Etiket: başbakan

Necmettin Erbakan Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

Makina profesör mühendisi, siyaset ve devlet adamı, Milli Nizam
Partisi (MNP), Milli Selamet Partisi (MSP), Refah Partisi (RP), Fazilet Partisi
(FP) ve Saadet Partisi (SP) kurucusu; eski Başbakan, Milli Görüş hareketinin
öncüsü (D. 1926, Sinop – Ö.
27 Şubat 2011). Babası
aslen Adana’nın Kozan ailesinden Hâkim Mehmet
Sabri bey, annesi Kamer hanımdır.

Kayseri’de başladığı ilköğrenimini
babasının memurluğu nedeniyle
göç ettiği Trabzon’da bitirdi. İkinci sınıfında başladığı İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesini bitirdikten
(1948) sonra aynı yerde asistan oldu. 1951’de

üniversite tarafından
gönderildiği Almanya’da
Reinisch
Westfalische Technische Hochschule Aachen:
RWTH
Aachen (Aachen Teknik Üniversitesi)’da doktorasını yaptı. DVL Araştırma Merkezi’nde
Prof. Dr. Schmidt ile birlikte çalışmalarda bulundu ve Alman
Üniversiteleri’nde doktorasını tamamladı (1951-54).

Türkiye’ye döndükten sonra 1956-63 yılları arasında Gümüş
Motor firmasını kurdu ve ilk yerli motor üretimini gerçekleştirdi. 1966’da TOBB
Sanayi Dairesi Başkanlığına, 1967’de Genel Sekreterliği görevine getirildi. Aynı yıl Nermin Hanımla (1943-2005) evlendi.

AP’den Cumhuriyet se­natosu seçimlerine aday olmak için
başvurduysa da adaylığı Demirel tarafından önlendi. 1969 yılında TOBB Yönetim
Kurulu Başkanlığına seçilmesi de aynı
inatlaşma doğrultusunda geçersiz sayıldı. Bu gelişmelerden sonra
Konya’dan
bağımsız milletvekili adayı oldu ve seçilerek TBMM’ye girdi.

26 Ocak
1970’te arkadaşlarıyla birlikte Millî Nizam Partisini kurdu. Dindar ve
muhafazakâr çevreler tarafından coşkuyla karşılanan partinin, din ve maneviyat konularında
gösterdiği hassasiyet,  MNP’nin Konya’da
düzenlediği ünlü “Kudüs Mitingi” ve benzeri eylemlerle sergilediği İslami
kimlik ve siyonizme karşı duruş, kısa zamanda şimşekleri üzerine çekti. Harekete
geçen Anayasa Mahkemesi, laikliğe aykırı faaliyetleri olduğu gerekçesiyle 21
Mayıs 1971’de MNP’yi kapattı.

Prof.
Erbakan pes etmedi, kapatılan bu partinin yerine, 11 Ekim 1972’de MNP kadrosuyla Milli Selamet Partisi’ni kurdu. SP,
Süleyman Arif Emre genel başkanlığında katıldığı 14 Ekim 1973 genel seçimlerinde
% 11,8 oy alarak TBMM’de 48 sandalye elde etti. Erbakan,
20 Ekim 1973
tarihli Genel İdare Kurulu kararıyla MSP genel
başkanlığına
getirildi. Bir yıl sonra, o
günlerde Bülent Ecevit’in seçimlerde kullandığı “Akgünlere” sloganı nedeniyle
“Selamün Akgün” ve “Üstü MSP – Altı CHP” esprileri arasında CHP-MSP koalisyon
hükümeti kuruldu ve Erbakan bu hükümette Başbakan Yardımcısı olarak görev yaptı
(
26 Ocak 1974 – 17 Kasım 1974). Partisinin CHP
ile koalisyon ortağı olduğu hükümet döneminde (1974) Türkiye, Kıbrıs Barış
Harekâtını düzenledi ve ada fiilen ikiye bölündü, ardından KKTC kuruldu. İç
politikadaki görüş ay­rılıkları CHP ile MSP’nin arasını açtı ve koa­lisyon ilk
seçimde tek başına iktidar beklentisi içindeki Ecevit’in istifasıyla dağıldı.

Genel Başkanı olduğu MSP, 5 Haziran 1977 genel seçimlerinde
% 8,57 oy alarak 24 milletvekili çıkardı ve Erbakan bu kez, Süleyman Demirel’in
Başbakanı olduğu 1. Milliyetçi Cephe (
31 Mart 1975 – 21 Haziran 1977) ve 2. Milliyetçi Cephe (21 Temmuz 1977 – 5 Ocak
1978) koalisyon hükümetlerinde iktidar ortağı oldu. Bu
koalisyonlardan sonra Demirel’in 6. koalisyon hükümetini dışardan destekledi.

Erbakan’ın Başbakan Yardımcısı olarak görev aldığı bu
hükümetlerden kısa bir süre ordu 12 Eylül 1980’de iktidara el koydu. 12 Eylül
döneminde gözaltına alınanlar arasında yer alan Erbakan’ın partisi MSP de
kapatılan partiler arasındaydı. 15 Ekim
1980’de 21 MSP yöneticisiyle birlikte ‘MSP’yi ille­
gal bir cemiyete dönüştürmek ve laikliğe aykırı
davranmak ‘
suçlamasıyla tutuklandı, İzmir
Uzunada’da tutuldu.
24 Temmuz 198l’de serbest bırakıldı ve beraat etti.

1982 Anayasası gereğince 10 yıl siyaset yapma yasağı aldı. Bu yasak 1987’de halk oylamasıyla tekrar
siyasete dönene kadar sürdü. 19 Temmuz
1983’te
kurduğu ve genel başkanlığını üstlendiği Refah Partisi (RP), 29 Kasım 1987
genel seçimlerinde % 7,16 oyla yurt çapındaki % 10 barajını aşamayarak
parlamento dışı kaldı.  Bu seçimdeki
başarısızlıktan etkilenen Erbakan Hoca, kimilerince bu sonuçtan ders
çıkartarak, kimilerine göre derin baskılar sonucu olarak, bir sonraki seçime
MHP ile ittifak yaparak girdi. 20 Ekim 1991 genel seçimlerinde MHP ittifakıyla
% 16, 88 oy aldı ve toplamda ittifak 62 milletvekili çıkarmış oldu. MHP bu
şekilde Meclise girmiş oldu.

Prof. Dr.
Necmettin Erbakan, siyasi lider olarak en büyük başarısını 24 Aralık 1995 genel
seçimlerinde kazandı. Genel başkanı olduğu RP, % 21,38 oyla 158 milletvekili
çıkararak birinci parti oldu. Böylece taraftarlarının uzun yıllar süren “Erbakan
Başbakan!” özlemini gerçekleştirdi. 28 Haziran 1996’da Prof. Dr. Tansu Çiller
liderliğindeki DYP ile koalisyon yaparak, RP-DYP hükümetini (Refah-Yol) kurdu. Böylece
54. hükümetin başbakanı oldu.

Bu dönemde, Türkiye tarihinin ilk denk bütçesi yapıldı.
İlk 8 ay planlanan şekilde uygulan­
dı. Bu
dönemde, D-8 adlı büyük bir organizasyonun liderliği gerçekleştirildi.
Hazinenin, iç piyasaya borçlanma ihtiyacını ortadan
kaldıran “Havuz Sistemi” uygulamasını başlattı. Me­
mura her ay, enflasyon + büyüme oranında zammı
otomatik olarak verme anlamına gelen eşel mobil sistemini uygulamaya
başladı. Memur, emekli ve işçiye % 110 ile
% 200 oranların­
da üst üste zamlar
gerçekleştirildi.
Ancak, Erbakan’ın bu başarısı, Cumhuriyet tarihi
boyunca İslamcı bir liderin ilk kez Başbakanlık koltuğuna oturması anlamına
geldiğinden, hükümetin kurulmasından kısa bir süre onu iktidardan indirmek için
çeşitli çalışmalar ve kampanyalar başlatıldı ve 28 Şubat 1997 muhtırasıyla
Başbakanlıktan istifa etmek zorunda bırakıldı. Bir yıl sonra da sudan
bahanelerle, lideri olduğu Refah Partisi kapatılarak kendisine siyasi yasak
getirildi.
21 Mayıs 1997 tarihinde “bir ilk” gerçekleşti ve
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, ilk kez iktidardaki bir parti
hakkında, RP hakkında kapatma davası açtı. Kapatma davası yaklaşık 8 ay sürdü
ve Anayasa Mahkemesi, 16 Ocak 1998’de RP’nin kapatılmasına; Erbakan ve
arkadaşlarından bazılarının beş yıl siyasetten yasaklı kalmasına karar verdi. 2000 yılında, 1994’te Bingöl’de yaptığı bir konuşması
nedeniyle hakkında bir yıl hapis cezası verilip, kendisine yeniden beş yıl
siyaset yasağı getirildi.

Hayatı
boyunca pes etmek nedir bilmeyen Necmettin Erbakan, kısa bir süre sonra Fazilet
Partisini kurdurdu ve ardından partisinin başına geçti. Fakat artık iniş dönemi
başlamıştı. Kurduğu her parti bir süre sonra kapatılan Erbakan’ın liderlik
çizgisindeki Fazilet Partisi
17 Aralık 1997’de kuruldu ve 18 Nisan 1999 genel seçimlerinde % 15,41 oyla 111
milletvekili çıkardıysa da bir süre sonra kendisine sadık olanların toplandığı
“Gelenekçiler” ve Recep Tayip Erdoğan liderliğini benimsemiş olanların
toplandığı “Yenilikçiler” diye ikiye bölündü.  “Yenilikçiler” bir süre sonra Adalet ve
Kalkınma Partisi (AK Parti)’yi kurdular. Erdoğan liderliğindeki AK Parti 3 Kasım
2002’de 365 milletvekili çıkararak tek başına iktidara geldi.

2000
yılının sonlarına doğru çıkarılan kanunla cezası ertelendi, ancak YSK’nin
olumsuz karar vermesi üzerine 3 Kasım 2002 seçimlerine katılamadı. Kapatılan
partisi (FP) yerine arkadaşları tarafından kurulan Saadet Partisi bu seçimde %
2.49, bir sonraki seçimde % 2,34 oy alarak parlamentoya giremedi.

Hakkında
açılan son davalardan aldığı cezayı, yaşının ilerlemiş olması nedeniyle, evinde
çekmesine karar verilen, siyasi tarihimizin en renkli ve önemli simalarından
Prof. Dr. Necmettin Erbakan,
27 Şubat 2011 Pazar günü Ankara’da vefat
etti. 1 Mart 2011 Salı günü İstanbul Fatih Camiinde kılınan öğle vakti büyük
bir kalabalık tarafından kılınan cenaze namazının ardından, Topkapı Merkez
Efendi Mezarlığında, eşi Nermin Erbakan’ın mezarı yanında toprağa verildi.
Cenazesine büyük kalabalığın katılması yanı sıra, bir zamanlar onu siyasetten
dışlamaya çalışmış askeri ve bürokrat çevrelerin çelenkler ve üst düzey
temsilciler göndermesi dikkat çekmiştir.

Yurt
içinde ve yurtdışında Milli Görüş hareketinin lideri olarak tanınan Prof. Dr. Necmettin
Erbakan, hayatı boyunca eğitimde, kültürde, ekonomide milli bir silkiniş ve
şahlanış özlemini duymuş; siyasi çalışmaları ve siyasal konuşmaları yanı sıra ilim
adamlığıyla ve ilmî konularda verdiği konferanslarla da tanınmıştır. Siyasete
kazandırdığı espritüel üsluptaki incelik, kişiliğinde sergilediği zarafet ve
kibarlık, dostları kadar düşmanları tarafından bile takdir edilmiştir.

Geçmişte Erbakan’a yönelik zaman
zaman sert manşetler atmış olan Milliyet gazetesi, 1 Mart 2011 günü, Prof. Dr. Necmettin Erbakan son yolculuğuna
uğurlanırken, şu ilginç yazıyı okurlarıyla paylaşmıştı:

 

“ERBAKAN’IN
ARDINDAN…

 

Necmettin
Erbakan’ı ebedi yolculuğuna uğurluyoruz.

Türkiye’nin
siyaset serüvenine kırk yılı aşkın
süre damgasını vuran bu tarihi şahsiyet için Tanrı’dan rahmet, ulusumuza
başsağlığı diliyoruz.

Erbakan, 1969
yılında Konya’dan bağımsız milletvekili seçildiği günden bu yana hep “hoca”
diye anıldı ama ona böyle hitap edenlerin sebepleri başka başkaydı.

Bir kesim “hoca”
sözünde Cumhuriyet Türkiyesi’ne kasteden antilaik bir cereyanın temsilcisine
dönük eleştirisini gizledi, bir kesim de aynı sıfatı “bilge” anlamında
kullanarak, siyasal İslam ideolojisine koruma
sağladığını düşündü.

 

İNANÇLA
VE İNATLA…

 

Şu gerçeği kimse
inkâr edemez:

Necmettin
Erbakan’ı ülkenin siyasi elitleri ciddiye almamak suretiyle önemsizleştirmeye
uğraştılar ama başarılı olamadılar.

Milli Nizam
Partisi ile başladığı siyasi mücadelede kurucusu olduğu dört partiyi kaybettiği
halde yılmadı.

İnanç ve inatla
sürdürdüğü siyasal savaşı bir başarı hikâyesidir.

Cumhuriyetin
birinci kuşağı idi.

Bitirdiği ilkokul
bile Gazipaşa adını taşıyordu.

İstanbul Erkek
Lisesi’ni ve İstanbul Teknik Üniversitesi’ni başarı ile bitiren bir Cumhuriyet
çocuğu idi.

Bu birikimini
parlak bir akademik kariyerle geliştirmesi, başka birinde sorun olabilirdi. Ama
kıvrak zekâsı ve hitabet yeteneği sayesinde siyasi önderliğine talip olduğu
kitleyle arasındaki doku uyuşmazlığını ortadan kaldırdı. Onların “iftiharı”
oldu.

Kapatılan her
partisinin yerine kurduğu yeni
partiler Türkiye’de siyasi İslam’ın yükselişine hizmet etti.

Gelinen noktadaki
başarı veya başarısızlık nasıl paylaştırılmalı?

Sistemin Milli
Görüş partilerini mağdur etmesine yönelik tepkiler elbette etkili olmuştur ama
aslan payı kuşkusuz hukuka ve demokrasiye güven duygusundan beslenen sabır ve
inancı ile Erbakan’a aittir.

 

KİMİ
SEVDİ KİMİ KORKTU

 

Dört partisi
kapatılmış ama her defasında yenisini kurarak yerden kalkmayı, yürümeyi, oyunu
büyütmeyi başarmıştır.

Hukuktan ve
demokratik olanakları kullanarak yolunu açmaktan vazgeçmemiştir.

Lider kime denir?

Bu sorunun bir
cevabı da şudur:

Kendisini takip
edenlere doğru şeyler yaptıran ve onları başarıya götüren şahsiyet!

Erbakan uzun bir
süre tek başına sürüklediği siyasal İslamcı hayalleri ile toplumun bir
kesiminin sevgilisi olmuş, bir kesimini korkutmuş bir siyasi kişilik olarak
tarih galerisinde yerini almış bulunuyor.

Ama yukarıdaki
tarifte sözü edilen “doğru şeyler” salt başarı ise kendisini yıllarca
izledikten sonra ayrılan öğrencileri, benzersiz bir siyasi başarıyı elde
etmişlerdir.

Şimdi mesele,
başarının kalitesini
yükseltmektir.” (Milliyet)

 

KİTAPLARI:

 

İslâm ve İlim, İslâmda Kadın, Sanayi Davamız, Millî Görüş, Erbakan
Açıklıyor
(1991), Kenan Evren’in Anılarındaki Yanılgılar (1991), Körfez Krizi, Emperyalizm ve Petrol
(1991), Türkiye’nin Temel Meseleleri
(1992).

 

KAYNAKÇA (Başlıcaları): Abdullah Lelik / Millî Görüş Temel Görüş
(der. 1974), Abdullah Lelik / Erbakan mı Ecevit mi? (1975), Mustafa Özdamar /
Yaşı ve Başıyla Mim Sin Harekâtı (1977), Yurt Ansiklopedisi (c. VIII,
1982-1983), Ali Yaşar Sarıbay / Türkiye’de Modernleşme Din ve Parti Politikası –
MSP Örnek Olayı (1985), Sadık Albayrak / MSP Davası ve 12 Eylül (1990), Soner
Yalçın / Hangi Erbakan (1994), Hakan Akpınar / 28 Şubat Postmodern Darbenin
Öyküsü (2001), İhsan Işık / Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) –
Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi
(2206, 2007) – Ünlü Devlet Adamları (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 1,
2013) – Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013), Mehmet Şevket Eygi /
Merhum Necmeddin Bey (Milli Gazete, 1 Mart 2011).

Makina profesör mühendisi, siyaset ve devlet adamı, Milli Nizam
Partisi (MNP), Milli Selamet Partisi (MSP), Refah Partisi (RP), Fazilet Partisi
(FP) ve Saadet Partisi (SP) kurucusu; eski Başbakan, Milli Görüş hareketinin
öncüsü (D. 1926, Sinop – Ö.
27 Şubat 2011). Babası
aslen Adana’nın Kozan ailesinden Hâkim Mehmet
Sabri bey, annesi Kamer hanımdır.

Kayseri’de başladığı ilköğrenimini
babasının memurluğu nedeniyle
göç ettiği Trabzon’da bitirdi. İkinci sınıfında başladığı İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesini bitirdikten
(1948) sonra aynı yerde asistan oldu. 1951’de

üniversite tarafından
gönderildiği Almanya’da
Reinisch
Westfalische Technische Hochschule Aachen:
RWTH
Aachen (Aachen Teknik Üniversitesi)’da doktorasını yaptı. DVL Araştırma Merkezi’nde
Prof. Dr. Schmidt ile birlikte çalışmalarda bulundu ve Alman
Üniversiteleri’nde doktorasını tamamladı (1951-54).

Türkiye’ye döndükten sonra 1956-63 yılları arasında Gümüş
Motor firmasını kurdu ve ilk yerli motor üretimini gerçekleştirdi. 1966’da TOBB
Sanayi Dairesi Başkanlığına, 1967’de Genel Sekreterliği görevine getirildi. Aynı yıl Nermin Hanımla (1943-2005) evlendi.

AP’den Cumhuriyet se­natosu seçimlerine aday olmak için
başvurduysa da adaylığı Demirel tarafından önlendi. 1969 yılında TOBB Yönetim
Kurulu Başkanlığına seçilmesi de aynı
inatlaşma doğrultusunda geçersiz sayıldı. Bu gelişmelerden sonra
Konya’dan
bağımsız milletvekili adayı oldu ve seçilerek TBMM’ye girdi.

26 Ocak
1970’te arkadaşlarıyla birlikte Millî Nizam Partisini kurdu. Dindar ve
muhafazakâr çevreler tarafından coşkuyla karşılanan partinin, din ve maneviyat konularında
gösterdiği hassasiyet,  MNP’nin Konya’da
düzenlediği ünlü “Kudüs Mitingi” ve benzeri eylemlerle sergilediği İslami
kimlik ve siyonizme karşı duruş, kısa zamanda şimşekleri üzerine çekti. Harekete
geçen Anayasa Mahkemesi, laikliğe aykırı faaliyetleri olduğu gerekçesiyle 21
Mayıs 1971’de MNP’yi kapattı.

Prof.
Erbakan pes etmedi, kapatılan bu partinin yerine, 11 Ekim 1972’de MNP kadrosuyla Milli Selamet Partisi’ni kurdu. SP,
Süleyman Arif Emre genel başkanlığında katıldığı 14 Ekim 1973 genel seçimlerinde
% 11,8 oy alarak TBMM’de 48 sandalye elde etti. Erbakan,
20 Ekim 1973
tarihli Genel İdare Kurulu kararıyla MSP genel
başkanlığına
getirildi. Bir yıl sonra, o
günlerde Bülent Ecevit’in seçimlerde kullandığı “Akgünlere” sloganı nedeniyle
“Selamün Akgün” ve “Üstü MSP – Altı CHP” esprileri arasında CHP-MSP koalisyon
hükümeti kuruldu ve Erbakan bu hükümette Başbakan Yardımcısı olarak görev yaptı
(
26 Ocak 1974 – 17 Kasım 1974). Partisinin CHP
ile koalisyon ortağı olduğu hükümet döneminde (1974) Türkiye, Kıbrıs Barış
Harekâtını düzenledi ve ada fiilen ikiye bölündü, ardından KKTC kuruldu. İç
politikadaki görüş ay­rılıkları CHP ile MSP’nin arasını açtı ve koa­lisyon ilk
seçimde tek başına iktidar beklentisi içindeki Ecevit’in istifasıyla dağıldı.

Genel Başkanı olduğu MSP, 5 Haziran 1977 genel seçimlerinde
% 8,57 oy alarak 24 milletvekili çıkardı ve Erbakan bu kez, Süleyman Demirel’in
Başbakanı olduğu 1. Milliyetçi Cephe (
31 Mart 1975 – 21 Haziran 1977) ve 2. Milliyetçi Cephe (21 Temmuz 1977 – 5 Ocak
1978) koalisyon hükümetlerinde iktidar ortağı oldu. Bu
koalisyonlardan sonra Demirel’in 6. koalisyon hükümetini dışardan destekledi.

Erbakan’ın Başbakan Yardımcısı olarak görev aldığı bu
hükümetlerden kısa bir süre ordu 12 Eylül 1980’de iktidara el koydu. 12 Eylül
döneminde gözaltına alınanlar arasında yer alan Erbakan’ın partisi MSP de
kapatılan partiler arasındaydı. 15 Ekim
1980’de 21 MSP yöneticisiyle birlikte ‘MSP’yi ille­
gal bir cemiyete dönüştürmek ve laikliğe aykırı
davranmak ‘
suçlamasıyla tutuklandı, İzmir
Uzunada’da tutuldu.
24 Temmuz 198l’de serbest bırakıldı ve beraat etti.

1982 Anayasası gereğince 10 yıl siyaset yapma yasağı aldı. Bu yasak 1987’de halk oylamasıyla tekrar
siyasete dönene kadar sürdü. 19 Temmuz
1983’te
kurduğu ve genel başkanlığını üstlendiği Refah Partisi (RP), 29 Kasım 1987
genel seçimlerinde % 7,16 oyla yurt çapındaki % 10 barajını aşamayarak
parlamento dışı kaldı.  Bu seçimdeki
başarısızlıktan etkilenen Erbakan Hoca, kimilerince bu sonuçtan ders
çıkartarak, kimilerine göre derin baskılar sonucu olarak, bir sonraki seçime
MHP ile ittifak yaparak girdi. 20 Ekim 1991 genel seçimlerinde MHP ittifakıyla
% 16, 88 oy aldı ve toplamda ittifak 62 milletvekili çıkarmış oldu. MHP bu
şekilde Meclise girmiş oldu.

Prof. Dr.
Necmettin Erbakan, siyasi lider olarak en büyük başarısını 24 Aralık 1995 genel
seçimlerinde kazandı. Genel başkanı olduğu RP, % 21,38 oyla 158 milletvekili
çıkararak birinci parti oldu. Böylece taraftarlarının uzun yıllar süren “Erbakan
Başbakan!” özlemini gerçekleştirdi. 28 Haziran 1996’da Prof. Dr. Tansu Çiller
liderliğindeki DYP ile koalisyon yaparak, RP-DYP hükümetini (Refah-Yol) kurdu. Böylece
54. hükümetin başbakanı oldu.

Bu dönemde, Türkiye tarihinin ilk denk bütçesi yapıldı.
İlk 8 ay planlanan şekilde uygulan­
dı. Bu
dönemde, D-8 adlı büyük bir organizasyonun liderliği gerçekleştirildi.
Hazinenin, iç piyasaya borçlanma ihtiyacını ortadan
kaldıran “Havuz Sistemi” uygulamasını başlattı. Me­
mura her ay, enflasyon + büyüme oranında zammı
otomatik olarak verme anlamına gelen eşel mobil sistemini uygulamaya
başladı. Memur, emekli ve işçiye % 110 ile
% 200 oranların­
da üst üste zamlar
gerçekleştirildi.
Ancak, Erbakan’ın bu başarısı, Cumhuriyet tarihi
boyunca İslamcı bir liderin ilk kez Başbakanlık koltuğuna oturması anlamına
geldiğinden, hükümetin kurulmasından kısa bir süre onu iktidardan indirmek için
çeşitli çalışmalar ve kampanyalar başlatıldı ve 28 Şubat 1997 muhtırasıyla
Başbakanlıktan istifa etmek zorunda bırakıldı. Bir yıl sonra da sudan
bahanelerle, lideri olduğu Refah Partisi kapatılarak kendisine siyasi yasak
getirildi.
21 Mayıs 1997 tarihinde “bir ilk” gerçekleşti ve
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, ilk kez iktidardaki bir parti
hakkında, RP hakkında kapatma davası açtı. Kapatma davası yaklaşık 8 ay sürdü
ve Anayasa Mahkemesi, 16 Ocak 1998’de RP’nin kapatılmasına; Erbakan ve
arkadaşlarından bazılarının beş yıl siyasetten yasaklı kalmasına karar verdi. 2000 yılında, 1994’te Bingöl’de yaptığı bir konuşması
nedeniyle hakkında bir yıl hapis cezası verilip, kendisine yeniden beş yıl
siyaset yasağı getirildi.

Hayatı
boyunca pes etmek nedir bilmeyen Necmettin Erbakan, kısa bir süre sonra Fazilet
Partisini kurdurdu ve ardından partisinin başına geçti. Fakat artık iniş dönemi
başlamıştı. Kurduğu her parti bir süre sonra kapatılan Erbakan’ın liderlik
çizgisindeki Fazilet Partisi
17 Aralık 1997’de kuruldu ve 18 Nisan 1999 genel seçimlerinde % 15,41 oyla 111
milletvekili çıkardıysa da bir süre sonra kendisine sadık olanların toplandığı
“Gelenekçiler” ve Recep Tayip Erdoğan liderliğini benimsemiş olanların
toplandığı “Yenilikçiler” diye ikiye bölündü.  “Yenilikçiler” bir süre sonra Adalet ve
Kalkınma Partisi (AK Parti)’yi kurdular. Erdoğan liderliğindeki AK Parti 3 Kasım
2002’de 365 milletvekili çıkararak tek başına iktidara geldi.

2000
yılının sonlarına doğru çıkarılan kanunla cezası ertelendi, ancak YSK’nin
olumsuz karar vermesi üzerine 3 Kasım 2002 seçimlerine katılamadı. Kapatılan
partisi (FP) yerine arkadaşları tarafından kurulan Saadet Partisi bu seçimde %
2.49, bir sonraki seçimde % 2,34 oy alarak parlamentoya giremedi.

Hakkında
açılan son davalardan aldığı cezayı, yaşının ilerlemiş olması nedeniyle, evinde
çekmesine karar verilen, siyasi tarihimizin en renkli ve önemli simalarından
Prof. Dr. Necmettin Erbakan,
27 Şubat 2011 Pazar günü Ankara’da vefat
etti. 1 Mart 2011 Salı günü İstanbul Fatih Camiinde kılınan öğle vakti büyük
bir kalabalık tarafından kılınan cenaze namazının ardından, Topkapı Merkez
Efendi Mezarlığında, eşi Nermin Erbakan’ın mezarı yanında toprağa verildi.
Cenazesine büyük kalabalığın katılması yanı sıra, bir zamanlar onu siyasetten
dışlamaya çalışmış askeri ve bürokrat çevrelerin çelenkler ve üst düzey
temsilciler göndermesi dikkat çekmiştir.

Yurt
içinde ve yurtdışında Milli Görüş hareketinin lideri olarak tanınan Prof. Dr. Necmettin
Erbakan, hayatı boyunca eğitimde, kültürde, ekonomide milli bir silkiniş ve
şahlanış özlemini duymuş; siyasi çalışmaları ve siyasal konuşmaları yanı sıra ilim
adamlığıyla ve ilmî konularda verdiği konferanslarla da tanınmıştır. Siyasete
kazandırdığı espritüel üsluptaki incelik, kişiliğinde sergilediği zarafet ve
kibarlık, dostları kadar düşmanları tarafından bile takdir edilmiştir.

Geçmişte Erbakan’a yönelik zaman
zaman sert manşetler atmış olan Milliyet gazetesi, 1 Mart 2011 günü, Prof. Dr. Necmettin Erbakan son yolculuğuna
uğurlanırken, şu ilginç yazıyı okurlarıyla paylaşmıştı:

 

KİTAPLARI:

 

İslâm ve İlim, İslâmda Kadın, Sanayi Davamız, Millî Görüş, Erbakan
Açıklıyor
(1991), Kenan Evren’in Anılarındaki Yanılgılar (1991), Körfez Krizi, Emperyalizm ve Petrol
(1991), Türkiye’nin Temel Meseleleri
(1992).

 

KAYNAKÇA (Başlıcaları): Abdullah Lelik / Millî Görüş Temel Görüş
(der. 1974), Abdullah Lelik / Erbakan mı Ecevit mi? (1975), Mustafa Özdamar /
Yaşı ve Başıyla Mim Sin Harekâtı (1977), Yurt Ansiklopedisi (c. VIII,
1982-1983), Ali Yaşar Sarıbay / Türkiye’de Modernleşme Din ve Parti Politikası –
MSP Örnek Olayı (1985), Sadık Albayrak / MSP Davası ve 12 Eylül (1990), Soner
Yalçın / Hangi Erbakan (1994), Hakan Akpınar / 28 Şubat Postmodern Darbenin
Öyküsü (2001), İhsan Işık / Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) –
Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi
(2206, 2007) – Ünlü Devlet Adamları (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 1,
2013) – Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013), Mehmet Şevket Eygi /
Merhum Necmeddin Bey (Milli Gazete, 1 Mart 2011).

Siyasetini
“önce ahlak ve maneviyat”, üzerine kurarak mücadelesini başlatan,
önüne çıkarılan türlü engellere rağmen durmayan, kimisine göre
“Hoca”, “Profesör” kimisine göre de “Dava adamı”,
“Savunan adam” ve “Mücahit” yakıştırmalarıyla tanımlanan merhum
başbakanlardan Necmettin Erbakan’ın vefatının üzerinden 7 yıl geçti.

Milli
Görüş hareketini kurarak, Türk siyasetine yeni bir anlayış yerleştirerek, kendi
ideolojisini bugün dahi siyaset, ekonomi, kültür gibi önemli alanlarda
yaşatabilen Erbakan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül ile bugün siyasette ve bürokraside aktif görev alan pek çok ismin yol
göstericisi, “Erbakan Hocası” oldu.

Türk
siyaset tarihine atılan imza olan Necmettin Erbakan, 29 Ekim 1926’da Sinop’ta
doğdu. Babasının Ağır Ceza Reisi olması dolayısıyla çocukluğu çeşitli
şehirlerde geçen Erbakan, Kayseri Cumhuriyet İlkokulunda başladığı ilk okul
eğitimini Trabzon’da tamamladı. 1943’te birincilikle tamamladığı İstanbul Erkek
Lisesinin ardından sınavsız geçiş hakkı olmasına rağmen İstanbul Teknik
Üniversitesine sınavla girdi. Sınav sonucuna göre doğrudan ikinci sınıftan
başlatıldı. Zeki öğrenci, 1948’de mezun olduğu aynı üniversitenin Makine
Fakültesi Motorlar Kürsüsünde asistan olarak görev üstlendi.

Erbakan’ın
hayatındaki önemli dönüm noktalarından birisi 1951’de İstanbul Teknik
Üniversitesi tarafından Almanya’daki Aachen Teknik Üniversitesine ilmi
araştırmalar yapmak üzere gönderilmesiyle oldu.

Alman
ordusu için araştırma yapan DVL Araştırma Merkezinde biri doktora olmak üzere
üç tez hazırlayan Türk mühendis Erbakan, bu tezleriyle Alman ekonomi
bakanlığının dikkatini çekti.

Motorların
daha az yakıt harcaması konusunda kendisinden istenilen raporu hazırlayan
Erbakan, doçentlik tezini de “Dizel motorlarda püskürtülen yakıtın nasıl
tutuştuğunun matematiksel izahı” konusu üzerine hazırladı.

Erbakan
çalışmalarıyla Leopard tanklarının üretiminin yapıldığı Almanya’nın en büyük
motor fabrikasına davet edilmesinin ardından burada başmühendis olarak söz
konusu tankların motorları üzerinde çalışmalar yaptı.

 


Türkiye’de ağır sanayi hamlesi başlattı

 

Türkiye’de
başlattığı ağır sanayi hamlelerini Almanya’da kaldığı sürede tecrübe eden
Erbakan, bunu da Milli Görüş’ün önemli hedeflerinden birisi olarak belirledi.

Erbakan’ın
ağır sanayi hamlesi adına attığı adımları ve sonraki çabaları hiç de kolay
olmadı.

Erbakan,
bir araya geldiği arkadaşlarıyla 1956’da Gümüş Motor Fabrikasını kurdu. Avrupa
standartlarının da altında, saatte 5.5 litre motorin harcayan Gümüş Motor’u bir
avuç fedakar insanla üretti. Bugün pancar motor adı altında çalışan fabrika,
Mart 1960’ta seri üretime başladı.

“Şeftali
yerine motor üretmek isteyen Türkiye’nin” Gümüş Motor Fabrikası, sektöre
hakim olan yabancıların ekonomik ve siyasi baskılarıyla iflasa sürüklenmek
istendi.

Erbakan,
Gümüş Motor’un devamı adına önüne konulan engeller için mücadeleye başladı.

Odalar
Birliği Sanayi Dairesi Başkanlığı’na getirilmesinin adından Genel Sekreter olan
Erbakan, önce Odalar Birliği İdare Heyeti Üyesi, bir yıl sonra da Odalar
Birliği Başkanı seçildi.

Erbakan
o dönem tanıştığı Nermin Erbakan ile evlendi. Nermin ve Necmettin Erbakan
çiftinin evliliğinden çocukları Zeynep, Elif ve Muhammed Fatih dünyaya geldi.

 

– Odalar Birliği
Başkanlığından ayrılması

 

 

Erbakan,
Odalar Birliğinde de aktif dönem geçirdi, Anadolu sermayesini desteklemek için
çalıştı.

Odalar
Birliği Başkanı Erbakan’ın, bu koltuktan uzaklaştırılması için çeşitli adımlar,
siyasi pazarlıklar yapıldı.

Odalar
Birliği Başkanlığı seçiminin geçersiz sayılması Danıştay’a taşındı. Erbakan, bu
görevinden, Ankara Valiliğinin emriyle uzaklaştırıldı.

Bu
karar, Erbakan’ın siyaset yolculuğunu başlattı.

 

 

– Konya’dan
bağımsız milletvekili oldu

 

 

12
Ekim 1969’deki milletvekili seçimine giderken o dönem güçlü bir siyasi parti
olan Adalet Partisi’nden (AP) milletvekili olmak istedi, ancak kabul edilmedi.

Erbakan,
kendisine büyük hoşgörü ve sevgi besleyen Konya’dan, bağımsız aday olarak
seçime girdi ve üç milletvekili seçilebilecek oyu alarak Meclise girdi.

Erbakan,
Konya’daki milletvekilliği çalışmaları sırasında kendisine yöneltilen,
“İyi de, bir çiçekle bahar olmaz ki” yorumları üzerine, “Evet,
bir çiçekle bahar olmaz ama her bahar bir çiçekle başlar” ifadesini
kullanmıştı.

 

– Milli Nizam
Partisini kurdu

 

 

Konya
milletvekili Erbakan, çok geçmeden, 24 Ocak 1970’te, 17 arkadaşıyla Milli Görüş
hareketinin ortaya çıkmasını sağlayacak ilk parti olan Milli Nizam Partisini
kurdu.

Parti
kurulduğunda ilk üyenin kim olacağı konusunda karar vermek üzere yönetim
toplandı, Erbakan’ın ilk üye olması istendi. Erbakan ise bu teklif üzerine
tebessümle arkadaşlarının yüzüne bakarak, “Ecdadımız Anadolu’ya, Malazgirt
Meydan Muharebesiyle Muş/Malazgirt’ten girmişti. O ilimizdeki bir caminin imamı
bizim birinci kurucu üyemiz olacak.” dedi.

Genel
Başkan Erbakan, partisinin kuruluşundan sonra kapitalizm ve batıcılık karşıtı
bir siyaset yürüttü.

Erbakan’ın
siyasetinde “Siyonizm”le mücadele ön planda yer aldı. Erbakan ile
birlikte Türk siyasetinde ve kamuoyunda “Filistin davası” konusunda
hassasiyet oluştu.

Milli
Görüş hareketi lideri Erbakan, bugün dahi kılavuz olan “Önce ahlak ve
maneviyat” vurgusunu da bu parti altında yaptığı çalışmalarla gençlere ve
partililere aktardı.

 

– Erbakan’ın
siyaseti dikkat çekti

 

Ayrıca
Erbakan’ın bu dönemki konuşmalarında, halkı Ayasofya’da namaz kılmaya davet
etmesi, ilk kurduğu partisinin kapatılması kararına da girmişti.

Erbakan
ve arkadaşlarının izlediği siyaset tarzı pek çok çevrenin dikkatini çekti.

12
Mart Muhtırası’nın ardından nisan ayında “laikliğe aykırı çalışmalar
yürüttüğü” iddiasıyla Milli Nizam Partisi kapatıldı.

Partisinin
kapatılmasından yılmayan Erbakan, arkadaşlarıyla 11 Ekim 1972’de Milli Selamet
Partisini (MSP) kurdu. Parti, 1973’teki seçimde 48 milletvekilliği ve 3
senatörlük kazanarak 51 parlamenterle Meclise girdi.

 

– “Mücahit
Erbakan” oluşu

 

Cumhuriyet
Halk Partisi (CHP) lideri Bülent Ecevit ile yapılan görüşmelerin ardından
CHP-MSP koalisyon hükümeti kuruldu. Erbakan, bu hükümette Başbakan Yardımcısı
olarak görev aldı.

Bu
dönem Kıbrıs sorunu gündeme geldi ve ülkedeki sorunlardan çok adadaki
gelişmeler üzerine strateji ürütülmeye başlandı.

Adaya
20 Temmuz 1974’te gerçekleştirilen barış harekatını güçlü bir şekilde savunan
Erbakan’ın isminin önüne getirilen “Mücahit” ismi, bu dönemde kondu.

Mücahit
Erbakan’ın liderliğindeki parti, o yıllarda kurulan yeni hükümetlerde ortak
oldu, 4 yıl süreyle hükümet ortaklığını sürdürdü.

1978’deki
gelişmeler tarihe, “11’ler hükümeti”, “Milletvekili
pazarlığı” ve “Güneş Motel” şaibeleriyle geçti.

12
Eylül 1980 askeri darbesinde Erbakan ve siyasi hareketi de hedef alındı.

 

– Cezaevi süreci

 

Milli
Selamet Partisi, Konya”da 6 Eylül 1980’de yapılan Kudüs Mitingi ile büyük
ses getirdi. Bu miting, partinin kapatılma sebeplerinden birisi olarak
gösterildi.

Erbakan’ın
bu sürede verdiği mücadele “dava” olarak adlandırıldı. Erbakan’ın
“dava” için yetiştirdiği gençlik ve sonraki nesiller, yeni Türkiye
inşasında bunu temel aldı.

Darbeden
sonra İzmir’de uzun süre gözaltında kalan “dava adamı” Erbakan, daha
sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklandı ve 9 ay cezaevinde kaldı.

Erbakan
cezaevinden çıktıktan sonra yeni parti kurmak için çalışmalar başlattı.

 

– Refah Partisi
kuruldu

 

Siyasi
yasaklı olan Erbakan, kapatılan MSB’nin yerine Refah Partisinin (RP) 19 Temmuz
1983’te kurulmasını sağladı. Partinin genel başkanlığı koltuğuna Ahmet Tekdal
oturdu.

Siyaset
yasağının referandumla kalkmasının ardından Erbakan, Refah Partisi’nin 11 Ekim
1987’de yapılan kongresinde oy birliğiyle Genel Başkan oldu.

Bu
tarihten sonra gerçekleşen yerel seçimlerde Refah Partisinin kazandığı
belediyelerde yapılan hizmetler Erbakan ve siyasetine olan ilgiyi artırdı.
Milli Görüş fikri, Türkiye’de bu dönemde yeni bir model oldu. 27 Mart 1994
yılında yapılan yerel seçimlerde Milli Görüş, İstanbul ve Ankara büyükşehir
belediyeleri dahil birçok kentin yerel yönetimlerinde iş başına geldi.

 

– Refah Partisi
birinci parti oldu

 

Necmettin
Erbakan, 20 Ekim 1991 seçimlerinde Konya’dan yeniden milletvekili seçildi.

Parti,
1995’teki genel seçimlerde yüzde 21.7 oy oranıyla sandıktan birinci olarak
çıktı. Erbakan, Meclise Konya milletvekili olarak girdi.

Cumhurbaşkanlığı
koltuğundaki Süleyman Demirel, hükümeti kurma yetkisini Refah Partisine
vermedi. Kurulan DYP-ANAP hükümeti 3 ay sürdü.

 

– 54. Hükümet’te
başbakanlık yaptı

 

Hükümet
kurma görevini Cumhurbaşkanı Demirel’den alan Erbakan, Tansu Çiller’in Genel
Başkanlığı’ndaki Doğru Yol Partisi ile 54. Hükümeti kurarak 28 Haziran 1996’da
başbakanlık koltuğuna oturdu. Erbakan’ın Başbakanlığı döneminde memur maaş
zamları gündemdeydi. Başbakan Erbakan, ilk iş olarak emekli ve memura yüzde 50
zam yapılması talimatını verdi.

Başbakan
Erbakan, dış politikada G-7’lere karşı gelişmekte olan Müslüman ülkeleri bir
araya getirmek için D-8’leri kurdu.

 

-28 Şubat süreci

 

 

O
dönemde medya üzerinden 54. Hükümet’in faaliyetlerine ilişkin algı
operasyonları başlatıldı.

Fadime
Şahin ve Ali Kalkancı gibi aktörler, şeyh-tarikat ilişkileri ana haber
bültenleri ile gazetelerin birinci sayfalarını doldurdu. Ayrıca ellerinde sopa,
başlarında takkeleri ile o dönemde ortaya çıkan ve kendilerini mürit olarak
adlandıran bir grup, Kocatepe Camisinde polise saldırdı. Bu görüntüler de
medyada sık sık gösterildi.

İmam
hatip okulları, ilahiyat fakülteleri, dini semboller, İslam’a çağrışım yapan
her şey ve dindar insanlar yine medya eliyle “suçlu” gibi
gösterilmeye çalışıldı.

28
Şubat sürecinde bazı üniversiteler, iş dünyası ve sendikalar da Erbakan
siyasetine karşı bir misyon üstlendi.

Erbakan’ın
Mısır ziyaretindeki bayrak krizi, Libya ziyaretinde Kaddafi’nin açıklamaları da
yine Erbakan aleyhinde kullanılmaya başlandı.

Günlerce
kamuoyunda oluşturulan bu propagandalar sonucunda 27 Şubat 1997’de adına
post-modern darbe de denilen müdahale gerçekleşti.

Başbakan
Erbakan’ın o gece ulusa seslenmek için hazırlık yaptırdığı, Milli Güvenlik
Kurulu toplantısından geç saatte “gergin ve üzgün” geldiği için bu
yayının iptal edildiği sonradan ortaya çıktı.

 

– Başbakanlıktan
istifa etti

 

27
Mayıs 1997’de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş tarafından Anayasa
Mahkemesine iktidar partisi Refah Partisinin temelli kapatılması istemiyle dava
açıldı.

30
Haziran 1997’de koalisyon ortağı Doğru Yol Partisinin protokol gereği
başbakanlık koltuğunu alması için Necmettin Erbakan, Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel’e istifasını sundu.

Demirel,
DYP Genel Başkanı Tansu Çiller yerine 55. Hükümet’i kurması için Anavatan
Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz’a görev verdi.

Anayasa
Mahkemesinde görülen Refah Partisinin kapatılması davası 16 Ocak 1998’de sonuca
bağlandı. Refah Partisinin kapatılmasına ve aralarında Necmettin Erbakan’ın da
bulunduğu 6 kişiye 5 yıl süreyle siyaset yasağı getirilmesine karar verildi.

Erbakan,
partisinin kapatılması kararının ardından yaptığı konuşmada, “Bu alınmış
olan karar, tarihin akışı içerisinde basit bir noktadır. Böyle bir kararın
yürürlüğe girmesiyle Türkiye’de halkımızın muazzam bir bölümünün partisi olan
Refah Partisi ve onun davası, bu kararlardan zerre kadar etkilenmez. Bu
kararlardan bir tek sonuç çıkar, o da refah inancının tek başına iktidarı. Bu
olayın arkasından Refah Partisi davasının, camiasının çok daha büyüyüp
gelişeceği kesinlikle açıktır.” ifadesini kullanmıştı.

 

– Refah Partisi
kapanmadan Fazilet Partisi kuruldu

 

Refah
partisinin kapatılması sürecini beklemeyen partililer, 17 Aralık 1997’de Milli
Görüş hareketinin dördüncü partisi olan Fazilet Partisini kurdu. Genel
başkanlık görevini de Recai Kutan üstlendi.

14
Mayıs 2000’de gerçekleştirilen Fazilet Partisinin kongresi, gelenekçi ve
yenilikçi kanat şeklinde isimlendirilen parti içi grupların yarışmasına sahne
oldu.

Abdullah
Gül yenilikçi kanadın, Recai Kutan ise gelenekçi kanadın oylarını aldı.

Bu
arada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, Fazilet Partisinin de
kapatılması için dava açtı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer’in
Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasının ardından Vural Savaş’ın yerine Sabih
Kanadoğlu’nu atadı.

Sabih
Kanadoğlu’nun hazırladığı delillerle Fazilet Partisi 22 Haziran 2001’de
kapatıldı.

Bir
ay sonra partililer Milli Görüş’ün beşinci partisi olan Saadet Partisini kurdu.

2002’de
yapılan erken seçimde, Milli Görüş’ten ayrılan isimlerin kurduğu Adalet ve
Kalkınma Partisi tek başına iktidar oldu. Saadet Partisi ise seçim barajını
geçemeyerek TBMM dışında kaldı.

Erbakan,
5 yıllık siyaset yasağının kaldırılmasının ardından 2003 Mayısında Saadet
Partisi Genel Başkanı oldu.

 

– Kayıp trilyon
davası

 

Kamuoyunda
“kayıp trilyon davası” olarak bilinen Refah Partisi’nin mali
hesaplarına ilişkin açılan davada kendisine verilen hapis cezasından dolayı 30
Ocak 2004’te Saadet Partisi Genel Başkanlığı ve üyeliğinden ayrılmak zorunda
kaldı.

Erbakan’ın,
sağlık sorunları sebebiyle başvurusundan dolayı cezanın infazı ertelendi.
Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi, Erbakan’ın 2 yıl 4 aylık hapis cezasını yeniden
yargılama sonunda değiştirmedi, ancak cezasını konutunda çekmesine karar verdi.

Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül tarafından, Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan’ın “sürekli
hastalık” nedeniyle aldığı ev hapsi cezası 19 Ağustos 2008’de kaldırıldı.

17
Ekim 2010’da gerçekleştirilen Saadet Partisi Olağanüstü Büyük Kongresinde
yeniden genel başkan olan Erbakan, 28 Şubat post-modern darbenin yıldönümü
arifesinde solunum yetmezliğine bağlı, kalp ve çoklu organ yetmezliği sebebiyle
27 Şubat 2011’de vefat etti.

Erbakan,
1 Mart 2011’de vasiyeti üzerine devlet töreniyle değil, İstanbul Fatih Caminde
düzenlenen cenaze töreninin ardından milyonlar tarafından son yolculuğuna
uğurlandı.

 

KAYNAK:
Davaya Atılan İmza: Erbakan (AA – 26.02.2018).

biyografya

Etiketler, , , , , , ,

Sibel Siber Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

SİBEL SİBER KİMDİR?

KKTC’de hükümetin düşmesi üzerine Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu yeni hükümeti kurma görevini Cumhuriyetçi Türk Partisi-Birleşik Güçler (CTP-BG) Lefkoşa Milletvekili Sibel Siber’e verdi.

-KKTC’nin ilk kadın Başbakanı’dır.

-KKTC Cumhuriyet Meclisi 7. Dönem Milletvekili’dir.

-Cumhuriyetçi Türk Partisi-Birleşik Güçler (CTP-BG) Lefkoşa Milletvekili’dir.

-Haberhavadis gazetesinde köşe yazalığı yapmıştır.

-1984’te Dr.Rifat Siber’le evlendi. Sibel Siber dahiliye uzmanıdır.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , ,

Vladimir Putin Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

Vladimir Putin, 7 Ekim 1952 tarihinde, SSCB döneminde adı Leningrad olan Sankt Petersburg kentinde doğdu. Annesi fabrika işçisi, babası donanmada denizaltı filosunda görevli idi. 

Leningrad Devlet Üniversitesi Hukuk Bölümü’nden 1975’te mezun olan Putin, yüksek lisansını ekonomi alanında yaptı. Mezuniyetinin ardından, 1975’ten itibaren KGB’de çalışmaya başlayan Putin, bir süre Almanya’da görev yaptı, Leningrad’a dönmesinin ardından da üniversite yönetiminde görev aldı.

1990’da Leningrad Şehir Konseyi’nde danışmanlık yapan Putin, 1991-1992 yıllarında da belediye başkan yardımcısı ve belediye konseyi dış ilişkiler komitesinin başkanı idi.

Putin, 1996 yılına kadar St. Petersburg yönetiminde çeşitli kademelerdeki görevlerinin ardından, 1996’da Kremlin Sarayı Mülkiyet İdaresi Başkan Yardımcılığı’na atandı ve bu görevini, 1997 yılına kadar sürdürdü. 1997 ve 1998’de Devlet Başkanlığı İdaresi Başkanı ile Devlet Başkanlığı Denetim İdaresi Başkanı olarak yaptı.

Putin, 1998-1999 yıllarında, Rusya İç İstihbarat Servisi FSB’nin başkanlığını yaparken, aynı zamanda, yeni Rusya’nın politbürosu olarak da adlandırılan Rusya Güvenlik Konseyi’nin sekreterliği görevini yürüttü.

Putin, 9-16 Ağustos 1999 tarihleri arasında başbakan yardımcısı ve başbakan vekilliği, 16 Ağustos’tan itibaren de başbakan olarak görev yapmaya başladı. Devlet Başkanı Boris Yeltsin’in 31 Aralık 1999’da istifa etmesinin ardından, Anayasa gereği, üç ay içerisinde devlet başkanlığı seçimi yapılıncaya kadar bu görevi vekaleten üstlendi. 

Putin, Rusya’da yapılan başkanlık seçimlerinde %50’nin üzerinde oy toplayarak, birinci turda devlet başkanı seçildi. 7 Mayıs 2008’de görev süresi dolarak yerini yeni devlet başkanı Dmitri Medvedev’e bıraktı ve Rusya’nın başbakanı oldu.4 Mart 2012’de 3. kez % 63.6 oyla Rusya Federasyonu’na devlet başkanı seçilmiştir.

Times gazetesi tarafından ABBA’nın şarkılarını söyleyen Björn Again’in 22 Ocak’ta Putin ve az sayıda konuğu için özel bir konser verdiğini ve bu mini konser sırasında sık sık dans ettiğinin iddia edilmesi üzerine Putin’in Türkolog olan Basın Sözcüsü Dmitri Peskov, Putin’in Abba değil Beatles’ın sıkı bir hayranı olduğunu dolayısıyla böyle bir mini konser verilmediğini açıklamıştır. 

Ayrıca Putin, efsanevi İngiliz grubunun bir ferdi olan Paul McCartney ile buluşması sırasında hayranlığını dile getirmişti. Time’a verdiği bir röportajda Brahms, Mozart, Çaykovski, Rahmaninov, Schubert, Liszt dinlemeyi sevdiğini ve en sevdiği şarkının Beatles’tan Yesterday olduğunu açıkladı. Tarihi ve politik içerikli kitapları tercih ettiğini ve Ömer Hayyam’ın şiirlerini sevdiğini açıkladı. 

Boş zamanlarını nasıl geçirdiğini soran bir gazeteciye, köpeği ile zaman geçirdiğini ve eşinin hediye ettiği Ömer Hayyam şiirlerini okuduğunu ifade eden Putin, basın toplantısında gazetecilere Ömer Hayyam’ı tavsiye etti.

Köpeklere olan düşkünlüğü ile bilinen Putin’e Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov tarafından çoban köpeği yavrusu hediye edilmiştir. Siyah kuşak sahibi olan Putin genç yaştan beri Judo ile ilgilenmektedir. 

Dış istihbarat servisi KGB’ye katılmayı lise birinci sınıftayken karar verdiğini açıklayan Putin’in çocukluktan beri hayali bir istihbarat elemanı olmaktı. Putin, o dönemi şu sözlerle anlatmıştır:

“Henüz lise birinci sınıftayken ajan olmak istiyordum. KGB’nin bizim bölgemizdeki bürosuna gittim ve isteğimi dile getirdim. Görevli memur, “Her çalışmak isteyeni buraya almadıklarını, ayrıca üniversite mezunu ol­mak gerektiğini” söyledi. Israrla “Hangi fakülte?”diye sorunca, “Hukuk, aldın mı şimdi cevabını” diyerek beni başından savdı, işte o günden itibaren hukuk fakültesine hazırlanmaya baş­ladım. KGB’ye girerken Stalin’in 1930’larda uyguladığı şiddet, baskı ve sürgüne gönderme politikalarından ha­berim yoktu. Casusluk filmleri ve romanlarının etkisi altındaydım.”

Putin, St.Petersburg Devlet Üniversitesi’nde hukuk okumuştur. Eşi Lyudmila Putina ise Putin ile aynı üniversitede İspanyol dili bölümününü okumuştur. Putin halen Lyudmila Putina ile evli ve iki kızı bulunmaktadır. Putin, kızlarından birinin biyoloji diğerinin ise Japon dili ve tarihi üzerine okuduğunu açıkladı.

Putin, 2010 yılında kanser hastası çocukların yararına düzenlenen gecede “Blueberry Hill” adlı caz parçasını söylemiştir.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Süleyman Demirel Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

Türkiye’nin en genç genel müdürü ve 12 yıl ile en uzun süre görev yapmış üçüncü başbakanı olan Süleyman Demirel, Isparta’nın Atabey ilçesine bağlı İslamköy’de 1924 yılında doğdu.

Hacı Yahya Demirel ile Hacı Ümmühan Demirel’in oğlu olarak dünyaya gelen Demirel, ilköğrenimini doğduğu köyde, ortaokul ve liseyi Isparta ve Afyonkarahisar’da bitirdi.

AMERİKA’DA İHTİSAS YAPTI

Şubat 1949’da İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nden mezun olan Demirel, aynı yıl Elektrik İşleri Etüd İdaresi’nde göreve başladı. Önce 1949-1950, daha sonra Amerika Birleşik Devletleri’nde barajlar, sulama ve elektrifikasyon konularında ihtisas yaptı.

31 YAŞINDA GENEL MÜDÜR OLDU

Türkiye’ye dönüşünde, 1953 yılında Seyhan Barajı inşaatı başladığında proje mühendisi iken Başvekil Adnan Menderes’in dikkatini çekerek 1954 yılında Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü’nde Barajlar Dairesi Başkanlığı’na atandı. 1955 yılında da DSİ Genel Müdürlüğü’ne tayin edildi.

KÖPRÜ İÇİN GELEN ABD’Lİ FİRMAYA TEMSİLCİLİK

Askerliğini yapmak üzere 1960 yılında genel müdürlük görevinden ayrılan Demirel, askerden döndükten sonra 1962-1964 yılları arasında serbest müşavir-mühendis olarak çalıştı.

Aynı yıllarda Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde inşaat mühendisliği alanında dersler verdi. Boğaziçi Köprüsü’nün ilk projesini (1954) hazırlayan, ABD’nin uluslararası mühendislik ve müteahhitlik firması Morrison Knudsen Inc.in Türkiye temsilciliğini üstlendi.

SİYASETE ADALET PARTİSİ İLE BAŞLADI

Demirel, siyasal yaşamına, 1962 yılında, Adalet Partisi Genel İdare Kurulu üyeliği ile başladı.

AP’lilerin af kampanyası sonucunda eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın 22 Mart 1963’te şartlı olarak serbest bırakılmasının ardından Ankara’da meydana gelen olaylar sırasında AP genel merkezinin saldırıya uğraması üzerine aktif siyasetten çekildi.

“ŞAPKASINI ALIP KAÇTI”

Demirel’in bu tavrı yıllar sonra parti içindeki muhalifleri tarafından, “şapkasını alıp kaçtı” ya da “şapkasını bırakıp kaçtı” diye aleyhinde propagandaya dönüştürdüldü.

SİYASETE GERİ DÖNÜŞ

Demirel bu dönemde Amerikan Morrison firmasının Türkiye temsilcisi olarak, parti başkanı Emekli Orgeneral Ragıp Gümüşpala vefat edene kadar müteahhitlik yaptı.

Gümüşpala’nın ölümünden sonra parti içi bunalım sırasında yeniden siyasete döndü. 28 Kasım 1964 tarihinde yapılan Adalet Partisi genel kongresinde 1679 oydan 1072’sini alarak genel başkan seçildi.

1965’TE BAŞBAKAN OLDU

10 Ekim 1965’te yapılan genel seçimlerde başında bulunduğu Adalet Partisi, yüzde 52 oy alarak tek başına iktidar oldu. Bu seçimlerde Isparta Milletvekili olarak parlamentoya giren Demirel, Türkiye’nin 12. başbakanı olarak hükûmeti kurdu. Bu hükûmet 4 yıl sürdü. Birinci Demirel hükümetinde ülke 68 öğrenci olaylarıyla sarsıldı.

İKİNCİ DEMİREL HÜKÜMETİ

10 Ekim 1969 tarihindeki genel seçimlerde de Adalet Partisi %48 oy alarak yine tek başına iktidar oldu. İkinci Demirel hükümetinde olayların önüne geçilemedi.

1965 ile 1971 arasındaki Süleyman Demirel’in başbakan olduğu dönemde Boğaziçi Köprüsü, Ereğli Demir Çelik İşletmeleri ve Keban Barajı gibi büyük yatırımlara imza atıldı.

Bu dönemde Türkiye’de enflasyon %5, kalkınma hızı %7 idi. Bu kalkınma hızı Japonya’dan sonra petrol ülkeleri dışında, dünyanın ikinci yüksek kalkınma hızıydı.

12 MART MUHTIRASI VE İSTİFA

Bu döndemde eski Demokrat Parti mensuplarının siyasi haklarının iadesi sorunu nedeniyle Celal Bayar çevresindeki Adalet Partisi milletvekilleri istifa ederek Demokratik Parti’yi (1970) kurdular. Bu konuyu da kullanan Milli Demokratik Devrimciler, 9 Mart 1971 darbe teşebbüsüne kalkışınca 1971 yılında 12 Mart muhtırası ile askeri darbe yapıldı.

Demirel istifa etti, Nihat Erim hükümeti kuruldu.

11 YIL ARADAN SONRA İKİNCİ PARTİ

14 Ekim 1973 genel seçimlerinde, siyasi rakibi olan Bülent Ecevit’in liderliğindeki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Demirel’in AP’sinden daha çok oy aldı, böylece AP 11 yıl aradan sonra CHP’nin karşısında ikinci parti durumuna düştü.

1977’DE TEKRAR BAŞBAKAN OLDU

1975 yılında kurulan birinci Milliyetçi Cephe hükümetinde, “AP-MSP-MHP-CGP” koalisyonunda tekrar Başbakan oldu.

1977 seçimlerinde de en çok oyu alan parti CHP olduğu halde hiçbir parti tek başına hükümet kuramıyodu. 1977 yılında kurulan ikinci MC hükümetinde, “AP-MHP-MSP” koalisyonunda başbakanlık yaptı.

Güneş Motel Olayı diye adlandırılan operasyonla CHP, Adalet Partisi’nden seçilen 13 milletvekilini bakanlık vaadiyle transfer ettikten sonra 2. MC düştü.

1979 YILINDA TEK BAŞINA İKTİDAR

1978 başında Ecevit tek başına iktidar oldu. AP’den transfer edilen milletvekillerinin çoğuna bakanlık verildi. Ambargonun getirdiği sıkıntılar, enflasyon ve bir kısmı Türk Gladio’su tarafından organize edilen anarşik olaylar (özellikle kontr-gerilla tarafından tertiplendiği iddia edilen Kahramanmaraş olayları) Ecevit iktidarının halkın nezdinde güvenini kaybetmesine neden oldu.

1979 ara seçimlerinde devrimci grupların da boykot etmesiyle Demirel tek başına iktidar oldu.

12 EYLÜL’DEN SONRA TUTUKLU KALDI

1971 muhtırası ile 1980 darbesi arasında 1975, 1977 ve 1979 yıllarında 3 defa koalisyon hükümeti kuran Süleyman Demirel, 12 Eylül darbesinden sonra bir müddet Zincirbozan askeri tesislerinde tutuklu kaldı.

1987’ye kadar 7 sene yasaklı olarak siyaset dışı kaldı. 6 Eylül 1987’de yapılan halk oylaması ile siyasi yasaklar kaldırıldı ve 24 Eylül 1987 tarihinde, Doğru Yol Partisi Genel Başkanlığı’na seçildi.

DEMİREL TEKRAR TBMM’DE

29 Kasım 1987’de yapılan genel seçimlerde Isparta Milletvekili olarak tekrar TBMM’ye girdi. 20 Ekim 1991 tarihinde yapılan genel seçimler sonrasında da, DYP ile Sosyal Demokrat Halkçı Parti’nin bir araya gelerek koalisyon kurduğu 49. T.C. Hükümeti’nde Başbakan olarak görev aldı.

TÜRKİYE’NİN 9.CUMHURBAŞKANI

16 Mayıs 1993 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye’nin 9. Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Cumhurbaşkanlığı sırasında 1997 yılında gelişen 28 Şubat sürecinde postmodern darbe yapıldı.

Bu süreçte, Başbakanlık’tan istifa eden Necmettin Erbakan’ın yerine, arkasında TBMM çoğunluğu olan DYP lideri Tansu Çiller’i değil Anavatan Partisi Başkanı Mesut Yılmaz’ı Başbakan tayin etti, sonra da bu hükümetin güvenoyu alabilmesi için bir grup DYP milletvekilini partilerinden koparttı.

Cumhurbaşkanlığı görevini 2000 yılında dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı, kendisi gibi Afyon Lisesi mezunu olan Ahmet Necdet Sezer’e devretti.

Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanlığı görevini tamamladıktan sonra aktif siyaseti bıraktı.

65 YILLIK EŞİNİ KAYBETTİ

Süleyman Demirel, 1948’de babası Hacı Yayha Demirel’in yeğeninin kızı Nazmiye (Şener) Demirel’le evlendi. Demirel 65 yıllık eşi Nazmiye Demirel’i Alzheimer hastalığı nedeniyle 27 Mayıs 2013’te kaybetti.

SÜLEYMAN DEMİREL MÜZESİ

Demirel’in memurluktan cumhurbaşkanlığının sona erdiği döneme kadar geçen sürede kullandığı eşyaların sergilendiği Süleyman Demirel Demokrasi ve Kalkınma Müzesi, Isparta’da 26 Ekim 2014 tarihinde açıldı.

17 Haziran 2015 tarihinde 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel‘in, saat 02.05’te solunum yolu enfeksiyonu ve kalp yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , , ,

Savcı Mehmet Selim Kiraz Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

İstanbul Adliyesi’nde teröristlerce rehin alınan ve düzenlenen operasyonun ardından ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede 46 yaşında hayatını kaybeden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Bürosu Savcısı Mehmet Selim Kiraz, 1969 yılında doğdu.

OKULU TERZİLİK YAPARAK BİTİRDİ

Aslen Siirtli olan ve yaklaşık 40 yıl önce Mersin’e göç eden 6 çocuklu Hakkı-Saadet Kiraz çiftinin tek oğlu olan Savcı Kiraz, Mersin İmam Hatip Lisesi’ni hem okuyup hem terzilik yaparak bitirdi.

Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazanan ve yatay geçiş ile İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olan Savcı Kiraz, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Kararnamesi ile 2010’da Osmaniye’den Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Savcılığı’na atandı.

GEZİ PARKI DAVALARINDA GÖREVLENDİRİLDİ

Savcı Kiraz, 4 yıl burada çalıştıktan sonra 2014 yılında HSYK’nın yaz kararnanemesi ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçlar Soruşturma Bürosu’nda Gezi Parkı dava dosyalarında görevlendirildi.

Berkin Elvan ile ilgili dosyanın dışında yine eylemler sırasında yaralanan Lobna Allami, Okan Özçelik, Volkan Kesanbilici, Edral Sarıkaya, Aydın Aydoğan ve Burak Ünveren’in de aralarında olduğu çok sayıda kişinin soruşturma dosyasını yürütüyordu.

BERKİN ELVAN SORUŞTURMASININ SAVCISI

Savcı Kiraz, Elvan’la ilgili dosyayı aldıktan sonra soruşturmayı sürdürürken, son olarak Emniyet Müdürlüğü’nden daha önce eşkâlleri belirlenen ikisi ZET’çi (biber gazı tabancası kullanan polisler), biri de muhimmatçı 3 polisin açık kimliklerinin belirlenmesi amacıyla olay günü o bölgede görevli 21 polisin kimliklerinin soruşturulmasını istedi. Buna rağmen hain bir terör eyleminde şehit oldu.

GÖREVLENDİRİLMEYİ KENDİSİ TALEP ETTİ

Dava ile ilgili adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına rağmen Savcı Kiraz, Berkin Elvan dosyasında Elvan’ın ölümüne ilişkin görüntüleri, Jandarma Kriminal’e araştırılması için göndererek bu iddiaların çürütülmesini amaçlamaktaydı. 14 yıllık savcı olan Kiraz, Çağlayan Adliyesi’ndeki görevlendirilmesini de kendisi talep etmiştir.

Evli ve 2 çocuk babası olan Savcı Kiraz’ın eşi de aynı zamanda Çağlayan Adliyesi’nde hakim olarak görev yapmaktadır.

SAVCININ İSMİ ÇAĞLAYAN ADLİYESİ’NE VERİLDİ

İstanbul Adliyesi’ndeki terör saldırısında şehit olan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın Eyüp Sultan Camisi’nde öğle vakti kılınan cenaze namazının ardından konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, bir adalet şehidi olan Savcı Kiraz’ın adının Çağlayan Adliyesi’ne verildiğini açıklamıştır.

Çağlayan Adliyesi’nin yeni adı Mehmet Selim Kiraz Adalet Sarayı olarak değiştirililmiştir.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , , , ,