Cenap Şahabettin; şair ve yazardır (Manastır 1870 – İstanbul 1934).
Babası Binbaşı Şahabettin Bey, Plevne’de şehit düşünce (1878) aile İstanbul’a taşındı. Askeri rüştiyelerdeki ortaöğreniminden sonra Askeri Tıbbiye’ yi bitirdi (1889), devletçe gönderildiği Paris’te uzmanlık çalışmaları yaptı (1890-1894), karantina hekimi olarak Mersin ve Rodos’ta çalıştı sağlık müfettişi olarak Cidde’ye gitmesi (1896) ilginç gezi notlarının doğmasına neden oldu: Hac Yolunda (1909, 1925). İsteğiyle emekli olduktan sonra (1914) Darülfünun Edebiyat Fakültesi’nde öğretim üyeliği yaptı; Milli Mücadele’ye aykırı görüş ve yazılarının öğrencilerde yarattığı tepki görevinden ayrılmasını gerektirdi (20 Eylül 1922), sonradan ağız değiştirerek Cumhuriyet dönemine ayak uydurmak istediyse de Türkçe, ulusçuluk, bağımsızlık konularındaki tutucu tavrının etkisini silemedi, ölünceye kadar kendi köşesinde kaldı.
Paris dönüşünde Servetifünun dergisinde yayımladığı ilk şiirleri ilgi çekti; topluluğunun ilk anılan üç adı arasında yer aldı. Bireysel konularda, aşk ve doğa betimlemelerini işledi; şiirine bir düşün özü, toplumsal sorun katmadı. İlk gençlik şiirlerinde Naci, Recaizade, Hamid etkisindeyken Batı dünyasını tanıdıktan sonra sembolizmin etkilerini aldı. (Verlaine, Mallerme); bu eğilimi şiir dilini zorlayarak. Türkçeye girmemiş Arapça, Farsça sözcükler kullanımıyla yeni imgelere dönüştürebileceği biçiminde benimsedi; bu dil yanılgısında sonuna kadar direndiği için çağdaş gelişmelerden yoksun kaldı. Gençliğinde bastırdığı Tâmat (1887) kendi hazırladığı tek şiir kitabıdır; bu alandaki ürünleri ölümünden sonra Sadettin Nüzhet Ergun tarafından derlenerek kitaplaştırıldı: Cenap Şahabettin (1934). Düzyazılarını toplayan kitapları; Evrak-1 Eyyam (Gün Yaprakları, makaleler 1915), Nesr-i Harp Nesr-i Silah Sulh ve Tiryaki Sözleri (makaleler, özdeyişler, 1918). Avrupa Mektupları (1919), oyunları: Yalan (1911) Körebe (1917).
kaynak:nkfu