Etiket: biyografisi

Sergey Ayzenştayn Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Sergey Ayzenştayn

Rus yönetmen Eisenstein Potemkin Zırhlısı ile 20. yüzyılın en önemli filmlerinden birine imza atmış oldu. Eisenstein’in teorik yazılarıyla montaj tekniği bir sinema estetiğinin oluşmasındaki temeli oluşturdu.
Varlıklı bir Alman inşaat mühendisiyle Rus bir annenin oğlu olan Eisenstein, ömrünün ilk yıllarını Riga’da geçirdikten sonra, 1910’da ailece Sen Petersburg’a taşındılar. Liseyi bitirdikten sonra Eisenstein, daha sonra mimarlığa geçmek üzere, babası gibi inşaat mühendisliği tahsiline başladı.

1918 yılında iç savaş başlayınca Eisenstein gönüllü olarak Kızıl Ordu’ya katıldı. Doğu cephesinde savunma mevzileri inşa eden Eisenstein, ordu birlikleri için eğlence programları da düzenledi. İki yıllık cephe hizmetinden sonra Proletkult Tiyatrosuna (İhtilal ve İç Savaş sırasında Halkın Tiyatrosu) geçerek önceleri dekoratör olarak çalıştıysa da, kısa bir süre sonra yönetmenlik görevine getirildi. Burada ve daha sonra, o zaman Rusya tiyatro teşkilatının tümünü idare eden Wsewolod Meyerhold’un Moskova’daki tiyatrosunda da, başta stilizasyon, karikatür ve genelleştirme aracılığıyla ulaşmayı denediği, yeni bir dramatik realizm fikrini geliştirdi. Devrimci sanatıyla geleneksel burjuva sanatın yerini almak istiyordu. Eisenstein 1924’ten sonra sinemaya yöneldi.

Sergey Ayzenştayn

İlk yapıtı olan Staçka’da (Grev), işçilerin makineliyle tarandığı sahnelerle mezbahada kesilen hayvan görüntülerini art arda kurgulayarak bir grevin Çar’ın ordu birlikleri tarafından bastırılışını çarpıcı bir şekilde gözler önüne serdi.

Grev filminin büyük başarısı üzerine Eisenstein’e 1905 Devrimiyle ilgili bir film çekmesi görevi verildi. Bu filmde tümüyle, Karadeniz filosuna ait bir gemi olan Potemkin Zırhlısı’ndaki isyana konsantre oldu. Potemkin Zırhlısı (1925) isyanın oluşumunu ve gidişatını, Odessa halkının askerleştirilmesini, isyanın Çarın birlikleri tarafından bastırılmasını ve geminin kaçışını sergilemektedir. Eisenstein olayı tümüyle stilize etmeyi başardı. Profesyonel oyuncu yerine amatörler kullandı; onun için önemli olan birey değil, kitlelerdi. Filmin devrimsel gücü, önemli ölçüde Eisenstein’in montaj tekniğinden kaynaklanmaktadır. Belirli bir ritim içerisinde üst üste gelen ve giderek hızlanan sahneler -örneğin Odessa limanı merdivenlerindeki altı dakikalık katliam sahnesinde olduğu gibi- ikna edici bir mantık sergilemektedir. Eisenstein’in dünya çapında ulaştığı bu başarı Sovyet filminin başlangıcını haber vermektedir.

sergey mihayloviç ayzenştayn

1917 Ekim Devriminin kahramanlarını konu alan Oktiyabr (Ekim, 1928) ve Sovyet tarımının kolektifleştirilmesiyle ilgili Generalnaya liniya (Genel Çizgi, 1929) adlı sonraki iki filmiyle Eisenstein büyük bir ilgi toplayamadı. Ekim adlı filmin kahramanı Lenin, filmin bitmesinden hemen önce gözden düşünce, Eisenstein yapıtını çok kısa sürede yeniden ele almak zorunda kaldı.

Eisenstein 1929’da resmi makamlardan izin alarak dış ülkelere gitti. Avrupa’yı dolaştıktan sonra, 1930 yılında Paramount’tan gelen teklifi kabul ederek Hollywood’a geçti. Burada, diğer bazı projeler yanında, Theodor Dreiser’in romanı “An American Tragedy”nin (İnsanlık Suçu) sinemaya uyarlanması üzerinde çalıştıysa da, senaryosunu stüdyonun öne sürdüğü koşullara uydurmaya yanaşmadı ve kontratım bozdu. Eisenstein 1932’de yazar Upton Sinclair’in yardımıyla, Que viva Mexico adlı dört bölümlük destanı çevirmek üzere, Meksika’ya geldi. Ne var ki bu film hiçbir zaman tamamlanamadı. Eisenstein filmin yapımcısıyla tartıştıktan sonra 1933’te Sovyetler Birliği’ne döndü.

Eisenstein’in resmen partiden ayrıldığına dair çıkan dedikoduların yanı sıra Meksika’da yaşadığı skandal, dönüşünden sonra giderek eleştirilere hedef olmasına neden oldu. Filmleri fazla şekilci ve şiirsel bulunarak yargılandı. Eisenstein sonunda hatalarını resmen itiraf edince, çok sıkı bir kontrol altında olmak şartıyla, Aleksandr Nevski (1938) filminin çekim çalışmalarına başlayabildi. Alman tarikat şövalyelerine karşı savaşı konu alan bu ortaçağ destanı, Sovyet kahramanlarını göklere çıkartmakta ve kolektivizmin zaferiyle son bulmaktadır. Sovyetler Birliği’nde başarıya ulaşan bu film dış ülkeler için bir düş kırıklığı oldu. Eisenstein Ivan Grozni (Korkunç İvan, Bölüm I: 1944, Bölüm II: 1946) filminde bu yurtseverlik/kahramanlık çizgisini sürdürdü. Filmin III. Bölümü çekilemedi. Eisenstein 50. Doğum gününden birkaç gün sonra Moskova’da hayata gözlerini yumdu.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , ,

Alexandre Dumas Fils Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Alexandre Dumas Fils (27 Temmuz 1824, Paris, Fransa – 27 Kasım 1895, Marly-le-Roi, Fransa)

Ünlü Fransız romancısı Alexandre Dumas Pere’in gayrimeşru oğludur. Çocukluğunu babasından uzak geçirmişti. Esasen babasının kimseyi görecek gözü yoktu. Fakat küçük Dumas uzaktan uzağa babasının çalışmaları ile ilgileniyor, onun sanatına hayran olmamaktan kendini alamıyordu.

Hele babası ona yazı yazmayı yasak edince, Dumas Fils’in yazarlığa karşı merakı daha da artmıştı. Eğer babası böyle bir yasak koymamış olsaydı belki küçük Dumas’nın hevesi de zamanla geçerdi. Dumas Pere, oğlunun kendisine rakip olarak yetişmesini istemiyordu ama, kader ona garip bir cilve hazırlamaktaydı.

Dumas Fils romandan çok piyes yazmaya meraklıydı. Esasen edebiyat âleminde de daha çok piyes yazarı, tiyatro eleştirmecisi olarak tanınır. Yazı hayatına şairlik ve romancılıkla atıldı. Tek romanı «La Dame aux Camelias» (Kamelyalı Kadın) kısa bir zamanda büyük bir rağbet gördü.

Alexandre Dumas Fils, daha sonra bu romanını piyes haline getirdi (1852). O günden beri bütün dünya tiyatrolarında en tanınmış artistler tarafından oynanan eser, daha sonra Verdi’nin «La Traviata» operasına da konu teşkil etmiştir.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

John Steinbeck Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında Eserlerinin Özellikleri Nelerdir?

John Steinbeck

John Steinbeck; A.B.D’li yazardır (Salinas, Kaliforniya, 1902-New York, 1968). Alman ve İrlanda asıllı bir aileden gelen John Steinbeck, çocukluğunu Big Sur ve Salinas bölgesinde geçirdi. Genç yaşta Büyük Vadi’nin (Great Valley) meyve bahçelerinde gündelikçi ve çiftlik işçisi olarak çalıştı. Böylece çiftlik sahiplerini, tarım işçilerini, rodeo binicilerini, İtalyan balıkçılarını, Kaliforniya ikliminin tüm ince ayrıntılarını ve Kaliforniya manzaraları tanımış oldu.

“Çöküntü” döneminde, 1929 iktisadi bunalımının yarattığı kargaşa sırasında, başlıca gereksinimin, doğduğu yer Kaliforniya’nın insan gerçeğiyle ilişkiyi koparmamak olduğunu anlayan Steinbeck önce Cennet Çayırları (The Pastures of Heaven, 1932), daha sonra da Yukarı Mahalle (Tortilla Fiat, 1935) adlı yapıtlarını yayımladı. Montereyli paisonoslarm serüven dolu öyküsünü bir gülmece anlayışı içinde anlattığı Yukarı Mahalle’de ustalığını ortaya koydu.

Bir işçi grevindeki toplumsal yönü ele aldığı Bitmeyen Kavga (İn Dubious Battle, 1936) adlı romanından sonra, acıklı ve yalın, sert ve sevecen bir öykü olan Fareler ve İnsanlar’ı (Of Mice and Men, 1937) yayımladı. Söz konusu yapıtın başlığı Robert Burns’ın şiirlerinden birinin bir bölümünden alınmıştı: “İnsanların ve farelerin en iyi tasarlanmış planları her zaman gerçekleşmez.” Romanın kişileri (Lenny ve George) bir çiftlikte birlikte çalışan ilkel yaradılışta iki gündelikçidir. Bunların gizli ve olmayacak düşleri, birkaç yüz dolar biriktirmek ve bu parayla bir gün küçük bir çiftlik satın almaktır. Öykü, yıkımın yakınlığını dile getirir ve kaçınılmaz son bu büyük yapıtta insan yalnızlığının ve büyük mutsuzluğun şiirsel bir anlatımıyla ortaya konur.

Steinbeck’in kuşkusuz en ünlü yapıtı olan Gazap Üzümleri (The Grapes of Wrath, 1939), 1930 yıllarının bunalımı, toprağın verimsizleşmesi ve kum fırtınası yüzünden her şeyini yitirmiş köylü bir ailenin, Oklahoma’yı terk etmek zorunda kalmasını ve iş bulmak için Kaliforniya’ya gelmesini serüvenlerle dolu olaylar zinciri biçiminde anlatır. Ama, sonuçta, büyük toprak sahipleri tarafından aç bırakılan, güç durumlara sokulan ve sömürülen göçmenler, umutlarını bağladıkları Kaliforniya’nın yavaş yavaş büyük bir hapishaneye dönüştüğünü görürler. Bu savlı romanda, Steinbeck içinde yaşadığı kapitalist iktisat sistemini ve tarımın makineleşmesini eleştirir. Böylece söz konusu yapıtın tümünde, “öncüler” döneminin yalın yaşamına duyulan özlem ve toplumsal bir devrime çağrı birbirine karışır. Söz konusu romanın özgünlüğü Cennet Yolu’n-daki (East of Eden, 1952] gibi, kesin düşüncelerin olmasından ya da karmaşık kişüerin yaratılmasından değü, özellikle destansı gücünden, gönül yüceliğinden, inanç ve coşku gücünden kaynaklanır.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , ,

Itri Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Itri

Itrî, asıl adı mustafa, Buhurizade Mustafa Efendi olarak da bilinir (d. 1640?, İstanbul -ö. 1711/12, İstanbul), klasik Türk müziğinin en büyük bestecilerindendir.

Dedesi ya da babasının buhurculuk yaptığı, lakabının buradan kaynaklandığı sanılır. Yaşamının ilk yıllarına ilişkin ayrıntılı bilgi yoktur. Başlıca müzik öğretmeninin Hafız Post olduğu söylenirse de, bu kesin değildir. Yenikapı Mevlevihanesi şeyhi Cami Ahmed Dede Efendiye (ö. 1671′) bağlanan Itrî, IV. Mehmed döneminde (1648-87) hanende olarak saraydaki fasıl heyetine alındı. Bestecilikte gittikçe yayılan bir ün kazandı. Müzik düşkünü padişahlardan büyük ihsanlar aldı; padişah musahipliğine kadar yükseldi. Kırım hanı I. Selim Giray da onun hayranlarındandı. Itrî’ye, oldukça kazançlı bir iş olan esirciler kethüdalığı verildi. Bu işi, dünyanın dört bir köşesinden getirilmiş esirlerden, çeşitli ülkelerin geleneksel müziklerini dinlemek için istemiş olduğu rivayet edilir. Uzun yıllar Enderun’da ders veren Itri, 1690’a doğru saraydan ayrıldı. Bu tarihten sonra yaşamına ilişkin kesin bilgi yoktur.

Itri mahlasıyla divan ve âşık tarzında şiirler yazan Mustafa Efendi, döneminin belli başlı şairleri arasına girdi. Şiirlerinden, çeşitli şuara tezkirelerinde ve mecmualarda dağınık olarak yer alanlar günümüze değin ulaştı. Itri, Siyahi Ahmed Efendi’den meşk ederek hat sanatını da öğrenmiş, talik yazıda başarı kazanmıştı. Hafız Post’un güfte mecmuasına eklediği güfteler, Itrî’nin çok iyi bir hattat olduğunu gösterir. Itrî’nin bir başka uğraşı da meyvecilik ve çiçekçilikti. Ünlü Mustabey armudunu, aşılama yoluyla ilk kez onun yetiştirdiği söylenir.

Bini aşkın beste yaptığını yazan kaynaklar varsa da, günümüze iki kâr, on üç beste, sekiz ağırsemai, beş yürüksemai, dört saz eseri ve 10 dinsel yapıt olmak üzere, toplam 42 yapıtı ulaşabilmiştir. Bunların her biri, türlerinin en yetkin örneklerindendir. Cami müziğinin en parlak iki yapıtı olan Bayram Tekbiri ve Salat-ı Ümmiye bütün islam dünyasına yayılmıştır. Nât-ı Mevlânâ’sı Mevlevi ayinlerinin başında günümüze değin okunagelmiştir. Itrî’nin Mevlevi müziğinin başyapıtlarından olan bir başka parçası da Segâh Mevlevi Ayinidir. Dinsel yapıtlarından Mâye Cuma Salatı ve Dilkeşhaveran Sabah Salatı da önemlidir.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , ,

Şems-i Tebrizi Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında Hayatı ve Mevlana İle Olan Dostluğu

Şems-i Tebrizi Sözleri

Mevlana Celaleddin Rumi’nin gönül dünyasında büyük değişikliklere sebep olan Şenms-i Tebrizi, İran’ın Tebriz şehrinde 1185 yılında doğmuştur. Melikdad oğlu Ali adlı bir zatın oğludur ve Şemseddin yani “Dinin Güğneşi” lakabıyla anılmıştır. Daha küçük yaşlarda manevi ilimlerde gösterdiği kabiliyetle dikkat çeken Şems-i Tebrizi, dini ilimler tahsil ettikten sonra genç yaşta Ebubekir Sellebaf’a mürid olmuş, ardından devrin önde gelen meşhur şeyhlerinden feyz almaya çalışmıştır. Bu sebeple diyar diyar dolaşmıştır. Gezgin kişiliğinden dolayı kendisine “Şems-i Perende” (Uçan Şems) denmiş, ancak Tebriz’de tarikat pirleri ve hakikat alimlerince kendisine “Kamil-i Tebrizi” adı verilmiştir.

Daha sonraları Şeyh Rukneddn, Selahaddin Mahmud ile mutasavvıf Necmeddin Kübra’nın halidfelerinden Baba Kemal’e intisap ederek onlardan feyz almıştır.

Şems-i Tebrizi Sözleri

Şems-i Tebrizi, devamlı bir arayış içerisinde olmuş, manevi bir işaret üzerine de Mevlana Celaleddin Rumi’yi arayıp bulmuştur. Kılık ve kıyafete pek önem vermeyen Şems, Mevlana ile üç yıl süren beraberliği neticesinde onun hayatında yeni ufukların açılmasında vesile olmuş, onu ilahi aşkın potasında eriterek, kamil bir aşık yapmaya muvaffak olmuştur.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , ,

Cristiano Ronaldo Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Cristiano Ronaldo dos Santos Aveiro (5 Şubat 1985’te Funchal, Madeira’da doğdu), daha iyi Cristiano Ronaldo olarak biliniyor, Portekizli bir futbolcu. İtalyan takımı Juventus ve Portekiz milli takımı için oynuyor. Yaygın olarak, tüm zamanların en iyileri arasında, tüm zamanların en büyük futbolcularından biri olarak kabul edilir.

Cristiano Ronaldo

Ronaldo bir zamanlar Manchester United’dan Real Madrid’e yaklaşık 80 milyon avroya transfer olduktan sonra tüm zamanların en pahalı profesyonel futbolcusu oldu. Real Madrid oyuncusu olarak yaptığı tanıtımda, 80.000 kişi Santiago Bernabéu Stadyumu’nda onu karşıladı. Diego Maradona’nın Napoli tanıtımında 25 yıl önce kırılan 75.000 kişilik rekoru geçerek dünya rekorunun sahibi olmuştur.

UEFA Şampiyonlar Ligi’nde beş kez kazanan ilk oyuncu. Ayrıca Real Madrid’in tarihinde atılan en fazla golün rekorunu elinde tutuyor. Bu tarihe kadar, art arda altı sezonda 30 ya da daha fazla gol atan La Liga tarihindeki tek oyuncu olmaya devam ediyor. Tüm zamanların en yüksek golcüsü olmasının yanı sıra Portekiz’in en iyi göründüğüdür.

Ronaldo Madeira Adaları Funchal’da doğdu ve büyüdü. 15 yaşındayken yarış kalbine (Taşikardi) teşhisi kondu, ancak tedavi etmek için ameliyat oldu. Babası, eski ABD başkanı Ronald Reagan’dan sonra ona “Ronaldo” adını verdi. 1997’de, 12 yaşındayken, onu 1.500 £ ücret karşılığında imzalayan Sporting CP ile bir duruşmaya gitti. Daha sonra Sportif Gençlik Akademisine katılmak için Madeira Adaları’ndan Lizbon’a taşındı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , ,

Alexander Ostrovsky Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Alexander Ostrovsky

Alexander Ostrovsky; (d. 12 Nisan 1823, Moskova – ö. 14 Haziran 1886, Şçelikovo, Rus Çarlığı), Rus edebiyatındaki gerçekçilik döneminin en önemli temsilcisi sayılan oyun yazarıdır.

Bir devlet memurunun oğluydu. Moskova Üniversitesi’nin hukuk bölümünde öğrenim gördü. 1843-48 arasında Moskova çocuk mahkemesinde görev yaptı. 1847’de, ilk oyunu olan Kartini semeynogo schastya’yı (Aile Mutluluğundan Sahneler) yazdı.

1850’de yazdığı ve sonradan Svoi lyudi soçtemsya (Kendimiz Çözeriz). adıyla yayımlanan ikinci oyunu Bankrot (İflas), Moskovalı tüccarlar arasındaki hileli iflas olaylarını sergilediği için büyük tepkiyle karşılaştı ve Ostrovski kamu görevinden uzaklaştırıldı. Oyun 13 yıl yasaklanmış olarak kaldı.

Ostrovski 1860’larda çeşitli tarihsel oyunlar yazdı. Ama en önemli oyunları Rus tüccar sınıfını konu alan iki traj edişiyle aralarında Bednost ne porok (1853; Fakirlik Ayıp Değil, 1945) adlı başyapıtı da bulunan çok sayıdaki komedisi oldu. Sneguroçka (1873; Kar Çiçeği) adlı yapıtını Rimski-Korsakov 1880-81 yıllarında operaya uyarladı. Öbür yapıtları arasında Türkçeye de çevrilmiş olan Voltsiy i ovtsiy (ös 1926; Kurtlarla Kuzular, 1946) ile Groza (1829; Fırtına, 1945) sayılabilir.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , ,

Gustave Flaubert’in Bilinmeyen Yönleri

Gustave Flaubert

Gustave Flaubert, yalnızlıktan hoşlanırdı. Zamanla iyi arkadaşlar edinmesine rağmen sonradan arkadaşlarının hepsinden yüz çevirmiş, kendini tamamen kitaplarına vermişti.

Hayatı boyunca bir kere sevdi. Fakat bu sevginin de kelimenin tam anlamıyla büyük bir sevgi olduğuna inanamamıştı. Sevgilisi, Gustave Flaubert‘in çalışmaları ile yakından ilgilenmiş ve onu çalışmaya teşvik etmişti. Fakat Gustave Flaubert bu vefakar kadınla evlenmeyi hiçbir zaman düşünmedi. Esasen düşünseydi bile annesi razı olmayacaktı. Ufak tefek sinirli bir kadın olan Bayan Flaubert, kocasının ölümünden sonra küçük oğlu Gustave’a çok bağlanmıştı. Onu başka hiçbir kadınla paylaşmaya gönlü razı olmazdı.

Gustave Flaubert

Gustave Flaubert, her zaman yaşadığı dünyanın dışında başka bir dünyada olmayı isterdi. Bir kitabı yazarken asla ondan söz açmaz, daima o kitap bittikten sonra yazacağı eser hakkında konuşurdu. Gustave Flaubert için geçmiş ve şimdiki durumu önemli değildi. Onu asıl gelecek ilgilendirirdi.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , ,

Bedreddin Mahmud Ayni Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Bedreddin Mahmud Ayni

Bedreddin Mahmud Ayni; (d. 22 Temmuz 1360, Antep – ö. 28 Aralık 1451, Kahire), ünlü İslam tarihçisi, fıkıh ve hadis âlimidir.

Bir ulema ailesindendi. Antep’te başladığı öğrenimini Şam, Kudüs ve Kahire’de tamamladı. Bir süre Antep’te bulunduktan sonra 1392’de Kahire’ye yerleşti. Burada Sultan Berkuk’un oğlu veliaht Ferec’in çevresine girerek kısa sürede bilgisiyle dikkati çekti ve Kahire muhtesibliğine atandı. Ferec döneminde de (1399-1412) önemli bir görev olan evkaf nazırlığına getirildi. Çeşitli sultanlar döneminde zaman zaman azledilmekle birlikte, uzun süre nazırlık, müderrislik ve Hanefi başkadılığı gibi yüksek görevlerde bulundu.

Aynî’nin hadis, fıkıh ve nahiv alanında Türkçe ve Arapça birçok yapıtı vardır. Bunların en tanınmışları hadiste Umdetü’l-Kâri fi Şerhi’t-Buharî (ös 1891, 12 cilt), fıkıhta Kuduri Tercümesi, nahivde Makasi-dü’n-Nahviye’dn (1882, 4 cilt).

Aynî’nin önemli bir yönü de tarihçiliğidir. Bu alandaki en ünlü yapıtı İkdü’l-Cüman fi Tarihi Ehli’z-Zaman’dır. İki bölümden oluşan yapıtın birinci bölümü genel dünya tarihidir. İkinci bölüm 622-1446 arasını kapsayan İslam tarihidir. Bu bölümde olayları anlatırken çoğu günümüze ulaşamamış yüze yakın kaynağı da ayn ayn belirtmesi yapıtı daha da değerli kılmıştır. Aynca görgü tanıklarına ve kendi gözlemlerine dayanarak yazdığı 1360-1446 arasını kapsayan bölüm, özellikle Memlûk tarihi bakımından çok önemlidir. Bunun dışında Sultan el-Müeyyed Şeyh’in yaşamını anlatan Siretü’l-Meliki’l-Müeyyed ve İran tarihine ilişkin Türkçe Tarih-i Ekasire adlı yapıtları da vardır.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , ,

Osei Tutu Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Osei Tutu; (ö. 1712), bugün Gana sınırları içinde kalan topraklara egemen olan Asanti İmparatorluğu’nun kurucusu ve ilk kralıdır. Merkezi Kumasi olan küçük bir devletin başında olduğu sırada küçük ve dağınık Asanti krallıklarının güneydeki güçlü Denkyera Devleti’ne karşı koyabilmek için birleşmeleri gerektiğini görmüş ve bu birliği gerçekleştirmiştir.

Osei Tutu rehin tutulduğu Denkyera Sarayı’ndan kaçmayı başararak doğudaki güçlü Akwamu Devleti’nin topraklarına sığındı. Burada siyasal ve askeri örgütlenme konularındaki bilgisini artırdı. Çok geçmeden bir grup Akwamuluyla birlikte döndü. Kendisine eşlik edenler arasında Asanti inanışına göre ulusal ruhu temsil eden ve Asantiler arasındaki mistik bağın simgesi olan efsanevi Altın Taht’ı (sika’dwa) gökten yere indiren rahip Okomfo Anokye de vardı. Böylece Asantiler arasındaki birliğin maddi ve manevi temelleri oluştu ve Usei Tutu Kumasi’yle birleşen Asanti krallıklarının başına geçerek Denkyera’ya karşı başarılı bir savaş yürüttü (y. 1698/99-1701).

Osei Tutu devleti güçlendirmek ve yeni topraklar ele geçirmek için sonradan yeni savaşlara da girdi. Asanti kralı (Asantehene) olduğu dönemde Asanti toprakları yaklaşık üç kat genişledi; Bölgedeki silah ve köle ticaretinde önemli yeri olan, 200 yıl boyunca ayakta kalacak güçlü, savaşçı bir devletin temelleri atıldı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , ,

Dmitri Şostakoviç (Shostakovich) Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Dmitri Şostakoviç (Shostakovich)

25 Eylül 1906, Petersburg — 9 Ağustos 1975, Moskova

Eğitimini Leningrad Konservatuvarında Nikolayef, Steinberg ve Glazunof’un öğrencisi olarak yapmıştır. On dokuz yaşında bestelediği ilk senfonisiyle dünya çapında ün kazanmış, daha sonraki yapıtlarıyla Sovyetler Birliği’nln baş bestecisi durumuna yükselmiştir. Bu arada «Mzensk’li Lady Macbeth» operası Sovyet makamlarınca bayağılıkla suçlanmış, Beşinci senfonisiyle yeniden göze girmiş, piyanolu kentetiyle Stalin Ödülü’nü kazanmış, 1948 yılında «Batı’nın çökmekte olan biçimciliğine taviz vermekle» suçlanmış, af dilemek zorunda kalmış, yeniden göze girmiştir. İlk yapıtlarında Orta Avrupa anlatımcı okulunun etkileri ve atonalité eğilimleri sezilmekle birlikte sonraki yapıtlarında Beethoven, Qaykovski, Mahler ve Prokofiyef etkileri görülür. Başlıca yapıtları arasında 15 senfoni, (en tanınmışları, «Şimşek» ve «Leningrad») piyano konçertosu, «Altın Çağı» bale müziği.

İlk yorumu: 1937 Leningrad.
Bestecinin senfoni biçiminde ilk geniş yankılar yapan, ona büyük başarı sağlayarak adını yurdu dışındaki meraklı kitlelere ileten yapıttır. Senfoni pek çok kimsede programlı olduğu izlenimini bırakmış, Şostakoviç’in «otobiyografi»si olarak yorumlanmıştır. Genel inanç «kişiliğin oluşumu»nu belirtmek amacıyla yazıldığı yolundadır.

İlk bölüm (Moderato) zengin düşün ve duygu malzemesiyle işlenmiştir. Kahramanca ve acılı bir karakteri vardır. İkinci bölüm (Allegretto) tam bir «scherzo»dur. Neşeli, canlı, zarif, törensel ses bileşimleri geçen yüzyılı hatırlatır. Üçüncü bölüm (largo) ilâhiye, duaya benzer melodi ve akorlarla gerçekten duygulu bir tablo çizer. Senfoninin dördüncü bölümü (Allegro) geniş ölçülerle kükreyen, haykıran tınısı, Mahler ve Skriyabin’i hatırlatan orkestra düzeni ve tekniğiyle gerçekten güçlü bir etki bırakır.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , ,

Shailene Woodley Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Shailene Diann Woodley, 15 Kasım 1991’de San Bernadino, Kaliforniya’da doğdu. İki psikologun kızıdır. Dört yaşında modellik yapmaya başladı. Beş yaşındayken ilk oyunculuk derslerini alıyordu. O ve küçük kardeşi Tanner, Simi Vadisi’nde büyüdü.

Shailene Woodley

Genç aktris, Tippi Hedren ile birlikte televizyondaki “Replasing Dad (1999)” filminde ilk kez sahneye çıktı. Bölge, Crossing Jordan ve The O.C gibi programlarda görünmeye devam etti ve skolyoz teşhisi konmasına rağmen genç olarak seçmelere katılmaya devam etti.

Shailene Woodley

1991 yılında California’da doğan Shailene Woodley, küçük yaşta televizyonda görünmeye başladı. 2008’deki “Amerikalı Genç’in Gizli Yaşamı”‘nındaji rolü, ilk önemli rolü oldu ve daha sonra The Descendants, Divergent ve devamı ve Yıldızlarımızdaki Arıza’daki performansıyla daha geniş kitleler tarafından tanındı. Shailene Woodley’nin 2016’da, Dakota Access Pipeline’ı protesto ederken tutuklanması haber oldu. Çevreci ve politik bir eylemci olarak dikkat çekti.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , ,

Danila Kozlovsky Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Danila Kozlovsky

2014 yılında Vampire Academy’de Dimitri Belikov rolünü oynayan Rus tiyatro ve sinema oyuncusudur. Danila Kozlovsky, 3 Mayıs 1985’te, Moskova’da SSCB’de doğdu. 2016’da Rus Viking filminde Büyük Vladimir olarak rol aldı. O ve Zoey Deutch 2014’de Vampire Academy’de başrol oynadı.

Danila Kozlovsky

Büyürken birkaç okuldan atıldı, okul yetkilileri ebeveynlerine kurallara uymadığını ve ciddi davranış sorunları olduğunu söyledi.

Danila Kozlovsky

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , ,

III. Abdurrahman Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Abdurrahman III, Endülüs Emevi Devleti’nin 8. hükümdarı (Kurtuba 892-ay. y. 961). 912’de yönetimi ele aldı. Önce ülke içinde birlik ve düzeni sağladı. İspanyol, Arap ve Berberiler arasındaki çekişmelere son verdi. Castilla, Navarra ve Leon Krallıkları ve Mısır Fatımi Halifeliği’ne karşı yürüttüğü savaşlarla sınırlarını güvence altına aldı. 928’de Bobastro’yu ele geçirdi. 932’de kuzeye yönelerek Tuleytila’daki ayaklanmayı bastırdı. Bu başarıları üzerine Endülüs Emevi Devleti tarihinde halife (Emirü’l-Müminin) unvanını alan ilk hükümdar oldu.

Bir yandan giriştiği fetihlerle ülkesinin sınırlarını genişletirken öte yandan bilim, sanat ve edebiyatı özendirerek Kurtuba’nın dünya çapında büyük bir bilim merkezi olması için çaba harcadı. Döneminde Endülüs, bilim ve sanatta doruğa ulaştı. Yalnız hükümdarın değil, öteki devlet büyüklerinin de sarayları birer bilim ve kültür yuvası haline geldi. Doğudan ve Batıdan birçok bilim adamı Kurtuba’ya geldi. Burada görkemli bir tıp fakültesi yaptırdı.

Bu fakülte Avrupa’da kurulan ilk tıp fakültesi olması bakımından da ayrı bir önem taşır. Avrupalı hükümdar ve devlet adamları da tedavi olmak için bu tıp fakültesine gelirlerdi. Bunun dışında 600 bin cilt kitabı olan büyük bir kitaplık, Medinet ez-Zehra adını taşıyan bir de saray yaptırdı. Yarım yüzyıl süren hükümdarlığı, Endülüs Emevi tarihinin en parlak dönemini oluşturur. İspanya’daki İslam Devleti bir daha bu kadar başarılı olamadı. Ticaret ve endüstride büyük gelişmeler oldu.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Edgar Douglas Adrian Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

30 Kasım 1889’da Londra’da doğan Edgar Adrian, beyin ve sinir sistemi konusunda öncü araştırmalar yapan Nobel Ödüllü bir elektrofizyologdu.

1915’te Cambridge’deki Trinity College’den tıp diplomasıyla mezun olduktan sonra, Adrian, I. Dünya Savaşı sırasında askerlerde sinir hasarı ile ilgili tedaviler uyguladı. Savaştan sonra, kariyerinin geri kalanını geçireceği Cambridge’e döndü. 1919’da Adrian en önemli araştırması olan duyu organlarından alınan sinir uyarılarının ölçülmesi üzerine çalışmalar yaptı. Termiyonik vakum tüpünün kullanılmasıyla, dokunulduğunda uyarılan kurbağa kasının sinir uyarılarını güçlendirdi ve kaydetti. Bu deneylerden, hayvanın beyin korteksindeki etkilenen duyusal alanı ve sinir hücrelerinde elektriğin varlığını tespit edebildi. Nöronların nasıl işlediğine dair keşifleri için Adrian, 1932’de Nobel Tıp Ödülünü aldı.

1934’ten sonra, Adrian, elektroensefalogram kullanarak beynin elektriksel aktivitesini inceledi. Bu çalışmalar epilepsi ve diğer serebral lezyonların daha iyi anlaşılmasını sağlamıştır. 1937’de Cambridge’de Cambridge’de Fizyoloji Profesörü oldu. Araştırma ve öğretiminin yanı sıra, Adrian birçok kitap yazdı ve sayısız ödül aldı. Kraliyet Cemiyeti (1950-55) ve İngiliz Bilimi Geliştirme Derneği’nin (1954) başkanlığını yaptı. Nobel’e ek olarak, 1934’te Kraliyet Madalyası ve 1946’da Copley Madalyası aldı. Adrian, 1965’te Cambridge’den emekli oldu, ancak 1977’de 87 yaşında ölümüne kadar orada yaşamaya devam etti.

Edgar Adrian, 1. Baron Adrian, 14 Haziran 1923’te Hester Agnes Pinsent ile evlendi. Çiftin üç çocuğu oldu.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , ,

Adalet Ağaoğlu Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Adalet Ağaoğlu

(13 Ekim 1929)

Romancıdır. Nallıhan’da doğdu. Ankara Kız Lisesi’ni, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi (1950). Ankara Radyosu ile TRT’de çalıştı.

Edebiyata şiirle başlayan Adalet Ağaoğlu, daha sonra radyo ve sahne oyunları yazmaya başladı. Ardından hikaye ve romana yöneldi. 1973 yılında yayımlanan ilk romanından bu yana hemen hemen tüm edebiyat eleştirmenlerinin beğenisini kazandı. Eserleri defalarca basıldı.

Üç Oyun (1973) adlı kitabıyla Türk Dil Kurumu 1974 Ödülünü, Yüksek Gerilim (1974) adlı kitabıyla 1975 Sait Faik Hikaye Armağanını, Bir Düğün Gecesi (1979) adlı romanıyla 1979 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat, 1980 Orhan Kemal, 1980 Madaralı Ödülünü, Çok Uzak Fazla Takın (1990) adlı oyunu ile de Türkiye İş Bankası 1992 Edebiyat Büyük Ödülünü kazandı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , ,

Polygnotus Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Polygnotos

Polygnotos (d. İÖ y. 500, Thasos [Taşoz], Trakya – ö. İÖ y. 440, Atina), hiçbiri günümüze ulaşmayan klasik üsluptaki büyük boyutlu anıtsal duvar resimleriyle tanınmış ressam. Atina’da yaşamış ve sonunda yurttaşlığa kabul edilmiştir.

Yunanlı gezgin Pausanias’ın aktardığına göre Delphoi’deki Knidoslular Salonu’nda bulunan “Troya’nın Yağmalanması” ve “Odysseus’un Hades’i Ziyareti” adlı iki resimde gerçek insan boyutlarına yakın, idealize edilmiş figürler kompozisyon içine serbest bir biçimde yerleştirilmişti. Bu yöntem başta Asur sanatı olmak üzere daha önce de kullanılmıştı, ama Yunan sanatındaki ilk uygulayıcısı Polygnotos oldu. Daha önce ise Yunan sanatında figürler tek bir çizgi üzerine yerleştiriliyordu.

Yeni yöntem büyük olasılıkla Polygnotos’un etkisiyle dönemin vazo resimlerinde de kullanıldı. Gerçek anlamda bir perspektif kullanımı yoktu, ama Polygnotos kısaltım (rakursi) uygulamasına başvurmuş, renk olarak da yalnızca siyah, beyaz, kırmızı ve kahverengiyi kullanmıştı. Yapıtlarında kişiliği, insanın eylemlerini belirleyen ve dış görünüşüne yansıyan içsel bir yönelim olarak kavramlaştırması, başta Aristoteles (Poetika, 6. bölüm) olmak üzere sonraki eleştirmenlerin övgüsüne yol açtı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Abdülhak Adnan Adıvar Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Abdülhak Adnan Adıvar

Yazar ve düşünce adamıdır.

Gelibolu’da doğdu. Üniversite öğrenimini Tıbbiye’de, bugünkü Tıp Fakültesinde tamamladı. Döneminin baskılarına dayanamayarak yurt dışına çıktı. Dönüşünde aynı okulda profesör oldu. Hilali Ahmer (Kızılay) Müfettişi olarak I. Dünya Savaşına katıldı. Milletvekili seçildi. Mehmet Emin Yurdakul ve Yusuf Akçura ile birlikte Milli Türk Fırkası’nı kurdu. Eşi Halide Edip Adıvar ile birlikte Kurtuluş Savaşına katıldı. 1924’te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kuruluşunda yer aldı. Ardından 8 yıl süreyle yurt dışında Türkçe öğretmenliği yaptı. Yurda dönüşünde İslam Ansiklopedisi’nin Yazı Kurulunu yönetti.

A. Adnan Adıvar, Cumhuriyet gazetesinde ve Yeni Ufuklar dergisinde düşünce yazıları yayımladı. Bilim tarihi ile ilgili düşüncelerini ve bilim-din ilişkisini tartıştığı görüşlerini kitap haline getirdi.

Bazı eserleri:

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , ,

Sirimavo Bandaranaike Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında (Kısaca)

Sirimavo Bandaranaike

Sirimavo Ratwatte Dias Bandaranaike, (d. 17 Nisan 1916, Ratnapura, Seylan – 10 Ekim 2000, Kolombo, Sri Lanka), partisinin 1960 Seylan (1972’den sonra Sri Lanka) genel seçimlerindeki başarısı üzerine dünyanın ilk kadın başbakanı olan önder.

1940’ta S.W.R.D. Bandaranaike ile evlendi ve toplumsal yardım sorunlarıyla ilgilenmeye başladı. 1956’da başbakan olan kocası 1959’da bir suikast sonucunda öldürülünce, kocasının kurduğu Sri Lanka (Kutsal Seylan) Özgürlük Partisi’nin (SLFP) isteği üzerine partinin başına geçti. Parti Temmuz 1960’ta yapılan genel seçimleri ezici bir çoğunlukla kazanınca başbakan oldu.

Kocasının sosyalizm, uluslararası ilişkilerde tarafsızlık, Budacılığı ve Seylan dili ile kültürünü etkin biçimde özendirme gibi siyasal yaklaşımlarını sürdürdü. 1964’te Marksist eğilimli Seylan Eşit Toplum Partisi (Lanka Sama Samaja Party-LSSP) ile kurduğu koalisyon, hükümet üyeleri arasında muhalefete yol açtı ve bunun sonucunda 1965 genel seçimlerinde yenilgiye uğradı. Ama Birleşik Halk Cephesi adıyla bilinen sosyalist koalisyon 1970’te yeniden iktidara geldi. Başbakan olarak bu kez daha köktenci bir politika güttü. Programında, önemli sanayi dallarının kamulaştırılması da vardı. Ama etnik çekişmeleri ve ekonomik sıkıntıları gideremediğinden ve baskıcı önlemlere başvurduğundan programını gerçekleştiremedi. Temmuz 1977 seçimlerinde partisi meclisteki 168 sandalyeden ancak 8’ini koruyabildi ve Bandaranaike başbakanlıktan ayrıldı.

Sri Lanka parlamentosu, gücünü kötüye kullandığı gerekçesiyle, 1980’de Bandaranaike’nin bütün siyasal haklarını elinden aldı ve bir daha kamu görevine gelmesini yasakladı. 1986’da Başkan J. R. Jayawardene kendisini bağışlayarak bütün haklarını geri verdi.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Polybios Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Polybios (d. İÖ y. 200, Megalopolis, Arkadia – ö. İÖ y. 118), Eski Yunanlı devlet adamı ve tarihçi. Roma’nın güçlü bir devlet konumuna yükseldiği dönemi kaleme almıştır.

Akhaialı varlıklı bir toprak sahibi ve devlet adamı olan Lykortas’ın oğluydu. Genç yaşta askeri konulara duyduğu ilgiyle Akhaialı komutan Philopoimen’in yaşamöyküsünü ve günümüze ulaşmayan Taktikai (Taktikler) adlı kitabı yazdı. Tarih ve edebiyat alanında zengin bir bilgi birikimi edinirken, felsefe konularına yakınlığı yüzeysel düzeyde kaldı. Akhaia Birliği ordusunda süvari komutanı olduktan (IÖ 170/169) sonra, Makedonya kralı Perseus’la savaşan Roma’ nın yanında yer almak gerektiğini savundu ve bu amaçla elçi olarak görevlendirildi. Ama götürdüğü yardım önerisi geri çevrildi. Perseus’un uğradığı yenilginin (İÖ 168) ardından Roma’ya gönderilen bin kadar Akhaialı sürgün arasında yer aldı.

Scipio Aemilianus’un dostluğunu kazanarak danışmanı oldu ve Roma’da oturma izni aldı. Büyük olasılıkla Scipio’nun İspanya seferine (İÖ 151) katıldı ve onunla birlikte Afrika’ya giderek Numidya kralı Masinissa’yla tanıştı. Dönüşte Hannibal’ın yolunu izleyerek Alpleri aştı. Gözetim süresi dolunca Kartaca’ya Scipio’nun yanına gitti; kentin kuşatılmasına ve yağmalanmasına tanık oldu (IÖ 146). Atlas Okyanusundaki keşif gezisini büyük olasılıkla bu tarihten sonra düzenledi. Bu sırada Akhaia ile Roma arasında savaş çıktığından Yunanistan’a döndü. Romalılarca yerle bir edilmesinden (İÖ 146) kısa bir süre sonra Korinthos’a ulaştı. Yurttaşlarının çıkarını koruyan bir anlaşma sağlamaya ve düzeni yeniden kurmaya çalıştı. Çabalarından dolayı çeşitli yerlerde onuruna anıtlar dikildi. Daha sonraki yaşamına ilişkin olarak, belirsiz bir tarihte iskenderiye ve Sardes’e gittiği, siyasal sorunlar üzerine Scipio ve Rodoslu Panaitios ile tartıştığı, Numantia Savaşı’nın tarihini (İÖ 133’ten sonra) ve Ekvator bölgesinin yaşamaya elverişli olduğuna ilişkin bir inceleme yazdığı bilinmektedir.

Polybios’a asıl ününü sağlayan Istoriai (Tarihler) adlı yapıt 40 kitaptan oluşur. Bunlardan yalnızca ilk beşi günümüze ulaşmıştır; ötekilere ilişkin bilgiler ise çeşitli kaynaklarda yer alan alıntılara dayanmaktadır. Polybios’un başlangıçtaki amacı Hannibal’ın İspanya seferinden Pydna Çarpışmasına değin süren ve Roma’nın yükselişiyle belirginleşen 53 yıllık dönemi (İÖ 220-168) aktarmaktı. Romalıların Kartacalılara karşı düzenledikleri Sicilya seferiyle (264) başlayan daha önceki dönemi ve başta Akhaia olmak üzere dünyanın başka yerlerindeki gelişmeleri ele alan ilk iki kitap yapıtın girişi niteliğindedir. Üçüncü kitapta Kartaca’nın İÖ 146’da yıkılışına değin geçen süreyi de kapsayan değiştirilmiş bir taslak yer alır. Bu olaylar 30-39. kitaplarda anlatılır.

Polybios’a göre tarihin temel işlevi öğreticilik olmalıdır. Dolayısıyla daha çok siyasal ve askeri konulan ele alması, olaylar arasındaki neden ve sonuç ilişkisini ortaya koyarak pratik dersler çıkarması gerekir. Polybios tarihle tragedyayı birbirine karıştıran daha önceki tarihçilerin olayları abartma ve çarpıtma eğilimini sert biçimde eleştirir. Tarihçinin olayları salt aktarma yerine aydınlatmaya da çalışması gerektiğini savunur ve gelişmeler arasındaki bağlantılara önem vererek evrensel bir tarih anlayışına yönelir. Bununla birlikte Roma’nın yükselişini açıklarken değerlendirmelerine bazen rastlantı, bazen de zorunluluk biçimini alan Talih Tanrıçası (Tykhe) gibi belirsiz bir kavram katar. Olayların asıl nedenleriyle (aitiai) olaylara yol açan görünürdeki etkenler (arkhai) arasında yaptığı ayrım, Yunanlı büyük tarihçi Thukydides’in yaklaşımına göre daha mekanik bir yapı taşır ve tarihsel olayların diyalektik özüne inmez.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Simon bar Kohba Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Bar Kohba, asıl adı Simeon bar kosba ya da koseba, bar koziva olarak da bilinir (ö. İS 135), Filistin’de Roma egemenliğine karşı başarısız bir ayaklanmaya önderlik eden Yahudi önder.
Simon bar Kohba
Roma imparatoru Hadrianus, 131’de Doğu Roma İmparatorluğu’na yaptığı gezi sırasında, Yahudileri imparatorlukla bütünleştirmek amacıyla Helenleştirme politikası izlemeye karar verdi. Sünnet yasaklandı, Kudüs’te. bir Roma kolonisi kuruldu ve buradaki tapınağın yıkıntıları üzerinde Jüpiter adına bir tapınak kuruldu.

Bu uygulamalara karşı büyük tepki duyan Yahudiler ertesi yıl ayaklandı; ayaklanmanın başında yetenekli ve güçlü önder Simeon bar Kosba yer alıyordu. Sonraki kayıtlara göre, çete savaşı biçimini alan ayaklanma başlangıçta başarılı oldu. Dönemin büyük saygı gören bilginlerinden Haham Akiba ben Yasef ayaklanmacıları coşkuyla destekledi ve ayaklanmanın önderine, Mesih’i anıştıracak biçimde Bar Kohba (Yıldızın Oğlu) adını verdi, onu Mesih olarak selamladı. Nasi (önder) unvanını alan Bar Kohba, kendi adına sikke bile bastırdı.

Savaşın uzaması ve tehlikeli bir nitelik kazanması üzerine öfkeye kapılan Hadrianus, önce ağır takviye kuvvetleri gönderdi. 134’te de Britanya valisi Gaius Julius Severus’u göreve çağırdı. Bu komutan, ayaklanmacıları yormak için küçük birliklerle savaşa girerek hareket alanlarını daralttı. Bar Kohba, Ağustos 135’te, Kudüs’ün güneybatısında kendi kalesi Bethar’da öldürüldü. Ordusundan geriye kalanlar Lût Gölü yakınlarında direndi, ama Romalıların insan avı bu direnişi de bastırdı. Acımasız bir politika ile Yahudiler Filistin’den sürüldü. Ayaklanmanın başarısızlığa uğraması yüzünden kimileri, İbranicede “yalancı” sözcüğünün benzerliğinden yararlanarak, Bar Kohba’yı, Bar Koziva biçiminde anmaya başladılar.

1960’ta Lût Gölü yakınlarında bir mağarada Bar Kohba’nın mektupları bulundu. Bunlar, asıl adının öğrenilmesini sağladığı gibi, onun sert, güçlü bir komutan olduğunu da gösterdi.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Rabban bar Sauma Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Rabban bar Sauma (d. y. 1220, Chung-tu [bugün Pekin], Çin – ö. Ocak 1294, Bağdat), Moğol elçisi olarak Batı Avrupa’ya yaptığı gezilerle tanınan Nasturi din adamı. Çağdaşı Venedikli Marco Polo’nun Asya’daki serüvenini andıran bu önemli gezilere ilişkin gözlemleri pek yankı uyandırmamıştır.

Chung-tu’da oturan varlıklı bir Hıristiyan ailenin çocuğuydu. Ailesi Türkistanlı göçebe bir Uygur kabilesinden geliyordu, bar Sauma 23 yaşında keşiş oldu. Chung-tu’daki bir Nasturi manastırında yedi yıl kaldıktan sonra, meditasyon ve dua için kent dışındaki dağlara çekildi; bilge bir çileci ve öğretmen olarak ünlendi. Daha sonra Marcus adındaki çömeziyle hac yolculuğuna çıktı. Batı Çin’de Gansu ve Hotan’dan, İran’da Horasan ve Azerbaycan’dan geçerek Nasturi Katholikosu’nun bulunduğu Bağdat’a ulaştı. Yerel savaşlar yüzünden Kudüs’e gidemeyince, bir süre Doğu Anadolu’daki Nasturi manastırlarında kaldı. Katholikos’ un çağrısı üzerine Bağdat’a dönerek İlhanlı hükümdarı Abaka’ya gönderilen bir heyete başkanlık etti.

Daha sonra başdiyakozluğa eş bir makam olan Doğu’daki Nasturi kilise topluluklarının başdenetçiliğine atandı. Rabban bar Sauma, 1287’de, Hıristiyan eğilimli bir dinsel seçmeci olan ve Müslümanları Kutsal Topraklar’dan atmak için Hıristiyanlardan destek almayı uman Abaka’nın oğlu Argun tarafından Hıristiyan krallarla görüşmek üzere Batı Avrupa’ya gönderildi. Konstantinopolis’te (İstanbul) imparator II. Andronikos Palaeologos’tan yakınlık görerek iyi ağırlandı. Roma’ya vardığında Papa IV. Honorius’un kısa bir süre önce öldüğünü öğrendi. Bunun üzerine Kardinaller Kutsal Kurulu’nun karşısına çıkarıldı. Elçi olarak getirdiği mesajdan çok, savunduğu ilkeleriyle ilgilenen kurul üyeleri, ondan Nasturi inancıyla ilgili açıklamalar yapmasını istediler. Nasturiliğin Batı’da heretiklik sayıldığını bildiği için bundan kaçınan bar Sauma, Roma’dan ayrıldı. Daha sonra Paris’e gitti ve Kral IV. Philippe’in sarayında bir ay kaldı. Oradan Bordeaux’ya geçerek İngiltere kralı I. Edward ile görüştü. Her iki kral da Argun ile ittifaka yanaşmadılar.

Fransa’dan ayrılan bar Sauma, Roma’ya uğradı ve yeni seçilen Papa IV. Nicolaus ile görüştü. İran’a döndüğünde İlhanlı sarayına din görevlisi olarak atandı. Ardından bir kilise kurmak üzere Azerbaycan’daki Meraga’ya çekildi. Keskin bir gözlemci olan bar Sauma, ortaçağ Avrupa’sını bir yabancı gözüyle anlatan Farsça bir günlük tuttu. Günlüğün İngilizce çevirisi Sir Wallis Budge’ın Monks of Kublai Khan (Kubilay Hanın Keşişleri) adlı yapıtında yer almaktadır.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Theda Bara Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Theda Bara
Theda Bara, asıl adı theodosia goodman (d. 20 Temmuz 1890, Cincinnati, Ohio – ö. 7 Nisan 1955, Los Angeles, ABD), erkekleri baştan çıkararak yıkıma sürükleyen ilk vamp kadın rollerine çıkan sessiz film yıldızı. Açık saçık cinsel filmlere öncülük ederek, sinemada cüretli yeni özgürlük anlayışının uluslararası simgesi olmuştur.

Theodosia de Coppet adıyla kısa süre tiyatroda çalıştıktan sonra, Hollywood’da figüranlık yapmaya başladı. Yoğun bir reklam kampanyasının ardından gösterime sokulan ilk önemli filmi A Fool There Was (1915; Bir Budala) ile bir gecede başarıya ulaştı. Adının “Arab Death” (Arap Ölümü) sözcüklerinin bir evirmecesi olduğu öne sürülerek, bir Doğu prensinin kızı olarak lanse edildi.

Theda Bara üç yıl içinde 40’tan fazla film yaptı. Bunların çoğunda çekici giysiler içinde dayanılmaz, acımasız ve tensel zevkelere düşkün kadın rolleri oynadı. Bu filmler arasında Romeo and Juliet (1916), Under Two Flags (1916; İki Bayrak Altında), Camille (1917), DuBarry (1917), Cleopatra (1917), Salome (1918) ve Kathleen Mavourneen (1919) sayılabilir. I. Dünya Savaşı’nın sonlarında ününü yitirmeye başlayan Theda Bara, Broadway’deki başarısız bir sahne denemesinden ve Hollywood’a geri dönme girişiminden sonra, 1920’lerin sonlarında beyazperdeyi bıraktı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Cesare Borgia Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Cesare Borgia

Cesare BORGIA; 1475 ile 1507 yılları arasında yaşamış zalimliği ve zehir uzmanlığı ile ünlü İtalyan asilzadesidir. Papa VI. Alessandro (Aleksander)’nun oğludur. Roma’da doğdu. Babasının himayesi sayesinde Valencia başpiskoposu bir yıl sonra da kardinal oldu. Sert karakteri ve kötü huyları ile tanınan Cesare Borgia kızkardeşinin kocası Bisceglia Dükü’nün öldürülmesinden sorumlu tutuldu. 1500’de 10.000 kişilik ordusuyla Romagna’ya hücum etti. Bazı şehirleri egemenliği altına alarak Faenza’ya geldi. Papa bu zaferi ile büyük topraklar sahibi olan Cesare Borgia’yı Romagna Dükü yaptı.

1503’te babasının ölümünden sonra zalimliğinden dolayı Cesare Borgia’ya düşman olanlar onu yermek için fırsat buldular. 1504’te İspanya Kralı Ferdinand’ın emriyle yakalanarak İspanya’da iki yıl hapsedildi. 1506’da kaçarak Navarre Kralı’nın yanına sığındı. 1507’de Portekiz’de Viana Kalesini kuşattığı sırada öldürüldü.

Floransalı yazar Niccolo Machiavelli (Makyavel) Il Principe (Prens) adlı eserinde düzenbaz ve merhametsiz bir Prensi anlatırken Cesare Borgia’yı örnek almıştır.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Marie Curie Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında (İki Nobelli Örnek Bilim İnsanı)

Marie Curie (1867 – 1934), Kimya ve Fizik dallarında Nobel ödülü kazanan Polonyalı bir bilim insanıydı. Radyoaktivite alanında çığır açan çalışmalar yaparak radyoaktif izotopların ilk kez izole edilmesini sağladı. Birinci Dünya Savaşı sırasında Curie, X-Işınlarının pratik kullanımını geliştirdi; ayrıca iki yeni element keşfetti: polonyum ve radyum. Öncü bilimsel çalışmaları, o dönemde bilimde kadınlara karşı yapılan ayrımcılık nedeniyle daha dikkat çekici hale geldi. Paris Üniversitesi’ndeki ilk kadın profesördü ve bilimdeki kadınlar için birçok engeli kırdı.

Marie Curie

Marya Sklodowska, 7 Kasım 1867’de Varşova Polonya’da doğdu. Beş çocuğun en küçüğüydü ve fakir ama iyi eğitimli bir ailede büyüdü. Marya çalışmalarında başarılı oldu ve birçok ödül kazandı. Daha küçük yaşta, o zamanlar demir yumrukla hükmeden ve özellikle de entelektüeller için hayatı zorlaştıran Rusya’dan, Polonya’nın bağımsızlığını kazanması gerektiğine karar verdi. Çoğunlukla eğitimsizliğe mahkum olan diğer Polonyalı kadınlara öğretmeyi çok istiyordu.

Marya, Kimya ve Biyoloji ile ilgileniyordu. Polonya’daki çalışma imkanları sınırlı olduğundan, Marya Paris’e gitti; Paris’te Sorbonne’da eğitim gördü. Fransızca öğrenmek için çabalayan Marya, eğitimine ve bilime adanmış bir hayat yaşıyordu. Fizik diplomasına devam etti ve okulunda üst sıralarda yer aldı. Daha sonra matematik dersleri aldı. Curie’nin zorlukları başarmak konusunda olağanüstü bir isteği vardı.

Fizik ve Kimya Fakültesi laboratuvarında şef olan Pierre Curie ile Paris’te tanıştı. Pierre kristaller ve elektronik üzerinde birçok deneyler yapan ünlü bir kimyagerdi. Pierre genç Marya’ya aşık olmuş ve onunla evlenmesini istemiştir. Marya başlangıçta reddetti, ancak Pierre ısrarcıydı. Evlendiler ve Pierre’in 1906’daki zamansız ölümüne kadar, ikisi birbirinden ayrılmadı. İşyerinde işbirliğine ek olarak, Avrupa’da bisiklet sürerek ve seyahat ederek zaman geçirdiler.

Marie Curie Pierre Curie

Marie radyoaktivite çalışmalarını sürdürdü. 1898’de, bu iki yeni elementin keşfine yol açtı. Birine memleketinden esinlenerek polonyum adını verdi.

Daha sonra, radyumun özellikleri üzerine dört yıl süren kapsamlı bir çalışma yaptı. Yakındaki bir madenden atılan uranyum atıklarını çok yavaş ve özenli bir şekilde kullanarak, bir desidyum radyum elde edebildiler.

Radyumun olağanüstü etkileri olduğunu keşfetti. Ürünü test ederken, Radyumun vücuttaki hastalıklı hücreleri yakma gücüne sahip olduğu bulundu. Başlangıçta, bu erken radyoterapi formuna ‘curietherapy adı verildi.

Marie Curie

Curieler buluşlarını bedavadan paylaştılar ve böyle değerli bir öğeyi patentlemek istemediler. Element oldukça talep görüyordu ve sınai ölçekte üretime başladı.

Keşiflerinden dolayı 1903’te Davy Madalyası (İngiltere) ve Nobel Fizik Ödülü’ne layık görüldü. Marie Curie, Nobel Ödülü’ne layık görülen ilk kadındır.

1906’da Pierre bir trafik kazasında öldü, iki çocuğun bakımını ve laboratuvarı Marie’ye bıraktı. İki çocuğu Irène Joliot-Curie (1897–1956) ve Curve Curie (1904–2007) idi. Irene, 1935 yılında kocasıyla ortak olarak Nobel Kimya Ödülü’nü kazanmıştır.

1911 yılında, radyum ve polonyum üzerine çalışmalarından ötürü ikinci bir Nobel Ödülü‘nü aldı.

Marie Curie’nin başarısı aynı zamanda erkek egemen bir bilim dünyasından büyük bir düşmanlık, eleştiri ve şüphe getirdi. Kıskanç meslektaşları arasında yayılan kötü niyetli söylentiler ve suçlamalar yüzünden çok üzülmüştür.

1914’te I. Dünya Savaşı’nın başlaması, Marie Curie’ye vaktini hastanelerde röntgen makinelerinin kurulumuna adamasına yol açtı. Marie, röntgen cihazlarının şarapnel yerini tespit edebileceğini ve askerler için daha iyi tedavi sağlanabileceğini anlamıştı. Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda, bir milyondan fazla asker, röntgen birimleri tarafından incelenmişti.

Birinci Dünya Savaşı‘nın sonunda Paris’teki Radyum Enstitüsüne geri döndü. Ayrıca, 1919’da Savaştaki Radyoloji hakkındaki harika fikirlerini içeren bir kitap yayımladı. Curie Ağustos 1922’de Uluslararası Entelektüel İşbirliği Komisyonu’na katıldı.

Marie Curie, mütevazı ve tutumlu yaşam tarzıyla biliniyordu. Maddi ödülleri araştırma organlarına bağışladı. Birinci Dünya Savaşı sırasında, Nobel Ödüllerini Fransız Hazinesi’ne sundu.

Marie Curie, 1934 yılında Kanser’den öldü. Radyasyonla yaptığı çığır açan çalışmalarının yan etkisi olarak kansere yakalanmıştı.

Marie Curie

Marie Curie, bilimdeki birçok sınırı geri itti ve aynı zamanda kadınların akademik ve bilimsel başarısı için yeni bir çizgi oluşturdu.

Radyumun keşfi, Ernest Rutherford’un atomun yapısını incelemesini sağladı ve kanser tedavisinde kullanılan Radyoterapi için çerçeve sağladı.

Curie ayrıca kadınların toplumdaki ve bilimdeki rolünü yeniden tanımlamada öncü bir rol oynadı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , ,

Stefan Zweig Hayatı (Kısaca)

Stefan Zweig

Tanınmış bir Alman yazarıdır. Viyana’da doğdu. Babası zengin bir sanayiciydi. Yahudi olan Zweig’ler, çocuklarını çok iyi yetiştirdiler. Stephan hem edebiyata, hem tarih ve felsefeye karşı büyük bir ilgi duyuyordu. Dada çocuk denecek yaşta, birçok Avrupa Stefan Zweig memleketlerini gezdi; birkaç yabancı dil öğrendi. İlk eserleri, daha doğrusu ilk edebiyat çalışmaları çevirilerdir. Bilhassa Belçikalı şair Emile Verhaeren’in duygulu şiirlerini Almanca’ya büyük bir başarıyla aktardı. Rimbaud, Baudelaire, Verlaine gibi Fransız şairleri, onun süzgecinden geçerek Alman okuyucularının karşısına çıktılar. Kendisi de şiirler yazıyordu. Bol bol tiyatroya gidiyor, ünlü Alman tiyatro yazarlarının eserlerini seyrediyordu.

Birinci Dünya Savaşı patladığı zaman, Zweig, aydınların fikirler etrafında birleşmeleri fikrini savundu. Bir yandan piyes, hikaye ve roman yazıyordu. 1934’te Londra’ya yerleşti. 1940’ta da İngiltere vatandaşlığına geçti. Bir müddet Amerika’da oturdu. 1941 yılında, huzursuzluk içinde geçen hayatını huzura kavuşturmak için karısıyla Brezilya’ya gitti ve Petropolis şehrine yerleşti. «Dünkü Dünya» adını verdiği kendi hayat romanını Bitirdikten sonra, İngiliz olan ikinci karısıyla yattıkları odada havagazını açık bırakarak intihar ettiler.

Stefan Zweig, bir fikir adamı, bir tarihçi, metotlu düşünen bir insan, ruh tahlillerini büyük bir dikkatle ve Freud’un koyduğu temellere dayanarak başaran bir romancı sıfatıyla dünya edebiyatının sayılı isimlerindendir.

Stefan Zweig (Viyana 1881-Brezilya/Rio de Janeiro/ Petropolis 1942)

Avusturyalı yazardır. Varlıklı bir Yahudi ailesinden gelmenin olanaklarını iyi kullandı; Berlin ve Viyana’da merak duyduğu her dalın öğrenimini izledi. (Alman edebiyatı, felsefe, Roman dilleri ve edebiyatları), renkli geziler yapma fırsatlarını da buldu (Avrupa, Hindistan, Kuzey Afrika, Kuzey ve Orta Amerika, SSCB…). 1919-1934 arasını da Nazizmin gelişimini, yayılmasını Salzburg’dan izleyerek İngiltere’ye geçti (1934). Savaşın ikinci yılında olabildiğince uzağa kaçabilme güdüsüyle Brezilya’ya kadar uzaklaştıysada Hitler’in uzun süren zaferleri moralini bozduğu için sarılacak umut kalmadığını sandı, ikinci eşiyle birlikte canına kıyarak yaşamına son verdi (21 Şubat).

Şiir ve oyun denemelerinden romana geçti: Acımak (Ungeduld des Herzens dilimize ilkin Merhamet adıyla çevrilmişti) 1938. Asıl ustalığını anlatı (tahkiye) türünde gösterdi (yaşamöykülerini de aynı ustalıkla gerçekleştirecektir): Amok (1922), (Dağınık Duygular) , Satranç Oyuncusu 1942. Sonunda kendine özgü anlatı türünü buldu. Drei Master (Üç Büyük Adam), Dostoyevski, Balzac, Dickens (1920); İnsanlık Tarihinde Yıldızın Parladığı Anlar (Sternstunden der Menschheit) 1927, Vertaine (1905), Verhaeren (1910), Romain Rolland (1920), Fransız İhtilâlinde Bir Politikacının Portresi; Fouche(1929), Marie Stuart (1935), Marie Antionette (1932), Hölderlin, Kleist, Nietsche (dilimize Demon’la Muharabe diye çevrildi) 1925. Avrupa kültürüne kökünden yakın olma şansına erişmiş bir yazı ustalığı ve çağdaş psikolojik (Freud) yöntemlerin ışığıyla canlandırdığı her kişinin iç dünyasını aydınlattı; bilinç derinliklerine, kişilik ipliklerine yaklaşmayı başardı. Die Welt der Gestern (Dünün Dünyası) adlı özyaşamsal anlatısı, anılara dönük özlemleri ölümünden sonra yayımlanınca dünyanın bütün dillerine çevrildi (1943).

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , ,

Thomas Alva Edison Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında Hayatı ve Buluşları

Thomas Alva Edison Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında  Hayatı ve Buluşları

Hollanda kökenli ABD’li mucit. 1847 Ohio doğumludur. 1931 New Jersey’de hayata gözlerini yummuştur.

Küçük yaşta ilgi duymaya başladığı fizik kitaplarında ki deneyleri evde kurduğu küçük laboratuvarında uygulamaya başladı. Bu arada trenlerde gazete satarak kazandığı parayı biriktirip laboratuvar için gerekli araç ve gereçleri satın aldı. 15 yaşında satın aldığı baskı makinesiyle Grand Trunk Herald adlı haftalık bir gazete çıkarmaya başladı. Bir tren yolculuğu sırasında deney yaparken kimyasal maddelerin patlaması sonucu işitme duyusunu kısmen yitirdi bir süre sonra geçirdiği kızıl hastalığı sonunda da tümden sağır oldu.

Bu arada telgrafçılığı öğrenerek bir süre demiryolları kurumunda telgraf memuru oldu. Sonra Boston’daki Western Union Telegraph Company’ye geçti. 1868’de yaptığı elektrikle çalışan bir kayıt aygıtını çalıştığı Lowes Gold Indicator Company’ye sattı. Kazandığı parayla New York’ta büyük bir atölye açtı. Bu atölyede bir yandan telgraf aygıtlarının bakım ve onarımlarını yaparken öte yandan da geniş ilgi gören kayıt makinelerini üretmeye başladı. Aynı zamanda bir araştırma laboratuvarı olarak kullandığı bu atölyede yeni buluşlar için çalışmalarını sürdürdü.

Ampul

Western Union Telgraph Company’nin isteği üzerine Graham Bell’in bulduğu telgraf aygıtını geliştirme çalışmalarına başladı. 1873’te tek bir hattan aynı anda iki telgrafın çekildiği telgraf aygıtını yapmayı başardı. 1876’da Orange’da büyük bir laboratuvar kurdu. 1877’de gramofonun ilk biçimi olan ve günümüzdeki ses kayıt ve verici aygıtlarının temelini oluşturan fonografı, 1880’de ise en büyük buluşlarından biri olan ilk akkor telli elektrik lambasını buldu. Daha sonra demir elektrotlu elektrik pilini yaptı. Dinamoyu geliştirdi ve elektrik ölçü aygıtları yaptı.

1882’de New York’ta elektrik enerjisinin değişik amaçlarla kullanılmasını sağlayan dünyanın ilk santralını kurdu. Ayrı çok sayıda yeni buluşun patentini alıp kurduğu fabrikalarda bunların üretimini gerçekleştirdi. Daha önce kurduğu Edison Electric Light Company, Sprague Electric Railway Company, Motor Company gibi kuruluşları 1879’da Edison General Electric Company adı altında birleştirdi.

1892’de bu kuruluş Thomson Houston Electric Company adlı kuruluşla birleşerek General Electric Company adlı şirketi oluşturdu. Bu arada elektrik akımı üzerinde çalışmalar yaparken saptadığı (1883) flamandaki karbon tanelerinin zamanla buharlaşıp lambanın yüzeyinde birikişiyle ilgili buluşunu (Edison etkisi) 1897’de İngiliz fizikçisi J. A. Fleming dünyaya tanıttı. On yıllık bir çalışma sonucu 1909’da kendi adıyla anılan demir nikelli yeni bir akümülatör geliştiren Edison aynı dönemde Portland çimentosunun üretimini de gerçekleştirdi. 1914’te yanan laboratuvarını Ford’ un desteğiyle yeniden işler duruma getirdi. Yaşamının son yıllarında bahçe bitkilerinden yapay kauçuk üretimi konusunda çalışmalar yaptı.

Çağımızda icatlarının büyük bir yeri ve etkisi olan Amerikalı bir mucittir. Elektrik kuvvetlerinden ve teorisinden faydalanarak giriştiği deneyler sonunda, başlıcaları elektrik ampulü, fonograf, sinema makinesi, gelişmiş bir telgraf sistemi ve megafon olmak üzere, birçok araç yapmıştır.

Birleşik Devletleri’nîn Ohio eyaletinde doğdu. Çok küçük yaştayken bile düşündüklerini deneylerle açıklamak, doğru olup olmadıklarını böylece anlamak ihtiyacını duyardı. Altı yaşındayken büyük bir sabırla yumurtaların üzerinde oturup civciv çıkarmasını beklediği; on yaşındayken de, içi gaz dolu balonların uçtuğunu öğrenince, insanların da midesi gazla doldurulursa uçabileceklerini düşünerek bir arkadaşına sedliç tuzu içirdiği anlatılır.

Edison yedi yaşındayken ailesi Michigan’a yerleşti. Burada Edison’u mahalledeki ilkokula gönderdiler, fakat öğretmeni çocuğun «okuyamayacak kadar aptal» olduğunu söyleyerek, üç ay sonra onu okuldan çıkardı. Böylece, öğrenimi yarıda kalan Edison ilgilendiği, bilmek istediği birçok konulan evinde annesinden öğrendi. On iki yaşına geldiği zaman kendi hayatını kazanmak zorunda kaldı, demir yollarında gazete satıcılığına başladı.

Bu sırada bîr fırsatını bularak Detroit şehrine gitti, Millî Kitaplığı gördü. Oradaki binlerce kitap Edison’u çok etkiledi On beş yaşına geldiği zaman bir yandan gazete – satarken öte yandan çalıştığı trenin yük vagonunda hazırladığı ufak bir baskı makinesinde gazete basmaya başladı.

Bir gün gazeteyi basmak için kullandığı kimyasal maddeler döküldü ve vagonda yangın çıktı, Edison bu yüzden işinden atıldı. Bu olay sırasında sinirlenen tren şefi Edison’un kulağına bir tokat atarak onun sağır kalmasına sebep oldu. Fakat Edison o kadar neşeli ve iyimser bir kimseydi kî sağırlığına hiç üzülmedi, ameliyatla kulağının iyileştirilmesini istemedi, çünkü sağırlığın faydalı olduğuna, onu birçok gevezelikleri dinlemekten kurtardığına inanıyordu.

Bir süre sonra Edison tren hattında oynayan bir çocuğun hayatını kurtardı, çocuğun babası telgraf memuruydu. Edison’a, yaptığı iyilikten dolayı, telgrafçılık dersleri vermeye başladı. Böylece, daha sonraki beş yıl Edison Amerika’nın, Kanada’nın birçok şehirlerinde telgrafçı olarak çalıştı. Aynı zamanda, telgraf makinesinin nasıl çalıştığını, nasıl daha verimli olabileceğini anlıyabilmek için evinin tavan arasında bir lâboratuvar kurdu.

Edison’un en önemli icatlarından ilki, bu sırada yapmayı başardığı ikili ve dörtlü bir telgraf sistemidir. O zamana kadar telgraf vermek için ayrı, telgraf almak için de ayrı tel kullanılırdı. Edison aynı telin hem alıcı, hem verici olarak kullanılabilmesini sağladı. Daha sonra da bir telden, aynı zamanda birkaç telgraf gönderilmesine imkân veren bir düzen buldu.

Edison’un yirmi bir yaşındayken beratını alabildiği ilk keşfi Kongre’deki oyları saymaya yarayan elektrikli bir makineydi. Fakat bu makine hiç rağbet görmedi, çünkü kimse buna ihtiyaç duymuyordu. Bu olay Edison’a faydalı bir ders oldu. Bir şey icat etmeden önce onun hayatta gerekli olup olmadığını anlamanın önemini görmüş, daha sonraki çalışmalarında hep bu açıdan hareket etmiştir. İşte bu sebepledir ki Edison’un icatları bugün bütün medenî ülkelerde kullanılmaktadır. Onun bini aşan icatlarından teker teker bahsetmeye imkân yoktur, fakat çoğunu her an her yerde kullanmakta, ya de kullanıldığını görmekteyiz. Bunların arasında ampul başta gelir.

EDISON, ilk icadını 1868’de yaptı. Bu, seçimler sırasında oyların kolayca sayılabilmesi için elektrikle işliyen bir aletti. Edison o tarihte henüz yirmi bir yaşında bir delikanlıydı.

Edison daha küçük yaşta, telgrafçılığa merak sarmıştı. Gençlik yıllarını da telgrafhanelerde geçirdi Bu arada telgrafla haberleşme sistemini daha mükemmelleştirmek için bir hayli uğraştı, telgrafla ilgili birçok icatlar yaptı. Bunlar arasında bir de elektrikle işleyen kalem icat etmişti ki sonradan bu kalem mimiyograi şeklini almıştır. Edison, yeni icat edilmiş olan telefonu da geliştirmek için çalışmıştır. Telefonu herkesin kullanabileceği hale getiren de odur.

Edison’un icatları arasında en önemlilerinden biri de fonograftır. Telgrafhanede çalışırken gelen telgrafları daha kolay yazabilmek için bir nevi «teyp» icat etmişti. Bir süre bu icadını gizledi. Herkes onun telgrafları yanlışsız, çabuk alışma şaşıyordu. Günün birinde, icat ortaya çıkınca Edison da gene eski Usule dönmek zorunda kaldı. Fakat bu alet ona başka bir fikir vermişti. Sesleri bir yere zaptedip sonradan onları tekrar dinlemenin kabil olacağı fikrine saplanmıştı. Telgrafları zaptetmek için kullandığı aleti geliştirirse, bütün sesleri zaptedecek bir aletin yapılabileceğini düşündü, uzun uğraşmalarla, bu düşüncesini gerçekleştirdi. Bu ilk fonograf gayet ucuza mal olmuştu. Edison 18 dolara imal ettiği fonografın beratını 1877’de aldı.

Edison, 1879’da da sonuçsuz kalan 40.000 deneyden sonra ilk ampulü yapmaya muvaffak oldu. Bundan sonra elektrikle ilgili icatlar üzerinde çalıştı. 1891’de hareket ed-en fotoğraflar esasına dayanarak ilk sinema makinesini yaptı. Birinci Dünya Savaşı sırasında Amerikan deniz kuvvetlerine yardımcı olacak yeni icatlar üzerinde çalıştı.

Edison elli yıllık araştırmaları sonucunda büyüklü küçüklü 1033 icadın beratını almış, dünyanın en verimli mucidi olarak haklı bir şöhret kazanmıştır.

İNSANLIK tarihinin ünlü şahıslarının çoğu üzerinde kadınların etkisi büyük olmuştur. Büyük mucit Thomas Edison da annesinin çok etkisi altında kalmıştır. Hemen hemen bütün başarılarını ona borçludur. Daha küçük yaşlarda annesinin etkisiyle okumaya, her şeyi öğrenmeye merak sarmıştı. Bayan Edison oğlunu aptallıkla suçlandıranlara karşı şiddetli bir savaşa girmişti. Küçük Edison’un kimseye benzemediğini, ileride onu çok parlak başarıların beklediğini tahmin ediyordu.

Günün birinde Thomas Edison’un annesi çok ağır bir hastalığa tutuldu. Gece yarısı olmasına rağmen, hastanın, bekletilmeden derhal ameliyat edilmesi gerekiyordu. Doktor, ışık yetersizliğinden, bu ameliyatı ya-pamıyacağmı söylemişti. Küçük dâhi, canından çok sevdiği annesini mutlaka kurtarmak istiyordu. Annesi onun için kutsal bir varlıktı. Ölmemeliydi, ölemezdi,

Edison düşündü, taşındı en sonunda, odanın her tarafını aynalarla kaplarsa, ışığın çoğalacağını, o zaman doktorun da ameliyatı yapmaya razı olacağını tahmin etti. Evdeki bütün aynaları topladı, komşu dükkândan da birkaç ayna getirdi. Oda inanılmayacak derecede aydınlanmıştı. Doktor ameliyatı yaptı, böylece Thomas Edison, sevgili annesinin hayatını kurtardı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Claude Monet Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında Empresyonizm (İzlenimcilik) Akımı Kurucusu

Claude Monet portresi - resmiDünyaca ünlü Fransız bir ressamdır. 14 Kasım 1840 yılında Paris’te doğmuş 5 Aralık 1926 tarihinde Fransa Giverny’de 86 yaşında iken hayata gözlerini yummuştur. Oscar-Claude Monet veya Claude Oscar Monet olarak da bilinmektedir. Empresyonizm (İzlenimcilik) akımının kurucularındandır.

Resim öğreniminden sonra bir süre geleneklere uygun resimler yaptı. 1874’te arkadaşları ile birlikte bir sergi açtı. Resmi sergilerden kovulan eserleri halkın karşısına çıkardılar. Monet’nin meşhur «Impression, Soleil Levant» (İzlenim, Doğan Güneş) adlı tablosu da bu aradaydı. Resimde mavi sisler arasında turuncu bir güneş lekesiyle onun sudaki hafif yansımasından başka hemen hemen hiçbir şey yoktu. Halk bu resimleri alaya aldı bu arada komedyen Leroy bu resimden «impressioniste» (empresyonist) diye bahsetti. Bu da genç ressamlara ad olup kaldı.

Bundan sonra Claude Monet sadece manzara resimleri yaptı. Durgun, sessiz bir ömür sürdü. İçinden geldikçe çalıştı. Rouen Kilisesi’ne dair seri halindeki eserleri buna örnektir. Yaşlılığında eserlerinin para getirdiğini müzelerce kapışıldığını da gördü. Son günlerinde gözleri iyice görmez olmuştu.

Monet’nin eserleri New York Metropolitan Museum, Modern Art Museum, British Museum, National Gallery, Louvre müzesi gibi dünyanın belli başlı müzelerinin en değerli hazineleri arasındadır. Saydam renklere, derin bir gökyüzüne, günün saatlerine göre değişen zamana önem vermiştir.

Aşağıda Paris’de yer alan “Musée Marmottan Monet” müzesinde ki meşhur “İzlenim : Gün Doğumu” tablosu yer almaktadır. Tablo Claude Monet tarafından 1872 yılında yapılmıştır.

Claude Monet - İzlenim : Gün Doğumu isimli tablosu

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Leonardo Da Vinci Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında Hayatı ve Çalışmaları Nelerdir?

1452 ile 1519 yılları arasında yaşamış Rönesans devrinin ünlü İtalyan ressam ve heykelcilerinden biridir. Aynı zamanda mimar, mühendis ve bilim adamı olarak da tanınır. Pisa ve Floransa şehirleri arasındaki Vinci kasabasında doğdu. Floransalı zengin bir noterin oğludur. O çağda mümkün olan en mükemmel öğrenimi görmüş resim kabiliyeti göz önünde bulundurularak Floransalı büyük ressam Verrocchio’nun yanına çırak olarak verilmişti. 1480’de Dük Lodovico Sforza’nın maiyetine girerek Milano’ya yerleşmiş ve dükün emriyle Santa Maria delle Grazie rahiplerinin manastır duvarlarına ünlü “Son Yemek” tablosunu yapmıştır. Bu şaheser tablo rutubet yüzünden ilk durumunu muhafaza edememekle beraber sürekli tamirat sonucunda Leonardo da Vinci’nin çağımıza kadar gelebilmiş en önemli eseridir.

Ressamın Milano’daki hayatı çeşitli tablo ve portreler bakımından çok verimli geçmiş ancak bunların çoğu zamanla kaybolmuştur. Bu sırada Leonardo da Vinci mühendislik bilgisine dayanarak Lombardiya düzlüklerinin boru ve kanallar yolu ile sulandırılması için bir sistem de bulmuştur.

Leonardo da Vinci’nin en tanınmış eserlerinden biri “La Giocondo” diye de anılan “Mona Lisa” tablosudur. Louvre Müzesi’nde bulunan bu eser 1911 yılında milli kaygılarla bir Floransalı tarafından çalınıp İtalya’ya götürülmüş iki yıl sonra bulunarak tekrar müzedeki yerine konmuştur.

1506 yılında Leonardo da Vinci Fransa Kralı XII. Louis’nin ressamı olarak çalışmaya başladı. On yıl sonra I. François tarafından kendisine Amboise yakınlarındaki Cloux şatosu verildi ve aylık bağlandı. Ünlü ressam 1519’da burada öldü.

Leonardo da Vinci’nin eserlerinin çoğu kaybolmuş bir kısmı da talebeleri tarafından tamamlanmış bir ressam olduğu halde Rönesans sanatının dev simaları arasında yer alır. Üçgen kompozisyonlar, gülümseyen kadın yüzleri, anatomi ve perspektif bilgisinde ki mükemmellik ve arka planın incelikle işlenmesi Leonardo da Vinci’nin özellikleridir.

Leonardo da Vinc günümüzde de popüler bir ikon halini almıştır. Aynen Alber Einstein’da olduğu gibi Da Vinci ile ilgili kitap, film, belgesel ve diğer materyaller oldukça rağbet görmektedir.

Leonardo da Vinci’nin eşsiz çizimlerinin bir kısmı halen mevcuttur. Çizimleri buradan görebilirsiniz.

Leonardo Da Vinci’nin en ünlü eserlerinden birkaç örnek :

Leonardo Da Vinci – Mona Lisa Tablosu
Leonardo da Vinci Mona Lisa Tablosu

Leonardo Da Vinci – Beşaret (Müjde) Tablosu
Leonardo da Vinci - Beşaret (Müjde)

Leonardo Da Vinci – Son Akşam Yemeği Tablosu
Leonardo Da Vinci - Son Akşam yemeği

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Şah Sultan Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Şah Sultan, Yavuz sultan Selim ile Ayşe Hafsa Sultan’ın kızlarıdır. Kanuni Sultan Süleyman ile hem ana hem baba bir kardeştir. Doğum tarihi ve çocukluğu ile ilgili bilgiler yeterince bulunmamakla beraber bir çoğu iddia olmaktan öteye gitmemektedir. Çocukluluğunun Manisa’da abisi Kanuni Sultan Süleyman ile birlikte geçtiği rivayet edilir.

1523 yılında Lütfi Paşa ile evlenmiştir. Lütfi Paşa 1539 yılında bu evlilikten gelen öncelik ile sadrazam olmuştur. Tasavvuf ve dine oldukça düşkün bir sultan olduğu rivayet edilmekle berbaer Sümbüli Tarikatına mensup olduğu bilinmektedir. Değişik kaynaklarda ise hem Mevlevi hem de Merkez Efendinin müritlerinden biris olduğu söylenmektedir.

Kocası Sadrazam Lütfi Paşa’dan 1541 tarihinde boşanmıştır. Bu boşanma sonrası Lütfi Paşa sadrazamlığı kaybetmiştir. Boşanma sebebi olarak ortaya atılan iddia ise Lütfi Paşa’nın sırf zina yaptığı için bir kadının uzvunu dağlamasından sonra hem Müslümanlık’ta hem de insanın doğasında böyle bir cezanın olmadığı ile ilgili tartıştıkları ve bu sebeple boşandıkları söylenmektedir. Kocası Lütfi Paşa’nın sert ve katı yürekli bir insan olması din adına bu tarz bir karar verebilecek yobaz biri olabileceğini doğrulamaktadır.

1572 yılında vefat etmiştir. Vefat etmeden çok daha önceleri 1556 yılında Mimar Sinan tarafından Şah Sultan Camii onun için yaptırılmıştır.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , ,

André-Marie Ampère Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

André-Marie Ampère

Fransız fizikçisi ve matematikçisidir. Lyon’da 20 Ocak 1775’de doğmuştur. Fransa Marsilya’da 10 Haziran 1836’da hayata veda etmiştir. Çocukluğunda özel eğitim gördü ve matematiğe olan büyük yeteneğiyle 12 yaşında zamanının matematik bilgilerini öğrendi. 13 yaşında, koni kesitleri konusunda bir inceleme yayımladı. Fransız Devrimi sırasında Lyon Kent Meclisi üyesi olan babasının giyotinde öldürülmesi ve 5 yıllık eşinin ölümü onu yaşamının sonuna kadar etkiledi. Genç yaşlarda geçimini matematik dersleri vererek sağladı.

1801’de fizik ve kimya öğretmenliği yapmak üzere Bourg’a taşındı. 1802’de Considerations sur la Théorie Mathématique du Jeu (Şans Oyunlarını Matematik Kuramı Üzerine Düşünceler) adlı eserini yazdı. Bu eser ona Lyon’da lise öğretmenliği daha sonra 1809’da politeknik okulunda mekanik profesörlüğü sağladı. 1814’te Paris Bilimler Akademisi üyeliğine seçildi. Avogadro varsayımını, Avogadro’ dan bir yıl sonra ondan bağımsız olarak ileri sürdü. College de France’da fizik ve edebiyat fakültelerinde felsefe dersleri okuttu.

André-Marie Ampère

Andre Ampere’in elektrodinamikle uğraşması 1820’lerden sonra başlar. Bilimler Akademisi’nde, Danimarkalı fizikçi H. C. Oersted‘in deneylerinin gösterilmesi üzerine elektrik akımı taşıyan iki iletken telin birbirine etkisi konusunda kendi adıyla tanınan yasayı {Ampère yasası) ileri sürdü. 1826’da Sur la Theorie Mathématique des Phenomenes Elekctrodymaniques Uniquement Deduite de l’Experience. (Elektrodinamik Olayının Kuramı) adlı eserinden manyetikliği moleküler akımlarla açıkladı.

Elektrik akımının manyetik etkileri konusunda bir dizi makalede, bugün kullanılan “Elektrostatik” ve “Selenoid” gibi terimleri kullandı. Bir telden geçen akımın yarattığı manyetik alan yönünü saptamaya yarayan “sağ el” kuralını ortaya koydu. Zamanından çok ileri bir görüşle “bir maddenin manyetik özelliklerinin, molekülleri içinde direnç görmeden sürekli akan, küçük dairesel akımlardan ileri geldiğini” ileriye sürdü. Klasik elektrodinamiğin kurucusu olan J. Maxwell’in “elektrodinamiğin Newton’u” dediği A.M. Ampère’in adı elektrik akım şiddeti birimine verildi ve böylece ölümsüzleştirildi.

Memoire sur l’intégration des Equations aux Differences Partielles (Kısmi Türevli Denklemlerin integral Hesabı Üzerine İnceleme) 1814; La Theorie Analityque des Phenomenes Electrodynamiques Uniquement Doduite de Lexperience (Elektrodinamik Olayların Yalnız Deney Yoluyla Varılmış Analitik Kuramı) 1827; Oeuvres (Eserler) 1854-1862 ölümünden sonra 17 cilt olarak yayımlandı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , ,

Abdullah bin Abdülmüttalip Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

ABDULLAH bin Abdülmuttalip (543-570).Hazreti Muhammed’in babasıdır. Kureyş kabilesinin ileri gelenlerinden Abdülmuttalip’in onuncu oğludur. Mekke’de doğmuştur. Hakkındaki bilgilerin çoğu tam ve kesin değildir. Yaygın bir rivayete göre babası Abdülmuttalip, Zemzem Kuyusunu kazarken, Kureyşliler’in çıkaracağı zorluklara karşı kendini koruyacak on oğlu olursa, onuncusunu putlara kurban etmeyi adamış. Abdullah dünyaya gelince, kahinler Abdülmuttalip’e bu adağını hatırlatmışlar. Başka bir kahinin tavsiyesi üzerine, yüz deve kesmek suretiyle oğlunu kurban etmekten kurtulmuş.

Abdullah’ın doğum ve ölüm yılları tam olarak belli değildir. 25 ve ya 27 yaşında iken Peygamber’in annesi Amine ile evlendiği, Hz. Muhammed’in (s.a.v) doğumundan iki ay önce, Şam’a yaptığı bir ticari seferden dönüşünde, Medine’de hastalanarak öldüğü kuvvetle söylenen rivayetler arasındadır. İslam inanışlarına göre Abdullah’ın yüzünde bir nur vardı. Amine, Peygamber’e gebe kaldıktan sonra bu nur ona, doğduktan sonra da Muhammed’in kendisine geçmiştir. “Nübüvvet Nuru” denen bu aydınlık Peygamberlik işaretlerinden biridir.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Abdullah bin Yasin Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Abdullah bin Yasin Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

ABDULLAH bin YASİN, Murabıtlar Devleti’nin kurucusudur. Nerede ve ne zaman doğduğu bilinmemektedir. Ölümü Tamasna-1059’da gerçekleşmiştir. Faslı bir bilgindir. Kuzey Afrika’daki Senhace Kabilesi’nin reisi olan Yahya bin İbrahim tarafından Büyük Sahra’nın güneybatısında yaşayan Berberi kabileleri arasında İslamlığı yaymak üzere çağrıldı.

Başlangıçta büyük tepki ve zorluklarla karşılaştı. Bunun üzerine Senegal yakınlarındaki bir adada ya da Senegal Irmağı’nın kıyısında bir ribat (kale-zaviye) yaptırarak İslamlığın temel ilkelerini buradan yaymaya başladı. Abdullah ve arkadaşlarına bu ribat yüzünden sınır kalelerinde oturanlar anlamına murabitur (murabıtlar) adı verildi. Zamanla ünü yayıldı ve kendisine katılanlar çoğaldı, Abdullah da ribatlarda eğitilen dinsel nitelikli toplumun önderi oldu. Lamtuna ve Senhace gibi büyük kabileler arasında İslamlığı yaydı. Kendisi dinsel önder olarak kalırken Cedele Kabilesinden Yahya bin İbrahim ve Yahya bin Ömer’i Lamtunalıların başına getirdi. Giriştikleri fetihlerle egemenlik alanları giderek genişledi ve böylece Murabıtlar Devleti’nin temelleri atıldı. Abdullah bin Yasin, Atlas Okyanusu kıyılarında giriştiği fetihler sırasında öldürüldü.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Abdullah bin Zübeyr Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Abdullah bin Zübeyr Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

ABDULLAH bin ZÜBEYR, Arap komutanı (Medine 622- Medine 692). Babaannesi Safiyye, Hz. Muhammet’in halası, annesi Esma da Hz. Ebubekir’ in kızıdır. 14 yaşındayken Yermuk Savaşı’na (635) babası Zübeyr ile birlikte de Mısır’ın fethine katıldı. 650’de Sait bin As ile Horasan üzerine sefer düzenledi. Cemel Savaşı’nda (656) Hz. Ali’nin yanında yer aldı ve onun piyade birliklerine komuta etti.

Muaviye’nin halifeliğini kabul etmemekle birlikte ona karşı açıkça cephe almadı. Onun ölümünden sonra oğlu Yezit’in halifeliğine karşı çıktı, 9 yıl süreyle mücadelesini sürdürdü. Halife Yezit, Abdullah’ı ortadan kaldırmak için kardeşi Amr bin Zübeyr’i gönderdiyse de Amr, ağabeyine yenildi. Abdullah, Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hüseyin’i kendisine rakip gördüğü için onu Irak’a gitmeye inandırdı. Hz. Hüseyin’in Halife Yezit tarafından Kerbela’da şehit edilmesi üzerine Mekke’de halifeliğini ilan etti ve Emirü’l-Müminin unvanını aldı, Medine halkı da onu tanıdı. Emevi valilerinden Hüseyin bin Numeyr, Abdullah’ı Mekke’de uzun süre kuşattı ve Yezit’in ölümü üzerine kuşatmayı kaldırdı (683).

Yezit’in ölümünden sonra Abdullah, İslam dünyasının büyük bir bölümünde halife olarak tanındı. Eline geçen fırsatları yeterince değerlendiremedi ve kardeşi Musap bin Zübeyr’in ölümünden (690) sonra da halifeliği yalnız Mekke’de geçerli oldu. Emevi Halifesi Abdülmelik, Abdullah’ı ortadan kaldırmak üzere dönemin ünlü komutanı Haccac’ı Mekke üzerine gönderdi. Altı buçuk ay süren kuşatma sırasında Kabe mancınıklarla dövüldü. Abdullah, annesinin öğüdüne karşın teslim olmayı reddetti ve savaş alanında öldü.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , ,

Abdurrahman el-Gafiki Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Abdurrahman el-Gafiki Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

ABDURRAHMAN el-GAFİKİ, Emevi komutanı (?-?, 732).

Haseym’in ölümünden sonra İspanya Valiliği’ne getirildi. Döneminin önde gelen komutanlarından biri olduğu kadar yetenekli bir politikacıydı. 730’da İspanya’ya gelince halkın şikayetlerini dert ve dileklerini yerinde dinledi, üst düzey yöneticilerden kimi görevlileri değiştirerek yerlerine adil ve namuslu olanları getirdi. Bu düzenlemelerle ülke içinde birliği sağladıktan sonra ünlü İspanya Fatihi Tarık bin Ziyat ile Musa bin Nusayr’ın başlattığı fetihleri tamamlamak için harekete geçti.

Pireneler’i geçip Fransa içlerine sokuldu. Tours, Lyon ve Autum kentlerini ele geçirdi. Emevilerin büyük bir hızla ilerlediklerini gören Frank Prensi Charles Martel kendisine yapılan başvurular üzerine harekete geçti. İki ordu 732’de Poitiers yakınlarında karşı karşıya geldi. Savaş, Emevilerin ağır yenilgisiyle sonuçlandı. Abdurrahman el-Gafiki de birçok askeriyle birlikte bu savaşta öldü. Böylece İslam ordularının Avrupa’ da ki ilerleyişi durduruldu. Arap tarihçileri Poitiers Savaşı’nın yapıldığı yere Balad-uş Şüheda (Şehitler Yolu) adını vermişlerdir.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

William O’Brien Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında (Gazeteci)

William O’Brien kimdir ve ne yapmıştır? Gazeteci William O’Brien hayatı, biyografisi ve eserleri hakkında bilgi.

William O’Brien; (d. 2 Ekim 1852, Mal-low, Cork, İrlanda : ö. 25 Şubat 1928, Londra, İngiltere), İrlandalı gazeteci ve siyaset adamıdır. Milliyetçi harekette, Charles Stewart Pàrnell’dan sonra gelen ikinci adam olarak uzun yıllar önemli rol oynamıştır. Daha çok İrlandalı kiracı çiftçilerin kira indirimini kabul etmeyen toprak sahiplerine kira ödememelerini ve bu paraları topraklarından atılan kiracıların kullanması amacıyla bir dayanışma fonuna yatırmalarını öngören “kampanya planı”yla tanınır.

Gazeteciliğe 1869’da başladı. 1881’de, Parnell’ın İrlanda Toprak Birliği adına çıkardığı haftalık United Ireland’ın yayın yönetmenliğini üstlendi. Ekimde gazetenin kapatılmasının ardından Parnell ve öteki milliyetçilerle birlikte tutuklandı. Hapisteyken hazırladığı “Kiraya Hayır Manifestosu”nun İrlanda Toprak Birliği’nin bir toplantısında okunması üzerine, örgüt İngiliz yetkililerce yasadışı ilan edildi. 1882’de serbest bırakılınca yeniden United Ireland’ın başına geçti. 1883’te İngiltere Avam Kamarası‘na seçildi ve 1895’e değin orada görev yaptı. 1886’da başlattığı “kampanya planı”, Parnell tarafından benimsenmemesine karşın, milliyetçi harekete yeni bir hız kazandırdı. Ertesi yıl yeniden hapsedildi. 1890’dan sonra Parnell’ın öndeliğine karşı çıkmakla birlikte yandaşlarıyla karşıtlarını uzlaştırmaya çalıştı. Kiracılara toprak sahibi olma yolunu açan Wyndham Toprak Alımı Yasası’nı (1903) destekledi. 1898’de kurduğu Birleşik İrlanda Birliği’nin Parnell yanlısı John Redmond’un denetimine girmesi üzerine 1910’da Her Şey İrlanda İçin Birliği’ni kurdu. I. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru yandaşlarının çoğu Sinn Féin’e katıldı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , ,

Seán O’Casey Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Seán O’Casey kimdir ve ne yapmıştır? Seán O’Casey hayatı, biyografisi, oyunları ve eserleri hakkında bilgi.

Seán O’Casey; asıl adı John Casey (d. 30 Mart 1880, Dublin, İrlanda – ö. 18 Eylül 1964, Torquay, Devon, İngiltere), İrlandalı oyun yazarıdır. Savaş ve devrim sırasında Dublin’in kenar mahallelerinde geçen ve trajediyle komediyi alışılmadık bir biçimde birleştiren gerçekçi oyunlarıyla ünlüdür.

İrlandalı Protestan bir ailenin 13’üncü ve en küçük çocuğuydu. Yetiştiği çevrede açlık, hastalık, yoksulluk, korku ve içkiyi tanıdı. Yalnızca üç yıl okula gitti, kendi kendini eğitti. Çalışmaya 14 yaşında işçi olarak başladı. On yıl İrlanda demiryollarında çalıştı.

İrlanda ulusal hareketine katıldı; bu arada adını İrlanda dilindeki söyleyişiyle O’Cathasaigh olarak değiştirdi ve Keltçe öğrendi. İşçi hareketi içinde de yer alarak Irish Worker’s yazılar yazdı. Sendikaların yarı askeri kolu İrlanda Yurttaşlar Ordusu’na katıldı ve 1914’teki yeniden örgütlenme sırasında bu kuruluşun tüzüğünü hazırladı. Ama aynı yıl, emeğe karşı olmakla suçladığı bu örgütten ayrıldı. Ulusal harekete orta sınıfın önderlik etmesi karşısında sürekli düş kırıklığına uğrayan O’Casey, 1916’daki Paskalya Ayaklanması’na da katılmadı.

Siyasal partilerin tutumundan nefret ederek kendini oyun yazmaya verdi. Trajikomedilerinde bir bakıma, yoksul İrlanda halkı karşısındaki karmaşık duygularını dile getirdi.

Dublin’deki Abbey Tiyatrosu’na verdiği birkaç oyunu geri çevrildi. Burada sahnelenen ilk yapıtı İrlanda Cumhuriyet Ordusu’yla (IRA) İngiliz kuvvetleri arasındaki savaşı anlatan The Shadow of a Gunman (1923; Silahşorun Gölgesi, 1990) oldu. İrlanda’nın bağımsızlığı için verilen iç savaşta geçen ve en sevilen oyunu olan Juno and the Paycock (Dünyanın Düzeni, 1965) 1924’te sahnelendi. Arka planında Paskalya Ayaklanmasının yer aldığı The Plough and the Stars (1926; Saban ve Yıldızlar) Abbey Tiyatrosu’nda sahnelendiğinde, oyunun İrlandalı kahramanları aşağıladığını ileri süren yurtseverlerin tepkisiyle karşılaştı.

1926’da İngiltere’ye giden O’Casey, orada tanıştığı İrlandalı oyuncu Eileen Carey Reynolds ile evlendi ve bu ülkeye yerleşti. 1929’da İngiltere’de sahnelenen savaş karşıtı ve bir ölçüde dışavurumcu oyunu The Silver Tassie’nin Abbey Tiyatrosu tarafından geri çevrilmesi, O’Casey’nin İrlanda dışında yaşama kararını etkiledi. Çağdaş dünyanın bir parktaki olaylarla simgeleştirildiği Within the Gates (1934; Kapıların İçinde) bir başka dışavurumcu oyunuydu. Faşizme karşı yazdığı The Star Turns Red (1940; Yıldız Kızıllaşıyor) adlı oyunu, 1911’deki İrlanda demiryolu işçileri grevi sırasında Dublin’de geçen ve otobiyografik özellikler taşıyan Red Roses for Me (1946; Kırmızı Güller, 1977, 1985) izledi.

Son oyunlarında fantastik ve törensel hava ağır basıyordu. Cock-a-Doodle Dandy (1949; Kibirli Züppe), The Bishop’s Bonfire (1955; Piskoposun Şenlik Ateşi) ve The Drums of Father Ned (1958; Peder Ned’in Davulları) bunlardan birkaçıdır. Son uzun oyunu Behind the Green Curtains (1961; Yeşil Perdeler Arkasında) Dublinli aydınlara yöneltilmiş bir yergidir.

O’Casey’nin 1939-56 arasında yazdığı altı otobiyografisi, ABD’de Mirror in My House (1956; Evimdeki Ayna), İngiltere’de Autobiographies (1963; Otobiyografiler) adıyla derlendi.

1910-14 arasında yazdığı mektupları David Kraus tarafından iki kitapta toplanarak yayımlandı (1975,1980).

kaynak:nkfu

Etiketler, , , ,

Edna O’Brien Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Edna O’Brien kimdir ve ne yapmıştır? Edna O’Brien hayatı, biyografisi, eserleri, senaryoları ve kitapları hakkında bilgi.

Edna O’Brien; (d. 15 Aralık. 1930, Twamgraney, Clare ili, İrlanda), İrlandalı roman, öykü ve senaryo yazarıdır. Daha çok kadınları yansıtışı, cinsel konulardaki içtenliği ve etkileyici betimlemeleriyle tanınır. Yapıtları James Joyce’la Frank O’Connor’ ınkiler gibi İrlanda’da yasaklanmıştır.

Çocukluğunda kısa anlatı ve masallar yazmaya başladı. Katı bir Katolik rahibe manastınndaki eğitiminden sonra Dublin’de eczacılık öğrenimine başladı. 1950’de diplomasını aldı, iki yıl sonra da romancı Ernest Gebler’le evlendi. Yazarlık yaşamı boyunca birçok roman, çok sayıda öykü, oyun ve senaryo yazdı. Otobiyografik öğeler içeren ilk romanı The Country Girls’ün (1960; Taşralı Kızlar) ana temalarından biri, sonraki birçok yapıtında olduğu gibi umutsuzluk ve yalnızlıktır. Yapıtta, başkaldıran kadın kahramanlar mutluluğu olağandışı erkeklerle olan ilişkilerinde ararlar, ama başarılı olamazlar. O’Brien ikinci romanı The Lonely Giri’den (1962; Yalnız Kız, 1972) sinemaya uyarlanan The Girl with Green Eyes (1965; Yeşil Gözlü Kız) filminin senaryosunu yazdı. Sonraki romanları arasında Casualties of Peace (1966; Barış Kayıptan), Night (1972; Gece) ve James and Nora: A Portrait of Joyce’s Marriage (1981; James ve Nora: Joyce’un Evliliğinin Tasviri) sayılabilir. O’Brien üç haftada tamamladığı I Hardly Knew You (1977; Seni Tanımıyordum) adlı yapıtında kadınların köleleştirilmesi konusundaki artan umutsuzluğunu dile getirdi. Erkeklerin daha çok yaşlı baba rolünü üstlendiği önceki romanlarının tersine bu romanı yakışıklı genç bir adama âşık olan ve sonunda onu öldüren yaşlı bir kadını konu alır. Romandaki bu cinayet olayı, O’Brien’ ın hem erkeklere, hem de onlara boyun eğdiği için kendine duyduğu öfkenin simgesel bir anlatımıdır. O’Brien 1969’da Two into Three Won’t Go (İki Üçe Bölünmez) adlı filmin senaryosunu yazdı. A Pagan Place (1970; Pagan Ülke) adlı romanı ise tiyatroya uyarlanarak 1972’de sahnelendi. Zee & Co. adlı romanından uyarlanan X Y & Zee filmi 1972’de gösterildi. Virginia adlı oyunu 1980’de sahnelendi.

O’Brien 1962’de Kingsley Amis Roman Ödülü’nü, 1971’de ise Yorkshire Post Roman Ödülü’nü kazandı. Öykülerini The Love Object (1968; Aşk Nesnesi), A Scandalous Woman (1974; Adı Çıkmış Kadın), Mrs. Reinhardt (1978) ve Returning (1982; Dönüş) adlı kitaplarda topladı. Kitaplarda toplamadığı öykülerini The New Yorker’ da yayımladı. Öbür yapıtları arasında Mother Ireland (1976; İrlanda Ana) ile The Dazzle (1981; Parıltı) adlı çocuk kitabı sayılabilir.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , ,

William Smith O’Brien Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

William Smith O’Brien kimdir ve ne yapmıştır? William Smith O’Brien hayatı, biyografisi, siyasi kariyeri hakkında bilgi.

William Smith O’Brien; (d. 17 Ekim 1803, Dromoland, Clare, İrlanda – ö. 18 Haziran 1864, Bangor, Caernarvonshire, Galler), Thomas Osborne Davis, Charles Gavan Duffy ve John Dillon’la birlikte Yeni İrlanda hareketinin önderi olan yurtseverdir.

1828-48 arasında Avam Kamarası‘nda görev yaptı. Protestan olmasına karşın Katoliklere özgürlük tanınması için çalıştı, ama aynı zamanda, Ağustos 1800’de yürürlüğe giren Birleşme Yasası’nın da sürdürülmesini savundu. Bu nedenle, Katoliklerin siyasal haklarını ve İrlanda’nın kendi kendini yönetmesini savunan Daniel O’Connell’ın parlamento adaylığına karşı çıktı. 1843’te ingilizlerin O’Connell’ı hapsetmesi üzerine birliği desteklemekten vazgeçti ve birliğe karşı mücadele veren İptal Derneği’ne katıldı.

O’Connell’ın şiddet karşıtı tavrını benimseyerek Ocak 1847’de Genç İrlandalılarla birlikte örgütten ayrıldı ve kıtlığa karşı daha etkili önlemler alınması için baskı yapmak amacıyla İrlanda Konfederasyonu’nu kurdu. Mayıs 1848’de isyana teşvik suçundan yargılandıysa da mahkûm olmadı. Daha sonra Thomas Francis Meagher’la birlikte silahlı mücadeleyi destekledi. Temmuz 1848’de Tipperary ilinde polise karşı girişilen köylü ayaklanmasına önderlik etti. Ayaklanma bastırılınca vatana ihanetten yargılanarak ölüme mahkûm edildi; ama cezası Tasmanya’da ömür boyu sürgüne çevrildi. Şubat 1854’te serbest bırakılan O’Brien, Mayıs 1856’da bağışlanana değin Brüksel’de yaşadı

kaynak:nkfu

Etiketler, , , ,

Daniel O’Connell Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Daniel O’Connell kimdir ve ne yapmıştır? Daniel O’Connell hayatı, biyografisi ve siyasi kariyeri hakkında bilgi.

Daniel O’Connell; (d. 6 Ağustos 1775, Cahirciveen yakınları, Kerry, İrlanda – ö. 15 Mayıs 1847, Çenova, Sar-dinya Krallığı), 19. yüzyılda İngiliz Avam Kamarası‘na seçilen ilk büyük İrlandalı önderdir.

Fransız Devrimi’nin başlaması üzerine Fransa’da Douai’daki Katolik okulunda sürdürdüğü öğrenimini yarıda bırakarak Londra’ya döndü. Orada hukuk öğrenimi gördü ve 1798’de İrlanda barosuna kabul edildi. Mahkemelerde etkileyici konuşmalar yaparak ulusal haklar konusunu dile getirdi. 1797’den beri Birleşik İrlandalılar Derneği’nin üyesi olmasına karşın 1798’deki İrlanda ayaklanmasına katılmayı reddetti. 1 Ağustos 1800’de çıkarılan Birleşme Yasası’yla İrlanda Parlamentosu’nun feshedilmesi üzerine, Britanya Parlamentosu’nun İrlanda halkını temsil edebilmesi için Katolik karşıtı yasaları kaldırması gerektiğini savundu. Katoliklere siyasal hakların tanınması için ülke çapında toplantılar düzenledi.

O’Connell 12 Mayıs 1823’te, Richard Lalor Sheil’le (1791-1851) birlikte Katolik Birliği’ni kurdu. İngiltere hükümeti İrlandalı papazların, avukatların ve aydınların desteğini kazanarak kısa sürede güçlenen bu örgütü kapatmayı göze alamadı. 1826’da Yeni Katolik Birliği adını alan örgüt, seçimlerde büyük toprak sahiplerince desteklenen adayların yenilgiye uğratılmasında önemli rol oynadı. Katolik olduğu için parlamentoya girme hakkı olmayan O’Connell Temmuz 1828’de Clare ilinden seçimlere katılarak İngiliz hükümetinin desteklediği aday karşısında zafer kazandı. Bu durum İngiltere başbakanı Wellington 1. dükü Arthur Wellesley’i Katoliklere seçme ve seçilme hakkını tanıyan 1829 tarihli Özgürlük Yasası’nı çıkarmaya yöneltti. Böylece parlamentoya giren O’Connell, Nisan 1835’te, muhafazakâr Robert Peel hükümetinin devrilmesinde etkili oldu. Whig Partisi ile bir anlaşma yaparak, reformların uygulamaya konması karşılığında İrlanda’da düzenin sağlanmasına yardımcı olmayı kabul etti. Böylece yandaşlarıyla birlikte Melbourne 2. vikontu William Lamb’in önderliğindeki Whig hükümetini destekleyerek, bu hükümetin 1835-41 arasında görevde kalmasını sağladı. Ama Whig’lerin de İrlanda’daki koşullan düzeltmeye yanaşmadığını görünce Britanya ve İrlanda parlamentolarının ayrılması için kitle gösterilerine d”yalı bir kampanya başlattı. Bozgunculuk yaptığı gerekçesiyle üç ay süreyle (Haziran-Eylül 1844) hapsedildi. Daha sonra sağlığı hızla bozulduğundan etkinliğini sürdüremedi. Ulusal mücadelenin önderliğini Yeni İrlanda adlı radikal hareket üstlendi.

O’Connell’in yaşamını konu alan yapıtlar arasında oğlunun yazdığı The Life and Speeches of Daniel O’Connell, M. P. (1846; Daniel O’Connell’in Yaşamı ve Yapıtları) ve Denis Rolleston Gwynn’in yazdığı Daniel O’Connell, The Irish Liberator (1930; Daniel O’Connell, İrlandalı Kurtarıcı) sayılabilir.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , ,

Giuseppe Parini Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Giuseppe Parini (d. 22/23 Mayıs 1729, Bosisio, Milano yakınları – ö. 15 Ağustos 1799, Milano), İtalyan şair ve yazar. İncelikli bir üslupla kaleme aldığı Horatius tarzı odları, özellikle de dört kitaplık yergili şiiri İl giorno’yla (1763-1801; Gün) tanınmıştır.
Giuseppe Parini
Klasik şiirden esinlenmiş pastoral şiirlerden oluşan Alcune poesie di Ripano Eupilino (1752; Ripano Eupilino’nun Birkaç Şiiri) adlı kitabıyla edebiyat çevrelerine katıldı. Ertesi yıl Milano’daki Accademia dei Trasformati’ye girdi.

Dialogo Sopra la nobiltâ (1757; Soyluluk Üzerine Diyalog) adlı yapıtı, bir soylunun cesediyle bir şairin cesedinin soyluluk üzerine yaptıkları tartışmadan oluşuyordu. Başyapıtı sayılan İl giorno ise, Milano aristokrasisinin yüzeyselliğini ve bencilliğini yeriyordu.

İl giorno’nun ilk iki bölümünün yayımlanması Parini’ye büyük ün kazandırdı. Gazzeta di Milano’nun yayın yönetmeni oldu, ardından Palatino ve Brera okullarında beşeri bilimler dersleri vermeye başladı. Milano’da genç Mozart’la tanıştı; 1771’de sahnelenen Ascanio in Alba (Ascanio Alba’da) adlı operasının müziklerini de Mozart yazdı. Fransızlar Milano’yu alınca (1796) Parini gönülsüz de olsa, üç yıl süreyle hükümet görevinde çalıştı. Parini’nin öteki yapıtları arasında en önemlisi, yaklaşık 20 yıllık bir süre içinde yazdığı yapıtlardan oluşan Odi’dir (1795; Odlar). Parini’nin ayrıca edebi incelemeleri ve estetik üzerine Dei principi generali e particolari delle belle lettere .(1801; Edebiyatın Genel ve Özel İlkeleri Üzerine) adlı bir incelemesi vardır.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Adolph Bandelier Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Adolph Bandelier, (d, 6 Ağustos 1840, Bern, İsviçre – ö. 18 Mart 1914, Sevilla, İspanya), İsviçre asıllı ABD’li antropolog, tarihçi ve arkeolog. Meksika, Peru ve Bolivya ile ABD’nin güneybatısında yaşayan Yerli kültürlerini ilk kez inceleyen araştırmacılar arasında yer alan Bandelier’nin yapıtları bugün de önemini korumaktadır.
Adolph Bandelier
ABD’li etnolog Lewis Henry Morgan’ın çalışkan bir öğrencisiydi. 1873-79 arasında, Morgan’ın evrim kuramlarını desteklemek amacıyla, Azteklerin, akrabalık bağına dayalı, demokratik ve Kuzey Amerika’nın Irokua Yerlilerine çok benzer bir toplumsal ve siyasal yapısı olduğunu kanıtlamaya çalıştı. Bulgularını, günümüzde daha çok tarihsel değeri olan üç monografi halinde topladı.

1880 sonrasında, ABD’nin güneybatısında ve Meksika’da arkeolojik, etnolojik ve belgesel çalışmalar yaptı. Bu çalışmaların sonucunda, Final Report of Investigations Among the İndians of the Southwestern United States… (1890-92; ABD’nin Güneybatısındaki Yerliler Arasında Yapılan Araştırmaların Son Raporu) ile kurgusal bir Pueblo etnografyası olan The Delight Makers (1890; Sevinç Ustalan) adlı yapıtları ortaya çıktı. Peru ve Bolivya’daki çalışmalarına (1892-1903) dayanan en önemli yapıtı The Island of Titicaca and Koati (1910; Titicaca ve Koati Adaları) idi.

ABD’ye döndükten sonra New York kenti ile Washington, D. C.’de müzelerde çalıştı, aynca dersler verdi. 1913’te İspanya’ya giderek Pueblo Yerlilerine ilişkin araştırmalarını sürdürdü. Geç Pueblo döneminden kalma tarih öncesi evlerin yer aldığı Bandelier Ulusal Anıtı 1916’da Santa Fe yakınlannda, ABD’nin New Mexico eyaletinde kuruldu.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , ,

Maha Bandula Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Maha Bandula, mahabandula olarak da yazılır (d. 1780 ? – ö.. 1 Nisan 1825, Danubyu, Birmanya), I. İngiltere-Birmanya Savaşı’nda (1824-26) İngilizlere karşı savaşan Birmanyalı komutan.

1819’da, Manipur’u işgal eden Birmanya (bugün Myanmar) ordusunda görev aldı. iki yıl sonra Assam’ın fethi sırasında ikinci bir Birmanya kuvvetine komutanlık etti. Ardından Kral Bagyidaw tarafından Assam valiliğine ve Ava sarayı elçiliğine atandı. Ocak 1824’te, Bengal-Arakan sınırında artan gerginlik üzerine 6 bin askerle Arakan’a gönderildi. Mart ayında İngilizler savaş açınca, hemen Bengal’e girerek Ratnapalang’ı işgal etti ve Ramu’da bir İngiliz kuvvetini yenilgiye uğrattı. Amacı, yıldırım hızıyla ilerleyip Çittagong ve Dakka’yı ele geçirmek ve Assam’dan gelmekte olan ikinci Birmanya ordusunun da yardımıyla İngilizleri Bengal’den atmaktı. Ama mayısta İngilizler Rahgoon’a bir kuvvet çıkarınca, bu tasarısı suya düştü, İkinci bir cephe açıldığı için, seferden vazgeçmek ve binbir güçlük içinde Arakan Sıradağları üzerinden Ava’ya doğru çekilmek zorunda kaldı.

Yukarı Birmanya’da büyük bir ordu topladıktan sonra Irrawaddy Irmağı kıyısındaki Danubyu’ya ilerledi ve Ekim 1824’te burada karargâh kurdu. Aralıkta, Rangoon civarında mevzilenmiş olan İngilizleri kuşatmaya çalıştıysa da başarılı olamadı. Karargâhı İngilizlerin eline düşünce, Danubyu’yu savunmaya hazırlanmak üzere geri çekildi.

Mart 1825’te, İngilizler Danubyu’ya saldırdı. Bandula burayı cesaretle savundu. Çarpışmalar sırasında ölünce direniş çözüldü ve Danubyu düştü. İngilizlerin Prome’ye doğru ilerlemesi Birmanyalılar için yenilginin başlangıcı oldu.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Johan Banér Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Johan Baner, (d. 3 Temmuz 1596, Dyursholm Şatosu, İsveç – ö. 20 Mayıs 1641, Halberstadt, Magdeburg), İsveçli asker. Otuz Yıl Savaşları’nın önde gelen komutanlarından biridir.
Johan Banér
Johan Baner, kralın danışma konseyi üyesi olan ve Polonya kralı Zygmunt Wasa’nın 1600’de yenilgiye uğramasından sonra idam edilen Gustaf Baner’in oğluydu. 1615’te İsveç ordusuna katılan Baner, genç kral II. Gustaf Adolfun askeri görüşlerinden etkilendi. Rusya, Livonya, Polonya ve Almanya’da görev yaptığı sırada adını duyurdu ve genç yaşta general oldu. 1634’te mareşal rütbesiyle, Silezya ve Bohemya’daki birliklerin komutanlığına getirildi. İsveç ordusu Nordlingen’de yenilgiye uğrayınca, Almanya’daki tüm İsveç birliklerinin komutası Baner’e verildi.

1636’da Wittstock’da kazandığı zafer, İsveç’in Orta Almanya’da üstünlüğü bir süre için yeniden ele geçirmesini sağladı. 1637’de, düşman ordularınca neredeyse tümüyle kuşatılmış durumdayken, Kuzey Almanya’ya doğru stratejik bir geri çekilişi başarması, “düşman onu torbaya attı, ama bağlamayı unuttu” biçiminde yorumlara yol açtı.Johan Baner, 1638 sonlarında takviye birliklerle Orta ve Güney Almanya’ya karşı yeni bir saldırıya geçti ve İmparatorluk ordusunu Nisan 1639’da Chemnitz’de (bugün Karl-Marx-Stardt) yenilgiye uğrattı. 1640 yazında ve sonbaharında, Fransız birliklerinin desteğiyle Güney Almanya’ya doğru ilerlediyse de düşmanı savaşa çekemedi. Kış aylarında Bohemya üzerinden yaptığı zorlu bir yürüyüşten sonra, Halberstadt’ta, bu sefer sırasında kaptığı akciğer hastalığından öldü.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Manuel Bandeira Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Manuel Carneiro de Sousa Bandeira Filho (d. 19 Nisan 1886, Recife – ö. 13 Ekim 1968, Rio de Janeiro, Brezilya), elli yılı aşkın bir süre ülkesinin yazarlarını etkileyen şair, edebiyat tarihçisi, çevirmen ve eğitimci. Ölümünden sonra daha çok şair olarak ünlenmiştir.
Manuel Bandeira
Rio de Janeiro ve Sâo Paulo’da eğitim gördü. 1903’te tüberküloza yakalanınca mimar olma hayalinden vazgeçmek zorunda kaldı. Bundan sonraki birkaç yılı okuyarak ve şiir yazarak geçirdi. 1913’te isviçre’de bir sanatoryuma yattı. Burada Fransız simgeci şair Paul Eluard ile dostluk kurdu. 1914’te I. Dünya Savaşı çıkınca Rio de Janeiro’ya döndü; yaşamını bir edebiyatçı olarak sürdürmeye karar verdi.

A Cinza das Horas (1917; Saatlerin Yıkımı) ve Carnaval (1919; Karnaval) adlı ilk şiir kitaplanyla özgün ve bağımsız bir şair olduğunu gösterdi. Güney Amerika şiirini akademik kurallardan ve Avrupa etkisinden kurtarmaya çalışan modernismo (*) akımının temsilcisi olarak tanındı. Bu akımın serbest ölçü, konuşma dili, devrik cümle ve Brezilya halk kültürüne dayalı temalar kullanma gibi yöntemlerini kendi yapıtlarında uyguladı. Libertinagem (1930; Ahlaksızlık) ve Estrela da Manhâ’da (1936; Sabah Yıldızı) bunları edebi bir buluştan çok, kişisel bir anlatım aracı olarak kullandı. Shakespeare, Lorca, Rilke ve Jean Cocteau’nun yapıtlarını çevirdi. 1938’den 1943’e değin Rio de Janeiro’da edebiyat öğretmenliği yapan Bandeira aynca gazete ve dergilere makaleler yazdı, yeni Brezilya edebiyatını halka tanıtmak amacıyla başka şairlerin yapıt ve antolojilerini yayımladı. Öğrencileri için Noçöes de Histöria das Literaturas (1940; Edebiyat Tarihi Kavramlan) adlı bir dünya edebiyatı tarihi yazdı. Bu yapıtta kendinden alçakgönüllü bir biçimde yalnızca bir kez, “belli bir kişisel bağımsızlık sürdürmesine karşın, modernizmin bir yandaşı” olarak söz etmişti.

Bandeira, şair ve ulusal bir kişilik olarak Brezilya’da yaygın bir ünü olmasına karşın Rio ve yakınındaki Petropolis’te sakin bir yaşam sürdü ve 82 yıllık yaşamının sonuna değin kitap yayımlamayı sürdürdü. Brezilyalı yazarlar, önemli bir etki kaynağı ve büyük bir şair olarak gördükleri Bandeira’ya hak ettiği saygıyı göstererek 50. yaş gününde Homenagem a Manuel Bandeira (1936; Manuel Bandeira’ya Saygı) adlı bir kitap yayımladılar.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Surendranath Banercea Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Sir Surendranath Banercea, (d. 10 Kasım 1848, Kalküta – ö. 6 Ağustos 1925, Kalküta yakınlarında Barrackpore, Hindistan), modern Hindistan’ın kurucularından. İngiliz Uluslar Topluluğu içinde özerkliği savunmuştur.

Surendranath Banercea

Banercea, o dönemde kast sisteminin en yüksek kademesi olan Kulin Brahmanları arasında tanınmış bir ailenin oğluydu. İngiltere’de yükseköğrenim gördükten sonra Hindistan’da devlet memuru olmak için başvurdu; o dönemde kamu görevlisi olarak çalışan bir tek Hindu vardı. Yaşını doğru bildirmediği gerekçesiyle göreve kabul edilmeyen Banercea, ırk ayrımı yapıldığını öne sürerek mahkemeye başvurdu. Hindu geleneklerinde yaşın doğum tarihine göre değil, tohumun ana rahmine düştüğü güne göre hesaplandığını ve bu nedenle bildiriminin doğru olduğunu savunarak davayı kazandı. Bunun üzerine, bugün Bangladeş’te bulunan Sylhet’e atandı; ama davada usulsüzlük olduğu iddiaları üzerine, tartışma ve protestolar arasında 1874’te görevine son verildi. Sonraki 37 yıl boyunca öğretmenlik yapan Banercea, Kalküta’da, gelecekte kendi adını taşıyacak olan Ripon College’ı kurdu ve milliyetçi düşüncelerini geliştirdi. Hindular ile Müslümanlar arasında siyasal eylem birliği sağlamak amacıyla, 1876’da Hindistan Derneği’nin kurulmasına yardımcı oldu. Üç yıl sonra satın aldığı The Bengalee gazetesini, 40 yıl boyunca milliyetçi görüşleri doğrultusunda yönetti. 1883’te gazetesinde bir yargıcı eleştirdiği için iki ay hapis yattı.

İlk kez 1885’te toplanan Hindistan Ulusal Kongresi’nin yıllık oturumlarında etkili konuşmalar yapan Banercea, 1917’deki ılımlılar-aşırılar bölünmesi ortaya çıkmadan önce, iki kez kongre başkanlığına seçildi.

1909’da Londra’da Bengal’in bölünmesi kararının gözden geçirilmesi, habeas corpus ilkesinin yeniden yürürlüğe konması ve Hindistan için Kanada modeli bir anayasa hazırlanması için İngiliz hükümetine başvurdu. Banercea temsili hükümet sistemine ve anayasal düzenin gene anayasal yollarla geliştirilmesine yürekten inanıyor ve Hintlilere, “şikâyet etme sanatını öğrenmelisiniz” öğüdünde bulunuyordu. Ama siyasal önderlerden B. G. Tilak’ın savunduğu aşırı yöntemlere de, Mahatma Gandhi’nin uyguladığı bazı pasif direniş taktiklerine de karşıydı. 1913’te hem Bengal yasama meclisine, hem de İngiliz yönetimini temsil eden meclise seçilen Banercea, 1918 Montagu-Chelmsford raporunun getirdiği ilkeleri olumlu karşıladı. Raporda, kendi kendini yönetme, Hindistan’daki ingiliz politikasının hedefi kabul ediliyordu. 1921’de Banercea’ya “sir” unvanı verildi ve yerel Bengal hükümetinde bakan olarak görev aldı. Aşırı milliyetçiler tarafından döneklikle suçlanan Banercea, 1924 seçimlerinde bağımsızlık yanlısı bir aday karşısında yenilgiye uğrayınca siyasetten çekildi. Otobiyografisini A Nation in Making (1925; Bir Ulus Doğuyor) adıyla kaleme aldı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Hasan Tahsin Banguoğlu Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Hasan Tahsin Banguoğlu (d. 1904, Drama – ö. 3 Mart 1989, İstanbul), Türkiye Türkçesinin dilbilgisi konusundaki çalışmaları ile tanınan dilci ve siyaset adamı.
Hasan Tahsin Banguoğlu
İlk ve orta öğrenimini Drama, Balıkesir ve İstanbul’da yaptı. İstanbul Darülfünunu’nun (sonradan İstanbul Üniversitesi) Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi (1930). Bir süre Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü’nde edebiyat öğretmenliği yaptıktan (1930-32) sonra Almanya’ya gönderildi, Berlin ve Breslau üniversitelerinde öğrenim gördü (1932-36). Altosmanische Sprachstudien zu Süheyl ü Nevbahar (1938) adlı teziyle doktor oldu. Dönüşünde Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde doçentliğe atandı. Daha sonra profesör oldu. 1943’te Bingöl milletvekili olarak TBMM’ye girdi.

Milli eğitim bakanlığı (1948-50) sırasında, ilkokullara din dersleri konması, imam-hatip okullarının ve Ankara’da bir ilahiyat fakültesinin açılması gibi konularda çaba harcadı. 1950-55 arasında Ayvalık’ta çiftçilikle uğraştı. 1955’ten 1959’a değin Londra Üniversitesi’nin çağrısı üzerine Doğu ve Afrika Araştırmaları Okulu’nda karşılaştırmalı Türk dilleri dersleri okuttu. 1959-61 arasında da İlahiyat Fakültesi ile İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. 1960’tan sonra yeniden siyasete atılarak CHP’den Edirne senatörü seçildi. (1961). Türk Dil Kurumu başkanlığı (1960-63),Halkevleri genel başkanlığı (1963-66) gibi görevlerde bulundu. Siyasal görüş ayrılıkları nedeniyle 1966’da CHP’den ayrıldı. Bir süre Yeni Türkiye Partisi’nin genel başkanlığını yaptı. 1971’den sonra siyasal yaşamdan çekildi. Türkiye Türkçesinin dilbilgisel yapısını incelediği başlıca kitapları Ana Hatlarıyla Türk Grameri (1940), Türk Grameri-I, Sesbilgisi (1959), Türkçe’nin Grameri’dir (1974).

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Joseph Banks Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Sir Joseph Banks, (d. 13 Şubat 1743, Londra – ö. 19 Haziran 1820, Isleworth, Londra), kendi araştırmalarından çok, bilimsel çalışmaları koruyucu ve destekleyici rolüyle tanınan İngiliz kâşif ve doğabilimci.
Joseph Banks
Harrow, Eton ve Oxford’da öğrenim gördükten sonra, 1766’da Newfoundland ve Labrador’u, 1768-71 arasında Kaptan James Çook’la birlikte dünyanın çevresini, 1772’de İzlanda’yı dolaşarak çeşitli bitkiler ve doğa tarihine ilişkin örnekler topladı. Ekonomik değeri olan bitkilerin incelenmesine ve tanıtılmasına önem verdi. 1805’te buğday pası hastalığı ile kadıntuzluğu mantarı arasındaki ilişkiyi ilk kez ortaya koydu ve keseli memelilerin eteneli memelilerden daha ilkel olduğunu gösterdi. Kew’daki Kraliyet Botanik Bahçeleri’nin onursal yöneticisi olarak, birçok bitki koleksiyoncusunu çeşitli ülkelere araştırma gezilerine gönderdi. Evi, yeni düşünce ve görüşlerin tartışıldığı bir bilim merkezi niteliğindeydi. 1778’de Royal Society’nin başkanı olduktan sonra ülkesinde bilimin gelişmesine önemli katkılarda bulundu ve başka ülkelerle bilim adamı değiştokuşunu özendirip geliştirdi. 1795’te kendisine “Knight Commander of the Bath” unvanı verilen Banks, iki yıl sonra da Özel Danışma Kurulu (Privy Councit) üyesi oldu.

Banks’ın, var olanların en zenginlerinden biri olan kurutulmuş bitki koleksiyonu ile en önemli doğabilim yapıtlarından oluşan kitaplığı bugün British Museum’dadır.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , ,

Benjamin Banneker Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Benjamin Banneker, (d. 9 Kasım 1731, Ellicott’s Mills, Maryland – ö. 25 Kasım 1806, Baltimore, ABD), matematikçi, astronom, almanak derleyicisi, mucit ve yazar.
Benjamin Banneker
ABD’nin ilk önemli Siyah aydınlarındandır. Baltimore yakınlarında çiftlik sahibi özgür bir Siyah olan Banneker, kendi kendini eğitti; astronomiyi yıldızları gözleyerek, matematiği ise ödünç aldığı ders kitaplarını okuyarak öğrendi. 1761’de zamanı doğru olarak gösteren tahta bir saat yaparak dikkati çekti. Çalışmalan, Marylandli sanayici Joseph Ellicott tarafından desteklendi. 1773’te astronomi hesaplan yapmaya başladı. 1789’da bir Güneş tutulmasının zamanını önceden doğru olarak belirledi. 1791’den 1802’ye değin her yıl Pennsylvania, Delaware, Maryland and Virginia Almanac and Ephemeris’ı (Pennsylvania, Delaware, Maryland ve Virginia Almanağı ve Gökgünlüğü) yayımlandı. 1790’da Başkan George Washington tarafından District of Columbia Komisyonu’na atandı ve Andrew Ellicott ve arkadaşlarıyla birlikte Washington, D.C.’ deki topografya çali|malarında görev aldı.

Banneker, yazdığı denemeler ve kitapçıklarla köleliğe ve savaşa karşı çıktı. İlk almanağının bir nüshasını o sırada dışişleri bakanı olan Thomas Jefferson’a yolladı. Almanakla birlikte gönderdiği mektupta ABD’deki Siyahların daha iyi koşullara kavuşturulmaları için Jefferson’m yardımını istedi. Banneker’in Avrupalı bilim adamlarına Jefferson tarafından tanıtılan almanaktan ilgiyle karşılandı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Hugo Banzer Suárez Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Hugo Bânzer Suârez, lakabı el petiso (İspanyolcada “Kısa Boylu”) (d. 10 Temmuz 1926, Santa Cruz, Bolivya – 5 Mayıs 2002, Santa Cruz de la Sierra, Bolivya), 1971-78 arasında Bolivya devlet başkanı olan asker ve siyaset adamı.
Hugo Banzer Suárez
Bolivya Askeri Akademisi’nden sonra ABD’de iki ayrı askeri okulda eğitim gördü. 1964-67 arasında Başkan Rene Barrientos’un hükümetinde eğitim bakanlığı yaptı. 1967-69 arasında Washington’da askeri ateşelik görevinde bulunduktan sonra Bolivya‘ya dönerek Askeri Akademi’nin yöneticisi oldu. Tutucu görüşleriyle tanınan Bânzer, hükümetin sağcı ve solcu subaylar arasında sürekli el değiştirdiği bir dönemde, General Rogelio Miranda’nın Eylül 1969’da Başkan Alfredo Ovando’yu devirmesine yardımcı oldu. 22 Ağustos 1971’de de solcu General Juan Jose Torres’i devirerek devlet başkanlığım üstlendi.

Yabancı yatıranların özendirilmesini öngören bir politikayı uygulamaya koydu; sendikal etkinliklere ve anayasal özgürlüklere getirdiği kısıtlamalar, işçi önderlerinin, din adamlarının, köylülerin ve öğrencilerin muhalefetine yol açtı. Muhalefeti sert önlemlerle baskı altına alan Bânzer, 1974’te bir darbe girişimini bastırdı. 1978 başkanlık seçimlerinde adaylığını koymadı. Kullanılan oy sayısı yasal seçmen sayısından 50 bin fazla olduğu için hile kanştığı söylenen 1978 seçimlerini General Juan Pereda Asbûn kazandı. Pereda bu söylentiler üzerine seçimlerin yenilenmesi kararını verdiyse de, seçimlerden önce gerçekleştirdiği bir darbeyle (21 Temmuz 1978) Bânzer’i istifaya zorladı. Pereda tarafından Arjantin’e sürülen Bânzer, 1 Temmuz 1979’da yapılacak olan başkanlık seçimlerine katılmak üzere mart ayında ülkesine döndü. Ama seçimlerde başarılı olamadı. 1985’te girdiği seçimlerin ilk turunu kazandı. Ama parlamentoda yapılan ikinci turda kaybetti.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,