Etiket: Hz. Ömer Aslen NERELİ

Hz. Ömer Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Hz. Ebu Bekir‘den sonra ikinci büyük İslam halifesi olan Hz. Ömer bin Hattab (591 – 644) nadir yetişen büyük şahsiyet ve İslam nurunun uzak ülkelere yayılmasında unutulmaz payı bulunan bir devlet adamıdır. İslamı kabulü çok uğurlu bir olay sayılan ve Müslümanlığın gücünü göstermeye karar vermesinde etken olan Hz. Ömer’in hidayete erişmesi özetle şöyle hikaye edilir: Hz. Muhammed‘i öldürmeye azimli görünen Hz. Ömer, İslamiyeti seve seve kabul eden Said bin Zeyd ile onun eşi olan hemşiresi Fatima’nın evinde dinlediği “Ta-Ha Suresi”nin ayetleriyle heyecanlanmış ve katlini kafasına koyduğu Hz. Muhammed‘e koşarak “kelime-i şehadet getirip” sayı bakımından 40. mümin olmak şerefini kazanmıştır.

Hz. Ömer’in asıl büyük hizmetlerde yararı Medine’ye Hicretten sonra bilinmektedir. O, Hz. Peygamber‘in güvendiği bir müşaviri durumunda idi. Hemen bütün savaşlara katılmıştır (Bedir, Uhud vb.). O, Medine döneminde Hz. Ebu Bekir ile çok iyi anlaşmış, çok dost kalmış ve İslam dinine birlikte fedakarlıkla hizmeti şeref bilmiştir. Efendimizin vefatı üzerine Hz. Ebu Bekir‘i halifeliğe öneren Hz. Ömer’dir. Ama Hz. Ebu Bekir vefat eder etmez, halifelik ona geçmiştir. Bu da herhangi bir zorlama ile olmuş değildir.

Hz. Ömer, halifelik görevine başladığında İslam fütuhatı gelişmekte olup devam ediyordu. Ancak 0, bunları hızlandırmış, komutanları kendine kesin olarak bağlamış, çelik iradesi ve sarsılmaz adalet duygusuyla Allah’ın adını (İ’la-yi Kelimetu ‘llah) yüceltme uğrunda her imkana ve kahramanlığa başvurmaktan çekinmemiştir.

Kendisinin her bakımdan hareket tarzı, tedbirleri, uzak görüşlülüğü daima takdir ve hayranlık uyandırmıştır. Onun dönemi, siyasi kuruluşların doğduğu bir yeni İslam uyanışı devridir. Tanınmış bir Avrupalı bilgin, bu konuda, şöyle yazmaktadır: “Müslüman olmayan tebaanın bağlı olduğu idare esasları, askeri maaşları tayin eden bir kayıt defterinin (divan) tesisi, İslamiyetin gelecekte büyük şehirlerini meydana getirecek olan ordugahların (emsar) meydana gelmesi, kadı dairesinin kurulması bütün onun şahsi eserleridir.” Ayrıca din, medeniyet ve ceza konularında da bazı tedbirler onun devrinin damgasını taşımıştır. Fakat bütün bunlara rağmen Hz. Ömer hiçbir zaman bir hükümdar gibi davranmamıştır. Hz. Ömer “halife” sıfatı yerine “Emirü’l-müminin” unvanını tercih eylemiştir. Bir hadis-i şerifte: “Eğer benden sonra Peygamber gelmesini Allah istemiş olsaydı, bu Ömer olurdu” buyurulmuştur.

İslamın bu eşsiz dehası bir köle tarafından kama ile vurulup şehid edildi (26 Zilhicce 23 / 3 Kasım 644) Ebu Lü’lü adlı bu kölenin şikayet edip sonuç alamadığı bir vergi işinden duyduğu kızgınlık sebep diye kaydedilir. İslamın sosyal ve siyasi çerçevesinin iyice belirlenip yerine oturmasında hizmeti büyük olmuştur. Hz. Muhammed (S.A.S.) ‘in vahy ile yücelttiği İslam binasının görkemli ve şaşmaz adaletli temeli: Hz. Ömer’in, Allah’tan ve Resulünden feyz alan, Kitap ve Sünnetin rehberliğinde gelişen cesaretli, doğru, yorgunluk bilmez, sadece Hakk’ın rızasını amaç edinmiş gayretleriyle daima saygı ve hayranlık telkin edici kalmıştır.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , ,