Etiket: hakkında Gustave Flaubert hayatı

Gustave Flaubert Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Gustave FlaubertGustave Flaubert; Fransız yazarıdır (Rouen 1821 – Rouen/Croisset 1880).

Rouen Hastanesi’nde baş operatör olan baba evinde rahat bir çocukluk dönemi geçirdi. Rouen Lisesi öğrenciliğinde bile edebiyat yeteneğini açığa çıkaran bir emekle okul gazetesini hazırladı (Le Colibri: Sinek Kuşu). Kendinden on yaş büyük evli bir kadına (Elisa Schlesinger) duyduğu aşk, sonraki eserlerinden bazılarına konu oldu. (Bir Delikanlının Romanı: Duygusal Eğitim: Education Sentimentale 1869). Hukuk öğrenimi için gittiği (1884) Paris’te ömür boyu sürecek bir arkadaşlık sevgisiyle Maxime du Camp’a bağlandı, sinirsel rahatsızlık duygusuyla öğrenimini yarım bırakıp Croisset Kasa-bası’na yerleşti. Kısa aralıklarla İtalya, Normandiya, Mısır, Türkiye, Cezayir ve Tunus’u gezip gördü. On yıl ilişkide bulunacağı şair Louise Colet (1810-1876) ile tanıştı (1846), sabır ve özenle beş yıl çalışarak yarattığı ünlü eseri Madame Bovary, 1856’da Revue de Paris’de yayımlanmaya başladı. Mahkemeye verildiyse de yazarın gerçekleri yansıtma hakkının onaylanmasıyla aklanmayla sonuçlandı ve 1857’de kitaplaştı. Afrika gezisinin gözlemleri ve binlerce kitabın okunuşuyla oluşturduğu Salambo romanı 1862’de yayımlandı. üstünde birçok kez çalıştığı Aziz Antonius ve Şeytan (Tentation de Saint Antoine) 1874 ise roman değil, bir konu üzerindeki düşünceler ve değerlendirmeler denemesiydi. Üç Hikâye (Trois Contes) 1877’de basıldı. Ölümünde yarım kalan son romanı Bouward et Pécuchet 1881’de yayımlandı. Biçem (üslup) özeninin, sanatı insanı yanıltmayan tek tür sayan anlayışın, biçim olgunluğu açısından “sanat için sanat” tutumunun, sanatsal kaygıyı uzanmaz bir çalışkanlıkla gerçekleştirme ilkesinin de en iyi temsilcisi Gustave Glaubert’dir. En önemli eserlerinden biri yazışmaları sayılır: Correspondance, 4 cilt, 1887-1893.

Madame Bovary, Romantizmden gerçekçiliğe (realizm) geçiş döneminin en yetkin temsilcisi olan Flaubert; Madame Bovary’nin kişiliğinde hem taşra yaşamının çok iyi gizlenmiş sıkıcı etkisini, hem dilekleriyle olanaklarını denkleştiremeyen romantik bir tutkunun özlemler çatışmasını sergiler. O kadar ki, böyle bir kimliğin süreklilikle yaşadığı bu eksiklik duygusu, “Bovarizm” diye adlandırılmıştır. Taşkın düşleri, yaşamını beğenmez tutkusu, can sıkıntılarına çareler arayan dengesizliğiyle Emma, yaşadığı kasabadaki tekdüze görüntülerden çabuk bıkar, buyandan ölçüsüz alışverişlerle kendini aşarken, haz peşindeki vücuduyla da zina yoluna sapar. Kitaplardan gelen renkli tasarıları, Paris özlemi, özgürlük ve zenginlik dilekleri Emma’yı iyice yoldan çıkarınca ödenemez borçlan ve bir çeşit vicdan azabıyla arsenik içip yaşamına son vermekten başka yol bulamaz olur. Bu eser için şöyle diyenler vardır: “Don Kişot’un şövalyelik için yaptığını Madame Bovary romantik hareket için yapar”. Bu eseri dünyanın en güzel on romanı arasında sayan Somerset Maugham şöyle der: “Hepimiz taşkın ve anlamsız düşlere dalar; kendimizi varlıklı, başarılı güzel, romantik taştan geçenleri erkek ya da kadın kahramanı olarak görürüz. Ama çoğumuz düşlerimizin davranışlarımız üzerinde ciddi etki yapmasına meydan vermeyecek kadar aklı başında ve çekingen, ya da serüvenden kaçınır kişileriz. Madame Bovary kendi düşlerini yaşamaya kalkıştığı için herkesten başka türlüydü; güzel olduğu için de herkesten başka türlüydü…”

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , ,