Andrea Doria, Cenevizli amiral ve condottieri.(Cenova Körfezi’nde Oneglia 1466 – Cenova 1560).
Küçük yaşta denizciliği benimsedi; genç bir deniz askeri olarak papanın ve çeşitli İtalyan prenslerinin hizmetine girdi. Cenova’yı egemenlikleri altında tutan Fransızların Korsika’yı ele geçirmelerine yardımcı oldu (1503-1506). 1512’de Fransızlar Cenova’dan atıldıktan sonra da Ceneviz Donanması’nın başına getirildi; Osmanlılar ve Kuzey Afrikalı korsanlarla savaşmak için Akdeniz’e açıldı. Ancak bu sularda Hıristiyan ticaret gemilerinin güvenliği sağlama amacına ulaşamadı. 1522’de Kutsal Roma Germen İmparatoru V. Karl, kuvvetlerinin Cenova’yı alması üzerine Fransa’nın hizmetine girdi, Marsilya’yı imparatorluk askerlerinin eline düşmekten kurtardı (1524).
Ancak 1525 Pavia Meydan Savaşı’nda I. François, imparator V. Karl’ın eline tutsak düştükten sonra Papa VII. Clementius’un hizmetine girdi, Kanuni Sultan Süleyman’ın girişimiyle Fransa kralı özgürlüğüne kavuşunca yine François’nın buyruğu altına dönüp Fransa adına Cenova’yı fethetti (1527). Ancak paraca anlaşamadığı kralın hizmetinden ayrılarak imparatora katıldı ve 1528’de Cenova’yı ele geçirip Habsburg Hanedanı’nın korumasının altında bir cumhuriyet yönetimi kurdu. V. Karl ona Melfi Prensi ünvanını verdi. İmparatorluk amirali olarak Türklere karşı birkaç deniz seferi yönetti; Mora kıyısındaki Koran Kalesi’ni ve Patras’ı aldı. V. Karl’ın Tunus’u ele geçirmesinde katkısı bulundu (1535).
Ancak, Avrupa’nın o zamana kadar gördüğü en güçlü ve sayıca kalabalık Birleşik Haçlı Donanması’nın baş amirali olarak katıldığı Preveze Deniz Savaşı‘nda Kaptanıderya Barbaros Hayrettin Paşa karşısında yaşamının en büyük yenilgisine uğradı; canını ve gemisini zor kurtardı (1538). 1541’de V. Karl ile birlikte yine Osmanlılara karşı giriştiği Cezayir Seferi’nde büyük bir yenilgiye daha uğradı. Yaşamının son yıllarında düşmanı olan Cenovalı aileler onu devirmek için bazı düzenlere başvurdularsa da başarılı olamadılar. Karşıtlarını acımasızca cezalandırdı.
1555’te bir daha denizlere açılmamak üzere Cenova’ya döndü. Donanmasının komutasını en büyük yeğeni Giovanni Andrea Doria’ ya bıraktı. Akdeniz’i Hıristiyanlığa kazandırmak için Osmanlılara karşı verdiği deniz savaşlarında bir varlık gösterememekle birlikte tarihin en büyük denizcilerinden biri olarak anılır.
kaynak:nkfu
Barbaros Hayrettin Paşa en büyük denizcilerimizden biridir. Asıl adı Hızır Reis’tir. XV. – XVI. yüzyıl arasında (1473 – 1546) arasında yaşamış, Akdeniz’de düşman donanmalarıyla çarpışmış, zaferden zafere koşmuştur.
Barbaros, Eceovalı Yakup adında bir sipahi subayının oğludur. Yakup Ağa, 1462’de, Midilli Adası’nın fethi sırasında, Fatih Sultan Mehmet’in sipahileri arasında bulunmuş, fetihten sonra da Midilli’de yerleşip kalmıştır. Orada dört oğlu dünyaya geldi. Bu çocukların adları İshak, Oruç, Hızır, İlyas’tı.
Barbaros (Hızır), kardeşi İlyas’la deniz seferleri yaparken, Rodos yakınlarında, gemileriyle birlikte, Rodos Şövalyeleri’nin eline tutsak düştü. Bir süre, Rodos zindanına kapatıldıysa da, bir kolayını bulup, kaçmayı başardı. O sıralarda, Oruç da kendi başına gemiciliğe başlamış bulunuyordu.
Barbaros, Rodos korsanlarının elinden kurtulduktan sonra, bir süre Antalya’da Şehzade Korkut’un hizmetinde çalıştı. Sonra, Korkut’un da desteğiyle, ağabeyisi Oruç’la birleşerek, Akdeniz’ de seferlere başladı.
İKİ KARDEŞ… İKİSİ DE DENİZCİ
Bir süre sonra, iki kardeş, Tunus’taki Cerbe Adası’na giderek, burayı kendilerine üs yaptılar. Düşmanlardan ele geçirdikleri ganimetlerin beşte birini Tunus hükümdarının hazinesine bağışlayarak, kalede barınma iznini aldılar. Bundan sonra, düşmanlarına karşı savaşlarını günden güne genişleterek, büyük şan, ün kazanmaya başladılar. Akdeniz’deki Ceneviz, Venedik, Fransız, İspanyol kıyılarını hedef tutuyorlar, bu ülkelerin gemilerini bozguna uğratıyorlardı. 1516’da, İspanyollar’ın elinden Cezayir Kalesi’ni almayı başardılar, burada küçük bir hükümet kurdular.
Oruç Reis hükümetin başına geçti. Ancak, pek kısa bir süre sonra, Cezayir Araplar’la İspanyollar’ın saldırısına uğradı. Oruç Reis, düşmanla vuruşurken, Tlemsen’de şehit düştü (1519).
BARBAROS’UN YÜKSELİŞİ
Barbaros Cezayir’de kalmıştı. Ölen ağabey’sinin yerini alarak, hükümetin başına geçti. O sıralarda, Yavuz Sultan Selim de, Mısır’ı almıştı. Barbaros, Kuzey Afrika’daki durumunu sağlamlaştırmak için, Cezayir’i Osmanlı Devleti’nin emrine bıraktı. Yavuz Sultan Selim de, buna karşılık, Barbaros’a Beylerbeyi unvanını verdi. Ayrıca, ikibin yeniçeri, toplar, daha başka savaş araçları gönderdi.
Barbaros artık bir Osmanlı paşası olmuştu, durumu büsbütün kuvvetlenmişti. Bundan dolayı, karşılaştığı düşman saldırıları da artmıştı. Ne var ki, Barbaros, bütün bu saldırıları püskürtüyor, giriştiği her savaşta üstün geliyordu. Çevreye saldığı korku, dehşet oranında, ünü de büyüyor, adı, hikayeleri bütün Akdeniz kıyılarına yayılıyordu.
YENİLMEZ DONANMA
Sultan Selim ölmüş, Kanunî Sultan Süleyman tahta geçmişti (1520). Yeni Padişah, Akdeniz’i egemenliği altına alabilmek için, o zamanlar Osmanlı Devleti’nden sonra Avrupa’nın en güçlü devleti sayılan İspanya ile çarpışıyordu. Kendisine yardımcı olması için, Barbaros’u İstanbul’a çağırdı.
Barbaros, donanmasıyla birlikte geldi. Herbiri bir deniz kurdu olan 18 kaptanını da yanında getirmişti. Bunun üzerine, Kanuni Sultan Süleyman, Barbaros’u Kaptan-ı Derya (Deniz Kuvvetleri Başkomutanı) yaptı.
Barbaros Hayrettin Paşa, 13 yıl bu görevde kaldı. Birbiri ardınca kazandığı şanlı zaferlerle Osmanlı Donanması’nı yenilmez bir güç haline getirdi.
BARBAROS’UN ZAFERLERİ
Barbaros Hayrettin Paşa Yunan adalarından bir çoğunu, Kandiye’yi, Messina’yı, İtalya’nın birçok kıyı şehrini almıştır. Ayrıca, Avrupalıların denizlerde düzenledikleri Haçlı Seferlerini de bozdu. Akdenizin o çağlardaki en değerli amirali sayılan Andrea Doria‘yı ünlü Preveze Deniz Savaşında yenerek Türk denizclik tarihinin en şanlı sayfalarını yazdı.
Preveze Deniz Savaşı‘na katılan Haçlı Donanması, Barbaros’un donanmasından, sayıca, kat kat üstün durumdaydı. Gene de, Barbaros, düşman gemilerinin çoğunu batırmayı başardı. 1538 eylülünün 28’inde meydana gelen Preveze Deniz Savaşı, dünyanın en zorlu deniz savaşlarından biri, Türk denizcilerinin göğsünü kabartan zaferlerin en büyüğüdür.
Bu savaş, Barbaros’un Akdeniz’de yenilmez, müthiş bir güç olduğunu bir kez daha ortaya koymuş oldu. Bu savaştan sonra, başta Venedikliler olmak üzere, Akdeniz’de kıyısı bulunan bütün devletler, Osmanlı Imparatorluğu’yla iyi geçinmenin yoluna baktılar. Bu arada, Venedikliler, 300.000 altın savaş tazminatı vererek, barış yaptılar.
KRALLAR KURTARAN KOMUTAN
Fransa Kralı I. François, Kanunî Sultan Süleyman’dan yardım istediği zaman, Barbaros, Osmanlılar’ın denizlerdeki egemenliğini bir kez daha bütün dünyaya kabul ettirdi. Donanmasıyla Nice (Nis)e giderek, orayı aldı. V. Karl (Şarlken)’in donanmasını darmadağın ederek, Fransız hükümdarını kurtardı.
Barbaros, Osmanlı hükümetine birçok zaferlerle birlikte, Cezayir’i, Tunus’u da kazandırmıştır. Ayrıca, kendisinden sonra uzun zaman Akdeniz egemenliğini elinde tutan büyük Türk denizcilerini yetiştiren de odur. Barbaros 1546 temmuzunun 4’üncü günü, yetmiş üç yaşında, İstanbul’da öldü; Beşiktaş kıyılarına gömüldü.
Bugün Beşiktaş’ta, Barbaros’un yattığı yerin yakınında bir anıt vardır. Yelkenli bir gemi biçiminde yapılmış olan bu anıt büyük Türk denizcisinin adını saymak, saygı ile anmak için 1944 yılında dikilmiştir. Her yıl Denizclik Bayramında (1 Temmuz) burada törenler yapılır ve heykele çelenkler konulur.
kaynak:nkfu
Barbaros Midilli’de yerleşmiş olan Yakup adlı bir sipahinin oğlu olup asıl adı Hızır idi. Kendisinden başka Baba Oruç, İlyas ve İshak adlarında daha üç kardeşi vardı. Bunlardan en büyükleri olan Baba Oruç o sırada Akdeniz’de korsanlık yapıyordu.
Hızır Bey ile kardeşi İlyas Bey de beraber çalışıyorlardı. Bir gün gemileriyle Yunanistan’a giderken Rodos korsanları tarafından yakalandılar. İlyas Bey, Hızır Reis’in gözü önünde şehit edildi. Kendisi de yakalanarak forsaya atıldı. Bir hayli zaman gemilerde kürek çekti. Sonunda bir kolayını bularak forsadan kaçtı. Antalya’ya gelerek Yavuz‘un kardeşi olan Antalya valisi Korkut Sultan’a sığındı. Onun verdiği gemilerle Akdeniz’e açılarak Rodoslulardan öcünü aldı. Bundan sonra Tunus’a ağabeyi Oruç Reis‘in yanına gitti. Üç kardeş orada birleşerek korsanlığa başladılar. Tunus hükümdarı bunlara gemi ve bir de kale verdi.
Bu üç kardeş, Akdeniz’de yaptıkları korsanlıkla bir yandan zenginleştiler, bir yandan da ünlerini artırdılar. İspanya, İtalya ve Şarlken’in gemileriyle savaşarak Akdeniz’i haraca bağladılar. Bir süre sonra da kendi hesaplarına Cezayir’i alarak oraya yerleştiler. Şarlken bu üç kardeşi Cezayir’den çıkartmak için büyük bir donanma gönderdi ise de yenildi.
Oruç Reis, Cezayir’de hükümet sürerken, İspanyollarla ve yerli kabilelerle çarpışarak topraklarını genişletti. Sonunda bir savaş sırasında kardeşi İshak Bey’le birlikte şehit düştü. Yalnız kalan Hızır Reis ağabeyi Baba Oruç’un Avrupalılar dilindeki adı olan Barbaros adını aldı. Fakat İspanyolların kendisini sıkıştırmaları üzerine o sırada Mısır’ı alan Yavuz’dan yardım istedi. Cezayir’i Osmanlı devletine sundu. Yavuz kendisine değerli bir kılıç ile 2 000 yeniçeri gönderdi ve Anadolu’dan istediği kadar levent yazmasına izin verdi.
Böylelikle Osmanlı devleti hizmetine giren Barbaros, Kanuni‘nin Akdeniz-de Şarlken’e karşı savaşa karar verdiği bir sırada istanbul’a çağrıldı. 25 gemi ile yola çıkan Barbaros birçok değerli hediyelerle istanbul’a geldi. Donanmasını Galata önünde demirledikten sonra 18 arkadaşıyle birlikte Kanunî’nin katma çıktı. Önce kendisi, sonra da öteki kaptanlar Kanunî’nin elini öptüler. Padişah, Hızır Reis ve arkadaşlarının bütün kahramanlıklarını biliyordu. Onun için hepsine ayrı ayrı iltifat etti. Barbaros’a oturması için yer gösterdi. Konuşma sırasında sözü Akdeniz seferine ve o sırada Akdeniz’in en büyük amirali olan Cenevizli amiral Andrea Doria‘ya getirdi. Bunun üzerine Barbaros:
— O herifin lakırdısı olur mu? Bu kadar vakittir arıyorum! Benden kaçıyor! Padişahım emrederse gemilerini havaya uçururum! dedi. Barbaros‘un bu sözünden çok hoşlanan Kanunî ona kendi korsanlık adı ile seslenerek:
— Hızır Bey! Sen bu dinin en hayırlı oğlusun! Allah senden razı olsun! Sana Hayreddin ismini verdim! dedi. Bundan başka kendisini Cezayir beylerbeyi ve Kaptan-ı derya yaptı.
Bu suretle adı Hayreddin olan ve Osmanlı Kaptan Paşalığına getirilen Barbaros, bundan sonra ölünceye kadar bu makamda kaldı ve Türk milletine pek büyük hizmetler etti.
Preveze Deniz Savaşı (1538):
Barbaros, Osmanlı Kaptan Paşası (Amiral) olduktan sonra Ege denizinde henüz Osmanlı egemenliği altına girmeye ne kadar ada varsa aldı. Bu sırada Şarlken Akdeniz’de Osmanlılara karşı savaşa başlamıştı. Bütün Hıristiyanlar, başta Papa olmak üzere, İspanya, Venedik, Malta ve öteki İtalya şehirleri Türklere karşı büyük bir Haçlı donanma hazırlamışlar ve komutasını da Cenevizli amiral Andrea Doria’ya vermişlerdi.
Barbaros, Ege denizinde dolaşırken düşman donanmasının Yunan kıyılarında olduğu haberini aldı. Hemen yanında bulunan gemilerle onları yakalamaya koştu. Düşmanı Preveze körfezi önünde yakaladı, işte burada dünyanın en büyük deniz savaşlarından biri oldu. Bizden daha çok kuvvetli ve sayıca üstün olan düşman donanması, Barbaros’un ustaca manevralarıyla büyük bir bozgunluğa uğradı (1538) Andrea Doria kendisini zorla kurtardı.
Barbaros bundan sonra her yerde Şarlken’in gemilerini aradı. Kanuni ‘nin emriyle Fransızlara yardım ederek onlarla birlikte Nice şehrini kuşattı. Ölünceye kadar denizlerde dolaştı (1546). Türbesi Beşiktaş’ta, kendi adı ile söylenen iskele yanındadır .
Türk denizcilerinin en büyüğü olan Hayreddin Paşa, memlekete yalnız büyük zaferler ve ülkeler hediye etmekle kalmamış, aynı zamanda Murat Reis, Turgut Reis, Piri Reis, Salih Reis, Seydi Ali Reis gibi her birisi bir büyük denizci olan değerli kaptanlar da yetiştirmiştir.
kaynak:nkfu
Aslen Vardar yenicesinden olan babası Yakup Ağa, bir Osmanlı sipahisiydi ve 1461 yılında Midilli’nin fethi sırasında Fatih Sultan Mehmed ile birlikteydi. Asıl adı Hızır olduğu halde Barbaros ve Hayreddin lakaplarıyla tanınır.
Batılılar havuç rengine çalan kırmızı sakalından dolayı, ağabeyi Oruç’a verdikleri “Barbarossa” adını daha sonra Hızır içinde kullandıklarından Barbaros diye tanınmış, Hayreddin lakabını ise kendisine Yavuz Sultan Selim takmıştır.
Barbaros Hayreddin Paşa, kardeşleri İlyas ve Oruç ile beraber birçok deniz savaşında bulundu. Diğer kardeşi İshak ise Midilli’de kaldı. Barbaros Hayreddin Paşa, Cezayir seferine Oruç Reis ile birlikte çıktı. Cezayir’in fethedilmesinden sonra Oruç Reis, Cezayir’e Bey oldu.
Barbaros Hayreedin Paşa, İshak ve Oruç Reis’ler şehit olunca Cezayir Beyliği’ne atandı. Beylerbeyi ünvanını alan Barbaros Hayreddin Paşa, İstanbul’a gelip 1534 yılında Kaptan-ı Derya oldu.
Bir çok zafer kazanan Barbaros, Avrupa’da nam saldı. Avrupalılar çocuklarını Barbaros geliyor diye korkutur hale geldiler. 5 Temmuz 1546 tarihinde vefat eden Barbaros Hayreddin Paşa, sağlığında Beşiktaş’ta yaptırdığı medresenin yanındaki türbesine defnedildi.
Onun ölümü için “Mate reisü’l-bahr-Denizin reisi öldü” denildi. Barbaros Hayreddin Paşa zamanında Osmanlı denizciliği gücünün zirvesine ulaşmış, onun mektebinde yetişen değerli denizciler ve teşkilatlı tersane sayesinde bu güç varlığını bir süre daha devam ettirmiştir.
Barbaros Hayreddin Paşa, alim ve cesur bir komutandı. İri yapılı ve kumral tenliydi. Saçı, sakalı, kaşları ve kirpikleri çok gürdü.
Ömrü denizlerde geçtiğinden Rumca, Arapça, İspanyolca, İtalyanca ve Fransızca gibi Akdeniz dillerini çok iyi bilirdi. Çinili Hamam kendisine aittir. Oğulları Mehmed Paşa, Hasan Paşa ve Vali Paşa’dır.
Kaynak:Enson haber Biyografi