. Ancak bu gelenekteki rivayetler de bazan birbirini tutmaz. Belki de bu yetersizlik yüzünden günümüze kadar bu önemli şahsiyet hakkında herhangi bir monografi yayımlanmamıştır
Baha Said, Manisa Vâlide Camii Kütüphanesi’nde rastladığını söylediği 1315 (1897-98) tarihinde istinsah edilmiş bir yazmadan naklen Balım Sultan’ın Bektaşî şeyhlerinden Sersem Ali Baba’nın Dimetoka’da evlendiği bir Sırp prensesinden doğma olduğunu iddia etmektedir.
Bugün için bu rivayetlerden hangisinin gerçeğe dayandığını tesbit etmek imkânsız gibidir. Ancak burada önemli olan, Balım Sultan’ın nesebi meselesinden ziyade onun XVI. yüzyıl başlarında Bektaşîlik tarikatının gelişmesinde oynadığı rol ve buna paralel olarak Osmanlı-Safevî mücadelesinin kızıştığı bir dönemde Osmanlı yönetimi ile olan dikkate değer yakın ilişkileridir. Rivayetler, Hızır Balı yahut Balım Sultan’la Osmanlı Sultanı II. Bayezid’i sıkı bir ilişki içinde göstermektedir. Bu ilişki, Dimetoka’da doğduğu için eskiden beri buradaki büyük Bektaşî tekkesi Seyyid Ali Sultan (Kızıl Deli) Zâviyesi’ne ilgi duyan II. Bayezid’in o zaman şeyh olan Balım Sultan’la tanışması sonucu doğmuştur. Yine söz konusu rivayetlere göre Safevî propagandası Anadolu’da faaliyete geçtiği zaman II. Bayezid Balım Sultan’ı 1504 yılında Dimetoka’daki tekkeden alarak Nevşehir ilinin o zamanki adı “Sulucakarahöyük” olan Hacıbektaş ilçesinde yer alan Hacı Bektaş Dergâhı’nın başına getirmiştir. Böylece 907 (1501) tarihinde Balım Sultan resmen Osmanlı yönetimi tarafından Bektaşî tarikatının başına geçirilmiş oluyordu. Baha Said’in, II. Bayezid’in bu işi Anadolu’daki Bektaşîler’i ve belki kısmen Alevîleri bu propagandanın tesirinden korumak maksadıyla yaptığını söylemesi son derece mantıklıdır. Nitekim Bektaşîler kendileriyle pek çok noktada müşterek olan aleviler gibi Safevî yanlısı olmak yerine Osmanlı yönetimi yanında kalmayı tercih etmişlerdir. Herhalde bunda Balım Sultan’ın payını unutmamak lâzımdır. Bu sebeple Bektaşî geleneği II. Bayezid’in Balım Sultan’ın müridi olduğu inancındadır.
Balım Sultan’ın iş başına gelir gelmez Bektaşîliği yeni bir ıslahat ve teşkilâtlanmaya tâbi tuttuğu bilinmektedir. Bektaşîliğin başlangıçta Sünnî eğilimli bir tarikat olmasına rağmen Balım Sultan tarafından bugün bilinen hüviyetine kavuşturulduğu, yani gayri Sünnî bir yapı kazandığı tezinin tarihî bir dayanağı yoktur. Bu görüşün yanı sıra bazı Bektaşî çevreler, özellikle Çelebiler koluna mensup olanlar, Balım Sultan’ın tarikatta birtakım yenilikler yaptığını kabul etmekle beraber ne mücerredlik erkânını ne de dedebabalığı kabule yanaşmazlar. Bununla beraber mücerredlik erkânı başta olmak üzere Bektaşîlik’teki on iki imam kültü ve “Hak-Muhammed-Ali” şeklinde ifade edilen ulûhiyyet telakkisi ile on iki post erkânının Balım Sultan zamanında düsturlaştırıldığı bir gerçektir. Balım Sultan, XV. yüzyıldan beri tarikat üzerinde etkilerini göstermeye başlayan Şiî ve Hurûfî unsurları Bektaşîliğin bünyesine uygun bir şekilde ve Safevî propagandası ile politize olmasına imkân vermeden kaideleştirmeyi başarmış bir kişi olarak Bektaşîlik tarihinde büyük bir rol oynamıştır. Bu yüzdendir ki ona duyulan minnet ve saygıyı en iyi şekilde ifade etmek üzere Bektaşîlik’te “Balım niyazı” denilen bir erkân geliştirilmiştir.
Balım Sultan’ın Hacı Bektaşi Veli’ nin ilkelerini ve Bektaşi yolunun temel kurallarını düzenlediği ve bazı reformlar gerçekleştirdiği bilinmektedir.
Balım Sultan‘ın getirdiği yeni usullerin en önemlileri Dedebabalık, evlenmemiş(“mücerret”) babalık kurumu ve “mengüç”tür. Ayrıca İbahilik, teslis (üçleme), tenasüh ve hülul anlayışları da Balım Sultan’la birlikte Alevî-Bektaşîliğe girmiştir. Allah-Muhammed-Ali üçlemesi, Kırk Budaklı Şamdan, mücerretlik (yani evlenmeme), tek kadınla evlenme, boşanmanın yasak olması, müsahip, çingene ve zencilerin tarikata alınmaması, tavşan yenmemesi gibi hususlar tarikata Balım Sultan ile girdi. Balım Sultan, Bektaşiliği, Osmanlı Aleviliği haline getirmiş, Saray’a kadar çıkartmıştır. Balım Sultan, Hacı Bektaş’tan sonraki “mihenk taşı”dır. Bektaşiliğin toplumsal ve insancıl yönlerini, barışseverliğini ve yardımseverliğini ön plana çıkaran bir gönül eridir. Yüzyıllardan beri gelen Alevi- Bektaşiliğe ait kuralları derlemiş ve dergâhta bir düzen içerisinde yaşama geçirilmesini sağlamıştır. Tarikata bir disiplin getirmiştir.
Balım Sultan’a kadar Bektaşilik, genellikle kırsal kesimlerde ve köylük yörelerde tutunmuş, Alevi- Türkmen içerisinde benimsenme olanağı bulmuştur. Özellikle Aleviliğin bir türevi ve Aleviliği yeniden biçimleyen, derneştiren, onları eğiterek disipline eden bir eğilim olarak kendini ortaya korken, Balım Sultan’la kentsel kesimlere ve Osmanlı aydınları arasına da girmiştir. Böylece Bektaşilik tarihinde yeni bir dönem başlar ve Bektaşiler; “Köy Bektaşisi” ve “Kent Bektaşisi” olarak farklılaşırlar. Kent Bektaşiliğine “Nazenin Tarikatı” veya “Babagan Kolu (Babalar Kolu)” da denir.
Balım Sultan, 1516 yılında öldü ve Hacı Bektaşi Veli’nin Nevşehir ilinin bir ilçesi olan Hacıbektaş’daki türbesi’nin yanında bulunan kendi türbesine defnedilmiştir. Balım Sultan’ın türbesini Yavuz Sultan Selim’in kumandanlarından Şehsuvaroğlu Ali Bey 1519’da yaptırmıştır.
Kaynak:Biyografi.info
Vahit Karaarslan, 1975 yılında Diyarbakır‘da doğmuştur. Diyarbakır‘da büyüyen Vahit Karaarslan, eğitimini de orada tamamladı. İlk ticari faaliyetlerine de bu bölgede başlamıştır.
Vahit Karaarslan, 1998 yılında Antalya‘da Karaarslan Şirketler Grubu’nu kurdu. Bu grup, inşaat sektöründe önemli projelere imza atarak faaliyet göstermektedir. Aynı zamanda tarım, akaryakıt ve gayrimenkul alanlarında da etkin bir şekilde çalışmalarını sürdürmektedir. Karaarslan Şirketler Grubu, Antalya‘da Rengi Antalya projeleri ve Tepe Şehir Konutları gibi dikkat çeken projelere imza atmıştır. Ayrıca Diyarbakır Galericiler Sitesi gibi öncü projeleri de hayata geçirmiştir.
Vahit Karaarslan, Antalya‘da Sanayi ve Ticaret Odası Meclis Üyeliği, spor kulübü yöneticiliği ve Emlak Takdir Komisyon Başkanlığı gibi çeşitli görevlerde bulunarak toplumsal ve ekonomik alanda aktif bir rol oynamaktadır.
Evli ve 2 çocuğu olan Vahit Karaarslan, Antalya‘da ikamet etmektedir.
İstanbul‘un Kadıköy ilçesi sınırları içinde bulunan Fenerbahçe Kalamış Yat Yat Limanı’nın 40 yıllığına işletme hakkı için düzenlenen ihalesi sonrasında merak edilen isimlerden biri olmuştur. Fenerbahçe Kalamış Yat Limanı’nın ihalesinde 505 milyon dolarla en yüksek teklifi verdi.
Türkiye’nin ikinci, İstanbul’un ise en büyük yat limanının işletilmesi ihalesi 16 Temmuz 2024 tarihinde 6 şirketin katılması ve açık artırma 300 milyon dolardan başlamasıyla açıldı. 1998’den beri Koç Grubu tarafından işletilen Fenerbahçe Yat Limanı için Koç Grubu 504 milyon dolar teklif verirken 505 milyon dolar teklifle ihaleyi kazanan ise Vahit Karaarslan oldu.
Kaynak:Biyografi.info
Primitif sanat ürünlerinden esinlenen Aka Gündüz Temur, resimlerinde Afrika masklarından, elinde kuş tutan kadınlara, deniz kabuklarına, Cihat Burak‘ta olduğu gibi kedi tasvirlerine kadar birçok sembolik içeriği olan hayvana ve nesneye yer vermiştir.
Aka Gündüz Temur, çeşitli liselerde resim öğretmenliği yaptı.
Uzun süre resim öğretmeni olarak görev yaptığı Edirne‘nin ilçesi Keşan’a yerleşen Aka Gündüz Temur, ilk sergisini 1991 yılında İstanbul‘da açtı. Bir süre Vakko’nun sanat direktörlüğünü yaptı. Yaşamı boyunca çeşitli kişisel ve karma sergiye katılmıştır.
Aka Gündüz Temur, Mihriye Temur ile evlendi. Aslı Temur adında bir kızı vardır.
Aka Gündüz Temur, akciğer kanseri nedeniyle tedavi görmekte olduğu İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde 9 Temmuz 2008 tarihinde 67 yaşında vefat etmiştir. Vasiyeti üzerine Malatya‘daki köyü olan Kale ilçesine bağlı Kumluyazı (Butan) Köyü’nde toprağa verildi.
Kaynak:Biyografi.info
Saul Alvarez’e saçlarının kızıl renginden dolayı İspanyolca tarçın anlamına gelen ‘Canelo’ lakabını takmışlar.
Abileri de kendisi gibi boks yapmıştır; özellikle Rigoberto, Ramon ve Ricardo da tanınan boksörlerdir. Saul Alvarez 13 yaşında boksa başladı. 2003 yılında, 13 yaşındayken boksa başlayan Saul Alvarez bir yıl sonra Meksika gençler şampiyonasında gümüş madalya kazandı. Ertesi sene de aynı turnuvada altın madalya kazandı. Amatör kariyerinde 2 yenilgiye karşılık 44 maçı galip olarak bitirmiştir.
Saul Alvarez, 15 yaşında ilk profesyonel maçına çıktı. 2011 yılına kadar daha çok Meksika’da ringe çıkıp 36 maçta 35 galibiyet ve 1 beraberlik alan Saul Alvarez, 5 Mart 2011 günü boştaki WBC süper yarı orta sıklet unvanı için ringe çıkmak hakkını elde etti ve rakibini 12 raunt sonunda puanla yenerek ilk dünya şampiyonluk kemerinin sahibi oldu. 21 yaşında dünya şampiyonu oldu.
22 Kasım 2015 tarihinde Porto Rikolu Miguel Cotto karşısında orta sıklette WBC unvanlarını kazandı.
23 yaşında Floyd Mayweather ile dövüştü. 2017 yılına kadar 50 profesyonel maça çıktı ve kariyerindeki tek yenilgisini 14 Eylül 2013 tarihinde Floyd Mayweather Jr. karşısında aldı.
Saul Alvarez, 2002 yılında ülkesinde yapılan ulusal güzellik yarışmasında ‘Miss Meksika’ seçilen spor muhabiri Marisol González ile 2010 yılında nişanlandı. Daha sonra 2012 yılında ayrıldılar ve 2013 yılında sinema oyuncusu Cynthia Rodriguez ile birlikte olmaya başladı.
Saul Alvarez’in ilişki yaşadığı Karen Beltrán, Valeria Quiroz, María Fernanda Gómez’den birer kızı ve Nelda Sepúlveda’dan bir oğlu vardır.
Saul Alvarez’in Karen Beltrán’dan Emily Cinnamon Alvarez adında bir kızı vardır. Valeria Quiroz’dan Mia Ener adında bir kızı vardır. María Fernanda Gómez’den María Fernanda adında kızı vardır. Nelda Sepúlveda’dan bir oğlu vardır.
Saul Alvarez, 16 Eylül 2017 tarihinde Las Vegas’ta WBC, WBA, IBF ve IBO kemerleri için ringe çıktı. Yılın en büyük maçlarından biri olan dev mücadelede 12 raunt sonunda kazanan çıkmadı. 1 hakemin Saul Alvarez, 1 hakemin Gennady Golovkin lehine ve 1 hakemin de beraberlik puanları sonunda mücadele beraberlikle (Split Draw) sonuçlandı ve kemerler Golovkin’de kaldı. 2018’de Dev Rövanş Canelo, 15 Eylül Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan gece DMAX ekranlarından canlı yayınlanan maçta, 2017’de berabere kaldığı dev maçın rövanşında ünlü Kazak şampiyon Gennady Golovkin ile karşı karşıya geldi ve kazandı.
Dünya Boks Birliği (WBA) ve Dünya Boks Konseyi (WBC) orta sıklet şampiyonluğunu elinde bulunduran Saul Alvarez, İngiltere merkezli internet yayın platformu DAZN ile 18 Ekim 2018 tarihinde 11 müsabakayı kapsayan 5 yıllık sözleşme ile 365 milyon dolarlık yayın hakkı anlaşması yaptı.
Bu anlaşmadan sonra ilk maçını 15 Aralık 2018 tarihinde ABD’nin New York kentindeki Madison Square Garden’da WBA süper orta sıklet şampiyonu İngiliz Rocky Fielding ile yaptı. Kazandı.
28 Şubat 2021 tarihinde WBA ve WBC süper orta sıklet kemerlerinin sahibi, Meksikalı Saul Alvarez ile Türk boksör Avni Yıldırım ile Miami’de karşılaştı. 28 Şubat 2021 tarihinde sabaha karşı yapılan maçta, 3. raundda knock down olan Avni Yıldırım, raund bittikten sonra doktor kararıyla müsabakadan çekildi.
Kaynak:Biyografi.info
Anders Fogh Rasmussen, 26 Ocak 1953 tarihinde Danimarka‘da Ginnerup şehrinde Jutland yarım adasında çiftçilik yapan Knud Rasmussen ve Martha Rasmussen’in oğlu olarak doğmuştur. Jørgen Fogh Rasmussen, Peter Fogh Rasmussen adlarında kardeşleri vardır. 1978 yılında Aarhus Üniversitesi ekonomi bölümünden mezun oldu.
Anders Fogh Rasmussen, 1978 yılında milletvekili seçilerek parlamentoya girdi. 1 Temmuz 1978 – 20 Nisan 2009 tarihleri arasında mecliste görev yaparken 10 Eylül 1987 – 19 Kasım 1992 tarihleri arasında vergi bakanı olarak çalıştı. Aynı zamanda 18 Aralık 1990 – 19 Kasım 1992 tarihleri arasında ekonomi bakanı olarak görev yaptı.
Danimarka‘da 18 Mart 1998 – 17 Mayıs 2009 tarihleri arasında Liberal Parti’nin (Venstre) liderliğini yapan Anders Fogh Rasmussen, Danimarka Kraliçesi II. Margrethe döneminde 27 Kasım 2001’den 5 Nisan 2009’a kadar Danimarka Başbakanı olarak görev yaptı. Ayrıca Liberal Parti ile Muhafazakâr Halkın Partisi arasındaki koalisyonun da liderliğini yaptı. Bu koalisyon 2001 yılında işbaşına geldi. İkinci dönemini Şubat 2005’te, üçüncü dönemini ise Kasım 2007’de kazandı. NATO Genel Sekreteri olabilmek için Danimarka Başbakanlığı’ndan istifa etti.
Nato genel kurulunda, nihai seçim sürecinde 2005’te Danimarka‘da İslam Peygamberi Hz Muhammed ile ilgili, gazetelerinde yayınlanan karikatürlerini savunması nedeniyle Türkiye tarafından adaylığına karşı çıkıldı. Türkiye‘nin muhalefetinin bir diğer önemli unsuru Danimarka‘nın, Türkiye‘de terör saldırıları düzenleyen Kürdistan İşçi Partisi (PKK)’nın yayın organı Roj TV’ye müsamaha göstermesiydi. Sonunda Türkiye, ABD başkanı Barack Obama‘nın Türk yetkililerin NATO‘nun üç yüksek görevine atanacağı güvencesi üzerine Rasmussen’e koyduğu vetoyu geri çekti.
1 Ağustos 2009 – 1 Ekim 2014 tarihleri arasında Nato Genel Sekreterliği görevini yapan Anders Fogh Rasmussen, görev süresi bittiği için yerine seçilen Norveç eski başbakanı Jens Stoltenberg‘e 1 Ekim 2014 tarihinde Nato Genel Sekreterliği görevini teslim etti.
Anders Fogh Rasmussen, 2014 yılında NATO Genel Sekreterliği görevinin ardından Brüksel ve Kopenhag‘da merkezlenen uluslararası bir siyasi danışmanlık firması olan Rasmussen Global (RG) adlı şirketi kurdu. Şirket, güvenlik politikası, transatlantik ilişkiler, Avrupa Birliği, enerji, kritik hammaddeler ve uzay konularında stratejik danışmanlık sağlamaktadır.
Rasmussen, 27 Mayıs 2016’da Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko‘nun kadrolu olmayan danışmanı oldu ve firma Ukrayna‘daki reform ve küresel konumlandırma üzerinde çalıştı. Rasmussen ayrıca reform çabalarına yardımcı olmak için Ukrayna‘nın dostlarından oluşan bir grup kurdu.
Haziran 2022’de, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy tarafından Anders Fogh Rasmussen, Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Ofisi başkanı Andriy Yermak ile birlikte Ukrayna için güvenlik garantileri konusunda uluslararası bir çalışma grubuna eş başkanlık etmesi için görevlendirildi.
Hayatının çoğunda siyasette aktif oldu ve vergilendirme ve hükümet yapısı hakkında birkaç kitap yazdı.
Anders Fogh Rasmussen, 1978 yılında Anne-Mette Rasmussen ile evlendi. Henrik Fogh Rasmussen, Maria Fogh Duelund, Christina Rasmussen adlarında 3 çocuğu vardır.
Kitapları :
1979 – Opgør med skattesystemet – der straffer de aktive og belønner de passive
1982 – Kampen om boligen: realiteter om dansk boligpolitik og nogle liberale forslag
1993 – From Social State to Minimal State
2006 – 30 Taler – 30 år: udvalgte taler 1976-2006
2000 – I godtvejr og storm: samtaler med Anders Fogh Rasmussen
2003 – Anders Fogh Rasmussen: i godtvejr og storm
2016 – Viljen til at lede
2016 – The Will to Lead: America’s Indispensable Role in the Global Fight for Freedom
2022 – At træde i karakter
Kaynak:Biyografi.info
Selami Yıldız, 1968’de İstanbul‘da doğmuştur. 1986 yılında Ankara Polis Koleji’nden, 1990 yılında da Polis Akademisi’nden mezun oldu. Mezun olduktan sonra ilk görevi olarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde Komiser Yardımcısı olarak çalışmaya başladı.
1994 yılında Kars Emniyet Müdürlüğü’ne atanarak 2. Bölge Şark Hizmeti görevini üstlenmiştir. Ardından 1996-1997 yıllarında Ardahan’da görev yapmış, tekrar İstanbul’a dönerek çeşitli birimlerde görev almıştır.
Selami Yıldız, 1998 ile 2000 tarihleri arasında Portekiz Büyükelçiliği’nde Güvenlik Ataşesi olarak görev aldı. 2000 yılında İstanbul‘a dönerek İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü gibi önemli görevlerde bulunmuştur.
2008 yılında İstanbul, Ümraniye İlçe Emniyet Müdürü olarak atandı.
2011 yılında 2. Sınıf Emniyet Müdürü rütbesine terfi eden Yıldız, İstanbul’da çeşitli birimlerin başında çalıştıktan sonra 2014 yılında 1. Sınıf Emniyet Müdürlüğüne terfi etti.
2017 yılında Adana İl Emniyet Müdürlüğü görevine atandı.
2 Ağustos 2023 tarihinde Ankara‘da Emniyet Genel Müdür yardımcısı ve Emniyet İstihbarat Başkanı olarak atandı.
Selami Yıldız, evlidir ve 2 çocuğu vardır.
5 Aralık 2024 tarihinde yaş haddinden görev süresi dolan Zafer Aktaş emekliye ayrılırken yerine İstanbul Emniyet Müdürü olarak Emniyet İstihbarat Başkanı Selami Yıldız atandı.
Kaynak:Biyografi.info
23 Mart 1910‘da Isamu ve Shima Kurosawa‘nın sekiz çocuğundan biri olarak Tokyo, Japonya‘da dünyaya geldi. 3 erkek, 4 kız kardeşi olan Kurosawa’nın babası askeri okulda müdürdü ve samuray savaşları üzerine araştırmalar yapıyordu. Öğrenciyken çizim konusundaki yetenekleri yüzünden yüreklendirilen Kurosawa, bu yeteneğinden ötürü ileride her filminin senaryo aşamasında “story-board”unu çizecekti. Kurosawa, 1923‘teki Büyük Kantō depreminden oldukça etkilenmişti. Ülkesi Japonya’nın katı toplumsal yapısı ve otoriter kuralları, Kurosawa’nın ailesine de yansımıştı ve Akira, Samuray kültüründen gelen babasının baskıcı tutumuna uyum göstermekte zorluk çekmişti.
Sakin bir çocukluk geçiren Kurosawa’nın kardeşi Heigo Kurosawa, Japonca’da benşi olarak adlandırılan ve sessiz filmlerde anlatıcılık yapan kişi anlamına gelen işle uğraşıyordu. Heigo’nun önerileri doğrultusunda birçok sinema klasiğini izleme fırsatı bulan Kurosawa resimle de yakından ilgileniyordu. Ağabeyi Heigo’nun intiharı, bu olaydan birkaç ay sonra da en büyük erkek kardeşini kaybetmesi Kurosawa’yı erken yaşlarda büyük travmalarla tanıştırmıştı. Kurosawa’nın kelimelerle de güçlü bir ilişkisi vardı ve radikal bir üslupla yazdığı yazılar birkaç dergide yayınlandı. Kendisini o dönem komünist olarak tanımlamıyordu ama daha sonra yapacağı açıklamalarda bu durumu kabullenecekti.
Sinemaya olan tutkusu nedeniyle 1936‘da film endüstrisine adım atan Kurosawa, Japonya’nın önde gelen stüdyolarından PLC‘de yardımcı yönetmenlik yapıyordu. Kajiro Yamamoto’nun yanında yetişen Kurosawa, yönetmenle 1941‘de Uma adlı filme imza attı. Bir sonraki yıl Tsubasa no gaika ve Seishun no kiryu filmlerinde de yardımcı yönetmen olarak çalışan Kurosawa, ilk uzun metrajlı filmi Sugata Sanshiro için 1943‘te kamera arkasına geçti. Film sansüre uğradı. Japon hükümetinin kontrolünde çektiği filmlerde milliyetçi temalara rastlanıyordu. Örneğin, The Most Beautiful isimli filmi propaganda niteliği taşıyordu ve askeri bir fabrikada çalışan kadınlarla ilgiliydi. Judo Saga 2 anti-Amerikan eğilimler taşıyordu ve yönetmenin ilk post modern savaş filmi olan No Regrets for Our Youth‘ta eski Japon rejimini eleştiriyordu. Çağdaş Japonya ile ilgili olarak Drunken Angel ve Stray Dog gibi filmleri yöneten rejisör, adının tüm dünyada duyulmasını sağlayacak olan ve ona Venedik Film Festivali‘nde Altın Aslan ödülü kazandıracak Rashomon‘ı 1950‘de izleyiciyle buluşturdu. Rashomon, 1952‘de oskar adayı olduğunda batılı seyircinin dikkati Japon sinemasına çekilmişti ve bu ciddi bir başarıydı. Bir haydutun ormanda bir samurayı öldürüp karısına tecavüz etmesi sonrası, haydutun, samurayın, tecavüze uğrayan kadının ve tüm bunları izleyen oduncunun olayı farklı açılardan anlattıkları film, gerçeğin göreceli bir kavram olması temasını işliyordu. Kurosawa’nın filmde kullandığı yeni çekim ve anlatım teknikleri yönetmenin gücünün anlaşılmasını sağladı.
1945‘de Yôko Yaguchi‘yle hayatını birleştirmiş olan yönetmenin Hisao Kurosawa ve Kazuko Kurosawa isimlerinde iki çocuğu oldu.
Kurosawa Dostoyevsky‘nin Budala adlı romanını beyaz perdeye uyarladığı Hakuchi‘den sonra İkiru(1952) ve 1954‘te ona yeniden oskar adaylığı getiren filmi Shichinin no samurai‘i (Seven Samurai) çekti. Japon sinema tarihinin en önemli filmlerinden biri olarak kabul edilen yapımda Kurosawa, eşkiyaların saldırısı altındaki bir köyü korumakla görevli yedi samurayın hikayesini anlatıyordu. Filmden sonra yönetmen John Sturges; Yul Brynner, Eli Wallach ve Charles Bronson‘lı oyuncu kadrosuyla dikkat çeken ve Kurosawa’nın senaryosuna bir çok açıdan çok benzeyen The Magnificent Seven‘ı çekti.
William Shakespeare‘in “Macbeth” adlı eserinden sinemaya uyarladığı Kumonosu Jô (1957), Gorki uyarlaması Donzoko (1957) ve daha sonra Star Wars filmine esin kaynağı olacak Kakuşi Toride No San Akunin‘i (1958) çeken yönetmen, yine Hollywood‘a olağanüstü bir fikir veren (Bir Avuç Dolar İçin) Yojimbo için 1961‘de kamera arkasındaydı.
Aynı ekiple çalışmaya özen gösteren Kurosawa’nın filmlerinde Fumio Hayasaka müzikleri, Asakazu Naki ise kameramanlığını yaptı. Takaşi Şimura ve Toşiro Mifune de oyuncu olarak Kurosava’nın birçok filminde başroldeydiler.
Tora Tora Tora adlı filmiyle 60’ların sonunda Hollywood’a giden Kurosawa, yapım tamamlanmadan ülkesine döndü ve Rus bir subayla Moğol bir avcı arasında geçen bir dostluk öyküsünü anlattığı Dersu Uzala‘yı çekti. Dersu Uzala Kurosawa’ya 1976 yılında en iyi yabancı film oskarını kazandırdı.
1980 yılında eserleri Francis Ford Coppola ve George Lucas tarafından büyük bir hayranlıkla izlenen Kurosawa iki yönetmenin yardımlarıyla epik bir samuray filmi olan Kagemusha‘yı (1980) yönetti ve bu filmiyle Cannes Film Festivali’nde büyük ödülün sahibi oldu.
Filmografisinde büyük önemi olan Ran (1985), Dreams (1990) ve Madadayo (1993) filmlerini çektikten sonra Kurosawa’nın başarılarla dolu hayatı 6 Eylül 1998‘de Tokyo’da sona erdi.
Birçok yönetmene ilham kaynağı olmuş olan Kurosawa, birçok sinema otoritesi tarafından tüm zamanların en iyi yönetmenlerinden biri olarak görülmüştür. Eserleri zamanın ötesindedir.
Kurosawa’dan
![]() |
![]() |
![]() |
İyi bir yönetmen, iyi bir senaryo ile başyapıtlar üretebilir; aynı senaryo ile vasat bir yönetmen, ancak sıradan bir film yapabilir. Fakat kötü bir senaryo ile çok iyi bir yönetmen bile iyi bir film yapamaz. Bir sinema özdeyişine göre , kamera ve mikrofon , yangını ve suyu birlikte geçmelidirler. gerçek bir film ancak böyle yapılabilir ve güç büyük ölçüde senaryodadır.
|
Kaynak:Biyografi.info
Tam adı John Felix Anthony Cena’dır. John Cena ringde kullandığı isimdir. 23 Nisan 1977 West Newbury,Massachusetts ABD’de doğmuştur. Toplamda 5 kardeşin en küçüğüdür.Abilerinin adı Dan,Matt,Steve ve Sean’dir. John Cena,Springfield kolejinden mezun oldu ve güreşle ilgilenmeye başladı.Ailesinde bir tane bile güreşçi bulunmadığı için güreşe geç başladı fakat ünlü oldu ve sevildi.Yalnız çalışıp çok başarı elde eden güreşçilerdendir. 185 cm boyunda ve 109 kilodur.
John Cena ilk maçını 2002 de Kurt Angle ile yaptı fakat yenildi. İkinci maçını bir hafta sonra Chris Jericho ile yaptı ancak onda da kılpayı yenildi. İlk kemerini 20.wrestlemania da big showu yenerek kazanmıştır, bu kemer Amerika şampiyonluğudur.
2003 başlarında Eddie Guerrero, Chavo Guerrero ve eski ortağı B-2 gibi isimlerle çekiştikten sonra ana kemer turnuvasına katıldı ve Backlash 2003’de Brock Lesnar ile WWE Championship maçı yapıp kaybetti. 2003 boyunca Brian Kendrick gibi isimlerle kısa çekişmeler yaşadı ve yılın sonuna doğru face oldu. 2004 yılı başına doğru Paul Heyman ile sürekli takışan Cena Royal Rumble 2004 şovunda Rumble maçına katılıp Big Show tarafından elendi. Wrestlemania XX şovunda Big Show ile WWE United States Championship maçı yapıp onu yenerek bu kemeri aldı. Yıl ortasına kadar Fransız Rene Dupree ile çekiştikten sonra Booker T’ye kemeri kaybetti. Beş maçlık bir seri sonrasında bu kemeri geri aldı ancak Ekim ayında Carlito’nun debut maçında ona kaybeden Cena kemerini de Carlito’ya kaybetti, yıl sonunda onla ve onun korumasıyla çeşitli maçlar yapan Cena sonunda kemerini geri aldı.
2006 da Cena bir süre Kurt Angle ile unvan için çekişti ve Cena maçları kazanarak unvanını korudu. John Cena unvanını New Years Revolution’da Edge’e kaybetti. 3 hafta sonra Cena unvanını Royal Rumble’da geri aldı. Cena Wrestlemania 22’de Triple H’i yenerek ve Backlash 2006’da 3’lü maçta Triple H ve Edge’i yenerek unvanını korudu.
Daha sonra 2007 de ohn Cena, Umaga’yla çekişmeye girdi ve New Years Revolution’da Umaga’yı yenerek kemerini korudu ve onun yenilmezlik serisine son verdi.
2008 de chris jericho yu yenerek dünya ağırsiklet kemerini kaldırmıştır.
John Cena ilk filmi “Marine” 16 ekim 2006 da çıkmıştır. Ayrıca bir çok filmi vardır.
Filmleri ve Dizileri :
Oyuncu :
2018 – Bumblebee (Sinema Filmi)
2018 – Blockers (Mitchel) (Sinema Filmi)
2017 – The Wall / Sniper: Duvar (Matthews) (Sinema Filmi)
2017 – Neşeli Dalgalar: Dalgamanya (J.C.) (Sinema Filmi)
2017 – Daddy’s Home 2 (Sinema Filmi)
2015 – Trainwreck (Sinema Filmi)
2015 – The Nest (Sinema Filmi)
2014 – Scooby-Doo! WrestleMania Myste… (John Cena)(Video)
2011 – The Reunion (Sam Cleary) (Sinema Filmi)
2011 – The Chew (kendisi – Guest) (TV Dizisi)
2010 – Teen Choice Awards 2010 (Kendisi) (Tv Programı)
2010 – Legendary (Mike Chetley) (Sinema Filmi)
2009 – Parks and Recreation (TV Dizisi)
2009 – 12 Tuzak (Danny Fisher) (Sinema Filmi)
2006 – Denizci (John Triton) (Sinema Filmi)
2000 – Güreş Zamanı (Sinema Filmi)
Kaynak:Biyografi.info
22 Temmuz 1971‘de Londra, İngiltere‘de dünyaya geldi. İngiliz aktris, yönetmen ve şarkıcı Jane Birkin‘le Fransız müzisyen/aktör Serge Gainsbourg‘un kızı olan Charlotte, ayrıca aktris Judy Campbell‘ın ve The Cement Garden‘ın senaristi Andrew Birkin‘in de torunuydu. Sanatçılarla dolu bir aileden geliyor olmanın tüm olumlu etkileri Gainsbourg’da küçük yaşlarda kendini göstermeye başladı. Sinema dünyasındaki ilk performansı 1984 yılında Catherine Deneuve‘un kızı rolünde izleyici karşısına çıktığı Paroles et musique isimli filmle oldu. Müzikle de yakından ilgilenen sanatçı babasının bestesi olan Lemon Incest‘te vokal yaptı. Hemen ardından kamera karşısına geçtiği 1986 yapımı L’effrontée isimli filmdeki performansıyla ümit vaat eden genç oyuncu dalında Cesar ödülünün sahibi oldu. Sırasıyla Kung-Fu master, Petite voleuse, Aux yeux du monde, La Amoureuse, Sole anche di notte, Merci la vie gibi yapımlarda rol aldıktan sonra büyükbabası Andrew Birkin’in senaristliğini yaptığı The Cement Garden isimli filmde Julie karakterini canlandırdı.
1999 senesinde La Buche filmindeki oyunculuğuyla göz dolduran Gainsbourg, bu performansıyla en iyi yardımcı kadın dalında Cesar ödülü kazandı. Sinema kariyeri için oldukça önemli olan bu ödülle birlikte oyuncu film çalışmalarına hız verdi.
Sanatçının İsrail kökenli Fransız aktör yönetmen Yvan Attal‘la 1991 yılından beri olan birlikteliğinden 1997 yılında oğlu Ben, 2002‘de ise kızı Alice ve kızı Joe Attal (d.2011) dünyaya geldi.
Uzun süre oyunculuğa devam eden Gainsbourg, 25’ten fazla filmde rol aldıktan ve başarısını ödüllerle tescillendirdikten sonra yeniden müzik çalışmaları yapmaya başladı. Başrolünü oynadığı 3 filmin soundtrack albümündeki şarkıları seslendiren oyuncu, babasının yazdığı şarkılardan oluşan “Charlotte for Ever” isimli ilk albümünü müzikseverlerle buluşturmuştu ve ikinci albümü çıkartana kadar araya 20 yıllık uzun bir sinema kariyeri girecekti. Bu arada tüm dünyada büyük ses getiren Alejandro González Iñárritu‘nun ikinci filmi 21 Grams‘da rol aldı ve ağırlıklı olarak Fransız filmlerinde görülen oyuncu için bu film önemli bir çıkış noktası oldu.
2004 yılında Fransız müzisyen Etienne Daho’yla “If” parçasında düet yapan şarkıcının ikinci stüdyo albümü “5:55”, 2006’da müzik marketlerdeki yerini aldı. Sanatçı bu albümde Fransız ikili Air, İngiliz müzisyen Jarvis Cocker, İrlandalı Neil Hannon ve Radiohead’in prodüktörü Nigel Godrich gibi oldukça önemli isimlerle birlikte çalıştı. “The Songs That We Sing” ve “5:55” single’ları özellikle Fransa’da olmak üzere tüm Avrupa‘da büyük ses getirdi. “The Songs That We Sing” isimli şarkı ise Rolling Stone’un 2007’nin en iyi 100 şarkısı sıralamasında 78. sırada yer aldı.
2006‘da Michel Gondry‘nin yönetmenliğini yaptığı The Science of Sleep filminde rol aldıktan sonra Gainsbourg son olarak Bob Dylan‘ın hayatının anlatıldığı otobiyografik yapım I’m Not There filminde rol aldı ve soundtrackte yer alan Dylan klasiği Just Like a Woman’ı seslendirdi.
Müzisyen kişiliğiyle de bilinen Gainsbourg, ilki 1986‘da olmak üzere toplam 4 albüm çıkardı. Fransızca ve İngilizce ana dilleri olduğu için iki dilde de şarkı söyleyen ve filmlerde oynayan Gainsbourg, çok yönlülüğüyle sanat dünyasının en takdir edilen isimlerinden biri olmayı başardı.
1999 yapımı La Buche filmindeki Milla rolüyle En İyi Kadın Oyuncu dalında Cesar ödülünü kazandı. 2003 yılında ise Alejandro González Iñárritu‘nun 21 Gram filminde oynadı. 2009 yapımı Lars Von Trier‘in Deccal (Antichrist) filmindeki rolüyle Cannes Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu seçildi. 2011‘de bir diğer Lars Von Trier filmi Melancholia‘da rol aldı. Charlotte Gainsbourg, 2013‘te bir kez daha Lars Von Trier‘le çalıştı ve çok tartışılan Nymphomaniac filminde başrolde oynadı. Cinsel ilişki sahneleriyle çok büyük yankı uyandıran film, Türkiye’de gösterime giremedi.
Ödülleri:
2009 – 62.Cannes Film Festivali – En İyi Kadın Oyuncu (Deccal)
Filmleri ve Dizileri :
Oyuncu :
2017 – İsmail’in Hayaletleri ( Sylvia) (Sinema Filmi)
2017 – The Snowman / Kardan Adam (Rakel) (Sinema Filmi)
2016 – True Crimes (Kasia) (Sinema Filmi)
2016 – Oppenheimer Strategies (Sinema Filmi)
2016 – Norman: The Moderate Rise and … (Alex) (Sinema Filmi)
2016 – La promesse de l’aube (Sinema Filmi)
2016 – Kurtuluş Günü: Yeni Tehdit (Dr. Catherine Marceaux) (Sinema Filmi)
2016 – Ils sont partout (Mathilde Bensoussan) (Sinema Filmi)
2014 – Trois coeurs (Sinema Filmi)
2014 – Son épouse (Catherine de Rosa) (Sinema Filmi)
2014 – Jacky au royaume des filles (La colonelle) (Sinema Filmi)
2014 – Incompresa (Madre) (Sinema Filmi)
2014 – Her Şey Güzel Olacak (Sara) (Sinema Filmi)
2014 – Hayatımın Şansı (Alice) (Sinema Filmi)
2013 – Nymphomaniac Vol 2 /İtiraf: Bölüm 2 (Joe) (Sinema Filmi)
2013 – Nymphomaniac Vol 1 / İtiraf: Bölüm 1 (Joe) (Sinema Filmi)
2012 – Do Not Disturb (Sinema Filmi)
2011 – Melankoli (Claire) (Sinema Filmi)
2011 – Confession of a Child of the C… (Brigitte) (Sinema Filmi)
2010 – Gainsbourg, L’homme Qui Aimait… (Kendisi) (TV Filmi)
2010 – Ağaç (Dawn O’Neil) (Sinema Filmi)
2009 – Persecution (Sonia) (Sinema Filmi)
2009 – Deccal (Kadın) (Sinema Filmi)
2007 – The City of Your Final Destina… (Arden Langdon) (Sinema Filmi)
2007 – Beni Orada Arama (Claire) (Sinema Filmi)
2006 – Yeni Dünya (Lucy Reed) (Sinema Filmi)
2006 – Sahte Gelin (Emma) (Sinema Filmi)
2006 – The Science of Sleep / Rüya Bilmecesi (Stéphanie) (Sinema Filmi)
2005 – L’hebdo Cinéma (Kendisi) (TV Dizisi) (2 Bölüm)
2005 – Kuzey Faresi (Bénédicte Getty) (Sinema Filmi)
2004 – Le Grand Journal De Canal+ (Kendisi)Tv Programı (4 Bölüm)
2004 – Happily Ever After (Gabrielle) (Sinema Filmi)
2003 – 21 Gram (Mary Rivers) (Sinema Filmi)
2001 – Benim Karım Aktris (Charlotte) (Sinema Filmi)
2000 – Passionnément (Alice Almeida) (Sinema Filmi)
1999 – La buche (Milla Robin) (Sinema Filmi)
1998 – Vivement Dimanche (Kendisi) (TV Dizisi) (2 Bölüm)
1996 – Jane Eyre (Jane Eyre) (Sinema Filmi)
1994 – Dead Tired (Charlotte Gainsbourg) (Sinema Filmi)
1993 – The Cement Garden (Julie) (Sinema Filmi)
1988 – The Little Thief (Janine Castang) (Sinema Filmi)
1988 – Jane B. for Agnes V. (La fille de J.) (Sinema Filmi)
1984 – Love Songs (Charlotte Marker) (Sinema Filmi)
1976 – La Nuit Des Césars (Kendisi) (TV Dizisi) (4 Bölüm)
Kaynak:Biyografi.info
Nazanin Boniadi, 22 Mayıs 1980 yılında Tahran, İran’da doğmuştur. Onun doğumundan kısa bir süre sonra ailesi Londra‘ya taşındı. Genç yaşında tiyatroya başladı. Doktor olmak isteyen Nazanin Boniadi, ABD’ye giderek Kaliforniya Üniversitesi Irvine kaydını yaptırdı ve biyoloji Bilimleri diploması alarak mezun oldu. Aynı esnada 2006 yılında sinema ve dizi filmlerde oynamaya başladı.
Daha sonra 2009 yılında Londra‘ya dönerek Londra’da Dramatik Royal Academy of Arts Çağdaş Drama eğitimi aldı. 2009-2015 yılları arasında Uluslararası Af Örgütü ABD (AIUSA) sözcüsü olarak görev yaptı.
Nazanin Boniadi, 2004 yılında Tom Cruise ile kısa bir ilişki yaşamıştır.
2014 yılında “Homeland” dizisinde Fara Sherazi karakteri olarak CIA analisti rolünde oynadı.
2016 yılında yeniden çekilen “Ben-Hur” filminde jack huston ile başrolde oynarken, filmde Toby Kebbell, Morgan Freeman, Rodrigo Santoro, Nazanin Boniadi, Pilou Asbæk, Ayelet Zurer gibi oyuncular da rol almıştır.
Filmleri ve Dizileri :
Oyuncu :
2017 – Hotel Mumbai (Zahra) (Sinema Filmi)
2016 – Ben-Hur (Esther) (Sinema Filmi)
2016 – Zoolander 2 (Sinema Filmi)
2015 – Desert Dancer (Parisa Ghaffarian) (Sinema Filmi)
2014 – Homeland: Spies Among Us (Tv Filmi)
2014 – Scandal (Tv Filmi)
2013 – Shirin in Love (Shirin) (Sinema Filmi)
2013 – 2014 – Homeland (Fara Sherazi) (Tv Dizisi)
2013 – Desert Dancer (Parisa Ghaffarian) (Sinema Filmi)
2013 – Go On (Hannah) (Tv Dizisi)
2013 – Grey’s Anatomy (Amrita) (Tv Dizisi)
2012 – Best Friends Forever (Naya) (Tv Dizisi)
2012 – CSI : Crime Scene Investigation (Nurse Lauren) (Tv Dizisi)
2014 – Skandal (Adnan Salif) (Tv Dizisi)
2012 – Rochelle (Panna Jalalawal ) (Tv Dizisi)
2011 – 2014 – How I Met Your Mother (Nora) (Tv Dizisi)
2011 – A Girl Walks Home Alone at Night (Sinema Filmi)
2011 – Suits (Lauren Pearl) (Tv Dizisi)
2010 – 24 (Blonde Woman) 2 bölüm (Tv Dizisi)
2010 – Kaçış Planı (The Next Three Days)(Elaine) (Sinema Filmi)
2010 – Hawthorne (Aneesa Amara) (Tv Dizisi)
2010 – The Deep End (Heather Mosson) (Tv Dizisi)
2009 – Diplomacy (Persian Interpreter)(Kısa Film)
2008 – Shades of Ray (Farah) (Sinema Filmi)
2008 – Iron Man (Amira Ahmed) (Sinema Filmi)
2008 – Charlie Wilson’s War (Afghan Refugee Woman) (Sinema Filmi)
2007 – Gameface (Taylor) (Sinema Filmi)
2007 – The Game (Josie) (Tv Dizisi)
2007 – 2009 – General Hospital (Leyla Mir) (Tv Dizisi)
2006 – Kal: Yesterday & Tomorrow (Simmi)(Kısa Film)
Kaynak:Biyografi.info
Daniel Dubois, 6 Eylül 1997 tarihinde Greenwich, Birleşik Krallık‘da doğmuştur. Dubois’in babası Grenada‘lıdır. Babasının adı Dave Dubois, ve Caroline Dubois, Prince Dubois adlarında iki kardeşi vardır. Küçük kız kardeşi Caroline Dubois de boksördür. Babası, Güney Londra‘da başını belaya sokmaması için onu dokuz yaşındayken boks salonuna götürdü. Dubois yaklaşık 75 amatör müsabakaya çıktı. İki İngiliz okul şampiyonluğu, iki genç ABA ve CYP’leri kazandı. İngiliz Kıdemliler’i kazandı. Sheffield’daki GB Elite kuruluşunun bir parçası olarak bir buçuk yıl geçirdi ve İngiltere adına yaklaşık bir düzine kez boks yaptı, iki kez Avrupa Gençler Şampiyonası’nda yarıştı ve Tammer (Finlandiya) ve Brandenburg’daki (Almanya) çok uluslu turnuvalarda altın madalyalar kazandı.
2020 yılında Büyük Britanya Olimpiyat Takımı ile 2020 Tokyo Olimpiyatları’na katılacakken bunun yerine profesyonel olmayı seçti ve Queensberry Promotions’tan boks organizatörü Frank Warren ile anlaştı.
Daniel Dubois, profesyonel olarak ilk maçında Nisan 2017’de Marcus Kelly‘ye karşı ilk raundun ilk 35 saniyesinde nakavtla kazandığı bir galibiyetti. Dördüncü maçında, boştaki WBC Gençler ağır sıklet şampiyonluk unvanını kazanmak için ikinci rauntta Mauricio Barragan‘ı nakavt etti. Ekim 2017’de, Güney Bölgesi ağır sıklet şampiyonluk unvanını almak için ilk rauntta AJ Carter‘ı nakavt etti.
Haziran 2018’deki sekizinci maçında, beşinci rauntta deneyimli Tom Little‘ı nakavtla yenerek İngiliz ağır sıklet şampiyonluğunu kazandı. Mart 2019’da eski WBO ağır sıklet şampiyonluk yarışmacısı Răzvan Cojanu‘yu iki rauntta yenerek WBO Avrupa şampiyonluğunu kazandı.
Daniel Dubois, Ekim 2018’de Kevin Johnson ile yaptığı maç sonunda, on rauntun ardından puanla kazandı. Temmuz 2019’da, beşinci rauntta Nathan Gorman‘ı nakavtla yenerek galibiyet rekorunu 12’ye, 11’i nakavtla olmak üzere yükseltti ve boştaki İngiliz ağır sıklet şampiyonluğunu kazandı.
Daniel Dubois, Bölgesel düzeyde, 2019’dan 2020’ye kadar İngiliz ve İngiliz Milletler Topluluğu unvanları da dahil olmak üzere birden fazla ağır sıklet şampiyonluğu elde etmiştir. Amatör olarak beş kez ulusal gençler unvanı sahibi ve İngiliz şampiyonu olmuştur.
27 Kasım 2020 tarihinde Londra‘daki Church House salonunda Joe Joyce ile yaptığı maçta yenilerek ilk mağlubiyetini aldı.
Altı aydan uzun bir aradan sonra Daniel Dubois, 5 Haziran 2021’de Telford’da Bogdan Dinu ile karşılaşmak üzere ringe geri döndü. Daniel Dubois, maçı ikinci rauntta nakavtla kazandı ve bu süreçte boştaki WBA geçici ağır sıklet unvanını kazandı. Bu galibiyet onu ayrıca yenilmez Trevor Bryan‘ın elinde tuttuğu WBA ( Normal) unvanı için zorunlu meydan okuyucu yaptı. 11 Haz 2022 tarihinde Trevor Bryan ile Miami, Florida, ABD‘de yaptığı maçı da dördüncü rauntta nakavt ile kazandı. WBA (Normal) ağır sıklet şampiyonu oldu.
2022’den 2023’e kadar Dünya Boks Birliği ağır sıklet unvanını elinde tutan Daniel Dubois, Haziran 2024’te Uluslararası Boks Federasyonu ağır sıklet şampiyonu oldu.
3 Aralık 2022 tarihinde Londra‘da Kevin Lerena ile yaptığı maçta, 3 kez yere düşmesine rağmen 3. raunda
teknik nakavtla kazandı.
25 Ağustos 2023 tarihinde Polonya‘nın Wrocław kentinde birleşik ağır sıklet şampiyonu Oleksandr Usyk‘e ile yaptığı maçta yenilerek ikinci mağlubiyetini aldı.
Daniel Dubois, 31 Mayıs 2024 tarihinde Suudi Arabistan Riyad‘da Filip Hrgović ile yaptığı maçı da 8.raundda nakavy ile kazandı.
21 Eylül 2024 tarihinde İngiltere Londra, Wembley Stadyumunda Anthony Joshua ile yaptığı maçı 5. raundda nakavt ile kazandı.
2024 yılının Kasım ayına kadar profesyonel olarak 24 maç yapan Daniel Dubois, 21 maçını nakavt ile kazandı, 1 maçı sayı ile almış ve 2 yenilgisi vardır.
Kaynak:Biyografi.info
Hamza Aydoğdu, meslek hayatına dershane öğretmenliği ve yöneticilik yaparak başladı. Daha sonra Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak öğretmenlik yapmaya başladı. Hamza Aydoğdu, Bakanlık Müşavirliği, Daire Başkanlığı, Eğitim Grup Başkanlığı ve Genel Müdür Yardımcılığı gibi farklı kademelerde görev yaptı.
30 Ekim 2013 – 18 Haziran 2020 tarihleri arasında Millî Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürü olarak görev yaptı.
9 Haziran 2020 tarihli ve 2020/274 sayılı Cumhurbaşkanlığı Atama Kararı ile Aksaray Valisi olarak atandı. 18 Haziran 2020 – 16 Ağustos 2023 tarihleri arasında Aksaray valisi olarak görev yaptı.
Hamza Aydoğdu, 18 Ağustos 2023 tarihinde Erzincan Valisi olarak atandı.
Hamza Aydoğdu, Emine Aydoğdu ile evlidir ve 2 çocuğu vardır.
Kitapları:
2019 – Ülker Köksal‘ın tiyatrolarında sosyal meseleler
Kaynak:Biyografi.info
Tolga Han, 1947 yılında Adana Ceyhan’da doğmuştur. Asıl adı Mustafa Çinkitaş’dır. 2007 yılında Dans Sporları Federasyonu Başkanı olduktan sonra mahkeme kararı ile sahne adı olarak kullandığı Tolga Han adını gerçek adı yaptırmıştır.
Tolga Han, 1970 yılında Ceyhan Lisesi’ni bitirdikten sonra üniversite tahsili için İstanbul’a gelirken “Ben İstanbul’da hem dans ederek para kazanacağım, hem okuyacağım, hem de Türkiye’ye dansı sevdireceğim ” diye hareket etti. Lisede jimnastik ekibinin kaptanı olduğundan, akrobatik hareketleri dans figürleri ile birleştirerek sportif dans etme becerilerini geliştirdi. İstanbul’a geldikten bir ay sonra Beyoğlu’ndaki dans stüdyolarının birinde dans hocalığı yapmaya başladı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’nde zor olsa da okudu ve bitirdi.
Tolga Han, öğrencilerine her zaman dansın sosyal amaçlı sportif bir sanat olduğunu anlatmaya çalıştı. Medyada bunun farkına varınca dans ile ilgili röportajlarda onu desteklemeye başladı, tanınmaya başlamıştı. 1971 yılında kendi dans stüdyosunu açtı. 1973 yılında İsveç’e gitti. 6 ay kadar bir süre Stockholm’de dans okullarının ve dans sanatının içinde oldu. Türkiye’ye geri döndü ve kaldığı yerden devam etmeye çalıştı. Ekonomik koşullar çok zordu, o dönemin ünlü sanatçısı Füsun Önal’ın isteği üzerine 3 kişilik bir dans grubu ile gösteri turlarına katıldı. Gösterilerinin içine her zaman sportif ve akrobatik hareketleri koyarak seyirci kazanmaya çalıştı. 1974 ve 1975 yılları birlikte çalıştığı ve onun yanında ilk dans derslerini alan 7- 8 arkadaşı oldu.
1975 yılında bir Türk arkadaşının önerisi ile Fransa’nın başkenti Paris’te bir dans okulu açtı. Bir yıl kadar orada kaldı. Döndüğünde 1976 yılında sanatçı Seyyal Taner’e dans grubu kurdu. 29 Kasım 1978 tarihinde düzenlenen HEY dergisinin Türkiye Disko Dans Yarışmasını 200 kişi arasında kazanarak Türkiye Dans Şampiyonu oldu. 7-11 Aralık 1978 tarihinde Londra‘da yapılacak 48 Ülkenin katıldığı Dünya Disko Dans Yarışmasına katılmaya hak kazandı.
Hey dergisinin yarışması ile elde ettiği başarı halk tarafından “ilk milli dansçı” unvanının verilmesini sağladı.
İlk televizyon programı Halit Kıvanç‘ın programı oldu. Programa davet edildiğinde Türkiye’nin en genç dans öğretmenlerinden biri olarak tango yaptı.
1978 yılında İtalya’nın Floransa kentinde birçok Ülkenin Dans otoriterleri toplanarak İDO adını verdikleri Uluslararası Dans organizasyonunun kurucularından oldu.
1979 yılında Haldun Dormen yönetmenliğinde, “Merhaba Müzik” isimli müzikalde Nükhet Duru, Füsun Önal, Seyfi Dursunoğlu (Huysuz Virjin), Perran Kutman, Halit Kıvanç gibi sanat ve müzik dünyamızın birçok ünlü sanatçısı ile birlikte Türkiye’de ilk kez bir müzikalde “Tolga Han ve Dansçıları” adı altında 7 erkek ve 3 bayan dansçı ile birlikte gösterilerini sundu.
1980 yılbaşı programının yapımcısı Uğur Dündar sayesinde Tolga Han ve Dans Grubu geceye damgasını vurdu. 1980 yılında Sezen Aksu ile birlikte danslar ve sahne performansı sergiledi. Türkiye’de ilk kez 1982 de İzmir Fuarında Belediye Başkanı Cahit Günay’ın himayesinde Dünya Akrobatik Rock Yarışması’nı düzenledi.
1981 yılında Aydan Şener’in birinci olduğu güzellik yarışmasındaki tüm güzelleri dans ederek sundu. 1982 Dünya Dans Şov Yarışma’sında ekip olarak beşinci oldu ama bireysel dalda dünya üçüncüsü oldu. 1983 yılında da Avrupa şampiyonasında Avrupa şampiyonu oldu. 1984 Dünya Şampiyonası’nda şov dalında dünya ikinciliğini kazandı.
1985 yılında, dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan’ın yardımları ile İstanbul’da Dünya Dans Yarışması düzenleyerek 14 ülkeden 120 dansçının katılımını sağladı. 1985 yılında TRT’deki “Do-re-mi” programında dans gösterileri sundu.
1990 yılında “Kabare Mabare” adlı şov ile İstanbul, Ankara ve diğer şehirlerde kendi danslı müzikalimi sergiledi. 1991’de 70 gün süren Tolga Han Şov Anadolu Turne’sini yaptı. 1992’den itibaren tüm sahne çalışmalarının yanı sıra özel TV kanallarına programlar hazırladı. 1995, 1996 yıllarında İstanbul’dan ayrılarak Antalya’da turizm sektöründe çalışmalarını sürdürdü. 1996 yılında İstanbul’a dönerek kanal 6’da Tolga han Sov adını verdiği TV programını hazırlayıp sundu.
1977’de dans stüdyosunu tekrar açtı ve yeni dansçılar yetiştirmeye devam etti. 2000 yılında T.C tarihinde ilk kez Dans Müfredat Programını yazdı, Talim Terbiye kurulu’nda kabul edilince Türkiye’nin resmi anlamda ilk dans kursunu açtı.
Tolga Han, 2006 yılında kurulan Dans Sporları Federasyonunun kuruluşunda yer aldı. 2007 senesinde Özerk olduktan sonraki, ilk Federasyon Başkanıdır.
Tolga Han, 26 Şubat 2011 tarihinde ikinci kez Dans Sporları Federasyonu başkanlığına seçildi.
Evlilikleri :
1. eşi: ilk eşi Fatoş Çinkitaş’dan 1996 yılında ayrıldı. Ayça Çinkitaş ve Tolga Çinkitaş adında çocuğu vardır.
2. eşi: 2007 yılbaşı gecesi tanıştığı Rus vatandaşı olan Tanya Pasudneuskaya(d.1987) ile yaşamaya başlayan Tolga Han 9 Aralık 2009 tarihinde bir Ceylin adında bir kız çocuk sahibi oldu.
Kaynak:Biyografi.info
John Napier, 1550 yılında İngiltere, Edinburg’da varlıklı bir ailede doğmuştur. Babası Archibald Napier, annesi Janet Bothwell’dir. Merchiston Baronu da olan John Napier bir İskoç soylusuydur. Çok zeki bir çocuktu ve 1563 yılında on üç yaşındayken St. Andrews Üniversitesi’ne kabul edildi. Özellikle Trigonometri ve hesaplama tekniklerine ilgi duydu. John Napier Saint Andrews kentinde Saint Andrews Üniversitesinde eğitim görmüş ve matematiği de içinden gelen bir merak olarak izlemiştir. St Salvator Koleji’nde yatılı kalmaya ve üniversite eğitimine devam etti. Üniversitenin müdürü John Rutherford, kişisel olarak John Napier’in bakımını üstlendi. Yine burada St Andrews’dayken, teolojiyle ilgilenmeye başladı, hayatının geri kalanı boyunca da bu ilgisi devam etti.
John Napier’in St. Andrews Üniversitesi’nden mezun olduğuna dair bir kanıt bulunmamakta fakat bununla birlikte John Napier’in Fransa ve İtalya’daki üniversitelerde öğrenim görmek için İskoçya’dan ayrıldığı bilinmektedir.
Napier 1571’de memleketine döndü ve 1573’te Elizabeth Stirling ile evlendi. Çiftin birlikte iki çocuğu oldu. Yirmili yaşlarında, babasından kalan mülkler sayesinde rahat bir hayat yaşadı. 1574’te Gartness’deki mülkünde bir kale inşa edildi.
Gartness kalesinde, John Napier çiftçilik faaliyetleri ile ilgilenmeye başladı. Ayrıca özel olarak ilgi duyduğu dini siyaset, tarım ve matematik alanlarında çalışmaya zamanı oldu.
Sayısal hesaplamaları kolaylaştıracak bir yol ararken, önce “Napier’in Kemikleri” diye bilinen, üzerinde rakamlar yazılmış küçük değnekler yardımıyla yapılan bir çarpma veya bölme yöntemi buldu.
Çarpma ve bölmeyi basitleştirmek için logaritmayı keşfetti ve 1614‘te ilk logaritma tablosunu içeren “A Description of the Marvellous Rule of Logarithms” (Hayret Verici Logaritma Kurallarının Tanımı) adlı kitabı yayımladı. Yaptığı bu logaritma tablosu tam 20 yılda oluşmuştur. Napier, 1618 ve 1624 yılları arasında kusursuz iki logaritma cetveli yayınladı. Napier’in bu konuda çok sayıda eseri vardır. Bazı hesap makinelerinin temellerini veren iki kitabı, 1617 yılında yayınlandı.
Matematikte, dünyanın her yerinde doğru ve kabul edilen olağanüstü keşifler yaptı. 1594 yılında logaritma üzerinde çalışmaya başladığına inanılmaktadır. Log hesaplaması tekniğini 1614 “Mirifici Logarithmorum Canonis Descriptio” (Logaritmaların Harika Tablosunun Tanımı)‘da yayınlanmıştır. Kitabında elliyedi açıklayıcı madde sayfası ve doğal logaritmalarla ilgili sayılar tablosuna ait doksan sayfa vardı. aritmetik ve geometrik dizinin karşılaştırılmasıyla, matematiğe logaritma kavramını getirdi. Günümüzdekilerden farklı olarak kurulan bu diziler, logaritmayı, sayının azalan bir fonksiyonu olarak tanımlıyordu.
Sistemine, eski Yunanca “logos”, yani orantı ve “aritmo”, yani sayı anlamına gelen kelimeleri birleştirerek Logaritma ismini koydu.
Kısa sürede tekniğin çok doğru olduğu anlaşıldı ve eserleri farklı dillere çevrildi. Logaritma yöntemi astronomi, denizcilik ve trigonometrik hesaplamaların yapılmasında kullanıldı.
Napier’in 1614 tarihli çalışmasının bir kopyası Gresham Koleji profesörü Henry Briggs’e gönderildi. Briggs’in tablolar üzerindeki çalışmaları Napier’in yöntemini daha da kolaylaştırdı. Napier, Briggs’in önerilerini kabul etti, ancak hastalığı nedeniyle yeni logaritma tablosunu hazırlamanın sorumluluğunu Briggs’e bıraktı. Yeni tablolar 1624’te yayınlandı ve ortak logaritma tablosu (Basit Logaritma) olarak adlandırıldı.
Napier ayrıca, Simon Stevin tarafından tanıtılan ondalık notasyonu geliştirdi ve ondalık noktayı ortak kullanıma getirdi.
Ondalıklı sayılarda kullanılan virgül (veya nokta) Avrupa’da Napier’in çalışmalarıyla yaygınlaşmıştır. Napier’in hesapları daha çok cebirseldi. Napier kitabında taban hakkında yazmamış fakat 1/e tabanını kullanmıştır.
Napier, 1617’de yayınlanan “Rabdologiae, Virulas Libri Duo için Selam Numerationis” (Değnek Hesabı veya Rakamlanmış Değnekler Üzerine İki Kitap) adlı eserinde “Numaralandırma Çubukları”nı kullanarak hesaplamaları basitleştiren mekanik bir yöntem sundu. Üzerlerine rakamlar yazılmış çubuklar fildişinden yapılmıştı ve kemiklere benziyordu. Sayıları çarpmak için kemikler yan yana yerleştiriliyor ve uygun sonuçlar okunuyordu. Bu hesaplama cihazı daha sonra “Napier’in Kemikleri” olarak adlandırılmaya başlandı. Çarpma ve bölme gibi birçok matematiksel fonksiyon şimdi mekanik olarak elde edilebiliyordu. Bu cihaz analog bilgisayarların ve sürgülü hesap cetvellerinin geliştirilmesine yardımcı oldu.
Napier, babasının ölümünden sonra 1608 yılında taşındığı Edinburgh’daki Merchiston Kalesi’nde, gut hastalığı nedeniyle, 3 Nisan 1617 tarihinde 67 yaşında öldü.
Kaynak:Biyografi.info
Mahmut Arıkan, 1977 yılında Kayseri‘de doğdu. Mahmut Arıkan’ın babası, 1954 yılında sanayileşme girişiminde bulunan merhum Hacı Osman Arıkan’dır. İlk ve orta öğrenimini Kayseri‘de tamamladı. Erciyes Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun oldu.
Mahmut Arıkan, üniversite yıllarında Milli Gençlik Vakfı’nda okul başkanlığı yaparak aktif bir rol üstlenmiştir. Sivil toplum alanında da aktif olan Arıkan, MÜSİAD, ASKON, İnşaat Mühendisleri Odası (İMO), Cansuyu ve Anadolu Gençlik Derneği (AGD) gibi kuruluşlarda görev almıştır. Saadet Partisi‘nin kuruluşundan itibaren Gençlik Kolları Başkanlığı, İlçe Başkanlığı ve İl Başkanlığı görevlerinde bulundu.
2019 yerel seçimlerinde Saadet Partisi‘nin Kayseri Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak gösterildi. Bu seçimde yüzde 2.76 oy aldı. 2024 yerel seçimlerinde de Kayseri’den Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu ve yüzde 5,66 oy aldı.
2019 yılından itibaren Parti içindeki görevlerine ek olarak, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcılığı ve Teşkilat Başkanlığı görevlerini yaptı.
Mahmut Arıkan, 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan TBMM 28. Dönem Milletvekili seçimlerinde Kayseri‘den Milletvekili seçildi. 6 Ağustos 2024 tarihinde ise Saadet Partisi Genel Başkan Vekili olarak atanmıştır.
Mahmut Arıkan, Hülya Arıkan ile evlidir. İki kız bir erkek 3 çocuğu vardır. Mahmut Arıkan’ın oğlu Osman Eren Arıkan, 2024 yılı YKS sınavında Türkiye 11.si oldu.
Mahmut Arıkan, 16 Nisan 2017 anayasa değişikliği referandumunda ‘Hayır’ bloğunda yer aldı ve Başkanlık sistemi yerine parlamenter demokrasinin korunması gerektiğini savundu. Cumhur İttifakı‘nda yer almayı kabul etmedi.
24 Kasım 2024 tarihinde yapılan Saadet Partisi’nin 9. Olağan Büyük Kongresi’nde Genel Başkanlığa Mahmut Arıkan seçildi. Sekiz yıldır parti liderliğini yapan Temel Karamollaoğlu, “sağlık sorunları” gerekçesiyle yeniden genel başkan adayı olmama kararı almıştı.
Siyasi Partisi:
2021 – —– – Saadet Partisi
Kaynak:Biyografi.info
Dick Schoof, 8 Mart 1957 tarihinde Hollanda Santpoort’ta doğmuştur. Tam adı Hendrikus Wilhelmus Maria ” Dick ” Schoof’dur. Sekiz yaşındayken ailesiyle birlikte Hengelo’ya taşındı ve burada Lyceum De Grundel okulunda okudu. 1975 -1982 yılları arasında Hollanda‘da Nijmegen Radboud Üniversitesinde şehir ve bölge planlama bölümünde okuyarak mezun oldu. Öğrencilik yıllarında okul kürek takımı Phocas’ın bir üyesiydi ve başkanlığını yaptı.
Üniversiteden mezun olduktan sonra kariyerine Hollanda Belediyeler Birliği’nde eğitim politikası danışmanı olarak başlayan Dick Schoof 1988 yılında Eğitim ve Bilim Bakanlığı’nda memur oldu. 1996 yılından itibaren güvenlik alanında çeşitli üst düzey pozisyonlarda bulundu. 1999’da Göçmenlik ve Vatandaşlık Dairesi’nin (IND) baş müdürü olarak atanmadan önce Güvenlik ve Adalet Bakanlığı’nda genel sekreter yardımcısı olarak görev yaptı.
Dick Schoof, Kosova bölgesinde olan savaş yüzünden yüksek miktarda sığınmacının Hollanda‘ya geldiği yıllarda Güvenlik ve Adalet Bakanlığı’nda tarafından sığınma prosedürünü basitleştiren Yabancılar Yasası’nda reformların uygulanmasından sorumluydu ve hak kazanmayan başvuru sahiplerini sınır dışı etmek için çalıştı.
Dick Schoof, 2003 yılında İçişleri ve Krallık İlişkileri Bakanlığı’nda genel müdür olmak için IND’den ayrıldı ve burada bir dizi bölgesel örgütten oluşan polis gücünün tek bir Ulusal Polis Teşkilatı’na dönüştürülmesinden sorumluydu. 2010-2013 yılları arasında Güvenlik ve Adalet Bakanlığı’nda genel müdür olarak görev yaptı. 2013 yılında Güvenlik ve Terörle Mücadele Ulusal Koordinatörü (NCTV) olarak atandı.
Dick Schoof, 2013-2018 yılları arasında Güvenlik ve Terörle Mücadele Ulusal Koordinatörü olarak görev yaptı. 2018-2020 yılları arasında Genel İstihbarat ve Güvenlik Servisi Genel Müdürü ve 2020-2024 yılları arasında Adalet ve Güvenlik Bakanlığı Genel Sekreteri olarak çalıştı.
İyi bir kosucu olan Dick Schoof, ilk maratonunu 1987’de, 18. maratonunu ise 2024’te tamamlamıştır. Schoof’un ağabeyi Nico Schoof, Demokratlar 66 partisi adına Akersloot, Limmen, Heiloo ve Alphen aan den Rijn belediyelerinin eski belediye başkanıdır.
Dick Schoof, 2 Temmuz 2024 tarihinden beri Hollanda Başbakanıdır ve aynı zamanda Genel İşler Bakanıdır. Kraliyet Evi üyelerinin eylemlerinden sorumludur. Ayrıca uluslararası ilişkilerde aktif bir rolü vardır.
22 Kasım 2023’te Hollanda‘da yapılan genel seçimlerde hiç bir partinin tek başına kazanamaması ve 7 ay süren müzakereler sonucunda 4 partinin anlaşması ile Dick Schoof, koalisyon partileri tarafından başbakanlık görevine aday gösterildi ve 2 Temmuz 2024 tarihinde Schoof kabinesinin Başbakanı olarak Hollanda Kralı Willem Alexander tarafından görevlendirildi.
Koalisyonda Geert Wilders‘in aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV), Dilan Yeşilgöz-Zegerius liderliğindeki Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi (VVD), Yeni Sosyal Sözleşme Partisi (NSC) ve Çiftçi Vatandaş Hareketi Partisi (BBB) yer alıyor.
Dick Schoof, 14 yıl başbakanlık yapan ve 26 Haziran 2024 tarihinde NATO Genel Sekreterliğine atanan Mark Rutte‘den başbakanlık görevini 2 Temmuz 2024 tarihinde devraldı.
Dick Schoof, evli değildir. Schoof ve eski eşi Yolanda Senf’in Çin‘den evlat edinilen iki kızı vardır. Dick Schoof, Lahey’de faaliyet gösteren bir psikolog ve eski Gözetim Kurumları Ajansı politika danışmanı olan ortağı Loes Meurs ile birlikte Zoetermeer’de yaşamaktadır.
Kaynak:Biyografi.info
1992 yılında 15 yaşında İzmir’de modelliğe başladı. 2000 yılında ‘Derman Bey’ dizisi ile oyunculuğa geçiş yaptı. O dönemler hem modellik hem sunuculuk hem oyunculuk yapıyordu. Üniversite de arada olunca sunuculuğu bıraktı sonra da 2002 yılında modelliği de bırakıp kendini tamamen oyunculuğa verdi.
İyi derece Ingilizce ve Almanca bilen Özgül Kavruk, 1999 yılında Ayyıldız Kataloğu’nun kapak kızı oldu.
Osman Sınav tarafından yaratılan, 2009 yılında başlayan ve başrolünde Tayanç Ayaydın’ın oynadığı “Sakarya Fırat” dizisine 2012 yılında 114’üncü bölümde PKK’lı Jiyan olarak girdi.
2006 yılında “Doktorlar” adlı dizide oynadı. Başrollerini Kutsi ve Yasemin Ergene‘nin oynadığı bu dizide Bekir Aksoy, Yağmur Atacan, Cüneyt Türel, Aysun Kayacı, Mehmet Aslan gibi oyuncular da rol almışlardır.
Özgül Kavruk, 2007 – 2010 yılları arasında “Parmaklıklar Ardında” adlı dizide; Selda Alkor, Serra Yılmaz, Zeynep Eronat, Cengiz Bozkurt, Fikret Kuşkan, Tardu Flordun gibi birçok oyuncuyla birlikte rol aldı.
2014 yılında yapımcılığını Osman Sınav’ın yaptığı “Hatasız Kul Olmaz” adlı dizide Başrollerini Murat Han, Ekin Türkmen, Burçin Abdullah ve Ertan Saban paylaştı.
Özgül Kavruk, 2008 yılında Elektrik Mühendisi Ömer Seçkin ile evlendi. Özgül Kavruk, kendine ait stüdyosunda pilates eğitmenliği yapıyor.
Filmleri ve dizileri :
Oyuncu:
2018 – Yalnız Hayaller Kaldı (Sinema Filmi)
2017 – Büyü 2 (Sinema Filmi)
2015 – Sen Benimsin (Cemile Yenilmez) (TV Dizisi)
2014 – Hatasız Kul Olmaz (Dilber) (TV Dizisi)
2010 – Kızım Nerede (Sedef Demiray) (TV Dizisi)
2012 – Sakarya Fırat 4. Sezon (Jiyan) (TV Dizisi)
2007 – 2009 – Parmaklıklar Ardında (Beray Doğan) (TV Dizisi)
2006 – Rüyalarda Buluşuruz (Zeynep) (TV Dizisi)
2006 – 2008 – Doktorlar (Bilge Tuna) (TV Dizisi)
2006 – 2007 – Arka Sokaklar 2. Sezon (Eda) (TV Dizisi)
2005 – Nehir (Pelin) (TV Dizisi)
2003 – 2005 – Gurbet Kadını (Zeliha ) (TV Dizisi)
2001 – Derman Bey (Efsane) (TV Dizisi)
1997 – Böyle mi Olacaktı (Zuhal Yalçıner) (TV Dizisi)
1995 – Çiçek Taksi (TV Dizisi)
Kaynak:Biyografi.info
Dünyanın en önemli Sümerologlarından biri olan Muazzez İlmiye Çığ, 20 Haziran 1914‘te Bursa‘da doğdu. Anne ve babası Türkiye’ye göç etmiş Kırım Tatarları olan Çığ, I. Dünya Savaşı‘nın başlamasından birkaç hafta önce, 1914 yılında Bursa’da doğdu. 1919’da, Kurtuluş Savaşı yıllarında beş yaşındayken, Yunan Ordusu’nun İzmir işgali sırasında, öğretmen olan babası ailesini Çorum‘a taşıdı. Beşinci sınıfa geçtiğinde aile tekrar Bursa’ya döndü. Özel bir okul olan Bizim Mektep’te Fransızca ve keman dersleri gördü. 1926 yılında Kız Muallim Mektebi’ne girdi. 1931 yılında mezun olan Çığ, babası gibi öğretmenlik yapmaya başladı ve Eskişehir‘e tayin oldu.
1935‘te Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Sümeroloji bölümüne girdi. 1940 yılında mezun olan Çığ, İstanbul Arkeoloji Müzesi‘ne tayin edildi. Müzede çalıştığı 31 yıl boyunca meslektaşı Hatice Kızılay ve Dr. F. R. Kraus ile birlikte müzenin deposunda bulunan, dünya için çok büyük önem taşıyan bir işe imza attı ve Sümer, Akad ve Hitit dillerinde yazılmış 74 bin tabletten oluşan çivi yazılı belgeler arşivini oluşturdu ve katalog haline getirdi. Philadelphia Üniversitesi Müzesi Tabletler Bölümü Başkanı Prof. Kramer ile yaptığı çalışmalar ile Sümer edebiyatına yeni konular kazandırıldı, eksik olanlar tamamlandı.
1940 yılında aynı okulda okuduğu Kemal Çığ ile evlendi. Aynı yıl ilk kızı Yülmen, 1947‘de ise ikinci kızı Esin dünyaya geldi.
1957’de Münih‘te düzenlenen Oryantalistler Kongresi‘ne katıldı. 1960 yılında Heidelberg Üniversitesi‘nden aldığı davet üzerine 6 ay burada araştırma yaptı. 1965 yılında Roma‘da sergilenen Hitit sergisine başkanlık ederek sergiyi Londra‘ya götürdü. Kısa bir süre kaldığı Londra’da da çalışmalarını sürdürdü.
1972 yılında Arkeoloji bölümünden emekliye ayrıldı ama çalışmalarına ve araştırmalarına devam etti. Bir süre yurtdışında yaşadı. 1988 yılında Philadelphia Asuroloji kongresine katılan çığ, Prof. Dr. S. N. Kramer’in History Begins at Sumer(Tarih Sümerle Başlar) adlı kitabını çevirdi. Kitabın çok ilgi görmesi üzerine 1993’te çocuklara yönelik Zaman Tüneliyle Sümerlere Yolculuk kitabını yazdı.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi teklifi uyarınca üniversite senatosu tarafından 4 Mayıs 2000 tarihinde Fahri Doktora unvanı verildi.
Sümer ve Hitit kültürlerinin en önemli araştırmacılarından olan Muazzez İlmiye Çığ, on üç kitap ve birçok bilimsel makale yazdı. Bir çok ödül alan Sümerolog çalışmalarına halen devam etmektedir.
Sümerlerde Mabet Fahiseliği ve Vatandaşlık Tepkilerim isimli kitaplarında kadınlarda başörtüsünün köklerinin Akadlara dayandığını yazmıştı. Bu kitapları 2007 yılında kamuoyunda yankı uyandırdı. 2007 yılında, “Vatandaşlık Tepkilerim” adlı kitabında, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçuyla yargılandı ve ilk celsede beraat etti. Muazzez İlmiye Çığ’ın Vatandaşlık tepkilerim isimli kitabı, Galatarasaray Rotary Kulübü tarafından İngilizceye çevrilerek Avrupa ve Amerika’daki üniversite kütüphanelerine dağıtılmıştır.
Muazzez İlmiye Çığ, Mersin’in Erdemli ilçesi, Kargıpınarı Mahallesi’ndeki evinde yaşadı.
Muazzez İlmiye Çığ, 17 Kasım 2024 tarihinde Mersin’in Mezitli ilçesinde 110 yaşında öldü.
Kitapları
# “Kur’an İncil ve Tevrat’ın Sumer’deki Kökeni”, 1995, Kaynak Yayınları
# “Sumerli Ludingirra – Geçmişe Dönük Bilimkurgu”, 1996, Kaynak Yayınları
# “İbrahim Peygamber- Sumer Yazılarına ve Arkeolojik Buluntulara Göre”, 1997, Kaynak Yayınları
# “İnanna’nın Aşkı – Sumer’de İnanç ve Kutsal Evlenme”, 1998, Kaynak Yayınları
# “Zaman Tüneliyle Sumer’e Yolculuk”, 1998, Kaynak Yayınları (genişletilmiş ikinci basım; ilk basım 1993, Kültür Bakanlığı Yayınları)
# “Hititler ve Hattuşa – İştar’ın Kaleminden”, 2000, Kaynak Yayınları
# “Gilgameş – Tarihte İlk Kral Kahraman”, 2000, Kaynak Yayınları
# “Ortadoğu Uygarlık Mirası”, 2002, Kaynak Yayınları
# “Ortadoğu Uygarlık Mirası 2”, 2003, Kaynak Yayınları
# “Sumer Hayvan Masalları”, 2003, Kaynak Yayınları
#“Bereket Kültü ve Mabet Fahiseliği”, 2004, Kaynak Yayınları
#“Vatandaşlık Tepkilerim”, 2004, Kaynak Yayınları
#“Atatürk Düşünüyor”, 2005, Kaynak Yayınları
# “Çivi Çiviyi Söker – Muazzez İlmiye Çığ Kitabı”, Serhat Öztürk, 2002, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
#“Sümerlilerde Tufan – Tufan’da Türkler”, 2008, “Kaynak Yayınları”
Kaynak:Biyografi.info
Mike Tyson, Esas adı Michael Gerard Tyson, Müslüman olduktan sonraki adı Malik Abdul Aziz’dir. 30 Haziran 1966 tarihinde New York’da doğmuştur. Mike Tyson Brooklyn’in arka sokaklarında suç oranının yüksek olduğu bölgelerde uzun yıllar yaşadı. 13 yaşına kadar 30 defadan fazla sokak çeteleriyle karakolluk olduğu ve başta silah taşımak olmak üzere çok çeşitli suçlara bulaştığı bilinmektedir. New York‘taki Tryon Erkekler okulunda okudu. Çok fazla kavgaya karıştığı için eski amatör boks şampiyonu Bob Steaward‘ın dikkatini çekerek eldivenleri ilk kez eline okuldayken geçirmiştir.
1980 yılında efsane boks adamı Cos d’Amato ile tanıştırılır ve Cattskill’e götürülerek boks eğitimi vermeye başlarlar. Antrenörü Cos d’Amato ; 4 Kasım 1985 tarihinde zatürre nedeniyle öldükten sonra yardımcısı Kevin Rooney ile çalışmalarına devam eder.
Mike Tyson, 6 Mart 1985‘te yaptığı ilk profesyonel maçında rakibini 1. rauntta 8. saniyede nakavtla yendi. 20 yaşında dünyanın en büyük boksörleri arasında adı geçmeye başladı ve kısa süre sonra 22 kasım 1986 tarihinde rakibi olan dönemin WBC ağır siklet şampiyonu Jameika asıllı Kanada’lı boksör Trevor Berbick‘i 2. rauntta nakavt ederek WBC Dünya Ağır Sıklet Boks Şampiyonu unvanını kazandı.
7 Mart 1987 tarihinde vatandaşı “Kemik kıran” lakaplı James Smith‘i de puanla yenerek Dünya Boks Birliği WBA kemerini de beline takmayı başaran Mike Tyson 30 Mayıs 1987 tarihinde vatandaşı Pinklon Thomas‘ı da 6. raundda teknik nakavtla mağlup ederek kemerlerini korumayı başarmıştır.
1 Ağustos 1987 tarihinde dönemin Uluslararası Boks Federasyonu IBF ağır siklet dünya şampiyonu Tony Tucker‘la kemer birleştirme maçına çıkan Tyson, rakibini 12 raund sonunda puanla mağlup ederek tartışmasız dünya şampiyonu olmayı başardı.
7 Şubat 1988 tarihinde Robin Givens’la evlendi. 1988 yılında antrenörü Kevin Rooney ile yolunu ayırır. Eşini ve ailesini tartaklama iddialarıyla defalarca karakolluk olan Mike Tyson yine aynı dönemde boksör Mitch Green‘i sokakta darp etme, gece kulübünde olay çıkarma gibi olaylardan da defalarca mahkemelik olmasına karşın her seferinde kefaletle serbest kalmış ve bu mutsuz evliliği 14 Şubat 1989 tarihinde sonlandırmıştır.
1990 yılına kadar yaptığı 37 maçın tamamını kazandı. Mike Tyson, ilk mağlubiyeti 11 Şubat 1990 tarihinde Buster Douglas ile Japonya‘nın Tokyo kentinde yaptığı karşılaşmada aldı ve Dünya Boks Konseyi (WBC), Dünya Boks Birliği’nin (WBA), Uluslararası Boks Federasyonu IBF kemerlerini kaybetti.
1990 yılında ABD Güzellik Kraliçesi’ne tecavüz olayı, Mike Tyson‘ın skandallar zincirinin ilk ve en önemli halkasıydı. Bu suçlamadan 26 mart 1992 tarihinde 3 yıl hapis ile cezalandırıldı. Bu suçtan girdiği hapishanede Müslüman oldu ve Malik Abdülaziz ismini aldı
26 Mart 1995 tarihinde cezası biter bitmez bir barda çıkardığı kavga yüzünden kendisini tekrar mahkemede buldu. Yumrukları kadar, yasa dışı olaylarıyla da anıldı. Ceza evinden çıktıktan sonra ilk maçını 19 ağustos 1995 tarihinde vatandaşı Peter McNeeley karşısında yapar ve 16.113 biletli seyircinin önünde rakibinin diskalifiye olması sonucu ilk raundda galip gelmeyi başarır.
16 Mart 1996 tarihinde Frank Bruno ile yaptığı maçı 3. Raundda kazandı. Bir sonraki maçında dönemin WBA dünya şampiyonu Amerika’lı boksör Bruce Seldon‘la karşılaşır ve rakibini ilk raundda teknik nakavtla mağlup ederek kemeri beline takar. Bu galibiyetten yaklaşık 2 ay sonra dünya şampiyonluk maçına çıkma hakkını uzun süredir elinde bulunduran Evander Holyfield‘la karşılaşan Mike Tyson rakibine 11. raundda mağlup olarak kemerini kaybetti.
28 haziran 1997 tarihinde Evander Holyfield ile yaptığı unvan maçının üçüncü raundunda rakibinin kulağını ısırarak kopardığı gerekçesiyle diskalifiye edildi. 3 milyon dolar para cezası ve İki yıl men cezası olan Tyson’ın Ohio eyaletinde ömür boyu boks yapması yasaklandı.
Yine aynı dönemde sonuçlanan Mitch Greeen davası nedeniyle de 45 bin dolar para cezası ödemek zorunda kalır.
1998 yılının sonlarına doğru lisansı tekrardan aktif edilen Mike Tyson bokstan uzak kaldığı dönemlerde eski Menajeri Don King’e 100 milyon dolarlık tazminat davası açmasına karşın mahkemeyi kaybetmiş ve Kevin Rooney’le olan davası nedeniyle de para cezasına çarptırılmış ve yine aynı dönemde adam yaralama, trafik kazası ve cinsel taciz suçlarından dolayı da para cezalarına çarptırılmıştır. Tyson, bir defasında ise New York‘un Brooklyn kesiminde bir otelde kendisinden imza isteyen, vermeyince de yüzündeki dövmeyle alay eden iki erkek ve bir kadın 3 kişiyi döverek hastanelik etmişti.
Tyson, 16 Ocak 1999 tarihinde Güney Afrika’lı boksör Francois Botha‘yı gergin geçen karşılaşmanın 5. raundunda nakavt ederek tekrar ringlere döndü. 23 Ekim 1999 tarihinde vatandaşı Orlin Norris‘e gong çaldıktan sonra yumruk atması nedeniyle de para cezasına çarptırılmış ve maç sonuca bağlanmadan sona ermiştir.
20 Ekim tarihinde dönemin en önemli isimlerinden Polonya’lı Andrew Golota ile karşılaşan Mike Tyson olaylı geçen karşılaşmanın 3. raundunda Golota’nın Tyson’ın kafa attığını gerekçe göstererek maçtan çekilmesi üzerine galip ilan edilse de maçtan sonra yapılan doping testlerinde kanında esrar ve çeşitli yasaklı maddeler saptanması nedeniyle maç skoru iptal edilmiş ve iki boksörün de lisansları askıya alınmıştır.
Golota karşılaşması sonrası yaklaşık 1 yıl kadar ringlerden uzak kalan Mike Tyson 13 Ekim 2001 tarihinde Danimarka‘lı boksör Brian Nielsen‘i 7. raundda teknik nakavtla mağlup ederek ringlere dönüş yapmış.
8 Haziran 2002 tarihinde WBC , IBF ve IBO dünya şampiyonluk kemerleri için Memphis’te, İngiliz boksör Lennox Lewis ile Mike Tyson arasında yapılan Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonası karşılaşmasında sekizinci rauntta kaybetti.
11 Haziran 2005 tarihinde İrlandalı Kevin McBride ile yaptığı karşılaşmanın yedinci raundunda, ringden çekildi ve boks yapmayı bıraktığını açıkladı.
Mike Tyson, boks kariyeri boyunca toplam 59 maç yapmış, bunlardan 44’ü nakavtla galibiyet olmak üzere 50 kez yenmiş, 6 kez yenilmiş ve 2 maçta sonuçsuz kalmış, 1 maç da berabere bitmiştir.
Boksu bıraktıktan sonra maddi problemler yaşamaya devam eden Mike Tyson önce porno filmde rol almak istemiş sonrasında da K1 , MMA ve UFC kategorilerinde dövüşmek istese de bu isteklerinin hiç biri karşılık bulmamıştır.
Küçük yaşlardan beri güvercin besleyen Tyson, bir güvercinin kafasını koparan birini de hastanelik etmiş. “Kendimi bildim bileli güvercin besliyorum. İnsanlar deli olduğumu düşünüyor ama ölene kadar bu işi yapacağım” diyen Tyson’ın aynı anda bin güvercine baktığı bile olmuş.
Evlilikleri :
1.evliliği: Mike Tyson, 7 Şubat 1988 tarihinde sinema oyuncusu Robin Givens ile evlendi, 14 Şubat 1989 tarihinde boşandı.
2.evliliği: 1997 yılında Monica Turner ile evlendi, 2003 yılında boşandılar.
3.evliliği: 6 Haziran 2009 tarihinde Lakiha Spicer ile Las Vegas’da evlendi. 3 çocukları oldu.
Tyson’ın Muhammed, D’Amato, Mikey, Rayna, Amir, Miguel ve Exodus, Morocco Elijah isimli 8 çocuğu vardı fakat çocuklarından Exodus 26 Mayıs 2009 tarihinde henüz 4 yaşında hayatını kazayla kaybetmiştir.
Esrar içtiğini açıkça söyleyen Mike Tyson‘ın, 2018 yılında esrar endüstrisine girip Kaliforniya‘da 40 dönümlük bir arazi alarak çiftçilere kenevir türlerinin nasıl yetiştirilmesi gerektiğini öğretmek için Tyson Ekme Okulu (Tyson Cultivation School) adında bir okulu da var.
2005 yılında boksu bıraktıktan 15 yıl sonra 29 Kasım 2020 tarihinde ABD‘nin Los Angeles kentindeki Staples Center’da düzenlenen, ikişer dakikalık 8 raunt üzerinden gerçekleştirilen müsabaka için ringe çıkan Mike Tyson‘ın, Roy Jones ile yaptığı maç berabere bitti. Tyson, bu maçtan 20 milyon dolar kazandı.
Mike Tyson, 9 sinema filminde de oynamıştır.
Filmleri :
2013 – Korkunç Bir Film 5
2011 – The Hangover Part II
2011 – Comedy Central Roast of Charlie Sheen
2009 – The Hangover
2008 – Tyson
2006 – Rocky Balboa
2004 – When Will I Be Loved
2001 – Bolivia
1999 – Ölümüne Kadar
Kaynak:Biyografi.info
1975’ten 1977’ye kadar Sınır Muhafaza Birliği’nde ve 1980-1982 yılları arası Sovyet Ordusu’nda görev yaptı. Sovyet Ordusu’nda iken, Minsk’te bulunan 120. Mekanize “Muhafaza” Tümeni’nde bir subaydı. 1979’da Sovyetler Birliği Komünist Partisi ve Beyaz Rusya Komünist Partisi saflarına katıldı .
Aleksandr Lukaşenko, siyasi kariyerine başlamadan önce askerlikten ayrıldıktan sonra 1982-1985 yılları arasında kolektif çiftlik başkan yardımcısı olarak görev yaptı. Şklov ilçesinde Gorodets devlet çiftliği ve inşaat malzemeleri fabrikasında müdür olarak görev yaptı.
1990 yılında Belarus Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Meclisine milletvekili olarak seçildi. 1991 yılında Sovyetler Birliği‘nin dağılmasına karşı oy kullanan Belarus Yüksek Sovyet üyelerinden biriydi. 1993 yılında, Belarus Meclisi Yolsuzlukla Mücadele Komitesi Başkanı olarak hizmet vermeye başladı.
Aleksandr Lukaşenko, Sovyetler Birliği‘nin dağılmasından sonra 10 Temmuz 1994 tarihindeki seçimleri kazanarak Belarus‘un ilk ve tek devlet başkanı oldu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından 1994’e kadar geçen sürede pek çok fabrika ve işletmenin kapatılması, işsizliğin artması ve enflasyonun yükselmesi ülkede ciddi bir ekonomik buhran yarattı. Bu koşullarda ülkeyi Sovyetlerden ayıran ilk hükûmete karşı isyan hareketleri başladı. Eski Sovyet sisteminin modernize edilerek yeniden uygulanacağını vadeden Lukaşenko’ya destek giderek arttı. 1994 yılında yürürlüğe giren yeni Belarus anayasası, Temmuz ayında ilk demokratik başkanlık seçimlerinin yolunu açtı. Seçimin ilk turunda Kebiç % 17,4 oy alırken, Lukaşenko oyların % 45,1’ini aldı. Aynı seçimde Zyanon Paznyak % 12,9 ve Şuşkeviç ise % 9,9 oy aldı. Lukaşenko ikinci turda oyların % 80,1’ini alarak 10 Temmuz 1994 Belarus devlet başkanlığı seçimini ezici çoğunlukla kazandı.
Bu zor şartlar altında iktidara geldikten sonra, kapitalist yağmacılığa karşı sert tedbirler aldı. Bu nedenle iktidarı altında, Belarus kuralları rejimi insan hakları ihlali olarak kabul edilir ve uluslararası hukuka aykırılığı ile ABD ve Avrupa Birliği tarafından diktatör devlet olarak görülmektedir. Bu yüzden Belarus, insan hakları ihlalleriyle Avrupa Birliği tarafından dayatılan yaptırımlara tabidir. Bunda batıdan ziyade doğu devletleriyle uzlaşması, Sovyet dönemi sosyo-ekonomik politikaları örnek alarak ülkeyi kalkındırması etkili olmaktadır. Rusya ile dış ilişkilerinin yanı sıra Kuzey Kore, Türkmenistan, Türkiye, Katar, İran, Küba, Çin, Sudan ve Venezuela ile ilişkilerine öncelik verir. (Irak ile 2003 yılına, Libya ile de 2011 yılına kadar).
Aleksandr Lukaşenko, 9 Ağustos 2020 tarihinde altıncı kez cumhurbaşkanlığına seçildi.
10 Nisan 2006’da Lukaşenko ile beraber Belarus yönetiminin 31 kişilik diğer üst düzey yetkililerinin AB ülkelerine seyahatleri yasaklandı. 18 Mayıs 2006 tarihinde Avrupa Birliği Lukaşenko ve diğer 35 hükûmet yetkilisinin hesaplarını dondurma kararı aldı.
Aleksandr Lukaşenko, 1975 yılında Galina Jelneroviç ile evlendi. Viktor Lukaşenko (d.1975), Dmitry Lukashenko (d.1980), Nikolay Lukaşenko (d.2004) adlarında çocukları vardır. Eşi Galina, Şklov yakınında köyde ailesinin evinde ayrı yaşamaktadır. Onlar hala yasal olarak evli olmasına rağmen, Galina Lukaşenko eşinden ayrıdır ve devlet başkanlığı internet sitesinde yayınlanan biyografisinde Galina’dan hiçbir şekilde söz edilmemektedir. Gayrimeşru oğlu Nikolay, 2004 yılında doğmuştur. Yaygın olarak çocuğun annesinin İrina Abelskaya olduğuna inanılmaktadır. Kendisi özel doktoru iken ilişkisi vardı.
Aleksandr Lukaşenko, 20 Temmuz 1994 tarihinden beri Belarus‘un ilk ve tek devlet başkanıdır.
Kitapları:
République de Bélarus: le chemin de l’avenir
Kaynak:Biyografi.info
Pavel Durov, 10 Ekim 1984 tarihinde Leningrad, Sovyetler Birliği‘nde Valery Durov, Albina Durova çiftinin oğlu olarak doğmuştur. Nikolay Durov adında abisi vardır. Çocukluğunun çoğunu babasının çalıştığı İtalya‘nın Torino kentinde geçirdi. Orta okulu İtalya‘da, lise ve üniversite eğitimini Rusya‘da tamamladı. 2002 yılında başladığı Sankt-Peterburg Devlet Üniversitesi Filoloji bölümünden 2006 yılında mezun oldu.
2006 yılının başlarında Facebook’tan etkilenen Pavel Durov, 19 Ocak 2007 tarihinde Saint Petersburg’da bir Rus limited şirketi olarak VKontakte (VK) adlı şirketini çevrimiçi sosyal medya ve sosyal ağ hizmeti vermek için kurdu. 2013 Kasım ayında baskınlar neticesinde kendisine ait VK’nın yüzde 12 hissesini, Rusya‘nın en büyük internet şirketlerinden Mail.ru’un sahibi İvan Tavrin‘e satmıştır. Daha sonraları Mail.ru, VK’nin yüzde 52 hissesine sahip olarak en büyük hissedar olmuş ve 2014 yılında geriye kalan hisseleri de alarak VK’nin tek sahibi olmuştur.
2011 yılında parlamento seçimlerinde muhalif tutumlarından dolayı hükûmet ile sorun yaşadı.
2013 yılının Nisan ayında Ukrayna olaylarında Rusya hükûmetinin yanında yer almadığından görevinden istifa ettirilmiştir. Pavel Durov, Ukraynalı protestocuların kişisel bilgilerini Rusya güvenlik güçlerine vermeyeceğini, bunun hiçbir yasal yanının olmadığını VK üzerindeki kişisel profilinden açıkça beyan etmiştir.
Nitekim 21 Nisan 2014 tarihinde Pavel Durov, VK’in CEO görevinden alınmıştır. Bunun nedeni olarak şirketinin Rusya devlet başkanı Vladimir Putin‘in müttefiklerinin etkisi altında kaldığını belirtmiştir.
Daha sonrasında gelecek planında geri dönüş olmaksızın Rusya‘yı terk etmiş ve ‘şu an Rusya internet şirketleri için uygun bir ülke değildir’ tanımlaması yapmıştır.
Pavel Durov, Rusya‘yı terk ettikten sonra Güney Amerika‘da bulunan Saint Kitts ve Nevis adında bağımsız bir ada ülkesinden vatandaşlık almıştır. Vatandaşlık için ülkeye 250 bin Amerikan Doları bağış yapmıştır. Ayrıca 300 milyon dolarlık kişisel servetini İsviçre bankalarında tutmaktadır.
Ağustos 2013’te yayın hayatına başlayan çoklu platform desteği sunan, güvenli anlık mesajlaşma servisi olan Telegram Messenger’ı abisi Nikolay Durov ve Axel Neff ile birlikte kurmuştur.
Pavel Durov, 2017 yılında Birleşik Arap Emirlikleri‘ne taşındı ve Telegram’ın genel merkezinin bulunduğu Dubai‘de yaşıyor. Şubat 2021 yılında Birleşik Arap Emirlikleri vatandaşlığına kabul edildi. Pavel Durov, Ağustos 2021’de Fransa vatandaşı olarak vatandaşlığa kabul edildi ve bu ona Avrupa Birliği vatandaşlığını kazandırdı.
Pavel Durov, 2021 yılında Forbes‘e göre 17.2 milyar dolar serveti ile 2021 yılında Dünya’nın en zengin 112. kişisidir. 2024 yılı itibari ile 122nci sırada olup 15,5 milyar dolar serveti vardır.
Pavel Durov, 24 Ağustos 2024 tarihinde Azerbaycan‘dan Fransa‘ya indikten sonra özel jetinden inerken Le Bourget Havaalanı’nda tutuklandı. 4 gün sonra çıktığı 28 Ağustos 2024’te çıktığı mahkemede yurt dışına çıkış yasağı ve 5 milyon euro kefaret bedeli ödemesi karşılığında serbest bırakıldı.
Durov’un üniversitede okurken tanıştığı eski eşi Daria Bondarenko’dan iki çocuğu var: kızı Alina (d. 2009) ve oğlu Mikhail (d. 2010). Ayrıca İsviçre‘de yaşayan Irina Bolgar (d. 1980), Pavel Durov’dan 3 çocuğu olduğunu iddia etmektedir.
Kurduğu organizasyonlar:
– Telegram Messenger (çoklu platform desteği sunan, güvenli anlık mesajlaşma servisi),
– VK (VKontakte) (merkezi Saint Petersburg’da bulunan bir Rus çevrimiçi sosyal medya ve sosyal ağ hizmetidir.),
– Digital Fortress LLC
Kaynak:Biyografi.info
Zuhal Gencer, İstanbul’da doğmuştur. Tiyatro Eğitim Stüdyosu`nda tiyatro oyunculuğu eğitimi gördü. 1984 yılında Taner Barlas ve 5 arkadaşlarıyla birlikte Taner Barlas Mim Tiyatrosu’nun kuruluşunda bulundu. 5 sene burada çalıştıktan sonra 1989 yılında Bakırköy Belediye Tiyatrosunun kuruluş aşamasında yer aldı ve “Zilli Zarife” adlı oyunda oyuncu olarak görev aldı.
Daha sonra Gülriz Sururi Tiyatrosu’da Yeditepe Oyuncuları’da ve Tiyatro Stüdyosu’nda oyuncu olarak çalıştı. 1997 Yılında Kocaeli Şehir Tiyatrosu’nun da kurucuları arasında yer aldı. Halen Kocaeli Şehir Tiyatrosu bünyesinde oyuncu olarak çalışmaktadır.
2007 yılında Çağan Irmak‘ın “Ulak” adlı filminde Cemile karakterini canlandırdı.
Zuhal Gencer Erkaya, evlidir ve bir oğlu vardır.
Ödülleri:
2002 – 14. Ankara Film Festivali, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, Uzak
1995 – 32. Antalya Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu, Sekizinci Saat
1995 – 17. Siyad Türk Sineması Ödülleri, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, C Blok
Rol Aldığı Bazı Tiyatro Oyunları :
2012 – Lulabay : Aslıhan Erguvan – Tiyatro Pangar
2011 – Kösem Sultan : Turan Oflazoğlu – İzmit Şehir Tiyatrosu
2009 – İkinin Biri : Ray Cooney – İzmit Şehir Tiyatrosu
2007 – Yolcu (mesnevi) : Mehmet Sait Karaçoğlu – İzmit Şehir Tiyatrosu
2005 – Yalancının Resmi : Memet Baydur – İzmit Şehir Tiyatrosu
2005 – Tartuffe : Moliere – İzmit Şehir Tiyatrosu
2004 – Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz : Aziz Nesin – Adana Devlet Tiyatrosu
2001 – Bir Şehnaz Oyun : Turgut Özakman – İzmit Şehir Tiyatrosu
2001 – Bir Yaz Gecesi Rüyası : William Shakespeare – İzmit Şehir Tiyatrosu
2000 – Hayat Devam Ediyor – İzmit Şehir Tiyatrosu
1999 – Roberto Zucco : Bernard-Marie Koltès – İzmit Şehir Tiyatrosu
1998 – Lysstrata: Aristopfanes – İzmit Şehir Tiyatrosu
1997 – Hamlet : William Shakespeare – İzmit Şehir Tiyatrosu
1995 – Çöplük : Turgay Nar – Tiyatro Stüdyosu
1994 – Hoş Geldin Amerika : Haluk Işık – Yedi Tepe Oyuncuları
1992 – Tatlı Para : Edward Albee – Gülriz Sururi Tiyatruosu
1991 – Tiyatrocu : Gülriz Sururi – Gülriz Sururi Tiyatruosu
1989 – Zilli Zarife : Haldun Taner – Bakırköy Belediye Tiyatrosu
1986 – Değişim : Franz Kafka – Taner Barlas Mim Tiyatrosu
1985 – Sanat Uzun Hayat Kısa : John Arden – Taner Barlas Mim Tiyatrosu
1984 – Martı (roman) : Richard Bach – Taner Barlas Mim Tiyatrosu
Filmleri ve Dizileri :
2013 – Tamam mıyız? (Feride) (Sinema Filmi)
2013 – Sevdaluk (Hayriye Özbalcı) (TV Dizisi)
2012 – Uçurum (Şükran) (TV Dizisi)
2009 – 2010 – Hanımın Çiftliği (Zehra) (TV Dizisi)
2009 – Güldünya (Hamiyet) (TV Dizisi)
2008 – 2009 – Yol Arkadaşım (TV Dizisi)
2008 – Limon Ağacı (Behice) (TV Dizisi)
2007 – Yersiz Yurtsuz (Nurgül) (TV Dizisi)
2007 – Ulak (Cemile) (Sinema Filmi)
2007 – Sinekli Bakkal (Emine) (TV Dizisi)
2006 – Pars: Kiraz Operasyonu (Sinema Filmi)
2006 – Kabuslar Evi: Tanıdık Yabancı (Derya) (TV Dizisi)
2004 – Arapsaçı (TV Dizisi)
2004 – 24 Saat (Reyhan Öğretmen) (TV Dizisi)
2003 – Esir Şehrin İnsanları (TV Dizisi)
2002 – Uzak (Nazan) (Sinema Filmi)
1999 – 5 Maymun Çetesi (Zuhal) (TV Dizisi)
1998 – Kaç Para Kaç (Nihal) (Sinema Filmi)
1996 – Şaşıfelek Çıkmazı (İnci) (TV Dizisi)
1996 – Solgun Bir Sarı Gül (Sinema Filmi)
1994 – Sekizinci Saat (Esra) (Sinema Filmi)
1994 – Babam Askerde (Sinema Filmi)
1993 – C-Blok (Aslı) (Sinema Filmi)
1992 – Sarı Tebessüm (Sinema Filmi)
1992 – Kanunun Ötesinde (TV Dizisi)
1991 – Issızlığın Ortası (TV Dizisi)
1990 – Devlerin Ölümü (Sanat Yönetmeni) (Sinema Filmi)
1987 – Gecenin Öteki Yüzü (TV Dizisi)
Kaynak:Biyografi.info
Emre Soncan, 1982 yılında Bursa’da doğmuştur. Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesinden mezun oldu. Yüksek Lisansını, Marmara Üniversitesi‘nde yaptı. Emre Soncan, Güvenlik Stratejileri dalında Doktora çalışmalarına devam ediyor.
Emre Soncan, Zaman Gazetesi‘nde Cumhurbaşkanlığı ve Savunma Muhabiri olarak görev yaptı. Bunun yanı sıra askeri projeler, istihbarat, yolsuzluk, ihaleler ve yakın tarih üzerine haberler yazdı.
Zaman Gazetesi’ne el konulmasının ardından, yeni yönetim tarafından işine son verildi.
Emre Soncan’ın 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül‘ün Köşk’te geçirdiği yılların perde arkasını anlatan “Araf’ta 7 Yıl” ve Merhum BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu‘nun hayatını kaybettiği helikopter kazasıyla ilgili, içinde ilk kez yayımlanan belgelerin yer aldığı ‘Son Akıncı – Muhsin Yazıcıoğlu’nun Sır Ölümü’ isimli kitapları bulunuyor.
15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişimi kapsamında, 25 Temmuz 2016 tarihinde İstanbul Sulh Ceza Hâkimliği, aralarında Nazlı Ilıcak’ın da bulunduğu, Emre Soncan ve 41 gazeteci hakkında yakalama kararı çıkardı.
Kitapları :
2015 – Son Akıncı – Muhsin Yazıcıoğlu’nun Sır Ölümü
2015 – Araf’ta 7 Yıl
2011 – Keş Dağı’nda Bir Alperen
Kaynak:Biyografi.info
Emre Soncan, 1982 yılında Bursa’da doğmuştur. Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesinden mezun oldu. Yüksek Lisansını, Marmara Üniversitesi‘nde yaptı. Emre Soncan, Güvenlik Stratejileri dalında Doktora çalışmalarına devam ediyor.
Emre Soncan, Zaman Gazetesi‘nde Cumhurbaşkanlığı ve Savunma Muhabiri olarak görev yaptı. Bunun yanı sıra askeri projeler, istihbarat, yolsuzluk, ihaleler ve yakın tarih üzerine haberler yazdı.
Zaman Gazetesi’ne el konulmasının ardından, yeni yönetim tarafından işine son verildi.
Emre Soncan’ın 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül‘ün Köşk’te geçirdiği yılların perde arkasını anlatan “Araf’ta 7 Yıl” ve Merhum BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu‘nun hayatını kaybettiği helikopter kazasıyla ilgili, içinde ilk kez yayımlanan belgelerin yer aldığı ‘Son Akıncı – Muhsin Yazıcıoğlu’nun Sır Ölümü’ isimli kitapları bulunuyor.
15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişimi kapsamında, 25 Temmuz 2016 tarihinde İstanbul Sulh Ceza Hâkimliği, aralarında Nazlı Ilıcak’ın da bulunduğu, Emre Soncan ve 41 gazeteci hakkında yakalama kararı çıkardı.
Kitapları :
2015 – Son Akıncı – Muhsin Yazıcıoğlu’nun Sır Ölümü
2015 – Araf’ta 7 Yıl
2011 – Keş Dağı’nda Bir Alperen
Kaynak:Biyografi.info
Cihat Aral, 1943 yılında Sivas‘ın Kangal ilçesinde doğmuştur. 1964-1969 yılları arasında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümünde Neşet Günal Atölyesi’nde öğrenim gördü.
Cihat Aral, ilk sergisini 1970 yılında Taksim Sanat Galerisi’nde açtı. Aynı yıl Fransa‘da Paris Ulusal Güzel Sanatlar Yüksek Okulunda resim dalında yüksek lisans yaptı. 1974 yılında Türkiye’ye dönerek İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde öğretim görevlisi olarak göreve başladı. 1976-1980 yılları arasında Görsel Sanatçılar Derneği genel sekreterliği ve başkanlığını yaptı. 1976 yılında “Analar ve Çocukları” adlı 250 metrekare alan üzerine yaptığı kompozisyonu çalışma tamamlanmadan dönemin Antalya Valiliği tarafından yasaklandı.
Yurtiçinde ve yurtdışında birçok kişisel sergi açtı. 1977 yılında 1. Güzel Sanatlar Derneği 1 Mayıs Ödülünü aldıktan sonra hiçbir ödüllü sergiye katılmadı.
1980 yılında 12 Eylül Darbesi‘nden sonra 1983’te tutuklandı, 9 ay Mamak Askeri Cezaevi’nde yattı ve İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki görevinden atıldı. 1989 yılında aynı göreve tekrar geldi, 1994 yılında doçent, 1999 yılında profesör oldu. 2003-2004 yılları arasında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim ve Heykel Müzesi müdürlüğü yaptı.
2004 yılında istifa ederek emekli olan Cihat Aral, yaşamını ve çalışmalarını İstanbul‘da sürdürmektedir. Sanatçının yurt içi ve yurt dışında özel koleksiyonlarda ve müzelerde yapıtları bulunmaktadır.
Cihat Aral, Zehra Aral ile evlendi. Yiğit Aral adında oğlu vardır.
Ödülleri
1977 – Görsel Sanatçılar Derneği, Geleneksel 1 Mayıs Spor ve Sergi Sarayı İstanbul Sergisi Birincilik Ödülü.
Kişisel sergiler:
1970 – Taksim Sanat Galerisi, İstanbul
1974 – Galerie Poisson d’Or, Paris, Fransa
1975 – Cumalı Sanat Galerisi, İstanbul
1986 – Tem Sanat Galerisi, İstanbul
1989 – Soyak Sanat Galerisi, İstanbul
1993 – Atatürk Kültür Merkezi, İstanbul
1996 – İş Sanat Galerisi, İstanbul
1997 – Maltepe Sanat Galerisi, İstanbul
1997 – Transparan Sanat Galerisi, İstanbul
1998 – MEB Sanat Galerisi, İstanbul
1999 – İzmir Resim ve Heykel Müzesi, İzmir
2000 – Caveau des Artistes, Saint-Claude, Fransa
2000 – IRCT, Kopenhag, Danimarka
2000 – Centre Cultural Anatolie, Paris, Fransa
2001 – Ömer Sunar Sanat Galerisi, Ankara
2002 – Antik Sanat Galerisi, İstanbul
2003 – Koşuyolu Sanat Galerisi, İstanbul
2005 – Nurol Sanat Galerisi, Ankara
2006 – Cey Sanat Galerisi, İstanbul
2007 – Harmony Sanat Galerisi, İstanbul
2007 – Gözde Sanat Galerisi, Ankara
2008 – Harmony Sanat Galerisi, İstanbul
2009 – Bilkent Üniversitesi Sanat Galerisi, Ankara
2009 – Terakki Sanat Galerisi, İstanbul
2012 – Rh Sanar Galerisi, İstanbul
2013 – KAV Sanat Galerisi, Ankara
2013 – Retrospektif, İş Sanat Kibele, İstanbul
Kaynak:Biyografi.info
Ömer Faruk Bayhan, 1945 yılında Sivas’ta doğmuştur. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nden mezun oldu. 1970’te TRT’de Dış Kaynaklar Film şefi olarak mesleğe başladı. TRT’de Film İşleri Bölümü müdürlüğü, Dış Kaynaklar Şube müdürlüğü görevlerinde bulunan Bayhan 1989 yılında Ulusal Radyo ve Televizyon’da (URT) program koordinatörlüğü yaptı. Daha sonra 1972 yılında AKS Haber Ajansı’na geçerek yazı işleri servisini yönetti.
1991yılında Show TV’nin kuruluşunda görev aldı ve Show TV’de program direktör yardımcısı olan Faruk Bayhan, 1994’te aynı kanalın genel yayın yönetmenliğine geldi.
1996’dan sonra Kanal D’ye geçerek, Kanal D genel yayın yönetmenliği yaptı. Kanal D’den ayrılıp Star televizyonuna geçti. 2001-2003 yılları arasında Star TV’nin genel müdürü ve yayın yönetmeni olarak çalıştı.
TÜSİAD yönetim kurulunda görev yaptı.
Star’dan ayrıldıktan sonra Zafer Mutlu, Reha Muhtar, Türker İnanoğlu ve Vahit Alpata‘yla birlikte kanal kurmak için yeni oluşan Vizyon TV projesinde yer aldı. Vizyon TV yayına başlayamadan kapandı.
Show TV’deyken “Sıcağı Sıcağı’na”, “Yangın Var” gibi programlar yaptı.
Faruk Bayhan, Star’da Genel Müdürlük yaptıktan sonra 2004 yılında Med Yapım’a geçmişti. Bir yılı aşkın bir zamandır Med Yapım’da “Projeler Koordinatörü” olarak görev yapan Bayhan, bu süre içinde Sahra ve Ağa Kızı gibi çok izlenen dizilere imza attı. 2005 yılının ekim ayında Med Yapım’dan ayrıldı.
2007 yılında Kanal 1’de genel müdürlük görevinde bulundu. 2007 yılında Kanal 1 görevinden önce 2005 – 2007 yılları arasında MOST prodüksiyon sahibi Mustafa Oğuz ile FM adlı şirketi kurdular. Yalancı Yarim, İlk Aşkım ve Sıla adlı dizileri yaptılar.
2012 yılının Ağustos ayında Faruk Bayhan, Yiğit Şardan ve Fatih Aksoy “MF Yapım” ismiyle şirket kurarak ortak oldular.
TÜRVAK Sinema-Televizyon Özel Eğitim Merkezi’nin Yapım, Yönetim Bölümü’nde uzman eğitmen olarak sektöre nitelikli elemanlar yetişmesine katkıda bulunmaktadır.
Faruk Bayhan Semra Bayhan ile 1972 yılından beri evli olup biri kız biri erkek olmak üzere 2 çocuk sahibidir. Kızından 2 torunu vardır
Tayfun Güneyer‘in senaryosunu yazdığı, yapımcılığını Faruk Bayhan’ın yaptığı, Yusuf Pirhasan’ın yönetmenliğini yaptığı “Baba Candır” adlı dizide Settar Tanrıöğen, Uraz Kaygılaroğlu, Özgün Karaman, Melis Tüzüngüç, Tülay Bursa, Berna Koraltürk, Tolga Pancaroğlu, Ertunç Tuncer, Selda Özbek, Mehmet Ulay, Dila Akbaş Bayrak ile beraber oynamıştır.
2019 yılında Fox TV ekranlarında yayınlanmakta olan yapımcılığını Faruk Bayhan’ın yaptığı ve yönetmeni Yusuf Pirhasan olan Mucize Doktor dizisinde Taner Ölmez, Savant Sendromlu doktor asistanı Ali Vefa karakterini canlandırırken, Mucize Doktor dizinin başrollerinde Onur Tuna, Murat Aygen, Sinem Ünsal, Fırat Altunmeşe, Gökçe Akyıldız ve Reha Özcan, yer aldı.
Yapımcı olarak Bulunduğu Filmleri :
Yapımcı :
2019 – Mucize Doktor (TV Dizisi)
2019 – Aşk Ağlatır (TV Dizisi)
2018 – Bir Umut Yeter (TV Dizisi)
2018 – Bir Litre Gözyaşı (TV Dizisi)
2017 – Seven Ne Yapmaz (TV Dizisi)
2017 – Kalp Atışı (TV Dizisi)
2017 – Kadın (TV Dizisi)
2016 – Seviyor Sevmiyor (TV Dizisi)
2015 – İlişki Durumu: Karışık (TV Dizisi)
2015 – 2016 – Baba Candır 2. Sezon (TV Dizisi)
2014 – Zeytin Tepesi (TV Dizisi)
2013 – Bir Aşk Hikayesi (TV Dizisi)
Kaynak:Biyografi.info
Tümay Özokur ajansına başlı olarak çalışmaktadır. 1964 yılında Ankara’da TRT’de Radyo Tiyatrosu kadrosuna dahil oldu. Radyo Tiyatrosu, okul radyosu, arkası yarınlar, mikrofonda tiyatrolar, çocuk bahçeleri programlarında görev aldı. Yıldırım Önal, Kerim Afşar, Cüneyt Gökçer, Macide Tanır, Işık Yenersu, Çetin Tekindor, Cihan Ünal ile birlikte çalışma imkanları oldu.
1996 yılında “Çılgın Bediş” adlı dizide Müdire Nazime Hanım karakterini canlandırırken Yonca Evcimik, Çiçek Dilligil, Selahattin Taşdöğen, Ayten Erman, Sinan Bengier, Haldun Boysan, Dolunay Soysert ile beraber oynadı.
2003 yılında yönetmenliğini Kudret Sabancı’nın yaptığı “Aliye” adlı dizide Sanem Çelik, Ayla Algan, Nejat İşler, Halit Ergenç, İlhan Şeşen, Eser Yenenler, Barış Falay, Burçin Terzioğlu ile birlikte rol aldı.
2008 yılında Aşk Tutulması adlı sinema filminde Tolgahan Sayışman, Fahriye Evcen, Murat Akkoyunlu, Ali Erkazan, Suzan Aksoy, Filiz Ahmet, Feridun Düzağaç ile beraber oynadı.
10 Kasım 2014 tarihinde TRT1‘de yayınlanmaya başlayan ve başrollerini Ceyda Düvenci, Mustafa Üstündağ, Bülent Şakrak paylaştıkları “Aşkın Kanunu” adlı dizide Ayten Uncuoğlu Kadriye karakterini canlandırmıştır.
Ödülleri :
1994 – 16.Siyad Türk Sineması Ödülleri – En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Çıplak)
Rol Aldığı Bazı Tiyatro Oyunları:
2008 – Bayrak (oyun) (Berkun Oya) – Tiyatro Krek
1968 – Allı ile Güllü (Ayme Marcel ve Helene Hilly) – Ankara Sanat Tiyatrosu
1967 – Küçük Prens (Exupery) – Ankara Sanat Tiyatrosu
Filmleri ve Dizileri :
2014 – Olur Olur! (Sinema Filmi)
2014 – Aşkın Kanunu (Kadriye) (TV Dizisi)
2014 – Ağlatan Dans (Dilek Demir) (TV Dizisi)
2013 – Özür Dilerim (Nalan) (Sinema Filmi)
2013 – Yarım Kalan Mucize (Kezban ) (Sinema Filmi)
2013 – Kadın İşi: Banka Soygunu (Anne) (Sinema Filmi)
2013 – Gelmeyen Bahar (Feriha) (Sinema Filmi)
2013 – Benimle Oynar mısın? (Despina) (Sinema Filmi)
2013 – 20 Dakika (TV Dizisi)
2011 – Sensiz Olmaz (Muhterem) (TV Dizisi)
2011 – Eylül (Aslı) (Sinema Filmi)
2010 – Kurtlar Vadisi Filistin (Abdullahın Annesi) (Sinema Filmi)
2009 – Rina (Perizat) (Sinema Filmi)
2009 – Başka Dilde Aşk (Mürvet(Zeynep’in Annesi)) (Sinema Filmi)
2008 – Usta (Ayten) (Sinema Filmi)
2008 – Gökten Üç Elma Düştü (Kayınvalide) (Sinema Filmi)
2008 – Aşk Tutulması (Latife) (Sinema Filmi)
2007 – 2010 – Kavak Yelleri (Ayşe Güngör) (TV Dizisi)
2006 – Sis ve Gece (Madam Eleni) (Sinema Filmi)
2006 – Janjan (Nurcan Harmancı) (Sinema Filmi)
2005 – Dilekler Zamanı (Yaşar’ın Annesi)(TV Filmi)
2004 – Tam Pansiyon (TV Dizisi)
2004 – Haziran Gecesi (Sadiye) (TV Dizisi)
2004 – Avrupa Yakası (Ayten) (TV Dizisi)
2004 – Aliye (İkbal Karahan) (TV Dizisi)
2003 – Kırık Ayna (Hicran) (TV Dizisi)
2003 – Hürrem Sultan (Dilbaz Kalfa) (TV Dizisi)
2003 – Estağfurullah Yokuşu (Mualla) (TV Dizisi)
2002 – Emanet (TV Dizisi)
2002 – Derya & Deniz (Börülce) (TV Dizisi)
2002 – Canım Kocacığım (TV Dizisi)
2001 – Yeşil Işık (Sinema Filmi)
2001 – Tatlı Hayat (Madam Anjel) (TV Dizisi)
2001 – Nisan Yağmuru (TV Dizisi)
2001 – Maruf (Ebe Kadın) (Sinema Filmi)
2000 – Dadı (Katı Satı) (TV Dizisi)
1999 – Eylül Fırtınası (Nurten) (Sinema Filmi)
1999 – Dilber (Rabia) (TV Filmi)
1998 – Kaçıklık Diploması (Sinema Filmi)
1997 – Sır (Kısa Film)
1996 – 2001 – Çılgın Bediş (Müdire Nazime Hanım) (TV Dizisi)
1995 – Yer Çekimli Aşklar (Sinema Filmi)
1994 – Babam Askerde (Sinema Filmi)
1993 – Gece, Melek Ve Bizim Çocuklar (Sabahat) (Sinema Filmi)
1992 – Çıplak (Sinema Filmi)
1992 – Cazibe Hanımın Gündüz Düşleri (Fal Baktırmaya Gelen Kadın) (Sinema Filmi)
1991 – İlk Aşk (Sinema Filmi)
1990 – Soğuktu Ve Yağmur Çiseliyordu (Komşu Kadın) (Sinema Filmi)
1989 – Tiyatro Belgeseli (Sinema Filmi)
1989 – Ayaşlı ve Kiracıları (Süsen) (TV Dizisi)
1988 – Bir Tren Yolculuğu(TV Filmi)
Kaynak:Biyografi.info
Sadık Gültekin, 1961 yılında İstanbul‘da doğmuştur. Ütopya yarışmacısı Altar Gültekin oğludur. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden mezun olduktan sonra yine İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde yüksek lisans programını tamamladı
NTV ve CNBC-e televizyon kanallarında eğitim programları yapımcısı ve sunuculuğu yaptı. Aynı zamanda Vatan Gazetesi‘nde eğitim yazarı olarak görev yapmaktadır.
Sadık Gültekin, birçok üniversitenin eğitim danışmanlığı görevini de yapmakta ve Yakın Doğu Üniversitesinde Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktadır. Bunların dışında yıl içinde 60-70 şehir gezmekte ve her şehirde öğrencilere yönelik paneller yapmaktadır.
Kaynak:Biyografi.info
Nazlı Sultan Yayla, 1989 yılında Mersin’de doğmuştur. İstanbul’da yaşamaktadır.
Nazlı Sultan Yayla, evli idi. Eşinin soyadı Kayaaslan’dır. Beren (d.2011) adında bir kızı vardır.Boşanmıştır. 2015 Eylül ayında yarışmakta olduğu İşte Benim Stilim All Star yarışmasına tazminatını ödeyerek ayrıldıktan sonra 6 yıldır tanıştığı sevgilisi Ümit Akbulut ile evleneceğini belirtip Fransa’ya gitti.
Nazlı Sultan Yayla, 25 Kasım 2014 tarihinde “Bu Tarz Benim” yarışmasına konuk olarak katılıp jüriden 3 yıldız alarak yarışmaya katılmaya hak kazandı.
Nazlı Sultan Yayla, 30 Kasım 2014 tarihinde başlayan ikinci sezon “Bu Tarz Benim” adlı yarışma programına katıldı. Safiye Soyman ve şarkıcı Soner Sarıkabadayı’nın konuk jüri olduğu gecede ise sunuculuğunu Öykü Serter‘in üstlendiği programın jüri kadrosunda; Nur Yerlitaş, İvana Sert, Uğurkan Erez ve Kemal Doğulu yer alıyor. Programın Yeni Sezon Eleme Gecesi’nde ünlü modacı Erol Albayrak defilesi de yapıldı.
Ada Derya Yarar, Amila Kuruoğlu, Bahar Olgun, Gülay Hançer, Emel Özkızıltaş, Gülnihal Candan, Gülcan Salel, İlbilge Uzun, Maria Surina, Melisa Çeliker, Müge Ökten, Nazlı Hamarat, Gülşah Yanaş, Özden Cerrahoğlu, Tuğçe Kaya, Zeynep Öztürk, Gökçe Markal, Melisa Şahin, Arife Deniz ile yarışacak.
31 Ağustos 2015 tarihinde Tv8 ekranlarında başlayan 4. Sezon “İşte Benim Stilim” yarışmasına katıldı. Jüri üyeliğini İvana Sert, Nur Yerlitaş, Kemal Doğulu ve Uğurkan Erez’in yaptığı ve sunumunu Öykü Serter’in yaptığı bu yarışmada Aycan Nurcan Şencan, Ayşegül Melisa Doğan, Ayşenur Balcı, Çiğdem Çelik, Emel Özkızıltaş, Ezgi Baylar, Ezgi Ünal, Gizem Güler, Gülnihal Candan, Gülşah Yılmaz, Maria Surina, Nazlı Hamarat, Nazlı Sultan Yayla, Özden Cerrahoğlu, Tuğçe Ergişi ile yarışacak.
5 Eylül 2015 gecesi yapılan ilk eleme gecesinde Jüri oylaması sonunda Maria Surina elendi.
Nazlı Sultan Yayla, 2015 Eylül ayında yarışmakta olduğu İşte Benim Stilim All Star yarışmasına tazminatını ödeyerek ayrıldıktan sonra 6 yıldır tanıştığı sevgilisi Ümit Akbulut ile evleneceğini belirtip Fransa’ya gitti.
Kaynak:Biyografi.info
Ayşe Egesoy, 1970 yılında TRT‘de Personel Şubesi’nde memur olarak çalışmaya başladı ve burada 17 yıl boyunca görev yaptı. Bu süre zarfında 1977 yılında spikerlik sınavını kazanarak televizyon anons spikerleri arasında yer almıştır. 1991 yılında TRT‘den ayrılarak özel televizyon kanallarında kariyerine devam etmiş ve Star1 TV’de “Bir Cumartesi Eğlencesi” ve “Sekizinci Renk” gibi programların sunuculuğunu üstlenmiştir. Ayrıca uzun yıllar boyunca “Gecemiz, Bir Cumartesi, Daldan Dala, Vizyon, 5. Mevsim” gibi çeşitli eğlence ve yarışma programlarını da sunmuştur.
Ayşe Egesoy, sunuculuk kariyerinin yanı sıra yaklaşık 25 yıldır üniversiteler ve özel dil okullarında diksiyon, fonetik, ses ve nefes teknikleri üzerine eğitimler vermektedir. Ayrıca edebiyat ve müzik alanında da aktif olan Egesoy, “Benim Adım Şiir”, “Hoş Geldin” ve “Gül Şehri” adlı üç albüm çalışmasına imza atmış ve “Sevgi Ustaları” adlı bir şiir antolojisi yayımlamıştır.
Ayşe Egesoy, kariyeri boyunca 42 basın ödülü kazanmış ve ailesinden kalan İstiklâl Madalyası sahibidir.
Ayrıca Devlet ve Protokol sunucusu unvanına da sahiptir.
Ayşe Egesoy, 1976 yılında Ali Kemal Egesoy ile evlendi. 1977 yılında Kemal adını koydukları bir oğlu oldu.
Albümleri :
Benim Adım Şiir
Hoş Geldin
Gül Şehri
Kaynak:Biyografi.info
Edi Rama, 4 Temmuz 1964 tarihinde Arnavutluk‘un başşehri Tiran‘da doğmuştur. Annesi Aneta Rama (kızlık soyadı Koleka), Vlora kökeli tıp doktorudur. Heykeltraş olan babası Kristak Rama, Pavaresise Monumenti, anıtı başta olmak üzere shote Galica için Kukës’taki anıtı yapmıştır. Edi Rama, 1982’de Tiran Sanat Akademisi resim bölümünden mezun oldu. 1986 yılında Tiran Sanat Akademisi’nde yüksek lisansını tamamladıktan sonra sanat çalışmaları için dört yıl Fransa’da geçirdi. 1998 yılında Arnavutluk’a döndü.
Burada totaliter rejime karşı harekette aktif olarak yer aldı. Sanat Akademisi’nde yoğun olarak yer aldığı rejim karşıtı aktivitelerine bu kurumdaki hocalığı döneminde de devam etti.
Edi Rama, genç yaşta Dinamo Tiran’da profesyonel basketbol oynadı. Ayrıca Arnavutluk milli basketbol takımına seçilip oynadı. Babası Kristaq Rama’nın ölümünden sonra siyasi kariyerine resmen başladı. Arnavutluk’taki komünizmin çökmesinin ardından, ilk demokratik hareketlere karıştı. Öğrenci hareketine girdi ancak kısa sürede ideolojik konularda Sali Berişa ile fikir ayrılığına girip ayrıldı. 1994’te Rama, Fransa’da sanat hayatını sürdürmek için ülkeden ayrıldı. Fransa’da resim kariyerine başladı. Eski öğrencisi ve yakın arkadaşı Anri Sala ile birlikte Rama birçok sergiye katıldı.
1990’lı yıllarda Arnavut muhalif basınının en etkili kalemlerinden olan Edi Rama, birçok gazetecilik kitabı derlemesine imza atmıştır. 1996 yılında Arnavutçaya çevirdiği ünlü Rus ressam Vasili Kandinski’nin kitabını, özgün bir tahlilini ekleyerek yayımlamıştır. Yazarın kitapları arasında çizim, yazı ve özel belgeler içeren sanat kitabı ayrı bir yer tutmaktadır (2009). Edi Rama, 1998-2000 yılları arası Kültür, Gençlik ve Spor Bakanı ve 11 Ekim 2000 – 25 Temmuz 2011 tarihleri arasında, on bir sene boyunca, Tiran Belediye Başkanlığı yaptı. 10 Ekim 2005 tarihinden beri Arnavutluk Sosyalist Partisi’nin lideridir.
2000 yılında Edi Rama, Tiran belediye başkanlığına aday oldu. Belediye başkanlığı seçimlerini, oyların neredeyse % 57’sini alarak büyük bir zaferle kazandı. Edi Rama 2004 yılında Dünya Belediyeler Birliği Başkanı (World Mayor) olarak seçildi. 23 Haziran 2013 tarihinde, Sosyalist Partisi’nin önderliğindeki koalisyon ile seçimleri kazanarak başbakan oldu.
Edi Rama, 15 eylül 2013 tarihinden beri Arnavutluk başbakanıdır.
Edi Rama, siyasi görevlerinin yanı sıra ‘ciddi’ aktif bir ressamdır. Babası da bir heykeltıraş olan Rama, Tiran Sanat Akademisi’nde profesör unvanına sahiptir. Aktif resim ve çizim çalışmaları bulunmaktadır.
1986–1991 yılları arasında Matilda Makoçi ile evli olan Edi Rama, 2010 yılında sivil toplum aktivisti olan Lindita “Linda” Rama (kızlık soyadı Xhillari) ile evlendi. Zaho Rama (d.2014) adlarında iki çocuğu vardır. İlk evliliğinden Gregor adında bir oğlu var.
Kitapları:
2011 – Kurban
Kaynak:Biyografi.info
Şimal‘in 400’e yakın bestesi bulunuyor. İlk olarak 2012 yılında çıkış yapan şarkıcı, Başlangıç adlı albümünün prodüktörlüğünü Özken Ulusoy, aranjörlüğünü Taşkın Sabah ve Erdem Kınay üstlendi. Albümde yer alan ve sözleri Şimal Tebessüm Eden’e ait olan ‘Şimal Yıldızı’ adlı şarkının klip yönetmenliğini Enmir Khalilzadeh üstlendi.
Şimal, 2022 yılında yakalandığı meme kanserini uzun bir tedavi sonrası yendi. Ancak daha sonra 2024 yılının Ocak ayında beyninde tümör olduğunu öğrendi ve tedavisine başladı.
Albümleri :
2012 – Başlangıç
Kaynak:Biyografi.info
2001 yılında Profesör ünvanını alan Orhan Tatar, akademik yaşamında birçok ulusal ve uluslararası proje yürütücülüğü yanı sıra, çok sayıda ulusal ve uluslararası makale ve kitap yazmıştır. Üniversitelerde Rektör yardımcılığı, Dekanlık, Beden Eğitim ve Spor Yüksekokulu Müdürlüğü, İş Sağlığı ve Güvenliği kurucu Bölüm Başkanlığı gibi görevler üstlenmiştir. 2007 yılında Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde dekan olarak görev yapmaya başladı.
2019 yılından beri Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Ana Bilim Dalı başkanı olarak görev yapmaya başladı.
Orhan Tatar, 2023 yılı Ocak ayında AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürlüğü görevine atanmıştır. Bu görevinin yanı sıra Kasım 2018 tarihinden itibaren TÜBİTAK Turkish Journal of Earth Sciences dergisi baş editörlüğü görevini yürüttü. Prof. Dr. Orhan Tatar TÜBİTAK Başkanlığı tarafından, Bilim ve Toplum Daire Başkanlığı Akademik Dergiler Müdürlüğü’nce yayımlanan Türk Yerbilimleri Dergisi’nin Başeditörü olarak 2 yıl süreyle görevlendirilmiştir
2023 yılı Ocak ayında T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı AFAD, Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü görevine getirildi.
Prof. Dr. Orhan Tatar, Yrd.Doç.Dr.Gülcan TATAR ile evli ve bir erkek çocuğu babasıdır.
Kaynak:Biyografi.info
Victor Osimhen, futbola Nijerya‘nın Lagos kentinde bulunan Ultimate Strikers Academy’de başladı. 2015 FIFA U-17 Dünya Kupası’ndaki performansıyla dikkat çektikten sonra Ocak 2016’da VfL Wolfsburg ile bir ön sözleşme imzaladı ve Ocak 2017’de kulübe resmen katıldı.
Victor Osimhen, profesyonel kariyerine 1 Ocak 2017 tarihinde 3.5 milyon euro bedelle transfer olduğu VfL Wolfsburg’da başladı. Kulüpte geçirdiği bir buçuk sezonun ardından 2018-2019’da Belçika ekibi Charleroi’ye kiralık olarak transfer oldu ve 1 Temmuz 2019’da R.Charleroi SC 3.50 milyon euro karşılığında Osimhen’in bonservisini aldı. 1 Ağustos 2019’da 22.40 milyon euro bedelle Fransa‘nın futbol kulübü Lille’ye transfer olarak Ligue 1 kariyerine başladı. Fransız kulübündeki tek sezonunda on sekiz gol attı.
Victor Osimhen 1 Eylül 2020 tarihinde, kulüp rekoru olan 77.5 milyon € karşılığında İtalya‘nın Serie A ekibi Napoli’ye transfer oldu ve 2021-2022 sezonunda Serie A En İyi Genç Oyuncu ödülünü kazandı. Bir sonraki sezonda, 26 golle ligin en skorer oyuncusu olarak Afrikalı bir oyuncu için rekor kırdı ve Napoli‘nin 33 yıl sonra ilk Serie A şampiyonluğunu kazanmasına yardımcı oldu. Performansından dolayı ligin En İyi Forveti ödülünü kazandı ve birkaç ay sonra da Serie A’da Yılın Futbolcusu seçildi. Osimhen şu anda Serie A tarihinde en çok gol atan Afrikalı oyuncu konumundadır.
2021’de Napoli-Inter maçında Milan Skriniar ile kafa kafaya çarpışması sonrası Osimhen ciddi bir yüz yaralanması geçirdi. Yaklaşık 3.5 saat süren bir ameliyatın ardından yüzüne 6 plaka çenesine ise 18 vida yerleştirildi. Bu nedenle maske takıyor.
Blessing adında biri ile evlidir ve Haly (d.2022) adında kızı vardır.
3 Eylül 2024 tarihinde Galatasaray spor Kulübüne kiralık olarak geldi.
Victor Osimhen, Nijerya‘nın kazandığı 2015 FIFA U-17 Dünya Kupası’nda Altın Ayakkabı ödülünü kazandı. İlk milli maçına Haziran 2017’de çıktı. 2019 ve 2023’te Afrika Uluslar Kupası’nda oynadı ve son turnuvada finale kadar yükseldi. Şu anda Nijerya milli takımının tüm zamanlardaki en golcü üçüncü oyuncusudur.
Profesyonel Futbol Kariyeri:
2017-2019 – Wolfsburg
2018-2019 – Charleroi (kiralık)
2019-2019 – Charleroi
2019-2020 – Lille
2020- —– – Napoli
2024- —– – Galatasaray (kiralık)
Millî takım kariyeri:
2015 – Nijerya U-17
2015-2019 – Nijerya U-23
2017- Nijerya 35
Kaynak:Biyografi.info
Baba Mondi, 9 Mayıs 1959 tarihinde Arnavutluk‘un Avlonya ilçesinde doğmuştur. Asıl adı Edmond Brahimaj (Hacı Baba Edmond Brahimaj)’dır. Yaygın olarak Baba Mondi olarak bilinir, Arnavut bir dini lider ve Bektaşi Tarikatı’nın sekizinci Bektaşi Dedebaba’sıdır. Ortaokulu Vlorë’de bitirdi ve Askeri Akademi’den mezun oldu. 1982 yılında başlayarak Arnavutluk Halk Ordusu’nda subay oldu. 1991’in başında askerlik görevinden terhis edildi. 2 Ocak 1992 tarihinden itibaren sonra Dedebabalık’ta eğitim gördü ve 16 Mayıs 1996 tarihinde derviş oldu.
Baba Mondi, Arnavut müslüman dini lider, Haci Dedebaba Reshat Bardhi’nin 2 Nisan 2011 tarihinde ölmesinden sonra, dünyadaki bütün Bektaşilerin dini lideridir. Görevini Tiran‘daki Dünya Bektaşi Merkezinde sürdürüyor.
Baba Mondi, 21 Eylül 2024 tarihinde Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ile Bektaşi Tarikatı Egemen Devleti’nin kurulması hakkında görüştü. Baba Mondi, verdiği bir röportajda yeni devlette vatandaşlığın Vatikan‘ın yapısına benzer şekilde din adamları ve idarede yer alan kişilerle sınırlı olacağını belirtti. Ayrıca egemen statüye ulaşmanın Bektaşi Tarikatı’nı ve hem Müslüman dünyasını hem de küresel toplumu etkileyen radikal ideolojilerle mücadele etme yeteneğini güçlendireceğine inandığını ifade etti.
Bektaşi Tarikatı Egemen Devleti (Arnavutça : Shteti Sovran i Urdhrit Bektashi ), Bektaşi Tarikatı’nın şu anki Dünya Merkezi’nin bulunduğu Arnavutluk, Tiran‘da tamamen yerleşecek önerilen bir Avrupa mikro devleti ve şehir devletidir. Kurulduğu takdirde Vatikan Şehri’nden daha küçük olacak ve toplam 27 dönümlük (0,11 km2 ) kara alanıyla dünyanın en küçük kara alanına sahip ülkesi olacaktır.
Kaynak:Biyografi.info
17 yaşında 10. sınıfı bitirdi. Tıp veya hukuk okumak istiyordu ama okutmadılar ve Belediyede çalışmaya başladı. Ailesine Her ay maaşından 300 Mark yardım ediyordu.
19 yaşında bir Stefan adında bir Alman’a aşık olup evleniyor. Fakat Türkiye’den kağıtları yetişmediği için 1999 sonunda sadece imam nikahı ve düğün yapıyor. Babası gurur duysun diye o parasızlıkta bin kişilik bir salonda görkemli bir düğün yapar. Bankaya 15 bin Euro borçlanır. Eşinin de 12 bin Euro’luk borcuyla, daha da zora girerler. Ve ödeyebilmek için deliler gibi çalışmaya başlarlar. 4-5 işte birden çalışıyordu. Hatta bazen yorgunluktan ofiste uyuya kalıyordu. Sabah 7′den akşam 4′e kadar belediyede çalışıyordu. Sonra sokakta sebze satmaya gidiyordu. Hafta sonları garsonluk yapıyordu. Cuma, cumartesi bir diskotekte kapıcılık yapıyordu. Orada cumartesi sabah 7′ye kadar çalışıyordu. 2 saat uyuyup Pazar sabah 10′da garsonluğa gidiyordu. Arada annesiyle evlere temizlikçiliğe de gidiyordu. Eşi de hem belediyede çalışıp, hem sebze sattığı halde yetmiyordu para. Çünkü kazandıklarının 300 Mark’ını hâlâ ailesine veriyordu, destek olarak.
Bir gazete ilanı ile internette striptiz yapmaya başladı. Sonra bir diskotekte striptizciliğe başladı. Go-go girl’lük yaptı (Yarı çıplak dans),Çıplak foto modellik yaptı. Ve gelen teklifler üzerine 2001 sonunda porno filmlerde oynamaya başladı. Sonradan kağıtları gelip Alman vatandaşlığına geçiyor ama o zaman da Kekilli nikah istemiyor ve bir süre sonra da eşinden ayrılıyor. 10′dan fazla porno film yaptı. Belediyedeki işinden de ayrıldı porno film yapmayı da bıraktı ve Essen’e taşınarak masada çıplak dans edilen bir kulübün şefliğini yaptı. Bütün bunlar 22 yaşına kadar oldu bitti.
Bir gün sokakta alışveriş yaparken tesadüfen keşfedildi Sibel Kekilli. O sıralarda Duvara Karşı filmi için 20 yaşlarında bir Türk kızını arayan Fatih Akın, 350 aday arasından onu seçti. Fatih Akın’ın Duvara Karşı filmiyle uluslarası boyutta tanınan bir oyuncu oldu. Altın Ayı ve Altın Portakal başta olmak üzere birçok ödüle layık görüldü. Sibel Kekilli’nin adı Fatih Akın’ın yönettiği Duvara Karşı filmindeki başarısı kadar, bir zamanlar oynadığı porno filmlerle de anılıyordu. Duvara Karşı filminin yayınlanmasından kısa bir süre sonra, Alman tabloid gazetesi Bild-Zeitung gazetesi daha önce Dilara sahne ismiyle rol aldığı pornografik filmleri ortaya çıkardı.
Sibel Kekilli :
![]() |
![]() |
![]() |
Porno filmlerde oynamayı isteyerek ya da planlayarak yapmadım. Çok çalışıyordum, ölüyordum yorgunluktan. Bu değişik işlerden sonra yoruldum ve bir işte aynı parayı kazanmak istedim. Onun için erotik film sektörüne girdim. Ben sadece birkaç kere kısa zamanda çalıştım bu sektörde. Bu bir kere olmuş bir şey ve silinmeyecek kötü ve değersiz bir tecrübeydi. Ben bu sektörden çıktıktan sonra şansıma tesadüfen “Duvara Karşı” casting teklifi geldi zaten
|
diyor.
2006 yılında Ömer Uğur‘un yönettiği “Eve Dönüş” filminde Mehmet Ali Alabora ile birlikte oynadı. 2006 yılında Çek yönetmenler Dana Vávrová ve Joseph Vilsmaier’in Der letzte Zug (Son Tren) adlı filmlerinde rol aldı.
“Duvara Karşı”dan sonraki pek çok teklif arasında Almanlar’dan Türk kızı rolleri, Türklerden de çıplaklığın ön planda olduğu rol teklifleri bulunuyordu. Ama onun amacı çevireceği iki filmde de çıplak olmadan da bir şeyleri başarabileceğini kanıtlamaktı. Artık iyi bir hikayesi olan bir filmde senaryo gerektiriyorsa soyunacağını söyleyen Sibel Kekilli İtalyan Yönetmen Tornatore tarafından başrol teklifi alıyor. Bir fahişeyi canlandıracaktı. Ama yönetmen Sibel’i genç ve sıska buldu. “Orada da vardı mesela çıplaklık, ama olsa oynardım” diyen Sibel Kekilli bu konudaki mesajı da net bir biçimde veriyor.
![]() |
![]() |
![]() |
Ailem bana küs. Haklılar. Onlar için zor, ama neden hiç konuşmadılar benimle. Akrabalarım kızıyor. Ama en zorlu, parasız günlerimde yanımda yoktular. Hastanedeyken de aramadılar. Şimdi porno filmde oynadım diye birden hayatıma müdahale hakları var sanıyorlar. Türk erkekleri hem internetten filmleri izleyip, hem namus bekçiliği yapıyorlar. Geçtikleri mesajları okusam asıl porno neymiş görürsünüz. ‘Kimse kusura bakmasın ama bu benim hayatım, siz kendi namusunuza bakın diyorum’ onlara.
|
Sibel Kekilli, şimdi ise yaşamını birlikte olduğu Finlandiyalı oyuncu Antti Luusuaniemi ile Finlandiya’da sürdürüyor. Sibel Kekilli 2009 da Tony Laine’in yönettiği Pihalla adlı romantik komedide başrolü üstlendi. Finlandiya’nın tanınmış oyuncularından biri olan Mikko Leppilampi ile kamera karşısına geçen Kekilli, filmde, bir iş adamının karısıyken park bekçisine aşık olan Laura adlı kadını canlandırıyor.
2011 yılında dünyaca ünlü Game Of Thrones (Taht Oyunları) dizisinin ilk sezonuna katıldı. Dizide Peter Dinklage‘nin canlandırdığı Tyrion Lannister karakterinin sevgilisi; Shae adlı bir fahişeyi canlandıran Sibel Kekilli oldukça olumlu eleştiriler aldı. 2014 yılında diziden ayrıldı. Dizide Shae adlı bir fahişe karakterini canlandırdı. Nikolaj Coster Waldau, Lena Headey, Emilia Clarke, Peter Dinklage, Kit Harington, Charles Dance, Iain Glen, Sibel Kekilli gibi oyuncular da bu dizide oynadı.
2009 yılında Finlandiyalı oyuncu Antti Luusuaniemi ile birlikte olmaya başladı ve sırf bu yüzden Almanya‘dan Finlandiya‘ya taşındı. 2010 yılında Sibel Kekilli ile Antti Luusuaniemi beraberliği sona erince Kekilli Almanya‘ya geri döndü.
2016 yılından beri ABD’li yeni sevgilisi ile ABD‘de Los Angeles’ta yaşamaktadır.
Ödülleri :
2004 – Lola Ödülleri – Duvara Karşı, En İyi Kadın Oyuncu
2004 – Bambi Ödülleri – Duvara Karşı
2006 – Antalya Altın Portakal Film Festivali – Eve Dönüş, En İyi Kadın Oyuncu
2010 – Lola Prize – Ayrılık, En İyi Kadın Oyuncu
2010 – Tribeca Film Festivali – Ayrılık, En İyi Kadın Oyuncu
Filmleri ve Dizileri :
Dizileri :
2019 – Mermiler
2011 – 2014 – Game of Thrones (Shae)
2010 – 2017 – Tatort / Olay Yeri (komiser Sarah Brandt)
2010 – Mordkommission Istanbul (Fatma Benli)
2010 – Der Kommissar und das Meer
2010 – Gier
2009 – Nachtschicht
Filmleri :
2019 – Karanlık Gece (Sinema Filmi)
2019 – Deutschland ist… Heim (Sinema Filmi)
2017 – Im Feuer (Ateşte) (Sinema Filmi)
2016 – Berlin I Love You (Berlin Seni Seviyorum) (Sinema Filmi)
2012 – Die Männer Der Emden (Salima) (Sinema Filmi)
2011 – What a Man (Nele)
2010 – Ayrılık (Die Fremde)(Umay)
2009 – Pihalla (Laura)
2006 – Eve dönüs
2006 – Letzte Zug, Der
2006 – Fay Grim
2006 – Winterreise
2005 – Kebab Connection
2004 – Gegen die Wand (Duvara Karşı) (Sibel Güner)
2002 – wilde Sex-Nächte
2002 – Casa Rosso
2002 – Euro Mädchen – Amateure intim 11
2002 – Hotel Fickmichgut
2002 – Tierisches Teenie-Reiten
2002 – Lollipops 16
2002 – Megageile Küken-Farm, Die
2002 – Sommertagstraum, Ein
2002 – Sextrip – Heisses Pflaster Amsterdam
2002 – Auf frischer Tat ertappt!
2002 – Süsse Teeny-Träume
2002 – Teeny Exzesse 68 – Kesse Bienen
2002 – Verfickte Praxis, Porno Die
2002 – Diva-Diva
2001 – Junge Debütantinnen 19: Deutsche Debütantinnen – Hart & herzlich
Kaynak:Biyografi.info
Üniversitede okurken bir yandan da Azapkapı’da bir şirketin muhasebe servisinde çalışmaya başladı. Üniversite bitince de bir arkadaşı ile birlikte Gaziosmanpaşa’da bir büro açtı. Mali müşavir bürosu hala çalışmaktadır.
Aziz Babuşcu, İstanbul Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Derneği kurucu üyeliği ve başkanlığı, Marmara Üniversitesi Mezunları ve Mensupları Derneği kurucu üyeliği ve başkanlığı yaptı.
2004 yılında Gaziosmanpaşa’dan belediye başkan aday adayı olarak siyasete atıldı.
2004 yılı yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis AKP üyeliğine seçilen Aziz Babuşcu, Plan Bütçe Komisyonu Başkanlığı, Denetim Komisyonu Başkanlığı ve Grup Başkanvekilliği görevlerini ifa etti. 2006 yılında AKP İl Yönetim Kurulu Üyesi ve İl Başkan yardımcılığına getirildi.
Aziz Babuşcu, Nisan 2007 – Şubat 2015 tarihleri arasında AK Parti İstanbul İl Başkanlığı görevini yürüttü.
7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 seçimlerinde İstanbul 2.Bölgeden AKP Milletvekili seçildi.
Aziz Babuşcu, 1984 yılında Gülser Babuşcu ile evlendi. 4 çocuğu vardır. Zeynep Babuşcu, Ali Babuşcu ve Yasir Babuşcu adlarında çocukları vardır. Oğlu Yasir Babuşcu 19 Temmuz 2010 tarihinde evlendiğinde İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Kadir Topbaş nikahını kıyarken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da şahitleri olmuştur.
Kaynak:Biyografi.info
George Washington, 1732 yılında Wakefield, Virginia’da varlıklı bir çiftçinin 10 çocuğundan biri olarak doğmuştur. Babası Augustine Washington (1693-1743) ve annesi Mary Ball (1708-1789) İngiliz asıllıydılar. Henüz 11 yaşında tütün çiftçisi ve mesahacı olan babasını kaybetti. Babasının bir önceki eşinden olan ağabeyi, onun yetişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Düzensiz ve kısa süren bir eğitimden sonra 14 yaşındayken yerölçümü ve haritacılık alanında çalışmaya başladı. 16 yaşındayken Batı Virginia’da, Shenandoah Irmağı çevresindeki keşfedilmemiş bölgelerde yapılan bir keşif gezisine katıldı.
Gençliğinde Virginia topraklarını genişletmek için Kızılderililer ile çarpıştı. 21 yaşında milis kuvvetlerine katıldı ve 1752’de komutan yardımcılığına getirildi. 1752’de üvey ağabeyi Lawrence ölünce Potomac Irmağı kıyısındaki Mt. Vernon malikânesinin sahibi oldu. Aynı yıl binbaşı rütbesiyle Virginia’daki dört askeri bölgeden birinin disiplin subaylığına getirildi.
Ohio Irmağı yöresinde güçlenen Fransızlar, bu bölgede İngiltere‘nin daha önce üzerinde hak iddia etmiş olduğu bazı yerlerde yaşayan İngiliz göçmenleri bölgeden ayrılmaya zorluyordu. Virginia valisi 1753’te Fransızların bölgeden çekilmesini isteyen bir mesajı Fransız komutana iletmek üzere genç Binbaşı George Washington’u görevlendirdi. Washington bu mesajı ulaştırmak için Erie Gölü yakınlarına kadar 800 kilometreden fazla süren bir yolu kayıkla, at sırtında ya da yürüyerek gitti. Bu yolculukla ilgili olarak Washington’un anlattıkları Allegheny Dağlarının ötesinde kalan bölgelerdeki yaşama ilişkin olarak elde edilen ilk güvenilir bilgilerdi.
Fransızlar bölgeden geri çekilmediği için, Washington ertesi yıl, bu kez yarbay rütbesiyle ve birkaç yüz kişilik bir birliğin başında Ohio Irmağı bölgesine gönderildi. 1754’te Fransızlarla İngilizler arasında çıkan Yedi yıl Savaşları’na katıldı, Mayıs 1754’te İngilizler bir Fransız birliğini esir aldı. Çarpışmada Fransızların komutanı da öldü. Fransızlar karşı saldırıya geçince Washington teslim olmak zorunda kaldı; ama adamlarıyla birlikte Virginia’ya dönmesine izin verildi. 1755’te Washington hasta olarak katıldığı bir çarpışmada Fransızlara karşı büyük yiğitlik gösterdi ve General Edward Braddock öldürüldüğünde, yenilmiş olan ordunun güvenli bir biçimde geri çekilmesine yardımcı oldu. Bunun üzerine albay rütbesiyle Virginia birliklerinin komutanlığına getirildi ve bir seyrek yerleşim bölgesinden geçen 650 km uzunluğundaki bir sının oldukça kötü donanımlı 700 kadar askerle korumak zorunda kaldı. Yeniden hastalanan Washington tam zamanında iyileşerek, 1758’de, günümüzde Pittsburgh kentinin bulunduğu yerde kurulu olan Duquesne Kalesi’nin alınmasına katıldı. Washington daha sonra Virginia Yasama Meclisi’ne seçildi ve ordudan ayrıldı. Ocak 1759’da bir toprak sahibinin dul eşi olan Martha Curtis ile evlendi ve tütün yetiştiriciliğine başladı.
1765’ten sonra İngilizlerin sömürge idaresine karşı çıktı ve bağımsızlığı savundu. George Washington, 1774 ve 1775’te Virginia Yasama Meclisi üyesi olarak, İngiltere ile Amerikan kolonileri arasında ortaya çıkan ve 1775’te savaşa yol açan tartışmalara katıldı. 4 Temmuz 1776’da ilân edilen Amerikan bağımsızlığından sonra, Massachusetts halkı ayaklanıp öbür kolonilere de yardım çağrısında bulunduğunda toplanan İkinci Kıta Kongresi, George Washington’u başkomutanlığa atadı. Bu güç bir görevdi. Çünkü 13 koloninin kendi aralarında da çekişmeler vardı. Kongreyi koloniler kurmuştu, ama kongre bütün kararlarını kolonilerin tümüne kabul ettirebilecek kadar güçlü değildi. Washington’un komutası altındaki askerler gönüllüydü ve istedikleri zaman evlerine dönebiliyorlardı. Gene de Boston’a giden Washington blöf yaparak İngiliz donanmasının limanı terk etmesini sağladı.
Bundan sonra, İngilizlerin saldırdığı New York‘u savunmaya gitti; ama çok üstün İngiliz güçleri karşısında yenildi ve New Jersey eyaletini boydan boya geçerek ünlü geri çekilmeyi gerçekleştirdi. Askerlerinin çoğu kaçmıştı; kalanlar paçavralar içindeydi. Ama 1776 Noel’inde bir İngiliz ileri karakolunu ele geçirerek ülkedeki umutsuzluğu güvene dönüştürdü. Bundan sonra bazen bozguna uğradı, bazen zafer kazandı ve sık sık bozgundan zafere dönüştürdü. 1777-1778 kışını yarı aç ve yarı çıplak ordusuyla birlikte Pennsylvania‘da Valley Forgedaki kampta geçirdi. Fransızların İngilizlere karşı savaşa katılmasıyla ilkbaharda Amerikalılara yardım geldi. 1781’de Virginia’da Yorktown kuşatmasında İngilizler bozguna uğratıldı. Uzun süren Bağımsızlık Savaşı 19 Ekim 1781’de İngiliz generali Cornwallis’in Yorktown’da teslim olmasıyla son buldu. İki yıl sonra 1783’te Paris Antlaşması’nda İngiltere Kraliyeti, Birleşik Devletlerin bağımsızlığını tanıdı. Barış antlaşması imzalandı ve Washington, Mt. Vernon malikânesine çekildi. Ama, çok geçmeden siyasal yaşama geri döndü. Virginia delegesi olarak Philadelphia Anayasa Kurultayı’na katıldı ve kurultay başkanı seçildi. 4 Mart 1789’da federasyon başkanı, Hazırlanan federal anayasayla Amerika Birleşik Devletleri oluşturuldu ve 30 Nisan 1789‘da Washington ABD’nin ilk başkanı seçildi.
İlk ABD Başkanlık seçimi olan 1789 seçimlerinde aday oldu. Seçiciler kurulu seçiminde George Washington 69 oy, John Adams ise 34 oy aldı. Dönemin seçim usulleri uyarınca her Seçici iki oy kullanır, en çok oy alan Başkan seçilir, ikinci gelen ise Başkan Yardımcısı olurdu. Böylece George Washington ilk ABD Başkanı, John Adams ise ilk Başkan Yardımcısı oldu. 1792 yılındaki ikinci seçimde de George Washington 132 Seçicinin tümünün oyunu alarak Başkan, John Adams ise 77 oyla ikinci gelerek Başkan Yardımcısı oldu
30 Nisan 1789’da başkanlık görevine başlayan Washington, anayasada öngörülen devlet yapısını kurmak ve bunun işlemesini sağlamak için büyük bir çaba gösterdi. Anayasada yapılan iyileştirmelerle insan hakları güvenceye alındı. Bu amaçla gerçekleştirilen ve 1791’de tamamlanan ilk 10 değişiklik günümüzde Haklar Bildirgesi olarak bilinir. Washington’un bu ilk başkanlık döneminde birçok yasa çıkarılarak devletin temel organları, bakanlıklar, yargı sistemi ve vergi sistemi oluşturuldu. Bu dönemde dış sorunlarla da karşılaşıldı. 1789 Fransız Devrimi‘ni izleyen günlerde Fransa öbür Avrupa ülkeleriyle savaşa girince, bağımsızlığına yardım etmiş olduğu ABD‘den yardım istedi. Ama, Washington ülkesinin tarafsızlığını korudu. Daha sonra ABD‘nin ticaretine karışan İngiltere ile ilişkiler çok gerginleşti; ama Washington 1794’te Jay Antlaşması’nı imzalayarak zorunlu gibi görünen savaşı birkaç yıl erteleyip yeni devlete bir soluk alma süresi kazandırdı. İspanya ile olan sorunlar da Florida ve Louiiana sınırlarını düzenleyen 1792 Pinckney Antlaşması ile ertelenmişti.
1792’de oybirliğiyle ikinci kez başkan seçilen Washington üçüncü bir kez başkan olmayı düşünmedi ve 1797’de siyasal yaşamdan çekilerek Mt. Vernon’a döndü; 2,5 yıl sonra burada öldü ve çok sevdiği Mt. Vernon’a gömüldü. ABD‘liler Washington’a ABD‘nin kurucusu ve “ülkesinin babası” sıfatını vererek onu onurlandırdılar.
George Washington, 14 Aralık 1799 tarihinde 67 yaşındayken zatürreden Virginia, Mount Vernon’daki evinde öldü.
ABD‘nin bağımsızlık savaşında önemli rol oynadığı için, ülkesinde tarihinin en önemli şahıslarından biri olarak sayılıyor. Amerikan başkanlık kurumunu şekillendirdi ve iki dönem, sekiz yıl sonra üçüncü dönem başkanlıktan vazgeçerek ülkesinde bir gelenek yarattı (Bu gelenek Franklin Roosevelt‘e kadar devam etti, sonra anayasallaştı). İktidarı muhalefete devrederek, demokrasi tarihi için bir örnek teşkil etti.
George Washington, Ocak 1759 yılında Martha Dandrige Custis adında iki çocuklu varlıklı bir dulla evlendi. Kendisinin hiç çocuğu olmadı.
Dünyada bir başka örneğine rastlanmayacak şekilde adı Amerika’nın bir eyaletine verildi. Dünyanın en güçlü ülkesinin başkenti de onun adını taşıyor.
Amerika Birleşik Devletleri‘nin Güney Dakota eyaletinde, heykeltıraş John Gutzon Borglum‘un ve oğlunun yaptığı Rushmore dağının Black Hills (Siyah Tepeler) denilen kayalıklarında bulunan “Rushmore Dağı Anıtı”nda George Washington, Thomas Jefferson, Theodore Roosevelt ve Abraham Lincoln heykelleri bulunmaktadır.
1 ABD Doları – George Washington
Kaynak:Biyografi.info
Ümmiye Koçak, 1957 yılında Adana’da Çelemli Köyü’nde 10 çocuklu bir ailenin altıncı çocuğu olarak doğmuştur. Ümmiye Koçak, okumayı çok istemesine rağmen 10 kardeş oldukları için ilkokuldan sonra okula gönderilmedi.
Ümmiye Koçak, ilkokulu bitirdikten sonra okuduğu kitaplarla kendisini geliştirdi. İlk okuduğu kitap Maksim Gorki‘nin “Ana” adlı kitabı oldu. İlk hikayesini 13 yaşında iken yazdı. Evlendikten sonra Mersin’in Arslanköy’üne taşınan Koçak, köy kadınlarının yaşadıklarını tüm dünyaya göstermek için, 2001 yılında “Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu”nu kurdu.
Topluluğun sahneye ilk koyduğu oyun Remzi Özçelik‘in “Taş Bademleri” adlı oyunu oldu. Grup, daha sonra kendi hikâyelerinden oluşan bir oyun derleyerek “Kadının Feryadı” adlı oyunu sahneye taşıdı.
Ümmiye Koçak, “Hasret Çiçekleri” adlı oyunuyla 2006 yılında Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali’nde sahne aldı. Koçak, daha sonra tarlalarda çalışarak kazandığı paraları biriktirerek kadına karşı şiddet sorununu anlatan “Yün Bebek” filmini yazdı ve yönetti. 49. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde galası yapılan filme Mersin Sinema Derneği, Toroslar Belediyesi, Mersin Valiliği, Mersin Ticaret Borsası ve Akdeniz Belediyesi sponsor oldu. “Yün Bebek” filmi Ümmiye Koçak’a New York Avrasya Film Festivali’nde “Sinemada en iyi Avrasyalı Kadın Sanatçı” ödülünü kazandırdı.
Ümmiye Koçak bugüne kadar 11 tiyatro oyunu yazdı. Koçak, Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu ile yaklaşık 500 kez sahneye çıktı ve oyunlarını Türkiye’nin dört bir yanında 30 bine yakın kişi izledi.
Ümmiye Koçak, Hanımın Çiftliği, Hayat Devam Ediyor, Hanımın Çiftliği, Kasaba, Seher Vakti dizilerinde de rol almıştır.
Ümmiye Koçak, 1982 yılında evlendi. İki oğlu bir kızı vardır.
Eylül 2014 tarihinden bu yana TRT 1 ekranlarında hafta içi her gün yayınlanan “Ana Ocağı” programında yarışmacılara eğitmen anne olarak Meltem Açıkel, Zehra Şener ve Ümmiye Koçak görev yapmıştır.
2017 yılında Ümmiye Koçak, Real Madridli dünya yıldızı futbolcu Cristiano Ronaldo’nun oynadığı Türk Telekom’un reklam filminin yönetmeni oldu.
Ödülleri :
. Adana Uluslar Arası Tiyatro Festivali Ödülü
. Ankara Uluslar Arası Tiyatro Festivali Ödülü
. Darüşşafaka Eğitim Kurumları Girişimcilik Ödülü
. Bornova Uluslar Arası Kadın Sanatcıları Festivali Ödülü
. Toros Koleji Eğitime Destek Ödülü
. Sivil Toplum Örğütleri (kader) Kadında Şiddete Hayır Destekleme Ödül
. Mersin Sanayicileri ve İşadamları Derneği (MESİAD) Yılın Sanat Ödülü
. TİKAV- 2012 Anneler Okulu projesine destek ödülü
. Samsun sivil toplum örgütü girişimcilik ödülü
. New York Avrasya Film Festivali: Sinemada En İyi Kadın Sanatçı ödülü(Yün Bebek)
Yazdığı Oyunlar :
– Erik Eşkisi
– Ozon Tapakası
– Kara Kuyu
– Doktor Beleş
– Turunçgil Hayattır
– Çicekler Solmasın
– Hasret Çiçekleri
– Vatan Sevgisi
– Irazcanın Düşleri
– Kanayan Yara
– Kader
– Obruk
– Ayaksız Ayakta Durmak
– Baba Ben Geldim
– Muhtar Adayı Hasret Ana
Filmleri ve Dizileri :
Yönetmen :
2012 – Yün Bebek (Kısa Film)
Senaryo :
2012 – Yün Bebek (Kısa Film)
Oyuncu :
2017 – Muhatara (Anne) (Kısa Film)
2014 – Zamanı Beklemek (Kısa Film)
2006 – Zeytinyağlı Yiyemem Aman (TV Filmi)
2005 – Oyun (Sinema Filmi)
– İstanbul Çocukları
– Hanımın Çiftliği
– Hayat Devam Ediyor
– Kasaba
– Seher Vakti
Kaynak:Biyografi.info
Usain Bolt, 21 Ağustos 1986 tarihinde Jamaika’da Trelawny’ye bağlı Sherwood Content kasabasında Jennifer ve Wellesley Bolt çiftinin oğlu olarak doğmuştur. Sadeeki adında bir erkek kardeşi ve Sherine adında da bir kız kardeşi vardır. Waldensia İlköğretim Okulunda okudu. Daha ilkokulda iken 100 metre mesafeyi en hızlı koşan öğrenci idi. Liseyi William Knibb Memorial Lisesinde okurken spor ve atletizm ile ilgilenmeye devam etti. Kriket ve futbola ilgi duymasına karşın, eski bir 100 metre atleti olan Pablo McNeil’ın yönlendirmesi ile atletizme yöneldi.
William Knibb Lisesi’ndeki yarışlarda okulun 100 metre rekorlarını kırmaya başlayan Bolt, McNeil ile birlikte atletik yeteneklerini geliştirmek üzere çalışmaya başladı. Bolt ilk madalyasını Lise Şampiyonası’nda, 200 metredeki 22,04’lük derecesi ile aldı.
Uluslararası alandaki ilk madalyası Karayip Oyunları sırasında kazandığı gümüş madalyadır. Jamaika adına katıldığı bu yarışta 400 metrede 48,28 ile en hızlı zamanını yaptı.
Orta Amerika ve Karayipler Gençler Şampiyonası’nda, 200 metrede 21,12 ve 400 metrede 47,33’lük zamanları ile şampiyona rekorlarını kırdı.
Yeni koçu Fitz Coleman ile birlikte Bolt 2004 yılında profesyonel oldu ve ilk olarak Bermuda’daki Karayip Oyunları’na katıldı.
Bu şampiyonada gençlerde 200 metreyi 20 saniyenin altında koşan ilk atlet unvanını kazandı. 19,93’lük derecesi ona altın madalyayı da kazandırdı.
Bu başarıların ardından Amerikan üniversitelerinden aldığı burs tekliflerini reddeden sporcu, Jamaika’daki Teknoloji Üniversitesi’ne devam etme kararı aldı. 100 metrede 16 Ağustos 2008’de 9,69 saniye ile kırdığı rekoru tam 1 yıl sonra 16 Ağustos 2009’da 9,58’e kadar çekerek en yakın rakibinden yaklaşık 3 metre önde yarışı tamamladı.
100 metre ile 200 metre yarışları ve takım arkadaşlarıyla birlikte de 4 x 100 metre bayrak yarışı dünya rekorunu kırmıştır. 2009 Dünya Atletizm Şampiyonası’nda ki başarılarıyla, 100 m ve 200 m yarışlarında, dünya ve olimpiyat şampiyonluğunu elinde bulunduran ilk sporcu olmuştur.
İlk olarak 2002 Dünya Gençler Atletizm Şampiyonası’nda 200 m yarışını birinci olarak bitirdi ve dikkatleri üzerine çekti. 2007 yılında Osaka, Dünya Atletizm Şampiyonalarında 200 metreyi 19.75 ile koşarak Jamaika ulusal rekorunu kırmıştır. 2008 yılında Pekin, Olimpiyat Oyunlarında 100 metreyi 9,72 ile koşarak dünya rekoru kırdı. sonra da 200 metreyi 19.32 saniyede koşarak dünya rekoru kırdı. 2009 Dünya Atletizm Şampiyonası’nda, kendine ait olan 100 m ve 200 m dünya rekorlarını 9.58 ve 19.19 saniyelik dereceleri ile geliştirdi.
195 cm. Boyunda ve 94 kilo ağırlığunda olan Usain Bolt, Jamaika adına yarışmaktadır.
30 Nisan 2009 tarihinde ülkesi Jamaika’nın başkenti Kingston’da geçirdiği trafik kazası sonrası sol ayağına diken batması sonucu hafif şekilde yaralandıktan sonra 19 Mayıs 2009 tarihinde İngiltere Manchester’da yapılan yarışta İtalyan Pietro Mennea’nın 1983 yılında kırdığı 14.80 saniyelik 26 yıllık 150 metre rekorunu 14.35 saniyeye indirdi. Ayrıca 2009 Dünya Atletizim Şampiyonasında 9.69’luk rekoru 9.58 saniyeye çekerek, 9.60’ın altına indirilemez denen rekora imza attı.
Çin‘in başkenti Pekin‘de düzenlenen 2015 Dünya Şampiyonası 200 metre finalinde Usain Bolt, 19.55’lik derecesiyle altın madalya kazandı. Yarış öncesinde 11 madalyayla (9 altın ve 2 gümüş) “Dünya Atletizm Şampiyonası tarihinin en fazla madalya kazanan sporcusu” unvanını elinde bulunduran 29 yaşındaki Bolt, koleksiyonuna bir altın madalya daha ekledi.
15 Ağustos 2016 Tarihinde Rio’daki Yaz Olimpiyatlarında 100 Metre finalinde 9.81’lik derecesiyle Altın madalyayı alarak,Olimpiyatlar tarihinde üst üste 3.kez 100 metre erkeklerde altın madalya kazanan tek sporcu olarak tarihe geçti.
12 Ağustos 2017 tarihinde Bayrak yarışı finalinde Usain Bolt, Omar Mcleod, Julian Forte ve Yohan Blake’den oluşan Jamaika ise yarışı tamamlayamadı. Son 100 metreyi koşan olimpiyat ve dünya şampiyonu rekortmen atlet Usain Bolt, sakatlanarak yarışı yarıda bıraktı.
Usain Bolt, 2017 dünya şampiyonası sonrasında emekli olacağını açıkladı.
Usain Bolt profesyonel atletizm hayatına son verdikten sonra aldığı teklif üzerine Şubat 2018 ayından itibaren futbolcu oldu. 23 Mart 2018 tarihinde Borussia Dortmund ile ilk idmanına çıktı. Almanya, Norveç ve Güney Afrika takımlarında da antrenmanlara çıktı.
Daha sonra Avustralya ekiplerinden “Central Coast Mariners” futbol takımıyla anlaşan Usain Bolt, 11 Ekim 2018 tarihinde takımının Macarthur South West United ile oynadığı maçta 95 numaralı formayla ilk 11’de sahaya çıktı ve 2 gol attı.
Madalyaları :
2017 – Dünya Atletizm Şampiyonası, Londra, Birleşik Krallık 100 metre (9.95) Bronz madalya
2016 – Rio Olimpiyatları,i Rio,Brezilya – 1. 100 metre (9.81)Altın
2016 – Rio Olimpiyatları, Rio,Brezilya – 1. 200 metre (19.78)Altın
2016 – Rio Olimpiyatları, Rio,Brezilya – 1. 4 x 100 m bayrak (37.27)Altın
2015 – Çin, Pekin, Dünya Atletizm Şampiyonası, 200 m Altın
2015 – Nassau, Bahamalar, Dünya Atletizm Şampiyonaları 4 × 100 m bayrak Altın
2014 – Glasgow, İskoçya, Commonwealth Oyunları 4 × 100 m bayrak Altın
2013 – Moskova, Rusya, Dünya Şampiyonası 200 m Altın
2012 – Londra, Olimpiyat Oyunları 100 m Altın
2012 – Londra, Olimpiyat Oyunları 200 m Altın
2012 – Londra, Olimpiyat Oyunları 4 × 100 m bayrak Altın
2008 – Pekin, Olimpiyat Oyunları 100 m Altın
2008 – Pekin, Olimpiyat Oyunları 200 m Altın
2008 – Pekin, Olimpiyat Oyunları 4 × 100 m bayrak Altın
2007 – Osaka, Dünya Atletizm Şampiyonaları 200 m Gümüş
2007 – Osaka, Dünya Atletizm Şampiyonaları 4 × 100 m bayrak Gümüş
2009 – Berlin, Dünya Atletizm Şampiyonaları 100 m Altın
2009 – Berlin, Dünya Atletizm Şampiyonaları 200 m Altın
2009 – Berlin, Dünya Atletizm Şampiyonaları 4 × 100 m bayrak Altın
2011 – Daegu, Dünya Atletizm Şampiyonaları 200 m Altın
2011 – Daegu, Dünya Atletizm Şampiyonaları 4 × 100 m bayrak Altın
2013 – Moskova, Dünya Atletizm Şampiyonaları 100 m Altın
2013 – Moskova, Dünya Atletizm Şampiyonaları 200 m Altın
2013 – Moskova, Dünya Atletizm Şampiyonaları 4 × 100 m bayrak Altın
2009 – Selanik, Dünya Atletizm Finali 200 m Altın
2005 – Nassau, Orta Amerika ve Karayipler Şampiyonaları 200 m Altın
2002 – Kingston, Dünya Gençler Atletizm Şampiyonası 200 m Altın
2002 – Kingston, Dünya Gençler Atletizm Şampiyonası 4 × 100 m bayrak Gümüş
2002 – Kingston, Dünya Gençler Atletizm Şampiyonası 4 × 400 m bayrak Gümüş
2003 – Bridgetown, Pan Amerikan Küçükler Şampiyonaları 200 m Altın
2003 – Bridgetown, Pan Amerikan Küçükler Şampiyonaları 4 × 100 m bayrak Gümüş
2004 – Hamilton, CARIFTA Oyunları (Gençler) 200 m Altın
2004 – Hamilton, CARIFTA Oyunları (Gençler) 4 × 100 m bayrak Altın
2004 – Hamilton, CARIFTA Oyunları (Gençler) 4 × 400 m bayrak Altın
2003 – Port of Spain, CARIFTA Oyunları (Gençler) 200 m Altın
2003 – Port of Spain, CARIFTA Oyunları (Gençler) 400 m Altın
2003 – Port of Spain, CARIFTA Oyunları (Gençler) 4 × 100 m bayrak Altın
2003 – Port of Spain, CARIFTA Oyunları (Gençler) 4 × 400 m bayrak Altın
2003 – Sherbrooke, Dünya Yıldızlar Atletizm Şampiyonası 200 m Altın
2002 – Nassau, CARIFTA Oyunları (Yıldızlar) 200 m Altın
2002 – Nassau, CARIFTA Oyunları (Yıldızlar) 400 m Altın
2002 – Nassau, CARIFTA Oyunları (Yıldızlar) 4 × 400 m bayrak Altın
2001 – Bridgetown, CARIFTA Oyunları (Yıldızlar) 200 m Gümüş
2001 – Bridgetown, CARIFTA Oyunları (Yıldızlar) 400 m Gümüş
2006 – Atina, Dünya Kupası 200 m Gümüş
Kaynak:Biyografi.info
Murat Balcı, 1980 yılında Rize‘de doğmuştur. İlkokul, ortaokul ve Lise eğitimini Rize‘de tamamlayan Murat Balcı, 1998 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde üniversite eğitimine başlamıştır. 2002 yılında lisans eğitimini, “Devlet hesabına yapılan alım ve satımlara fesat karıştırma suçu” adlı teziyle yüksek lisans eğitimini “Türk Ceza Kanunu’nda Uyuşturucu Madde Ticareti Suçları” adlı teziyle 2009 yılında doktorasını tamamlamıştır.
Murat Balcı, 2010 yılında Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalında Yardımcı Doçent olarak göreve başladı ve 2013 yılında Doğuş Üniversitesi‘ndeki görevinden ayrıldı.
2013 yılında Fatih Sultan Mehmed Vakıf Üniversitesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalında çalışmaya başlamış olup 2014 yılında Üniversiteler Arası Kurul’dan “Ceza Muhakemesinde Hüküm ve Çeşitleri” adlı özgün eseriyle Doçent unvanını almıştır.
2019 yılında ise “Siyasal veya Askeri Casusluk Suçu” adlı eseri ile Fatih Sultan Mehmed Vakıf Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalında “Profesör” unvanı aldı. 2024 yılında Fatih Sultan Mehmed Vakıf Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığına getirildi. Halen bu görevine devam etmektedir. Akademik çalışmaları kapsamında 50 nin üzerinde kitap ve yüze yakın makale kaleme aldı.
İdari olarak İstanbul II No’lu Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu üyeliği, İstanbul II No’lu Yenileme Alanları Kurulu Başkanlığı ve Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu üyeliği yapmıştır.
2012 Şubat ve 2019 Temmuz tarihleri arasında Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu Başkanvekilliği ve 2019 Temmuz Ayı ile 2022 Temmuz ayı tarihleri arasında Tahkim Kurulu Başkanlığı görevinde bulundu. Bu dönemde Futbolda Disiplin, Futbolda Hukuki Uyuşmazlıklar, Futbolda Finansal Fair Play adlı çalışmaları ve sporla ilgili çeşitli makaleler yayımladı. Fatih Sultan Mehmed Vakıf Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Spor Hukuku Zirvesi programları ile 3 adet bildiri kitabı yayımladı.
Avukatlık mesleğine 2004 yılında kurmuş olduğu Üsküdar’da bulunan bürosunda başlamış olup 2013 yılında İstanbul, Kadıköy, Koşuyolu’nda BATU Hukuk Avukatlık ve Danışmanlık ofisini kurmuş olup halen avukatlık mesleğini sürdürmektedir.
Murat Balcı, Şehit Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz anısına düzenlenen makale yarışmaları ile ilgili yayımlarda editörlük ve yazarlık görevleri üstlendi. 5. Makale Yarışmasının sonrasında “Soykırım Suçu” adlı kapsamlı çalışmayı yayıma hazırladı.
Hukuk Fakültesi eğitiminin sonrasında İstanbul Ticaret Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Bölümü mezunu olup, 2021 yılında “Londra, Frankfurt Finans Merkezleri Karşılaştırmalı İstanbul Finans Merkezi” tezini tamamlayarak İstanbul Ticaret Üniversitesi Uluslararası Bankacılık ve Finans Yüksek Lisans Programı’ndan ikinci yüksek lisans derecesini almıştır. Bankacılık Hukuku alanında “Gerekçeli, İçtihatlı Bankacılık Kanunu ve İlgili Mevzuat”, “Sermaye Piyasası Kanunu Şerhi” ve “Bankacılıkta Temel Kavram ve Kurumlar”, “Bankalarda Denetim”, “Bankacılıkta Uluslararası Ekonomik Yaptırımlar” adlı eserleri bulunmaktadır.
3 Eylül 2018 tarihi itibarıyla Türkiye Emlak Katılım Bankası Yönetim Kurulu üyesi olarak görevlendirilmiş, 05 Ağustos 2024 tarihi itibarıyla Türkiye Emlak Katılım Bankası Yönetim Kurulu Başkan Vekili olmuştur. Ayrıca katılım finans sisteminin önemli bir eksikliğini kapatmak için 2023 yılında kurulan Katılım Finans Kefalet A.Ş.’nin kurucu Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürütmüştür.
2 Kasım 2024 tarihinde Resmi Gazetede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın imzası ile yayınlanan kararname ile Polis Akademisi Başkanlığına atandı.
Kaynak:Biyografi.info
Arda Kardeşler, 3 Ocak 1988 tarihinde Bursa‘da doğmuştur. Uludağ Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezun oldu ve ardından Endüstri Mühendisliği alanında da yüksek lisans tamamladı. Eski Bursasporlu millî kaleci Eser Kardeşler‘in oğlu olan Arda Kardeşler, kaleci Erce Kardeşler‘in de (d.1994) kardeşidir.
Hakemlik kariyerine 2009’da başlayan Arda Kardeşler, ilk profesyonel karşılaşmasına 1 Eylül 2013 tarihinde çıkmıştır. 2015-2016 sezonundan itibaren Süper Lig’de görev almaktadır.
Arda Kardeşler’in kardeşi Erce Kardeşler, Altınordu ve Trabzonspor ve Hatayspor’da kalecilik yaptı. Babası ise Niğde Belediyespor takımının teknik direktörlüğünü yaptı. 5 yıl mühendis olarak çalışan Arda Kardeşler, günümüzde profesyonel hakem olarak kariyerine devam etmektedir.
Arda Kardeşler, 2016 senesinde Zuhal Varol ile evlendi.
FIFA kokartlı Arda Kardeşler, 27 Temmuz 2023 tarihinde Norveç‘in Bodo/Glimt ile Çekya‘nın Bohemians Praha takımları arasında oynanan UEFA Avrupa Konferans Ligi ikinci eleme turu ilk müsabakasını yönetti.
Arda Kardeşler, 28 Ekim 2024 tarihinde Galatasaray- Beşiktaş arasında oynanan maçı yönetti.
Kaynak:Biyografi.info
Atakan Özyurt, 31 Aralık 1993 tarihinde Ordu’da doğmuştur. Eğitimini Arel Üniversitesi Tıbbi Laboratuvar Bölümünde tamamlamıştır.
Fatih Yasin ve Bilal Hancı ile tanışan Atakan Özyurt, sosyal medyada paylaştıkları videolar sonrasında 26 Aralık 2014 tarihinde Youtube’da Kafalar kanalını açarak çok sevilen fenomenler arasında yer almışlardır.
11 Şubat 2018 tarihinde yayınlanan Evrim Akın’ın sunuculuğunu yaptığı “Çocuktan Al Haberi” adlı Tv programının 89. Bölümünde; Kafalar grubundan Bilal Hancı, Atakan Özyurt ve Fatih Yasin yarıştı.
Söz ve müziğini 2018 yılında müzisyen Abdurrahim Akça ya da bilinen adıyla Eypio’nun Kafalar Karışık filmi için yaptığı “Kaşık” şarkısının video klibi’nde sosyal medya fenomenleri Atakan Özyurt, Bilal Hancı ve Fatih Yasin oynadılar.
2018 yılında 3 sosyal medya fenomeni Atakan Özyurt, Bilal Hancı, Fatih Yasin‘in başrollerinde yer aldığı Kafalar Karışık adlı sinema filminde oynadılar. Yönetmen koltuğunda Yücel Yolcu’nun oturduğu filmin kadrosunda Metin Akpınar, Cihan Ünal, Erkan Can, Güven Kıraç, Nilgün Kasapbaşoğlu, Zuhal Yalçın, Ruhi Sarı, Erhan Yazıcıoğlu, Selahattin Taşdöğen ve Burak Tamdoğan gibi Türk sinema ve tiyatrosunun usta oyuncuları ve Yıldız Tilbe ve Funda Arar, Enes Batur da rol almıştır.
5 Aralık 2018 tarihinde Atakan Özyurt, Bilal Hancı ve Fatih Yasin‘in oluşturduğu Kafalar grubu Eser Yenenler Show’a konuk oldu.
Filmleri ve Dizileri :
Oyuncu :
2022 – Kafalar Karışık 2 (Sinema Filmi)
2021 – Kafalar: Yana Yakıla (Muszik Video)
2020 – Tutunamayanlar (Keloğlan) (Tv Dizisi)
2019 – Enes Batur Gerçek Kahraman (Atakan) (Sinema Filmi)
2018 – Kafalar Karışık (Atakan) (Sinema Filmi)
2018 – Enes Batur Hayal mi Gerçek mi? (Atakan) (Sinema Filmi)
Kaynak:Biyografi.info