Şah İsmail; Safevi Devleti’nin kurucusu ve ilk hükümdarıdır (7-1487-Serâb/Azerbaycan, 1524).
Babası Şeyh Haydar, annesi ise Alem Şah unvanıyla tanınan Uzun Hasan’ın kızı Halime Begüm’dür. Gürcistan Seferi sırasında babasının ölmesi üzerine kardeşleriyle birlikte dayısı Yakup tarafından ölümden kurtarıldı. Küçük yaşta olan İsmail ise, babasının müritleri tarafından gizlendi. Kendisine karşı rakip kalmayınca, Şah İsmail devletin yönetimini ele almanın sırasının geldiğini anladı. 1500’lerde Türk oymağı olan Rumlu, Şamlu, Ustaclu, Tekelü, Dulkadir, Avşar ve Kaçar’larla birlikte müritlerinden oluşan ordusunu da alarak önce Erdebil’e, sonra Karabağ’a geldi, Kendisine katılanlarla birlikte güçlü bir ordu toplanmış oldu. İran’da Şii inancına göre bir devlet kurmak ve Şii’lere yapılan zulüm ve baskıların öcünü almak için askeri seferlere başladı. Baku ve Gülistan kalelerini ele geçirdi. Akkoyunlu Hükümdarı Elvend Bey ile yaptığı savaşı kazandıktan sonra, Akkoyunlu topraklarının önemli bir bölümünü alarak Tebriz’e döndü. Burada tac giyerek, şahlığını ilân etti (1501). Timurlu Devleti’nin yıkılmasından sonra, İran bölgesinde kararlı bir yönetiminin kalmaması üzerine Şah İsmail, güçlü duruma geldi. 1503’te Irak üzerine düzenlediği seferi de başarıyla tamamladı. Sultan Yakup’un oğlu Murat Bey’i yenilgiye uğratarak, Şiraz’ı ele geçirdi. Bazı öldürme olayları Osmanlı Devleti ile Şah İsmail arasındaki ilişkilerin kötüye gitmesine başlangıç oldu. Egemen olduğu toprakları giderek genişleten Şah İsmail, 1509’da Irak’ı ve halkının çoğu Şii olan Bağdat’ı ele geçirdi. Sünni halkı yine kılıçtan geçirdi. Birçok velinin türbesini de yaktırdı.
Şah İsmail, ülkesinin kuzeyinde ve doğusunda ciddi bir devlet örgütüne sahip olan Özbeklerle savaşıp Horasan’ı ele geçirdikten sonra, kendisine rakip olarak yalnızca Osmanlı Devleti’ni görmeye başladı. Osmanlılarla hesaplaşmadan önce müritleriyle Anadolu’ da hatta Rumeli’de geniş bir propaganda hareketine girişti. II. Beyazit döneminde Şii propagandistlerle yapılan mücadele istenilen sonuca ulaşamadı. Durumun tehlikeli olduğunu gören Yavuz Sultan Selim, ilk iş olarak Şah İsmail ile savaşmaya karar verdi. Şah İsmail’e gönderdiği mektuplara olumlu yanıt alamadığı için, ordusuyla İran üzerine yürüdü. 23 Ağustos 1514’te Tebriz yakınlarında Çaldıran Ovası’nda yapılan savaşta, Şah İsmail ağır bir yenilgiye uğradı. Bütün ağırlıklarını, hazinesini ve eşi Taclu Begüm’ü de savaş alanında bırakarak kaçmak zorunda kaldı. Yavuz Sultan Selim’in İstanbul’a dönmesi üzerine, 15 Eylül 1514′ te Tebriz’e döndü. Ancak, bu yenilgi kendisine çok ağır geldi. Bunun için içki ve eğlenceye dalmaktan kurtulamadı. Bu arada Özbekler Horasan’ı kolayca geri aldılar. Şah İsmail, devlet erkânının da isteği üzerine henüz bir yaşında bulunan oğlu Tahmasb’ı atabek atadı. Şirvan emriyle barış yaptı. Bundan sonra, komşu devletler üzerine herhangi bir sefere de çıkmadı. Osmanlılara karşı Avusturya-Almanya imparatoru olan Şarlken’den yardım istediyse de bir sonuç elde edemedi. Azerbaycan’ın Serâb yöresinde öldü. Cenazesi Erdebil’e getirilerek dedesi Şeyh Safi’nin yanına gömüldü.
kaynak:nkfu