Orta halli bir dokumacının oğlu olan Kristof Kolomb, 1451’e doğru Cenova’da doğdu ve 1476’da Lizbon’a yerleşti. O dönemde Dünya’nın yuvarlak olduğundan artık kimsenin kuşkusu kalmamıştı ve ilk defa Kristof Kolomb, Atlas Okyanusu’ndan geçerek denizden Asya’ya bir yol bulmayı akıl etti: o tarihe kadar hiç kimse, böylesine uçsuz bucaksız denizlere atılmağa cesaret edememişti.
Portekiz kralı, Kristof Kolomb’un bu tasarısını bir maceraperestlik saydığı için yardımcı olmak istemedi. Sonunda, İspanya’nın Katolik hükümdarları Kastilyalı İzabella ile Aragonlu Ferdinand, ilk seferin üç gemisini sağlayarak Kolomb’un gezisini desteklediler. Bu, tarihin en büyük keşif gezisi oldu, çünkü iki ay süren bir deniz yolculuğundan sonra Amerika kıyıları açıklarında Bahama Adaları’ndan birine ulaşılmasını sağladı (12 Ekim 1492).
Bundan sonra Kolomb, Orta Amerika’ya üç yolculuk daha yaptı (1493’ten 1504’e kadar). Ama sonunda, ‘Yeni Dünya’nın keşfi, onun açısından, başlangıçtaki tasarılarına oranla tam bir yenilgi oldu. çünkü asıl amacı, onu doğunun zenginliklerine ulaştıracak yeni bir yol bulmaktı.
İlk sefer için üç gemi donatıldı: Nina, Pinta ve Santa Marie. Bu sonuncusu, Kolomb’un amiral gemisiydi. Daha hızlı olan Pinta başta gidiyordu ve Rodrigo de Triana adında bir gemici, 11 Ekim 1492 günü akşamı ilk defa Amerika kıyılarını görmüş ve “Kara! Kara!” diye bağırmıştı.
İspanya hükümdarları bir sözleşmeyle ona, babadan oğula geçmek üzere ‘okyanus amirali’ unvanı verdi ve onu, keşfedeceği bütün toprakların genel valiliğine atadı. Bu seferlerden getireceği altının ve baharatın onda biri de onun olacaktı. Eğer bu sözleşmeye uyulsaydı, Kolomb ve onun mirasçıları, batının en zengin prensleri olacaktı.
Kaynak:Enson haber Biyografi