İbn Cebirol; tam adı Salomon Ben Yehuda Bin Gabirol, Arapça Ebu Eyyub Süleyman bin Yahya Bin Gebirut (d. 1022, Malaka [Málaga], Kurtuba [Córdoba] Halifeliği – ö. y. 1070, Balansiya [Valencia], Balansiya Krallığı), Endülüslü Yahudi şair ve filozoftur. Dinsel ve dindışı şiir alanında, İspanya’da Yahudiliğin altın çağının (900-1200) en seçkin ürünlerini vermiştir.
Sarakusta’da (Zaragoza) öğrenim gördükten sonra burada önemli bilginlerin ve Tucibi sarayının nüfuzlu adamı Yekutiel ibn Hasan’ ın çevresinde toplanmış Kurtubalı mülteciler grubuna katıldı. Yekutiel’in koruyuculuğu altında, İbranice yazdığı ilahilerin kusursuzluğuyla daha 16 yaşında ün kazandı. Geleneksel edebiyat dilinin Arapça olduğu Endülüs’te İbranice, Yahudi şairlerce yeni yeni kullanılmaya başlamıştı. İbn Cebirol’ un bu dönemde yazdığı Muhtarü’l-Cevahir adlı kitabı ise bir Arapça özdeyişler derlemesiydi. Daha özgün nitelik taşıyan Kitabü Islahi’l-Ahlak’ta gurur, uysallık, alçakgönüllülük ve küstahlık görme duyusuyla; aşk, nefret, şefkat ve zulüm ise işitme ve öteki duyularla ilişkilendiriliyordu. Gırnata’daki (Granada) Ziri emirliğinin güçlü veziri, yetenekli şair ye Talmud bilgini Şmuel ha-Nagid’i yermesi İbn Cebirol’u zor durumda bıraktı. Ama daha sonra yazdığı şiirlerle yeniden vezirin gözüne girdi. Aynı dönemde İbranice üzerindeki tartışmada Gırnatalı dil bilginleri karşısında Sarakustalı bilginlerin yanında yer aldı. Ayrıca dünyadan el etek çekmeyi, çocuk yapmamayı öğütlediği, Yeni-Platonculuğu savunduğu ve kendisini bazen çılgınca övdüğü için gelenekçileri rahatsız etmeye başlamıştı. Sonunda Sarakusta’dan ayrılmak zorunda kaldı.
1039’da Tucibi emirinin öldürülmesinden sonra Yekutiel idam edilince Gırnata’da Şmuel ha-Nagid’in yanında saray şairi oldu. ibn Cebirol, Şmuel ve ondan sonra Gırnata veziri olan oğlu Yehosef (Yusuf) için övgü dolu şiirler yazdı. Endülüs’ün büyük kentlerindeki Yahudi aydınların çoğu gibi İbn Cebirol da ikili bir eğitimden geçerek hem İbranicenin edebi mirasını (Tevrat, Talmud, öteki haham metinleri ve özellikle İbrani dilbilimine ilişkin yapıtlar), hem de Kuran’dan dindışı şiire ve şiir tekniğine, felsefe, filoloji ve tıbba kadar Arap yazınını özümsemişti. Dönemin İbranice yazan bütün edebiyatçıları gibi onun şiirleri de Arap şiirini örnek alıyor, ama Tevrat’ın dilinden kaynaklanan bir zenginlik taşıyordu. Yapıtlarının çoğunda Arap şairleri el-Mutenebbi ile Ebu’l-Alâ el-Maarri’nin etkisi vardı. Şiirlerindeki bir şato betimlemesi, Yehosefin yaptırdığı Elhamra Sarayı’nın kökeninin belirlenmesini sağladı. İbn Cebirol’un 200 kadar dindışı şiiri ile daha çok sayıda dinsel şiiri bugüne ulaşmıştır. Dindışı şiirlerinin yazmaları İbranice edebiyata duyulan saygıyla sinagogların tavan aralarında saklanmış ve yakın geçmişte ortaya çıkarılmıştır. Dinsel şiirlerinden çoğu dünyanın her yerinde Yahudi dua kitaplarında yer alır.
İbn Cebirol’un beş denemeden oluşan Yenbuü’l-Hayat adlı felsefe yapıtının bütünü yalnızca Latince çevirisi Fons Vitae (Yaşam Pınarı) aracılığıyla günümüze ulaşmıştır. Yapıt, Léon Hebreo (Yehuda Abrabanel) ve Baruh (Benedictus) de Spinoza dışında Yahudi felsefeciler üzerinde çok etkili olmamış ama Yahudi mistisizmine bağlı Kabalacılar için bir esin kaynağı olmuştur. Ayrıca Aquino’lu Aziz Tommaso’ nun, kavramları gerçeklikle özdeşleştirdiği biçimindeki eleştirisine karşın, skolastik Hıristiyan felsefesi üzerinde belirgin bir etki yapmıştır.
Plotinos ile öteki Yeni-Platoncu yazarların yanı sıra Farabi ve İbn Sina aracılığıyla Aristoteles’in mantık ve metafiziğini temel alan sisteminde İbn Cebirol, Philon’un Logos’una benzer bir tanrısal irade kavramı geliştirir. Tanrısal irade, Güneş’le günışığı arasındaki ilişkide olduğu gibi, Tanrı ile yaratıcılığın özsel birliğidir; bu irade, Tanrı’ nın yoktan var ettiği evren ile aşkın varlık arasında aracılık eder. Madde, tüm tözlerin, bu arada “akıllı” tözlerin, gök katlarını döndüren güçlerin ve meleklerin temelindeki ana madde olarak doğrudan Tanrı’dan türer. Fransisken skolastik felsefecilerce benimsenen bu anlayış, maddeyi değil, biçimi; üstelik birden çok değil, bir tek biçimi yaratılışın ilkesi sayan Aziz Tommaso gibi Dominiken düşünürlerce yadsınmıştır, ibn Cebirol’un Aristoteles ve Plotinos’tan aktardığı kurama göre madde “biçim kazanmayı özler” ve bu nedenle Tanrı’nın yakınına yönelerek gezegenlerin dönmesini sağlar. En yüksek gök katlarının en üstün maddesini hareket ettiren ve Tanrı’ya yönelten, en güçlü “özlem”dir; bu özlem insanın içinde yaşamaktadır.
kaynak:nkfu