Tam adı Ebü’l-Hasen Alâüddin Alî b. Ebu’l-Hazm İbn el-Nefis el-Kareşî ed-Dımaşkrdir. Şam’a yakın bir kasaba olan Kareşfde 1213 yılında dünyaya gelmiştir. Büyük Selçukluların Halep Atabeyi Nûreddin Mahmud Zengi tarafından Şam’da kurulmuş olan Bîmâristânü’n-Nûri’de (günümüzde Tıp Fakültesi ve Hastanesi) eğitim görmüştür. Şam’da tecrübe ve şöhret kazandıktan sonra Mısır’a gitmiş, Memlûk Sultanı I. Baybars’ın özel hekimliğine ve Mısır ile Suriye’nin hekimbaşılığına getirilmiştir. Buralarda tıp eğitimi veren hastanelerde hocalık yapmıştır. Kahire’de rahat bir hayat sürdüğü tahmin edilen İbn el-Nefis 1288 yılında vefat etmiştir.
• Tıp tarihinde küçük kan dolaşımı sistemini tam ve doğru olarak açıklayan ilk bilim adamı İbn el-Nefis’tir.
Nefis, kalbin yapısını, odacık ve kapakçıklarını, bunların işlevlerini, kalbin kendini beslemesini ve kanın akciğerlere pompalanıp temizlenerek tekrar kalbe dönmesini ifade eden küçük kan dolaşımı sistemini tam olarak açıklamıştır.
• Göz hastalıklarına ilişkin çalışması bu konuda o güne kadar yazılmış en değerli kaynak olarak kabul edilir.
• İbn el-Nefis, tıp bilimindeki başarısının yanında felsefe, hukuk ve dini bilimlerde de çalışmalar yapmıştır.
• Tıp alanındaki en önemli eseri Kitab Mücez el-Kanun fi’Tıbb adıyla bilinir.
Fotoğraflar Anadolu Üniversitesi Türk Dünyası Bilim, Kültür ve Sanat Merkezi’nde çekilmiş, bilgiler oradan derlenmiştir.
kaynak:nkfu
980 yılında Buhara yakınlarındaki Afşana adlı köyde dünyaya gelmiştir. Tam adı Ebu Ali el-Hüseyin İbn Abdullah
İbn Ali İbn Sina’dır. İslam dünyasında bilim ve felsefe alanındaki eşsiz konumunu ifade etmek amacıyla kendisine verilen “eş-şeyhü’r-reis” unvanı ile de bilinir. Eserlerini yüzlerce yıl temel kaynak olarak kullanan Batı’da Avicenna ismiyle tanınmış, pek çok yerde “Hekimlerin Kralı” ya da “Filozofların Prensi” ünvanlarıyla anılmıştır.
Saray katiplerinden olan babası Abdullah’ın bilim ve felsefeye düşkünlüğü ile alim ve filozofları zaman zaman evinde toplaması İbn Sina’nın çok küçük yaşlarda bilimle tanışmasını sağlamış, içine ömrü boyunca tükenmeyecek olan öğrenme arzusunu ateşlemiştir. Henüz 10 yaşındayken Kuran-ı Kerim’i ezberlemiş, dil, edebiyat ve dini konularda iyi bir eğitime kavuşmuştur. İlerleyen yıllarda da devrin önemli alimlerinden dersler almış, matematik, mantık, coğrafya, felsefe ve daha birçok konuda o güne kadar yazılmış en önemli eserleri okumuş, ardından da tıp eğitimine başlamıştır. Diğer alanlarda olduğu gibi bu alanda da hocalarından bir müddet ders aldıktan sonra tıpla ilgili eserleri kendi kendine okumaya başlamıştır. Kısa sürede tıp ve eczacılıkta da ileri bir düzeye ulaşan İbn Sina, kendi ifadesine göre daha 19 yaşında iken bir tabipin onu bir tıp otoritesi sayarak bilgisinden faydalanıldığı bir hekim haline gelmiştir.
Samani Hükümdarı Nuh Bin Mansur’un hastalığını iyileştirmesi üzerine, Buhara’da olağanüstü zengin kitaplıktan
dilediği gibi yaralanmasına izin verildi. Burada bulup okuduğu kitaplar, bilgisinin daha da derinleşmesine ve düşüncelerinin gelişmesine büyük katkıda bulundu. 21 yaşına geldiğinde dönemin en büyük hekimlerinden biri sayılıyordu.
Gazneli Mahmud’un Samani Hanedanlığı’na son vermesi üzerine Buhara’dan Harzem’e gitti. Ardından Gürgeç ve Rey’de dolaştı. Bu gezgin yıllarında zaman zaman hekimlik yaptı. Bir süre Hemedan’da Büveyhi Emir’i Şemsü’d Devle’nin vezirliğinde bulundu. Bir süre sonra İsfahan’da, Alaü’d Devle’nin sarayına girdi. Hükümdarla çıktığı bir sefer sırasında 10 Temmuz 1037 tarihinde mide rahatsızlığından Hamedan’da vefat etti.
* İbn Sina, bilimin hemen hemen her dalında çalışmalar yapmış ve felsefi düşünceleri ile kendinden sonra gelenleri etkilemiş dahi bir Türk düşünür ve bilgindir.
* Tıp tarihinin gelmiş geçmiş en büyük hekimi olan İbn Sina’nın eseri el-Kanun fi’t-Tıbb 18. yy.’a kadar dünyadaki tıp okullarında temel kaynak olarak okunmuştur.
Anatomik bilgiler, hastalıkların tarifi, tedavi yöntemleri, kullanılacak ilaçlar gibi tıbbın temelini oluşturan konularda yazılmış olan bu kitap yüzlerce yıl hem Doğu’da hem de Batı’da hekimliğin ana kaynağı olmuştur. Tıbbi konuları kadar verdiği bitki tanımları ve ilaç tarifleriyle de eczacılığın temel kitaplarından sayılır.
Fotoğraflar Anadolu Üniversitesi Türk Dünyası Bilim, Kültür ve Sanat Merkezi’nde çekilmiş, bilgiler oradan derlenmiştir.
kaynak:nkfu
Tam adı Ebu’l Kasım Halef ibn Abbas ez-Zehravi’dir. Modern cerrahının öncüsü Zehravi, Endülüs’ün başkenti Kurtuba’da 936 yılında dünyaya gelmiştir. Hayatı hakkındaki bilgiler sınırlıdır. Endülüs’ün en parlak döneminde bir hâkim ve hekim olarak bilim tarihine adını yazdırmayı başarmış, bütün zamanların birkaç büyük cerrahından biridir.
Zehrâvi’nin Batı Avrupa İslam Medeniyeti’nin başkenti ve bilim merkezi olan Kurtuba’da eğitim gördüğü ve mesleğini burada yaptığı anlaşılmaktadır. Endülüs Emevi halifesi II. Hakem döneminde (961 – 976) saray hekimliği yapmıştır.
Arap seyyahı Hasan el-Vezzân, Arap ve Yahudi filozoflar ve hekimleri hakkında bilgiler verdiği eserinde Zehrâvi’nîn 1013 yılında vefat ettiğini belirtir.
İslâm dünyasında İbnu’l-Heysem, Biruni ve İbn Sina gibi 11 yy bilim adamları arasında yer alan Zehrâvi her ne kadar tıbbın çeşitli dallarıyla ilgilenmişse de daha çok cerrah özelliğiyle tanınmıştır.
• Zehravi tıp tarihinde birçok yeniliğe imza atan ve yüze yakın ameliyat malzemesini resimleri ile birlikte ansiklopedik eserinde toplayan eşsiz bir hekim; asırlar boyuna Avrupalı hekimlerin otorite olarak kabul ettiği Antik Roma’nın meşhur hekimi Bergamalı Galenden daha üstün görülen bir cerrah, Avrupanın karanlık çağına ışık tutan bir tıp bilgesidir.
Zehrâvi’nin tıp tarihinde gerçekleştirdiği birçok ilkten bazıları şunlardır:
• Alışılmadık bir hastalık olan hemofiliyi yani kanın pıhtılaşmamasını ayrıntıları ile açıklamıştır.
• Kanamaları kontrol etmek için alkol ve balmumu ile damarları dağlama yöntemini açıklamıştır.
•Tıp literatüründe trakeostomi olarak anılan, nefes borusuna gırtlak seviyesinin altında delik açılarak yeni nefes açma yolu açılması işlemini uygulamıştır
• Diş tedavisinde çürüyen dişi çekilmesi ve çekilen bölgenin dağlanması gibi yeni uygulamalar geliştirmiştir.
• Kırık diz kapağı kemiği için ilk defa cerrahi bir müdahale yöntemi uygulamıştır.
• Doğum esnasında fetüsün ters gelmesi durumunda neler yapılması gerektiğine dair yararlı bilgiler vermiştir.
Kitabü’l Tasrif Zehravi’nin asırlara meydan okuyan iki ciltlik eşsiz yapıtıdır. 30 bölümden oluşan eserde iki yüze yakın cerrahi aletin çizimleri bulunur. Ayrıntılı açıklamaları ve resimli anlatımıyla cerrahi tarihinde bir ilk niteliğindedir. Birçok ameliyat prosedürünün ve aletinin resimlerle açıklandığı eserin bir benzerine daha önce hiç rastlanmamıştır. Yaklaşık 1000 yılında tamamlanan eser Zehravi’nin elli yıllık tıp tecrübesinin bir ürünüdür.
Fotoğraflar Anadolu Üniversitesi Türk Dünyası Bilim, Kültür ve Sanat Merkezi’nde çekilmiş, bilgiler oradan derlenmiştir.
kaynak:nkfu
721 yılında bilginler diyarı Horasan’ın Tus şehrinde doğmuş, hayatının büyük kısmını Küfe’de geçirmiştir. Botanikçi olan babasından bitkileri ve bunların iyileştirici etkilerini oldukça iyi öğrendiği kabul edilir. Babasının ölümünün ardından Küfe’de aktarlık yaparak kimya geleneğinin önemli temsilcilerinden Cafer el-Sadık’ı tanıyarak onun talebesi olmuş, kimya bilimine ilişkin temel bilgileri büyük hürmet duyduğu ve kimi zaman “Hikmetin Kaynağı” diye nitelendirdiği hocasından öğrenmiştir. Onun yanında eğitimini tamamladıktan sonra o dönemde bilimin ve düşüncenin merkezi olan Bağdat’a gitmiştir.
Bağdat’taki yönetici ailelerden biri olan, bilimi ve bilimle uğraşanları himaye edip destekleyen Bermeki ailesinin desteğiyle çalışmalarına uzunca bir süre burada devam etmiştir. Bermeki ailesinin yönetimden uzaklaştırılmasının ardından 803 yılında yeniden Küfe’ye dönmüştür. Ömrünün geri kalanını burada bilimsel çalışmalar yaparak geçiren Cabir Bin Hayyan, 815 yılında Küfe’de ölmüştür. Bazı kaynaklarda doğduğu yer olan Tus’da öldüğü yazılıdır.
* Cabir Bin Hayyan, deneysel çalışmaları kimyanın hizmetine sunmasıyla bu alanda bir çığır açmıştır. Bu nedenle Cabir modern kimya biliminin kurucusu kabul edilir.
Cabir Bin Hayyan, araştırmaları deney ve matematik temelleri üzerine oturtmuştur. Onun için sayı ve ölçü kimyanın olmazsa olmaz iki boyutudur. Bu düşüncesiyle kendinden önceki bilim adamlarından ayrılan Hayyan modern kimya çalışmalarının başlangıcını oluşturmuştur.
* Deney ve çalışmalarını gerçekleştirebilmek için çoğunu kendisinin icat ettiği imbikleri, tüpleri, fırınlar ve daha pek çok araç gereç, kendinden sonraki tüm kimyacılar tarafından kullanılmıştır.
* O güne kadar bilinmeyen birçok kimyasal bileşiği keşfetmiştir.
Nitrik asit, hidrojen klorür ve sülfirik asitin rafine ve kristalize yöntemlerini bulduğu Kral Suyu’nu icat ettiği, sitrik asit, asetik asit, tartarik asiti keşfettiği bilinmektedir. Kendisinin ortaya attığı “baz” kavramıyla kimyanın gelişmesine katkıda bulunmuştur.
* Cabir, pek çok alanda eser vermiş çok yönlü bir bilim adamıdır.
Cabir Bin Hayyan kimya çalışmalarının yanında eczacılık, fizik, astronomi, tıp, mühendislik, coğrafya ve felsefe gibi bilim dallarında da önemli çalışmalarda bulunmuş ve çok sayıda eser kaleme almıştır.
Fotoğraflar Anadolu Üniversitesi Türk Dünyası Bilim, Kültür ve Sanat Merkezi’nde çekilmiş, bilgiler oradan derlenmiştir.
kaynak:nkfu