Naomi Campbell, 22 Mayıs 1970 tarihinde Londra, Streatham’da doğmuştur. Londra’da bir işçi sınıfı mahallesinde büyüdü. Annesi, Valerie Campbell Jamaika kökenli eski bir balettir.
Babasının annesi çinli olduğundan babası Jamaika-Çin melezidir. Naomi Campbell’e annesi 4 aylık hamile iken babası terk etmiş ve annesinin ikinci evliliğinden olan “Campbell” soyadını almıştır.
Annesinin İtalya’da çalıştığı yıllarda 10 yaşında Roma’da İtalia Conti Academy’ne kabul edildi ve bale eğitimi almaya başladı.
İngiltere’de Dunraven School ve Inner London Education Authority’ye devam etti.
7 Şubat 1978’de Bob Marley’in müzik videosunda oynadı.
15 yaşında Italia Conti Academy öğrencisi iken, Londra Covent Garden’de alışveriş yaparken Beth Boldt tarafından keşfedildi. Ağustos 1988’de Vogue dergisine kapak oldu.
Naomi dergiye kapak olan ilk siyahi kız olma özelliğini taşımaktadır. Michael Jackson’ın “İn The Closet” isimli müzik videosu ile üne kavuştu, bu klipte oynayan Naomi Campbell Michael Jackson sayesinde şöhretinin zirvesine çıkmıştır. Bundan başka Jay-Z , Prens , Usher , George Michael gibi sanatçıların müzik videolarında yer aldı.
1994 Babywoman adında bir müzik albümü çıkardı. 1995 yılında japon şarkıcı Toshi ile bir düet yaptı “La, La, La Love Song”şarkısı ile Japonya listelerinde zirveye yerleşti. 2001 yılında San Francisco’da ve daha sonra Londra’da “Vajina Monologları “ adlı tiyatro oyununda rol aldı. Birçok Tv. Dizisi ve sinema filmlerinde rol aldı.
2008 yılından bu yana Naomi Campbell, Rus sevgilisi Vladislav Doronin ile birlikte Rusya’nın başkenti Moskova’da inşa edilen uzay aracı şeklindeki evlerinde yaşamaktayken 2012 yılında ayrıldılar.
Naomi Campbell, gittiği her tatil beldesinden ev alıyor, Türkiye, Miami ve Jamaika’dan ev alan campell son olarak İbiza’dan ev aldı.
Naomi Campbell, daha önceleri boksör Mike Tyson, aktör Robert De Niro, aktör Leonardo DiCaprio, aktör Sylvester Stallone, aktör Robbie Williams , gitarist Adam Clayton, dansçı Joaquín Cortés, Formula yarış başkanı Flavio Briatore gibi meşhurlarla birliktelik yaşamıştır.
Kaynak:Enson haber Biyografi
‘Mona Lisa’dan ‘Deniz Kızları’na karakter oyunculuğuyla başrol arasındaki sınırları kaldıran, sert adam rolleriyle tanınan İngiliz oyuncu Bob Hoskins 71 yaşında 30 Nisan 2014 tarihinde hayata veda etti.
Oyuncunun menajeri yaptığı açıklamada Hoskins’in akciğer iltihabından öldüğü açıklamasını yaptı. 71 yaşındaki oyuncu, 2012’de Parkinson hastası olduğunu ve oyunculuk hayatına son verdiğini açıklamıştı.
1942’de St. Edmund’ta işçi sınıfından bir ailenin çocuğu olarak doğan Bob Hoskins, Londra’da yetişti. Bir dönem ateş cambazlığı gibi sıradışı işlerde çalışan Hoskins, oyunculuk kariyeri tesadüfen başlayan aktörlerden. Bir tiyatroda oyuncu arkadaşını beklerken seçmelere geldiği sanılıp sarhoş bir şekilde sahneye çıkartılan ve rolü de alan Hoskins, doğal yeteneğiyle izleyenleri hemen etkileyecek bir yeteneğe sahipti.
İşçi sınıfından geldiğini sık sık vurgulayan Hoskins, bu anısını hayatını kurtaran olay olarak anlatıyordu. “Eğer oyuncu olmasaydım, şimdi muhtemelen hapiste olurdum” diyen Hoskins’in ilk rolü de televizyon için çekilen bir eğitim filmiydi. Ancak Hoskins, asıl ününü, efsane TV auteur’ü Dennis Potter’ın zamanında bizde de gösterilen dizisi ‘Pennies from Heaven’la kazandı. Sonrasında bol ödüllü bir kariyerle oyunculuk hayatına devam eden Hoskins, yer al dığı her filme kendi imzasını baskın bir şekilde atan oyunculardandı.
1980 yapımı ‘Uzun Kutsal Cuma’da kariyeri boyunca sık sık canlandıracağı Britanyalı gangsterlerden biri olarak seyirci karşısına çıktı. Neil Jordan klasiği ‘Mona Lisa’daki rolüyle en iyi erkek oyuncu Oscar’ına aday oldu, Altın Küre ve BAFTA ödüllerini aldı. Tabii ki kendine has havasıyla bu sert adam Hollywood’un da dikkatini çekti. Terry Gilliam’ın ‘Brazil’inin unutulmaz kadrosunda yer aldı. Robert Ze meckis’in ‘Masum Sanık Roger Rabbit’inde anime femme fatale Jessica Rabbit tarafından baştan çıkartıldığı sahne bir neslin zihinlerine kazındı.
‘Deniz Kızları’nda Cher ve Winona Ryder’la karşılıklı döktürdü. Ancak gişede de eleştirmenler nezdinde de batan ‘Super Mario Bros.’ sonrası Hollywood’dan ümidini kesti. Konuyla ilgili bir röportajda “Super Mario Bros. şunu gösterdi. Ben kendi işime ne kadar özen gösterirsem göstereyim, sonunda Hollywood, onu s.kip atabiliyor” demişti.
Kariyeri boyunca Thatcher karşıtlığını dile getirmekten sakınmayan Hoskins, bu dönemden bir hikayeyi konu alan ‘24 7: Twenty Four Seven’ın çok karamsar olup olmadığı sorusuna “Az bile… En azından bu filmde bir umut var. O dönem ise umuttan eser yoktu” cevabını vermişti. En son ‘Pamuk Prenses ve Avcı’yla perdeye gelmişti.
Kaynak:Enson haber Biyografi