Giovanni Boccaccio; İtalyan şair ve yazardır (Paris 1313-Toscana/Certaldo 1375).
Çocukluğu Floransa’da geçti, orada okudu. Napolili bankacı ailesi Bardilerin yanında altı yıl çalıştıktan sonra Floransa’ya döndü (1340). Yargıçlık, noterlik, elçilik gibi gelip geçici görevleri yüklendi, sürekli geziler yaptı, edebiyat eserlerine emek verdi. Ömrünün bundan sonraki önemli olayları, yaşamını Latince olarak yazdığı (De vita et Moribus Francisci Petrarchae, 1343-1345) ve üstat saydığı hümanist Petrarca (1304-1374) ile tanışıp dost olması (1350), ölümüne kadar süren bir düşünce ve çalışma desteğine kavuşmasıdır. Bu arada iki kez sarayda görev almak umuduyla Napoli’ye gitti (1362-1367). Ölümünden iki yıl önce Dante’nin Divina Commedia’sının kilise okumalarında görev aldı (1373-1374), sağlığı nedeniyle ayrıldı.
Dante’nin başlattığı yolda, İtalyancanın bir yazı dili haline gelmesinde çok etkili ve başarılı çabalara girişen Boccaccio, şiir ve düz yazı alanlarında İtalyanca ve Latince eserler verdi. Genel bir ayrım çizgisiyle ilk eserleri İtalyanca, son ürünleri Latincedir. İlk şiirleri Napoli yıllarında Fiammetta’ya hayranlık etkisiyle yazdığı 257 lirik parçadır; hepsi aşk konusunda, onun çeşitli durumlarını işleyen, bilinen nazım şekilleriyle dile getirilmiş duygusal ürünler: La Caccia di Diana (Diana’nın Avı, bilinen ilk eseri); İl Filostrato (Sevda Çeken) 1338; Teseida (1340-1341); l’Amorosa Visione (Aşk Görünümü, 50 kanto) 1342-1343; İl-ninfale Fiesolano (Fiesolano Su Perileri Toplantısı) 1344-1345 vb. Adını yaşatan eseri ise Decamerone’ dir (İtalyanca düzyazı ve şiir ekleri: On Günlük Öyküler Dizisi). Bu eserden sonra İtalyanca yazdığı değerli eser yalnızca Vita di Dante Alighierï dir (Dante’nin Yaşamı, 1354-1355).
Dekameron, yazarın öyküler derlemesi (İl Decamerone: On Gün Öyküleri, 1350-1355, Floransa). Bir veba salgını sırasında yedi kadın, üç erkekten oluşan bir gençler grubu Floransa yakınlarında bir villaya kapanır, aralarından her gün birinin başkanlığında hepsi birer öykü anlatırlar. Böylece oluşan 100 öykülük derleme konu ve öz bakımından kendinden önceki örneklere dayanırsa da gerçekçi gözlemleri, aşk ve cinsellik alanındaki açıksözlülüğü, duyarlık ve nükte taşıyışı, değişmez ve modası geçmez insan ilişkilerini çağına özgü yerel özelliklerle sergilemesiyle İtalyan düz yazısının olgun başlangıcı oldu. Birçok yazar konularını buradan aldı (Molière, La Fontaine, Musset…), İngiliz yazarı Chaucer ise, Canterbury Hikâyeleri’nde aynı teknik yöntemi izlediler.
kaynak:nkfu