Claude Debussy (22 Ağustos 1862, Saint-Germain-en-Laye, Fransa – 25 Mart 1918, Paris, Fransa)
Ünlü bir Fransız bestecisidir. Fakir bir ailenin beş çocuğundan biriydi. İlk müzik derslerini teyzesi Mme. Roustan’dan aldı, daha sonra Cannes’da Cerutti adında bir piyanistten aldığı derslerle bilgisini ilerletti. Bir aralık ressam olmaya heveslenen küçük sanatçı müzikten vazgeçemiyeceğini anlayınca Chopin’in öğrencilerinden Madame Maute de Fleurville ile çalışmaya koyuldu, 1873’te Paris Konservatuvarına devama başladı. 1884’te «L’Enfant Prodigue» adlı kantatiyle Roma Armağanı’nı kazandı.
Debussy yurduna döndükten sonra beş yıl sıkıntılı bir devre yaşadı, bu arada bilhassa Wagner’in eserlerini inceledi. Hayatını müzik dersleri vermekle, gazino orkestralarınünlü edebiyat, resim ve müzik kişileriyle tanışarak aralarına katıldı. 1893’te Mallarme’nin «Prelude â l’apres-midî d’un faune» adlı şiirinden ilham alarak aynı adı taşıyan bir parça besteledi. Bu orkestra parçasiyle müzikte yaptığı devrimin manifestosunu vermişti. İfade tarzı yönünden «empresyonist» okula bağlı sanatı yepyeni armoni buluşları getiriyor, adını taşıyan bir akım, çağının bestecileri arasına yayılıyordu
Debussy 1913’te konser gezilerine çıktı. 1915’te kanser belirtisi üzerine ameliyat olduysa da kurtulamadı. Durumu gittikçe kötüleşiyordu. 1918’de, Alman toplarının mermileri Paris yakınlarında patlarken besteci hayata gözlerini kapadı.
Müzikte yeni bir çağın kurucusu olan Debussy, yetişme yıllarında, önce Massenet’nin lirik partisyonları, Wagner’in güçlü dramları etkisinde kalmış, sonraları Fransız resim sanatı ve edebiyahna eğilerek onların ışığında önemli devrimini hazırlamıştır. Büyük kabiliyeti, derîn duygusu sayesinde dış alemiyle tabiatın renklerini oldı^ğu kadar iç âlemin bütün his kıvrımlarını ifadelendiren sanatçının orkestraya getirdiği değişik melodiler çağımızın müziğinde derin etKiJer yaratmıştır.
Debussy’nin başlıca eserleri şunlardır:
Orkestra için. — «La Mer» (Deniz, 1905); Prelude â l’apres – midi d’un Faune ( 1893); İmages (1900-1912); Dances (1904); Printemps (İlkbahar, 1887); Oda Müziği. — Yaylı Sazlar Kuarteti (1910); Piyano için. — «Estampes»; «İmages»; «Çocukların Köşesi»; «L’Enfant Prodigue» (Harika çocuk, • 1884); «Jeux» (Oyunlar, bale, 1912); «İberia» (Bale, 1912).
DEBUSSY’YE İLHAM VEREN BÜYÜK AŞK
Debussy, müzikte olduğu kadar, özel hayatında da daima değişiklikler ariyan toir insandı. Genel kurallar çerçevesi içine sığhııyan bir hayat yaşamak istiyordu. Bu yüzden de, delikanlılık çağında, pek çok güzel kadını hayal kırıklığına uğrattı. Debussy’nin en uzun süren aşkı Rosalie Texier’ye olan aşkıdır. Pakat o da gerektiği kadar uğun ömürlü olmadı.
Rosalie Texier ile birçok bakımlardan iyi uyuşmuşlardı. Maeterlinck’in meşhur «Pelleas’la Melisanda» adındaki eserini beraber okudular. Bu eser onların sevgisinde unutulmaz bir hâtıra bıraktı. Evlendikten sonra da bunu unutmadılar. Debussy şimdi karısı olan Rosalie’den gene ilham alıyordu. Bu ilhamla bestelediği «Palleas’la • Melisanda» operası onun en güzel eserlerinden biri oldu.
Ne yazık ki, bütün bunlara rağmen, Debussy bu aşkına da sadık kalmadı. Rosalie’den ayrıldı. 1904’te zengin bir şarkıcı olan Emma Bardac’la tanıştı. Kadının, kocasını bırakarak Debussy ile yaşaması üzerine. Rosalie kendini öldürmeye kalktı. Bu olay o zamanki Paris sanat çevrelerinde büyük yankılar uyandırdı, birçok arkadaşı besteciden yüz çevirdi. Debussy en sonunda Emma Bardac’la evlendiyse de gene yalnızlıktan kurtulamadı.
kaynak:nkfu