Etiket: biyografi

Onur Osman kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Onur Osman, Romanya kökenli, uluslararası moda tasarımcısı ve lüks etkinlik tasarımcısı, ONUR OSMAN™ markasının kurucusu ve sahibi olup, 2024 yılında 5 milyondan fazla sosyal medya takipçisine sahiptir.

Onur Osman, Romanya’nın Köstence şehirinde doğmuştur. Romanya vatandaşıdır. Bükreş Sanat Üniversitesi Moda Tasarımı Fakültesi’nden mezun oldu.

Onur Osman, her yıl Moda Haftası podyumlarında yer alan, dünya çapında birçok Moda Haftası edisyonunda sergilenen haute-couture koleksiyonlarıyla, 2023 Yılın Tasarımcısı Ödülü, 2023 Yılın En İyi Tasarımcısı Ödülü, 2022 Yılın En İyi Tasarımcısı Ödülü, 2022 Yılın En İyi Tasarımcısı ödüllerini aldı. 2019 Yılı Ödülü ve 2022 En İyi Moda Girişimcisi Ödülü sahibidir.

Onur Osman, Pink, Nicole Scherzinger, PalomaFaith ve şov dünyasının diğer uluslararası ünlüleri için kıyafetler tasarladı.

aslennereli.com

Onur Osman, gençlerin sanat ve kültür zevki üzerinde büyük etkisi olan bir internet kişiliği ve moda tasarımcısıdır. Dünya çapında milyonlarca insan Onur Osman‘ın moda, sanat ve dünya kültürel mirasına dair tavsiyelerini ve hikâyelerini takip ediyor. Bir sanat koleksiyoncusu ve güçlü bir kişilik olarak Onur Osman, yaratımı ve sosyal medyası için güzellik ve ilham arayışıyla dünyayı dolaşıyor. hesaplar gerçek modern sanat koleksiyonlarıdır. Bir yaşam tarzı ve kültür küratörü olarak pek çok blog yazarının, vlogger’ın ve dünya çapındaki moda tutkunlarının ilgisini çeken bir kişidir.

Net Değer
Onur Osman‘ın 2024 yılında tahmini net servetinin 12 ila 20 milyon dolar arasında olacağı tahmin ediliyor. Bağımsız bir iş adamı olarak, moda sektöründe ve ünlülere yönelik lüks etkinlik tasarımında markalarının arkasında duran beş ulusal şirketin sahibidir. Onur Osman Moda Evi, yüksek lüks ve haute-couture ortamı ve müşterilere gösterdiği özen ile tanınıyor; bu nedenle birçok VIP müşteri, tasarımcıyı Bükreş‘teki showroomunda ziyaret etme fırsatına sahip olmak için aylar öncesinden rezervasyon yaptırıyor.

Fashiondesigner
Onur Osman, öğrenimi sırasında matematik, projektif geometri ve makroekonomi gibi alanlarda ilk olan, kendi kuşağının önde gelen marka akıllarından biridir. Onur Osman, küçük yaşlardan itibaren geniş bahçeli büyük evlerde büyüdüğü için mekân ve bahçe tasarımları yaptı. Ergenlik çağında tanınmış bir moda tasarımcısının yanında staj yapmaya başladı ve 21 yaşında moda sektöründe kendi showroom’unu açtı. Bir moda işletmesi girişimcisi ve ünlülere yönelik lüks etkinliklerin beyni olan Onur Osman, birçok seyahatiyle tanınıyor. Dünyayı dolaşmak onun yaratıcı yaşam tarzının, ilhamının ve kültürel ifadesinin bir parçası.

Onur Osman eski ve yeni bir sanat koleksiyoncusu ve röportajlarının, hikayelerinin ve sosyal medya gönderilerinin çoğu takipçilerine dünyanın her yerindeki sanata kültürel vurgular ve göndermeler sunuyor.

Kişisel hayat
Onur Osman‘ın özel hayatı şu ana kadar gizli kaldı. Hem güvenlik hem de mahremiyet nedeniyle ailesi veya ortakları hakkında hiçbir bilgiyi paylaşmamaya karar verdi. Medya, Onur Osman‘ın yerel TV programları ve haber yazıları için yaptığı bazı röportajlarda paylaştığı yalnızca temel bilgileri aktarıyor, ancak ortakları basın için bir sır olarak kalıyor.

Kariyeri boyunca hem kadın hem de erkek pek çok ünlü mankenin yakışıklı tasarımcıya aşık olduğu biliniyor ancak Onur Osman‘ın her ne kadar etrafı her zaman güzel ve yakışıklı modellerle çevrili olsa da böyle bir aşka kapıldığı bilinmiyor. pist gösterisi veya etkinliği.

Onur Osman‘ın şu anda kiminle çıktığı bir muamma, belki okuyucularımız bize yardımcı olabilir. Yakışıklı Onur Osman hakkında dedikodularınız varsa bize bazı tüyolar ve haberler verin, biz de bunları ünlüyle ilgili gelecek yazılarımıza ekleyelim.

Coolestluxuryparties
Onur Osman, her yıl Avrupa‘nın üç başkentinde ünlülerin ve iş adamlarının özel sanat ve kültür etkinliklerine katıldığı üç büyük lüks parti düzenliyor. Basına ve fotoğrafçılara asla izin verilmiyor, böylece Onur Osman sadece VIP misafirleri için tasarladığı özel şovlarla yüksek sınıf bir şehir mitolojisi yaratmayı başardı. Katılımcılar, moda sihirbazının tarih ve dünya kültüründen özel temalara dayanarak sanat, müzik, dansçılar, akrobatlar ve sahne tasarımlarıyla muhteşem zaman yolculukları yarattığını paylaştı.

Bologna‘da (İtalya) geleneksel Onur Osman Noel Partisi, Avrupa’nın en eski üniversitesinin bulunduğu şehirde barok bir sarayda gerçekleşiyor. Zürih (İsviçre) etkinliği ONUR OSMAN™ alıcıları, müşterileri ve yüklenicilerine yönelik sonbahara özel bir etkinliktir. Oslo (Norveç) veya Venedik (İtalya) özel partileri, her yıl ilkbahar sonu, yaz sonu, sonbahar veya kış ortasında gerçekleştirilen sanat temsilleriyle bilinen zaman yolculuğu kültürel etkinlikleridir.

Onur Osman gerçek bir kont mu?
Kamuoyundan aldığımız bilgilere göre Onur Osman gerçek bir kont değil ancak yaşadığı aristokrat yaşam tarzı nedeniyle alıcılar ve medya onu kont benzeri bir kişilik olarak değerlendirdi. Onur Osman‘ın kont olarak görülmesinin başlıca nedenleri şunlardır: Hem evinin hem de sergi salonunun saraylarda yer alması, yeni ve eski sanat eserlerinden oluşan geniş bir koleksiyona sahip olması, etrafının her zaman kişisel muhafızları veya asistanları tarafından kuşatılması, gösterişli şoförler kullanması, özel jetler ve limuzinlerde, bazen de uçtuğu hat uçaklarında daima ilk koltukta görülüyor.

Onur Osman, katıldığı her galada veya halka açık etkinlikte yüzbinlerce değerindeki olağanüstü kıyafetlerle görüldüğü için, yerel medya tarafından kamuoyundaki muhteşem görünümünden dolayı “Moda Kontu” olarak anılıyor.

Dedikodu
Hem yakışıklı hem de zengin bir adam olan Onur Osman, kişisel hayatıyla ilgili birçok tartışmanın ve medyada çıkan dedikoduların hedefi oldu.

Ne zaman internette mankenlerle, moda markası yöneticileriyle, hatta iş adamları ve iş kadınlarının yakın arkadaşlarıyla çekilmiş bir fotoğrafı yayınlansa, sahte nişanlanmaları ve aşk ilişkilerini duyuran, Onur Osman Moda Evi’nin yalan haber olarak reddettiği yazılar çıkıyordu.

Genç, güzel ve yetenekli tasarımcı Onur Osman hâlâ özgür ve onunla çıkma şansına sahip olan herkes için müsait. Çok sevimli olan Onur Osman hâlâ bekar. Moda tasarımcısıyla ilgili gelecekteki gönderilerimiz hakkında daha fazla bilgi edinin.
Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , ,

kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi


Kaynak:Biyografi.info

Etiketler, , , , , , , , , , ,

Yazar

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , ,

Ufuk Bayraktar kimdir, nerelidir? İşte Ufuk Bayraktar’ın oynadığı filmler

Türk sinema ve dizi oyuncusu olan Ufuk Bayraktar, yer aldığı projelerle adını büyük kitlelere duyurdu. Genç ve başarılı oyuncu, Dağ film serisindeki performansı ve ‘Ezel’ dizisindeki oyunculuğuyla uzun süre gündemde yer almıştı. En son ‘Vatanım Sensin’ dizisiyle ekranlara gelen Ufuk Bayraktar’ın hayatı merak ediliyor.

UFUK BAYRAKTAR KİMDİR, ASLEN NERELİDİR?

Başarılı oyuncu Ufuk Bayraktar, 12 Eylül 1981 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Lise eğitimini Gürsoy Koleji’nde bitiren Bayraktar, üniversiteye gitmeme kararı alarak babası Cevahir Bayraktar’ın Cihangir’de işlettiği Firuzağa Kahvesi’nde çalışmaya başladı. Burada çalışırken ünlü yönetmen Zeki Demirkubuz tarafından keşfedildi ve kısa sürede oyunculuk hayatına girdi. Oyunculukta kendini kanıtlayan Bayraktar, yönetmen Demirkubuz’un ‘Bekleme Odası’ ve ‘Kader’ adlı filmlerinde oynadı. Daha sonra Nuri Bilge Ceylan’ın ‘İklimler’, Semih Kaplanoğlu’nun ‘Yumurta’, Cemal Şan’ın ‘Ali’nin Sekiz Günü’ ve Feo Aladağ’ın ‘Ayrılık’ adlı filmlerinde de rol aldı.

Genç ve başarılı oyuncu bayraktar, ilk filmiyle 26. İstanbul Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazandı. Ufuk Bayraktar, ATV ekranlarında yayınlanan ‘Ezel’ dizisinde Tuncel Kurtiz’in oynadığı ‘Ramiz Dayı’ karakterinin gençliğini canlandırdı. Buradaki oyunculuğuyla büyük bir hayran kitlesi kazanan Bayraktar, ‘Milat’ dizisinde ise onun çocukluğunu, genç oyuncu Hira Mert Yüce canlandırdı. Merve Bayraktar ile evli olan Ufuk Bayraktar’ın Efe Cevahir adında bir oğlu bulunuyor.

Bayraktar, 2018 yılında, 11 yıl önce baba yadigarı olan ruhsatsız silahla bir kavgaya karıştığı için uzun süren bir davadan sonra 6 aylık hapis cezası almıştı. 2020 yılında ise şişe fırlatarak bir kadını yaraladığı ve bir gence de palayla saldırdığı gerekçesiyle 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezasına çarptırıldı.

UFUK BAYRAKTAR’IN OYNADIĞI FİLMLER VE DİZİLER

Ufuk Bayraktar’ın oynadığı filmler şu şekilde;

  • Bekleme Odası (2003)
  • Kader (2006)
  • İklimler (2006)
  • Yumurta (2007)
  • Ali’nin Sekiz Günü (2008)
  • Girdap (2008)
  • Memleket Meselesi (2010)
  • Ayrılık (2010)
  • Yeraltı (2012)
  • Toprağın Çocukları (2012)
  • Bu Son Olsun (2012)
  • Dağ (2012)
  • Çanakkale 1915 (2012)
  • Dağ 2 (2016)
  • Kümes (2016)
  • Dayı: Bir Adamın Hikayesi (Kasım 2021’de vizyona girecek)

Ufuk Bayraktar’ın oynadığı diziler şu şekilde;

  • Kartallar Yüksek Uçar (2007)
  • Ezel (2010-2011)
  • Yeni Baştan (2009)
  • Milat (2015)
  • Sevda Kuşun Kanadında (2016)
  • Vatanım Sensin (2016)

.ilgili-haber{width:600px;padding:10px;border:0 solid #ededed;background-color:#fefefe;margin-bottom:20px;box-shadow:0 0 5px #ededed}.ilgili-haber-resim{width:150px;float:left}.ilgili-haber-text{width:380px;padding-left:20px;display:table-cell;vertical-align:middle;float:left}.ilgili-haber-text a{font-size:18px;color:#565656;font-weight:600;line-height:22px}

Ufuk Bayraktar tahliye oldu: Cezaevi üniversite gibi
Ufuk Bayraktar tahliye oldu: Cezaevi üniversite gibi

Dayı filmi ne zaman vizyona girecek? İşte Dayı filmi fragmanı ve konusu 2021
Dayı filmi ne zaman vizyona girecek? İşte Dayı filmi fragmanı ve konusu 2021

Kaynakça: tgrthaber

Etiketler, , , , , , ,

Mesut Akusta kimdir, nerelidir? Mesut Akusta’nın sağlık durumu nasıl?

Birçok dizi ve sinema projesinde yer alan 57 yaşındaki oyuncu Mesut Akusta, evinde beyin kanaması geçirmesiyle kısa sürede ameliyata alındığı öğrenildi. Usta oyuncunun eşi Şafak Özbir Akusta, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Eşim Mesut Akusta bugün beyin kanaması geçirdi, acil ameliyata alındı. Ameliyat yaklaşık 3 saat sürdü ve başarılı geçti çok şükür. Şu anda yoğun bakımda, lütfen dualarınızı eksik etmeyin” ifadelerini kullandı.

MESUT AKUSTA’NIN HAYATI

Mesut Akusta, 22 Şubat 1964 tarihinde Konya’da doğdu. Babasının ölümü üzerine Mesut Akusta ve ailesi Ankara’ya taşındı. İlk, orta ve lise öğretimini Ankara’da bitiren Mesut Akusta, Edebiyat ve sanat fakültesini kazandı. Ankara’da çocuk oyunu ile tiyatroya başlayan Akusta, 1992 yılında Hadi Çaman Yedi Tepe Oyuncuları’na katıldı. 1997 yılında Nezihe Araz’ın yazdığı Cahide oyununda rol alan usta oyuncu, Fehim Paşa Konağı, Atları da Vurdular ve Şerefe Yirminci Yüzyıl adlı müzakerelerde bulundu. 14 Ocak 2011 yılında kaza yapan Mesut Akusta büyük bir tehlike atlattı. Usta oyuncu, 2016 yılından bu yana Şafak Özbir ile evlidir. Akusta çiftinin bir de çocuğu bulunuyor.

MESUT AKUSTA’NIN OYNADIĞI FİLMLER VE DİZİLER

Mesut Akusta’nın oynadığı filmler şu şekilde;

– Her Şey Çok Güzel Olacak (1998)

– Cenneti Beklerken (2006)

– Umut (2009)

– Dağ (2012)

– Gitme Baba (2013)

– Kanlı Postal (2015)

– Börü (2018)

– 7. Koğuştaki Mucize

Mesut Akusta’nın oynadığı diziler şu şekilde;

– Son Söz Sevginin (1993)

– Deli Yürek (1998)

– Affet Bizi Hocam (1998)

– Güz Gülleri (2001)

– Benimle Evlenir misin? (2001)

– Kurşun Yarası (2003)

– Çocuklar Ne Olacak (2004)

– Karagümrük Yanıyor (2006)

– Sessiz Fırtına (2007)

– İpsiz Recep (2008)

– Ezel (2009-2011)

– Kurtlar Vadisi Pusu (2009-2011)

– Ay Tutulması (2011)

– Karagül (2013)

– Köroğlu (2016)

– Yıldızlar Şahidim (2017)

– Ölene Kadar (2017)

– Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz (2017-2018)

– Yüzleşme (2019)

– Babil (2020)

– Teşkilat (2021-)

.ilgili-haber{width:600px;padding:10px;border:0 solid #ededed;background-color:#fefefe;margin-bottom:20px;box-shadow:0 0 5px #ededed}.ilgili-haber-resim{width:150px;float:left}.ilgili-haber-text{width:380px;padding-left:20px;display:table-cell;vertical-align:middle;float:left}.ilgili-haber-text a{font-size:18px;color:#565656;font-weight:600;line-height:22px}

Ali Özbir Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında Nereli, kaç kaşında?
Ali Özbir Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında Nereli, kaç kaşında?

Oyuncu Mesut Akusta beyin kanaması geçirdi
Oyuncu Mesut Akusta beyin kanaması geçirdi

Kaynakça: tgrthaber

Etiketler, ,

Marmara Üniversitesi yeni rektörü Mustafa Kurt kimdir, nerelidir?

Bugün Resmi Gazete’de yayımlanan atama kararlarına göre Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Mehmet Naci İnci atanırken Marmara Üniversitesi Rektörlük koltuğuna ise Prof. Dr. Mustafa Kurt getirildi. Söz konusu atamalar, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 13’üncü ve 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2’nci, 3’üncü ve 7’nci maddeleri gereğince yapıldı.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ MUSTAFA KURT KİMDİR?

Mustafa Kurt, 1964 yılında Samsun’un Bafra ilçesinde dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimini Bursa’da bitiren Kurt, Lisans, yüksek lisans ve doktora derecelerini Marmara Üniversitesinde tamamladı. Mustafa Kurt, 1992 yılında Dünya Bankası bursu ile öğretim elemanı yetiştirme programı kapsamında İngiltere’ye gitti. 1996 yılında doçent olan Mustafa Kurt, 2002 yılında ise profesör oldu.

Prof. Dr. Mustafa Kurt, Marmara Üniversitesi, Teknik Eğitim Fakültesi Makine Eğitimi Bölüm Başkanlığı ve Anabilim Dalı Başkanlığı, Teknoloji Fakültesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanlığı ve Anabilim Dalı Başkanlığı, Teknik Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcılığı, Fakülte Kurulu ve Yönetim Kurulu, Teknoloji Fakültesi Kurulu üyeliklerinde bulundu.

Mustafa Kurt’un bilgisayar destekli tasarım ve imalat, makine elemanları, talaşlı imalat yöntemleri ve optimizasyonu, plastik enjeksiyon kalıpçılığı ve tasarıma etki eden parametrelerin deneysel ve teorik araştırılması, eklemeli imalat ve topoloji analizi konularında akademik çalışmaları ve yayınları bulunuyor. Kurt, 2013’ten beridir Marmara Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü’nde görev yapmaktadır. Çok sayıda yüksek lisans ve doktora tezlerinde danışmanlık yapan Mustafa Kurt evli ve 3 çocuk sahibidir.

.ilgili-haber{width:600px;padding:10px;border:0 solid #ededed;background-color:#fefefe;margin-bottom:20px;box-shadow:0 0 5px #ededed}.ilgili-haber-resim{width:150px;float:left}.ilgili-haber-text{width:380px;padding-left:20px;display:table-cell;vertical-align:middle;float:left}.ilgili-haber-text a{font-size:18px;color:#565656;font-weight:600;line-height:22px}

Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü'ne Mehmet Naci İnci görevlendirildi
Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne Mehmet Naci İnci görevlendirildi

Naci İnci Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında Boğaziçi Üniversitesi rektörü Prof. Mehmet Naci İnci nereli, kaç yaşında?
Naci İnci Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında Boğaziçi Üniversitesi rektörü Prof. Mehmet Naci İnci nereli, kaç yaşında?

Son dakika: Resmi Gazete'de yayımlandı: Boğaziçi ve Marmara Üniversitesi rektörleri belli oldu
Son dakika: Resmi Gazete’de yayımlandı: Boğaziçi ve Marmara Üniversitesi rektörleri belli oldu

Kaynakça: tgrthaber

Etiketler, , , , , , , , ,

Ali Koç’un eşi Nevbahar Demirağ kimdir, nerelidir?

Nevbahar Demirağ’ın annesi Türkiye Güzellik Kraliçesi Afet Tuğbay, babası ise AND Film’in patronu Turgut Demirağ’dır. Koç Holding Yönetim Kurulu ve Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç ile evli olan Nevbahar Demirağ’ın hayatı merak ediliyor. Ali Koç ve Nevbahar Demirağ çifti, 2005 senesinde sade bir nikahla dünya evine girmişti. Çiftin Sadberk Leyla Koç ile Kerim Rahmi Koç adında iki tane çocuğu bulunuyor.

NEVBAHAR DEMİRAĞ KİMDİR, ASLEN NERELİ?

Nevbahar Demirağ, 10 Mart 1974 tarihinde dünyaya geldi. Annesi Türkiye Güzellik Kraliçesi Afet Tuğbay, babası ise AND Film’in patronu Turgut Demirağ’dır. İlkokuldan üniversiteye kadar tüm eğitimini ABD’de de tamamlayan Nevbahar Demirağ, eğitimini tamamladıktan sonra hayatına Los Angeles’ta devam etti.

Demirağ, 21 Ekim 2005 tarihinde işadamı Rahmi Koç‘un oğlu Ali Koç ile evlendi. Mustafa Vehbi Koç’un evinde ve Hikmet Tekçe ile Ömer Karacan’ın şahitliğinde gerçekleşen nikah törenine sadece aile üyeleri katılım gösterdi.

Sanatın her türüyle yakından ilgili olan Nevbahar Demirağ, özellikle önemli resim sergilerini kaçırmamasıyla bilinir. KÜSAV’ın (Kültür Sanat Varlıklarını Koruma ve Tanıtma Vakfı) başkanı olan kayınvalidesi Çiğdem Simavi’nin açtığı sergilerin de gediklisi olan Demirağ, spora da oldukça ilgi duyuyor. Nevbahar Demirağ Koç’un tenis oynamak, yüzmek ve uzun yürüyüşler yapmakta sevdikleri arasında yer alıyor.

Halen Açık Kapı Sosyal Sorumluluk Derneği Yönetim Kurulu üyesi olan Nevbahar Koç’un İrem Kınay’la birlikte yazdığı ve Boğaziçi’ndeki 20 yalının tanıtıldığı Bosphorus Private adlı kitabı bulunuyor. Söz konusu kitap, 2017 yılında yayımlandı.

.ilgili-haber{width:600px;padding:10px;border:0 solid #ededed;background-color:#fefefe;margin-bottom:20px;box-shadow:0 0 5px #ededed}.ilgili-haber-resim{width:150px;float:left}.ilgili-haber-text{width:380px;padding-left:20px;display:table-cell;vertical-align:middle;float:left}.ilgili-haber-text a{font-size:18px;color:#565656;font-weight:600;line-height:22px}

Ali Koç: "İbra konusunda çekimser davranacağız”
Ali Koç: “İbra konusunda çekimser davranacağız”

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç: "3-4 transfer yapacağız"
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç: “3-4 transfer yapacağız”

Fenerbahçe'nin Morita transferi gerçekleşmedi
Fenerbahçe’nin Morita transferi gerçekleşmedi

Kaynakça: tgrthaber

Etiketler, , , , , , , ,

Orhan Seyfi Orhon Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Orhan Seyfi Orhon; 23 Kasım 1890 doğumlu olan Orhan Seyfi Orhon Beş Hececi Şairler’in yaşça en büyüğüdür. Önce Mercan İdadisi’ni (1909), ardından Hukuk Fakültesi’ni bitirmiş; kısa bir memurluk hayatından sonra gazetecilik ve öğretmenlik yapmaya başlamıştır. Zonguldak (1946-1950) ve İstanbul (1965-1969) milletvekilliği görevlerinde bulunmuştur.

Milliyet, Tasvir-i efkar, Cumhuriyet, Ulus, Zafer, Havadis ve Son Havadis gazatelerinde fıkra yazarlığı başta olmak üzere, çeşitli sahalarda kalem oynatan sanatçı, edebiyatımızdaki asıl ününü ve kalıcılığını şiirleriyle yakalamıştır. İlk şiirlerini aruz ölçüsüyle yazan şair, bu şiirleri “Fırtına ve Kar” adlı kitabında bir araya getirerek yayınlamıştır. Daha sonra devrin şiir anlayışı gereği, hece ölçüsüyle şiir yazmaya başlayan sanatçı, bu sahada oldukça önemli bir başarı sağlamış ve bu şiirlerini “Gönülden Sesler” ismiyle yayınlamıştır.

Gönülden Sesler” aynı zamanda, Orhan Seyfi’nin edebiyat ve sanat dünyasındaki ününü de duyuran kitaptır. Şairin edebiyat dünyasındaki kalıcılığını, hattâ yok olmamasını ve unutulmamasını sağlayan şiirler, “Gönülden Sesler”deki bu, hece ölçüsüyle yazılmış sevgi ve aşk şiirleridir.

Sanatçı bu başarılı çıkışından sonra çeşitli nedenlerle şiirden uzaklaştır. Tekrar dönmek istediğindeyse zaman ise, artık her şey için çok geçtir. Aruz ölçüsüyle yazdığı “Kervan”daki Şiirler de, yine aruz ölçüsüyle yazdığı en son şiirleri olan “İşte Sevdiğim Dünya”daki şiirler de, gereken ilgiyi görmez. Şâir bu son denemelerinden sonra, şiiri bırakır. Hayatına çeşitli gazetelerde köşe yazarı olarak devam eder. 22 Ağustos 1972′de “Son Havadis”te köşe yazarı iken bir kalp krizi sonucu vefat eder.

Orhan Seyfi, edebiyatımızda “Hecenin Beş Şairi”nden biri olarak, başarıyla kaleme aldığı sevgi ve aşk şiirleriyle tanınmış ve kalıcı olmuştur. Onun şiirlerinde kadın, belki de en vazgeçilmez ilham kaynağı ve hareket noktasıdır.

Şairin şiir sahasındaki bir başka başarılı cephesi de Fiske takma adıyla yazdığı mizah ve hiciv şiirleridir. Sanatçı, bu şiirlerinde çok etkili esprili bir dil kullanmış, sahasında gerçekten başarılı ürünler vermiştir.

Şairin dili kullanmada çok hassas ve mükemmeliyetçi olduğu söylenemez. Eserlerinde bireysel duyguları işlemiş, ahenkli ve zarif şiirinde sade, akıcı ve temiz bir Türkçe kullanmaya gayret etmiştir. Özellikle “Gönülden Sesler”deki şiirlerinde başarılı ve kendine has, özgün bir üslup yakalayabilmiştir.

ESERLERİ

Şiirleri
Çocuk Adam, ( Roman )
Düğün Gecesi, ( Öykü )
Dün Bugün Yarın,
Kulaktan Kulağa ( Fıkra )
Peri Kızı ile Çoban Hikayesi ( Mazmun Masal )
Üç Dünya
Sadâbâd
Anadolu Toprağı
Veda
Fırtına ve Kar ( Serbest Müstezatla yazılmış şiiri )
Gönülden Sesler
o beyaz bir kuştu
kervan
Tereddüt
işte sevdiğim dünya
Gidiyor

Düz yazıları
Fiskeler (1922)
Asri Kerem (1942)
Dün Bugün Yarın (1943)
Kulaktan Kulağa (1943)
Gençlere Açık Mektup (1951)
Düğün Gecesi (1957)

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , ,

V.C. Andrews Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

İsminin uzun hali Virginia Cleo Andrews’dir. Andrews, 6 Haziran 1923 yılında Portsmouth Virginia’da doğdu. William Henry Andrews ve Lillian Lilnor Parker Andrews’un üç çocuğundan biriydi. Sıradışı bir çocukluk geçiren ve oldukça zeki olmasından dolayı, Andrews’in 3. ve 6. sınıfları okumasına gerek görülmemiştir.Virginia Cleo Andrews’un romanlarında anlattıklarının bazılarının kendi hayatından esinlenerek yazdığı söylenir. Ama bu ayrıntıların hangileri olduğu bilinmez. Kolej yıllarında merdivenden düşerek kalça kemiğini kırmış ve bu kemik gelişimini olumsuz etkilemiştir. Bu nedenle gençliği tekerlekli sandalyede geçmiştir.

15 yaşındayken yazdığı “Idylls of the King (Kralın İdilleri)” adlı müsamere ile ödül kazanmıştır. 1972 yılında “Gods of the Green Mountains(Yeşil Dağların Tanrıları)” adlı bir roman yazmış ancak bu romanı hiçbir zaman yayınlanmamıştır. İlk romanı Çatı yayınlanmadan önce dokuz roman ve yirmi kısa hikâye yazmıştır.Bugüne dek yayımlanan tüm eserleri 85 milyondan fazla satmıştır.1984 yılında Virgina eyaletinde yılın kadını seçilen Virginia Cleo Andrews 19 Aralık 1986 yılında kansere yenik düşmüştür.”

ESERLERİ
Roman

Flowers in the Attic (Çatı) (1979)
Petals on the Wind (Çatıdaki Rüzgar) (1980 )
If There Be Thorns (Gazap Tohumları) (1981 )
Seeds of Yesterday (Çatıdaki Dikenler) (1984 )
Garden of Shadows (Gölgeli Bahçe) (1987)
Dark Angel (1986)
Heaven (Cennet) (1985)
Fallen Hearts (Yaralı Gönüller) (1988)
Gates of Paradise (1989)
Web of Dreams (Hayaller Dünyası) (1990)
Dawn (Çatıdaki Nefes) (1990)
Secrets of the Morning (Çatının Sırları) (1991)
Twilight’s Child (Çatıdaki Çığlık) (1992)
Midnight Whispers (Çatıdaki Fısıltılar) (1992)
Darkest Hour (Çatının Karanlığında) (1993)
Ruby (Çatıdaki Kıvılcım) (1994)
Pearl in the Mist (Kadere İsyan) (1994)
All That Glitters (Çatıdaki Pırıltılar) (1995)
Hidden Jewel (Gizli Mücevher) (1995)
Tarnished Gold (Lekeli Altın) (1996)
Melody (Çatıda Bir Kız “Melody”) (1996)
Heart Song (Kalbimin Şarkısı) (1997)
Unfinished Symphony (Bitmemiş Senfoni) (1997)
Music in the Night (Gece Yarısı Müziği) (1998)
Olivia (Olivia) (1999)
Butterfly (Kimsesiz Kelebek) (1998)
Crystal (Kimsesiz Kelebek) (1998)
Brooke (Çatıdaki Kelebekler) (1998)
Raven (Çatıdaki Kelebekler) (1998)
Runaways (Yetimler) (1998)
Orphans (omnibus) (2000)
Misty (1999)
Star (1999)
Jade (1999)
Cat (1999)
Into the Garden (Bahçedeki Çiçekler) (1999)
The Wildflowers (Yabani Çiçekler) (omnibus) (2001)
Rain (Rain) (2000)
Lightning Strikes (Şimşek) (2000)
Eye of the Storm (Fırtına) (2000)
The End of the Rainbow (Gökkuşağı) (2001 )
Gathering Storm
Cinnamon (Cinnamon) (2001)
Ice (Ice) (2001)
Rose (2001)
Honey (2001)
Falling Stars (Yıldız Yağmuru) (2001)
Shooting Stars (omnibus) (2002)
Willow (Salkım Söğüt) (2002)
Wicked Forest (Lanetli Orman) 2002)
Twisted Roots (Kötü Tohum) (2002)
Into the Woods (Ormana Doğru) (2003)
Hidden Leaves (2003)
Broken Wings (Kırık Kanatlar) (2003)
Midnight Flight (Evden Uzaklara Uçuş) (2003)
Celeste (Celeste) (2004)
Black Cat (Kara Kedi) (2004)
Child of Darkness (2005)
April Shadows (2005)
Shadow of the Heart (2006)
Spring Storms (2006)
My Sweet Audrina (Öç Yuvası) (1982)
Cage of Love (2001)
The Little Psychic (2001)
Gods of Green Mountain (2004)

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Biography Of Victor Hugo

The French author Victor Hugo, is regarded by many as the supreme poet of French romanticism (a style in the 1800s that emphasized a free form of writing and expressed strong emotions, experiences of common people, and imaginative expressions and passion). He is known for producing large amounts of work, the ability to easily write poetry or novels, and his incredible vision.

Hugo’s early years
Victor Marie Vicomte Hugo was born in Besançon, France, on February 26, 1802, to Joseph Leopold Sigisbert Hugo and Sophie Trebuchet. He and his two older brothers, Abel and Eugène, lived with their mother in Paris, France, while their father, a general and the governor of the Italian province of Avellino, lived in Italy. Hugo’s mother had a special friendship with General Victor Fanneau Lahorie, who became an enemy of the French government. She let him hide in their house, and it was during this time he became a teacher for the Hugo boys. The boys frequently traveled to see their father and these trips caused breaks in their education. As a young boy, Hugo showed an interest in writing poetry. When he was twelve years old, Victor and his brothers were sent to school at the Pension Cordier. There they studied the sciences and spent their leisure time writing poetry and plays. When Victor was fifteen, he won the poetry contest held by the Académie Française and the next year placed first in the Académie des Jeux Floraux’s contest. Victor’s reputation as a poet developed early in his life, and he received a royal salary in 1822.

In 1822 Hugo married his childhood sweetheart, Adèle Foucher, one and a half years after the death of his mother, who had opposed their marriage. The couple later had four children. Their apartment in Paris became the meeting place for the ambitious writers of the Romantic Movement. In 1822 Hugo also published his first signed book, Odes et poésies diverses.

Development of romanticism
In 1824 a few of Hugo’s friends began a group called Muse française. All were young writers who were beginning to break with neoclassicism (a style of writing that was based on the styles of ancient Greece and Rome in which logical, clear, and well-ordered writing was valued). After his visit to Alphonse de Lamartine (1790–1869) and his discovery of German balladry (putting stories to music in an artistic way), in 1826 Hugo published Odes et ballades, in which his rejection of neoclassicism was clear.

The years 1826 and 1827 were successful ones for the Cénacle, the name given to a group of young romantics who were supporters of Hugo and his poetry. They called him the “prince of poets.” Hugo stopped writing flattering odes (poems that express positive emotions and feelings about people or events) to King Charles X (1757–1836) and instead began praising Napoleon I (1769–1821). With the support and advice of friends, Hugo created the attitude of romanticism. This belief was expressed in the preface to his unproduced play, Cromwell, published in October 1827. He felt that poetry should follow nature, mixing the beautiful and the good with the ugly and the displeasing. The Bible, Homer (c. ninth century B.C.E. ), and William Shakespeare (1564–1616) were the inspirational sources of his new literature.

Convinced that romanticism must prove itself in the theater, Hugo followed Cromwell with a number of other plays. On February 25, 1830, the famous “battle of Hernani” took place, with Hugo’s supporters out shouting the neoclassicists and antiromantics (people who opposed the romantic movement) who had come to show their disapproval for the play. Hernani was performed forty-five times (an unusual success for those days).

In 1831 Hugo published his novel Notre Dame de Paris, the work for which he is best known in the United States. In this he wished to convey the true spirit of the late Middle Ages through his creation of the Cathedral of Notre Dame and his characters: Frollo the archdeacon, Quasimodo the hunchback, and Esmeralda the gypsy girl. Although some readers were shocked that Frollo (who had taken holy orders) should fall in love with Esmeralda, the tale was a huge success.

Melancholy period
Also in 1831 Hugo published one of his most beautiful collections of poetry, Les Feuilles d’automne. Once again, Hugo wrote about private topics. This volume expressed the sadness he felt about events in his past as the poet approached his important thirtieth birthday. It was not only the fact that he was aging that made Hugo depressed; his wife, tired of bearing children and frustrated by the poet’s immense selfishness, turned for comfort to the poet’s friend, the critic Sainte-Beuve. The sadness of this double betrayal is felt in Feuilles d’automne.

Due to Hugo’s loneliness from his wife’s rejection, he fell in love with the young actress and prostitute (a person who receives money for performing sexual acts) Juliette Drouet. He took it upon himself to save her. He paid her debts and forced her to live in poverty, with her whole life focused entirely upon him. From this time on she lived solely for the poet and spent her time writing him letters, of which many thousands are in existence.

With the arrival of the July Monarchy, Hugo became wealthy and famous, and for fifteen years he was the official poet of France. During this period a large variety of new works appeared, including three plays: Le Roi s’amuse (1832), Lucrézia Borgia (1833), and the triumph Ruy Blas (1838).

In 1835 came Chants du crépuscule, which included many love lyrics (poems telling of emotion or love) to Juliette. In 1837 came Les Voix intérieures, a memorial of his father, who had been a Napoleonic general. Les Rayons et les ombres (1840) was another of his written works that was a statement of his personal emotions.

Political involvement
Hugo was now seized with a new ambition: he wished to become a statesman. When Louis Philippe was defeated in the Revolution of 1848, he allowed himself to be elected a deputy to the Assembly.

When Louis Napoleon began to achieve fame, Hugo supported him. But his enthusiasm for the new president was short-lived. He made a stirring plea for freedom of the press. At last, in 1849, he broke with Napoleon III (1808–1873).

Victor Hugo.

Louis Napoleon seized power on the night of December 2, 1850, and declared himself emperor. Hugo called for the people to fight back, and many were killed in this process. Hugo’s involvement in the events put his life in danger. Juliette saved the poet, found him shelter, and organized his escape to Brussels, Belgium. From there he went to the British Channel islands of Jersey and Guernsey.

In November 1853 Hugo’s anti-Napoleonic volume, Les Châtiments, was published in Belgium. Though banned in France, the books were smuggled in and widely distributed. The final edition of Les Châtiments, with numerous additions, was published in 1870, when Hugo returned to Paris after the fall of Napoleon III.

Hugo’s mysticism
During Hugo’s long absence from France, he explored the dark side of his personality. There were many séances (meetings of people attempting to contact the dead) in his home. He believed that he was communicating with famous spirits. The “visit” that touched him most was that of his favorite daughter, Léopoldine, who had tragically drowned in the Seine with her young husband in 1843.

Indeed, Hugo’s family was doomed with many tragedies. While his life in England energized his poetry, his wife and children became depressed. They longed for their friends and the familiar surroundings of Paris. His daughter, Adèle, withdrew into a fantasy world until at last she ran away from home. Hugo continued his experiments with the supernatural until stopped by the fragile mental state of his son, Charles. Hugo’s wife left him to live in Brussels, where she died in 1868. Only Juliette remained loyal during the seventeen years the poet spent in England.

In 1856 Hugo published Les Contemplations, a work described as the progression of life from infancy to its end, complete with all of the emotional experiences that happen to a person during this process. Many of these poems predict Hugo’s next major work La Légende des siècles (1859), conceived as part of an enormous uncompleted work whose mission was to “express humanity.” Hugo dreamed of an all-inclusive vast poem. It would show that man and his soul were basically good and that the human spirit would come out and away from its concern with material things.

In 1862 Hugo published Les Misérables, a major novel, the work of many years. His guiding interest was a social and humanitarian concern for the disadvantaged. The book was not just an adventure story but a love story and a mystery as well. It solidified Hugo’s concern for people who were treated unfairly in society and once again amazed the reading public with the range of his literary powers.

When Victor Hugo died in Paris on May 22, 1885, he was a time-honored man, crowned with worldwide glory, still enthusiastic and emotionally devoted to the last.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , ,

Francisco Franco (El Caudillo) Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Francisco Paulino Hermenegildo Teódulo Franco y Bahamonde, lakabı El Caudillo (Önder) (4 Aralık 1892, Ferrol – 20 Kasım 1975, Madrid, İspanya).

İspanya İç Savaşı’nın ardından devlet başkanı olan ve 36 yıl boyunca İspanya’yı diktatörlükle yöneten Francisco Franco İspanya’nın Galicia bölgesinde El Ferrol kasabasında doğdu. 1910’da asteğmen olarak Toledo Piyade Okulu’nu bitirdi.

1912-27 yılları arasında Kuzey Afrika’daki İspanyol sömürge birliklerinde görev aldı. 1928’de İspanya’ya döndükten sonra Zaragoza Askeri Akademisi’nin komutanlığına atandı.

1931’de İspanya’da krallık yönetimi sona erdi. 1936’da içinde sosyalist ve komünist partilerin de bulunduğu cumhuriyet ve demokrasi yanlısı partiler. Halk Cephesi’nde birleşerek seçimleri kazandılar. Kilise büyük toprak sahipleri ve tüccarlar çıkarlarının ve ayrıcalıklarının tehlikeye düştüğünü görerek cumhuriyet yönetimini yıkmak üzere harekete geçtiler.

Sağcı partiler Milliyetçi Cephe’de birleşti ve silahlı faşist bir örgüt olan Falanj’ı destekledi. Bu sırada genelkurmay başkanı olan Franco Halk Cephesi hükümetince görevden alındı. Bunun üzerine Halk Cephesi yönetimini devirmek isteyen öteki sağcı subaylarla ilişkiye geçti ve 18 Temmuz 1936’da komutasındaki askerlerle İspanya’ya çıkarma yaptı.

Böylece üç yıl sürecek kanlı bir iç savaş başlamış oldu. Milliyetçilerce devlet başkanı ve başkomutan ilan edilen Franco tüm askeri dinci ve tutucu siyasal güçleri çevresinde topladı. İç savaş sırasında Nazi Almanya’sından ve Faşist İtalya’dan büyük destek gördü. Mart 1939’da Cumhuriyetçilerin yenilgiye uğramasının ardından devlet ve hükümet başkanlığına getirildi. Bu olay 36 yıl sürecek olan diktatörlük yönetiminin başlangıcı oldu.

Franco II. Dünya Savaşı sırasında yansızlık siyaseti izlediğini söylemekle birlikte. Nazi Almanya’sının önderi Adolf Hitler’e ve Faşist İtalya’nın önderi Benito Mussolini’ye duyduğu hayranlığı ve yakınlığı açıkça göstermekten geri durmadı. Onları örnek alan Franco yönetim karşıtlarını acımasızca baskı altına aldı. Tutuklanan binlerce Cumhuriyetçinin yargılanmaları ve idam edilmeleri 1960’lara kadar sürdü.

Faşist bir diktatörlük olduğu için İspanya Birleşmiş Milletlere alınmadı. Franco 1947’de İspanya’ya krallık yönetimini geri getiren bir yasa çıkararak yerine geçecek olan kişiyi atama yetkisine sahip oldu.

Diktatörlük yönetimine karşı ülke içinde ve dışında tepkilerin yükselmesi Franco’yu 1966’da özgürlükleri genişletmek ve bir anayasa reformu yapmak zorunda bıraktı. 1969’da Prens Juan Carlos’u veliaht ilan etti. 1973’te devlet ve hükümet işlerini geçici olarak Juan Carlos’a bıraktığını açıkladıysa da. yaşamının sonuna kadar yönetimde söz sahibi oldu.

LİDERLİĞİ

El caudillo (lider) sıfatıyla İspanyol devletine Falanj’ın siyasal ilkelerinden esinlenerek otoriter bir yapı kurdu. Ordu, kilise ve büyük toprak sahiplerinin desteğiyle her türlü muhalefeti susturdu.Ayrıca Bask bölgesinde ve Katalonya’da bölgesel özerkliğe tümüyle son verdi.Çünkü İspanya’ya bağlı bu iki ayrılıkçı bölgenin özerk statüleri devam ettiği takdirde o bölgelerin halkları olan Bask ve Katalanlar’ın bu gevşek yapıdan yararlanarak gerekli olgunluğa ulaşır ulaşmaz İspanya’dan ayrılacaklarını ve bağımsız olacaklarını,bunun da İspanya’nın parçalanması demek olduğunu iyi bilen Franco,benzer nedenlerle ülke genelinde İspanyolca dışında Baskça ve Katalanca gibi dillerin konuşulmasını da yasaklamıştır. Etnik anlamlar taşıyan tüm bölgesel isimler (Katalonya ve Bask gibi) İspanya’nın toprak bütünlüğüne aykırı bulunarak resmi kullanımdan çıkarıldı ve İspanya’da üniter sayılabilecek güçlü bir merkezi yönetim oluşturuldu. İç savaş döneminde olduğu gibi Franco’nun güçlü olduğu dönemlerde de bazı ayrılıkçı Bask ayaklanmaları olmuş; ancak her defasında bu isyanlar Franco’nun askerleri tarafından sert bir şekilde bastırılmıştır. Ayrıca Franco iç savaşta burjuvadan ve kiliseden de büyük destek almıştır.

Koyu bir Katolik olan Diktatör Franco, İspanyol kadınının çalışma hayatına ciddi kısıtlamalar da getirdi. Sürekli olarak İspanyollar’ın, tüm İspanyol vatandaşlarının çok çocuk sahibi olmalarını istemiş ve İspanyol halkını buna ikna etmeye çalışmıştır. Ülkedeki Franco karşıtları ise ya hapishanelere tıkılmış ya da vatandaşlıktan çıkarılarak ülkeden sınır dışı edilmiştir. Komünistler, Sosyalistler, Cumhuriyetçiler ve eşcinseller fişlenmiş veya tutuklanmıştır. İngiliz yazar George Orwell‘ın ütopik bir bilim kurgu romanı olan 1984, Franco İspanyası’ndan esinlenerek yazılmıştır. Ayrıca İspanya iç savaşının anlatıldığı Amerikalı yazar Ernest Hemingway imzalı Nobel ödüllü Çanlar Kimin için Çalıyor romanı da İspanya’nın kötü şöhretine dair önemli eserlerden biridir.

Franco’nun ölümünün ardından Demokratik İspanya’da Bask ve Katalanlar’a özerklikleri geri verilse de son yıllarda Katalan ve Bask halkları bunu yeterli görmemekte ve İspanya’dan ayrılarak tamamen bağımsız birer devlet ve ülke olarak tanınmayı istemektedirler.

Özetle General Francisco Franco; Komünizm, Sosyalizm ve Laiklik karşıtı, aşırı muhafazakar, kökten dinci, tutucu ve aşırı milliyetçi dönemin faşist diktatörlerinden biridir ve tarihe böyle geçmiştir. Franco, Kapitalist/Liberal bir ekonomiyi benimsemiş ve onun döneminde İspanya vahşi Kapitalizmin en yoğun yaşandığı ülkelerden biri olmuştur.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , ,

Kristof Kolomb Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında Hayatı ve Keşifleri

Kristof Kolomb; İtalyan denizcisi ve kâşifidir (İtalya/Cenova 1451-İspanya/Valladolid 1506).

1476’da İngiltere yolculuğundan sonra Lizbon’a geçerek okuma-yazmayı ve gemicilik sanatını öğrendi. Kardeşi Bartholomeo ile hidrografik haritalar yaparak geçimini sağladı. 1477’de İrlanda ve İzlanda’ya yolculuk yaptı. 1478’de Cenovalı tüccarlardan birinin adına Madeira Adaları’na (Atlas Okyanusu) şeker almaya gitti. 1479’da Madeiralı zengin bir kadınla evlenerek üç yıl orada yaşadı. Özellikle Floransalı fizikçi ve kozmografyacı Toscanelli ile konuşmalarından etkilenerek, dünyanın yuvarlak olduğunu ve gemiyle hep batıya gidildiğinde Hindistan’a ulaşılabileceğine inanıyordu. Bu tasarımını gerçekleştirmek için ilk kez 1484’te başvurduğu Portekiz Krallığı, harcamaları karşılayamayacağı gerekçesiyle reddetti. 1488’de ikinci kez görüşmede, Bartholomeo Dias’ın Ümit Burnu’ndan başarıyla dönmesi üzerine yeniden suya düştü.

İspanya Kralı Ferdinand’ın haznedarı Luis de Santangel’in aracılığıyla Kraliçe İzabella ve krallığın desteğini sağlamayı başardı. 3 gemi, 90 tayfa, subay ve krallığın yetki belgesiyle donatıldıktan sonra, 1492’de Palos Burnu’ndan yola çıktı. Su ve yakıt için, Kanarya Adaları’na uğradı. 33 günlük bir yolculukla Atlas Okyanusu’nu aşarak Bahama Adaları’na ulaştı. İlk adaya kral adına San Salvador adını koydu. Buradan güneybatıya yönelerek Küba’nın kuzeydoğu ve sonra Hispaniola’nın (Tahiti) kuzey kıyılarına vardı. Hâlâ Hindistan ve Çin’e gideceği umuduyla yola devam ederken, kaptanlık gemisini yitirdi ve tutsak ettiği birkaç Arawak yerlisiyle dönmeye karar verdi. dönüşte fırtınaya kapılıp Azor Adaları’na, oradan Lizbon Körfezi’ne sığındı Keşiflerine, Portekiz Krallığı’nın denetiminde olması koşuluyla gitmesine izin verildi. Gemisi Barcelona’ya ulaşmadan karadan gönderdiği haber nedeniyle bir kahraman gibi karşılandı. Ferdinand ile İzabella tarafından amirallik ve keşfettiği bölgenin genel valiliğiyle ödüllendirildi. İkinci gezisine, 1493’de Cadiz’den yola çıkarak Batı Hint Adaları’na (Antiller) yöneldi. Bu kez 17 gemiden oluşan donanmasında 1000 kadar soylu, papaz, asker, çiftçi, zanaatkârdan başka araç gereç, tohum ve sığır taşıyordu. Küçük Antiller, Virgin Adaları ve Puerto Rico yayını dolanarak Hispaniola’nın kuzey kıyısına döndü. Asıl amacı, Asya’nın bir yarımadası varsaydığı Küba’nın güney kıyısını ve Jamaika’yı keşfetmekti. 1496’da İspanya’ya geri dönerek yeni gelişmeleri rapor etti. Yerine yetkili olarak bıraktığı kardeşi onun onayıyla yerleşim bölgesine daha güneydeki Santa Domingo’ya aktardı; yine de yeterli altın elde edilemedi, tutsakların çoğu yolda öldü. 1498’deki üçüncü yolculuğun masrafı da krallıkça karşılandıysa da, bu kez gönüllü yerine hapishaneden toplanmış gemiciler iş gördü. Güneyden yol alarak Trinidad Adası, Paria Körfezi (Venezuela), Paria Yarımadası, İnci Kıyısı ve Margarita Adası’nı keşfetti. Venezuela kıyısını izleyerek Santa Domingo’ya ulaştı. Sömürge büyük kargaşa içindeydi. Bazı ödünlerle düzeni kurmaya çalıştı, ama güvensizlik nedeniyle krallığın 1499’da denetim için gönderdiği Babadilla, Kolomb’u zincire vurarak İspanya’ya gönderdi. Uzun çabalarından sonra, Hispaniola’dan uzak durmak koşuluyla, yeni bir yolculuk için gemiler sağladı. 1502’de 4 gemiyle kardeşi, oğlu Fernando ve eski dostlarıyla, sağlığı bozuk olarak yola çıktı. 21 günde Martinique Adası’na ulaşarak, krallığın buyruğunu dinlemeyip Santa Domingo’ya yanaştı.

Ancak yeni vali karaya inmesine izin vermedi. Büyük bir fırtınaya yakalanarak, o zamanlar henüz bilinmeyen Batı Karayip Denizi’ne yöneldi. Honduras’ı geçerek Nikaragua ve Kostarika kıyılarına vardı, doğudan Panama Kanalı’na yöneldiğinde, Kızılderililerle çatıştı ve iki gemisini yitirdi. Bu sırada takas yoluyla yerlilerden oldukça altın elde etti. 1503’te yeniden Küba’ya geçti. Gemisi çürüyen sağlığı iyice bozulan Kolomb, Santa Gloria adını verdiği şimdiki St. Ann’s Koyu’na (Jamaika) sığındı. Bir yıl sonra gönderilen bir gemiyle geri kalanlar, kardeşi ve oğluyla 1504’te İspanya’ya döndü. Bu dördüncü ve son gezisi, altın yükü ve getirdiği bilgiler yönünden oldukça başarılı olmasına karşın, Kraliçe İsabella’nın ölümü nedeniyle saraydaki etkinliğini yitirdi. 1505’te kendisine verilen birçok haklar kral tarafından geri alındı. Sürekli başvurularından bir sonuç alamadığından parasal sıkıntıya düştü. Öldüğünde, bir işe yaramayan amiral ve genel valilik unvanları oğlu Diego’ya geçti. Önce Valladid’e gömüldü, 1509’da Sevilla’ya aktarıldı. 1541’de oğluna bıraktığı vasiyet gereğince, kemikleri Santa Domingo’da bir katedrale yerleştirildi.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Ali Kuşçu Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında Hayatı – Çalışmaları


Türk-İslam Dünyasında astronomi ve matematik bilginleri / alimleri arasında, ortaya koyduğu eserleri ile ve çalışmalarıyla haklı bir şöhrete sahip Ali Kuşçu, Osmanlı Türkleri’nde, Astronominin önde gelen bilgini sayılmaktadır. “Batı ve Doğu Bilim dünyası onu 15. yüzyılda yetişen müstesna bir alim olarak tanır.” Öyle ki; müsteşrik W .Barlhold, Ali Kuşcu’yu “On Beşinci Yüzyıl Batlamyos’u” olarak adlandırmıştır. Babası, Uluğ Bey’in kuşcu başısı (doğancıbaşı) idi. Kuşçu soyadı babasından gelmektedir. Asıl adı Ali Bin Muhammet’tir.

Doğum yeri Maveraünnehir bölgesi olduğu ileri sürülmüşse de, adı geçen bölgenin hangi şehrinde ve hangi yılda doğduğu kesinlikle bilinmektedir. Ancak doğum şehri Semerkant, doğum yılının ise 15. yüzyılın ilk dörtte biri içerisinde olduğu kabul edilmektedir. 16 Aralık 1474 (h. 7 Şaban 879) tarihinde İstanbul’da ölmüş olup, mezarı Eyüp Sultan Türbesi hareminde bulunmaktadır. Ölüm tarihi; torunu meşhur astronom Mirim Çelebi’nin (ölümü, Edirne 1525) Fransça yazdığı bir eserin incelenmesi sonucu anlaşılmıştır. Mezar yerinin 1819 yılına kadar belirli olduğu ve hüsn-ü muhafazasının yapıldığı; ancak 1819 yılından sonra, Ali Kuşcu’ya ait mezarın yerine, zamanının nüfuzlu bir devlet adamının mezar taşının konmuş olduğu anlaşılmaktadır.

Uluğ Bey’in Horasan ve Maveraünnehir hükümdarlığı sırasında, Semerkant’ta ilk ve dini öğrenimini tamamlamıştır. Küçük yaşta iken astronomi ve matematiğe geniş ilgi duymuştur. Devrinin en büyük bilginlerinden; Uluğ Bey , Bursalı Kadızade Rumi, Gıyaseddün Cemşid ve Mu’in al-Din el-Kaşi’den astronomi ve matematik dersi almıştır. Önce,Uluğ Bey, tarafından 1421 yılında kurulan Semerkant Rasathanesi ilk müdürü, Gıyaseddün Cemşid’in, kısa süre sonra da Rasathanenin ikinci müdürü Kadızade Rumi’nin ölümü üzerine, Uluğ Bey Rasathaneye müdür olarak Ali Kuşcu’yu görevlendirmiştir.

Uluğ Bey Ziyc’inin tamamlanmasında büyük emeği geçmiştir. Nasirüddün Tusi’nin Tecrid-ül Kelam adlı eserine yazdığı şerh, bu konuda da gayret ve başarısının en güzel delilini teşkil etmektedir. Ebu Said Han’a ithaf edilen bu şerh, Ali Kuşcu’nun ilk şöhretinin duyulmasına neden olmuştur.

Kaynakların değerlendirilmesi sonucu anlaşılmaktadır ki; Ali Kuşcu yalnız telih eseriyle değil, talim ve irşadıyle devrini aşan bir bilgin olarak tanınmaktadır. Öyle ki; telif eserlerinin dışında, torunu Mirim Çelebi, Hoca Sinan Paşa ve Molla Lütfi (Sarı Lütfi) gibi astronomların da yetişmesine sebep olmuştur. Bu bilginlerle beraber, Ali Kuşcu’yu eski astronominin en büyük bilginlerinden birisi olarak kabul edebiliriz.

Eserleri

Ali Kuşcu’nun özellikle, matematik ve astronomi ile ilgili eserleri, gerçek ilmi kişiliğini ortaya koymaktadır. Bu eserlerinin adları şunlardır;
1.Risale-i fi’l Hey’e (Astronomi Risalesi)
2.Risale-i fi’l Fehiye (Fetih Risalesi)
3.Risale-i Hisap (Aritmetik Risalesi)
4.Risale-i Muhammediye (Cebir ve Hesap konularından bahseder)
5.Tecrid’ül Kelam (Sözün Tecridi)
6.Risale-i Adudiye
7.Unkud-üz zvehir fi Man-ül Cevahir (Mücevherlerin Dizilmesinde Görülen Salkım)
8.Vaaz
9.İstiarad

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Mümtaz Ener Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Doğum Tarihi – 1907, Muğla – Ölüm Tarihi – 1989, İstanbul

Kadıköy Aşiyan Lisesi’nde okudu. 1923’de İstanbul Opereti’nde “Bülbül” müzikaliyle sahneye çıktı. Raşit Rıza, Sadi Tek ve Muhlis Sabahattin topluluklarıyla çalıştı. Karakter rolleriyle sinemada filmler çevirmeye başladı. 10 yıl İstanbul Şehir tiyatrolarında görev yaptı. 1949’da yönetmenliğe başladı. Türk Sineması’ndaki ilk havacılık filmi olan “Kanatlardan Türbe” yi çekti. “Neyzen’i Uğurlarken” (Tevfik) adlı belgesel bir film çekti. Yaşamının son yıllarında darülacezede geçirdi ve burada, düşkünler evinde yapayalnız öldü.

YÖNETMEN FİLMOGRAFİSİ
Köroğlu – 1945
Kanatlardan Türbe – 1949
Karadeniz Postası – 1949
Onu Affettim – 1950
Güldağlı Cemile – 1951
Hürriyet İçin Şahlanan Belde – 1952
İzmir Sokaklarında – 1953

YÖNETMENLİĞİNİ YAPTIĞI BELGESEL FİLMLER
Tevfik

SENARİST FİLMOGRAFİSİ
Karadeniz Postası – 1949
Onu Affettim – 1950
İzmir Sokaklarında – 1953

AKTÖR FİLMOGRAFİSİ
Şehvet Kurbanı – 1940
Yılmaz Ali – 1940
Kahveci Güzeli – 1941
Sürtük – 1942
Kerem İle Aslı – 1942
Deniz Kızı – 1944
Hürriyet Apartmanı – 1944
Yayla Kartalı – 1945
Köroğlu – 1945
Kızılırmak-Karakoyun – 1946
Harman Sonu (Köy Güzeli) – 1946
Senede Bir Gün – 1946
Kerim’ın Çilesi – 1947
Karanlık Yollar – 1947
İstiklal Madalyası – 1948
Karadeniz Postası – 1949
Kanatlardan Türbe – 1949
Baba Katili – 1949
Vatan İçin – 1951
Güldağlı Cemile – 1951
Vatan ve Namık Kemal – 1951
Ankara Ekspresi – 1952
Günahını Ödeyen Adam – 1952
Hürriyet İçin Şahlanan Belde – 1952
Kanlı Küpe – 1952
Göçmen Çocuğu – 1952
Kara Davut – 1953
Köprüaltı Çocukları – 1953
Şimal Yıldızı – 1954
Kokulu Film – 1954
Battal Gazi Geliyor – 1955
Izdırap Şarkısı – 1955
Aşıklar Kabesi Mevlana – 1956
Üç Garipler – 1957
Karasu – 1958
Yaşamak Hakkımdır – 1958
Bir Kadın Tuzağı – 1958
Sevdalı Gelin – 1959
Satın Alınan Adam – 1960
Felaket Kadını – 1960
Dostluklar Yaşadıkça – 1960
Tatlı Günah – 1961
Duvaksız Gelin – 1961
İki Aşk Arasında – 1961
Kızıl Vazo – 1961
Avare Mustafa – 1961
Mahalleye Gelen Gelin – 1961
Unutamadığım Kadın – 1961
Ümitsiz Bekleyiş – 1961
Cengiz Han’ın Hazineleri – 1962 Çağatay Han
Çam Sakızı – 1962
Dikmen Yıldızı – 1962
Öldüren Bahar – 1962
Silah Arkadaşları – 1962
Şafak Bekçileri – 1963
Bulunmaz Uşak – 1963
Maceralar Kralı – 1963
Kızgın Delikanlı – 1964
Karanlıkta Uyananlar – 1964
Satılık Kızlar – 1964
Güzeller Kumsalı – 1964
Hızlı Osman – 1964
Gurbet Kuşları – 1964 Tahir Bakırcıoğlu
Elveda Sevgilim – 1965
Seven Kadın Unutmaz – 1965
Sokakta Kan Vardı – 1965
Krallar Kralı – 1965
Artık Düşman Değiliz – 1965
Sevgim Ve Gururum – 1965
Tehlikeli Adımlar – 1965
Eller Yukarı – 1965
Bir Garip Adam – 1965
Murtaza – 1965
Satılık Kalp – 1965 Rıfat
Sana Layık Değilim – 1965 Kadir
Severek Ölenler / Kartalların Öcü – 1965 Doktor
Gariban – 1966
Ve Silahlara Veda – 1966
Affedilmeyen – 1966 Esinin Amcası
At Avrat Silah – 1966
Tilki Selim – 1966
Fatih’in Fedaisi – 1966
At Hırsızı Banuş – 1967
Kanlı Hayat – 1967
Yarın Çok Geç Olacak – 1967
Zehirli Hayat – 1967 Hayri Bey
Krallar Ölmez – 1967
Sözde Kızlar – 1967 Nadir
Pranga Mahkumu – 1967 Kerimoğlu
Silahlı Paşazade – 1967 Murat Paşa
Acı Günler – 1967 Kemal
Bağdat Hırsızı – 1968
Eşkiya Halil (Haydut) – 1968
Abbase Sultan – 1968
Köroğlu – 1968 Koca Yusuf
Kara Sevda – 1968
Ölümsüz Adam – 1968
Efkarlı Sosyetede – 1968
Tek Kurşun – 1968 Ahmet Erdem
Bir Şarkısın Sen – 1969
İffet – 1969
Yılan Soyu – 1969
Belanın Yedi Türlüsü – 1969
Damga – 1969
Tarkan – 1969 Vandal Kralı Genseriko
Hayatımın Erkeği – 1969
Dağlar Şahini – 1969
Fosforlu Cevriye – 1969 Nurettin
Kardeş Kurşunu – 1969 İhsan
Kaderimsin – 1969 Osman Akören
Cilveli Kız – 1969
Lekeli Melek – 1969 Suat ın babası
Şeytan Kayaları – 1970
Zeyno – 1970 Battal Ağa
İç Güveysi – 1970
İşler Karışık – 1970
Cafer Bey – 1970
Akrep Tuzağı – 1970
Kan Kusturacağım – 1970
Sevgilim Mazurka – 1970
Yaşamak Kolay Değil – 1970
Zalim – 1970
Kaçak – 1970
Aşktan da Üstün – 1970
Arkadaşlık Öldü mü? – 1970
Ağlayan Melek – 1970
Namus Ve Silah – 1971
Bir Genç Kızın Romanı – 1971
Kaçaklar – 1971
Seni Sevmek Kaderim – 1971
Kızıl Maske’nin İntikamı – 1971
Yaban Ali – 1971
Hesabı Görelim – 1971
Sahtekar – 1972
Süper Adam Kadınlar Arasında – 1972
Cemo – 1972
Gelinlik Kızlar – 1972
Ölüm Bebekleri – 1972
Ölüm Dönemeci – 1972
Ölüm Korkusu – 1972
Gümüş Gerdanlık – 1972
Yetimler Ahı – 1972
Alın Yazısı – 1972
Utanç – 1972
Gazi Kadın / Nene Hatun – 1973
Acı Hayat – 1973
Anadolu Ekspresi – 1973
İkibin Yılın Sevgilisi – 1973
Azap – 1973
Kaderim – 1973
Mevlana – 1973
Açlık – 1974
Kanlı Savaş – 1974
Kanlı Deniz – 1974 Hamdi Reis
Sığıntı – 1974 Hakim
Sahipsizler – 1974
Deli Yusuf – 1975
Bir Gün Mutlaka – 1975
Hanzo – 1975 Profesör
Ferman – 1975 Paşa
Üç Kağıtçılar – 1975
Evcilik Oyunu – 1975 Rıfkı
Mağlup Edilemeyenler – 1976
Hınç – 1976
Kan Kardeşler – 1976
Kolombo Şakir – 1976
Sevdalılar – 1976
Sahte Kabadayı – 1976 Avukat
Kara Murat Şeyh Gaffar’a Karşı – 1976 Fatih´in Veziri
Baskın – 1977
Derbeder – 1977 Şahinoğlu
Kan – 1977
Yaşam Kavgası – 1978
Kara Murat Devler Savaşıyor – 1978
Vahşi Gelin – 1978
Yakışıklı – 1987

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , ,

Pisagor’un Hayatı

Samos’lu Pisagor’un, İsa’dan önce 596 yıllarında doğduğu tahmin ediliyor. Doğumu gibi ölüm tarihi de kesin değildir. Hayatı hakkında çok az bilgiler vardır. Bu bilgilerin birçoğu da kulaktan kulağa söylentiler biçiminde gelmiştir. Yunan filozofu ve matematikçisidir. Ülkesinde hüküm süren politik baskılardan kaçarak, İtalya’nın güneyindeki Kroton şehrine gelmiş ve ünlü okulunu burada açarak şöhrete kavuşmuştur.

Söylentilere göre, Pisagor’un matematik, fizik, astronomi, felsefe ve müzikte getirmek istediği yenilik, buluşlar ve ışıkları hazmedemeyen bir takım siyaset ve din yobazları halkı Pisagor’a karşı ayaklandırarak okulunu ateşe vermişler, Pisagor ve öğrencileri bu okulun içinde alevler arasında İ.Ö.500 yıllarında ölmüşlerdir. Pisagor’un ve öğrencilerinin yaptıklarının birçoğu bu alevler arasında yok olup gitmiştir.

Geometride, aksiyomlar ve postülatlar her şeyden önce gelmelidir. Sonuçlar bu aksiyom ve postülatlardan yararlanılarak elde edilmelidir düşüncesini ilk bulan ve ilk uygulayan matematikçi Pisagor’dur. Matematiğe aksiyomatik düşünceyi ve ispat fikrini getiren yine Pisagor’dur. Çarpma cetvelinin bulunuşu ve geometriye uygulanması, yine Pisagor tarafından yapılmıştır. Yaşayış ve inanışı, ilimle açıklama ve yorumlamayı o getirmiştir. Gerçel eksenin sayı sisteminde kullanılmasını düşünmüştür.

Pisagor’un adını 2.600 yıldır andıran, onu ünlü yapan ve insanlığın varolduğu sürece de sonsuza kadar da andıracak meşhur teoremi şudur: Bir dik üçgende, dik kenarlar üzerine kurulan karelerin alanlarının toplamı, hipotenüs üzerine kurulan karenin alanına eşittir. Pisagor teoremi, rasyonel sayılarla ölçülemeyen uzunluğun da varolduğunu gösterir.

Evrenin hakimi sayıdır. Sayılar evreni yönetiyor.” Sözleri de Pisagor’a aittir.

Pisagor’un mistik tarafları çoktur. Evren hakkında bugünkü gerçeklere uymayan düşünceler de ileri sürmüştür. Bunları bir tarafa bırakırsak, yine yaşadığı çağa göre matematikçi yönü çok ağır basar. Pisagor, Mısır’da ve Babil’de çok gezdi. Rahiplerden ilim öğrendi. Yaşadığı çağ ve aldığı rahip eğitimini göz önüne alınırsa, bunda yadırganacak pek bir şey yoktur. Matematiğe ispat fikrini getiren Pisagor için, sosyal ve şahsi yaşantısı bu kadar eleştiriye değmez.

Pisagor’dan önce, geometride, şekillerin aralarındaki bağlılıklar gösterilmeksizin elde edilenler, görenek ve tecrübeye dayanan bir takım kurallardı. Bu nedenle, daha önce gelen bir yetkili ne demişse o sürüp gidiyordu. Pisagor’un matematiğe ispat fikrini sokması bu yüzden çok önemlidir.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , ,

Ray Bradbury Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Raymond Douglas Bradbury, 22 Ağustos 1920 tarihinde, Waukegan, Illinois, A.B.D.’de dünyaya geldi. İsveç göçmeni bir anne ve telefon hatları çekerek geçimini sağlayan bir babanın oğlu olan Bradbury, gençlik yıllarının çoğunu Waukegan’da bulunan Carnegie Kütüphanesi’nde geçirdi.

Kütüphaneleri çok seven yazar, her gün saatlerini orada geçirirken, bir yandan da ileriki yıllarda yazacağı romanların temellerini atıyordu. 1934 yılında, henüz 13 yaşındayken, ailesinin Los Angeles’a taşınması nedeniyle Waukegan’dan kopan Bradbury, Los Angeles Lisesi’ne kayıt oldu ve 1938 yılında bu okulu başarıyla bitirdi. Çok iyi bir öğrenci olmasına rağmen üniversiteye kayıt olmayan Bradbury, bunun yerine gazete satmayı tercih etti.

Beni kütüphane yetiştirdi. Kolej ya da üniversite gibi kavramlara inanmıyorum. Kütüphaneleri seviyorum çünkü çoğu öğrenci üniversiteleri karşılayacak maddi olanaklara sahip değil. Liseden mezun olduğumda depresyonun kenarındaydım ve hiç param yoktu; ben de 10 yıl boyunca haftanın 3 günü kütüphaneye giderek kendimi geliştirdim.
Flash Gordon ve Buck Rogers gibi erken dönem bilimkurgu kahramanlarından büyük oranda etkilenen Bradbury, 1938 yılından itibaren yazdığı öyküleri fanzinlere satarak para kazanmaya başlamıştı. Los Angeles Bilimkurgu Cemiyeti’ne katılan yazar, Robert A. Heinlein, Fredric Brown ve Jack Williamson gibi ustalarda orada tanıştı.

1938 yılında Imagination! Adlı fan dergisinde Hollerbochen’s Dilemma adını taşıyan ilk öyküsünü yayınlamayı başaran Bradbury, 1939 yılında ise Futuria Fantasia adını taşına bir dergiyi yayınlamaya başladı. Sadece 4 sayı çıkan ve her biri 100’er kopya olarak hazırlanan Futuria Fantasia kısa ömürlü olduysa da, yazarın önünü açması açısından faydası tartışılmazdı.

Bradbury 1941 yılında Pendulum adlı kısa hikayesini Super Science Stories dergisine 15 dolar karşılığında satmayı başardı; bu yazarın edebi yeteneği sayesinde kazandığı ilk paraydı.İki yıl içerisinde tam zamanlı bir yazarak olarak çalışmaya başlayıp bütün diğer işlerini bırakan Bradbury, 1947 yılında ise kısa hikayelerin toplamından oluşan ilk romanı olan Dark Carnival’ı piyacasa çıkarttı.

400’ün üzerinde kısa hikaye ve novella yazan, 50’nin üzerinde antoloji kitabında öyküleri yayınlanan, 20’den fazla tiyatro oyunu, onlarca çocuk edebiyatı, kurgu-dışı hikaye ve t.v. senaryosu kaleme almış olan Bradbury, çağımızın en üretken yazarlarından birisidir. Hayranları tarafından bir bilimkurgu yazarı olarak tanımlansa da bu tanımlamaya katılmayan Bradbury,bu konuda şu açıklamayı yapmıştır;

Öncelikle, ben bilimkurgu yazmıyorum. Yazdığım tek bilimkurgu kitabı var; o da Fahrenheit 451. Çünkü o kitap gerçeğe dayanılarak yazıldı. Bilimkurgu gerçeğin tasviridir, fantazi ise değildir. Fahrenheit 451 dışında bilimkurgu alanında verdiğim eser yoktur.

1947 yılında Marguerite McClure ile evlenen Bradbury, bu evlilikten 4 kız çocuğu sahibi oldu. Halen Los Angelas’da yaşayan yazar, hikayelerini kaleme almaya devam etmektedir. Onlarca eseri çizgiroman, tv dizisi ve sinema filmi olarak uyarlanmış olan yazarın üzerine bir de belgesel çalışması yapılmıştır;

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , ,

John Lennon Hayatı ve Albümleri

John Winston Ono Lennon,(doğumundaki adı; John Winston Lennon),( 9 Ekim,1940 – 8 Aralık 1980 ). Şarkıcı, besteci ve İngiliz rock grubu The Beatles’ın gitaristi. Ayrıca, solo müzisyen, etkin bir siyasi, sanatçı, oyuncu ve yazardır. Efsanevi Lennon-McCartney beste ekibini yarısı olarak, rock müziğin gelişimini büyük oranda etkilemiş ve rock müziği daha gelişmiş, çok katmanlı düzenlemelere, olgun şarkı sözü hissine ve müzikal eklektizme(seçicilik) yöneltmiştir.

Lennon’ın besteciliği The Beatles’ın yarattığı derin ticari ve eleştirel etkinin tamamlayıcı bir parçasıdır. Lennon-McCartney döneminde yaptığı ve daha sonraları tek başına müzik yaptığı dönemdeki ezgiler kendine özgü ve romantizmden rahatça bahseden ezgilerdi. Lennon’ın şarkı sözleri ise onun kişisel ve mesleki isteklerini, felsefi duruşunu, ününden duyduğu rahatsızlığı ve gündemdeki olayları yansıtırdı. McCartney ile birlikte elektronik seslerin rock müziğin içinde kullanımının tutulmasını sağlamışlardır.

John Lennon 20. yüzyılın en büyük müzik ikonlarından biri olarak kabul edilir ve “Imagıne”,“Strawberry Fields Forever” gibi şarkıları popüler müzik tarihinin en iyi şarkıları arasında gösterilir. 2002 yılında, BBC’nin gelmiş geçmiş en büyük 100 Büyük Britanyalıyı seçmek için yaptığı oylamada, Britanya halkı Lennon’ı gelmiş geçmiş en büyük 8. Büyük Britanyalı seçmiştir.

New York’ta Dakota apartmanının önünde, 8 Aralık 1980 yılında bir hayranı tarafından vurularak öldürülmüştür.

John Lennon Albümleri:

1968 – Unfinished Music no. 1: Two Virgins
1969 – Unfinished Music no. 2: Life with the Lions
1969 – Wedding Album
1969 – Live Peace in Toronto
1970 – John lennon / Plastic Ono Band
1971 – Imagine
1972 – Sometimes in New York City
1973 – Mind Games
1974 – Walls and Bridges
1975 – Rock ‘n’ roll
1980 – Double Fantasy

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Thomas Edison Hayatı ve Buluşları

Thomas Edison Amerika’nın Ohio şehrinde 1847 yılından dünyaya geldi.Edison ailesinin taşınmasıyla Michicgandaki Port Huran şehrine yerleştiler ve ilkokuluna burada başladı.Fakar 3 ay sonra okuldan uzaklaştırma aldı ve egitimine 3 yıl boyunca özel bir egitmen tarafından devam etti..Edison kendini 10 yaşlarında iken fizik ve kimyaya merak sardı ve bu tür kitablar okumaya başladı.

12 yaşlarında Edison ailesine yardım etmek amacıyla trende gazete satmaya başladı ve Edison evine kurduğu labotuvarı trenin yük vagonuna taşıyarak çalışmalarına burada devam etmeye karar verdi.Bu sıralarda Michael Faraday “Experimental Research in Electricity” adlı yapıtını okumaya başladı ve kitabdan çok etkilendi.Merakından dolayı Faraday’ın deneylerini tekrarlayarak ve kendi deneylerini yapmaya başladı ve artık yaptığı deneylerin notlarını tutmaya başladı.

Edison 21 yaşındaken yani 1868 yılında kendine bir atolye kurdu ve o yıl geliştirdigi bir oy kayıt makinasının patentine sahip oldu.Ve bu alet aşırı derece ilgi topladı ama kimse bu aleti satın almak istemedi.New York’a yerleşen Edison’un yüzüne bu sefer talih altın borsasının ayarlanmasında kullanılan telgraf bozuldu ve borsa yetkilileri ile anlaşan edison aleti tamir etti.

Western Union Telegraph Company dan geliştirilmekte olan telgraflı kayıt aygıtları üzerinde yetkinleşrime çalısması yapması önerisi aldı ve bir arkadaşı ile Edison Universal Stock Printer şirketini kurdu.Kısa zamanda sattığı patentler maddi durumunu düzelterek iyi bir servete sahip oldu.

Servetiyle hemen bir imalathen kurarak telgraf ve telem aygıtları üretimine başladı.Aradan biraz zaman geçtikten sonra imalathaneyi kapatarak bir araştırma labotuvarı kurmaya karar verdi ve New Jersey’deki Menlo Park ta bir araştırma labotuvarını kurdu artık tüm zamanını yeni buluşlara adıyacakdı Edison.

Edison 1876 yılında Graham Bell’in geliştirmiş oldugu konuşan telgraf üzerinde çalısmalara başladı ve aygıra karbodan bir iletici ekleyerek telefonu icat etmeye başladı.Ses dalgaları üzerinde yaptığı çalışmalardan faydalanarak 1877 yılında sesi kaydedip gramafonu geliştirdi.Edison bu buluşuyla artık uluslar arası bir ünlü olmuştu.

1878 yılında William Wallace icadı olan 500 mum gücündeki ark lambasından esinlenen Edison bu icattan daha ucuz ve güvenli olan bir eletrik lambasını icat etmeye başladı ve işadamlarının destegiyle Edison Electric Light Company şirketini kurdu. Ve 21 Ekim 1879 yılında özel yüksek voltajlı elektrik üreteçlerinden elde ettigi akımla calışan karbon flamanlı ampülü halka tanıttı.1882 yılında artık sokaklar Edison’un icadıyla aydınlanmaya başladı.

Hayatı boyunca 2 kez evlilik yapan edison 6 çoçuk sahibi oldu ve New Jersey de 1931 yılında hayatını kaybetti.İnsanlık tarihin en büyük mucitlerinden biri olarakta bilinmektedir kendisi.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , ,

Rashi

Gerçek adı Rabbi Shlomo Yitzhaki dir. Kısa ismi Rashi (22 Şubat 1040 – 13 Temmuz 1105) yahudi din bilginidir. Talmud ve Tanah’ın ilk kapsamlı yorumu yapan Fransız haham.

Talmud üzerinde yapmış olduğu yorumlar 1520 yılından bu yana Daniel Bomberg tarafından yapılan ilk baskıdan bu yana tüm Talmud baskılarında yer almıştır. Tanah üzerine yaptığı yorumu – özellikle Chumash (“Musa’nın Beş Kitabı”) üzerine yaptığı yorumu – her seviyedeki Musevi öğrenciler için vazgeçilmez bir kaynak olarak hep kalmıştır.

Metinlerin temel anlamını muhafaza ederek, kısa ve açıklayıcı bir şekilde yorumlamasıyla meşhurdur. Bu özelliğiyle hem yeni başlayanlara, hem de ileri seviyedeki okuyuculara ve akademisyenlere hitap etmiştir. Talmud ve Tevrat’ın hemen hemen tüm basılı versiyonlarında yorumlarına rastlanır ve gerek göz atanlara, gerekse ciddi anlamda Musevilik hakkında çalışma yapanlara yol gösterici olur.
2006 yılında Musevi Üniversitesi’nin Yahudi Milli ve Üniversite Kütüphanesi’nde Rashi’nin ölümünün 900ncü yılı anısına bir sergi açılmıştır. Rashi tarafından yazılan nadir eserler ve Rashi ile ilgili eserler sergilenmiştir.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Nicolas Sarkozy Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında Hayatı – Biyografisi

Fransa’nın 6. Cumhurbaşkanı Nicolas Paul Stéphane Sarközy de Nagy-Bocsa 28 Ocak 1955 tarihinde Paris’te doğdu. Babası Pál Sárközy de Nagybocsa, Macardır, annesi ise fransızdır.

Cours Saint-Louis de Monceau Lisesi’nden 1973 yılında mezun oldu. Ardından Université Paris X Nanterre’de İş Hukuku eğitimi aldı ve 1981 yılında avukat olarak mezun oldu. 1968 yılında politikayla aktif olarak ilgilenmeye başladı ve sağ kanatta yeraldı. Bir dönem Institut d’Etudes Politiques de Paris’e devam etti fakat mezun olmadı.

Yirmi yıl boyunca avukatlık mesleğini sürdüren Sarkozy, politikaya ilgilenmeye devam etti ve kendisine iyi bir çevre edindi. Çocukluğundan beri sempatizanı olduğu Gaullist Party’de çalışmaya başladı ve 1977 yılında Neuilly Şehir Konseyi’ne üye olarak seçildi. Bundan altı yıl sonra 1984’teyse Konsey Başkanı oldu ve üstüste yeniden seçilerek bu görevini 19 yıl boyunca sürdürdü. Nicolas Sarkozy, bir dönem Ile de France Konseyi üyeliği de yaptı.

1993 yılında Bütçeden Sorumlu Bakan olarak hükümete giren Sarkozy, 1995’e kadar bu görevini sürdürdü ve aynı zamanda da dönemin Başbakanı Edouard Balladur’un sözcülüğünü yaptı.

1997 yılında yapılan parlamento seçimlerinde RPR’nin 2. adamı olan Sarkozy, 1999’da parti lideri Philippe Seguin’in istifa etmesiyle Neo-Gaullist partinin başına geçti. Fakat seçimlerde liderliği kaybetti.

2002 yılındaki cumhurbaşkanı seçiminde Chirac, yeniden seçilerek görevine devam etti ve Sarkozy, Başbakan Jean-Pierre Raffarin’in kurduğu kabinede İçişleri Bakanlığı görevine getirildi. 31 Mart 2004’de ise kabinenin yeniden seçilmesiyle Maliye Bakanı görevine geldi. Sarkozy, Alain Juppe’nin istifasının ardından ise Kasım 2004’te yapılan parti içi seçimle, kullanılan oyların %85’ini alarak UMP’nin Başkanı seçildi ve bu nedenle bakanlık görevinden istifa etti. 2 Haziran 2005’de Dominique Villepin’in hükümetinde yeniden İçişleri Bakanlığı görevine gelen Sarkozy, UMP liderliğine de devam etti.

26 Mart 2007’ye kadar İçişleri Bakanı olarak görevini sürdüren Sarkozy, 6 Mayıs 2007’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Sosyalist Parti adayı Segolene Royal’le yarıştı. Nicolas Sarkozy, seçimler sonunda Fransa’nın 6. Cumhurbaşkanı seçildi.

Cumhurbaşkanı Sarkozy, 2 Şubat 2008’de eski italyan manken Carla Bruni ile üçüncü evliliğini yaptı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Jülide Gülizar Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

1929 yılında Adana’da doğan Jülide Gülizar, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmasının ardından, 1956 yılında Ankara Radyosu’na girdi.

TRT’de çalıştığı yıllar boyunca kadın spiker olarak bir çok ilki gerçekleştiren, sunuculuğu, dili kullanmadaki özeni ve ilginç programlarıyla başarıdan başarıya koşan Jülide Gülizar, bir çok ödülün de sahibi oldu,

1982 yılında TRT’den emekli olan Gülizar, Türkçe’nin doğru kullanılması yolundaki mücadelesine aralıksız devam etti.

Çeşitli ajans ve yayın kuruluşlarında sunucu ve eğitmen olarak hizmet vermeye devam eden Gülizar, aralarında “Bir Konu Bir Konuk”, “Where Are You Going Türkçe”, “Burası Türkiye Radyoları”, “Haberler Bitti, Şimdi Oyun Havaları” ve “Yaşam, Sana Teşekkür Ederim” adlı eserlerin de bulunduğu bir çok kitap yazdı.

Son olarak bir özel televizyon kanalında program hazırlayıp sunmakta olan Jülide Gülizar, zatürre teşhisiyle bir süredir tedavi görmekteydi.

Gülizar, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde akşam saatlerinde yaşama gözlerini yumdu.

Jülide Gülizar yarın (16.03.2011) Kocatepe Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından Karşıyaka Mezarlığı’nda son yolcuyuğuna uğurlanacak.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Hacı Bektaş Veli Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında Hayatı ve Eserleri

Büyük Türk düşünürü ve ozanı, gönül adamı Hacı Bektaş Veli, XIII. yüzyılda yaşamış ulu bir Türk-İslam mutasavvıfıdır. Yaşamı hakkında geniş ve ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır. Doğum ve ölüm tarihlerinde belirsizlik vardır. Kaynakların çoğunda ünlü düşünürün miladi 1209 yılında Horasan’ın Nişabur kentinde dünyaya geldiği, babası Seyyit İbrahim Sani, annesi Hatem Hatun, asıl adının da Mehmet olduğu belirtilmektedir. Bugün Nevşehir’e bağlı Hacıbektaş ilçesinde (Sulucakarahöyük) M. 1271 yılında hakka yürümüştür. Türbesi ve etrafındaki tamamlayıcı hizmet binalarıyla birlikte kulliyesi müze haline getirilmiştir. Hünkar’ın adına, anısına düzenlenen Hacı Bektaş Veli Müzesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak 16 Ağustos l964 tarihinde, Hacıbektaş ilçesinde hizmete açılmıştır.

Hacı Bektaş Veli’nin Sözleri

Çocukluğu ve gençliği Horasan’da geçen, akılcılığa ve bilime inanan Hacı Bektaş Veli örnek ve dürüst bir kişiliğe sahiptir. İlk eğitim ve öğreniminde Türkistan Piri Hoca Ahmet Yesevi kültür ocağında, öğretmeni Lokman Perende’den temel dersler almış, ayrıca burada felsefe, matematik, edebiyat, sosyal bilimler ve fen bilimlerini öğrenmiştir. Çok sayıda bilim adamının yetiştiği Horasan’da engin bir bilgi birikimine, geniş bir dünya görüşüne sahip olmuştur. Küçük yaşlardan başlayarak kendini etrafına kabul ettirerek Horasan erenleri arasında ululuğu öne çıkmıştır.

Hacı Bektaş Veli, Ahmet Yesevi ocağından kendisine verilmek için özel olarak bekletilen emanetleri teslim alarak, önce İran, Irak, Arabistan ve Suriye’yi gezmiş buralarda gerekli araştırma ve incelemelerini yaparak hacı olmuş, Anadolu’ya bir Yesevi mensubu (derviş) olarak gelmiştir.

Hacı Bektaş Veli’nin Anadolu’ya gelişi, Anadolu Selçuklu Devleti’nin üzerinde kara bulutların dolaştığı, siyasi, ekonomik ve kültürel düzeninin bozulmaya yüz tuttuğu, taht kavgalarının başladığı, bölünmelerin ve parçalanmaların meydana geldiği bir döneme rastlamıştır. Anadolu Selçuklu Devleti’nin çökmesi ve Anadolu Türklerinin dağılma tehlikesi ile karşı karşıya kalması, Orta Asya’da bulunan Türk Uluslarını büyük bir kedere boğmuştur. Anadolu’da cereyan eden bu var olma savaşına bir çözüm yolu bulmak gerekliliği ortaya çıkmıştır. İşte Hacı Bektaş Veli bu amaçla Anadolu’ya gönderilmiştir. Evliya Çelebi’ye göre Hacı Bektaş Veli 300 Horasan eri ile Anadolu’ya gelmiştir. Bazı kaynaklar da bu topluluk hakkında 40 – 1000 arası çeşitli rakamlar belirtilmektedir. Burada önemli olan rakamlardan çok Pir Hazretlerinin idealistlerden oluşan bir topluluğun başında Anadolu’ya gelmesi, bunların yardımı ile adeta manevi bir fütühata girişmiş olmasıdır.

Hacı Bektaş Veli Antep ve Maraş üzerinden Sivas’a uğramıştır. Amasya’yı dolaşarak, Kayseri ve Kırşehir’de bir süre kaldıktan sonra yoluna devam etmiştir. Sulucakarahöyük’e M. 1238 – 1248 yılları arasında gelmiş olduğu kaynaklarda belirtilmektedir. Adını verdiği bugünki Hacıbektaş ilçesine yerleşerek faaliyetlerine burada başlamıştır. Çalışma ortamını oluşturmuş ve Anadolu kültürünü, Anadolu insanının gelenek ve göreneklerini özümseyerek yeni bir kültür ve eğitim merkezini kurmuştur. Burada düşüncesini ve felsefesini geliştirmiştir. Ayrıca Anadolu’yu dolaşarak çevresini tanımıştır. Araştırma ve incelemelerde bulunmuş ve gittiği her yeri aydınlatmaya ve fikirlerini anlatmaya çalışmıştır. Anadolu’ya adeta bir güneş gibi doğmuştur. Sulucakarahöyük’te de hareketlenmeler başlamış ve çehresi değişmiştir. Bulunduğu bu yerde bir çekim merkezi oluşturmuştur. Görüş, düşünce ve felsefesi bütün bu merkezden Anadolu’ya hızla yayılmıştır. Bu görüş ve düşüncesi Anadolu genelinde Hacı Bektaş Felsefesi ve Tasavvufu, Bektaşi Tarikatı olarak adlandırılmıştır. Bu eğitim ve öğreti merkezinden yetişen öğrenciler(Dervişler) Anadolu’nun dört bir yanına dağılmışlardır. Balkanlar’a, Arnavutluk’a Irak’a, Suriye’ye, Mısır’a, Girit’e vb. ülkelere gidip oralarda Hacı Bektaş Veli’nin düşünce ve felsefesini anlatmışlardır. XIII.yy. da Balkanlar’da ağır baskılardan yılan halkın önemli bir kısmının İslamiyeti kabul etmesinde temel rol oynamışlardır. Fetihlerin kazanılmasında da kolaylaştırıcı unsur olmuşlardır.

Yeni ordunun kuruluşunda, temsili bir grup asker, Hacıbektaş’a gelerek Hacı Bektaş Veli tarafından burada kılıç kuşatılıp taç giydirilip dualanmıştır. Ayrıca sancak teslim edilmiş ve bu orduya “Yeni Çeri” adı verilmiştir. Bu yüzden Hacı Bektaş Veli’yi Pir olarak tanıyan Yeniçeriler, Bektaşi tarikatını benimseyerek nice fetihlere katılmışlardır.

Hacı Bektaş Veli; Baba İlyas, Mevlâna, Ahi Evren ve Yunus Emre gibi Türk düşünce hayatını zamanımıza kadar etkileyen çağdaşları ile birlikte aynı devirde yaşamışlardır.

Hacı Bektaş Veli’nin Eserleri:

1. Makalât: En önemli eserlerinden biridir. Arapça olarak yazmıştır. Tasavvuf esaslarını anlatmıştır. Tarikata yeni girenlere yol göstermek amacıyla yazmış olduğu bir eserdir. Dili sade ve anlaşılması kolaydır. Makalât; şeriat, tarikat, marifet, hakikat gibi dört kapıdan ve her kapının da on makamdan oluştuğu öğretici bir tasavvuf kitabıdır.
2. Fevaid: Faydalı sözler anlamına gelen dini ve tasavvufi konularını içeren Farsça bir eserdir. Hacı Bektaş Veli, bu kitapta konuları 105 faide başlığı altında toplamıştır.
3. Besmele Şerhi: Manisa Valide Camii Kütüphanesi’nde hicri 1315 tarihinde Rika yazısıyla yazılmış bir eseridir. Tire’de Hacı Necip Paşa Kütüphanesi’nde bulunan Hacı Bektaş Veli’nin olduğu söylenen Tefsir-i Fatiha’nın aynısıdır. Bu eser Rüşdü Şardağ tarafından bulunarak yayımlanmıştır.
4. Şathiye: 13. yüzyılın dil özelliklerini taşır. Özenle yazılmış değerli bir eseridir. İki sayfadan oluşmuştur. Öz Türkçe’dir.
5. Makalât-ı Gaybiyye ve Kelimât-ı Ayniye: Hacı Bektaş Veli’ye izafe edilen bir eseridir.
6. Hacı Bektaş’ın Nasihatleri: Hacı Bektaş Halk Kütüphanesi’nin 29 kayıt numaralı kitabıdır. Hacı Bektaş Veli’nin nasihat ve vesayetleri belirtilmektedir.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Matrakçı Nasuh Efendi Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Türk, minyatürcü. Ayrıca matematik ve tarih konularında kitaplar da yazmış çok yönlü bir bilgindir.
Doğum tarihi ve yeri bilinmiyor. Kâtip Çelebi ölüm tarihi olarak 1533′ü vermekteyse de, bunun doğru olmadığı bugün kesinleşmiştir. Çeşitli kaynaklarda onun 1547′den, 1551′den, 1553′ten sonra ölmüş olabileceği ileri sürülmektedir. Yaşamı üstüne bilgi de yok denecek kadar azdır. Saraybosna yakınlarında doğduğuna, dedesinin devşirme olduğuna ilişkin kesinleşmemiş ipuçları vardır.

Enderun’da okumuştur. Matrakçı ya da Matrakî adıyla anılması, lobotu andıran sopalarla oynandığı ve eskrime benzeyen bir tür savaş oyunu olduğu bilinen “matrak” oyununda çok usta olmasından ve belki de bu oyunun mucidi bulunmasından ileri gelmektedir. Nasuh ayrıca çok usta bir silahşördü. Bu nedenle Silahî adıyla da anılırdı. Türlü silah ve mızrak oyunlarındaki ustalığı nedeniyle Osmanlı ülkesinde “üstad” ve “reis” olarak tanınması için 1530′da I. Süleyman (Kanuni) tarafından verilmiş bir beratı da vardı. Çeşitli silahların nasıl kullanılacağını ve dövüş yöntemlerini anlatan Tuhfetü’l-Guzât adlı bir kılavuz kitap bile yazmıştı.

Nasuh bir tarihçi olarak da önemli yapıtlar vermiştir. Mecmaü’t-Tevârih adıyla Taberî Tarihi’ni Türkçe’ye çevirmiştir. Ayrıca Tarih’i Sultan Bayezid ve Sultan Selim ile Tarih’i Sultan Bayezid adlı iki kitabında bu padişahlar dönemindeki olayları anlatmıştır. Süleymannâme adlı kitabının üç ayrı nüshasında 1520-1537, 1543-1551 ve 1542-1543 arasında geçen olayları ele almıştır. Kanuni’nin 1534 Irak seferini Beyan-ı Menazil-i Sefer-i Irakeyn-i Sultan Süleyman Han’da 1538 Karaboğdan seferini!de Fetihnâme-i Karaboğdan’ da konu etmiştir.
Nasuh 28 Nisan 1564′te öldü.

Matrakçı Nasuh aynı zamanda bir de bilim adamıydı. Uzunluk ölçülerini gösteren cetveller hazırlamış ve bu konuda kendinden sonra gelenlere önderlik etmiştir. Matematiğe ilişkin iki kitabı Cemâlü’l-Küttâb ve Kemalü’l- Hisâb ile Umdetü’l-Hisâb’ı I. Selim (Yavuz) döneminde yazmış ve padişaha adamıştır. Bu yapıtlardan sonuncusu uzun yıllar matematikçilerin elkitabı olarak kullanılmıştır.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , ,

Reha Erdem Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Reha Erdem (d. 1960, İstanbul), film yönetmeni, senarist. Galatasaray Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi’nde eğitim gördü. Paris’te VIII Üniversitesi’nde Sinema ve Plastik Sanatlar bölümünü bitirdi. Türkiye’ye döndükten sonra çektiği ilk uzun metrajlı filmi A ay ile birçok ödül aldı. Film çekmediği uzun yıllar boyunca reklam filmi yönetmenliği yaptı.

Tüm filmlerininin senaryosunu yazıp yöneten Reha Erdem, Beş Vakit ve Kosmos filmlerinin kurgusunu, Hayat Var filminin hem kurgusunu hem ses tasarımını kendisi yapmıştır.

Reha Erdem Filmleri
Kosmos (2009)
Hayat Var (2008)
Ekim’de Hiçbir Kere (2006) (kısa film)
Beş Vakit (2006)
Korkuyorum Anne (2004)
Kaç Para Kaç (1999)
A ay (1988)

Reha Erdem Ödülleri

46. Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Film, En İyi Yönetmen (Kosmos)
43. Sinema Yazarları Derneği Ödülleri En İyi Film, En İyi Yönetim, En İyi Kurgu (Kosmos)
45. Antalya Altın Portakal Film Festivali SİYAD Jüri Özel Ödülü (Hayat Var)
42. Sinema Yazarları Derneği Ödülleri En İyi Film, En İyi Yönetim, En İyi Kurgu (Hayat Var)
3. Yeşilçam Ödülleri En İyi Yönetmen (Hayat Var)
25. Uluslararası İstanbul Film Festivali Altın Lale (Beş Vakit)
13. Adana Altın Koza Film Festivali En İyi Film (Beş Vakit)
12. Adana Altın Koza Film Festivali En İyi Senaryo (Korkuyorum Anne)
16. Ankara Uluslararası Film Festivali En İyi Yönetmen (Korkuyorum Anne)

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , ,

Kafkas Kartalı Kimdir

İmam Şamil, (1797 – Şubat 1871), Kuzey Kafkasya halklarının, Avar kökenli politik ve dini önderi. Kafkas Savaşı’nda Anti-Rus direnişin lideri ve Dağıstan’la Çeçenya’nın 3. imamı (1834-1859). Şeyh Şamil olarak da anılır.

Kendisini Kafkasya’nın özgürlüğüne adamış olan Avar liderin doğduğu Dağıstan’da, Kafkasya’da ve tüm İslam ülkelerinde hala büyük bir şöhreti vardır. Yirmi beş yıl sürdürdüğü savaş ile onu izleyenlerin benimsediği ideoloji Müridizm bugün de Kafkas halklarını derinden etkilemektedir.

Genç yaşlarda Dağıstan’ın önemli bir dini lideri olan Şeyh Cemalettin Gazi Kumuki’den ders almıştır. Nakşibendi tarikatında aldığı bu eğitim onda Rus aleyhtarlığı ve İslam birlikçi düşüncelerin gelişmesine yardımcı olmuştur. Rus Çarlığına karşı Dağıstan’da başlattığı savaşını Çeçenya’da sürdürdü. Hatta bir dönem savaş Kuzeybatı Kafkasya’da Çerkesya’sının tamamını da içine aldı. Lak kökenli müridi Muhammet Emin; başlangıçta Ruslar’a karşı önemli başarılar kazandıysa da, 1859 yılında Şamil’in silah bırakmasına rağmen Çerkesya’da mücadeleyi sürdürme kararını almasıyla, tartışmalı bir liderlik yürüttü.

1859 yılında o dönemin süper güçlerinden Rusya’ya karşı, ülkesinin gücünün tükenişini gördü. Savaşı sürdürmesinin intihardan farksız olduğunu anlayan Dağıstanlı önder, Çarlık yetkilileriyle görüşmeler yaparak, onurlu bir silah bırakma yolunu seçti. Sürgüne gittiği çeşitli Rus kentlerinde belli belirsiz ortamda fakat büyük bir bir sempati toplayarak günlerini geçirdi. Rus Çarı ile yaşamış oluğu şu diyalog meşhurdur :

“Birgün Rus Çarı esaret altındayken Şeyh Şamil’i yemek yemek için karşısına alır Şeyh Şamil’in iştahlı bir şekilde yemek yediğini görünce yanındakilere: “Korkarım bu adam bizide birazdan yer” diye söylenir. Şeyh Şamil bunu duyunca : “Korkmayın dinimizde domuz eti yemek haramdır” cevabını verir.

Şeyh Şamil davasına son derece sadık bir insandır bu uğurda çok sevdiği annesi ile arasında geçen olay tarihe geçmiştir bu olay şudur :

Savaş dönemlerinde halktan bazıları “artık teslim olalım anlaşma yapalım” diye hayıflanmaya başlamıştır, bunun üzerine Şeyh Şamil teslim olmaktan bahsedene kırbaç cezası vermeyi uygun görmüştür tabii bu durumda çekinen halk çareyi Şeyh Şamil’in annesine gitmekte bulmuştur ve annesini ikna edip çok sevdiği annesini kıramayacağını da düşünerekten konuyu bu vesile ile annesinin açmasını sağlamışlardır annesi Şeyh Şamile teslim olma teklifini sununca Şeyh Şamil koymuş olduğu kanundan ödün vermemiş aynı cezayı annesine uygulamış sonra annesi cezasını çektikten sonra onu çok üzgün bir şekilde sırtında taşımıştır ve böylece davasının ciddiyetini görenler bir daha teslim olmak barış gibi kelimeleri kullanmamışlardır.

Rusların gözünde o kadar korkulan biridir ki, Şeyh Şamil’in kılıcını Rus Çarı dahi almaya cesaret edememiştir. Şeyh Şamil, 1871 yılında Hac ziyareti için bulunduğu Arabistan’da vefat etmiş ve Medine’de Peygamberimiz Hz. Muhammed (Sav)’in eşi Ayşe’nin de defnedildiği mezarlıkta defnedilmiştir.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , ,

Mehmet Emin Karamehmet Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Mehmet Emin Karamehmet, 1 Nisan 1944 tarihinde Mersin’in Tarsus ilçesinde doğdu. Liseyi, İstanbul Kanatlarımın Altında’da Robert College’da tamamladı. Lisans eğitimi için İngiltere’ye gitti. Dover College’da ekonomi eğitimi aldı.
İlk şahsi şirketini ise 1966 yılında 100 bin lira sermaye ile kuran Karamehmet, o yıl babasının uzun yıllar meclis başkanlığı yaptığı Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası’na da resmi kaydını yaptırdı. Memleketi Tarsus’un bir ticaret merkezi olması ise Karamehmet’in ticari tecrübesini artırdı.

1966 yılında kurduğu ve de ithalat, ihracat ve imalat alanlarında faaliyet gösteren şirket, 1980’lere gelindiğinde Karamehmet ailesine üç banka ve çok sayıda şirket sahibi olacak bir yatırımın temelleriydi. 1980’li yıllarda iç ticaretten, dış ticarete yönelen Karamehmet, New York, Cenevre gibi önemli ticaret merkezlerinde şirketler kurdu.

Karamehmet, 1994 yılında, Murat Vargı adlı bir tekstilciyle beraber, Vargı’nın projesi olan Türkcell’i kurmaya karar verdi. 1994 yılındaki kuruluşundan bu yana aktif bir şekilde çalışan Türkcell, milyonlarca abonesiyle birlikte Türkiye’nin en büyük özel sektör şirketlerinden birisi olmayı başardı.

Türkcell’in kuruluşundan sonra medya sektörüne girmeye karar veren Karamehmet, bankacılık sektöründe Yapı Kredi ve Pamukbank ile elde ettiği başarıları bu sektörde de sürdürdü. Yeni kanallar ve yayın organları kurmak yerine satın almayı tercih ederek Show T.V.’yi Erol Aksoy’dan, Akşam yayın grubunu da Ilıcak Ailesi’nden satın aldı. Daha sonra da Digitürk’ü kurarak bu alandaki hakimiyetini geliştirdi.

Forbes Dergisinin 2010 yılında açıkladığı Dünyanın en zenginleri sıralamasında 4 milyar dolar ile en zengin Türk, dünyanın en zengin 268.kişisidir.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Safiye Sultan Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında Safiye Sultan’ın Hayatı

Safiye Sultan yada Sofia Baffo, Sultan Üçüncü Mehmed’in annesidir, genç ve güzel Venedikli bir kızdır. Korfu valisi olan babasının yanına giderken Akdeniz’de bir çatışma sırası Türk denizcilerin eline geçer. İstanbul’a getirilerek saray haremine satılır. Osmanlı terbiyesine göre eğitilip öğretildikten sonra, Nurbanu Sultan tarafından oğlu Şehzade Murat’a sunulur. Adı Safiye olur.

Safiye Sultan, Kanuni’nin torunu ( Sultan İkinci Selimin oğlu) 3. Murad Hana hediye edilmek üzere Manisaya getirilmişti. Acemi cariyeler dairesine alındı. Ama harem kurallarına riayet edilmemiş olundu.çünkü saraya daha çok küçük yaşlardaki kızlar alınır ve terbiye edilirdi. Fakat sinyorina hareme göre yaşca büyüktü. Böylece sinyorina girdiği her ortamda dikkatle gözlemler yapıyor ve geleceği için büyük hayaller kuruyordu. Artık safiye idi. Zekasına güveniyordu. Amacı Sultan Murad ile evlenmek hayallere sığmayan mertebelere çıkmak cihan devletinin birinci kadını olmaktı.Bu amaç için tüm hayatını harcadı.

26 Mayıs 1566 günü şehzade Mehmed’i doğurdu. Artık istikbale daha umutla bakıyordu (kendisinden 44 yıl önce Avrupa’nın bir köşesinde doğan bir papazın kızı olan hürrem sultanı kendisine örnek almaya başladı. Hürrem Sultanın Kanuni Sultan Süleyman üzerinde kazandığı nüfusu düşündükçe kendisinde aynı gücü buldu.) Mücadeleleri sonucu Safiye Sultan, Sultan Murad üzerinde etkili oldu kayın validesi Nur-banu valide ve görümcelerini bertaraf ederek Haremi Hümayunun tek hakimi oldu. 45 yaşında dul kalınca hayatının en büyük safhası kapanmış. Artık valide sultan ve imparatoriçe idi. Amacına ulaşmış yeryüzünün birinci kadını olmuştu. Artık bu makamı elinde tutmak için çalıştı. Torunlarından şehzade Mahmut’un boğulmasında önemli bir rol oynadı. Şehzade Ahmet ise babannesi bertaraf ederek

Topkapı Sarayından uzaklaştırdı. Safiye sultan 10 kasım 1605 te vefat etti.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Ernesto Sabato Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Ernesto Sabato15 gündür bronşit tedavisi gören Arjantinli ünlü yazar Ernesto Sabato 99 yaşında hayata veda etti. İşte yazarın biyografisi ve eserleri.

Ernesto Sabato (1911 – 2011) 1911 yılında Buenos Aires yakınlarında Rojas kasabasında doğdu. La Plata Üniversitesi’nde fizik doktorası eğitimiyle felsefe eğitimini birlikte aldı. Paris’te Curie Labaratuvarı’nda bilimsel çalışmalar yürüten yazar, daha sonra tüm zamanını sadece edebiyata atırmak için bu işinden ayrıldı.

Sabato, Arjantin’de diktatörlük dönemi sırasında insanlığa karşı işlenen suçların yargılanması için kurulan CONADEP örgütünün kurucusuydu. CONADEP örgütünün araştırmaları sonucu yazılan ‘Bir Daha Asla’ kitabının yazarları arasında yer alan Sabato ve arkadaşlarının bu çabaları sonucu 1985 yılında cunta liderlerinin yargalanmasının önü açılmıştı.

1984 yılında İspanyol dilinin en büyük ödülü olan Cervantes ödülüne layık görülen Sabato’nun, ‘Tünel’, ‘Kahramanlar ve Mezarları’, ‘Karanlıkların Efendisi’ kitapları Türkçeye de çevrildi.

Eserleri:

Uno y el universo (Bir ve Evren)
El tunel ( Tünel-Ayrıntı Yayınları)
Hombres y engranajes (İnsanlar ve dişliler)
El otro rostro del peronismo (Peronizmin öbür yönü)
El caso Sabato (Sabato olayı)
Sobre heroes y tumbas (Kahramanlar ve Mezarlar-Ayrıntı Yayınları)
Tres aproximaciones a la literatura de nustro tiempo (Çağımız edebebiyatına üç yaklaşım)
Abaddon (Cehennem Meleği)
Nunca mas (Bir daha asla)
La resistancia (Direniş, Ayrıntı Yayınları)

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Aleksandr Sergeyeviç Puşkin Kimdir

Aleksandr Sergeyeviç PuşkinAleksandr Sergeyeviç Puşkin, Rus şair ve yazarı (Moskova 1799 – Petersburg 1837). Çocukluğundan anasının sevecen ilgisi ve amcası Vasiliy Lvoviç’in bilgili ilgisiyle Fransızcayı ve Fransız edebiyatını öğrenip zevk aldığı belirtilir. Soylu ailelerin yetenekli çocuklarını eğitmek amacıyla kurulmuş özel Çarskoye Selo (İmparatorluk Lisesi adlı öğrenim kurumunda yetişti, günümüzde A. Puşkin), dışişleri bakanlığı örgütüne girdi (1817).

18 yaşında tanınmış bir şair düzeyine yükselmişti. Değerli hocalarının (Karamzin, 1766-1826, Jakovski, 1783-1852) yol göstericiliği, verimli okumalarının desteği, yabancı edebiyatları asıl kaynaklarından izleyebilmesine olanak veren dil kültürüyle bu yaşlarda bile özgün bir üsluba, kalıplaşmış Rusçaya yeni güçler kazandıran zengin bir anlatım gücüne ulaştığı kabul edilir. Gençliğinin verdiği sıcak coşkuyla özgürlükten yana, devrimci, ilerici düşüncelere yaslandığı için hiçbir gizli derneğe üye olmadığı halde elden ele geçen şiirlerinin (Gavriliada) verdiği politik tedirginlikte üç yıl sonra görevli olarak güney Rusya’ya gönderildi (1820); Besarabya’da, Kafkaslarda Kırım’da kaldığı bu dört yıl içinde verimlilikle çalıştı, Byron‘u keşfetti, çevirdi, doğasal yaşamın tadını aldı, edebiyata bütün varlığıyla sarıldı: Rusları ve Lyudmila (1817-1820), Kavkazski Plennik (Kafkas Tutsağı) 1822, Bahçisarayski-Fontan (Bahçesaray Çeşmesi) 1824, Tsyganıy (Çingeneler) 1823-1824 vb. Polisin eline geçen bir mektubunda içtenlikle arkadaşına Tanrısız olduğunu yazdığmdan bu kez de Pskov’daki aile yurtluğunda (Mihaylovskoye) yaşamını geçirmesi buyruldu.

Rus halk masallarıyla, halk türküleriyle, Rus tarihiyle yakından ilgilendiği bu dönemde büyük eserlerinin başlangıçlarına girişti: Koşukla romanı olan ve Çaykovski’nin müziğiyle operalaşacak Yevgeniy Onyegin (1823-1830), Musorgski’nin opera olarak besteleyeceği Boris Godunov (1825-1831). 1826’da Moskova’ya, 1827’de başkent Petersburg’a gidebilmesine izin çıktı. Sakin ve mutlu bir yaşamın düzeni içinde kentle kır, Petersburg ve yurtluğu arasında yaşarken edebiyatçılığını renklilikle sürdürdü (Biyelkin’in Hikâyeleri, Povesti Belkina 1930); tanıtma kitaplarının şair, yazar, tiyatro yaratıcısı, anlatı ustası, öykücü ve romancı, eleştirmen ve gazeteci diye niteledikleri değişik çalışma alanlarında ürünler vermek için verimlilikle çalıştı. Bu arada yeni Çar I. Nikolay’ın (1796-1855; çarlığı 1825-1855) katma çıkarılmış, çar onu kendisinin denetleyip sansür edeceğini açıklayarak sözde özgürlüğünü sağlamıştı. Bazı söylentiler, eşinin bu imparatorla da ilişki içinde olduğunu açıklarlar. Böylece Puşkin, yakın bir tehlikeden kendini koruma içgüdüsüyle tarihsel konulara yönelerek günlük ve güncel dedikoduların üstüne çıkmış oldu, arşivlerde çalıştı, tarih kitapları da çıkardı Dubrovskiy (1832), İstoriya Pugaçova (Pugaçev Ayaklanması) 1833, Pikova-ya Dama (Maça Kızı) 1834, Yüzbaşının Kızı (Kapitanskaya Doçka) 1836. Eşinin kendisini aldattığını ileri süren imzasız bir mektubun yarattığı kaygı ve tasalarla, yine eşinin ardında dolaştığını ve gelişigüzel konuştuğunu duyduğu bir Fransız subayıyla giriştiği tabanca düellosunda karnından yaralandı (27 Ocak), iyileştirilemediğinden bir süre sonra öldü (10 Şubat). Hem lirik değerler hem gerçekçi özlerle yepyeni bir ufka yönettiğine inanılan Rus Ede-biyatı’nm kurucusu sayılır; dili, anlatımı, uslubu, biçim kusursuzluğuyla hem şiirde, hem düzyazıda bütün olumlu değerleri taşıdığı kabul edilir.

Başka eserleri: Domik v Kolomne (Kolomna’daki Küçük Ev) 1830, koşukla öykü; Kupoy Ritsar (Cimri Şövalye) 1836, oyun; Medni Vsadnik (Tunç Süvari) 1837. şiir; Motsart i Salyeri (1831), oyxmKamenniy Gost (Taş Konak), oyun, öl.s. 1839 vb.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , ,

A Harfi İle Başlayan Ünlü Fizikçiler

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

B Harfi İle Başlayan Ünlü Fizikçiler

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

John Cassavetes Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

John CassavetesJohn Cassavetes; (9.12.1929 – 3.2.1989)

New York’ta doğan Cassavetes orta halli Yunanlı bir göçmen ailesinin oğluydu. Cassavetes koleji bitirdikten sonra New York’ta Academy of Dramatic Arts’ta (Dram Sanatları Akademisi) eğitim gördü ve 1953’te mezun oldu.

1953’ten Sonra: Oyunculuk Yılları Cassavetes tahsilini bitirdikten sonra, doğduğu kentte değişik tiyatrolarda oyunculuk yaparken bir yandan da televizyon çalışmaları yaptı. 1953’ten sonra rol aldığı filmlerde tipi nedeniyle daha çok kötü adamı canlandırdı. 50’li yıllarda sinema oyuncusu olarak en büyük başarısını, Martin Ritt’in yönetimi altında çevirdiği ve arkadaşının öldürülmesi üzerine öç alan adamı canlandırdığı ırkçılık karşıtı Edge of the City (Kentin Varoşları, 1957) adlı filmle kazandı.

1958: Hollywood’dan Ayrılması Cassavetes 1958’de beyazların egemen olduğu bir toplumda yaşayan bir zenci ailesini ele aldığı Shadows (Gölgeler) adlı filmle ilk yönetmenlik çalışmasını yapmış oldu. 16 mm olarak çektiği yarı belgesel siyah/beyaz filmin senaryosu yoktu. Doğaçlama olarak yaptığı bu çalışmayla Cassavetes kendisini ABD film yapımcılarının oyun kurallarını hiçe saymış addediyordu. Sinemacılıkta alışılmadık biçimine rağmen beğenildiği için, Shadows filmi Off-Hollywood (Hollywood Dışı) denilen bağımsız prodüksiyonlar açısından, zamanla bir anahtar yapıt haline geldi. Bu filmin seyirciler tarafından tutulmasının nedeni, 50’li yılların sonunda ABD’de popüler olmaya başlayan Fransız “Nouvelle Vague” (Yeni Dalga) akımına (gerçekçi oyun, kişisel stil) yakınlığıdır.

1968: İkinci Prodüksiyonu Shadows filmiyle ulaştığı büyük başarı, Cassavetes’in büyük bir yapımcı şirketiyle kontrat imzalaması için basamak oldu. İki film projesinin yönetmenliğini üstlenmek üzere şirketle anlaştığı halde, film yapımında her türlü bağımsızlığı kuşkuyla karşılayan Hollywood sistemiyle bağdaşamadığı için, yalnız bir filmi tamamlayabildi. Bunun üzerine Cassavetes, bundan böyle kendi filmlerini ancak kendi rejisi altında gerçekleştirmeye karar verdi. Bu iş için gerekli parayı kazanabilmek için de Hollywood yapımı filmlerde oyunculuk yaptı. Cassavetes ilk filminden on yıl sonra, senaryosu da kendisine ait olan ikinci filmini tamamlayabildi. Artık çözülmek üzere olan 14 yıllık bir evliliği derinliğine ele alan Faces (Yüzler 1968) adlı bu film, ilk haliyle 14 saatlik bir seyirlikti. Kısaltılmış 130 dakikalık şekli Cassavetes’e üç Oscar adaylığı getirdiği gibi, bundan sonraki projesi için kasasını da doldurdu. Husbands (Kocalar, 1970) adlı film, bir arkadaşlarının ölümünü anlamsız birtakım faaliyetlerle hazmetmeye çalışan üç erkeğin öyküsüdür.

1970’ten Sonra: Toplumsal Gerçeğin Suretleri Bu dönem içerisinde Cassavetes görünürde özel öykülerle, Amerikan toplumunun durumunu yansıttığı birçok film çevirdi: Hayatı olabildiğince gerçeğe sadık olarak canlandırabilmek için dramatik gerilim öğesini arka plana itti. Minnie and Moskowit (Minnie ile Moskowitz, 1971) adlı filminde dışlanmış iki insanın duygusal portresini çizdi. 1974’te çektiği A Woman Under the Influence (Etki Altındaki Bir Kadın) filminde vasat Amerikalı ailede kadının durumunu irdeledi. Üçte biri el kamerasıyla çekilen bu filmin kahramanı Mabel, kendi benliğini bulmasına olanak tanımayan, evli kadın ve annelik rolünden memnun değildir.

1980’den Sonra: Konuların Genişlemesi 1980 yılında çektiği Gloria adlı filmde Cassavetes ilk kez kişilerin psikolojik portreleri yanında gerilim ve aksiyona da yer verdi. Bu filmde eski bir fahişe, bir Mafya baskınında sağ kalabilen tek kişiyi -altı yaşındaki bir oğlanı- kurtarıp serseri yatağı büyük kentte kaçacak bir delik arar. Bu film Berlin Film Şenliğinde Altın Ayı ile ödüllendirildi. Cassavetes ikinci ödülünü 1984’te Love Streams (Aşk Irmakları) adlı dramıyla kazandı. Buhranlı zamanlarında birbirlerine destek olmaya çalışan iki insanın psikolojik bir incelemesi olan bu filmde Cassavetes 1958’den beri evli bulunduğu ve hemen hemen bütün filmlerinde kadın başrol oyunculuğunu üstlenen Gena Rowlands ile ilk defa birlikte kameranın önüne geçti. Cassavetes’in son yönetmenlik çalışması Big Trouble (Büyük Bela, 1985) filmi oldu. Para ve başarıya ulaşma konusunu işleyen bu kara komedide para sıkıntısı içinde olan bir sigorta temsilcisi başarısız bir baskında, aslında parasını çalmayı tasarladığı şirketin kurtarıcısı rolüne itilir.

Cassavetes 59 yaşında Los Angeles/Kaliforniya’da sirozdan öldü.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

A Harfiyle Başlayan Biyografiler – Liste

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Ç Harfiyle Başlayan Biyografiler – Liste

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

D Harfiyle Başlayan Biyografiler – Liste

 

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Z Harfiyle Başlayan Biyografiler – Liste

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Y Harfiyle Başlayan Biyografiler – Liste

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

W Harfiyle Başlayan Biyografiler – Liste

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

V Harfiyle Başlayan Biyografiler – Liste

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

B Harfiyle Başlayan Biyografiler – Liste

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

E Harfiyle Başlayan Biyografiler – Liste

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

F Harfiyle Başlayan Biyografiler – Liste

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

G Harfiyle Başlayan Biyografiler – Liste

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

H Harfiyle Başlayan Biyografiler – Liste

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

I / İ Harfiyle Başlayan Biyografiler – Liste

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

J Harfiyle Başlayan Biyografiler – Liste

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

K Harfiyle Başlayan Biyografiler – Liste

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

L Harfiyle Başlayan Biyografiler – Liste

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

P Harfiyle Başlayan Biyografiler – Liste

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Q Harfiyle Başlayan Biyografiler – Liste

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,