Etiket: ak parti

Ayşe Nur Bahçekapılı Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

Ayşe Nur Bahçekapılı, 26 Kasım 1954’te Trabzon Maçka’da doğdu.
Babası Hasan Şefik, Annesi Şahsene’dir.
İstanbul Üniversitesi, Hukuk Fakultesi’nden mezun oldu.
Serbest Avukat olarak çalıştı.
İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri olarak görev yaptı. Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği görevinde bulundu.
Sosyal Demokrat Hareket Platformunda Kadın-Eğitim-Hukuk Atölyelerinin İstanbul sorumlusu olarak çalıştı.
23. Dönem de İstanbul Milletvekili seçildi.
23. Dönem de Türkiye-Küba Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanlığı görevini üstlendi.
24. Dönem Milletvekili’dir.
Orta düzeyde İngilizce bilmektedir.
Bekârdır.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , ,

Markar Esayan Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

Markar Esayan, 1969 yılında İstanbul’da doğdu. İlköğretimini Bomonti Mıhitaryan Ermeni Katolik İlköğretim Okulu’nda, liseyi Özel Getronagan Ermeni Lisesi’nde bitirdi. 1995 yılında İşletme bölümünden lisans eğitimini bitirdi.

GAZETECİLİK HAYATI

1997 yılından Agos Gazetesi’nde yazmaya başladı. Aralıklarla sürdürdüğü yazılarını 2001 yılından “Dar Kapı” başlığı altında sürdürdü. Taraf gazetesinde geçici olarak genel yayın yönetmenliği yaptı. “herTaraf” adlı köşede yazsa da daha sonra gazetenin kendi köşe yazarları bölümünde yazmaya başladı. 2008’de “Merhabarev” diye başladığı yazılarına, 2013’te “Tarihî günler…” başlığını atarak veda etti. Taraf gazetesinden ayrıldıktan sonra 21 Ağustos 2013 tarihinden itibaren “Yenişafak” gazetesinde yazmaya başladı.

Eseyan’ın ilk romanı, “Şimdinin Dar Odası”, 2004 yılında “İnkılâp Kitabevi Büyük Ödülü”ne layık görüldü. Diğer kitapları ise “İyi Şeyler, Dünyayı Durduran 60 Gün, Jerusalem, Şimdinin Dar Odası ve Karşılaşma”dır.

AK PARTİ’DEN ADAY OLDU

7 Haziran’da yapılacak genel seçimler için milletvekili aday adayı olmak isteyenlerden biri de Markar Eseyan oldu. Esayan, İstanbul’dan milletvekili aday adaylığı için AK Parti İstanbul İl Başkanlığı’na başvurusunu yaptı.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , , , ,

Mahir Ünal Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

Mahir Ünal, 1 Temmuz 1966 tarihinde Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde doğdu. İlkokulu Karahüyük Köyü İlkokulu’nda, ortaokulu Elbistan Gazi Mustafa Kemal Ortaokulu’nda tamamladıktan sonra İstanbul Bahçelievler Kocasinan Lisesi’nden mezun oldu.

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesini 1991 yılında tamamladı. 1997 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Yapı ve Sosyal Değişme Ana Bilim Dalı’nda yüksek lisans tezini verdi. İstanbul Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Ana Bilim Dalı’nda çalışmalarına devam etmektedir.

SİYASETE AK PARTİ’YLE GİRDİ

2003 yılında AK Parti Siyaset Akademisi’nde gençlere yönelik dersler verdi. 2005 yılında İstanbul Ticaret Odası’nda (İTO) Müşavirlik yaptı. 2007-2009 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi oldu.

2009 yılında AK Parti MKYK üyeliğine seçildi. Aynı yıl AR&GE Başkan Yardımcısı oldu. Ayrıca bu yıllarda “AK Parti Siyaset Akademisi Koordinatörü” oldu.

Kahramanmaraş Milletvekili olan Ünal, AK Parti Grup Başkanvekilliği görevini sürdürmektedir.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , ,

AK Parti’nin Bartın adayı Seyfettin Kalay Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında – izle

1968’de Bartın’da doğdu.

Doktor; Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdi.

Nevşehir Devlet Hastanesi’nde uzman doktor olarak görev yaptı. Bir dönem Nevşehir’Kırşehir Tabip Odası Başkanlığı ve Nevşehir Tabip Odası Onur Kurulu üyeliğinde bulundu.

Bartın Devlet Hastanesi Başhekimlik görevini yürüttü.

Orta düzeyde İngilizce ve Arapça bilen Kalay, evli ve 2 çocuk babasıdır.

AK Parti Bartın Belediye Başkan Adayıdır.

AK Parti’nin Bartın adayı Seyfettin Kalay  – izle

http://videonuz.ensonhaber.com/player/?oynat=70245&w=490&h=300

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , , , , ,

AK Parti Kırşehir Adayı Yaşar Bahçeci Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında – izle

1975 yılında Kırşehir’de doğdu. Eğitimine sırasıyla Cumhuriyet İlköğretim Okulu, Kale Ortaokulu, Kırşehir Lisesi’nde devam etti.

AK Parti Kırşehir Adayı Yaşar Bahçeci – izle

http://videonuz.ensonhaber.com/player/?oynat=70246&w=490&h=300

1997 yılında Niğde Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümünden mezun oldu. İş yaşamına Van ve Bitlis Bölgesinde şantiye şefi olarak başladı.

Vatani görevini yaptıktan sonra yine aynı bölgedeki görevinin başına geçti. 2000 yılında Kırşehir’de mühendislik bürosunu açarak iş hayatına daha aktif olarak atıldı. Siyasi yaşamı 2001 yılında AK Parti Kurucu üyeleri arasında yer alması ile başladı, daha sonra; AK Parti il Sekreteri olarak görev yaptı. 2002 genel seçimlerinden sonra 1 yıl süreyle TBMM’de 22 ve 23. Dönem Milletvekili Mikail Arslan’ın Danışmanlığını yaptı.

2006 yılında II. Olağan Kongrede İl Başkanı Adayı oldu ve kazanarak 2,5 yıl bu görevi yürüttü. 1 Aralık 2008 yılında Yerel Seçimlerde Belediye Başkanı Aday Adayı olmak için görevinden ayrıldı. 29 Mart 2009 Yerel Seçimlerinde AK Parti’nin Kırşehir Belediye Başkanı Adayı olarak seçimlere girdi.

29 Mart 2009 Yerel Seçimlerde Kırşehir Belediye Başkanı seçildi. Halen Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı’nda Yüksek Lisansına devam eden Yaşar Bahçeci evli ve iki kız çocuk babasıdır.

AK Parti Kırşehir Adayı Yaşar Bahçeci

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , , , ,

AK Parti Amasya Adayı Cafer Özdemir Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında – izle

1967 yılında Yozgat Yerköy’de doğdu. İlkokulu köyünde tamamladıktan sonra girdiği devlet parasız yatılı öğretmen okulu sınavlarını kazanarak Manisa Salihli Lisesi’ne kayıt yaptırdı. Salihli Lisesi’nden 1985 yılında mezun oldu. 1986 yılında kazandığı Selçuk Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Harita Mühendisliği Bölümü’nü 1990 yılında bitirdi. 1988 yılında henüz öğrenciyken Amasya’da arkadaşlarıyla beraber bir harita mühendislik firması kurdu.

AK Parti Amasya Adayı Cafer Özdemir – izle

http://videonuz.ensonhaber.com/player/?oynat=70247&w=490&h=300

Böylece üniversitede öğrendiklerini uygulamaya dönüştürme fırsatı yakalamış oldu. 1992 yılında bağımsız bir mühendislik şirketi kurarak başta Amasya merkez olmak üzere Merzifon, Suluova, Taşova, Göynücek gibi ilçe belediyeleri yanında bir çok belde belediyesine imar ve şehircilik konularında danışmanlık hizmeti verdi. 2003 yılında AK Parti yönetim kurulu üyesi olarak siyasete atıldı ve AK Parti Amasya İl Başkan Yardımcılığı yaptı.

2004 yılında mahalli idareler seçiminde birinci sıradan Amasya Belediyesi Meclis Üyesi seçildi ve 1 Aralık 2008 tarihine kadar Amasya Belediye Başkan Yardımcılığı görevini sürdürdü. Bu tarihte görevinden istifa ederek Belediye Başkanlığı’na aday olan Özdemir, 29 Mart 2009 Mahalli İdareler Seçiminde Amasya Merkezdeki oyların %40,12 sini alarak Amasya Belediye Başkanlığı’na seçildi. Cafer Özdemir evli ve 3 çocuk babasıdır.

AK Parti Amasya adayı Cafer Özdemir’dir.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , , , , ,

AK Parti Afyon adayı Burhanettin Çoban Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında – izle

1962 yılında Afyonkarahisar’da doğdu. Sırasıyla Cumhuriyet İlkokulu, İmam Hatip Lisesi Orta Okulu, Meteoroloji Teknik Lisesi, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu.

AK Parti Afyon adayı Burhanettin Çoban Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında – izle

http://videonuz.ensonhaber.com/player/?oynat=70248&w=490&h=300

Parasız yatılı öğrenci olarak Meteoroloji lisesinde okuduğundan dolayı mezun olduğu 1980 yılında İzmir Çiğli Havaalanına meteoroloji teknisyeni olarak atandı. Memuriyet görevinden Hukuk Fakültesini bitirmiş olduğu 1985 yılı sonunda istifa ederek ayrıldı. 1988 Yılından, Belediye Başkanı seçildiği 2009 yılına kadar Afyonkarahisar Merkezi’nde avukat olarak çalışmıştır.

Siyasi hayatına 1978 li yıllarda MTTB Ankara Orta Öğretim Komitesinde başladı. 12 Eylül öncesinde iki yıl süreyle MTTB Ankara Ortaöğretim Komitesinde çalışmış olup,1984 yılından sonra da çeşitli siyasi partilerde yönetim kurulu üyeliği,merkez ilçe başkanlığı ve 10 yıl süreyle de Belediye Meclis Üyeliği yapmıştır.

2002 yılında 30 arkadaşı ile birlikte AK Parti Afyonkarahisar İl teşkilatını kurmuştur. 2002 yılından beri de kurucusu olduğu AK Parti’nin Afyonkarahisar İl Başkanı olarak görev yapmaktayken Afyonkarahisar il belediye başkanlığı aday adaylığı için 01.12.2008 tarihinde görevinden istifa etti. Evli ve üç çocuk babası olan Burhanettin Çoban 29 Mart 2009 tarihinde yapılan Mahalli İdareler Seçimlerinin ardından Afyonkarahisar Belediye Başkanlığına seçilmiştir.

AK Parti Afyon adayı Burhanettin Çoban.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , , , , ,

AK Parti Kahramanmaraş adayı Fatih Mehmet Erkoç Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında – izle

AK Parti Kahramanmaraş adayı Fatih Mehmet Erkoç Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında – izle

http://videonuz.ensonhaber.com/player/?oynat=70249&w=490&h=300

Fatih Mehmet Erkoç 01.05.1974 tarihinde K.Maraş’ın Türkoğlu İlçe’sinde doğdu.

Fatih Mehmet Erkoç, öğrenimine Kahramanmaraş Merkez Üngüt Mahallesi İlköğretim Okulunda başlayarak sırasıyla Ortaokulu, İbrahim Çalık Lisesinden mezun olarak,1992-1993 Eğitim, Öğretim Yılında eğitime başladığı, Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, makine bölümünden 1997 yılında mezun oldu. Kahramanmaraş Merkez’de Serbest mühendislik, müşavirlik bürosu açarak iş hayatına atıldı, halen bu işle meşgul olmakta.

Fatih Mehmet Erkoç, aynı zamanda Niğde Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünde masterını tamamladı. 2001 yılı Aralık ayında AK PARTİ Kahramanmaraş Merkez İlçe teşkilatının kurulması ile yönetim kurulu üyesi ve ardından Merkez İlçe Başkan Yardımcısı olarak görev aldı.

3 Mayıs 2003 tarihinde yapılan Kahramanmaraş Merkez İlçe 1.Olağan Kongresinde Merkez İlçe Başkanı seçildi. Fatih Mehmet Erkoç, Kahramanmaraş Merkez İlçe Başkanlığı görevini 19 Ekim 2008 tarihine kadar sürdürdü. Merkez ilçe 3. olağan kongresinde yeniden aday olmayan Fatih Mehmet Erkoç, 21 Haziran 2009 tarihinde yapılan AK Parti Kahramanmaraş 3.Olağan İl Kongresinde İl Başkanı seçildi. AK Parti 1. 2. ve 3 üncü büyük kongrelerinde delege olarak görev yaptı.

Fatih Mehmet Erkoç AK Parti Kahramanmaraş Belediye Başkan Adayı

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , , , , , ,

AK Parti Kayseri Belediye Başkan Adayı Mehmet Özhaseki Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında – izle

Mehmet Özhaseki,1957 yılında Kayseri’de doğmuştur. İlk ve Orta öğrenimini Kayseri’de sürdürmüş ve Hacettepe Üniversitesi Elektronik Mühendisliği bölümünü kazanmıştır. Buradaki eğitimini tamamlamadan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine girmiştir.

AK Parti Kayseri Adayı Mehmet Özhaseki – izle

http://videonuz.ensonhaber.com/player/?oynat=70252&w=490&h=300

27 Mart 1994’te Melikgazi Belediye Başkanlığı’nı kazanmıştır. 23 Haziran 1999’de ise Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanmıştır. 4 dönemdir görevine devam etmektedir. Kayserispor ve Kayseri Erciyesspor Onursal Başkanı olarak da tanınmaktadır. Okan Üniversitesi Danışma Kurulu üyesidir.

AK Parti Kayseri Belediye Başkan Adayı Mehmet Özhaseki

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Ak Parti Konya Büyükşehir adayı Tahir Akyürek Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında – izle

Tahir Akyürek Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Bağ-Kur Konya İl Müdürlüğü’nde Avukat, Konya Ticaret Odası’nda Genel Sekreter olarak görev yaptı.

 Ak Parti Konya Büyükşehir adayı Tahir Akyürek Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında – izle

http://videonuz.ensonhaber.com/player/?oynat=70253&w=490&h=300

Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında yöneticiliklerde bulundu. Daha sonra Serbest Avukat olarak çalıştı. 2004 yılından itibaren Konya Büyükşehir Belediye Başkanlık görevini yapmakta olan Akyürek, evli ve 3 çocuk babasıdır. 

Tahir Akyürek, Ak Parti Konya Büyükşehir Belediye Başkan adayıdır.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Nazlı Ilıcak Kimdir?

Nazlı Ilıcak, 1944 yılında Ankara’da dünyaya geldi. Babası Demokrat Parti döneminde Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı yapmış olan Muammer Çavuşoğlu’dur. Annesi İhsan Çavuşoğlu’dur. Abisi Ömer Çavuşoğlu Fenerbahçe’de yöneticilik yapmıştır.

Eğitimi

Okulun ilk yıllarını TED Ankara Koleji’nde geçiren Ilıcak, lise öğrenimini bir Fransız okulu olan Notre Dame de Sion Lisesi’nde tamamladı. Üniversite eğitimi için Lozan Üniversitesi’ne giden Ilıcak, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde (Ecole de Sciences Sociales et Politiques, 1967) eğitimini sürdürdü.

Yıllar 1969’u gösterirken o dönemin Tercüman gazetesi sahibi Kemal Ilıcak’la evlenip iki çocuğu oldu. 1993’te Kemal Ilıcak beyin kanamasından öldü. İkinci evliliği bir yıl sonra Emin Şirin’le oldu. Bu evliliği ise 2003 yılında boşamasıyla son buldu.

Gazeteciliği

Babası Muammer Çavuşoğlu’nun 1972 yılında vefatından sonra kendini boşlukta hisseden Ilıcak, hiç ilgilenmediği gazeteciliğe başladı.  Tercüman’ın bulmaca bölümüne bakan Ilıcak, 27 Mayıs nedeniyle ilgisini siyasete kaydırdı. İlk işi röportaj yapmak oldu. Ardından başyazar, devamında Tercüman’ın ikinci gazetesi Bulvar’da imtiyaz sahipliği görevini yürüttü. Tercüman ve Bulvar harici yazı yazdığı gazeteler ise şunlardır: Meydan, Hürriyet, Akşam, Yenişafak, Takvim, Sabah ve Bugün.

Mahkûmiyet Günleri

12 Eylül olaylarından sonra sivri diliyle başı sıkça belaya girdi. Turgut Özal’la yıldıza barışmayan yazar, Milli Güvenlik Konseyi’ne karşı hareket etmesi nedeniyle 5 Ocak 1983 yılında 3 ay süreliğine Sağmalcılar Cezaevi’nde kaldı.

Siyasete Giriş

İlk siyasi deneyimini 1999 yılındaki genel seçimlerde Fazilet Partisi’nden İstanbul milletvekili olarak yaşadı. Koalisyon hükümetinin bulunduğu dönemde, Merve Kavakçı’nın koluna girerek türbanlı olarak meclis salonuna girmesine eşlik etti. İçinde bulunduğu Fazilet Partisi’nin, 22 Haziran 2001’de Anayasa Mahkemesi’nce kapatılmasıyla milletvekilliği düşürüldü. Bunun sonucu olarak 5 yıl siyaset yasağına çarptırıldı. Son olarak 2011 genel seçimlerinde AK Parti’den aday adayı olsa da aday gösterilmedi.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Ertuğrul Günay Kimdir?

Ertuğrul Günay 1 Ekim 1948 yılında Ordu’da dünyaya geldi. Babasının adı Nazım, annesini adı Mürüvvet’tir. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Lise öğrenimini 1965 yılında Ordu Lisesi’nde tamamladı. Üniversiteyi İstanbul Üniversitesi’nde okuyan Günay, hukuk fakültesini 1969 yılında tamamladı. Genç bir hukukçu olan Günay, Ordu’da avukatlığa başladı.

SİYASİ HAYATI

1973 yılında CHP Genel Merkezi’nin düzenlediği 50. Kuruluş yılı yarışmasında “Devlet Partisi’nden Halk Partisi’ne” başlıklı yazısıyla birinci oldu. Bu CHP ile kesiştiği nokta 2004 yılına kadar aralıklarla devam etti. 1974-1977 tarihleri arasında Cumhuriyet Halk Partisi Ordu İl Başkanlığı görevini yürüttü.

1976 yılında Bülent Ecevit’e karşı oluşan muhaliflerin kurultay başkan adayı olarak Ertuğrul Günay seçildi.

Tarih 1977’yi gösterirken, seçimlerde CHP’den Ordu milletvekili olarak meclise girerek “en genç milletvekili” oldu. 12 Eylül Darbesi’nde Dev-Yol ile işbirliği olduğu gerekçesiyle 1 yıl tutuklu kaldıktan sonra 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Darbeden sonra Sosyaldemokrat Halkçı Parti’den devam eden Günay, Ankara İl Başkanlığı (1986-1987) ve Genel Sekreter Yardımcılığı (1990-1991) yaptı.

CHP’nin 1992’de geri dönüşüyle Ertuğrul Günay’da partiye katıldı. 1992’den 1994’e kadar CHP’nin Genel Sekreterlik görevini yerine getirdi.

ERDOĞAN KARŞISINDA BELEDİYE SEÇİMİ

1994 yılında karşısında Refah Partisi’nden Recep Tayyip Erdoğan, Doğru Yol Partisi’nden Bedrettin Dalan, SHP’den Ömer Zülfü Livaneli ve Anavatan Partisi’nden İlhan Kesici’nin bulunduğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi aday adaylığını açıkladı. Erdoğan’ın galip geldiği seçimde Günay, %1,4 oy aldı.

CHP’DEN AK PARTİYE GEÇİŞ

Ordu’da 2004 yılı seçimlerinde DSP’li adayı desteklediği ortaya çıkınca CHP’den ihraç edildi. İhracından sonra bir oluşum kurmak istese de, Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti üzerine Ak Parti’ye katıldı. 2007 seçimlerinde Ak Parti’den aday olan Günay, İstanbul milletvekili olarak meclise girdi.

KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIĞI DÖNEMİ

Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 31 Ağustos 2007 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sunulan kabinede Ertuğrul Günay, Kültür ve Turizm Bakanı olarak atandı. 2013 yılına kadar bu görevi icra eden Günay, revizyonla görevini Ömer Çelik’e bıraktı.

KÜLTÜREL KİŞİLİĞİ

Kültür ve Turizm Bakanlığı döneminde “Bosna Yazıları” ve “Karşı Siyaset” adında iki kitabı bulunan Günay’ın, “Bosna İçin İnsanlık Girişimi”, “Doğu Konferansı” ve “Yeni Siyaset Girişimi” gibi sivil girişimlere de öncülük etti. Çeşitli dergi ve gazetelerde çok sayıda yazısı bulunmaktadır. 2009 yılında Mustafa Kemal, Akdeniz  ve Pamukkale Üniversiteleri tarafından “Onursal Bilim Doktoru” unvanı verildi.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , , , ,

Mehmet Müezzinoğlu Kimdir?

Mehmet Müezzinoğlu, 9 Ocak 1955 yılında Yunanistan’ın Gümülcine şehrine bağlı Kozlukebir Köyü’nde dünyaya geldi. Babasının adı Ali, annesinin adı Fatma’dır. Evli ve 2 çocuk babasıdır. Orta seviyede Yunanca, İngilizce ve Arapça bilmektedir

RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN SINIF ARKADAŞIYDI

1970 yılında eğitimi için İstanbul’a geldi. Üsküdar İmam Hatip Lisesi’nde okuduğu yıllarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile aynı sınıftaydı. Yabancı uyruklu olması nedeniyle ismi bir süreliğine “Mehmet Alioğlu” oldu. Lise öğreniminin 2 yılını Afyon’da tamamlayarak üniversite eğitimi için İstanbul’a geldi.1982 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun oldu.

TÜRKİYE’YE İLTİCA ETTİ

Yunanistan’da hekimlik yapma şansı yoktu. Geçmişi hakkında verdiği bir röportajda: Yunanistan karanlıktı ve istikbal vaat etmiyordu. Türkiye için zorluklar var ama yakalayacaksak istikbalimizi anavatanda yakalayabilirdik. Ceketimi alıp kaçarsam, iltica edersem Türkiye’de bu istikbali yakalayabilirdim. Bir yaz günü ceketimizi alıp, Meriç Nehri’ni kaçak geçerek Türkiye’ye geldim.” diyerek, Türkiye’ye geliş serüvenini anlattı.

1983-1986 yılları arasında Yunanistan vatandaşlığından çıkarıldığı için vatansız olarak ülkemizde yaşadı. 1986 yılında “Müezzinoğlu” soyadını almak istediğini belirterek başvuru yaptı. Aynı yıl Türk vatandaşı oldu.

SİYASİ HAYATI

Siyasi hayatı 1992’de girdiği Refah Partisi’nde başladı. 2002-2007 tarihleri arası İstanbul Ak Parti İl Başkanlığı yaptı. 2007 yılında seçimlere girerek İstanbul milletvekili oldu. 24 Ocak 2013 tarihli kabine değişikliği sonrası Recep Akdağ’ın yerine Türkiye Cumhuriyeti’nin 57. Sağlık Bakanı oldu. Ahmet Davutoğlu’nun 2014 yılında değiştirdiği kabinede de görevini yerine getirmektedir.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , ,

Recep Altepe Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

Recep Altepe, 1959 yılında Bursa’da dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimini Bursa’da tamamladı. Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. 1983 yılında kendi işini kurarak kalorifer, buhar kazanı imalatı, ısıtma-soğutma tesisatı gibi işleri yürüttü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ilk tanışması vatani görevini yapmaktayken oldu.

SİYASETE REFAH PARTİSİ’YLE GİRDİ

1989 yılında Bursa Refah Partisi İl Yöneticisi olarak siyasete giren Altepe, 1994 yılında aynı partinin İl Başkan Yardımcılığını ve Yerel Yönetimler Başkanlığını, Fazilet Partisi döneminde de bir yıl süreyle Genel Merkez Müfettişliğini yaptı.

1994 yılındaki yerel seçimlerde Bursa Büyükşehir ve Yıldırım Belediyesi Meclis Üyelikleri ile BUSKİ Genel Kurul Üyeliği’ne girdi. Altepe, 1999 yılındaki seçimlerde tekrar seçilerek üst üste iki dönem bu görevleri yürütme imkanı buldu.

Altepe, 2004 seçimlerinde “Osmangazi Belediye Başkanı”, 2009 ve 2014 seçimlerinde ise AK Parti´den “Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı” oldu.

“Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği ve Marmara ve Boğazları Belediyeler Birliği Başkanı” olarak görev yapmaktadır.

Altepe, evli ve üç çocuk babasıdır.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , , ,

Mehmet Metiner Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

Mehmet Metiner, 5 Mart 1960 tarihinde Adıyaman’ın Kahta ilçesinde dünyaya geldi. Babasının adı Bedir, annesinin adı Nazı’dır. İngilizce bilen Metiner, evli ve 2 çocuk babasıdır.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden mezun oldu. “Girişim, Yeni Zemin ve Sözleşme” dergilerinin yayın yönetmenliği görevini yürüttü. Refah Partisi il başkanı ve büyükşehir belediye başkanı olduğu yıllarda Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Fazilet Partisi Genel Başkanı M. Recai Kutan’ın danışmanlığını yaptı. 2000-2001 yıllarında “Halkın Demokrasi Partisi Genel Başkan Yardımcılığı” görevini yürüttü. Bu partiden ayrıldıktan sonra aktif siyasete ara verdi.

Bir dönem Bahçeşehir Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak ders verdi.

2011 yılında yapılan seçimlerde Ak Parti’den aday oldu. 24. Dönem Adıyaman Milletvekili olarak meclise girdi.

Mehmet Metiner 30 Aralık 2014 tarihinden itibaren Star Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapmaktadır.

”MEHMETÇİĞİM SEN DE BU İŞLERE DAHA FAZLA GİRME”

Dönemin Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında Dersim’i bombaladığı iddiasıyla “Sabiha Gökçen Havalimanı’nın ismi değişsin” diyen Metiner’e “Mehmetçiğim sen de bu işlere daha fazla girme. Yeter o kadar” diye seslenmişti.

ESERLERİ

-Ahmet B. Hanbel

-Yeni Bir Dünyaya Uyanmak

-Şafakta 10 Gün (İran Notları)

-Sorunlarımızı Konuşmak

-Kardeşlik Çağrısı

-Cennet Düşü: İdeolojik Devletten Demokratik Devlete

-Yemyeşil Şeriat Bembeyaz Demokrasi

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , , , , ,

Mustafa Şentop Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

Mustafa Şentop, 6 Ağustos 1968 tarihinde Tekirdağ’da dünyaya geldi. Babasının adı Ahmet, annesinin adı Nazire’dir. İlk ve orta öğrenimini Tekirdağ’da tamamladı. 1986 yılında Tekirdağ İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü kazandı. 1987’de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi ve 1991 yılında mezun oldu. 1988 – 1991 yıllarında Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı “Teklif Aylık Hukuk Dergisi”nin kurucuları arasında yer aldı.

1992’de avukatlık stajını tamamlayıp 1993’te Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde araştırma görevlisi oldu. 2002 yılında doktor, 2005 yılında doçent ve 2011 yılında da profesör oldu. Üzerinde çalıştığı başlıca konular; kamu hukuku, tarihteki ve hâlihazırda karşılaştırmalı yargı sistemleri, ceza hukuku, devlet yapısı ve anayasa hareketleridir. Doktora tezi, “Osmanlı Yargı Sistemi ve Kazaskerlik”, doçentlik çalışması “Tanzimat’tan Sonra Osmanlı Ceza Hukuku” ve profesörlük çalışması “Türkiye’de Anayasaların Hazırlanması – I, 1876 Kanun-i Esasisi”dir.

Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyesi, İstanbul Milletvekili ve Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yapmakta olup Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezinin (ESAM) İstanbul Başkanlığı görevini yürütmektedir.

Şentop, evli ve 4 çocuk babasıdır.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , , , ,

Dr. Hüseyin Emin Öztürk Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

2015 Genel Seçimlerinde AK Parti’den İstanbul Milletvekili Aday Adayı olan Dr. Hüseyin Emin Öztürk, 1958 Yılında Kayseri’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kayseri’de yapan Öztürk, 1975 senesinde Kayseri İmam Hatip lisesinden mezun oldu.

ÜNİVERSİTE EĞİTİMİ VE TEZİ

Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümününden 1980 yılında mezun olan Öztürk eğitimine Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Din Eğitimi Bölümü’nde yüksek lisans ile devam etti.

Öztürk, 2000 yılında Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Bölümü’nde doktora öğrenimi gördü ve “Çocuğun Sosyalleşmesine Televizyonun Etkileri” adlı tezi ile bilim doktoru unvanını aldı.

İŞ HAYATI

Dr. Hüseyin Emin Öztürk, Ankara’da Yedek Subaylık görevini tamamladıktan sonra Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Matbaacılık ve Ticaret İşlermesinde Yayın Şefi olarak çalışma hayatına başladı.

Türkiye Diyanet Vakfı’na bağlı değişik işletmelerde kurucu yönetici olarak görevini sürdürdü.

Vakıf Yayınları İşletmesi müdürlüğü, AK Radyo ve Televizyon şirketi kurucu genel müdürlüğü ve İstanbul İl Genel Meclisinde Milli Eğitim Komisyonu başkanlığı görevlerinde bulundu.

GÖKYÜZÜ EĞİTİM KURUMLARI KURUCUSU

Öztürk, 1997 yılında İstanbul Maltepe’de dört ortak ile Özel Gökyüzü Eğitim Kurumlarını kurdu. Anaokulu, lise ve fen lisesi bulunan bu kurumun, halen Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürüdür.

EDEBİYAT VE ŞİİR TUTKUSU

Lise yıllarında şiir yazmaya başlayan Öztürk, “Gerçek Dergisi Çocuk Hikaye Yarışması”nda “Kınalı Kuzu” aslı hikayesi ile birinci oldu.

“Kültür Bakanlığı Çocuk Edebiyatı Yarışması”nda “Yaralı Keklik” adlı romanı ile ikinciliğe layık görüldü. 1998 yılında ise Türkiye Yazarlar Birliği’nce çocuk edebiyatı dalında yılın yazarı seçildi.

Öztürk ayrıca Türkiye Gönüllü Teşekküllüler Vakfı Kurucusu, Türkiye Yazarlar Birliği ve İLESAM üyesidir. Halen “Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği”nde Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürütmektedir.

YAYINLANMIŞ ESERLERİ

-Kınalı Kuzu
-Derviş Dedenin Dilinden İman Prensipleri
-Bu Sevdanın Uğrunda
-Derviş Dedenin Dilinden İbadet İlkeleri
-Yaralı Keklik
-Gül Ağacı
-Çiğdem Çiçekleri
-İpek Kuyruklu Uçurtma
-Batı Çocuk Klasiklerinde Temel Değerler
-Kişilik Gelişimi Açısından Çocuk ve Televizyon
-Kalbimin Kanat Sesleri

SİYASİ FAALİYETLERİ

Dr. Hüseyin Emin Öztürk, siyasi faaliyetlere AK Parti ile başladı. AK Parti’nin İstanbul Kurucu İl Yönetim Kurulu Üyesi oldu. 2004 mahalli seçimlerinde Kartal İl Genel Meclisi Üyesi seçildi.

2004-2007 yılları arasında İstanbul İl Genel Meclisi’nde Eğitim Komisyonu Başkanlığı görevlerinde bulundu.

2015 yılı Haziran ayında yapılacak Genel Seçimler için İstanbul’dan milletvekili aday adayı oldu.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , , , , ,

Dengir Mir Mehmet Fırat Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

Dengir Mir Mehmet Fırat, 8 Ağustos 1943 tarihinde Adıyaman’ın Kâhta ilçesinde doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra çiftçilik, serbest avukatlık, ihracatçılık gibi çeşitli sektörlerde çalıştı.

SİYASİ KARİYERİ

Siyasete Adalet Partisi’nde başlayıp Doğru Yol Partisi ile devam etti. Çeşitli görevleri yerine getiren Fırat, 2000 yılında Fazilet Partisi’nden aday olup milletvekili seçildi. Fazilet Partisi’nin kapatılmasının ardından yeni bir oluşuma giren AK Parti’nin yanında yer alarak kurucu üyesi oldu. 2002 seçimlerinde Ak Parti Mersin Milletvekili, 2007 seçimlerinde Ak Parti Adıyaman Milletvekili olarak meclise girdi. AK Parti’de Genel Başkan Yardımcılığı ve MKYK üyeliği görevlerinde bulundu. Sivil Anayasa Komisyonu’nda yer aldı.

‘BU VEBALİ TAŞIYAMAM’

Bir dönem ikinci adam olan Fırat, 2008 yılında Ak Parti’deki görevinden, 2014 yılında partiden istifa ettiğini açıkladı. “Bu manevi sorumluluğun ağır vebali olduğu kanısına vardım” diyen Fırat, Köşk seçiminde oyunu da Selahattin Demirtaş’a vereceğini açıklamıştı.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Uğur Işılak Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

Aslen Şereflikoçhisarlı olan Uğur Işılak, 1971 yılında Almanya’nın Neviges şehrinde dünyaya geldi. Küçük yaşlarda müziğe ve şiire ilgi duymaya başlayan Işılak, ağabeyinden bağlama dersleri aldı. 12 yaşındayken ailesiyle birlikte Gelsenkirchen şehrine taşınan Işılak, İlk ve orta öğrenimini Almanya’da tamamladıktan sonra Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

İLK SOLO ALBÜM

Bu arada müzik bilgisini geliştirerek 1988’de ilk çalışmasını yaptı ve 1990 yılında kendine ait ses kayıt stüdyosu kurarak aranje bilgisini geliştirdi. 1993 yılında ilk solo albümü olan ‘Kim Kime Dum Duma’ ile müzik piyasasına giriş yapan Işılak, 1997’de Türkiye’ye dönerek çalışmalarına ülkesinde devam etti.

400’E YAKIN ESER YAPTI

Uğur Işılak’ın yaklaşık 20 yıllık profesyonel müzik hayatında 400’e yakın eseri bulunmaktadır. Eserlerinin müzik yönetmenliğini ve tonmaisterliğini üstlenen sanatçı, 1999 yılında “Dönen Alçak Olsun” albümüyle Türkiye’de müzik alanına iddialı bir giriş yaptı. Daha sonra Canın Olayım, Yıldırım gibi, Gelsen de bir Gelmesen de, Tek Seni Sevdim, Haydi Anadolu gibi bir çok sevilen eserlerin bulunduğu albümleri milyonlarla buluştu ve sayısız ödüle layık görüldü.

ANADOLU DEĞERLERİNİN SAVUNUCUSU

Başta Anadolu olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde konserler veren Uğur Işılak, sahne performansıyla da dikkatleri üzerine çekti, yıllardır savunduğu Anadolu değerlerini gittiği yerlere taşımayı bir ilke haline getirdi. Birçok radyo ve televizyon kanalında programlar yaparak geniş kitlelere hitap etti ve önemli yapıtlara imza attı. ‘Anadolu Değerleri’ni özümsemiş ve bunu bir hayat gayesi haline getirmiş olan Işılak, kendisini “Halk Ozanı” olarak tanımlıyor. Ayrıca Işılak, bu alanda ciddi araştırmalar ve çalışmalar yaptı.

CHP’YE DE SEÇİM ŞARKISI HEDİYESİ

AK Parti’nin seçim müziği Dombra’yı uyarlayarak bir dönem adından sıkça söz ettiren Uğur Işılak, AKP İstanbul 3. Bölge 9. sıradan milletveki adayıdır. Aynı zamanda 2002 yılında CHP’nin yurt gezilerinde kullandığı ”Haydi Anadolu” şarkısı, şarkının söz yazarı ve bestecisi olan sanatçı Uğur Işılak tarafından partiye armağan edildi.

Eserlerinde yer verdiği vatanseverlik, tasavvuf ve aşk gibi unsurlarla sadık bir hayran kitlesi olan Işılak, ”Haydi Anadolu” adlı parçasını 1999 yılı sonunda besteledi ve 2000 yılında çıkardığı 3 parçadan oluşan ”Söyleyeceklerim Var” albümünde kullandı. Şarkının, sağdan sola birçok parti tarafından kullanıldığını ifade eden Işılak, CHP’nin de bu parçayı ilk kez Anadolu sol hareketinin anlatıldığı kongrede kullandığını belirtti. Parçanın Anadolu insanını anlattığını söyleyerek CHP’nin başlattığı Anadolu sol hareketi ile Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre gibi Anadolu düşünürlerinin fikirlerini özümsediğini, bu düşüncelerle yeni bir çıkış yapan CHP ve Genel Başkanı Baykal’a bu parçayı hiçbir maddi karşılık gözetmeden armağan ettiğini kaydetti.

NE SAĞCIYIM NE SOLCU

2010 yılında kendisi ile yapılan bir röportajda, “Ben hayatımın hiçbir döneminde solcu olmadım. Ama ben sağcıyım da demedim. Kendimi sağcı olarak da tanımlamıyorum çünkü sağcılık gibi çok cılız bir kavramın içine sıkışmak istemiyorum. Aşk adına hangi tanımı yaparsanız yapın o AŞK değildir ve bununla aşkı sınırlamış olursunuz. AŞK ise özgürdür. Dolayısıyla bizim mayamızda aşk varsa bırakın tanımımızı yapıp kendimizi sınırlandırmayalım. Ama bu benim siyasi görüşümün olmadığı anlamına gelmez. Herkesin mutlaka bir dünya görüşü vardır.” sözleriyle CHP’ye hediye ettiği seçim şarkısı ile kendisi hakkında çıkan “solcu” söylemlerine karşı bir açıklama yaparak aslında siyasi ideolojisinin dışında tasavvuf kültüründen etkilendiğini belirtti.

TÜRKİYE’DE SAĞCI, AVRUPA’DA SOLCU

2010 yılında yine aynı röportajda, “Ben partizan değilim ama gerçekler ortada. Benim ideolojik bir takıntım yok. Biz Avrupa’da sosyal demokratları destekleriz. Eğer ideolojik bir takıntım olsa Avrupa’da da olsa sol partiyi desteklemem. Ama Avrupa’daki sosyal demokrat buradaki gibi statükocu değil ki. Avrupa’daki sosyal demokrat çeteleri savunmuyor ki. Oradaki sosyal demokrasi ile ülkemizdeki nerdeyse taban tabana zıt. 15 yıldır Türkiye’deyim ve olanları yakından takip ediyorum. Çevremde arkadaşlarımla bir araya geldiğimde de bu konuları oturur konuşur, analiz ederiz. Ben gördüklerime ve yaşadıklarıma inanırım. Kimse hariçten gazel okumasın! ” sözleri ile Almanya’da doğan ve 20 yıl orada yaşayan bir Türk vatandaşı olarak hakkında yöneltilen siyasi ideoloji karmaşası iddialarını böyle cevapladı.

TELEVİZYON PROGRAMCILIĞI DA YAPTI

Uğur Işılak, 2008 – 2010 yılları arasında Atv Avrupa kanalında “Yıldırım Gibi” daha sonra “Söz Pazarı” ve TRT Haber kanalında Serdar Tuncer ile “Yeni Şeyler Söylemek lazım” isimli programlar yaparak halkın takdirini toplamış ve çeşitli kuruluşlar tarafından ödüle layık görüldü. Aynı zamanda Uğur Işılak’la Ozanca (Kanal 7 Avrupa), Meram’da iftar (Kanal 24, Sun TV, Konya TV, KTV, ÜNTV) gibi programlar ile de hayran kitlesini arttırdı.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , ,

Mehmet Ali Şahin Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

Mehmet Ali Şahin, 16 Eylül 1950 tarihinde Karabük, Ovacık ilçesi Ekincik köyünde doğdu. Abdullah ve Ünzüle Şahin çiftinin oğlu Mehmet Ali Şahin, ilkokulu Ekincik köyünde bitirdikten sonra İstanbul’da amcasının yanında yaşamaya başlayarak öğrenim hayatına devam etti.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN LİSE ARKADAŞI

İstanbul’da önce İstanbul İmam Hatip Lisesi’nde öğrenim gören Şahin, katıldığı liselerarası münazaralarda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile arkadaş oldu.

İmam Hatip’in son yıllarında, Zeytinburnu İhsan Mermerci Lisesi’ne geçiş yaparak mezuniyetini bu okuldan alan Şahin, sonrasında 1,5 yıl kendi köyünde imamlık yaptı sonra hukuk eğitimi almaya karar verdi.

KAZANDIĞI SEÇİM İPTAL EDİLDİ

Mehmet Ali Şahin, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olarak, 1983 yılında Serbest avukat olarak çalıştı. Avukat mesleği ile birlikte siyasete atılarak Refah Partisi Eminönü İlçe Başkanlığı’nı yaptı. 1994 yılında yapılan yerel seçimlerinde Refah Partisi’nden İstanbul Fatih Belediye Başkanı olarak seçimi kazanan Şahin, seçimler, yapıldığı iddia edilen hile gerekçesiyle iptal edildiği için Temmuz 1994’te yenilenen seçimlerde Anavatan Partisi adayı Sadettin Tantan’a yenildi.

AKP KURUCU ÜYESİ

1994 yılında Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Belediye Başkanı olunca Mehmet Ali Şahin de Refah Partisi’nin İstanbul İl Başkanı oldu. 8 Ocak 1996 Genel Seçimleri’nde Refah Partisi’nden 20. dönem İstanbul milletvekili seçilen Şahin, aynı zamanda 18 Nisan 1999 tarihinde Fazilet Partisinden 21. dönem İstanbul milletvekili seçildi. 2001 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi oldu.

1996’DAN BERİ MECLİSTE

AK Parti’de Grup Başkanvekilliği görevinin yanı sıra AKP Adalet Komisyonu’na üye olan Şahin, aynı zamanda TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesidir. İlk olarak 14 Kasım 2002 tarihinde AKP’den 22. dönem İstanbul milletvekili seçilen Şahin, 22 Temmuz 2007 tarihinde 23. dönem milletvekili seçimlerinde AKP Antalya Milletvekili olarak meclise girdi.

ADALET BAKANI

58. ve 59. Hükümetlerde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev yapan Şahin, 60. Hükümette Adalet Bakanlığı görevinde bulundu. Aynı zamanda 23. Hükümet döneminde, 5 Ağustos 2009’da Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı görevine seçilen Şahin, bu görevini iki yıl sürdürdü.

12 Haziran 2011 tarihinde 24. dönem milletvekili seçimlerinde Karabük milletvekili olarak TBMM’ye tekrar giren Şahin, birçok görevde Türkiye için hizmette bulundu.

EŞİNİ KAYBETTİ

1985 yılında Mehmet Ali Şahin teyzesinin kızı olan Saniye Şahin ile evlendi ve bu evliliğinden 4 çocuğu oldu. 2014 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi gören eşi Saniye Şahin vefat etti.

HRİSTİYAN OLABİLİR, NE FARKEDER Kİ?

Mehmet Ali Şahin’in eşi Saniye Şahin, daha önce böbrek ameliyatı geçirmişti ve 36 yaşındaki Ukraynalı bir kadına ait böbrek Saniye Şahin’e nakledilmişti. Beyin travması sonucu hayatını kaybeden Ukraynalı kadının böbreği Bayan Şahin’e uyum gösterdi ve 1 yıl boyunca böbrek rahatsızlığı ile mücadele eden Saniye Şahin, 3 yıl diyaliz makinesi desteğiyle hayatını sürdürebildi.

20 Aralık 2006’da, Saniye Şahin, Türkiye’de ölen ve organları ailesince bağışlanan kişi ile doku uyumu olduğu tespit edilince, böbrek nakli gerçekleştirildi.

Mehmet Ali Şahin, eşine nakledilen böbreğin Ukraynalı bir kadına ait olması konusunda ‘’Hristiyan olabilir, ne fark eder ki? Sonuçta insandı. Böyle bir olayda din ayrımını düşünemeyiz. Eşim yeniden sağlığına kavuşuyor” cümleleriyle organ nakline olan önemini ve desteğini belirtmişti.

ENGELSİZ TÜRKİYE İÇİN ÇALIŞTI

Mehmet Ali Şahin, 2006 yılında büyük oğlunun zihinsel engelli olduğunu açıklayarak, sakat vatandaşlarımızın toplumsal hayata katılması için bir engel olmadığını ve görev süresinde engelli devlet memuru sayısının 644’ten 5000’e yaklaştığını belirterek gündeme geldi. Bu özel açıklama, sakat bireylerin ötekileştirilmediğini hissetmesi açısından bir önem taşımaktaydı.

GEZİ EYLEMCİLERİ LİNÇ ETMEK İSTEDİ

2013 yılında Mehmet Ali Şahin’in Gezi Parkı eylemleri sırasında yaşadıkları Anayasa Uzlaşma Komisyonu tutanaklarında ortaya çıktı. Komisyon tutanaklarına geçen bölüm oldukça dikkat çekiciydi;“Şimdi, gece işte, saat gece yarılarına doğru bir kalabalık, bin kişi, 2 bin kişi yürüyor. Şimdi, ben Karabük’teyim, Hanım arıyor ve diyor ki: “Kalabalık sürekli zile basıyor, senin ismini söyleyerek aşağıya inmeni istiyor.” Çocuklar da korkmuşlar. Ben de “Kapıyı da kilitleyin içeriden, dışarıya da çıkmayın, açmayın kapıyı” dedim. Ben orada olsam, aşağıya insem kesinlikle beni linç ederlerdi. Yani bazı gruplar…”

Komisyon tutanaklarına geçen bu açıklamalar tartışmalara sebep oldu.

TEK YOL BAŞKANLIK SİSTEMİ

2015 yılında Mehmet Ali Şahin, halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TBMM’nin seçtiği cumhurbaşkanlarından farklı olduğunu ve Türkiye’nin her sorunuyla ilgilenmek durumunda bulunduğunun altını çizerek, bunu sağlayabilmesinin tek yolunun da başkanlık sistemi olduğunu belirterek gündemde yer aldı.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , , ,

Binali Yıldırım Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

Ak Parti Genel Başkan Adayı Binali Yıldırım, 20 Aralık 1955 tarihinde, Erzincan Refahiye’de dünyaya geldi. Yıldırım; 58, 59, 60. ve 61. Hükümet’lerde Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanı olarak görev yaptı.

AK PARTİ İZMİR MİLLETVEKİLİ VE ULAŞTIRMA BAKANI OLDU

TBMM’nde 22. Dönem’de AKP’den İstanbul ve 23. Dönem’de AKP’den Erzincan milletvekili, 24. Dönemde de AK Parti İzmir milletvekili olarak yer almıştır. 61. Hükümette ismi değiştirilen Ulaştırma Bakanlığı yerine Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı olmuştur.

İşte Binali Yıldırım’ın hayatı…

BİNALİ YILDIRIM’IN EĞİTİMİ 

İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşa ve Deniz Bilimleri Fakültesi’nden mezun oldu ve aynı bölümde yüksek lisans yaptı. 1978-1993 yılları arasında Türkiye Gemi Sanayi Genel Müdürlüğü ve Camialtı Tersanesi’nde çeşitli kademelerde yöneticilik yaptı. 1990-1991 yılları arasında İsveç’te bulunan Uluslararası Denizcilik Örgütü’ne (IMO) ait Dünya Denizcilik Üniversitesinde (WMU) Denizde Can ve Mal Güvenliği Yönetimi konusunda ihtisas eğitimi aldı. Bu eğitim sırasında toplam 6 ay İskandinavya ülkeleri ve Avrupa’da çeşitli ülke limanlarında Denizcilik İdaresi Uzmanları ile birlikte kontrollerde bulundu.

ÇALIŞMA HAYATI

İTÜ Gemi İnşa ve Deniz Bilimleri Fakültesinde asistan ve araştırma görevlisi olarak çalıştı. 1994-2000 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmeleri (İDO) ‘da Genel Müdürlük görevinde bulundu. Bu görevi sırasında İstanbul’da toplu taşımacılığın denize kaydırılması yönünde önemli projelere imza attı. Başta İstanbul-Yalova ve Bandırma hatlarının açılarak, Adnan Menderes ve Turgut Özal hızlı feribotlarının sefere konulması olmak üzere İstanbul’a kazandırılan toplam 29 iskele/terminal, 22 deniz otobüsü ve 4 feribotla İDO’yu alanında dünyanın en büyük şirketleri arasına soktu. 1999 yılında deniz toplu taşımacılığı ve turizme katkılarından dolayı uluslararası “Skal Kulübü” tarafından verilen kalite ödülüne layık görüldü.

ERDOĞAN DÖNEMİNDE ULAŞTIRMA BAKANI OLDU

58. Hükümet (Gül Hükümeti), 59. ve 60. Hükümetler (I. Ve II. Erdoğan Hükümetleri) dönemlerinde Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı ve TBMM 22. Dönem AKP İstanbul ve 23. Dönem AKP Erzincan milletvekilliği görevlerinde bulundu. Bakanlığı sırasında gerçekleşen 22 Temmuz 2004 tarihli Pamukova Tren Kazası’nda 41 yolcunun vefat etmesi ve 80 yolcunun yaralanmasına ve de olay sonucunda oluşan kamuoyunun yoğun baskısına rağmen kazada sorumluluk kabul etmedi ve de istifasını vermedi. Yıldırım ayrıca Youtube’un kapanmasına yönelik yoğun eylemleri ile uluslararası kamuoyunda sansürü teşvik eden bir figür olarak dikkat çekti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 6 Temmuz 2011’de açıkladığı “Ustalık Kabinesi” olan 61. hükümette Binali Yıldırım, Türkiye’nin 71. Ulaştırma Bakanı olarak görev aldı. Bu göreve 4. kez getirilen ilk bakan oldu.

AK PARTİ’NİN YENİ GENEL BAŞKAN ADAYI OLDU

Yıldırım; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın ardından 19 Mayıs 2016 gününde Ak Parti MKYK’nın oy birliğiyle Genel Başkan Adayı olarak açıklandı.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Erdoğan Bayraktar Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

Erdoğan Bayraktar 1948 yılında Trabzon’un Of ilçesinde doğdu.

Mühendislik ve siyasi yaşamı arasında, Bayraktar, evlendi ve 5 çocuk babası oldu. Türkiye’de de inşaatın babası olacaktı…

YÜKSEK LİSANS DERECESİ ALDI

İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nü bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü İnşaat Anabilim Dalı’nda, “Metropol Şehirlerde Alternatif Yerleşim Birimleri” konusunda Yüksek Lisans derecesi aldı.

3 yıl boyunca derslere katılıp, doktorasını da tamamladı. Ancak bir cümlede yazıldığı kadar kolay bir süreç olmadı. Okan Üniversitesi’nde geçirdiği çetin bir sürecin ardından alacaktı unvanını. Tezini, “Hasılat paylaşımıyla satış konusu” üzerine hazırladı. Bu, Bayraktar’ın kendi yöntemiydi. IMF geldiğinde bu konuyu özellikle sordu.

Bayraktar, tüm dünyada kullanılacak bir eğitim modellemesi için ilk adımı atmıştı.

GENEL ÇALIŞMALARI

Askerlik vazifesini sürdürdüğü sırada 6 bin konut inşaatının “Kontrol Amir Vekili” olarak çalıştı.

1979-1989 yılları arasında Özbay ve Gürpınar Konut Yapı Kooperatiflerinde, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı ve ardından Başkanlık görevinde bulunan Bayraktar, 1973-1994 yılları arasında da özel sektörde 21 yıl müteahhit ve konut yapı kooperatif yöneticiliği yaptı. Bu süreçte, 3.900 birimlik konut, ofis ve sanayi dükkanının yapımında yer edindi.

KİPTAŞ’TA GENEL MÜDÜRLÜK

1989 – 1999 yılları arasında, İstanbul ve Eminönü Belediyeleri’nde Belediye Meclis Üyeliği yaptı. Ayrıca, 1994 yılı sonunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştirakı olan “KİPTAŞ”ı kurdu ve 4,5 yıl Genel Müdürlük görevini yürüttü.

Ayrıca görevi devam ederken, İstanbul’un 11 farklı bölgesinde 17 bin konutlu yerleşim yeri üretimini gerçekleştirdi. Bir yandan da bu süreçte Toplu Konut Yapımcıları Derneği Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı.

10 AY AMERİKA’DA EĞİTİM ALDI

1999’da, ABD’de, 10 ay sürecek Yabancı Dil ve İnşaat Teknolojileri eğitimi aldı. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde konut, işyeri, kooperatifçilik ve gayrimenkul sistemleri hakkında eğitim ve seminerlere katıldı. Bükreş Üniversitesi’nde İnşaat Sözleşmeleri konusunda tez hazırladı.

2000’de ülkesine döndüğünde Ankara Büyükşehir Belediyesi Metropol İmar A.Ş’de 1 yıl Genel Müdürlük yaptı. Bayraktar, Trabzon Milletvekili Adayı olduktan sonra, Aralık 2002’de TOKİ Başkanlığı görevinden istifa etti.

TOKİ BAŞKANLIĞI YAPTI

2002 Aralık – 2011 Mart tarihleri arasında Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanlığı ve Emlak Konut HYO Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı.

Bu süreçte, 81 il, 800 ilçede 1900 şantiyede 512 bin konut uygulaması başlattı. Bunların yanında bir de 875 okul, 150 hastane ile altyapı çevre düzenlemesi ve diğer sosyal donatıları da yaptı.

“Alt Gelir Grubuna Yönelik Konut Üretimi” projesiyle İspanya Kraliyet Ailesi tarafından “Kraliyet Nişanı” ödülüne layık görüldü.

Bayraktar’a göre, Türkiye’nin petrolü, doğalgazı, inşaat sektörüydü. Bir kurumdan tutun da bir ülkeye varana kadar, o birim, neyi en iyi yapıyorsa orada yürüyüp kendini geliştirmeliydi. Bayraktar da inandığı yolda yürüdü ve yürüyecekti. Özellikle KİPTAŞ ve TOKİ kurduğu ve yükselttiği kurumlardandı.

TRABZON MİLLETVEKİLİ OLDU

11 Haziran 2011’de yapılan seçimlerde “Ak Parti Trabzon Milletvekili” görevine geldi. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti 61. Hükümeti’nde 2,5 yıl “Çevre ve Şehircilik Bakanı” olarak görev aldı.

Bu süreçte bir yandan da TOKİ Başkanı iken başlattığı “Kentsel Dönüşüm” çalışmalarını “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüşümü” projesi ile bağlantılı yürüterek ülke genelinde yaygınlaştırdı.

FAHRİ DOKTORA UNVANI ALDI

Bayraktar, kariyeri boyunca sadece ulusal ve uluslararası pek çok konferansa katılmadı. Bir de üniversitelerde şehircilik, kentsel dönüşüm, inşaat sektörü, gayrimenkul geliştirme ve finansmanı, konut politikaları ve TOKİ uygulamaları konularında dersler ve seminerler verdi.

Yaptığı çalışmalar, ona farklı zamanlarda “Gazi Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi ve Türk Hava Kurumu Üniversite”lerinden 5 Fahri Doktora unvanı getirdi.

KİTAPLARI

Bayraktar, 2006’da “Gecekondu ve Kentsel Yenileme”, 2007’de “Bir insanlık Hakkı Konut: TOKİ’nin Planlı Kentleşme ve Konut Üretim Seferberliği”, 2013’te “Şehirlerin Dönüşümü” ve 2014’te de “Model Şehirler, Avrupa – Amerika” adını verdiği kitaplarını yayımladı

İSTİFASI

Bayraktar, 17-25 Aralık 2013 yargısal darbe girişimi operasyonu gerçekleştiğinde rüşvetle suçlanmayan tek isimdi. Operasyon kapsamında oğlu ise, gözaltına alınmıştı. Yapı sektörünün duayeni Bayraktar, bu süreçte Karadenizliliğinin verdiği duygusallığa yenik düşüp, yapılan operasyonlar çerçevesinde, 25 Aralık tarihinde bakanlık ve milletvekilliği görevinden istifa ettiğini açıkladı.

Ancak o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir adım atıp buzları eritti. Erdoğan, istifa eden Bayraktar’ı konuşmak için AK Parti Genel Merkezi’ne çağırdı. Gerçekleşen sürpriz zirve, 1,5 saat sürdü. Erdoğan’ın uzun yıllara dayanan yol arkadaşlıklarını hatırlatmaları üzerine Bayraktar, davasından şaşmadığını bildirdi. AK Parti için elinden geleni yapmaya devam edecekti.

Erdoğan, kendisinden Trabzon’a giderek yerel seçimlerde çalışmalarda bulunmasını istedi ve Bayraktar da istifasından vazgeçerek çalışmalara başlayacağını açıkladı.

Bayraktar, görevinden istifa etmesinin ardından birkaç Afrika ülkesinden teklifler almaya başladı. Afrika, İnşaat Babasının tecrübelerinden faydalanmak istiyordu.

Afrika, Bayraktar’ın, 50 binle 100 bini bulan toplu konut projelerinin başına geçmesini istiyordu. Yaklaşık 4-5 ay kadar görüşmeler sürdü. Ancak Bayraktar teklifi kabul etmedi. Erdoğan’a verdiği sözü tutmak istiyordu; buradaki işlerini aksatamazdı.

BUGÜN

Bayraktar, gönül verdiği inşaat sektöründen kopamadı ve  2018’e girdiğimizde Trabzon’da Moloz bölgesine 20 bin kişilik büyük bir camii yapmak için kolları sıvadığını açıkladı. Tasarlanan sadece bir camii değil; muhteşem bir yaşam alanıydı. Tac Mahal’i örnek alarak yapılacak bu camii, tabir yerindeyse büyük bir ilim irfan merkezi olacaktı. Piknik, spor alanları, trafik eğitim parkuru, kütüphane, go-kart pisti ve restoran gibi rekreasyon alanlarının yanında, 1461 Şehitleri Müzesi’ni de içinde barındıracak olan camii için Bayraktar, 30 milyon lira bütçe ayırdı. Ancak kamu kaynaklarından harcama yapılmayacağı da bildirilmişti.

Bayraktar, camii yapım süreci için, Trabzon Alemdar Camii Yaptırma ve Yaşatma Derneğini kurdu ve derneğin “Onur Başkanı” oldu. Hayata geçirilmesi planlanan camii, özellikle cenaze, mevlid gibi kalabalık törenlerde her ihtiyacı karşılamak amacıyla yapılıyordu.


Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , , , , ,

Abdülhamit Gül Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, düzenlediği basın toplantısıyla Cumhurbaşkanlığı Kabinesini açıkladı. Cumhurbaşkanlığı Kabinesinde Adalet Bakanı Abdulhamit Gül oldu.

ABDULHAMİT GÜL KİMDİR

Gaziantep’in Nizip ilçesinde, 12 Mart 1977’de doğan Gül, Nizip İmam Hatip Lisesi’nden mezun olduktan sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi, bir süre serbest avukatlık yaptı.

AK Parti 4. Olağan Kongresinde Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyeliğine seçilen Gül, Seçim İşleri Başkan Yardımcılığı ve Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , ,

Recep Tayyip Erdoğan kimdir, aslen nereli , kaç yaşında

Recep Tayyip Erdoğan

İlk gençlik yıllarında sosyal hayat ve siyasetle iç içe bir yaşam sürdüren Erdoğan, acaba o zamanlar, bir gün REİS diye anılacağını, böyle sevileceğini hayal edebiliyor muydu?

İnsan ne çok hayal kurup vazgeçiyor. İşte vazgeçmeden, bir şeye tutkuya bağlanmak böyle bir şeydi. Sonunda hep gülüş, hep başarı getiriyordu. Bir gün koskoca bir ülkenin sorumluluğunu almak, koskoca bir tarihin yükünü sırtlanmak büyük, çok büyük bir hayaldi elbet. Gençliğinde durup birine anlatmaya kalksan insanların sana gülmeden edemeyeceği kadar büyük.

Demek ki bazen sessiz hayaller kurmak gerekiyordu. İşte bu biyografi, Erdoğan’ın çocukluktan bu yana kaybettiklerinin; ama en çok kazandıklarının ve elbette kazandırdıklarının hikayesiydi. Çünkü O, sessiz hayaller kurup, sağlam adımlar atmayı bilmişti…

Çocukluğu

Recep Tayyip, 26 Şubat 1954’te İstanbul’un Beyoğlu ilçesi Kasımpaşa semtinde Tenzile Hanım ve Ahmet Bey’in oğlu olarak dünyaya geldiğinde, ailesi ona “Recep Tayyip Erdoğan” adını verdi. Recep adını doğduğu gün Hicrî takvime göre Recep ayına denk geldiğinden, Tayyip’i ise, dedesinin adı olduğundan tercih etmişlerdi.

Babası Ahmet Bey, “Bakatalı Tayyip” olarak anılan Tayyip Efendi’nin oğluydu.

Tenzile Hanım, Ahmet Bey’in ikinci evliliğiydi. İlk evliliğini Güneysu’dayken Havuli Hanım ile yapmıştı. Bu evlilikten Mehmet ve Hasan adını verdikleri iki çocukları olmuştu. Ahmet Bey İstanbul’da Şirket-i Hayriye’ye kıyı kaptanı olarak girdi. Hanuli Hanım ile evlilikleri sona ermişti. Burada Tenzile Hanım ile tanıştılar. Ve Ahmet Bey 2. evliliğini Tenzile Hanım ile yaptı. Bu evlilikten Recep Tayyip, Mustafa ve Vesile dünyaya geldi.

Recep Tayyip, sakin ve yeri gelip yokluğu hissettiği bir çocukluk geçirdi. “Reis Kaptan” lakabıyla anılan babası Ahmet Bey’in çocukluğundan gençliğinde karakteri üzerindeki etkisi yadsınamazdı. En çok tatil günlerinde babasının kendisini motorla, Galata ve Tophane’de gezdirdiği zamanları seviyordu. Babasını en iyi bu gezilerde gözlemliyor, sert mizacının altındaki sevilesi adamı fark ediyordu.

Çok asabiydi gerçekten Ahmet Bey. Ve tabii bu asabiyetinin yanında çok da disiplinliydi. İşte Recep Tayyip’i babasına benzeten de bu yanıydı. Özünde asabi yanından korksa da, bu korku o tatlı baba korkularındandı.

Yamalı ayakkabılarla okul yolu

Recep Tayyip, okul hayatına Kasımpaşa’da başladı. Piyale Paşa İlköğretim Okulu’na kaydolmuştu. Okul evlerine yakın değildi. Annesi, onları her gün okula götüremiyordu. Yaz kış demeden, yarım saatlik yolu yamalı ayakkabılarla gidip geliyorlardı.

Durumları pek iyi değildi işte. Her çocuk karınca kararınca bir işin ucundan tutup eve para getirmeye bakardı. Recep Tayyip de annesinin içini suyla doldurduğu bakraçlara buz koyar, mahallelerindeki futbol sahasında soğuk su ve simit satardı. Yatılı okul zamanları geldiğinde de, babasından aldığı harçlıklar kitap masrafına yetmediğinde kartpostal satacaktı… Yazları ise, Rize’ye giderler; çay ve fındık toplarlardı.

Küçük şeylerle mutlu olmayı öğrenmiş koca yürekli çocuklardı onlar. Sokakta oyun oynayacak, kendi oyunlarını kuracak kadar da şanslılardı. İlkokulda teneffüs saatini iple çekerler, kağıtları buruştura buruştura bir araya getirip top yaparlardı. E haliyle birkaç oyundan sonra güzelim ayakkabılar delik deşik, yamaya gönderilir; okul yolunda yamalı ayaklarla bir kısır döngü başlardı.

Hayatının dönüm noktası

Recep Tayyip, 5. Sınıfta hayatının dönüm noktasını yaşadı. O gün, İmam Hatip, onların da hayatına girdi. Okul müdürü, “namaz” konusunu işliyordu. Derste “Kim namaz kılacak?” diye sorduğunda Recep Tayyip parmağını kaldırdı. İhsan Hoca, öğrencisinin namazını izledi. Çok geçmeden babası Reis Bey’i okula davet etti. Ona: “Biz Tayyip’i İmam Hatip okuluna gönderelim” diye fikrini bir çırpıda belirtiverdi. Recep’in kaderi işte o gün değişti belki de. Babası, biraz duraksadı ve “Nasıl takdir ederseniz” dedi. Recep, Piyale Paşa İlkokulu’ndan 1965’te mezun oldu.

Bu nasıl düşündüğüne, nereden baktığına göre değişen bir kader noktasıydı. Çünkü Recep Tayyip, o dönemde imam hatip mezunu olmanın, ülke içinde üniversite kapılarının kapalı olduğu anlamına geldiğini bilmiyordu henüz. Yatılı okuduğu Fatih’teki İstanbul İmam Hatip Lisesi’nden 1973’te mezun oldu. Kendi deyimiyle bir mücadelenin içinde olduğu zamanlardı. Üniversite konusunda yaşadığı kısıtlamalar sebebiyle liseyi bitirmek için dışarıdan bitirme sınavlarına girdi ve fark olarak gösterilen dersleri verdi. Mücadeleden sağ çıkıp geleceğe yüzünü dönebildi ve Ekim 1973’te Eyüp Lisesi’nden mezun olup ikinci bir lise diploması aldı. Aynı yıl İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ne bağlı Aksaray İktisadi ve Ticari Yüksekokulu’na girdi.

1977-1978 döneminde Akademi bünyesindeki yüksekokullar İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Ticari Bilimler Fakültesi adı altında birleştirildi. Recep Tayyip de, Şubat 1981’de mezun oldu. Kurum Temmuz 1982’de kurulan Marmara Üniversitesi’ne bağlandı. Diplomasında adı geçen kurum ise, Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi oldu.

Yıllar sonra dönüp bu günlere baktığındaysa en çok sosyal birisi oluşunu takdir edecek ve “İyi ki yapmışım” diyecekti. Çocukluğundan beridir asla asosyal biri  olmamıştı. Siyaseti takip etmeye erkenden başlamıştı. Özellikle ortaöğretim boyunca yaşadığı süreç, geleceğini şekillendiren ilk zamanlardı; en değerli safir taşlarından örülmüş zamanlar…

Öyle ki yıllar sonra bir röportajı sırasında şunu diyecekti: “O dönemler olmamış olsaydı, bunlar olmazdı. O sosyal yaşam beni daha sonra siyasete taşıdı. Siyasette de ondan sonrası devam etti”.

Futbol merakı

Arkadaşları arasında en çok o severdi top oynamayı. Teneffüs arasında yapılacak 10 dakikalık maçın lezzetini dahi tam tadabilmek için o kağıttan topları kendisi yapardı çocukken; topa ilk ayak vuran o olurdu…

Kağıt topların peşinden koşarken, bayramlarda seyranlarda biriktirdiği harçlıklardan bir top almanın sevincinde, mahallede top koşturdu. Sonra mahalle takımı derken, ilk transferini amatör kümede yaşadı. Bu transferin ücreti 500 liraydı. Recep Tayyip, bir yandan seviniyor, belki bir yandan da futbol sahasında ne kadar su, simit satsa bu parayı kazanırdı, onu hesap etmeye çalışıyordu.

Onun futboldan asıl kazancı para değildi aslında. Terimlerin anlamını zamanla kavrayacak olsa da, kolektif düşünmeyi ve dayanışmayı öğrenmişti. Üstelik sözlük anlamlarının karşılığı olması yanında, bunu gerçekten hissederek öğrenmişti.

Temmuz 1974’te İETT’de geçici işçi statüsüyle işe başladığında da kurumun futbol takımında top koşturmaya devam etti. 18 Haziran 1981’de görevinden istifa etti. Buradan sonra bir süre de amatör takımlardan biri olan Kasımpaşa Erokspor’da oynadı.

(Solda Emine Erdoğan, sağda Tenzile Erdoğan ve kucağında da ilk oğul Ahmet Burak – Asker ziyareti sırasında)

Siyasi kariyerine başlarken

Recep Tayyip, siyasi kariyerine oldukça erken başlamıştı. İlk adımı lise yıllarında “Milli Türk Talebe Birliği”ne girerek attı. 1975’te, üniversitedeyken daha resmi bir adım daha attı ve Milli Selamet Partisi’nin Gençlik Kolu Başkanlığı’na; 1976’da ise, İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanlığı’na seçildi. Bu görevi, MSP, 12 Eylül Darbesi sonrasında kapatılana kadar devam etti.

1982’de askerlik görevi için siyasete ara verdi. Acemi birliğinde geçen 4 aylık süreçte Tuzla Yedek Subay Piyade Okulu’ndaydı. Usta birliği döneminde ise, İstanbul Kağıthane’deki 3. Kolordu 6. Piyade Tümeni 77. Piyade Alayı Karagâh Servis Bölüğü’nde kantinlerin idaresinden sorumluydu. Bu görev sırasında su, simit sattığı zamanlar ne sıklıkla düşüyordu acaba hatırına…

Siyaset, damarlarında akan kandan farksızdı artık, kendini oraya ait hissediyordu. Askerliği biter bitmez kaldığı yerden devam etti; daha da ilerleyecekti. Dönüşü 19 Haziran 1983’te kurulan Refah Partisi’ne katılarak yaptı. 1984’te de Beyoğlu İlçe Başkanı oldu. 1985’te düzenlenen kongrede, “Merkez Karar ve Yürütme Kurulu Üyesi” seçildi ve aynı yıl partinin İstanbul İl Başkanlığı’na getirildi.

20 Ekim 1991’de yapılan genel seçimlerde Refah Partisi, Milliyetçi Çalışma Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi ile ittifak yaptı. Erdoğan da, Refah Partisi’nin İstanbul 6. Bölge 1. sıradan adayı olarak seçimlere katıldı. Refah, İstanbul’dan yüzde 16,73 oy aldı.

Erdoğan, 19. Dönem Milletvekili olarak TBMM’ye girmişti. İlk kez gerçekleşen bir uygulama vardı. Seçmenler, parti milletvekillerini sıralamaya bakmadan tercih edebiliyordu. Bu tercihli oy sisteminde seçmenler, tercihini ikinci sıradaki aday Mustafa Baş’tan yana kullandı. Erdoğan için sandıktan çıkan oy 9 binken, Baş için 13 bindi. Sonuçlar açıklandıktan birkaç gün sonra da Erdoğan’ın milletvekilliği Mustafa Baş’a geçti.

Erdoğan evlendi

Erdoğan, 4 Temmuz 1978’te bir konferans verdi. Emine Gülbaran ile de işte bu konferans sırasında tanıştı. Bu adam, bir gün ülkede Başkan olacaktı. Emine Hanım, o gün ileride Türkiye’nin “First Lady”si olacağından habersiz, Erdoğan’ın ışığına kapıldı.

Karşılıklı yansıyan bu ışık, onlara bir evlilik ve 4 evlat getirdi. Kızlarına Esra ve Sümeyye; oğullarına ise, Ahmet Burak ve Necmeddin Bilal adlarını verdiler.

Erdoğan tutuklandı

Erdoğan, 28 Aralık 1986’da yapılan Milletvekili ara seçimlerinde Refah Partisi İstanbul adayı olarak gösterildi; ancak seçilemedi. 26 Mart 1989’da ise, Beyoğlu Belediye Başkanı adayıydı. Yüzde 22,83 oranında oy alsa da yeterli olmadı. Sosyal Demokrat Halkçı Parti adayı Hüseyin Aslan’ın oy oranı, yüzde 29,29’du.

Erdoğan, sonuç birleştirme tutanaklarında usulsüzlük olduğu gerekçesiyle sonuçlara itiraz etti. Ancak İlçe Seçim Kurulu Başkanı 2. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Nazmi Özcan da kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle Erdoğan’ı mahkemeye verdi; 18 aydan 2 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacaktı.

Dava, Beyoğlu 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü; ama Erdoğan duruşmaya katılmadı. Hal böyle olunca mahkeme, hakkında gıyabi tutuklama kararı verdi. Erdoğan, bir ay sonra 27 Nisan günü tutuklandı. Bir hafta Bayrampaşa Cezaevi’nde kaldıktan sonra kefaletle serbest kaldı.

Mahkeme ise, kendisine hakime hakaret suçundan 6 ay hapis ve 20 bin lira para cezası vermişti. Ancak TCK’nin 72. Maddesi uyarınca hapis cezası tecil edildi ve  para cezasına çevrildi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Erdoğan

Refah Partisi, 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı için Recep Tayyip Erdoğan, Ali Coşkun, Temel Karamollaoğlu, Veysel Eroğlu ve Nevzat Yalçıntaş için kamuoyu araştırması yaptırıyordu.

15 Ocak 1994’te partinin başkanı Necmettin Erbakan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday ismin Erdoğan olacağını açıkladı. Seçim sonuçları Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı olduğunu gösteriyordu.

Erdoğan, Başkanlık döneminde, 4 milyar dolarlık bir yatırıma imza attı; trafik ve ulaşım sorununa karşı 50’den fazla köprü ve çevre yolu inşa edildi.

Erdoğan’ın hapse girme süreci

Tarih 6 Aralık 1997’yi gösteriyordu. Erdoğan, Siirt’te düzenlenen bir açık hava toplantısında yaptığı konuşma sırasında Ziya Gökalp’in, 1912’de, Balkan Savaşı’ndaki Türk askerleri için yazdığı “Asker Duası” şiirinden bir dörtlük okudu. Bu dörtlük şöyleydi;

“Minareler süngü, kubbeler miğfer

Camiler kışlamız, müminler asker

Bu ilahi ordu dinimi bekler

Allah-u Ekber, Allah-u Ekber”.

Erdoğan, okuduğu bu dörtlüğün, bu haliyle Ziya Gökalp’e ait olduğunu dile getirmiş ve şu açıklamada bulunmuştu: “Konuşmamın bütünü incelendiğinde milli birlik ve beraberlik mesajı verildiği görülür”.

Erdoğan’ın konuşmasıyla ilgili bir inceleme başlatıldı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, Erdoğan’ın yaptığı konuşmanın görüntülerini inceledi. Görüşlerini, Refah Partisi’nin kapatılması istemiyle açılan davanın görüşüldüğü Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na iletti.

Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı, Erdoğan hakkında yürütülen “Türk Ceza Kanunu’nun 312/2 maddesi uyarınca “Halkı din ve ırk farkı gözeterek, kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek” suçlamasıyla hazırladığı iddianameyi, 12 Şubat 1998’de tamamladı.

Erdoğan, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis istemiyle yargılanmaya 31 Mart’ta başlandı. Dava 21 Nisan’da, Erdoğan’ın hakkında iddia edilen suçu işlediği yönünde sonuçlandı. Erdoğan, 1 yıl hapis ve 860 bin TL ağır para cezasına çarptırıldı. Ancak duruşmadaki hali göz önünde bulundurularak cezası 10 ay hapis ve 176 bin 666 lira  para cezasına çevrildi.

Erdoğan, 3 Haziran’da açıklanan gerekçeli karara göre, “Siirt’te yaptığı konuşma, dindar ve dindar olmayan kesimler arasındaki gerginliği canlı tutmaya çalışıyordu”. Erdoğan, “Bunları inanç birliği maksadıyla söyledim; benim referansım İslam’dır” açıklaması yapsa da, inandırıcı bulunmadı. Kararda yer alan “cezanın ertelenmesine yer olmadığı” ibaresine karşı olarak oy çokluğu için Yargıtay’a başvurma hakkını kullandı. Mahkemenin verdiği kararı, 23 Eylül’de, Yargıtay 8. Ceza Dairesi, bire karşı dört oyla onaylandı. Bu kararın ardından Erdoğan’a siyasi yasak getirildi; artık bir partiyle veya bağımsız olarak seçimlere katılamayacaktı. O döneme ait Hürriyet Gazetesinin attığı şu manşet Türk medya tarihinin akıllara kazınan ifadelerinden biri olacaktı:
“Tayyip’e şok ceza – Muhtar bile olamaz”.

muhtar bile olamaz manşeti hürriyet

Ceza infaz yasası gereği hapis cezası 4 ay 10 güne indirildi. Çeşitli ertelemelerden geçen cezanın ardından, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini bıraktı. 26 Mart 1999’da cezasını çekmek üzere Kırklareli, Pınarhisar’daki Pınarhisar Cezaevi’ne girdi. 24 Temmuz 1999’da ise, tahliye edildi.

Yasaklı döneminde Erdoğan

Anayasa Mahkemesi’nin, Fazilet Partisi’nin daimi olarak kapatmasının üzerinden çok zaman geçmemişti ki, bağımsız kalan milletvekilleri, yeni parti kurma çalışmalarını başlattı. Kendilerini “gelenekçiler” ve “yenilikçiler” olarak adlandırdıkları iki koldan yürüttüler bu süreci.

“Milli Görüşçü” olarak adlandırılan taraf, 20 Temmuz 2001’de, Recai Kutan’ın başkanlığında Saadet Partisi’ni; “değişimci” taraf ise, 14 Ağustos 2001’de, Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kurdu. Erdoğan, aynı zamanda partinin genel başkanlığına da seçildi.

“Biz milli görüş gömleğini çıkardık” demişti Erdoğan ve kullanılan bu ibare, muhafazakarların büyük tepkisini çekmişti. Bir yandan da sistemli bir çalışma içindeydiler. Yakında seçim vardı ve hazırlıklıydılar. 3 Kasım 2002’de düzenlenen seçimlerde Ak Parti yüzde 34,29 oy oranı ile birinci parti oldu.

Parti bu başarıları gösterirken, Erdoğan, siyasi bakımdan yasaklı olduğundan seçimlere katılamadı; milletvekili olamamıştı. 58. Hükümet, Abdullah Gül başkanlığında kuruldu.

Erdoğan, damarlarında akan kanda dahi siyasetin varlığını hissediyor olmalıydı. Duyduğu üzüntüyü içinde tutup, tekrar siyasi haklarına ulaşmanın yollarını arıyordu.

Siyasi yasağının kaldırılması için TBMM’ye yasa teklifi sunuldu. Aslında bu yasa değişikliği oy çokluğu ile kabul edilmişti, ancak dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, tasarının, “özenle, somut ve kişisel” olduğu gerekçesiyle veto etti. Bir süre aradan sonra, yasa değiştirilmeden tekrar oylamaya sunuldu; meclis tekrar oy çoğunluğu ile kabul etti. Bu kez, Ahmet Necdet Sezer de onayladı. Erdoğan’ın milletvekili olmaması için artık hiçbir engel yoktu ve sağlam adımlarla ilerleyeceği yolunda daha elde edeceği çok başarı vardı. Bu henüz başlangıçtı.

Aynı dönemde, seçimlerde Siirt Milletvekili seçilen Fadıl Akgündüz’ün milletvekilliğinin düşürülmesi, Erdoğan’a ani ve yeni bir kapı açtı. Siirt’teki seçimlerin tekrar yapılmasına karar verildi. AKP’nin ilk sıradaki adayı Mervan Gül adaylıktan çekildi ve Erdoğan, partinin birinci adayı olarak aldığı yüzde 85 oy oranı ile Siirt seçimlerini kazandı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan

Erdoğan, artık milletvekiliydi. Tüm gençliği boyunca hayalini kurduğu birçok şey için zorlu yollardan geçmiş olsa da, ilk önemli adımı atmıştı.

Sonrası Erdoğan için fazla hızlı ve başarı doluydu. Abdullah Gül, Erdoğan’ın milletvekili seçilmesinin ardından, Cumhurbaşkanı Sezer’e, istifasını sundu. İstifası onaylanan Gül’ün ardından, Cumhurbaşkanlığından aldığı görevle, Erdoğan, genel seçimlerden yaklaşık 3 ay sonra, 59. Hükümeti kurdu.

Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında yaşayan, kendisini destekleyen ya da desteklemeyen her bireyin sorumluluğunu taşıyordu ve belli ki bu sorumluluğu daha uzun yıllar taşıyacaktı. Ak Parti, 22 Temmuz 2007’de yapılan 23. Dönem Milletvekili Seçimlerinde, aldığı yüzde 46,6 oy oranı ile milletvekili sayısını 341’e çıkardı. Bu aynı zamanda Erdoğan’ın ikinci kez başkanlık koltuğunu hak ettiği anlamına da geliyordu. Aynı durum çoğalarak üçüncü kez de tekrarlanacaktı.

12 Haziran 2011’de gerçekleştirilen 24. Dönem Milletvekili Seçimlerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi, aldığı yüzde 49,83 oy oranı ve 327 milletvekili ile Erdoğan’a üçüncü kez hükümet kurma yetkisini kazandırdı.

Başkanlık sürecinde alt yapı çalışmaları

Özellikle İstanbul’dan yola çıkarak söylenebilir ki, ülkenin en büyük sorunları arasında ilk sıralarda alt yapı ve ulaşım gelmekteydi. Bu sebeple Erdoğan, başkanlığı sürecinde en çok eğilimi bu iki konuya gösterecekti.

2003 yılı sonunda düzenlenen verilere göre ülke genelinde bölünmüş devlet ve il yollarının toplam uzunluğu 4,387 km, otoyollar 1,714 km iken, 2013’e gelindiğinde bu veriler, sırasıyla 20,807 km ve 2,244 km olarak kayıtlara geçecekti. Erdoğan, devletin yönetiminde bulunduğu süre içerisinde, 2014 yılı itibarıyla 471 km’lik bölünmüş devlet ve il yolu inşası gerçekleştirecekti.

Örnekleyecek olursak, 1993’te yapımına başlanan Bolu Dağı Tüneli ve 2000’de başlanan Nefise Akçelik Tüneli, 2007’de tamamlandı. 2003-2014 arasında, devlet ve il yollarında 41,2 km uzunluğunda 84 tek tüp tünel, 86,9 km uzunluğunda 46 çift tüp tünel, otoyollarda 1 km uzunluğunda tek tüp tünel ve 21,1 km uzunluğunda 12 çift tüp tünel açıldı. Tüm yollarda ise, toplam 64,3 km uzunluğunda 151 tek tüp ve 135,8 km uzunluğunda 75 çift tüp tünel hizmete sokuldu.

2004’te, Türkiye’nin ilk deniz altı tüneli olan Maramaray’ın inşası başladı. İstanbul Boğazından geçen Marmaray, 2013’te tamamlandı. 2011’de Avrasya Tüneli ve Konak Tüneli’nin temelleri atıldı. Konak Tüneli, 24 Mayıs 2015’te açılırken, Avrasya Tüneli 20 Aralık 2016’da hizmete girdi. Bu iki tünel Türkiye’nin rüya projelerinin ilk ürünleriydi.

İlk hattı 2009’da Ankara-Eskişehir arasında açılan Yüksek Hızlı Tren, daha sonra birçok ile yayıldı.

2013’te İstanbul Boğazı üzerine üçüncü köprü olarak konumlandırılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün yapımına başlandı ve 26 Ağustos 2016’da köprü açıldı.

2002’de 25 olarak kaydedilen havalimanı sayısı, Erdoğan sürecindeki çalışmalarla 52’ye ulaştı. İstanbul’daki üçüncü havalimanı inşası ise, 2014’te başladı. Şimdilerde ise İstanbul 3. havalimanın, 29 Ekim 2018’de faaliyete geçmesi bekleniyor.

Erdoğan, Mart 2014 itibarıyla 18’i hidroelektrik santral olmak üzere, 268 baraj inşasına imza attı. Ayrıca, 138 ayrı yerleşim biriminde kentsel dönüşüm ile TOKİ öncülüğünde toplu konutlar yapıldı.

Eğitim süreci

En son 2002’de 11.3 milyar TL olarak kaydedilen eğitime ayrılan bütçe, Erdoğan süreci ile 2014’te, 78.5 milyar TL’ye ulaştı.

Yönetim sürecinde birçok başarılı proje oldu. İlki, 2003’te UNICEF işbirliği ile başlatılan “Haydi Kızlar Okula” kampanyasıydı. Kızların okula gitmesini, eğitim seviyesindeki eşitsizliği noktalamayı amaçlayan bu projenin yürüttüğü kampanya sayesinde, 2002’de yüzde 87 olarak kaydedilen kız çocuğu okullaşma oranı, yüzde 96’lara kadar yükseldi. Bu Cumhuriyet tarihi için rekor bir rakamdı…

Bir ülkenin refah seviyesi kuşkusuz eğitim seviyesi ile paralel seyrediyordu ve eğitimin son durağı üniversitelerdi. 2003’te 70 olarak kaydedilen üniversite sayısı ilk 5 yılda 130’u geçmişti bile. Ülkenin 81 ilinin her birinde en az 1 üniversite oldu.

Sadece okul açmakla bitmiyordu elbet; bir de içinde yürütülen sistem adına bir şeyler yapılmalıydı. 2010’da başlatılan Fatih Projesi kapsamında çeşitli okullarda bazı sınıflara akıllı tahta koyarak işe başlandı. Teknolojinin nimetlerinden faydalanmak gerekiyordu tabii. Çocuklara da tablet bilgisayar dağıtımı başlatıldı.

Sonra 2012-2013 eğitim-öğretim yılından itibaren 4+4+4 eğitim sistemiyle 8 yıllık zorunlu eğitim, 12 yıllık zorunlu kademeli eğitime çevrildi. Başta çok karşı çıkanlar, olmaz diyenler olsa da, çocuk dediğin bir genç ağaç, eğilmeyi bekliyordu. Artısıyla, eksisiyle aslında bu sistem, eğitimin insana zorunluluğunu vurguluyordu. Çünkü ne ilginçtir ki, insan dediğin varlık, zorunlu kılınmayan şeylerin pek heveslisi olmayabiliyordu…

Ekonomik süreç

Ülkede, Ak Parti döneminden önce en son “Kara Çarşamba” olarak da bilinen 2001 Türkiye ekonomik krizi yaşanmıştı. Bu kriz, ülkenin beklenmedik ölçüde ekonomik daralmasıyla sonuçlandı. Dövizdeki yüksek artışa bankacılık sisteminin açmaza girmesi eklenmiş devlet büyük bir mali yükü sırtlanmak zorunda bırakılmıştı.

Bir algı var insanda; zengin hep zengin, fakir hep fakir. Uzun adam, nasıl olmuştu da insanların umudu oluvermişti. Yeni her zaman iyidir mottosunun ürünü müydü bu? 2003’te Erdoğan ülkenin Başbakanı olduğunda, yeninin her zaman iyi olduğunu kanıtlayan o can gelmişti sanki. Belki de karşılıklı güvenin getirisi dört koldan yapacaklarına odaklanan Erdoğan, 2003’ten 2009’a ekonomide büyük bir büyüme sağlamayı başarmıştı. Sayısal verilere göre bakarsak, bu yıllar arasında Türkiye’nin GSMH’si, dünya toplamının yüzde 1,11’inden, yüzde 1,3’sine yükseldi. Bu süreçte, Türkiye edindiği oranla, AB ülkeleri arasında en iyi performansı yakalamıştı. Ayrıca bu süre zarfında, Türkiye’nin Uluslararası Para Fonu’na olan borcu da bitirildi. Ve dahi Türkiye İMF olarak bilinen bu yapıya borç verebilecek ülkelerden biri olmuştu…

Bu başarı, Cumhuriyet’in kurulduğu zamandan bu yana edinilmiş en büyük başarılardan biriydi. Siyasi istikrar sağlandı, ekonomi güçlendi ve dolayısıyla sosyal refah seviyesi yükseldi. Uzun Adam, bu işi başarmıştı. Dönüp çocukluğunda köşede soğuk su satan Recep Tayyip’e teşekkür ediyor muydu acaba?

Çıkışlar kadar inişler de insanlar içindi. Uluslararası krizi takiben 2008’in son çeyreğinde, bir durgunluk başladı. Babalarınızdan sizin kulaklarınıza da yer etmiştir muhakkak; kemerleri sıkma zamanıydı. Durgunluk, 1 yıl sürdü. Türk ekonomisinde ciddi bir küçülmeye sebep olmuştu. İşsizlik oranı, yüzde 10’dan, yüzde 14’e yükseldi. Küresel bir ekonomik krizin etkileri Türkiye’de de kendini hissettirmiş ancak Türkiye güçlü ekonomik yaklaşımdan verilmeyen tavizler sayesinde bu krizi, tabir yerindeyse, ufak sıyrıklarla atlatmıştı. O dönem Erdoğan, bu küresel ekonomik krizin Türkiye’yi teğet geçeceğini söylemiş ve öyle de olmuştu.

Ülkede işler yeniden düzelmeye başlamış; 2010 ve 2011 GSYH, yüzde 9 ve yüzde 8’den daha fazla büyüme göstermişti. Türkiye’yi, Çin’den sonra dünyada en fazla büyüme gösteren ikinci ülke konumuna yükseltti. Bu büyüme, işsizlik oranının da, krizden önceki seviyelere düşmesini sağladı.

2011’de, cari işlemler açığı yüzde 10’luk oranla tarihinin en yüksek noktasına ulaştı; dünya rekoru kırmıştı. Türk Lirasının değeri de, aşırı sermaye girişinden etkilenerek yükseldi. Ak Parti, “Ekonomiyi yeniden dengeleme” başlığı altında bir uyum operasyonuna karar verdi. Bu proje etkisini şu rakamlarla gösterdi: Bütçedeki eğitim payı 2002’de yüzde 10 iken 2011’de yüzde 15’e yükseldi. Sağlık payı da yüzde 2.6’dan, yüzde 5.8’e yükseldi. Bu zaman zarfında GSYH reelde yüzde 50’den fazla yükseldiği için eğitim ve sağlık harcamalarının reel artışı, GSYH içindeki pay artışlarından daha fazla olmuştu.

PKK sorununda çözüm süreci

Hükümet Erdoğan dönemini yaşıyordu ve Türkiye çeyrek asırdır süren bir PKK cehenneminin içindeydi. Resmi rakamlar, 40 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini gösteriyordu. Hükümet, 2009’da, bu sorunu çözmek için adım olacak bir plan duyurdu. Avrupa Birliği de bu çözüm sürecini destekliyordu. Tüm medya yayınları ve siyasi kampanyalarda Kürtçe kullanıma izin verildi. Bunun yanı sıra daha önceden Türkçe isimlerle değiştirilen şehir ve kasabaların Kürtçe isimleri hakkında yapılandırma kararı da alındı. Ayrıca çıkarılan yasa ile silah bırakan PKK üyelerinin eve dönüşleri ve sosyal yaşama katılmaları konusunda gerekli tedbirler alınacak ve destek verilecekti.

Erdoğan çözüm sürecini “Türkiye’nin gelişmesine, büyümesine engel olan kronik sorunları çözmek için cesur bir adım attık” şeklinde açıkladı.

Ancak Ak Parti hükümetinin attığı bu cesur yürekli adıma sırtını terör örgütüne ve oluşumlarına dayamış olan sözde Kürt siyasetçileri mukabelede bulunmadıkları gibi, sürecin bozulması için de ellerinden gelen her türlü kötü senaryoyu da ortaya koymuşlardı. Ve bu sürecin sonunda 6-8 Ekim olayları olarak Türk siyaset tarihinde anılacak elim olaylarda gencecik insanlarımız terör örgüü elemanlarınca katledildi. Yasin Börü, Kürt halkına yardım dağıtırken teröristler tarafından katledilmiş, kafası taşla ezilerek öldürülmüştü. Sırtını teröre dayayan sözde Kürt siyaseti “Halka rağmen halk için” siyaset yapmaya devam ediyordu…

17 Aralık Fetö’nün yargıya darbe girişimi

17 Aralık 2013’te FETÖ mensubu olduğu sonradan ortaya çıkacak olan dönemin Cumhuriyet Savcısı Celal Kara ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele ve Mali Şube Müdürlüğü ekipleri bir soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında, iş adamları, bürokratlar, kamu görevlileri ve 61. Hükümet kabine üyesi üç bakanın da adının olduğu 47 kişi, “rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma ve kaçakçılık” suçları iddiasıyla gözaltına alındı.

Olayın ardından soruşturmayı yürüten savcılar, adli kolluk amirleri ve memurlarının bir kısmının görev yerleri İç İşleri Bakanlığı tarafından değiştirildi. Aralarında görevden alınanlar da oldu. Erdoğan,bu soruşturmayı hükümetine karşı yapılmış bir darbe girişimi olarak niteliyordu. Ve sonuçlarına bakıldığında da bu tesbitin doğru olduğu ortaya çıkacaktı.

Ardından Fetö’ye bağlı dershanelerin kapatılması yönündeki girişimler ile durum iyice kızıştı. 3 bakanın 17 Aralık soruşturmasından sonra istifasını vermesinin ardından Ak Parti ve Fetö arasında açık bir çatışma süreci de başlamıştı.

Erdoğan, bu süreci, “Türkiye içi ve dışındaki karanlık çevrelerin oyunları” olarak değerlendiriyordu. Bugün durumun vahameti düşünüldüğünden daha da kötüye ilerleyecek, ülke birkaç yıl sonra 15 Temmuz kanlı darbe girişimini de yaşayacaktı…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

Türkiye Cumhuriyeti 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, görevine 2007 Türkiye Cumhurbaşkanlığı Seçiminde gelmişti. 2014’te görev süresi dolan Gül’ün ardından seçimin tekrar yapılması gerekiyordu. 2007 Türkiye Anayasa Değişikliği Referandumu gereği ilk kez Cumhurbaşkanı, halk tarafından, doğrudan seçilecekti.

Seçimin ilk turu 10 Ağustos’ta yapılacaktı. CHP ve MHP, çatı adayı olarak Ekmeleddin İhsanoğlu’nu gösterirken, HDP de Selahattin Demirtaş’ı belirledi. Dönemin Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Eski TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, bütün Ak Parti’li milletvekillerinin imzasıyla, adaylarının Recep Tayyip Erdoğan olduğunu açıkladı.

Artık hummalı bir seçim süreci başlamıştı. Logolar, sloganlar, mitingler… Erdoğan’ın seçim kampanyası için hazırlanan slogan, “Milletin Adamı Erdoğan”dı.

Seçim sonuçları açıklandığında bu bir devrin de resmi olarak başlangıcıydı artık. Erdoğan aldığı yüzde 51,79 oy oranıyla Türkiye Cumhurbaşkanı oldu. 28 Ağustos 2014’te yeminini etti ve görevine başladı.

Ertesi gün ise, boşalan Başbakanlık koltuğuna Ahmet Davutoğlu oturdu. Yeni bir isim, yeni başlangıçlar… Şimdi Uzun Adam’ın yoğurt yiyişinin sahnesiydi. Erdoğan, kalbinde çocukluğunun izleri ile ilk adımını attı…

İlk adımlar

Bu icraatlardan ilk olarak dikkat çeken Cumhurbaşkanlığı Külliyesi olarak adlandırlan yeni yönetim binası olmuştu. Birçok eleştiri okunun hedefinde bulunan bu inşaat, her şeye rağmen tamamlandı.

Külliye, başta ülkenin başbakanları için yeni bir merkez olarak tasarlanmıştı. Ancak Cumhurbaşkanlığı görevine başladıktan sonra Erdoğan, Külliye’nin Çankaya Köşkü yerine yeni merkez olarak kullanılacağını duyurdu. Çankaya Köşkü ise, yeni başbakanlık merkezi olacaktı. Bu tarihi bir değişiklikti. Çünkü Çankaya Köşkü, ülke kurulduğundan bu yana Cumhurbaşkanları için sembolik bir merkezdi. Ancak şimdi değişim zamanıydı. Şimdi yeni Türkiye adımlarının atılma vaktiydi…

Erdoğan, 29 Ekim 2014’te Türkiye Cumhuriyet’in 91. Kuruluş yıl dönümünü anmak için düzenlenen Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunu yeni Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yaparak açılışı resmen gerçekleştirmek istemişti. Ancak bazı davetlilerin etkinliği boykot edeceğini duyurması ve Ermenek maden kazasının olması sebebiyle resepsiyon iptal edildi.

Erdoğan ve Davutoğlu arasında gerginlik iddiaları

Kamuoyunda Başbakan Davutoğlu ve Erdoğan arasında gerginlik haberleri baş göstermişti. Sebebi ise, Ocak 2015’te Başbakan Davutoğlu tarafından hayata geçirilemeyen “şeffaflık paketi” ve 17 Aralık Yolsuzluk soruşturmasında adı geçen 4 bakanın yüce divana gönderilmesi hususları olarak gösteriliyordu.

4 Mayıs’ta Erdoğan ve Davutoğlu görüştü. Kısa bir süre sonra da AK Parti, olağanüstü kongre kararı aldı ve bu kongrede Davutoğlu, parti başkanlığına aday olmadı. Akabinde Davutoğlu Başbakanlıktan çekildi ve yerine Binali Yıldırım getirildi.

15 Temmuz darbe girişimi

Ve hepimizin yaşadığı korku dolu o anlar…

15 Temmuz 2016’da TSK bünyesinde kendilerini “Yurtta Sulh Konseyi” olarak adlandıran bir askeri cunta, askeri darbe girişiminde bulundu. Tüm halk tek soluk, tek yürek ekran başına kitlendi ve sonrasında ülkesini korumak için sokaklara döküldü.

Aslında o gün de sıradan bir gün olarak başlamıştı ülkede. Boğaz Köprüsü trafiğe kapandığında, askerler tanklarla köprüdeydi. Bu devirde kimsenin aklına “darbe”li sözcüklerin karşılığı gelmiyordu tabii. Oysa planlanan ve tüm gece yaşanacak olan tam olarak buydu. Sonrasında ülkede OHAL ilan edilmesinin kararlaştırılacağı süreci başlatan o gece yaşanmak üzereydi…

Sonic patlamalrın kulak tırmalayan sesleri, anlamsız konuşmalar, sosyal medyada “Darbe mi var; bu köprünün hali nedir?” paylaşımları arasında durum giderek ciddileşti ve rengini belli etti. TRT binasının basılışı, Spiker Tijen Karaş’ın “Darbe Bildirisi”ni okuduğu o anda diken olmuştu tüylerimiz…

Tüm halk tetikte bekledi. Bir yandan da can havli aldı insanları… Erdoğan, CNN Türk’te telefon ile gerçekleştirdiği görüntülü konuşmada Hande Fırat’ın moderatörlüğünü yaptığı yayında halka seslendi. Darbecilere hiçbir şekilde imkan tanınmayacağını ifade ederek halkı darbeye tepki için sokağa çağırdı. Sonrası yüksek sesli bir direniş. Ülkenin dört bir yanında darbe karşıtı protesto gösterileri başladı. 16 Temmuz sabahının ilk ışıklarında bu hain darbe girişimi bastırıldı ve darbeci askerler, silahları ile teslim oldu. Geride şehitler, gözü yaşlı aileler, içi yanan bir ülke kaldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kader arkadaşı, Ak Partinin reklam çalışmalarını yürüten Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanı Mustafa Varank’ın ağabeyi İlhan Varank, çocukluğu ve gençliğini haksızca hapislere kaptırmış olan Halil Kantarcı ve daha birçok fidanımızı o gece şehit verdik. Onlarsız bir hayat yaşamaya mecbur bırakıldık…

Bu, insanın ülkesine karşı vefasızlığı, zalimliğiydi. Teröristbaşı Fetullah Gülen, Allah ve Peygamberimiz Hz. Muhammet’in adını kullanarak güven verdiği ve dahi kandırdığı koskoca bir ülkeyi, yürünen onca yolun ardından sırtından bıçakladı. Darbe girişiminin bastırılmasının ardından Erdoğan, dönemin ABD Başkanı Obama’ya, teröristbaşı Fetullah Gülen’in, terör örgütü başı sıfatıyla ülkeye iade edilmesi çağrısında bulundu. Bundan sonraki süreçte bu terör örgütüne mensup her yapının da kararlılık ve ivedilikle devlet kurumlarından temizleneceğini vurguladı…

Ülkemizi artık sancılı bir süreç bekliyordu. Öfkenin beyinde barınamayıp gözlerden fışkırttığı bu çirkinlik, 81 ilin en ücra köşelerine kadar sıçramıştı. Elbette kötü her yerde kötüydü ve devam da edecekti. Bu öfke patlamasının döktüğü kanları, bombaların patlaması takip edecekti. Ancak nihayetinde Türklerin kalbinin birliği vardı her şeyin özünde. Bizi böylesine ayakta tutan koca bir tarihin getirisiydi. Dökülen kanlarımızın temsili bayrağımız, her güzelliğin örtüsüydü…

(Erdoğan, torunu Ahmet Akif’le Kur’an okurken)

Başarısının sırrı

Erdoğan, bir röportajında tüm bu süreci yönetişini, başarısının sırrını şöyle açıklamıştı: “Birincisi başarıya inanacaksınız, ikincisi bilgi, birikim çok önemli. Üçüncüsü bu alanda bir tecrübe kazanmak. Dördüncüsü ve en önemlisi hangi işi yaparsanız yapın, onu takip edeceksiniz. Böylece neticeyi yakalayacaksınız”.

Toplumun değerler silsilesi konusunda oldukça dikkatli olan Erdoğan, bu değerler arasında bir tarih yazdığımızı da her platformda vurguluyordu. Bizi biz yapan değerler konusundaki savunması ona ciddi tartışmalar da getirse, sımsıkı sarıldığı doğrulara sırtını dönmeyecekti belli ki. Erdoğan, inanıyordu ki, bu millet her zorluğa göğüs gerecek, gerekirse bir ölecek, ama bin kez küllerinden doğacaktı…

Erdoğan yeniden Genel Başkan

16 Nisan 2017’de gerçekleşen referandumda halk oylaması ile kabul edilen Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanı’nın partili olabilmesinin önü açıldı. 21 Mayıs 2017’de gerçekleştirilen 3. Olağanüstü Büyük Kongre’de, Erdoğan, kurucusu olduğu Ak Parti’nin Genel Başkanlığı’na yeniden seçildi…

Şimdi ise, ülke 24 Haziran’da yapılacak seçime odaklanmış durumdaydı. Ak Parti’nin MHP ile kurduğu Cumhur İttifakı’nın karşısında Saadet Partisi, Demokrat Parti ve İYİ Parti de CHP ile Millet İttifakı’nı kurdu. Muhalefet de birliğini oluşturduğuna göre şimdi sıra yaklaşan süreci beklemeye gelmişti ve beklerken yaşanacakları görmeye tabii…

Başkan Erdoğan

Şimdi Başkanlık Sistemi dönemiydi. Şöyle ki, 2017 referandumunda kabul edilen anayasal değişiklikler, 24 Haziran seçimleriyle birlikte tamamen yürürlüğe giriyordu. Yeni sisteme göre, Cumhurbaşkanı yürütmenin başı olacak; kararname yayınlayabilecek, erken seçim kararı alabilecek, bütçe hazırlayıp güvenlik politikalarına karar verebilecekti. Tabii parlementonun hazırlanan bu bütçeyi onaylaması şartıyla. Bu sistem, ülkedeki çift başlılığı ortadan kaldıracak ve istikrar gelecekti…

Öyle de oldu. Erdoğan, sistemli çalışmasının karşılığını adım adım gösterdiği başarılarla almıştı. Şimdi ise bu başarıyı sağlam adımlarla ve kalbini sevgiden ayırmadan devam ettirme zamanıydı. 24 Haziran günü yapılan seçimlerin sonucunda halk kararını verdi ve Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Başkanı seçildi.

Bu kalpte ülkene büyük bir aşk taşımanın bir başka ifade ediş şekliydi işte. Erdoğan’ın seçim sonuçları açıklandığında balkon konuşmasında geçirdiği gibi, bu seçimin galibi demokrasi, milli irade, 81 milyondu…

Geçmişin izlerinden aldığı şevk ve ülkesine duyduğu aşkla bir Recep Tayyip geçiyor bu dünyadan…

İyi ki…

Damla Karakuş

[email protected]

Not: Biyografisini okumak istediğiniz kişileri lütfen bizimle paylaşın.

Instagram: biyografivekitap

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,