Aslen Kastamonu‘lu olan Kabakçı Mustafa 1770 yılında Rize’de doğdu. Kabakçı Mustafa, 25 Mayıs 1807 tarihinde yaptığı Kabakçı Mustafa isyanından önceki hayatı hakkında hemen hemen hiçbir belge veya bilgi bulunmamaktadır.
Kabakçı Mustafa, 1807 yılında Boğazdaki Avrupa tarafında Rumeli feneri’ndeki Boğaz Kalesi muhafızı idi. Emrindeki askerlere “yamak” adı verilmekte idi. Yamaklar Türk asıllı ailelerden oluşup bir çeşit yeniçeri statüsünde oldukları kabul edilmekte idi. Ama sadece denizden Ukrayna‘dan güneye Anadolu‘nun Karadeniz kıyılarına akın yapan Kazaklara karşı Boğaz’ı ve İstanbul‘u savunmak için İstanbul Boğazı‘nın Karadeniz ağzında kurulmuş olan kalelerde üslenen askeri birliklerdi.
1807 yılında Kabakçı Mustafa’ya Rumeli kavağı muhafazı iken Nizam-ı Cedid askeri olması emir geldi. Kabakçı Mustafa bu emri kabul etmeyerek 25 Mayıs’ta Boğaz kalesi yamaklarını Büyükdere çayırında bir toplantıya çağırttı. Nizam-ı Cedid askeri olmamak için isyan ettiğini açıkladı. Burada yamaklar tarafından Kabakçı Mustafa isyanın önderi seçildi. İstanbul‘un her yanına haberciler göndertti. Bunları Boğaz kalesine davet etti. Bu toplantıda da kendisinin ve yamakların niyetlerinin Nizam-ı Cedid askerinin ilga edilmesi (ortadan kaldırma) olduğunu bildirdi ve Müslüman olanları ve kendilerini ocaklı bilen kişileri kendi isyanına katılmaya davet etti.
27 Mayıs’ta başlarında Kabakçı Mustafa olarak genellikle Boğaz kalesi yamaklarından oluşan 500 kadar asi isyancı İstanbul‘a yürüyüşe başladı ve yol boyunca asilere katılmalar oldu. İsyancılar büyük bir disiplin içinde Nizam-ı Cedid kışlası bulunan Levend Çiftliği önüne geldiklerine bir tabur nizami asker onları durdurmaya yeterli iken sadrazam kaymakamı olan Köse Musa Paşa, Nizâm-i Cedîd askerinin harekâtını durdurdu. Başında Kabakçı Mustafa isyancılar iyi bir disiplin uygulayarak 28 Mayıs’ta Aksaray’daki Et meydanı’na indiler. Buraya Yeniçeri ihtiyarlarını ve başta Şeyhülislam Şerifzade Mehmet Ataullah Efendi olmak üzere ileri gelen ulemayı buraya davet ederek onların ayaklanmayı onaylamalarını sağladı.
Asilerin eline geçen Nizam-ı Cedid taraftarı en yüksek devlet ricali ve Nizam-ı Cedid ordusu subaylarından 11 tanesini kurmuş olduğu bir acayip mahkemede güya yargıladı ve suçlu buldu. Birkaç gün sonra bunlar işkenceler yapılarak idam edildiler.
Sultan III. Selim kan dökülmesini istemediği için asilerin her isteğini yerine getirdi. Köse Musa Paşa’nın, âsileri teskin etmesi için Nizâm-i Cedîd askerlerinin kaldırılması gerektiği tavsiyesine uyarak Nizam-ı Cedid‘in kaldırılması hakkında fermanı çıkarttı.
Bu fetvayı alan sadrazam kaymakamı Köse Musa Paşa, yanında devlet ricali ile Çardak ve Un kapanı iskelesinde toplanan isyancılar ve onlara katılan yeniçerilerin toplantısına katıldı. Bu büyük asi grubu Nizâm-ı Cedîd taraftarı devlet adamlarını katlettiler. Daha sonra “Pâdişâhı da istemiyoruz “diye bağıran âsiler, 29 Mayıs 1807’de, Sultan III. Selim‘i tahttan indirip, yerine IV. Mustafa‘yı tahta geçirdiler.
IV. Mustafa tahta geçince sadaret kaymakamı Köse Musa Paşa, Şeyhülislam Şerifzade Mehmet Ataullah Efendi ve Kabakçı Mustafa yeni padişah IV. Mustafa‘nın en yakın adamlarından oldular.
31 Mayıs 1807 tarihinde İsyan bu şekilde başarı ile sonuçlandıktan sonra sadâret kaymakamı, şeyhülislâm, kazaskerler ve önde gelen ulemâdan Muhib Efendi ile Kabakçı Mustafa dahil olmak üzere bütün ocak yöneticilerinin iştirakiyle yapılan bir toplantıda, bundan sonra askerlerin devlet işlerine karışmamaları ve emirlere riayet etmeleri taahhüdü karşılığında kendilerinden bu isyan sebebiyle hesap sorulmayacağına dair bir “hüccet-i şer‘iyye” tanzim edildi.
IV. Mustafa, Kabakçı Mustafa‘ya turnacıbaşı rütbesiyle Boğaz muhâfızlığı görevini verdi.
İstanbul‘da kötü hava şartları, kıtlık ve çeşitli karışıklar yaşanmakta ve yeni padişah IV. Mustafa ve birbirlerine rakip olan devlet erkânı şehirde sulh ve sükûneti sağlayamamakta idiler. Yeniçeriler ve Boğaz yamakları şehri talan etmeye başlamışlardı.
Bu arada Kabakçı Mustafa‘nın tutarsız tutumu ile kendine nefret sağlamakta idi. Örneğin Boğaz kalelerinden biri olan Macar kalesinin dayısı olan Kerim Çavuş Karaköy’de yaptırdığı kahvehanenin açılışına izin vermeyen İstanbul‘un güvenliğinden sorumlu Sekbanbaşı’na kızıp önce Galata’yı bastı ve sonra Ağa kapısı’nı basıp sekbanbaşını gece kıyafeti ile yakalayıp hapsettirdi. Sultan IV. Mustafa da Kerim Ağa isteklerinin doğrusuna yeni bir sekbanbaşı atadı. Boğaz muhafızı olan Kabakçı Mustafa‘ya bu olayın haberi verilince Kerim Çavuş’un bu hareketini kendine bir hakaret olarak yaptığına karar verip 17 Mayıs’ta yamakları ile Macar Kalesini kuşatmaya koyuldu. Kaledekiler Yuşa Tepesine kaleden toplar çıkarıp ve tepenin etrafında mevziler kazarak kuşatmaya karşı askeri direnişe geçtiler. Sonunda Kabakçı Mustafa kaleyi teslim aldı ve Kerim Çavuş öldürüldü.
Temmuz 1808’de IV. Mustafa‘nın yerine tekrar III. Selim‘i tahta çıkarmak için ordusuyla Rusçuk’tan İstanbul üzerine yürüyen Alemdar Mustafa Paşa hiç velvele çıkartılmadan seğmenler ve Kırcalı ordusunun Edirne’ye gelmesini sağlanmıştı. Bu ordu mensupları Trakya’da yollar ve konaklara dağılarak İstanbul Trakya seyahatlerini gizlemişlerdir.
Kabakçı Mustafa‘nın, III. Selim‘in tahttan indirilmesindeki rolü ve ondan sonraki tutarsız hareketleri yüzünden elemine edilmesine karar verilmişti. Alemdar Mustafa Paşa‘nın şahsi emri ile 300 kişilik bir süvari baskın birliği oluşturuldu ve bu birlik Pınarhisar Ayanı Uzun Ali Ağa emrinde 14 Temmuz 1808 Boğaz Avrupa yakasında Rumeli feneri Kalesi’ne bir sürpriz baskın yaptı. Kabakçı Mustafa yeni bir evlilik yapmış ve kalede bulunan evinde bu baskından hiç habersizdi. Kabakçı Mustafa gayet kolayca başlayan bu baskın başında hemen öldürüldü.
Kabakçı Mustafa, 14 Temmuz 1808 tarihinde Alemdar Mustafa Paşa‘nın adamları tarafından öldürüldü.
Kaynak:Biyografi.info
Kaynak: biyografi info