Etiket: biyografisi ve siyasi kariyeri hakkında bilgi.

Edward Mandell House Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Edward Mandell HouseEdward Mandell House; (d. 26 Temmuz 1858, Houston, Texas – ö. 28 Mart 1938, New York kenti, ABD), ABD’li diplomat ve Başkan Woodrow Wilson’in danışmanı (1913-21). I. Dünya Savaşı’nı sona erdiren barış antlaşmalarının hazırlanmasında önemli rol oynamıştır.

Varlıklı bir kişi olan House, iş dünyasından politikaya geçti ve 1892-1904 arasında Texas valilerine danışmanlık yaptı. Bir Texas valisi tarafından onursal albay unvanıyla ödüllendirildi ve bu tarihten sonra Albay House adıyla anıldı. 1912’deki başkanlık seçimlerinde Demokrat Woodrow Wilson’in kampanyasında etkin olarak yer aldı ve Wilson’ in başkan seçilmesinden sonra, onun en güvenilir danışmanı oldu. Kongre liderleriyle çok iyi ilişkiler kurdu ve Wilson’in yasama programı için Kongre’nin desteğinin kazanılmasında önemli rol oynadı.

I. Dünya Savaşı’nm başlamasından sonra İngiliz, Fransız ve Alman hükümetleriyle kurulan ilişkilerde Wilson’i temsil etti. ABD’nin savaşta arabuluculuk yapmasının olanaklı olup olmadığını araştırmak amacıyla 1915 ve 1916’da bu ülkeleri ziyaret ettiyse de bu girişiminden herhangi bir sonuç alamadı. ABD’nin Almanya’ya savaş ilan etmesinden (6 Nisan 1917) sonra insan gücünün kullanımı, mali işler, levazım ve sevkıyat gibi konulardaki programlar arasında eşgüdüm sağlamak için İtilaf Devletleri temsilcileriyle görüşmeler yapmakla görevlendirildi. Başta Wilson’in barışa temel alınmak üzere önerdiği On Dört Madde’nin ana hatlarını açıkladığı konuşma olmak üzere, başkanın savaş dönemi konuşmalarının birçoğunun hazırlanmasına katkıda bulundu. Almanya’nın talebi üzerine barış koşullarının görüşülmesi için toplanan konferansta ABD’yi temsil etti (Ekim 1918). Bu konferans sırasında, İtilaf Devletleri liderlerini, hazırlanacak banş antlaşmasına temel olarak On Dört Madde’nin alınması konusunda ikna etti.

1919’daki Paris Barış Konferansı’na ABD delegesi olarak katıldı. Milletler Cemiyeti Sözleşmesi’nin taslağının hazırlanmasında Wilson ile birlikte çalıştı. Ama görüşmelerin ileri aşamalarında uzlaşmacı tutumu nedeniyle başkanın güvenini yitirmeye başladı. Wilson’la aralarındaki görüş ayrılıkları giderek derinleşti ve Versailles Antlaşması’ nın imzalanmasından (28 Haziran 1919) sonra ilişkileri tamamen koptu.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , ,

Hu Hanmin Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Hu Hanmin; (d. 9 Aralık 1879, Panya, Jiangxi eyaleti – ö. 12 Mayıs 1936, Guangzhou [Kanton], Çin), Çin’de 1920’lerin sonlarında Kuomintang hükümetinin denetimini ele geçirmek için Çan Kay-şek’le mücadele eden siyaset adamıdır.

Japonya’da eğitim gören Hu, Çinli milliyetçi önder Sun Yat-sen’in önderliğindeki devrimci örgüt Tongmeng hui’e (Birleşik Parti) 1905’te Tokyo’da kuruluşu sırasında katıldı. Kısa sürede partinin önde gelen sözcülerinden ve Sun’un başyardımcılarından biri oldu. 1911 Devrimi’nden sonra, Sun’un yeni cumhuriyetin geçici başkanı olmasıyla birlikte Hu da cumhurbaşkanı sekreterliğine atandı.

1913’te cumhurbaşkanı olarak Sun’un yerine geçen Yuan Shikai, Tongmeng hui’in eski üyelerini sindirmek amacıyla bir kampanya başlattı. Sun ve Hu ülkeden kaçmak zorunda kaldılar. İktidarı yeniden ele geçirmeye çalışan Sun, Kuomintang adıyla yeni bir devrimci parti kurdu ve Hu’ya gene en üst kademede görev verdi. Sun’un 1923’te Çin Komünist Partisi’yle (ÇKP) ittifaka girip Sovyetler’den askeri ve örgütsel yardım almaya başlamasından sonra Kuomintang, Guangzhou çevresindeki Güney Çin’i denetimi altına aldı.

Sun’un 1925’te ölmesinden kısa süre sonra Kuomintang ordularının başlattığı Kuzey Seferi, yerel diktatörleri etkisizleştirerek ülkenin bütünlüğünü sağladı. Yeni yönetimin önderliğinin başlıca adaylarından biri olan Hu, Kuomintang’ın iki fraksiyona bölündüğü 1927’de kısa bir süre iktidarı ele geçirdi. Daha sonra antikomünist sağ kanadın Orta Çin’de kurduğu hükümetin başkanlığına getirildi. Ama dört ay sonra sol kanat, kendi içindeki komünist üyeleri tasfiye ederek Kuomintang orduları komutanı Çan Kay-şek’in önderliğinde sağ kanatla yeniden birleşince Hu istifa etmek zorunda kaldı.

Eylül 1928’de yönetimin beş ana organından biri olan Yasama Konseyi’nin başkanı oldu. Bir anayasa hazırlanmasına karşı çıkması, Çan’la arasının açılmasına yol açtı; gerginlik 1931’de Hu’nun tutuklanmasıyla doruğa ulaştı. Bu olay, Kuomintang içinde büyük bir ayaklanmanın patlak vermesiyle sonuçlandı ve Çan, Hu’yu serbest bırakmak zorunda kaldı. Hu 56 yaşında geçirdiği bir felç sonucunda öldü.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , ,

Harold LeClair Ickes Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Harold LeClair Ickes; (d. 15 Mart 1874, Frankstown, Pennsylvania – ö. 3 Şubat 1952, Washington, D.C., ABD), Franklin D. Roosevelt döneminde New Deal (Yeni Düzen) programlarındaki çalışmalarıyla tanınan ABD’li siyaset adamıdır.

1907’de Illinois Barosu’na kabul edildi. Medeni haklar, sosyal yardım, belediye reformu ve kamu hizmetleri alanında yürüttüğü mücadelelerle tanındı. Uzun yıllar iki büyük siyasal parti arasında yalpaladıktan sonra, 1932 seçimlerinde liberal eğilimli Cumhuriyetçilerin Demokrat aday Roosevelt’i desteklemesinde önemli rol oynadı. Bu nedenle Roosevelt yönetiminde içişleri bakanlığına getirildi. New Deal’in önde gelen savunucuları arasında yer aldı ve Roosevelt’i yaşamı boyunca destekledi.

Bayındırlık İdaresi’nin (PWA) başkanı olduğu dönemde (1933-39) harcamalarda gösterdiği titizlik yüzünden projelerin gecikmesi ekonomide beklenen canlanmanın kısa sürede sağlanmasını önledi. Bununla birlikte yüksek bedelli ihalelerinin hiçbirinde yolsuzluk görülmedi. Ayrıca elektrik fiyatlarında yaptığı düzenlemelerle tüketicileri koruyucu önlemler aldı.

Başkanlık kampanyaları sırasında Cumhuriyetçi adaylara yönelttiği karalayıcı eleştirilerin yanı sıra bazı Demokrat yöneticilerle giriştiği sert tartışmalarla da ün yaptı. Başkan Harry S. Truman ile anlaşmazlığa düşünce Şubat 1946’da istifa eti. Döneminin önde gelen kişilerine ilişkin düşüncelerini içeren The Secret Diary of Harold L. Ickes (1953-54, 3 cilt; Harold L. Ickes’in Gizli Güncesi) adlı güncesi ölümünden sonra yayımlandı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Nikolay Pavloviç İgnatyev Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Nikolay Pavloviç İgnatyev; (d. 29 Ocak 1832, Petersburg – ö. 3 Temmuz 1908, Krupoderintsi, Rus Çarlığı), Panslavizm yanlısı Rus diplomat ve devlet adamıdır. Çar II. Aleksandr döneminde (1855-81) Rusya’nın Asya’ya yönelik dış politikasının belirlenmesinde önemli rol oynamıştır.

On yedi yaşındayken Rus Muhafız Alayı’nda subay oldu. Diplomatlık mesleğine, Kırım Savaşı’ndan sonra düzenlenen Paris Kongresi’ne (1856) katılarak başladı. 1858’de diplomatik bir görevle gittiği Orta Asya’da Buhara hanı ile bir dostluk ve ticaret antlaşması imzaladı. Ertesi yıl, Rusya’ nın Çin ile olan doğu sınırını belirleyen bir antlaşma yapmak üzere Pekin’e gönderildi. Yürüttüğü görüşmelerde uzun süre ilerleme sağlayamadı. Ama Fransa ve İngiltere’nin Pekin’i kuşatmasından (1860) yararlanarak, Çinlileri Rusya’nın dost bir güç olduğuna ikna etti ve Pekin Antlaşması’nı (1860) imzalamayı başardı. Çin bu antlaşmayla, Ussuri (Vusuli) Irmağı ile Büyük Okyanus arasında kalan bölgenin ve Amur Irmağının sol yakasındaki toprakların Rusya’ya bırakılmasını kabul etti. Antlaşmanın ardından yeni elde ettiği topraklar üzerinde Vladivostok kentini kuran Rusya, böylece Kuzey Pasifik bölgesindeki en büyük güç haline geldi.

İgnatyev, ülkesine döndükten sonra Dışişleri Bakanlığı’nda Osmanlı Devleti ve Uzakdoğu ülkeleriyle Rusya arasındaki ilişkilerin yürütülmesinden sorumlu Asya bölümünün başına getirildi.

1864’te, İstanbul’a büyükelçi olarak atandı. Panslavizmden büyük ölçüde etkilenmiş olan İgnatyev bu görevi sırasında, Osmanlı Devleti içindeki Hristiyan Slavları kurtarmak umuduyla, özerk Sırbistan Prensliği’ nin Osmanlılara karşı açtığı savaşı (1876-77) ve Bulgarların başlattığı ayaklanmayı (1876) destekledi. Ama her iki girişim de başarısızlığa uğradı. Rusya’nın zaferiyle sonuçlanan 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra imzalanan ve Sırbistan’a tam bağımsızlık tanınması ile Bulgaristan’ın Osmanlı Devleti’ne vergi veren özerk bir prenslik durumuna getirilmesini öngören Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması’nın (1878) görüşmelerine katıldı. Ama bu antlaşmaya karşı çıkan Batılı ülkelerin, Ayastefanos Antlaşması’nı geçersiz kılan ve Rusya açısından daha olumsuz koşullar içeren Berlin Antlaşması’nı (1878) imzalamalarını engelleyemeyince istifa etmek zorunda kaldı.

III. Aleksandr’ın tahta çıkmasından sonra, içişleri bakanlığına getirildi. Bu görevi sırasında olası devrimci ayaklanmalara karşı olağanüstü önlemler yürürlüğe koydu ve Yahudilere karşı sürdürülen pogrom’lara (1881) göz yumdu. Öte yandan kendisinden önceki içişleri bakanının hazırladığı, serfliği kaldıran yasanın (1861) yürürlüğe konması gibi çeşitli reformlar başlattı.

1882’de çara 17. yüzyılda etkinlik gösteren zemski sobor’u (ülke meclisi) yeniden kurmasını önerdi. İgnatyev’in ülkede anayasal bir monarşi yönetiminin kurulmasını amaçladığını düşünen Çar III. Aleksandr onu içişleri bakanlığından uzaklaştırdı (Mayıs 1882). İgnatyev daha sonra Rusya’nın Orta Asya topraklarının yönetimi için reform programı hazırlamakla görevli komitenin başkanı oldu (1884). Ama bir daha önemli bir yönetim görevi almadı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Ahmet Tevfik İleri Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Ahmet Tevfik İleri; (d. 1911, Hemşin, Rize – ö. 31 Aralık 1961, Ankara), siyaset ve devlet adamıdır. 1950-60 arasında Adnan Menderes başkanlığında kurulan DP hükümetlerinde milli eğitim, ulaştırma, bayındırlık ve devlet bakanlıklarında, ayrıca başbakan yardımcılığında bulunmuştur.

1927’de girdiği Mühendis Mektebi’nde Talebe Cemiyeti başkanı seçildi. Daha sonra Milli Türk Talebe Birliği başkanlığında bulundu. Yükseköğrenimini tamamladıktan sonra Erzurum’da karayolları kontrol mühendisi olarak çalışmaya başladı. 1933-37 arasında gönüllü öğretmenlik yaptı; 1937-46 arasında Çanakkale ve Samsun’da devlet memurluklarında bulundu. 1946’da Demokrat Parti’nin (DP) kuruluş çalışmalarına katıldı. 1950 seçimlerinde Samsun’dan DP milletvekili (seçilerek TBMM’ye girdi. 27 Mayıs 1960 hareketinden sonra Yassıada’ da Yüksek Adalet Divanı’nda yapılan yargılama sonunda çarptırıldığı ölüm cezası ömür boyu hapse çevrildi. Cezasını çekmekte olduğu Kayseri Cezaevi’nde hastalandı ve tedavi için götürüldüğü Ankara’da öldü.

İleri, milli eğitim bakanlığı döneminde din derslerinin ilkokul öğrenim programına alınması (1951), köy enstitülerinin öğretmen okullarıyla aynı statü içinde birleştirilmesi, Türk Kültür Eserleri’nin yayımına başlanması (1951), bakanlıkça yayımlanmakta olan İnönü Ansiklopedisi’nin Türk Ansiklopedisi adıyla çıkarılması (Mart 1951), imam hatip okullarının (1951-52) ve İslam enstitülerinin açılması (1959-60) gibi uygulamalarıyla Türk siyasal yaşamında adından söz ettirmiştir.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , ,

Inukai Tsuyoshi Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Inukai Tsuyoshi; (d. 1855, Okayama – ö. 15 Mayıs 1932, Tokyo, Japonya), Japon siyaset adamı ve başbakandır. Suikast sonucu öldürülmesiyle II. Dünya Savaşı öncesi dönemde Japonya’da parlamentoya dayalı hükümetler uygulaması son bulmuştur.

Bir samurai (savaşçı) ailesinden gelen İnukai, meslek yaşamına gazete muhabiri olarak başladı. Yandaşı olduğu demokrat siyaset adamı Okuma Şigenobu başkanlığındaki hükümette eğitim bakanı oldu (1898). Ardından Meşrutiyetçi Ulusal Parti adlı yeni bir siyasal parti kurdu. 1913’te, Başbakan Katsura Taro’nun baskıcı yönetimine karşı düzenlenen kitlesel protesto gösterilerine önderlik ederek Katsura’nın başbakanlıktan istifa etmesinde önemli rol oynadı. Katsura’ nın istifasıyla, hükümet üyelerinin Japon Parlamentosu’nda (Kokkai) çoğunluğa sahip partiler tarafından seçilmesi uygulamasının yerleşmesi yolunda önemli bir adım atılmış oldu.

1922’de Reform Kulübü adlı bir başka siyasal parti kuran İnukai, ertesi yıl ulaştırma bakanı olarak yeniden hükümete girdi. Ama 1924’te hükümetten ayrılarak Japonya’nın en büyük siyasal partisi Meşrutiyetçi Yönetim Dostları’na katılması, koalisyon hükümetinin dağılmasıyla sonuçlandı. 1929’da Meşrutiyetçi Yönetim Dostları’nın başkanlığına seçildi.

1931’de Japon birliklerinin Çin’in Mançurya’daki eyaletlerini (Kuzeydoğu Eyaletleri) işgal etmeleri, II. Dünya Savaşı sırasında Pasifik bölgesinde çıkacak çatışmaları hazırlayan olayların ilki oldu. Hükümetin bu olay nedeniyle istifa etmesi üzerine başbakanlığa getirilen İnukai, Japon ekonomisinin içinde bulunduğu bunalımı aşmak amacıyla, ilk iş olarak Japon parasını altın standardı sisteminden çıkardı. Bu kararın ardından ekonomide yaşanan ihracat patlaması, Japonya’ nın Büyük Bunalım’ı aşarak ekonomisini yeniden canlandıran ilk ülke olmasında belirleyici rol oynadı.

Ordunun yönetime el koymak için düzenlediği çeşitli girişimlere var gücüyle karşı koyan İnukai, Çin hükümetiyle görüşmelerde bulunmak üzere bu ülkeye bir temsilci yollamaya hazırlandığı ve ordunun etkinliklerini denetim altına almak için çeşitli girişimlerde bulunduğu bir sırada, aşırı milliyetçi deniz subaylarının düzenledikleri bir darbe girişimi sırasında öldürüldü.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Jacobo Arbenz Guzmán Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Jacobo Arbenz Guzmán; (d. 14 Eylül 1913, Quezaltenango, Guatemala – ö. 27 Ocak 1971, México), asker, siyasetçi ve 1950-54 arasında Guatemala devlet başkanıdır. Yaptığı ekonomik ve toplumsal reformlar komünistlerin desteğini kazanmasına, ama ordu tarafından da devrilmesine yol açtı.

Guatemala’ya göç etmiş İsviçreli bir eczacının oğlu olan Arbenz, Guatemala Ulusal Askeri Akademisi’nde eğitim gördü. 1944’te Guatemala diktatörü Jorge Ubico’yu deviren subaylar grubuna katıldı. 1949’da Juan José Arévalo hükümetinde savaş bakanı oldu. Kasım 1950’de devlet başkanlığına yükseldi. Bu göreve gelişinde, orduyla sol kanat partilerinden başka, onun işçi örgütlerinin etkisini artırmaya ve topraksız Yerlilere büyük topraklar dağıtmaya yönelik politikasını coşkuyla onaylayan Guatemala Komünist Partisi’nin de desteğini gördü.

Arbenz’in radikal politikaları, özellikle de United Fruit Company’nin Guatemala’daki mal varlığının büyük bölümüne karşılıksız el konmasına izin veren yasayı geçirmesi, Mart 1954’te Caracas’ta yapılan 10. Amerika Kıtası Konferansı’nda, ABD tarafından komünistlikle suçlanmasına yol açtı. Bundan üç ay sonra, Albay Carlos Castillo Armas tarafından devrildi ve Meksika’ya kaçmak zorunda kaldı. 1957’de Uruguay’a, oradan da Küba’ya gitti. Sonra yeniden Meksika’ya döndü.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Francesco Saverio Nitti Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Francesco Saverio Nitti; (d. 19 Temmuz 1868, Melfi – ö. 20 Şubat 1953, Roma, İtalya), I. Dünya Savaşı’ndan hemen sonra bir yıl süreyle başbakanlık yapan İtalyan devlet adamıdır.

Bir süre gazetecilik yaptıktan sonra ekonomi profesörü oldu. 1904’te milletvekili seçildi. Liberallerin sol kanadında yer alan Nitti, 1911-14 arasında tarım, sanayi ve ticaret bakanlığı, 1917-19 arasında da hazine bakanlığı yaptı. Haziran 1919’da, İtalya’nın toprak taleplerinin öteki itilaf devletlerince reddedildiği, içte ise savaşın ve asker terhisinin yarattığı ekonomik ve mali sorunların derinleştiği bir ortamda savaş dönemi başbakanı Vittorio Emanuele Orlando’nun yerine başbakan oldu. Nispi temsil sisteminin ilk kez uygulandığı 15 Ağustos 1919 seçimlerinde İtalyan Sosyalist Partisi ve İtalyan Halkçı Partisi (sonradan Hıristiyan Demokrat Parti) oylarını önemli ölçüde artırarak mecliste sırasıyla 156 ve 100 sandalye kazandılar. Nitti’nin bu iki partiyi istikrarlı bir hükümetin kurulması konusunda uzlaştıramaması, bütün ülkeyi saran grevler dalgası ve Mussolini önderliğindeki faşistlerin çıkardığı karışıklıklar Nitti hükümetini olduğu kadar demokrasiyi de kökünden sarstı. 9 Haziran 1920’de başbakanlıktan istifa eden Nitti, 1921’de yeniden parlamentoya seçilerek 1924’e değin milletvekilliği yaptı. Mussolini’nin iktidara gelmesinden sonra yapılan 1924 seçimlerine katılmadı. Çok geçmeden İtalya’dan ayrılarak yıllarca Fransa’da sürgün yaşadı. II. Dünya Savaşı sırasında Ağustos 1943’te Almanlar tarafından tutuklandı ve özgürlüğüne kavuştuğu 1945’e değin Avusturya’da gözaltında tutuldu. Haziran 1948’de Senato’ya seçildi. Nitti’nin Türkçede Bolşeviklik, Faşistlik ve Demokrasi adlı bir yapıtı yayımlanmıştır (1934).

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Onn Jaafar Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Onn Jaafar; (d. 1895, Johor Bahru – ö. 19 Ocak 1962, Johor Bahru, Malezya), Malaya Federasyonu’nun kurulmasında ve Merdeka (Bağımsızlık) hareketinde önemli rol oynayan Malay siyaset adamıdır.

İngiltere’de öğrenim gördü ve bir süre Johor’da hükümet görevlisi olarak çalıştı.Daha sonra gazeteciliğe başlayarak, Lem-baga Melayu ve W arta Malaya adlı gazeteleri çıkardı. II. Dünya Savaşı’ndan sonra siyasete atıldı. İngilizlerin yarımadayı tek bir sömürge yönetimi altında birleştirme planına karşı çıkarak, ekonomik bakımdan güçlü olan Çinli ve Hintlilere hükümette yer verilmesiyle Malay ırkının yok olacağını savundu ve birliğe karşı girişilen protesto hareketlerinin başını çekti. Mart 1946’da birliğe karşı çıkan 40’tan fazla Malay örgütünün katıldığı bir toplantı düzenleyerek, yalnızca Malay halkının çıkarlarını temsil eden bir siyasal parti olan Birleşik Malaylar Ulusal Örgütü’nü (UMNO) kurdu. Birlik planından vazgeçilince, Johor sultanı tarafından başbakanlığına (mentri besar) getirildi. Malaya Federasyonu’nun kurulmasından sonra da içişleri bakanı oldu (Şubat 1948).

Başlangıçta Malay çıkarlarının savunucusu olarak tanınmasına karşın, sonradan parti üyeliğinin bütün halklara açık olmasını savunmaya başladı ve bu önerisi reddedilince 1951’de UMNO’dan ayrıldı. Yerine, daha sonra Malezya başbakanı olan Tunku Abdurrahman geçti. Onn, 1953-55 arasında Malaya’nın Bağımsızlığı Partisi ve Ulusal Parti adını taşıyan iki siyasal parti kurdu. Ama bu partilerden hiçbiri Abdurrahman’ ın kurduğu yeni İttifak Partisi karşısında etkili olamadı ve zamanla siyasal yaşamdan silindi.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Julius Nyerere Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Julius Nyerere; (d. Mart 1922, Butiama, Tanganika, ö. 14 Ekim 1999, Londra, Birleşik Krallık), bağımsız Tanganika’nın ilk başbakanı (1961), Tanzanya’nın ilk cumhurbaşkanı (1964) ve Afrika Birliği Örgütü’nün (OAU) önde gelen kurucularındandır.

Zanaki kabilesi reisinin oğluydu. Uganda’ da öğrenim gördü ve Katolikliği benimsedi. Çeşitli Katolik okullarında öğretmenlik yaptıktan sonra Edinburgh Üniversitesi’ne girdi. 1952’de üniversitenin beşeri bilimler bölümünü bitirdi.

Siyasal yaşama girdiğinde, İngiltere’nin Milletler Cemiyeti adına yürüttüğü manda yönetimi sona ermiş, Tanganika Birleşmiş Milletler vesayet bölgesi olmuştu. Bağımsızlık sürecini hızlandırmak amacıyla Nyerere, Tanganika Afrika Birliği’ne katıldı ve birliğin başkanı oldu. 1954’te de örgütü Tanganika Afrika Ulusal Birliği’ne (TANU) dönüştürdü.

1955 ve 1956’da New York’a giderek Birleşmiş Milletler Vesayet Meclisi’nde ülkesinin bağımsızlık isteğini dile getirdi ve bağımsızlık için tarih belirlenmesini istedi. İngiliz yönetimi bu isteği reddetti, ama Nyerere’nin ülkesindeki etkisini göz önünde bulundurarak anu Yasama Meclisi üyeliğine atadı. 1957’de Nyerere, bağımsızlığa geçiş sürecinin ağır ilerlemesini protesto etmek amacıyla meclis üyeliğinden ayrıldı. 1958’de Afrikalı, Asyalı ve Avrupalıların temsil edilmesini öngören seçim tasarısını kabul etti. Seçimlerde üç toplumdan da aday gösteren TANU büyük bir zafer kazandı. Tanganika, Eylül 1960’ta kendi kendini yöneten bir ülke, Nyerere de bakanlar kurulu başkanı oldu. Aralık 1961’de bağımsız Tanganika’nın ilk başbakanı, ülkede cumhuriyet ilan edilince de ilk cumhurbaşkanı seçildi. 1964’te ise Tanganika ve Zengibar’ın birleşmesiyle kurulan Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı oldu. 1965’te gene aynı göreve seçildi. 1970, 1975 ve 1980 seçimlerinde de yerini korudu. 1985’te cumhurbaşkanlığından kendi isteğiyle ayrıldı. Ama 1990’a değin Tanzanya Devrimci Partisi’nin başkanlığı görevini sürdürdü.

Nyerere’nin etkisi Doğu Afrika sınırlarını aşmıştı. Kuzey Rodezya (bugün Zambia) beyaz yönetimi Kenneth Kaunda’nın örgütüne karşı baskıcı önlemler almaya kalktığında, Nyerere, gerektiğinde sının geçmeye hazır 5 bin silahsız gönüllüyü seferber etti. Sonuçta Kaunda, gönüllüleri yardıma çağırmaya gerek kalmadan bağımsız Zambia’nın ilk başbakanı oldu. Nyerere, çağdaş Pan-Afrika hareketinin önderlerinden biri olarak 1970’lerde Afrika’nın siyasal yaşamında önemli rol oynadı. Güney Afrika’nın apartheid politikasına karşı ekonomik ve siyasal baskı uygulanmasını savundu ve Afrika’nın barış içinde kalkınması yolunda Siyah-beyaz işbirliği çağrısını yapan Lusaka Manifestosu’nun hazırlanmasında etkili oldu. Rodezya (bugün Zimbabve), Güney Afrika Cumhuriyeti ve Namibia’da (Güney Batı Afrika) beyaz egemenliğine son verilmesini savunan beş Afrikalı devlet başkanının oluşturduğu gruba önderlik etti. 1974 ve 1981’deki kuraklıklar ve Uganda devlet başkanı İdi Amin’le Tanzanya arasında çıkan anlaşmazlık bu dönemin başlıca ekonomik ve siyasal sorunları oldu. 1972’de Amin’in bütün Asyalıları Uganda’dan sürdüğünü açıklaması üzerine, Nyerere Amin’i ırkçılıkla suçladı. 1975’te, Nyerere OAU’ nun Uganda’nın Kampala kentinde yapılacak zirve toplantısını boykot etti. Uganda birlikleri 1978’de Tanzanya’nın bir bölümünü işgal etti; ertesi yıl da Tanzanya ordusu, Amin yönetimini devirmeyi amaçlayan yerel bir harekete destek vermek amacıyla Uganda’ya girdi. Bu müdahale, 1980’de Milton Obote’nin Uganda’ya dönmesini sağladı.

Nyerere, bağımsız bir ekonomi kurma çabasındaki genç bir ülkenin, seçim yaparak temellerinin sarsılmasına izin veremeyeceği gerekçesiyle Afrika için tek parti sistemini savundu. Ama 1971’de, en yakın çalışma arkadaşlarından bazısının vatana ihanet suçuyla yargılanması, özellikle de yargılanmanın gizli yapılan tek celsede sonuçlandırılarak sanıkların ömür boyu hapse mahkûm edilmesi bu sistemin sakıncalarını ortaya koydu. Tanzanya ancak 1990’ların başlarında çok partili demokrasiye geçiş yolunda adımlar atmaya başladı. Ayrıca Nyerere, Afrika için milliyetçiliğin geçerli olamayacağını, siyasal hareketlerin ulusal devlet zaafından kurtulup bunu bütün kıtanın birleşmesi için bir araç olarak görmesi gerektiğini savundu. Uhuru na Umoja (1967; Özgürlük ve Birlik), Uhuru na Ujamaa (1968; Özgürlük ve Sosyalizm), Uhuru na Maendeleo (1973; Özgürlük ve Kalkınma) gibi kitapları bulunan Nyerere, Shakespeare’in Venedik Taciri ve Julius Caesar adlı oyunlarını da Svahili diline çevirmiştir.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Daniel O’Connell Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Daniel O’Connell; (d. 6 Ağustos 1775, Cahirciveen yakınları, Kerry, İrlanda – ö. 15 Mayıs 1847, Çenova, Sar-dinya Krallığı), 19. yüzyılda İngiliz Avam Kamarası‘na seçilen ilk büyük İrlandalı önderdir.

Fransız Devrimi’nin başlaması üzerine Fransa’da Douai’daki Katolik okulunda sürdürdüğü öğrenimini yarıda bırakarak Londra’ya döndü. Orada hukuk öğrenimi gördü ve 1798’de İrlanda barosuna kabul edildi. Mahkemelerde etkileyici konuşmalar yaparak ulusal haklar konusunu dile getirdi. 1797’den beri Birleşik İrlandalılar Derneği’nin üyesi olmasına karşın 1798’deki İrlanda ayaklanmasına katılmayı reddetti. 1 Ağustos 1800’de çıkarılan Birleşme Yasası’yla İrlanda Parlamentosu’nun feshedilmesi üzerine, Britanya Parlamentosu’nun İrlanda halkını temsil edebilmesi için Katolik karşıtı yasaları kaldırması gerektiğini savundu. Katoliklere siyasal hakların tanınması için ülke çapında toplantılar düzenledi.

O’Connell 12 Mayıs 1823’te, Richard Lalor Sheil’le (1791-1851) birlikte Katolik Birliği’ni kurdu. İngiltere hükümeti İrlandalı papazların, avukatların ve aydınların desteğini kazanarak kısa sürede güçlenen bu örgütü kapatmayı göze alamadı. 1826’da Yeni Katolik Birliği adını alan örgüt, seçimlerde büyük toprak sahiplerince desteklenen adayların yenilgiye uğratılmasında önemli rol oynadı. Katolik olduğu için parlamentoya girme hakkı olmayan O’Connell Temmuz 1828’de Clare ilinden seçimlere katılarak İngiliz hükümetinin desteklediği aday karşısında zafer kazandı. Bu durum İngiltere başbakanı Wellington 1. dükü Arthur Wellesley’i Katoliklere seçme ve seçilme hakkını tanıyan 1829 tarihli Özgürlük Yasası’nı çıkarmaya yöneltti. Böylece parlamentoya giren O’Connell, Nisan 1835’te, muhafazakâr Robert Peel hükümetinin devrilmesinde etkili oldu. Whig Partisi ile bir anlaşma yaparak, reformların uygulamaya konması karşılığında İrlanda’da düzenin sağlanmasına yardımcı olmayı kabul etti. Böylece yandaşlarıyla birlikte Melbourne 2. vikontu William Lamb’in önderliğindeki Whig hükümetini destekleyerek, bu hükümetin 1835-41 arasında görevde kalmasını sağladı. Ama Whig’lerin de İrlanda’daki koşullan düzeltmeye yanaşmadığını görünce Britanya ve İrlanda parlamentolarının ayrılması için kitle gösterilerine d”yalı bir kampanya başlattı. Bozgunculuk yaptığı gerekçesiyle üç ay süreyle (Haziran-Eylül 1844) hapsedildi. Daha sonra sağlığı hızla bozulduğundan etkinliğini sürdüremedi. Ulusal mücadelenin önderliğini Yeni İrlanda adlı radikal hareket üstlendi.

O’Connell’in yaşamını konu alan yapıtlar arasında oğlunun yazdığı The Life and Speeches of Daniel O’Connell, M. P. (1846; Daniel O’Connell’in Yaşamı ve Yapıtları) ve Denis Rolleston Gwynn’in yazdığı Daniel O’Connell, The Irish Liberator (1930; Daniel O’Connell, İrlandalı Kurtarıcı) sayılabilir.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Vittorio Emanuele Orlando Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Vittorio Emanuele Orlando; (d. 19 Mayıs 1860, Palermo – ö. 1 Aralık 1952, Roma), İtalyan devlet adamıdır. I. Dünya Savaşı’nın son yıllarında başbakanlık yapmış ve Paris Barış Konferansı’nda İtalyan heyetine başkanlık etmiştir.

Eğitimini Palermo’da tamamladı. Seçim reformu ve devlet yönetimi konularında yazdığı makalelerle adını duyurdu. 1897’de Millet Meclisi’ne seçildi. 1903-05 arasında eğitim, 1907-09 arasında adalet bakanlığı yaptı. 1914’te yeniden adalet bakanı oldu. İtalya’nın savaşa girmesini (Mayıs 1915) destekledi ve İtalyan kuvvetlerinin Ekim 1917’deki Caporetto Çarpışması’nda Avusturyalılar karşısında uğradığı yenilgiyi izleyen bunalım sırasında başbakanlığa atandı. Halkı bir kez daha seferber edip savaşın kazanılmasında önemli rol oynadı.

Savaştan sonra katıldığı Paris ve Versailles’daki barış görüşmeleri sırasında müttefikleriyle, özellikle de ABD başkanı Woodrow Wilson’la, eski Avusturya topraklan üzerindeki İtalyan talepleri konusunda ciddi biçimde anlaşmazlığa düştü. Bütün çabalarına karşın müttefiklere ödün verdirememesi konumunu sarstı ve 19 Haziran 1919’da başbakanlıktan istifa etti. Aralık 1919’da Millet Meclisi başkanlığına seçilen Orlando, işçi örgütleriyle Benito Mussolini önderliğindeki faşistler arasındaki çatışmada önce Mussolini’yi destekledi. Ama Sosyalist önder Giacomo Matteotti’nin faşistler tarafından öldürülmesinden sonra Mussolini’den desteğini çekti. Sicilya’da yapılan yerel seçimlerde faşistlere muhalefet etti ve faşistlerin seçim hilelerini protesto amacıyla 1925’te Parlamento’dan istifa etti.

II. Dünya Savaşı’nın sonuna değin siyasal yaşamın dışında kaldı. Roma’nın kurtarılmasından sonra Danışma Meclisi üyeliğine, Haziran 1946’da da Kurucu Meclis başkanlığına getirildi. Barış antlaşmasının bazı koşullarına karşı çıkması 1947’de istifasına yol açtı. 1948’de yeni İtalyan Senatosu’na seçildi. Aynı yıl cumhurbaşkanlığına adaylığını koyduysa da Luigi Einaudi karşısında seçimi kaybetti.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Aleksey Fyodoroviç Orlov Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Aleksey Fyodoroviç Orlov; (d. 19 Ekim 1786, Moskova – ö. 21 Mayıs 1861, Petersburg), Çar I. Nikolay (hd 1825-55) ve II. Aleksandr’a (hd 1855-81) iç ve dış golitika konularında danışmanlık yapan Rus subay ve devlet adamıdır.

II. Yekaterina’nın sevgilisi Grigori Grigoryeviç Orlov’un yeğeni ve Kont Fyodor Grigoryeviç’in evlilik dışı oğluydu. Yekaterina’nın gözetimi altında yetişti. 1804’te orduya girdi ve Napoléon Savaşları (1800-15) sırasında, Rusya’nın 1805’ten sonraki bütün seferlerine katıldı. Birçok Rus subayının benimsediği radikal görüşlere karşı çıkan Orlov, 1825’te anayasal bir yönetim kurmayı amaçlayan Dekabristlerin başlattığı ayaklanmanın bastırılmasında görev aldı. Bu başarısı karşılığında Nikolay tarafından kont yapıldı.

Daha sonra Osmanlı-Rus Savaşı‘na (1828-29) katıldı ve korgeneralliğe yükseldi. 1829’da Edirne Antlaşması‘nı imzalayan Rus heyetine başkanlık etti. Polonya’da 1830-31’de başlayan ayaklanmanın bastırılmasına katıldı. 1833’te Rusya’nın Karadeniz’deki donanmasının komutanlığına getirildi ve aynı zamanda büyükelçi olarak Osmanlı Devleti’ne gönderildi. Aynı yıl, Osmanlı Devleti ile Hünkâr İskelesi Antlaşması‘nı imzaladı. Bir süre sonra I. Nikolay’ ın en güvendiği danışmanlarından biri olan Orlov 1839-42 arasında köylülerin yaşam koşullarını düzeltecek bazı reformların yapılmasını öneren gizli bir komitede görev aldı ve zamanının büyük bölümünü çarla geçirerek iç ve dış politikaların belirlenmesinde önemli rol oynamaya başladı. 1854’te, Kırım Savaşı‘nın (1853-56) başlamasından sonra Nikolay tarafından savaşta Avusturya’nın tarafsız kalmasını sağlamak için Viyana’ya gönderildi. Ama, bu görevde başarılı olamadı ve savaştan sonra Paris Antlaşması (1856) görüşmelerini yürüttü. Rusya’ya döndükten sonra, Çar II. Aleksandr tarafından prens yapıldı; ayrıca hem Devlet Konseyi’nin, hem de Bakanlar Kurulu’nun başkanlığına getirildi. 1858’de serilere özgürlük tanınmasıyla ilgili sorunları inceleyen bir komitenin başkanlığını üstlendi. Tutucu görüşleriyle tanınan Orlov, bütün çabalarına karşın, ölümünden birkaç ay önce serfliğin kaldırılmasına engel olamadı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Mihail Bakunin Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Mihail Aleksandroviç Bakunin; (d. 30 Mayıs 1814, Premuhine, Rusya – ö. 1 Temmuz 1876, Bern), anarşizmin 19. yüzyıldaki başlıca kuramcılarından biri olan Rus siyaset adamıdır. Karl Marx ile anlaşmazlığı, Avrupa devrimci hareketinde yıllarca süren bir bölünmeye yol açmıştır.

Bakunin, Tverli (sonradan Kalinin) bir küçük toprak sahibinin en büyük oğluydu. Kırsal bir çevrede yetişen Bakunin, kendisine, küçük erkek kardeşlerinden yaşça daha yakın olan dört kız kardeşine derin bir bağlılık duyuyordu. Asi kişiliğinin ilk belirtileri Petersburg’daki topçu okulunda ortaya çıktı; okulu bitirdikten sonra Polonya sınırındaki bir birliğe gönderilen Bakunin, komutanlarından izin almadan ordudaki görevinden ayrıldı ve asker kaçağı olarak yakalanmaktan güçlükle kurtuldu. İzleyen beş yıl boyunca kendini Premuhine ve Moskova’daki çalışmalarına verdi. Premuhine’de Alman felsefecilerden Fichte ve Hegel’in yapıtlarını inceledi; Moskova’da ise edebiyat çevrelerine girdi ve eleştirmen V. G. Belinski, yazar İvan Turgenyev ve yayımcı Aleksandr Herzen ile tanıştı. Düşüncelerini henüz sistemleştiremediği 1840’ta, öğrenimini tamamlamak için Berlin’e gitti. Orada, Hegel’in radikal izleyicileri olan Genç Hegelcilerin etkisinde kalan Bakunin, 1842’de Dresden’e taşındıktan sonra, radikal bir dergide ilk devrimci bildirisini yayımladı. Bildirinin sonunda Bakunin’in şu ünlü aforizması yer alıyordu: “Yıkıcı tutku aynı zamanda yaratıcı bir dürtüdür.” Bu bildiri üzerine çarlık yönetimi Bakunin’in Rusya’ya dönmesini emretti; bu emre uymayınca da pasaportu elinden alındı.

Kısa bir süre İsviçre ve Belçika’da kaldıktan sonra Paris’e yerleşti ve orada aralarında Pierre-Joseph Proudhon ve Karl Marx‘ın da bulunduğu Fransız ve Alman sosyalistleriyle tanıştı. Gene Paris’te tanıştığı Polonyalı göçmenlerin etkisiyle, toplumsal devrim düşüncesini Slav halklarının ulusal bağımsızlık davasıyla birleştirdi. 1848 Şubat Devrimi sırasında Paris’teki sokak çatışmalarına birkaç gün boyunca büyük bir coşkuyla katıldıktan sonra, Polonya ve Almanya’da da ayaklanmalar başlatmak umuduyla Doğu Avrupa’ya geçti. Haziran 1848’de Prag’daki Slav Kongresi’ne katıldı; Kongre Avusturya birliklerinin kenti topa tutmasıyla sona erdi. Bakunin, bu olaydan sonra çekildiği Almanya’nın Anhalt-Köthen kentinde, 1848 sonunda ilk bildirgesini yayımladı. “Slav Halklarına Çağrı” başlığını taşıyan bu bildirgede, artık devrimci niteliğini yitirmiş olan burjuvazinin karşı devrimci bir güç durumuna geldiğini belirten Bakunin, Habsburg hanedanının yıkılması ve Orta Avrupa’da bağımsız bir Slav federasyonunun kurulması için çağrıda bulunuyor ve köylülerin, özellikle de ayaklanma geleneği bulunan Rus köylüsünün, gelecekteki devrimin temel gücü olduğuna ilişkin inancını dile getiriyordu.

Mayıs 1849’da, Dresden’deki ayaklanmaya katılan Bakunin, bu kez tutuklanmaktan kurtulamadı. Saksonyalı yetkililer tarafından Avusturyalılara teslim edildi ve bir süre Avusturya’da hapsedildikten sonra Rusya’ ya gönderildi. Mayıs 1851’de Petersburg’daki Petro-Pavlovsk Kalesi’ne hapsedildi ve orada polis şefinin isteği üzerine çelişkili ifadeler içeren bir itirafname hazırladı. 1921’e değin yayımlanmayan bu itirafnamede, yıkıcı eylemlerinden duyduğu pişmanlığı belirtiyor ve affedilmesini istiyordu. İtirafnamede yer yer de eylemlerini savunan Bakunin’in, Slavlara olan bağlılığını ve Alman düşmanlığını öne çıkarttığı cümleler, çarın ilgisini çekip onayını kazandıysa da serbest bırakılmasına yetmedi. Üç yıl daha Petro-Pavlovsk Kalesi’nde, bir üç yıl da Schlisselburg’daki bir kalede hapsedilen Bakunin’in sağlığı, hapishanenin kötü koşulları nedeniyle hızla bozuldu. 1857’de serbest bırakılarak Sibirya’ya sürgüne gönderildi ve orada Polonyalı bir tüccarın kızıyla evlendi. Bakunin, annesinin kuzeni olan Doğu Sibirya valisinden, Amur Irmağının aşağı çığırına doğru, iş gezisi görünümü verdiği bir yolculuğa çıkabilmek için 1861’de gerekli izni aldı. Bir Rus gemisiyle kıyıya ulaştıktan sonra, Japonya’ya giden bir gemiye binerek Amerika üzerinden İngiltere’ye gitti.

1861 sonunda Londra’ya gelen Bakunin, orada en son 1847’de Paris’te gördüğü Herzenle yeniden bir araya geldi. O dönemde, Londra’da Rusça yayımlanan Kolokol (Çan) adlı gazetenin yayın yönetmeni olan Herzen’in, Rus göçmenler arasında önemli bir yeri vardı. Londra’da geçirdiği 14 ay sırasında Bakunin’in Herzen’le arası onulmaz bir biçimde açıldı. Gençliğinin devrimci coşkularını bir ölçüde yitirmiş olan Herzen, eleştirmen ve romancı Nikolay Çernişevski ile öteki genç Rus radikallerine karşı mücadeleye girişmişti; Bakunin’i ise mali ve politik açıdan sorumsuz bir kişi olarak nitelendiriyordu. 1863 başlarında Polonya’da ayaklanma başlayınca, Bakunin, bir gemi dolusu Polonyalı göçmenle birlikte Baltık Denizine doğru yola çıktı. Ama ancak İsveç’e kadar gidebildi ve orada verimsiz bir yaz geçirdi. Ertesi yılın başlarında İtalya’ya geçti ve dört yıl orada yaşadı. Yaşamı boyunca yaygınlaştırmaya çalışacağı anarşist görüşleri, İtalya’da biçimlenmeye başladı. Gizli devrimci birlikler kurma yolundaki çalışmalarının başladığı yer de gene İtalya oldu.

Bakunin’in sonraki yıllarına ilişkin en önemli olay Marx’la olan mücadelesidir. 1868’de Cenevre’ye taşındıktan sonra I. Enternasyonal’e üye olan Bakunin, aynı zamanda Enternasyonal içinde öncülük rolünü üstleneceğine inandığı Sosyal Demokrat İttifak’ı kurdu. Marx ve Bakunin arasındaki mücadele, Bakunin ve arkadaşlarının 1872’deki Lahey Kongresi’nde Enternasyonal’den ayrılmalarıyla sonuçlandı. Bu anlaşmazlık Avrupa devrimci hareketinde yıllarca süren bir bölünmeye yol açtı. Bakunin, L’Empire knoutogermanique et la révolution sociale (1871; Kırbaçlı Alman İmparatorluğu ve Toplumsal Devrim) ve Gosudarstvennost i Anarhiya (1873; Devlet ve Anarşi, 1991) adlı yapıtlarında Marx’la olan görüş ayrılıklarını açıkça dile getirmiştir. Tıpkı Marx gibi kararlı bir devrimci olan Bakunin, var olan düzenin şiddet yoluyla yıkılması için çağrıda bulunmaktan hiç vazgeçmedi. Ama, siyasi denetim, merkeziyetçilik ve her türlü otoriteye karşı çıktı. Tipik Alman özellikleri taşıdığına inandığı düşünce ve örgütlenme biçimlerini reddederek, bunlara karşı Rus köylüsünün içinde taşıdığına inandığı özgür devrimci ruhu savundu. Bakunin’in anarşist görüşleri, Marx’in öngördüğü komünizmin antitezi olarak son biçimini aldı.

Son yıllarını İsviçre’de yoksulluk içinde geçiren Bakunin, çalışmalarını yeniden Orta ve Doğu Avrupa’da yoğunlaştırdı. Geleneksel ahlaka bağlılığı nedeniyle küçümsediği genç Rus nihilist S. G. Neçayev’le kısa bir süre ilişki kurdu. İhanet ettiğine inandığı bir örgüt üyesini öldürmekle suçlanan Neçayev, sonunda İsviçreli yetkililer tarafından Ruslara teslim edildi. Bu yıllarda Rus, Polonyalı, Sırp ve Rumen göçmenlerle ilişki kuran Bakunin, onların arasında coşkulu öğrenciler buldu; bu kişilerle birlikte bildiriler hazırladı, devrimci örgütler kurmak için çalışmalar yaptı. Son yıllarında sağlığı ve malı durumu iyice bozulan Bakunin, İtalya ve İsviçreli dostlarının yardımıyla geçinebiliyordu. Bununla birlikte, devrimci coşkusunu ve inancını hiçbir zaman tümüyle yitirmedi.

Bakunin ve Proudhkon 19. yüzyıl anarşizminin kurucuları olarak kabul edilirler. Bakunin, bütünsel bir öğreti geliştirmemiş, kapsamlı ve coşkulu yazılarını genellikle tamamlanmadan bırakmış olmasına karşın kişiliği ve ünü sayesinde, dünyanın her yerinde yandaş kazanmıştır. Büyük Britanya, İsviçre ve Almanya’da küçük anarşist gruplar varlığını sürdürürken, Fransız sendikalarının güçlü anarkosendikalist kanadı Bakunin’den çok Proudhon’un görüşlerine yakın çizgideydi. Bakuninci anarşist hareket ise İtalya’da, özellikle de İspanya’da güçlendi; anarşistlerin kurduğu parti 1936’ya değin İspanya’nın en güçlü partisiydi.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Nikita İvanoviç Panin Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Nikita İvanoviç Panin; (d. 29 Eylül 1718, Gdansk, Polonya – ö. 11 Nisan 1783, Petersburg, Rus Çarlığı), Rus devlet adamıdır. II. Yekaterina’nın (Büyük) (hd 1762-96) diplomatik başdanışmanlığını yapmıştır.

Pärnu’daki (Estonya) Rus komutanın oğluydu. 1740’ta Rus ordusuna girdi. 1747’de elçi olarak Danimarka’ya gönderildi. Ertesi yıl gene elçilik göreviyle İsveç’e geçti. İsveç yönetim çevrelerindeki Fransa yanlılarına karşı tavır alarak liberal akımı destekledi. Çarlığın 1756’da dış politikasını değiştirerek Fransa ve Avusturya’nın yanında Yedi Yıl Savaşı’na katılması nedeniyle güç duruma düştü. 1760’ta istifa etmek üzereyken, Çariçe Yelizaveta (hd 1741-62) tarafından Petersburg’a çağrıldı. Veliahtın oğlu Pavel’in, 1762’de çar olan III. Petro’ nun ve sonradan II. Yekaterina adıyla çariçe olan karısının eğitimiyle görevlendirildi.

Yekaterina’nm tahta çıkmasından sonra özellikle dışişleri alanında güvenilir danışmanları arasına girdi. 1763’te dışişleri bakanlığının başına getirildi. Fransa ve Avusturya’nın oluşturduğu bloka karşı Rusya, Prusya, Polonya, İsveç ve ikna edilirse İngiltere’yi kapsayacak “Kuzey İttifakı” kavramını geliştirerek Rus dış politikasını bu sistem üzerine oturtmaya çalıştı. Ama “Kuzey İttifakı” çerçevesinde Polonya’nın güçlü ve bağımsız bir devlet durumuna getirilmesini savunduğundan Prusya kralı II. Friedrich ve Yekaterina’yla anlaşmazlığa düştü. Yekaterina’nın ısrarı üzerine Polonya tahtına Yekaterina’nın eski âşığı Stanistaw Poniatovvski’yi çıkarma ve Polonya’yı Rusya’ya bağlama tasarısını uygulamaya koydu (1764). Ardından Rusya, Prusya ve Avusturya’nın 1772’de Polonya’yı aralarında paylaşmalarıyla sonuçlanan görüşmelere katıldı.

“Kuzey İttifakı” tasarısını gerçekleştirememesine karşın, Rusya-Prusya yakınlaşmasını savunmaya devam etti. Avusturya’yla ilişkileri geliştirmekten yana olan Yekaterina’nm dış politikayı eline almasından sonra güçlü konumunu yitirdi. Mayıs 1781’de görevden uzaklaştırıldı.

Panin aynı zamanda Vorontsov ailesiyle birlikte Rus soylularının konumunu yeniden düzenlemeye çalışan bir hareketin önderleri arasında yer alıyordu. III. Petro’nun tahttan indirilmesinden sonra yüksek soyluların desteğini kazanan Yekaterina Panin’in önerdiği özel danışma kurulunu kurmayı reddedince hareket başarısızlığa uğradı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Axel Oxenstierna Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Axel Oxenstierna; (d. 16 Haziran 1583, Fânö, Uppsala yakınları – ö. 28 Ağustos 1654, Stockholm, İsveç), 1612-54 arasında başdanışmanlık yapmış İsveçli devlet adamıdır. Yönetimde gerçekleştirdiği reformlar ve Otuz Yıl Savaşları‘ndaki (1618-48) diplomatik ve askeri başarısıyla tanınır.

II. Gustaf Adolf dönemi. İsveç tarihinde önemli rol oynayan soylu bir aileden geliyordu. Rostock ve başka Alman üniversitelerinde öğrenim gördükten sonra kraliyet hazine dairesinde göreve başladı; daha sonra da devlet konseyi üyeliğine getirildi. IX. Karl’ın 161 l’de ölmesinden sonra tahta çıkan II. Gustaf Adolf’un, son dönemde sarayda görülen suiistimallerin yinelenmeyeceği konusunda halka güvence vermesini sağladı. Gustaf’ın ilk işlerinden biri Oxens-tierna’yı başdanışmanı yapmak oldu (Ocak 1612).

Oxenstierna, 1617’de kaleme aldığı Parlamento Yasası’yla (Riksdagsordning) bu kurumun yapısını istikrara kavuşturdu. I619’da kentlerin gelişimini düzenleyen bir yönetmelik hazırladı; 1623’te yerel yönetimler konusunda bir reformu yürürlüğe koydu ve 1626’da yüksek mahkemenin çalışmasını düzenleyen bir yönetmelik çıkardı. Stockholm’de soyluluğu üç sınıfa ayıran ve her birinin üyelerini belirleyen soylular meclisinin inşası ve Üst Meclis Yasası’nın (Riddarhusordning) (1626) çıkarılmasında belirleyici rol oynadı. Diplomat olarak Danimarka ile Knared Barışı (1613), Polonya ile Ogra” Ateşkes Antlaşması (1622) ve Danimarka ile Sjöaryd’de yürütülen görüşmeler (1624) gibi bir dizi önemli olayda görevlendirildi. Gustaf 1626’da Polonya’yla savaşan birliklerini Prusya’ya kaydırarak Oxenstierna’yi da Prusya genel valiliğine atadı. 1629’da Polonya ile imzaladığı Altmark Ateşkes Antlaşmasıyla İsveç’e büyük yarar sağlayan Oxenstierna, Kasım 1631’de kral tarafından Almanya’da görevlendirildi.

Almanya ile savaş. Gustaf ın Kasım 1632’de ölmesi üzerine, Almanya’da İsveç çıkarlarının savunulması ona kaldı. Kralın yetkilerinin büyük bölümünü elinde toplayan Oxenstierna, elektörlerle eşitlik temelinde görüşmeler yaptı. Bu sırada Mainz elektörü ilan edilmesi gündeme geldi. Heilbronn Birliği’nde (1633) Gustaf’ın planladığı türden bir Protestan birliği kurarak yönetimine geçti, ama Kuzey Alman prenslerini bu birliğe katılmaya ikna edemedi. Nördlinğen’de uğranan yenilgi (1634), müttefiklerinin İsveç’e sadık kalacağına ilişkin umutları yok etti; birçoğu 1635’te Prag’da barış imzaladılar. Polonya ile ateşkesin yenilenmesi İsveç’in 1627’den beri Prusya limanlarından aldığı vergilerden vazgeçmesiyle gerçekleşti. Oxenstierna, büyük boyutlara varan mali ve askeri sorunlar yüzünden ücretlerini alamayarak ayaklanan askerlere bir süre için tutsak düştü. 1638’de, Kutsal Roma-Germen imparatoru III. Ferdinand’ m uzlaşmaz tutumu üzerine uygun koşullarda barış sağlanana değin savaşa devam etmek gerektiğini savundu. Siyasal rakipleri, onu savaşı kişisel çıkarları için uzatmakla suçladılarsa da, İsveç’in 1648’de Vestfalya Barışı ile sağladığı çıkarlar Oxenstierna’nin inatçılığını haklı çıkardı. Bu arada, 1643’te Danimarka’ya ani bir saldın başlatan Oxenstierna, Brömsebro’da (1645), İsveç’in 1613’te Knáred’de yaşadığı utancın izlerini silen bir barış antlaşması imzalamayı başardı.

Kristina dönemi. Oxenstierna, Kristina reşit olana değin İsveç’i yöneten beş naipten biriydi. 1634’te Riksdag’da (Devlet Konseyi) kabul edilen regeringsform (hükümet biçimi) kararnamesini de kaleme aldı. Naipler hükümetine ancak 1636’da İsveç’e döndükten sonra katılabildiyse de, bu tarihi izleyen sekiz yıl boyunca ülkenin gerçek yöneticisi oldu. 1644’te reşit olan kraliçeyle ilişkileri Gustaf’la olduğu gibi dostça değildi. Kristina tarafından, hükümdarın yetkilerini sınırlamaya çalışan biri, hatta cumhuriyet kurmak isteyen soyluların önderi olarak, başkaları tarafından da köylülerin haklarına el koyan ayrıcalıklı soyluların savunucusu olarak görülüyordu. Bu yüzden çeşitli saray entrikalarıyla uğraşmak zorunda kaldı. Kristina’yla da kilise ve dış politika, tahta kimin çıkacağı ve Kristina’nın tahttan çekilme önerisi konularında anlaşmazlığa düştü. İlişkileri 1650’den sonra düzeldi; Oxenstierna, 1654’te öldüğünde eski güçlü konumuna yeniden ulaşmıştı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

John Peter Altgeld Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

John Peter Altgeld; (d. 30 Aralık 1847, Niederselters, Prusya – ö. 12 Mart 1902, Joliet, Illinois, ABD), Illinois’un reformcu Demokrat valisidir (1893-97). 4 Mayıs 1886 Haymarket Ayaklanması’na adı karışan Alman asıllı Amerikalılar için verdiği af kararıyla (26 Haziran 1893) tanınmıştır. Chicago’da Haymarket Square’de işçilerin düzenlediği bu protesto mitingi, yedi polisin ölümüyle sonuçlanmıştı.

Altgeld, annesiyle babasının Almanya’dan gelip yerleştikleri Ohio’da yetişti. 1870′ lerde Chicago’ya gitti. Çok geçmeden emlak sahibi olarak küçük bir servet edindi. Yoksul ve muhtaç insanlara karşı duyduğu yakınlığı, suç konusunda yazdığı Our Penal Machinery and Its Victims (1884; Ceza Mekanizmamız ve Kurbanları) adlı küçük bir bilimsel inceleme ile daha o günlerde ortaya koydu. Demokrat Parti’de siyasete atılarak Cook İli Yüksek Mahkemesi’ne seçildi (1886-91). Kamuoyunun, reform yasaları çıkarılmasına ilişkin isteğini benimsemesi nedeniyle partisinin vali adaylığı seçimini kazandı (1892), ardından da çiftçilerin ve işçilerin oylarıyla vali seçildi.

Ertesi yıl, aralarında tanınmış ceza avukatı Clarence Darrow’un ve işçi önderlerinin de bulunduğu bir grup, Haymarket Ayaklanması’na katılmaktan hüküm giyenlerin üçü hakkında af yetkisini kullanması için Altgeld’e başvurdu. Duruşma tutanaklarını inceleyen Altgeld, yargıcın önyargılı, jürinin de belli kişilerden seçilmiş olduğu gerekçesiyle, tutukluların adil olarak yargılanmadıklarına, bir kimseyi “mahkemenin yorumuyla” cinayete teşvikten mahkum etmenin adli bir hata olduğuna karar verdi. Bu karar işçi önderleri tarafından övgüyle karşılanarak o tarihten bu yana yargı çevrelerinde geniş ölçüde benimsenmekle birlikte, gerek iş çevrelerinde, gerekse tutucu basında gürültülü protestolara yol açtı. Altgeld anarşistlerin dostu olmakla suçlandı. Bir yıl sonra, Pullman grevinde federal birliklerin kullanılması üzerine Altgeld’in Başkan Grover Cleveland’ı protesto etmesi, saldırıların daha da şiddetlenmesine neden oldu. Bu olayların halkta yarattığı öfke, ceza sisteminin geliştirilmesi, çocuk işçiler yasasının çıkarılması gibi Altgeld’in valilik dönemindeki başarılarının üzerine gölge düşürdü ve onun 1896’da yapılan seçimleri yitirmesine yol açtı. Altgeld görevden ayrıldıktan sonra, Clarence Darrow ile ortak olarak avukatlık mesleğine döndü. Harry Barnard’ın, Eagle Forgotten: The Life of John Peter Altgeld (1938) adlı yapıtında Altgeld’in yaşamöyküsü anlatılmıştır.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , ,

Jacob van Artevelde Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Jacob van Artevelde; (d. y. 1295 – ö. 17 Temmuz 1345, Gent), Yüz Yıl Savaşları’nın (1337-1453) ilk evresinde önemli yeri olan Flaman önderdir. 1338’den sonra öteki “kaptan”larla birlikte Gent’i yöneterek Flamanların Fransa’ya ve Flandre kontuna karşı İngiltere kralı III. Edward’in yanında yer almasını sağlamıştır. 1345’te bir kargaşa sırasında öldürülene değin “baş kaptan” konumunda kalmıştır.

Van Artevelde 1338’den önce Flaman toplumsal ve siyasal yaşamının önde gelen adlarından değildi. 1338 öncesine ait belgelerde adı yalnızca bir tek olayla ilgili olarak, Gent’te çıkan bir ayaklanmada Flandre kontu I. Louis’yi destekleyenler arasında geçer. Bunun dışında, varlıklı bir burjuva ailesinden geldiği, Gent ve çevresinde toprağı olduğu bilinmektedir. Çocuklarının yaptığı evlilikler, soylu bir kökeni olabileceğini gösterir. Ama asıl uğraş alanının ne olduğu bilinmemektedir. Karısı Kateline de Çoster de siyasal yaşamda etkin rol oynamış, İngiltere kralının Flaman kentleri için söz verdiği ödenekleri almak üzere birçok kez İngiltere’ye gitmiştir. Oğullarından Philippe (d. 1340) 1382’de Flandre kontu II. Louis’ye karşı bir ayaklanmaya öncülük etmiştir.

1330’larda İngiltere ve Fransa arasındaki ilişkiler bozulunca, Flandre kontu ile Flaman kentleri arasında da gerginlik baş gösterdi. Fransa kralı VI. Philippe’in vasah olan Flandre kontu Louis, Fransa’nın yanında yer aldı. Flaman kentleri ise, Philippe’in özendirici vaatlerine karşın, dokuma sanayileri İngiliz yününe bağımlı olduğu için İngiltere kralı III. Edward ile aralarının açılmasını göze alamadı. Van Artevelde bu sırada bir halk önderi olarak ortaya çıktı. Gent halkı onun önderliği altında 1338 başlarında yansızlığını ilan etti. Öteki önemli kentlerden Ypres ve Brugge da aynı tutumu benimsedi. Fransa bu durumu içine sindirmek zorunda kaldı. Böylece, Flaman kentleri, yaşamsal önem taşıyan İngiltere ticaretini güven altına aldılar.

Van Artevelde, dört “kaptan”la birlikte Gent’in yönetimini üstlendi. Üçü varlıklı tüccar olan bu yönetici grubun içinde, seçimle gelen dokumacılar loncası başkanı da vardı. Toplumsal statüsü daha düşük olan zanaatçı katmanından birine böylesine yüksek bir yetki verilmesi, van Artevelde’nin reformlarının toplumsal yanını yansıtır.

Yansızlığını yalnızca iki yıl sürdüren Flandre, 1340 başında İngiltere’nin yanına geçti. Böylece ticarette yeni avantajlar kazandığı gibi. Kral III. Edward’dan Fransız denetimi altındaki bazı Flaman topraklarının geri alınması için yardım sözü kopardı. Ortaya çıkan yeni duruma yasallık kazandırmak amacıyla ve belki de van Artevelde’nin girişimi üzerine, Edward, Gent’te Fransa kralı ilan edilmeye razı oldu. 26 Ocak 1340’ta Flaman liman kenti Sluis yakınlarında Fransız donanmasını yenilgiye uğrattı. Daha sonra van Artevelde’yle birlikte Fransız kenti Tournai’yi kuşattı.

Flamanlar, Fransızların yanında çarpışan Flandre kontunun yöneticiliğini tanımadılar. Tournai kuşatmasından sonra ateşkes ilan edilmesi üzerine Flandre’a dönen kont, van Artevelde’nin yandaşlarının ağırlıkta olduğu bir kurula boyun eğmek zorunda kaldı. Bu durumdan kurtulmak için kaçınca, van Artevelde, kontun akrabalarından Simon van Mirabello’yu naipliğe getirdi. Van Artevelde, var olan kurumlarda resmen hiçbir değişikliğe gitmedi. Adı da hiçbir resmî belgede geçmiyordu. Ama, III. Edward’in yazışmalarından, iktidarın fiilen van Artevelde’nin elinde olduğu anlaşılmaktadır. Nüfuzu, çıkarlarını kolladığı büyük kentlerin desteğine dayanmaktaydı. Bu nedenle, gerektiğinde küçük kentlerin ve kırsal kesimin çıkarlarını feda etmişti.

Van Artevelde, eski belediye meclisi üyesi Jan van Steenbeke’nin 1343 başındaki başarısız darbe girişimine değin, yönetici konumunu hiçbir muhalefetle karşılaşmadan sürdürdü. Mayıs 1345’teki ikinci darbe girişimi daha etkili oldu; dokumacılarla çırpıcılar arasında ortaya çıkan anlaşmazlık, van Artevelde’nin iktidarının dayandığı sınıflar-arası denge siyasetine son verdi. “Baş kaptan” konumunu yitirmekle birlikte, III. Edward’in ona olan güveni sürdü. Ancak bu ilişki van Artevelde’nin sonunu da hazırladı. III. Edward Temmuz 1345’te ittifakı sürdürme konusunda Gent temsilcileri ile görüşmelerde bulunmak üzere Sluis’ ye geldi. Van Artevelde, kendisini Edward’a karşı çok uysal bulan öteki temsilcilerle sert bir tartışmaya girdi. Gent’e dönerken çıkan bir kargaşa sırasında öldürüldü.

Jacob van Artevelde’nin kişiliği uzun süre tartışmalara konu oldu. 17 ve 18. yüzyıllarda unutulmaya yüz tuttuktan sonra, 19. yüzyılda Belçikalı milliyetçi tarihçiler anısını yeniden canlandırdılar. Hakkındaki bilgilerin büyük bölümü karşıtlarınca aktarılmış olduğu için, kişiliğini değerlendirmek kolay değildir. Bilinen yazıları, 1342-43 kışında İngiltere kral ve kraliçesi ile Galler prensine gönderdiği Fransızca üç mektuptan ibarettir. Abartılı övgülerin yer almadığı bu mektuplarda, bir işadamı üslubu sezilir. Eylemlerinden, halkının gereksinmelerine ve bunların nasıl karşılanacağına ilişkin sağlam bir kavrayış, yerleşik değerlerden kopma yatkınlığı ve duraksamadan eyleme geçebilme yeteneği taşıdığı anlaşılmaktadır. Karşıtlarından birini kavgada öldürmesine yol açan hırçın yaradılışı, çağdaşlarından pek çoğunda rastlanan bir özellikti.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , ,

Flavius Ardabur Aspar Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Flavius Ardabur Aspar;  (ö. 471), Alanlar soyundan Romalı komutandır. Markianos (hd 450-57) ve I. Leon (hd 457-74) dönemlerinde Doğu Roma İmparatorluğu’nda nüfuz sahibi olmuştur.

431’de Vandalları Afrika’dan çıkarmak için açılan seferde Doğu Roma donanmasına komuta etti, ama yenik düşerek 434’te geri çekilmek zorunda kaldı. Aynı yıl konsül seçildi. 441’de Perslere karşı başarıyla savaştıysa da 443’te Attila yönetimindeki Hunlara Konstantinopolis (İstanbul) önlerinde yenik düştü. Geçmişte hizmetinde çalışmış olan Markianos’un 450’de imparator olmasıyla nüfuzu artan Aspar, patrici sınıfına yükseltildi. Markianos ölünce, himayesindekilerden birinin I. Leon adıyla tahta geçmesini sağladı (Şubat 457). Gotlar-dan kurulu ordusunun başında gücünün doruğuna ulaştı. Ama Aspar’ın kuklası olmaktan hoşlanmayan Leon ona karşı Güney Anadolu’daki İsauryalı yandaşlarından destek aldı. Doğu Roma İmparatorluğu, Aspar yönetimindeki Germenler ile Zenon yönetimindeki İsauryalılann yaklaşık dört yıl süren iktidar çekişmesine sahne oldu. Yaklaşık 470’te Aspar’ın, oğlu Pairicius’a, Ariusçu bir Hıristiyan olduğu helde “caesar” payesini verdirtmesi, Konstantinopolis’te Aspar’a karşı tepkinin artmasına neden oldu. 471’de İsauryalılar ile Leon’un hazırladığı bir komplo sonucunda Aspar’ın öldürülmesi Doğu Roma siyasetindeki Germen ağırlığına son verdi.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , ,

Vallabhbhai Chaverbhai Patel Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Vallabhbhai Chaverbhai Patel; lakabı serdar (Hintçede “Önder”) Patel (d. 31 Ekim 1875, Nadiad, Gucerat – ö. 15 Aralık 1950, Bombay, Hindistan), Hintli hukukçu ve devlet adamıdır. Bağımsızlık mücadelesi sırasında Hindistan Ulusal Kongresi’nin (INC; Kongre Partisi) önderleri arasında yer almış, bağımsızlığın ilanını (1947) izleyen üç yıl içinde başbakan yardımcılığıyla içişleri, enformasyon ve eyaletler bakanlığı yapmıştır.

Leva Patidar kastından, toprak sahibi orta halli bir ailenin oğluydu. Hukuk öğrenimini tamamladıktan sonra 1900’de Godhra’da avukatlık bürosu açtı. Ağustos 1910’da Middle Temple’da (İngiltere’de hukuk staj kurumu) öğrenim görmek üzere Londra’ya gitti. Öğrenimini başarıyla tamamlayarak Şubat 1913’te ülkesine döndü. Ahmed-âbad’a yerleşti ve kısa sürede baronun en başarılı ceza avukatı olarak kendini gösterdi. Mahatma Gandhi‘nin etkisiyle birçok başka Hintli gibi 1917’den sonra siyasetle ilgilenmeye başladı. İngilizlere karşı yürütülen bağımsızlık mücadelesinde etkili bir yöntem olarak gördüğü, Gandhi’nin satyagraha (şiddete başvurmaksızın direnme) ilkesini desteklemekle birlikte Gandhi’nin ahlaksal inanç ve ülkülerini benimsemedi. 1917-24 arasında Ahmedâbad belediye meclisinde görev alarak meclisin ilk Hintli üyesi oldu. 1924’te Ahmedâbad belediye başkanlığına seçildi ve bu görevi 1928’e değin sürdürdü. 1928’de Bardoli’deki toprak sahiplerinin vergilerin artırılmasına karşı başlattıkları direnişe önderlik etti. Direniş sırasında oynadığı önemli rol nedeniyle “serdar” unvanıyla anılmaya ve Hindistan’ ın ulusal önderlerinden biri olarak kabul görmeye başladı. Kongre Partisi’nin hedefleri konusunda 1928-31 arasında yürütülen tartışmalarda partinin amacının bağımsızlık değil, İngiliz Uluslar Topluluğu içinde dominyon statüsünün kazanılması olduğunu savundu. Bu görüşüyle Gandhi ve Motilal Nehru’nun yanında, Cavaharlal Nehru ve Subhas Çandra Bose’nin karşısında yer aldı. Bağımsızlık mücadelesinde şiddete göz yumulabileceğini savunan Cavaharlal Nehru’ nun tersine, baskıların daha da artmasına neden olacağı gerekçesiyle silahlı eylemlere karşı çıktı. Öte yandan Hindu-Müslüman birliğinin bağımsızlık için bir önkoşul olmadığını savunarak Gandhi’yle görüş ayrılığına düştü.

Patel, Kongre Partisi’nin 1929’daki Lahor toplantısında Gandhi’den sonra partinin ikinci başkan adayıydı. Ama Gandhi’nin bağımsızlık kararının alınmasını engellemek amacıyla adaylıktan çekilmesi ve Müslümanlara karşı uzlaşmaz tutumunu bildiği Patel’i de adaylıktan çekilmeye zorlaması, Cavaharlal Nehru’nun başkan seçilmesiyle sonuçlandı. Patel 1930’da tuz vergisine karşı başlatılan, şiddete başvurmaksızın direnme kampanyası sırasında üç ay hapis yattı. Mart 1931’de Kongre Partisi’nin Karaçi toplantısına başkanlık etti. Ocak 1932’de yeniden tutuklandı ve Temmuz 1934’e değin hapis yattı. Partinin 1937-38 dönemi başkanlığı için ilk sıradan aday olduysa da Gandhi’nin baskıları karşısında bir kez daha adaylıktan çekilmek zorunda kaldı ve başkanlığa yeniden Cavaharlal Nehru seçildi. Ekim 1940’ta Kongre Partisi’nin öbür önderleriyle birlikte hapse atıldı ve Ağustos 1941’e değin hapiste kaldı. Bunu Ağustos 1942-Haziran 1945 arasındaki yeni bir tutukluluk dönemi izledi.

II. Dünya Savaşı sırasında, Japonların istila tehdidi altındaki Hindistan’da şiddete başvurmama politikasının artık geçerli olamayacağını ileri sürerek Gandhi’ye karşı çıktı. Ayrıca ülkenin Hindistan ve Pakistan olarak ikiye bölünmesinin kaçınılmaz olduğunu, bunun da Hindistan’ın yararına olacağını savundu.

Patel 1945-46 döneminde Kongre Partisi’ nin başkanlığına ilk sıradan aday olduysa da, Gandhi’nin ağırlığını koymasıyla bu göreve bir kez daha Nehru seçildi. Bağımsızlığın ilk üç yılında başbakan yardımcılığı, içişleri, enformasyon ve eyaletler bakanlığı yapan Patel, Hint prensliklerinin barışçıl yollarla Hindistan Birliği çatısı altında toplanmasında ve Hindistan’ın siyasal birliğinin sağlanmasında önemli rol oynadı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , ,

Konstantin Päts Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Konstantin Päts; (d. 23 Şubat 1874, Pârnu, Estonya, Rus Çarlığı – ö. 18 Ocak 1956, Kalinin, Rus SFSC), Estonya’nın Sovyetler Birliği’ne bağlanmadan önceki son cumhurbaşkanıdır (1938-40).

Bir köylü ailesinden geliyordu. Hukuk öğrenimi gördü. 1901’de Estonca yayımlanan, sosyalist eğilimli Teataja’yı çıkarmaya başladı. 1904’te Tallinn belediye başkan yardımcısı oldu. Rusya’daki 1905 Devrimi’ nin ardından başlayan ayaklanmaya katıldığı için ölüm cezasına çarptırıldı ve yurtdışına kaçmak zorunda kaldı. 1910’da yurda dönünce kısa bir süre hapis yattı.

1917’den sonra Estonya bağımsızlık hareketinde önemli rol oynadı. Şubat 1918’de bağımsızlık ilan edilince kurulan geçici hükümetin başına getirildi. Ama çok geçmeden Estonya’yı işgal eden Almanlar tarafından tutuklandı. 1918’de ateşkesin ilanıyla yeniden göreve döndü.

1921-22,1923 ve 1932-33’te Estonya başkanı ve başbakanı olarak (riigivanem) görev yaptı. Güçlü bir yürütmeyi öngören 1933 Anayasası’nın kabulünden sonra anayasanın hazırlanmasına yardımcı olan faşist eğilimli Özgürlük Savaşçıları Birliği’nin (Vabadussojalaste Liit-Vaps) bir darbe hazırlığı içinde olduğunu öğrenince sıkıyönetim ilan etti ve hareketin önderlerini tutuklatarak baskıcı bir yönetim kurdu. Şubat 1938’de altı yıl için cumhurbaşkanı seçildi. Haziran 1940’ta Sovyet birliklerinin Estonya’yı işgalinin ardından Sovyetler Birliği’ne sürgüne gönderildi ve orada öldü.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , ,

Víctor Paz Estenssoro Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Víctor Paz Estenssoro; (d. 2 Ekim 1907, Tarija, Bolivya – ö. 7 Haziran 2001, Tarija, Bolivya), Bolivyalı siyaset ve devlet adamıdır. Milliyetçi Devrimci Hareket’i (MNR) kurmuş, hareketin ve en önemli önderi olarak üç kez (1952-56, 1960-64, 1985-89) devlet başkanlığı yapmış, toplumsal, ekonomik ve siyasal alanlarda köklü değişikliklere ön ayak olmuştur.

La Paz’dakı Bolivya San Andrés Üniversitesi’nde iktisat profesörü oian taz Estenssoro, 1937-39 arasında Başkan Gerrnár, Busch’un danışmanlığını yaptı ve 1939’da Temsilciler Meclisi’ne seçildi. 1941’de MNR’nin kuruluşuna öncülük etti. MNR’nin 1952’de çoğunluğu elde etmesiyle başkan oldu. Yerlilere oy hakkı tanıdı,, üç büyük kalay şirketini kamulaştırdı. yerlilere toprak verilmesini sağlayan tarım reformunu başlattı.

1956-60 arasında İngiltere’de büyükelçilik görevinde bulundu. 1960’ta yeniden MNR’nin adayı olarak başkanlığı kazandı. ABD yönetimi, Amerika Kıtası Kalkınma Bankası ve Batı Alman sanayicilerle kalay sanayisinin yeniden örgütlenmesini öngören bir anlaşmaya vardı. 1964’teki seçimde geçerli oyların yaklaşık yüzde 70’ini aldıysa da, kasımda askeri darbeyle görevinden uzaklaştırıldı ve Peru’ya sürgüne gönderildi. Bir süre Lima Üniversitesi’nde iktisat dersleri verdikten sonra, Ağustos 1971’de Bolivya’ya dönerek sağcı başkan Hugo Banzer Suárez’in yönetiminde danışmanlık görevini üstlendi.

1979 seçiminde Banzer ve Hernán Siles Zuazo ile birlikte adaylığını koydu. Ama hiçbir aday yeterli oyu sağlayamadı. Bolivya Ulusal Kongresi ertesi yıl seçim yapılmak üzere Walter Guevara Arce’yi geçici başkan seçti. Kasım 1979 ve Temmuz 1980’deki askeri darbelerle kurulan kararsız yönetimlerin ardından Ekim 1982’de Siles Zuazo başkanlığa seçildi. Paz Estenssoro ve MNR’den destek alamayan Siles Zuazo’nun ekonomik sorunların üstesinden gelememesi nedeniyle Temmuz 1985’te seçime gidildi. Kongre hiçbir adayın çoğunluğu sağlayamaması üzerine 5 Ağustos 1985’te ikinci sıradaki Paz Estenssoro’yu başkan seçti. Tüketim mallarına uygulanan sübvansiyonları azaltan, pesoyu devalüe eden ve devlet işletmelerini yeniden düzenleyen Paz Estenssoro, 1989’daki başkanlık seçimi sonunda yerini Solcu Devrimci Hareket’in (MIR) adayı Jaime Paz Zamora’ya bıraktı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , ,