III. Murat, 4 Temmuz 1546‘da Manisa‘nın Bozdağ Yaylası’nda dünyaya geldi. Babası II. Selim, annesi ise Venedikli Afife Banu Sultan‘dı. İyi bir eğitim alan şehzade Arapaça ve Farsça öğrendi. 1558 yılında babası II. Selim‘in Manisa Sancakbeyliği’nden Karaman Valiliğine atanması sonucu dedesi Kanuni Sultan Süleyman tarafıdan Alaşehir Sancakbeyliği’ne gönderildi. II. Selim padişah olduktan sonra Manisa Sancakbeyliği’ne gönderildi. Babası II. Selim‘in vefatından sonra 22 Aralık 1574‘de İstanbul’a gelerek Osmanlı tahtına oturdu.
Babası gibi devlet işleriyle fazla ilgilenmeyen III. Murat zamanında Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa devletin idaresiyle meşgul oldu. Sokollu’nun ölümünden sonra ise III. Murat’ın eşi Safiye Sultan devlet yönetiminde önemli rol oynamıştır.
Osmanlı Devleti, Lehistan yönetimine hakim olmakla Avusturya‘ya komşu olan iki müttefik elde etmiş olacaktı. Fransızlarla Kanuni döneminde iyi ilişkiler kurulmuştu. Fakat Fransız tahtının boşlaması ile Lehistan’da iktidar boşluğu oluştu. III. Murat’ın isteği ile Erdel Beyi Bathary, Lehistan kralı oldu. Lehistan ile yapılan anlaşmalar sonucu kuzay sınırı güvenli hale getirildi.
III. Murat tahta geçtiğinde Kuzey Afrika Kıyıların’ndan sadece Fas Osmanlı topraklarına katılmamıştı. 1578 yılında Ramazan Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri Fas‘ı ele geçirerek bölgedeki Portekiz gücünü kırdılar.
1584 yılında bir Yeniçeri isyanında öldürülen Trablusgarp Valisi Ramazan Paşa’nın ailesini İstanbul’a getiren gemiye Kefalonya açıklarında Venedik gemileriyle saldırı düzenlenmesi sonucunda Venedik ile uzun süredir devam eden barış sona erdi. Venedik senatosuna bir ültümatom gönderen III. Murat, Ramazan Paşa’nın ailesini ve mallarını Preveze’ye getirtmeyi başardı. Venedik’in de barışı korumak istemesi üzerine iki devlet arasında mesela çözüldü.
III. Murat zamanında Ceneviz, Venedik ve Fransızlara verilen kapitülasyonlar ile ticaret gemileri Osmanlı limanlarında ticaret yapma hakkına sahiptiler. 1583‘de İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth bir elçi göndererk aynı imtiyazlardan faydalanmak istediğini belirtti. Venedik ve Ceneviz haricindeki Kapitülasyonu olmayan devletlerin tüccarı, Fransız bayrağıyla Osmanlı limanlarına geliyordu. 1572‘daki Bartalameos Katliamı yüzünden Katoliklerden yüz çevirmeye başlayan Osmanlı hükümeti, Papa’nın koyduğu stratejik harp malzemesi ambargosunu kırabilmek için Protestan olan İngiltere’ye yakınlaştı. Böylece Akdeniz’de İngiliz-Fransız rekabeti başlamış oldu. Bu rekabetten Osmanlı Devleti de birçok siyasi menfaat kazanmış oldu.
Şah Tahmasb‘ın oğlu Şah İsmail, Osmanlı Devleti ve İran arasındaki barış antlaşmalarına riayet etmemiş ve Osmanlıya bağlı bazı emirleri kendi tarafına çekmeyi başarmıştı. Osmanlı hükümeti Van Beylerbeyine talimat vererek orada huzurun sağlanmasını istemişti. İran’ın Luristan valisinin Osmanlı devletine sığınması gergin olan ilişkileri iyice bozdu. Bu arada Şah İsmail ölmüş, İran’da taht kavgaları başlamıştı. Bu durumdan yararlanılmasını isteyen Van Beylerbeyi, İran’a saldırdı. İlk İran savaşı 1577–1589 yılları arasında on iki yıl sürdü. Özdemiroğlu Osman Paşa komutasındaki Türk birlikleri İran kuvvetlerini Çıldır’da yendi. Bu savaştan sonra tüm Gürcistan fethedildi. 1578‘de Tiflis, Osmanlı vilayeti durumuna getirildi. Aynı yıl Şirvan da Osmanlı topraklarına katıldı. Bu gelişmeler üzerine İran barış istemek zorunda kaldı. 21 Mart 1590 tarihinde Ferhat Paşa Antlaşması (İstanbul Antlaşması) imzalandı. Bu antlaşmaya göre Kars, Tebriz, Tiflis, Gence ve Şehrizur Osmanlı Devletinde kalacaktı. Bu antlaşma ile Osmanlı devleti doğuda en geniş sınırlarına ulaşmış oluyordu.
1590‘de Avusturya ile yapılan 8 yıllık barış antlaşması 1593 yılında, Telli Hasan Paşa‘nın başıbozukların oluşturduğu Uskukların üzerine yürümesini savaş sebebi sayan Avusturya ile bozuldu. Avusturya İmparatoru II. Rudolf ödemekte olduğu vergiyi vermediği gibi Eflak, Erdel ve Boğdan beylerini de isyana teşvik etti. Telli Hasan Paşa Hırvatistan sınırındaki Siska kalesini kuşatma altında tutuyordu. Hasan Paşa ve binlerce askerle birlikte Hersek Sancakbeyi de şehit düştü. Bunun üzerine Sinan Paşa’nın ısrarıyla 1593 yılında Avusturya’ya savaş ilan edildi. Savaş devam ederken 16 Ocak 1595‘de III. Murat İstanbul’da felç geçirerek vefat etti. Cenazesi Ayasofya Camii avlusuna defnedildi.
III. Murat, 1595 tarihinde Topkapı sarayında öldüğü zaman, Safiye Sultan bu ölümü kimseye haber vermedi. Görevlileri gizlice Manisa‘ya göndererek oğlunu tahta davet etti. III. Mehmet, 27 Ocak 1595 tarihinde tahta oturdu. Biat töreninden sonra, III. Murat’ın cenaze namazı kılındı ve merasimle kaldırıldı. Bundan sonra, III. Mehmet, Haremi Hümayın’a gitti ve Mustafa, Osman, Bayezit, Cihangir, Abdullah, Abdurrahman, Hasan, Yakup, Alemşah, Yusuf, Hüseyin, Korkut, Ali, İshak, Ömer, Alaeddin, Murat adlı kardeşlerinin idamlarını emretti. III. Murat‘ın cariyerlerinden olan kızlar eski saraya gönderildi. Gebe cariyerler Marmara denizine atılarak boğduruldu. Devleti devam ettirmek ve saltanat tahtına oturmayı kardeş sevgisinden üstün tutan III. Mehmet‘in tahta çıkışı kanlı ve feci olmuştu.
Kaynak:Biyografi.info
Kaynak: biyografi info