Etiket: keşifleri

Nicolas Steno Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Nicolas Steno(10 Ocak 1638, Kopenhag, doğumlu – 26 Kasım 1686, Schwerin, Prusya öldü) Danimarkalı jeolog ve anatomist. Stratigrafinin babası olarak kabul edilmektedir.

Nicolas Steno, Seçkin bir bilim adamıdır. 1660 yılında parotis tükürük kanalını (Stensen kanal) keşfetti. Jeolojik gözlemleri, yerkabuğunun kronolojik olarak jelojik tarihi olayları barındırdığı yolundaki ilk gözlemlerdir. Kayaları ve üzerinde canlı organizma kalıntılarının bulunduğu fsilleri inceledi. Titiz çalışmaları sonucunda kronolojik tarihin deşifre edilebileceğini ortaya çıkardı. 1669 yılında kuvars kristallerinin tüm yüzeylerinin aynı açıya sahip olduğu ile ilgili temel kristalografik keşif yaptı. Daha sonraki yıllarda bilim ile ilgili çalışmalarını bırakmış, 1675 yılında dine yönelerek rahip olmuştur.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , ,

Fridtjof Nansen Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Fridtjof Nansen (1861 – 1930);

Norveçli tanınmış kutup kâşifidir. Oslo’ da doğdu, oradaki üniversitede okudu. Zoolojiye pek meraklıydı. 1882’de yaptığı ilk inceleme gezisi zoolojik araştırmalarla ilgiliydi. Aynı yıl, Bergen’deki Tabiat Tarihi Müzesi’ne müdür oldu. 1888 mayısında Grönland’ın buz tarlalarını geçerek bir kuzey seyahati yapmayı tasarladı. Birçok uzmanlar böyle bir seyahati gerçekleştirmenin imkânsız olduğunu ileri sürmüşlerdi. Nansen, bu yolculuğunu başarıyla tamamladıktan sonra bu sefer de Kuzey Kutbuna ulaşmayı aklına koydu.

O güne kadar Kuzey Kutbu’na hiç kimse gidememişti. Nansen, kutup seyahatini yapabilmek için esaslı ibr plân hazırlamıştı. Bu plânını Norveç hükümetine de kabul ettirdi. «Fram» (İleri) adındaki bir buzkıran gemisi Nansen’in emrine verildi. (Nansen’den sonra Amundsen de aynı gemiyle kutup seyahatlerine çıkmıştır).

Nansen, 24 haziran 1893’te yola çıktı. Eylülde Yeni Siberya Adaları yakınında buz dağlarıyla dolu bölgeye geldi. 1895 yılının 14 martına kadar, hiçbir güçlükle karşılaşmadan, kuzeye doğru gidildi. O gün gemiden karaya çıkan Nansen’le arkadaşları Kutup noktasına kadar kızaklarla gitmeyi kararlaştırmışlardı.

7 nisan 1895 günü Kuzey Kutbu’na 400 km.lik bir mesafeye geldilerse de hava şartları yüzünden, keşif heyeti Kutup noktasına ulaşmadan geri dönmek zorunda kaldı. Franz Josef Bölgesi’ne gidip kışı orada geçirdiler, ilkbaharda, Spitzbergen’e gitmek üzere, yeniden yola çıktılar. 1896 haziranında Frederick Jackson ve Alfred Harmsworth adındaki İngiliz kâşiflerine raslayıp onlarla beraber yollarına devam ettiler. Norveç’e de beraber döndüler. «Fram» gemisi de Nansen’den kısa bir zaman sonra Norveç’e döndü.

Nansen 1900’de Norveç’le Grönland arasında denizdibi araştırmalarında, bulunmak üzere uzun bir sefere daha çıktı. Bu seferde yaptığı gözlemleri bir kitap halinde yayınladı. Birçok dile çevrilen bu eserle, o zamana kadar bilinmeyen bazı konular aydınlanmış oluyordu.

Nansen’ın Siyaset Hayatı

Nansen, kutup yolculuğu sayesinde Norveç’te büyük ün kazanmıştı. Bu arada, politika hayatına atıldı, 1905’te Norveç’in İsveç’ ten ayrılmasında önemli bir rol oynadı. 1906′ dan 1908’e kadar Norveç’in İngiltere büyükelçiliğini yaptı.  İngiltere’den döndükten sonra Christiana üniversitesine okyanus bilimleri profesörü oldu. 1910’da Kuzey Atlas Okyanusu’nda bir bilim araştırmasına çıktı. Bu geziden öğrendiklerini bir kitap halinde yayınladı. 1912-1914 yıllarında da yeni araştırma gezilerine çıktı.

Birinci Dünya Savaşı’nın çıkması Nansen’in gezilerine engel oldu. Yalnız Nansen savaş yıllarında da boş durmadı, savaş esirlerinin anayurtlarına dönmelerine yardım etti. Bundan dolayı 1922 Nobel Barış Armağanı’nı kazandı. Kendisine verilen parayı da örnek çiftlikler kurmak için harcadı.

Nansen, yıllarca Milletler Cemiyeti’nde Norveç temsilcisi olarak çalıştı. 1924’te Almanya’nın Milletler Cemiyeti’ne girmesini sağladı. 1925’te İskoçya’nın St. Andrews Üniversitesi’ne rektör seçildi. Gezilerinden edindiği bilgileri «Buz», «Sibirya» adındaki kitaplarında anlatmıştır.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , ,

Marco Polo Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Marco PoloMarco Polo İtalyan gezginidir (Venedik 1254 ? – ay. y. 1324).

Babası Niccolo varlıklı bir tüccardı ve küçük yaşta onu annesinin yanında bırakarak, kendi kardeşiyle birlikte Çin’e gidip, o zamanlar Avrupalıların bilmedikleri üstün bir teknoloji ve kültür ürünü olan Çin uygarlığıyla karşılaştı. Çin imparatoru Kubilay Han ile Hristiyan lideri Papa arasında elçilik yapmak üzere geri döndüğünde (1269), karısı öldüğü için Marco’yu yanına alıp Asya çöl ve dağlarını 3.5 yılda geçerek Kubilay Han’m yazlık başkenti Şangtu’ya vardılar. 1274’te Han’ın saray ileri gelenleri arasına kabul edildi. Onyedi yıl kaldığı Çin’de, bu geniş imparatorluğun uzak köşelerine giderek tanımak olanağını elde etti. 1292’de Polo’lar Çin’den ayrılıp 1295’te Venedik’e vardılar. 1296-1298 arasında Venedik ve Cenova arasında bir deniz savaşında tutsak düştü. Bir Ceneviz hapishanesinde kaldığı sürede rastlantıyla orada bulunan bir yazar Çin gezisini anlattı. Yazar da ilginç bulduğu bu notları Venedik’te yayımlanması için gönderdi. 1299’da hapisten çıkıp Venedik’e döndüğünde ticaretle uğraşmaya başladı. El yazısıyla özgün adı Description of the World (Dünyanın Betimlenmesi) olan ve 1477’de ilk kez baskı biçiminde The Travels of Marco Polo (Marco Polo’nun Gezileri) adıyla yayımlanan eserinde keskin bir gözlemlemeyle gördüğü olağanüstü ülkeyi, hayvanlarını, bitkilerini, ürünlerini, icraatını, geleneklerini, yönetimini, sosyal yapısını zaman zaman abartmayla anlatır.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , ,

Vilhjalmur Stefansson Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Vilhjalmur StefanssonVilhjalmur Stefansson; ABD’li kâşiftir (Arnes, Manitoba/Kanada 1879-Hannover 1962).

İzlanda kökenlidir. Küçük yaştayken ailesiyle birlikte Kuzey Dakota’ya göç etti. 1903’te İowa Üniversitesi’nden mezun oldu. Ardından 3 yıl süreyle Harward Üniversitesi’nde okudu. 1904 ve 1905’te İzlanda’ ya gitti. 1906-1907 arasında Mackenzie Deltası’nı izleyerek Kanada’nın kuzey kutbu bölgesini araştırmak üzere hareket eden araştırma grubuna katıldı. Alaska’da Eskimolarla bir yıla yakın birlikte yaşadı. 1908-1912 arasında Amerika ve Kanada Hükümeti’nin parasal desteğiyle Alaska’nın kuzey kutbundaki kıyılarını, oluşturduğu araştırma grubuyla inceledi. 1913-1918 arasında Kanada Kuzey Kutbu Araştırmaları Kurumu’nun başkanlığım yaptı. Bu dönemde o güne kadar bilinmeyen birkaç adayı keşfetti. 1932-1945 arasında Pan American Havayollarının Kuzey Kutbu keşfinde danışmanlık yaptı. İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD Ordusu’nda Alaska kıyılarının korunması konusunda yol göstericiliği üstlendi. 1947-1962 arasında Hannover’ deki Dartmouth College tarafından düzenlenen Kuzey İncelemeleri Programı’nda danışmanlık yaptı. Kuzey Kutbu’nun keşfedilmesinde öncülük edenlerin başında yer alır.

Başlıca eserleri: Eskimo (1913), My Life with the Eskimo (Eskimolarla Yaşamım) 1913, The Friendly Arctic (Dostça Kuzey Kutbu) 1921, The Adventure of Wrangel Islands (Wrangel Adaları Serüveni) 1925, Unsolved Mysteries of the Arctic (Kuzey Kutbunun Çözümlenmemiş Gizemleri) 1939, Greenland (Grönland) 1942 Arctic Manual (Kuzey Kutbu Elkitabı) 1945, Discovery (Keşif) 1964.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , ,

Francisco Pizarro Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Francisco PizarroFrancisco Pizarro; İspanyol kâşifidir (Trujillo Caceres 1475’e doğru-Lima 1541).

Genç yaşta İtalya savaşları için toplanan birliklere katıldı. Ardından serüvencileri çeken Amerika Kıtası’na hareket etti ve 1502’de Hispaniola’ya (bugün Haiti ve Dominik Cumhuriyeti) ulaştı. 1513’te V.N. Balboa’nın Büyük Okyanus’u keşfettiği seferde, kaptan olarak görev aldı. 1519-1523 arasında Panama’nın yöneticiliğini üstlendi. 1523’te Peru’ya bir keşif gezisi düzenledi. İnka İmparatorluğu’nun izlerine rastladığı bu gezi sırasında, sefere son vermesi emredildiyse de, bunu dinlemedi. İspanya Kralı V. Carlos’tan Peru’yu fethetmek için onay almak amacıyla 1528’de İspanya’ya döndü. Aralık 1531’de 180 asker ve 37 atla Peru Seferi’ne girişti. 1 532’de Cajamarca’ya girdi. Tutsak aldığı İnka İmparatoru Atahualpa’yı Hristiyanlığı ve İspanya kralının egemenliğini kabul etmediği için 1533’te öldürttü. Bunun üzerine Inkaların başlattıkları saldırıları ateşli silahlarla kolayca püskürterek başkent Cuzco’yu ele geçirdi, üvey kardeşi Manco Capac’ı imparator ilan etti. V. Carlos tarafından marki unvanıyla ödüllendirildi, İspanyol egemenliğini tüm Peru’ya yaymaya çalıştı. 1541’de Lima’daki bir ayaklanma sırasında bir baskında öldürüldü.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , ,

Bartolomeu Dias Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Bartolomeu DiasBartolomeu Dias:Portekizli denizci ve gezgindir (Algarve 1450 ? – Ümit Burnu açıkları 1500).

1487’de Kral II. Joao’nun buyruğuyla Afrika’nın güney kıyılarını ve Hindistan’a giden bir denizyolunu bulmak için yola çıktı. Walvis Körfezi ve Cape Cross’a vardıktan sonra kıyıdan ayrılarak bir süre güneye doğru yol aldı, Ümit Burnu’nun doğusundaki Mossel Körfezi’nde yeniden karaya ulaştı. Daha sonra Great Fish River’a gelinceye kadar doğuya doğru ilerlediyse de yolculuğun kötü koşullarından bıkan gemicilerinin zorlamalarıyla geri döndü. Dönüş yolculuğunda, Fırtınalar Burnu’ nu buldu. 16 aylık bir yolculuk sonunda 1488’de Lizbon’a vardığında hem Hindistan’a gitmeyi sağlayacak deniz yolunu hem de Afrika kıyılarının o zamana kadar Avrupalıların bilmediği 2.250 km’lik bölümünü bulmuştu. Kral II. Joao, yolculuğu sırasında fark etmeden Diaz’ın geçtiği buruna Ümit Burnu adını verdi. 1498′ de Vasco da Gama’nın önderliğinde Hindistan’a düzenlenen sefere katıldı. Ancak fırtınaya tutulan gemisi ile birlikte kayboldu.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , ,

Horatio Nelson Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Horatio NelsonHoratio Nelson; İngiliz denizcisi (Norfolk/Burnham Thorpe 1758-Trafalgar Burnu açıkları 1805).

Çocuk yaşlarda denizciliğe başladı. 1773’te Kuzey Buz Denizi inceleme gezisine ve Hint Okyanusu’na düzenlenen sefere katıldı. Amerikan Bağımsızlık Savaşı sırasında İngiliz sömürgelerini korumak için Batı Hint Adaları’nda savaştı. 1779’da kaptanlığa getirildi. 1781’de Kanada’ya gönderildi. Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nın 1783’te sonuçlanmasından sonra ülkesine döndü. 1793’te Agamemnon gemisinin komutanlığına getirilerek Toulon Limanı’na gönderildi, Fransızlara karşı savaştı. Aynı yıl Napoli’ye giderek Kral IV. Ferdinand’dan önemli destek sağladı. Toulon’un düşmesinden sonra Batia ve Calvi çarpışmalarına katıldı, Calvi’de gözünü yitirdi. 1796’da komodorlukla Captain adlı geminin komutanlığına getirildi, Britanya Adaları’nı işgal etmek amacıyla Hollanda ve Fransız filolarına katılmaya giden İspanyol gemileriyle karşılaşınca geleneksel savaş tarzının dışına çıkan bir uygulamayla iki koldan ilerlemekte olan İspanyol filosunun önünü keserek birleşmeyi, dolayısıyla da Britanya Adaları’nın işgalini engelledi. Bu başarısından sonra tuğamiralliğe yükseltildi ve sir unvanını aldı. Tenerife Savaşı’nda yenilgiye uğradı ve kolunu yitirdi. 1 Ağustos 1798’de İskenderiye’de Fransız filosunu yok etti, 1799’da Napoli’nin geri alınmasını sağladı, Sicilya’daki Bronte düklüğüyle ödüllendirildi. 1801’de Baltık Denizi’nde Fransız desteğindeki Rusya, Prusya, İsveç ve Danimarka güçlerine karşı düzenlenen askeri harekâta filo 2. komutanı olarak katıldı ve Kopenhag Savaşı’nda büyük başarı kazanarak başkomutanlığa getirildi. 1805’te Cadiz’de İspanyol güçleriyle birleşen Fransız Donanması’nı kesin yenilgiye uğratmak amacıyla yeni bir strateji izledi. Trafalgar’da iki koldan Fransız-İspanyol filolarına saldırdı. İngilizler kesin bir üstünlük sağlarlarken, İngiltere’de denizlerde egemenlik sağladı. Nelson, bu savaş sırasında öldü.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , ,

Vasco da Gama Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Vasco da GamaVasco da Gama; (1450-1524)

Portekizli ünlü bir denizci, Hindistan’a denizden gidebilen ilk Avrupalı’dır. Da Gama’nın 1497-99 yıllarında Ümit Burnu’nu geçerek Hindistan’a gitmesi, bu memleketin zenginliklerinden Avrupalılar’ın kolayca faydalanmalarını sağlamıştır.

Kristof Kolomb daha önce, kendisinin yapmak istediğini, başka şekilde Vasco Da Gama’nın yapmış olduğunu görünce, bu hal pek gücüne gitmiş, başarıda onu geçebilmek için ne yapacağını şaşırmıştı. Vasco Da Gama’nın bu başarısı Portekiz tarihi için çok önemli bir dönüm noktası oldu. Bundan sonra kısa bir süre içinde Portekiz zenginleşti, yayıldı.

Gama, 1450’de, Portekiz’in küçük bir denizci kasabası olan Sines’te doğdu. Çok eski bir ailenin çocuğuydu, hattâ onun kral ailesiyle de gayrimeşru bir ilişiği olduğu ileri sürülmüştür. Vasco, daha çok küçük yaşta denizciliğe merak sarmış, kendisini ona göre yetiştirmeye çalışmıştı. 1487’de devrin kiralı tarafından Hindistan’a denizden yol aramakla görevlendirildi. Kralın âni ölümü Gama’nın yola çıkmasını biraz geciktirdi. Ölen kralın yerine tahta geçen Kral Manoel, Gama’ nın emrine dört gemiyle 160 denizci verdi. Ayrıca, gideceği yerde karşılaşacağı önemli şahıslara da birer mektup yazıp Gama’ya verdi.

Küçük donanma 8 temmuz 1496’da yola çıktı. Arap kılavuzlar yol gösteriyorlardı. Şiddetli fırtınalar, akla hayale gelmedik bir sürü güçlükler içinde geçen uzun bir yolculuktan sonra, kasım ayının sonuna doğru, Ümit Burnu’na geldiler. Şiddetli bir fırtına vardı. Gemiler bir süre Ümit Burnu’nda kalmak zorundaydı. Bu arada Gama’nın emrindeki denizciler isyan çıkardılar. Vakit henüz gecikmeden Portekiz’e dönmek istiyorlardı. Gama isyanı kolayca bastırdı, üç gün sonra Hindistan’a doğru yeniden yola çıktı. 1498 mayısının sonuna doğru Hindistan’ın batı kıyılarına vardı.

Gama’nın Hindistan Macerası

Hindistanlılar Vasco Da Gama’yı hiç de iyi karşılamadılar. Hükümdarın Avrupalı denizciler şerefine verdiği ziyafet gayet soğuk geçti. Hintli tüccarlar, Avrupalılar’ın başarısını kıskanmışlardı. O güne kadar kendileri daha çok kara yolundan ticaret yaptıkları için, bundan sonra deniz yolundan ticaret yaparak kendileriyle rekabete girişecek Avrupalı tüccarları tehlikeli birer rakip olarak görüyorlardı. Tüccarlar, adamlarını toplayıp, Gama’nın aleyhine kışkırtmaya çalıştılar.

Gama ile adamları limana kendilerini dar atıp hemen dönüş yolculuğuna çıktılar. Gama’nın gemileri 1499 eylülünde Lizbon’a vardı. Portekizliler Gama’yı büyük bir gösteriyle karşıladılar. Kral ona asalet unvanı verdi. Hindistan’la yapılacak ticaretten de elde edilecek kâra Gama’yı ortak yaptı.

Portekiz hükümeti Vasco Da Gama’nın başarısından sonra, arasını soğutmadan, hemen faaliyete girişti. Pedro Alvarez Cabral idaresinde 13 gemilik bir filoyu Hindistan’a gönderdi. Böylece, Avrupalı tüccarlar Hindistan’da yerleşecek, Avrupa ile Hindistan arasındaki ticaret sağlam bir esasa bağlanacaktı. Fakat Hindistan’a giden ikinci filo da iyi karşılanmadı. Yerliler gemicilerin çoğunu öldürdüler.

İkinci Hindistan Seferi

Portekiz hükümeti, ölen gemicilerin öcünü almak için, Vasco Da Gama’ya yeniden Hindistan’a gitmek görevini verdi. Gama 20 gemiyle 1502’de yola çıktı. Donanma Afrika’ nın doğu kıyılarında Mozambik ve Sofala Portekiz sömürgelerini kurdu. Gama yolda rastladığı gemilerden ganimet topladı, içindeki yolcuları, tayfayı esir aldı, gemileri de yaktırdı. Hindistan’a vardığı zaman da yurttaşlarının öcünü pek zalimce aldı. Lizbon’a döndüğünde, ilk seferinde olduğu gibi, gene törenle karşılandı, yeni yeni unvanlar kazandı.

Buna rağmen nedense pek çabuk unutuldu. Tam yirmi yıl hiç kimse onu hatırlamadı, yeni iş vermedi. Bu arada, Portekizli gemiciler Vasco Da Gama’nın çizdiği rota üzerinden, Hindistan’a gidip gelmeye başlamışlardı. Yerlilerle Portekizliler arasında sık sık kanlı çarpışmalar oluyordu. En sonunda, Vasco Da Gama’ya yeniden Hindistan’a gitmesi emredildi.

Gama 1523’te yeniden denize açıldı. Fakat Hindistan’da Gama’yı zafer yerine ölüm bekliyordu. Koçin’de, hiç beklenmedik bir zamanda öldü. Büyük denizcinin cenazesi Portekiz’e getirildi, törenle gömüldü.

Vasco Da Gama’nın Hindistan’a denizden yol bulması keşifler tarihinde Amerika’nın keşfi kadar önemli bir yer tutar. Fakat, bu arada, Gama’nın karakterinin kötü tarafları da Asya ve Afrika’da yerlilerin Batılılar’a karşı düşmanca hisler beslemelerine yol açmıştır.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , ,

Roald Amundsen Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

AMUNDSEN, Roald (1872-1928)

Ünlü bir Norveç’li kutup araştırıcısıdır. Börge’de doğdu, tıp öğrenimi yaptıktan sonra 1893’te denizcilik mesleğine girdi. 1897-1899 Güney Denizi araştırmalarına katıldı, 1901 ‘de Novaya Zemlya, Spitzberg ve Doğu Grönland kıyılarını dolaştı. 1903 yılından 1906 yılına kadar Kuzey Mıknatıs Kutbu üzerinde araştırmalarda bulundu. 1911 yılının 14 aralık günü ilk olarak, ve İngiliz araştırıcısı Scott’tan az önce Güney Kutup noktasına erişti. Bu başarısıyla ilgili olarak iki ciltlik bir eser veren Amundsen bundan sonra Kuzey Kutbu’na erişme yolunda çalışmalara girişti, bu amaçla birkaç sefer daha yaptı. 1926’da Ellsworth ve Umberto Nobile ile berber Spitzberg’den balonla yola çıktı, kutup noktası üzerinden geçerek Alaska’da Point Barrow’ya vardı.

Amundsen, arkadaşı İtalyan Albayı Umberto Nobile’nin uçağı ile Kuzey Buz Denizi’ne düşüp kazaya uğradığını haber alınca hemen yola çıkmak üzere hazırlandı. Norveç’ten uçakla havalanarak Nobile’yi kurtamaya gitti. Beraberinde beş arkadaşı daha vardı. Fakat bu yolculuk Amundsen’in ve arkadaşlarının hayatlarına mal oldu. Uçak, Kuzey Kutbu’nun tipileri arasında kaybolup gitti. Birkaç ay sonra uçağın enkazından bir parça bulunarak heyetin bu feci akıbeti öğrenildi.

Amundsen’in eserleri arasında en önemlisi «My Life as an Explorer» (Kaşiflik Hayatım) dır.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , ,

Adolf von Baeyer Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Adolf von Baeyer

Adolf von Baeyer (d. 31 Ekim 1835, Berlin – ö. 20 Ağustos 1917, Starnberg, Münih yakınları), indigonun (çivit) bireşimini gerçekleştiren (1880) ve yapısını belirleyen (1883) Alman deneysel organik kimyacı. Ftalein boyalarını bulması ve ürik asit türevleri, poliasetilenler, oksonyum tuzlan gibi bileşikler üzerindeki araştırmaları da önemli çalışmaları arasındadır. Aynca bazı halkalı organik bileşiklerin kararlılığını açıklayan bir “gerilme” (Spannung) kuramı geliştirmiştir.

Baeyer kimyaya Robert Bunsen’in öğrencisi olarak başladı ama, gelişmesinde Au-gust Kekule’nin etkisi çok daha belirleyici oldu. 1858’de Berlin Üniversitesi’nde doktora çalışmasını tamamlayarak 1860’ta öğretim görevine başladı ve 1872’ye değin Berlin Meslek Okukı’nun kimya laboratuvannı yönetti. Strasbourg Üniversitesi’ndeki profesörlük görevinden sonra, 1875’te, Münih Üniversitesi’nde Justus von Liebig’den boşalan kimya profesörlüğünü üstlendi. İndigo konusundaki çalışmalan nedeniyle 1881’de Londra’daki Royal Society’nin Davy Madalyasınla ödüllendirildi; 1905’te Nobel Kimya Ödülü’nü aldı. Aynı yıl, 70. doğum yıldönümü nedeniyle bilimsel makaleleri derlenerek yayımlandı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , ,

Kristof Kolomb Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında Hayatı ve Keşifleri

Kristof Kolomb; İtalyan denizcisi ve kâşifidir (İtalya/Cenova 1451-İspanya/Valladolid 1506).

1476’da İngiltere yolculuğundan sonra Lizbon’a geçerek okuma-yazmayı ve gemicilik sanatını öğrendi. Kardeşi Bartholomeo ile hidrografik haritalar yaparak geçimini sağladı. 1477’de İrlanda ve İzlanda’ya yolculuk yaptı. 1478’de Cenovalı tüccarlardan birinin adına Madeira Adaları’na (Atlas Okyanusu) şeker almaya gitti. 1479’da Madeiralı zengin bir kadınla evlenerek üç yıl orada yaşadı. Özellikle Floransalı fizikçi ve kozmografyacı Toscanelli ile konuşmalarından etkilenerek, dünyanın yuvarlak olduğunu ve gemiyle hep batıya gidildiğinde Hindistan’a ulaşılabileceğine inanıyordu. Bu tasarımını gerçekleştirmek için ilk kez 1484’te başvurduğu Portekiz Krallığı, harcamaları karşılayamayacağı gerekçesiyle reddetti. 1488’de ikinci kez görüşmede, Bartholomeo Dias’ın Ümit Burnu’ndan başarıyla dönmesi üzerine yeniden suya düştü.

İspanya Kralı Ferdinand’ın haznedarı Luis de Santangel’in aracılığıyla Kraliçe İzabella ve krallığın desteğini sağlamayı başardı. 3 gemi, 90 tayfa, subay ve krallığın yetki belgesiyle donatıldıktan sonra, 1492’de Palos Burnu’ndan yola çıktı. Su ve yakıt için, Kanarya Adaları’na uğradı. 33 günlük bir yolculukla Atlas Okyanusu’nu aşarak Bahama Adaları’na ulaştı. İlk adaya kral adına San Salvador adını koydu. Buradan güneybatıya yönelerek Küba’nın kuzeydoğu ve sonra Hispaniola’nın (Tahiti) kuzey kıyılarına vardı. Hâlâ Hindistan ve Çin’e gideceği umuduyla yola devam ederken, kaptanlık gemisini yitirdi ve tutsak ettiği birkaç Arawak yerlisiyle dönmeye karar verdi. dönüşte fırtınaya kapılıp Azor Adaları’na, oradan Lizbon Körfezi’ne sığındı Keşiflerine, Portekiz Krallığı’nın denetiminde olması koşuluyla gitmesine izin verildi. Gemisi Barcelona’ya ulaşmadan karadan gönderdiği haber nedeniyle bir kahraman gibi karşılandı. Ferdinand ile İzabella tarafından amirallik ve keşfettiği bölgenin genel valiliğiyle ödüllendirildi. İkinci gezisine, 1493’de Cadiz’den yola çıkarak Batı Hint Adaları’na (Antiller) yöneldi. Bu kez 17 gemiden oluşan donanmasında 1000 kadar soylu, papaz, asker, çiftçi, zanaatkârdan başka araç gereç, tohum ve sığır taşıyordu. Küçük Antiller, Virgin Adaları ve Puerto Rico yayını dolanarak Hispaniola’nın kuzey kıyısına döndü. Asıl amacı, Asya’nın bir yarımadası varsaydığı Küba’nın güney kıyısını ve Jamaika’yı keşfetmekti. 1496’da İspanya’ya geri dönerek yeni gelişmeleri rapor etti. Yerine yetkili olarak bıraktığı kardeşi onun onayıyla yerleşim bölgesine daha güneydeki Santa Domingo’ya aktardı; yine de yeterli altın elde edilemedi, tutsakların çoğu yolda öldü. 1498’deki üçüncü yolculuğun masrafı da krallıkça karşılandıysa da, bu kez gönüllü yerine hapishaneden toplanmış gemiciler iş gördü. Güneyden yol alarak Trinidad Adası, Paria Körfezi (Venezuela), Paria Yarımadası, İnci Kıyısı ve Margarita Adası’nı keşfetti. Venezuela kıyısını izleyerek Santa Domingo’ya ulaştı. Sömürge büyük kargaşa içindeydi. Bazı ödünlerle düzeni kurmaya çalıştı, ama güvensizlik nedeniyle krallığın 1499’da denetim için gönderdiği Babadilla, Kolomb’u zincire vurarak İspanya’ya gönderdi. Uzun çabalarından sonra, Hispaniola’dan uzak durmak koşuluyla, yeni bir yolculuk için gemiler sağladı. 1502’de 4 gemiyle kardeşi, oğlu Fernando ve eski dostlarıyla, sağlığı bozuk olarak yola çıktı. 21 günde Martinique Adası’na ulaşarak, krallığın buyruğunu dinlemeyip Santa Domingo’ya yanaştı.

Ancak yeni vali karaya inmesine izin vermedi. Büyük bir fırtınaya yakalanarak, o zamanlar henüz bilinmeyen Batı Karayip Denizi’ne yöneldi. Honduras’ı geçerek Nikaragua ve Kostarika kıyılarına vardı, doğudan Panama Kanalı’na yöneldiğinde, Kızılderililerle çatıştı ve iki gemisini yitirdi. Bu sırada takas yoluyla yerlilerden oldukça altın elde etti. 1503’te yeniden Küba’ya geçti. Gemisi çürüyen sağlığı iyice bozulan Kolomb, Santa Gloria adını verdiği şimdiki St. Ann’s Koyu’na (Jamaika) sığındı. Bir yıl sonra gönderilen bir gemiyle geri kalanlar, kardeşi ve oğluyla 1504’te İspanya’ya döndü. Bu dördüncü ve son gezisi, altın yükü ve getirdiği bilgiler yönünden oldukça başarılı olmasına karşın, Kraliçe İsabella’nın ölümü nedeniyle saraydaki etkinliğini yitirdi. 1505’te kendisine verilen birçok haklar kral tarafından geri alındı. Sürekli başvurularından bir sonuç alamadığından parasal sıkıntıya düştü. Öldüğünde, bir işe yaramayan amiral ve genel valilik unvanları oğlu Diego’ya geçti. Önce Valladid’e gömüldü, 1509’da Sevilla’ya aktarıldı. 1541’de oğluna bıraktığı vasiyet gereğince, kemikleri Santa Domingo’da bir katedrale yerleştirildi.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

John Hunt Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

John HuntJohn Hunt;Sir john hunt (1953-66) olarak da bilinir (d. 22 Haziran 1910, Marlborough, Wiltshire, İngiltere), İngiliz asker, dağcı ve kâşiftir. Sir Edmund Hillary ile Tenzing Norgay’ın dünyanın en yüksek dağı olan Everest’in doruğuna (8.848 m) ulaştıkları keşif seferine başkanlık etmiştir.

1930’larda Hindistan ve Birmanya’da (Myanmar) askerlik yaparken, 1935’te Kuzey Kaşmir’deki Karakurum Sıradağlarını, 1937-39 arasında da Sikkim’deki Himalayalar’ı dolaşarak bölge hakkında bilgi edindi. II. Dünya Savaşı’nda Kuzey Afrika ve İtalya seferlerine katıldı. 1952’de ordudaki görevinden alınarak bir yıl sonra Everest’e gidecek olan İngiliz keşif heyetinin başına getirildi. 1956’da ordudan emekli oldu. 1963-66 arasında Aberdeen Üniversitesi’ nin rektörlüğünü yaptı. 1966’da soyluluk unvanı aldı. Başbakanlık danışmanı olarak görev yaptığı dönemde ülkesinin açlıktan kırılan Biafra halkına yaptığı yardım çalışmalarını yönetti. 1967’den 1974’e değin İngiltere ve Galler’de şartlı salıverme kurulunun başkanlığını yaptı. 1953’te Everest seferini anlattığı The Ascent of Everest (Everest’e Çıkış) adlı kitabını, 1978’de de Life Is Meeting (Yaşam Tanışmaktır) başlığını taşıyan otobiyografisini yayımladı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Amerigo Vespucci Hayatı

amerigo vespucciAmerigo Vespucci, İtalyan gezgini (Floransa 1454-Sevilla 1512). Floransalı soylu bir noterin oğludur.

Coğrafya ve kozmografyaya küçük yaşta duyduğu ilgiyi amcası Giorgio Antonio’nun yanında öğrendikleriyle geliştirdi, daha sonra Mediciler’den birinin İspanya’daki işlerini görmekle görevlendirildi. Bu arada Kristaf Kolomb’un bilmeden Asya’ya batıdan ulaşılan bir yol açtığı savı Avrupa’da heyecan yaratmıştı; bununla birlikte, Hindistan’ın zenginliklerini bulmadaki başarısızlık haklı kuşkuların doğmasına neden olduğu gibi bu bilinmeyen yerde nerelerin İspanya’nın, hangi toprakların Portekiz’in sınırları içinde kaldığı sorusunun beslediği bir huzursuz ortam da vardı. Bilirkişi olarak her şeyi yerinde görüp anlamak, sorunlara kesin bir çözüm getirmek üzere görevlendirildi ve dört gemiden oluşan bir araştırma ekibinin başında denize açıldı. Patronu Medici’ye yazdığı mektuplarda (1500-1502) ilki İspanya (1499-1500), ikincisi de Portekiz adına olmak üzere (1501 -1502) bugün Güney Amerika diye anılan kara parçasının kıyıları boyunca gerçekleştirdiği iki yolculuğu anlatır ve iki keşif gezisi sırasında bir kıta olduğu kanısını edindikleri toprakların kuzey ile doğu kıyılan yönünde 6.000 mil yol aldıklarını açıklar. Oysa, Florentinalı bir arkadaşına yazdığı ve Soderini’ye Mektup (1504) diye bilinen yazısında ilki 1497’de ve dördüncüsü de 1503’te olmak üzere dört deniz yolculuğu yaptığını belirtir. Mektuplarının Mundus Novus (Yeni Dünya) 1504, adı altında yayımlanan Latince çevirisinde ise 50° güney enleme kadar izlediği toprakların Asya’nın bir parçası olamayacağmı, çünkü güneye çok fazla sarktığım, dolayısıyla bunun bilinmeyen yeni bir kıta olduğunu ileri sürer. 1507’de Lorraine’li bir coğrafyacı olan Martin Waldseemüller yeni kıtanın (bugünkü Güney Amerika) yerini belirleyen bir harita yayımladı ve bulucusunun adından yakıştırma olarak Amerika denmesini önerdi, bunu herkes benimsedi, kıtanın önce güneyine sonra da kuzeyine Amerika denildi, “Yeni Dünya” artık bu adla anılageldi. Amerika topraklarının Asya’nın bir parçası olmayıp doğrudan bağımsız bir kıta olduğunu ilk kez kanıtlamakla coğrafya alanında devrim yaratan kişilerden biri olarak bilinir.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Guglielmo Marconi Hayatı

Guglielmo MarconiGuglielmo Marconi, İtalyan mucidi (Bologna 25 Nisan 1874 – Roma 20 Temmuz 1937). 1894′ te Leghorn Teknik Okulu’nu bitirdi. Aynı yıl radyo dalgalarıyla iletişim sağlama fikri üzerinde çalışmalarını başlattı. Bir Hertz-Righi kıvılcımlı vericiyle Barnly-Lodge eşevreli bulucu alıcısını bir araya getirerek 1895’te birkaç metre ötedeki zili çalmayı başardı. Aynı yılın sonunda daha uzun mesafelere tellerle kurduğu yer anteniyle deneyini gerçekleştirdi.

1896’da Londra’ da patentini alarak posta mühendisleri önünde bir millik uzaklık arasında gösterisini başarıyla yineledi. Dört yıl boyunca Telsiz Telgraf ve Sinyal Şirketi’yle çalışıp, sürekli uzaklığı genişleterek birkaç deneysel telsiz istasyonu kurdu. 1900’de Poldhu (Cornwall, İngiltere) -Newfoundland (Kanada) arasında kurduğu istasyonlardaki uçurtma antenli telsiziyle ilk kez 1901’de atlantiği aşarak ünlü “S” harfi aktarımına yaklaşık 800 kilohertz frekansla gerçekleştirdi. Kısa süre sonra da yine Poldhu’dan Mors-İnken mesajlarını 2.500 km ve kulaklıkla S harfini 3.380 km uzaklığa yayınladı. 1908’da Clif’den (İskoçya) ile Glace Bay (Nova Scotia) istasyonlarını kurmayı ve iletişimin sağlamayı başardı. Şirkete sağladığı büyük mali güç nedeniyle şirketin adı Marconi Telsiz Telgraf Şirketi’ne dönüştürüldü. 1909’da Nobel Fizik Ödülü’nü K. Ferdinand Brown ile (Alman) paylaştı.

Birinci Dünya Savaşı’n da İtalya, Müttefiklerin yanında savaşa girince, uluslararası diplomatik temsilci olarak sivrildi (1915). Sürekli teknik gelişmeden yararlanarak, 1916’da 100-300 megahertz gibi çok kısa dalga iletişim testlerinin öncülüğünü yaptı. 1918’de İngiltere’den Avustralya’ya radyo mesajları gönderdi. 1921’de “Elettra” adını verdiği yatında kendi laboratuvar ve istasyonunu kurup ömrünün geri kalan bölümünün çoğunu gemisinde geçirdi. 1932’de son önemli deneysel buluşunu ortaya koyarak, 50 megahertz frekansa mikrodalga yayımının ilk araştırmalarını yaptı (radyo telefon düzeneği). Çeşitli madalya ve unvanlarla onurlandırıldı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , ,

Ernest Henry Shackleton Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Ernest Henry Shackleton; (1874 – 1922)

Tanınmış İngiliz kutup kâşiflerinden biridir. İrlanda’nın Kilkee şehrinde doğdu, öğrenimini Londra’da Dulwich Koleji’nde yaptı.İngiliz donanmasında görev alarak, Scott’un başkanlığındaki Kutup keşif heyetinde ikinci kaptan olarak bulundu. 1906’da İngiliz Parlâmento seçimlerine katıldıysa da kazanamadı. Daha sonraki yılları Güney Kutbu’na yapılan keşif yolculuklarıyla geçti. Bu arada, birçok önemi, keşiflerde bulundu.

Shackleton 1909’da, üç arkadaşıyla birlikte, Güney Kutbu’nda 88. enlem dairesine kadar gidebildi. Güney Kutup noktasına 150 km.’lik bir uzaklık kalmıştı. Bu yolculuk Güney Kutbu’nun keşfi için çok önemli bilgilerin elde edilmesini sağladı. Shackleton bu yolculukta başından geçenleri «The Heart Of The Antarctic» (Antarktik’in Kalbi) adındaki eserinde anlatmıştır.

Shackleton, 1914’te yeniden Güney Kutbu’ na gitmek üzere bir heyetle yola çıktıysa da, daha başlangıçta çeşitli talihsizliklerle karşılaştı. Bindiği gemi bir buz dağına çarpıp parçalanınca heyet, buzlar arasında geçen binbir maceradan sonra ancak 1917’de İngiltere’ye dönebildi. Shackleton, 192l’de son Kutup yolculuğuna çıktı, yarı yolda bir kalp krizi sonunda öldü.

SHACKIETON’UN GÜNEY KUTBU MACERASI

Keşif heyetinin bulunduğu gemi 10 ay akıntılarda sürüklendi, gemi buzlara çarpıp parçalanınca heyet 5 ay da buzların üzerinde yaşadı.

SHACKLETON’la arkadaşlarının 2 yıl süren 1914-1916 Güney Kutbu maceraları Kutup kâşifleri tarihinde çok önemli bir yer alır. Çünkü Shackleton bu yolculuğunda çok tehlikeli durumlara düşmüş, defalarca ölümle karşılaşmış, gene de, yılmadan, amacına ulaşabilmek için çalışmıştır.

Shackleton’un başkanlığındaki keşif kafilesi 1914 martında yola çıkmıştı. İngiliz hükümeti tarafından düzenlenen bu keşif seferi Güney Kutbu bölgesini baştan başa aşmak, böylece bütün o bölgede geniş bir inceleme yapmak amacını güdüyordu. Öte yandan, Shackleton da, ondan önceki keşiflerinde vardığı sonuçları daha derinlemesine incelemek istiyordu. 1908-1909 yıllarında, Scott heyetiyle yaptığı araştırmalarda, Güney Kutup bölgesinin büyük çapta bir Grönland olduğunu, yani üstü buzla kaplı büyük bir iç yayladan ibaret bulunduğunu, bu yaylanın deniz yüzeyinden 3-3,5 km. yüksekliğe kadar çıktığını görmüştü. Bu seferki araştırmalarında, yaylanın daha yüksek tepeleri olup olmadığını öğrenmek istiyordu

Yalnız, Shackleton’un Antarktika’yı baştan başa keşfetmek üzere çıktığı bu sefer, tam amacına ulaşamadan yarım kaldı. Shackleton’un plânlarına göre, heyet, Weddell Denizi’nde üs kuracak, sonra tam Kutup noktasına varıp, o yoldan, McMurdo bölgesine geçilecekti. Böylece, Antarktika Kıtası baştan başa aşılmış olacaktı.

Suların Akıntısında On Ay

Yalnız, heyetin bulunduğu «Endurance» (Direnç) gemisi Caird kıyıları açıklarında suların akıntısına kapıldı, tam 10 ay sürüklenip gitti…

Bu 10 ay içinde Shackletonla arkadaşları, buzlu sular içinde, akıntılarla savaştılar. Ne yapsalar gemiyi suların sürüklemesinden kurtaramıyorlar, tekneye bir türlü istedikleri rotayı veremiyorlardı.

Günler hafta, haftalar ay oluyor, gemi suların akıntısından kurtulamıyor-du. Kafilenin yanındaki yiyecekler tükenmek üzereydi.

En sonunda, gemi bir buzdağına çarparak parçalandı… Şimdi, Shackleton’ la arkadaşları buz parçalarının üzerinde sürüklenip gidiyorlardı. Yalnız, tesadüf yardım etmiş, hepaen hemen hepsi birbirine yakın buz parçaları üzerine düşmüşlerdi. Ayrı düşenler de ötekilerle birleştiler. Böylece, büyük bir yüzer buz adası üzerinde, g£ne akıntılar nereye götürürse oraya doğru sürüklenmeye başladılar. Gemiden kurtarabildiklerini yanlarına almışlardı. Buzdan ada üzerinde kendilerine, geminin parçalanan kalaslarından, tahtalarından bir kulübe kurmuşlardı, bunun içinde yatıp kalkıyorlardı.

Beş ay da böyle geçti. En sonunda, gene gemi enkazından yaptıkları teknelerle, sallarla Güney Shetland Adaları’ndan Elephant (Fil) Adası’na çıktılar. Shackleton, orada bir balina av kayığı buldu, yanma arkadaşlarından beş kişi daha alarak 800 millik bir mesafeyi bu kayıkla aştı, Güney Georgia’ ya vardı. Sonra, oradan yardımcılar sağladı, bunlarla Fil Adası’na gidip gelerek, dört seferde, heyetinin geri kalanlarını kurtardı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Vasco da Gama’nın Yaptığı Keşifler

Vasco da GamaVASCO DA GAMA’NIN SERÜVENLERİ

Eski zamanlarda dünyanın merak uyandıran köşelerinden biri de Hindistan’dı. Avrupa ile Hindistan arasında kara yolundan kervanlar gidip geliyor, mal alınıp satılıyordu. Yalnız, kara yolculuğu çok zor oluyordu. Onun için, Hindistan’a denizden gitmeyi düşündüler. Bu işi ilk gerçekleştiren de, Portekizli denizci Vasco (Vasko) Da Gama oldu.

Vasco Da Gama, 1450’de, Portekiz’in küçük bir denizci kasabası olan Sines’te doğdu. Daha çok küçük yaşta denizciliğe merak sarmış, kendisini ona göre yetiştirmeye çalışmıştı. 1487’de devrin kralı ona Hindistan’a denizden yol aramak görevini verdi. Kralın beklenmedik ölümü Gama’nın yola çıkmasını biraz geciktirdi. Ölen kralın yerine tahta geçen Kral Manoel, Gama’nın emrine dört gemiyle 160 denizci verdi. Ayrıca, gideceği yerde karşılaşacağı önemli kişilere de birer mektup yazıp Gama’ya verdi.

KORKUNÇ FIRTINALAR

Küçük donanma 8 temmuz 1496’da yola çıktı. Arap kılavuzlar yol gösteriyorlardı. Şiddetli fırtınalar, akla, hayale gelmedik bir sürü güçlükler içinde geçen uzun bir yolculuktan sonra, kasım ayının sonuna doğru, Ümit Burnu’na geldiler. Şiddetli bir fırtına vardı. Gemiler bir süre Ümit Burnu’nda kalmak zorundaydı. Bu arada Gama’nın emrindeki denizciler ayaklandılar. Vakit kayr betmeden Portekiz’e dönmek istiyorlardı. Gama ayaklanmayı kolayca bastırdı, üç gün sonra Hindistan’a doğru yeniden yola çıktı. 1498 mayısının sonuna doğru Hindistan’ın batı kıyılarına vardı.

VASCO DA GAMA HİNDİSTAN’DAN KAÇIYOR

Hindistanlılar Vasco Da Gama’yı hiç de iyi karşılamadılar. Hükümdarın Avrupalı denizciler şerefine verdiği ziyafet pek soğuk geçti. Hintli tüccarlar, Avrupalılar’ın başarısını kıskanmışlardı. O güne kadar kendileri daha çok kara yolundan ticaret yaptıkları için, bundan sonra deniz yolundan ticaret yaparak kendileriyle rekabete girişecek Avrupalı tüccarları tehlikeli görüyorlardı. Tüccarlar, adamlarını toplayıp, Gama’nın aleyhine kışkırtmaya çalıştılar.

Gama ile adamları limana kendilerini dar atıp hemen dönüş yolculuğuna çıktılar. Gama’nın gemileri 1499 eylülünde Lizbon’a vardı. Portekizliler Gama’yı büyük bir gösteriyle karşıladılar. Kral ona asalet unvanı verdi. Hindistan’la yapılacak ticaretten de elde edilecek kara Gama’yı ortak yaptı.

Portekiz hükümeti Vasco Da Gama’ nın başarısından sonra, arasını soğutmadan, hemen yeniden işe girişti. Pedro Alvarez Cabral (kavral) yönetiminde. 13 gemilik bir filoyu Hindistan’a gönderdi. Böylece, Avrupalı tüccarlar Hindistan’da yerleşecek, Avrupa ile Hindistan arasındaki ticaret sağlam bir esasa bağlanacaktı. Gelgelelim, Hindistan’a giden ikinci filo da iyi karşılanmadı. Yerliler gemicilerin çoğunu öldürdüler.

VASCO DA GAMA HİNTLİLER’DEN ÖÇ ALIYOR!

Portekiz hükümeti, ölen gemicilerin öcünü almak için, Vasco Da Gama’ya yeniden Hindistan’a gitmek görevini verdi. Gama 20 gemiyle 1502’de yola çıktı. Donanma Afrika’nın doğu kıyılarında Mozambik, Sofala sömürgelerini kurdu. Gama yolda rastladığı gemilerden ganimet topladı, içindeki yolcuları, tayfayı esir aldı, gemileri de yaktırdı.
Hindistan’a vardığı zaman da yurttaşlarının öcünü pek zalimce aldı. Lizbon’a döndüğünde, ilk seferinde olduğu gibi, gene törenle karşılandı, yeni yeni unvanlar kazandı.

KANLI ÇARPIŞMALAR

Buna rağmen nedense pek çabuk unutuldu. Tam yirmi yıl hiç kimse onu hatırlamadı, yeni iş vermedi. Bu arada, Portekizli gemiciler Vasco Da Gama’nın çizdiği rota üzerinden, Hindistan’a gidip gelmeye başlamışlardı. Yerlilerle Portekizliler arasında sık sık kanlı çarpışmalar oluyordu. En sonunda, Vasco Da Gama’ya yeniden Hindistan’a gitme görevi verildi.

Gama 1523’te yeniden denize açıldı. Hindistan’da Gama’yı zafer yerine ölüm bekliyordu. Koçin’de, hiç beklenmedik bir sırada öldü. Büyük denizcinin cenazesi Portekiz’e getirildi, törenle gömüldü.

Vasco Da Gama’nın Hindistan’a denizden yol bulması keşifler tarihinde Amerika’nın keşfi kadar önemli bir yer tutar. Yalnız, bu arada, Gama’nın gittiği yerlerdeki insanlara karşı kötü davranması da Asya’da, Afrika’da yerlilerin Batılılar’a karşı düşmanca duygular beslemelerine yol açmıştır.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , ,

Dünyayı Denizden Dolaşan İlk İnsan : Macellan

Ferdinand MacellanMacellan dünyanın çevresini dolaşan ilk deniz yolunu bulmuş, böylece adı tarihe geçmiş ünlü bir Portekizli denizcidir. Endonezya’ya batıdan gidebilmek amacıyla çıktığı keşif yolculuğunda, Güney Amerika’nın güney ucunda, bugün kendi adını taşıyan boğazı da bulmuştur.

Macellan, 1480’de, Portekiz’in Sabrosa şehrinde doğdu. Soylu bir ailedendi. Küçük bir çocukken, saray hizmetlerinde bulunmak üzere kralın yanma verilmişti. 25 yaşına gelince donanmada görevlendirildi. Fas’ta Araplarla yaptığı bir çarpışmada yaralandı, hayatının sonuna kadar sakat kaldı.

Macellan, Portekiz donanmasında bir denizci olarak çalıştığı zamanlarda, coğrafyaya karşı büyük bir ilgi duyuyordu; çünkü o devirde, dünya üzerinde insanların tanıdıkları coğrafya ufku çeşitli yolculuklarla yeni keşiflerle birdenbire genişlemişti. Macellan, Portekiz’den kalkıp batıya doğru gidilecek olursa, doğu ülkelerine varılabileceğini düşündü, bu konuda bir yolculuk tasarladı. Kraldan yardım istedi. Tecrübeli bir denizci olduğu halde, o çağlardaki deniz yolculuklarının güçlüklerini, tehlikelerini, eldeki imkânların yetersizliğini hesaba katmıyordu. Macellan’ın istediğini bu yönden ele alan Portekiz Kralı ona izin vermedi.

BEŞ KÜÇÜK GEMİ DENİZE AÇILIYOR

Buna karşılık İspanya o sıralarda, Amerika yolculuğundan dönmüş olan Kristof Kolomb‘un anlattığı keşif hikâyelerinin heyecanı içinde bulunuyordu. Bunun üzerine, Macellan, Portekiz donanmasındaki görevinden çekilerek İspanya’ya gitti, tasarısını İspanya kralına anlattı. O sırada İspanya kralı olan V. Karl, Macellan’a beş küçük gemiden meydana gelen bir filo verdi. 20 Eylül 1519’da bu gemiler, içlerinde tecrübeli denizciler gibi gönüllüler de bulunan 270 kişiyle, Sanducar limanından Macellan’ın komutasında, denize açıldı.

«AÇ BİLE KALSAK DÖNMEYECEĞİZ!»

Kafile yola çıkar çıkmaz, kötü bir hava, açlık gibi tehlikelerle karşılaştıysa da, aralık ayının başında sağ-salim Rio De Janeiro Körfezi’ne vardılar. Macellan birkaç hafta burada kalarak, batıdaki okyanusa geçebileceği bir geçit aradı. Rastladığı bütün akarsu ağızlarından, bir geçit bulurum diye, içeri giriyor, bunların ırmak olduğunu anlayınca geri dönmek zorunda kalıyordu.

Artık Güney Yarımküresi’nin kışı yaklaşmıştı. Macellan’ın adamları açlık, tehlike korkusu ile yeni bir yolculuğu göze alamıyordu, kaptanlarına karşı ayaklandılar. Macellan soğukkanlılıkla bu ayaklanmayı bastırdı. Adamlarına: «Aç kalıp direklerdeki meşinleri de kemirsek de yolumuzdan dönmeyeceğiz!» dedi.

ESRARENGİZ BİR BOĞAZ

Böylece, Macellan’ın gemileri, Amerika kıtasının güneyine doğru yol almaya başladı. 1520 ekim ayında gemiler geniş bir boğaza girdiler. Macellan’ın küçük gemileri, bu girintili-çıkıntılı esrarengiz boğazda 22 gün ilerledi, en sonunda batıdaki okyanusa ulaştılar. Macellan, burada suların Atlas Okyanusu’ndan daha sakin olduğunu görünce bulduğu yeni okyanusa, «sakin» anlamına gelen «Pasifik» adını verdi.

KARA GÖRÜNDÜ!

Gemiler, Pasifik Okyanusu’nda (Büyük Okyanus’ta) 98 gün yol aldılar. Yolculuk gittikçe güçleşiyordu. Gemilerde yiyecek kalmamış, tayfaların çoğu hastalanmıştı. En sonunda kara göründü. Burası, anlaşıldığına göre, bugünkü Mariana Adaları’ydı.

Macellan, karaya çıkarak, hasta adamlarının iyileştirilmesini, yiyecek elde edilmesini sağladı. Buradan ayrıldıktan sonra batıya doğru yoluna devam etti, birkaç gün sonra Filipin Adaları’na vardı. Orada adadan adaya dolaşıyor yerlilerle iyi geçinmeye çalışıyordu.

SAVAŞTA ÖLÜM

1521 yılının 27 nisanında, bir kabile başkanına yardım etmek için onun düşmanlarıyla savaşırken öldürüldü.

Macellan’ın adamlarından, gemilerinden geriye kalanlar yolculuklarını sürdürdüler. 1522 eylülünde İspanya’ya döndüler. 270 kişilik kafileden ancak 31 kişi geri gelebilmişti; yalnız, Macellan’ın hayali gerçekleşmiş, dünyada uzun bir deniz yolu açılmıştı.

ATEŞ TOPRAKLARI

Macellan’ın, gemileriyle birlikte, üç haftada geçtiği, kendisine pek «esrarengiz» gelen boğaz, Güney Amerika topraklarının bitiminde, Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanusu birleştiren boğazdır. Buraya, sonradan, Macellan Boğazı adı verilmiştir.

Macellan Boğazı’nın güneyinde de Tierra del Fuego Adaları vardır. «Tierra del Fuego», İspanyolcada, «Ateş Toprakları» demektir. Adalara bu adı Macellan vermiştir. Bunun şöyle bir hikâyesi var:

Macellan’ın gemileri gece oradan geçerken, uzaktan alevler görüyorlar. Sanki topraklar tutuşmuş yanıyor gibi. «Yoksa yanardağ mı?» diyorlar. Sonradan anlaşılıyor ki bu alevler adaların yerlileri Kızılderililerin yaktıkları ateşlerin alevleriymiş.

Macellan Boğazı’nın uzunluğu 562 km.’dir, genişliği 3-112 km. arasında değişir. Panama Kanalı açılmadan önce Macellan Boğazı, Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanus arasındaki tek deniz geçidiydi. Panama Kanalı açıldıktan sonra Macellan Boğazı’nın eski değeri kalmadı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , ,

İskoçyalı Bir Gezgin : David Livingstone

David LivingstoneLIVINGSTONE’UN SERÜVENİ

Dünyayı tanımak, bilinmedik ülkeleri keşfetmek için yapılan geziler IX. yüzyıl sonlarına kadar sürmüştür. Bu arada, en meraklı gezilerden biri de İskoçyalı gezgin David Livingstone’un Afrika yolculuğudur.

David Livingstone 1813’te doğdu. On yaşındayken bir pamuk fabrikasına işçi olarak girdi. Bir yandan hayatını kazanırken, bir yandan da öğrenimini ilerletmeye çalışıyordu. Sonra, tıp öğrenimi yapmak üzere Glasgow Üniversitesi’ne girdi, 1840’da buradan mezun oldu. Aynı yıl, bir dernekte görev alarak Güney Afrika’ya gitti.

O sırada Afrika, vahşi kabilelerin yaşadığı, tanınmayan bir koskocaman bir kıta idi. Livingstone Avrupalılar’ca yabancı olan bu bilinmez ülkeyi karış karış keşfetmek istiyordu.

David Livingstone, ilk önce dokuz yıl Beçuanaland’da kaldı. Bu sırada, yerli halktan, kuzeye doğru gidilince çok büyük bir göle rastlandığını öğrendi, bu gölü keşfetmeye karar verdi, yola çıktı. Bu yolculuğunda da Ngami Gölü’nü, Zonga Vadisi’ni, Büyük Zambezi Irmağı’nı keşfetti. Zambezi’nin yukarı bölümünden batıya doğru giderek Afrika’nın batı kıyılarına vardı. Sonra doğuya doğru ırmak boyunca gitti, Hint Okyanusu’na kadar Güney Afrika’yı dolaşmış oldu. Daha sonra Zambezi üzerindeki Victoria Çağlayanı’nı, Nyasa Gölü yöresini keşfetti.

ÖLÜM YOLCULUĞU

1858-1864 yılları arasında, o zamana kadar dolaşıp gördüğü yerlerin haritalarını hazırladı. 1865’de yeni bir yolculuğa çıktı. Bu sefer niyeti Nil’in kaynağını bulmaktı.

Yolculuğa çıktıktan sonra iki yıl David Livingstone’dan hiç bir haber alınamadı. Henry Stanley adlı bir İngiliz gazetecisi Livingstone’u aramakla görevlendirildi. Stanley, Livingstone’a Tanganyika Gölü yakınlarında rastladı. Bu sırada Livingstone 60 yaşına gelmişti ama, yolundan dönmek niyetinde değildi. Stanley onun yanından ayrılmak zorunda kaldı. Livingstone tek başına yolculuğuna devam etti. Bir yıl sonra hastalandı, Bangwenlu Irmağı yakınlarında öldü. Ona yolculuğu sırasında yardım eden yerliler kalbini bir ağacın dibine gömdüler. Sonradan buraya bir anıt dikildi.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , ,

Kristof Kolomb Hayatı ve Keşifleri

Kristof Kolomb

KRİSTOF KOLOMB >/strong> (1451 – 1506)

Amerika’nın kâşifi, tarihin en büyük denizcilerinden biridir. İtalya’da, o devirde bizim «Ceneviz» dediğimiz Cenova’da doğdu. Babası dokumacıydı. Kolomb’un nasıl bir eğitim gördüğü hakkında kesin bir bilgi yoktur. Kardeşi Fernando onun hayatı hakkında bir eser yazmıştır ki bu esere göre Kristof, Pavia Üniversitesine girmiş, orada astronomi, geometri, kozmografya okumuştur. Öte yandan, kendisi, 14 yaşından beri gemiciliğe başladığını söylemiştir. Ancak, bütün bunlar Kolomb’un tamamiyle babasının işinden uzak kaldığını göstermiyor, çünkü 1470 1473 yıllarında Cenova’da ticaretle uğraşmıştır.

Kristof Kolomb beş çocuklu bir ailenin en büyük oğluydu. Kendisinden başka iki kardeşi de denizciliğe düşkündü. Bunlardan Bartoldo daima onun sağ kolu olmuş, öbür kardeşi Diego da seyahatlerinde birlikte bulunmuştur.

İlk Seyahatler

Kristof Kolomb daha Cenova’dayken 19-21 yaşları arasında ilk defa denize çıkmaya başlamış, Ege Denizi’ne, bir, iki seyahat yapmıştır. 1476’da dört Cenova gemisinden kurulu bir filoyla İngiltere’ye giderken korsanların hücumuna uğradı. Kurtulan gemilerden biriyle Lizbon’a ulaşabildi. Bundan sonra İngiltere’ye giden Kolomb daha sonra 1477’de İzlanda’ya gittiğini de iddia eder.

1478’de yeniden Portekiz’e giden Kristof Kolomb orada bir kaptanın kıziyle evlendi. Bu arada Lâtince’yi, Portekizce’yi öğrenerek coğrafya kitaplarını incelemeye başladı, dünya hakkındaki görüşü iyice belirdi. Bu arada dünyanın yuvarlak olduğuna inanıyor, hep batıya doğru gidilirse Asya’ya ulaşılacağını ileri sürüyordu. Yalnız, iki hatası vardı. Biri, dünyayı olduğundan küçük sayması, öteki de Asya’yı olduğundan büyük tahmin etmesiydi. Ona göre, Asya’nın doğuya doğru çok yayılmış olması, gittikçe batıya yaklaştığını gösterirdi. Bütün bunlardan başka, o devirde batıya doğru açık denizlerde yolculuk eden birkaç kaptan yüzlerce fersah uzaklarda acayip yapıda sallar gördüklerini söylüyorlardı.

Büyük Plân

Kristof Kolomb, devamlı araştırmaları, görmüş – geçirmiş denizcilerle devamlı temasları sonunda, büyük batı yolculuğuna çıkmaya karar vermişti. Topladığı bilgilere göre, Asya’yı olduğundan büyük kabul ettiği için, 2.500 mil kadar batıya gitmekle Asya’nın doğusundaki adalara ulaşacığını sanıyordu. (Halbuki Kanarya Adaları’ndan Japonya’nın uzaklığı kuş uçuşu 11.000 mildir.)

Bu arada Kristof Kolomb, Portekizlilerin hizmetinde çeşitli deniz seferleri yapmış, kaptan olmuştu. Batıya gitme kararını verince Portekiz Kralı II. Juan’a baş vurarak plânını ona açtı. Kral önceleri Kolomb’un fikrini benimsediyse de çeşitli sebepler yüzünden onun istediği gemileri veremedi. Kolomb da 1484’te İspanya’ya geldi.

Burada sonradan dük olan Medina Celi Kontu ile temasa geçti, ondan büyük misafirperverlik gördü, gene onun vasıtasiyle 1486’da plânını İspanya Kraliçesi İsabella’ya açtı. Yapılan toplantı sonunda teklif orada da geri çevrildi. Kristof Kolomb yalnız seyahat için gerekli masrafın yapılmasını değil, aynı zamanda başka haklar da istiyordu. Bulduğu bütün toprakların kral naipliği ona verilecek, ele geçen ganimetten oda bir pay alacaktı; ayrıca, kendisine derhal amirallik verilmesini de istiyordu. Aynı teklif 1492 ocak ayında İspanyollar tarafından yeniden geri çevrilince, Kolomb Fransa’ya gitmeye karar verdi. Ancak, bu arada ileri görüşlü bazı İspanyollar Kraliçe İsabella’ya çok büyük bir fırsatı kaçırmakta olduğunu söyleyerek onu bu işe razı ettiler. Hemen bir haberci gönderildi, 1492 nisanında Kristof Kolomb’la İspanya sarayı arasında anlaşma imzalandı.

İlk Yolculuk

Yıllardan beri düşündüğü şeyin gerçekleştiğini gören Kolomb büyük bir hızla çalışmaya koyuldu. Birkaç ay içinde üç gemi sefere hazır duruma gelmişti. Bunlar sancak gemisi «Santa Maria» ile «Pinta» ve «Nina» adında daha küçük iki gemiydi. «Santa Maria» nın tayfası 52 kişi, ağırlığı 100 tondu; öteki iki geminin tayfası 18’er kişiydi, «Pinta» 50, «Nina» da 40 tondu. Böylece, amiral ve kaptanları ile birlikte 88 kişiden kurulu filo 3 ağustos 1492’de yola çıktı. İspanya’nın Palos limanından hareket eden gemiler 9 gün sonra Kanarya Adaları’na vardı. Burada ufak-tefek tamirlerden sonra 6 eylülde batıya doğru yola çıkıldı.

Yolculuk önceleri gayet rahat geçiyor, yelkenleri dolduran rüzgârlar gemicileri o çağın bilinmiyen ülkelerine doğru götürüyordu. 17 eylülde tayfalar arasında hoşnutsuzluk başladı. 18’inde bazı kuş sürülerine rastlanması, alçak bulutlar tayfalarda karaya yaklaştıkları kanısını uyandırdı. İki gün sonra kuşlar göründüyse de bir türlü karaya varamıyorlardı. Bundan sonra gene günlerce yollarına devam ettiler. 7 ekimde «Nina» dakiler karayı gördüklerini sandılarsa da yanılmış oldukları çabuk anlaşıldı. 11 ekimde «Pinta» dakiler denizde yüzen bir sırıkla bir sopa buldular. Sopanın üstü demirle işlenmişti. Bu, yolculara rahat bir nefes aldırdı. Aynı günün gecesi Kolomb çok uzakta bir ışık gördü. Birkaç saat sonra, 12 ekim cuma günü sabahın saat 2’sinde, «Pinta» gemisindekiler, ay ışığında, karayı gördüler.

Amerika Topraklarında

Ertesi gün öğleye doğru karaya vardılar. Kristof Kolomb, tayfanın büyük bir kısmiyle birlikte, elinde İspanyol bayrağı, karaya çıktı. Hepsi birden toprağı öperek Tanrı’ya şükrettiler. Burası Bahama takımadalarından Guanahani adasıydı. Kristof Kolomb adaya «San Salvador» adını verdi. Bu, yeni bir kıtaydı. Amerika kıtası keşfedilmişti. Yalnız, Kolomb, bunu bilmiyor, ya Çin, ya da Japonya yakınlarındaki Hindistan Adaları’na geldiğini sanıyordu. Bunun için, o adalara «Batı Hint Adaları» adı verildi, yerlilere de «Hintli» denildi. Bugün de Amerikalılar, İngilizler, daha birçok Batılılar Amerika yerlilerine (kızılderililerine) «Indian», (Hintli), Antil Adaları’ na da «West Indies» (Batı Hint) derler.

Kristof Kolomb bu ilk seferinde şu adaları keşfetti: Santa Maria de la Concepcion (bugünkü Rum Cay), Fernandina (Long Island), İsabella (Crooked Island), Juana (Küba), Hispaniola (Haiti). Bu sonuncu adadan ayrılacakları sırada dümencinin dikkatsizliği yüzünden «Santa Maria» gemisi kayalara çarparak parçalandı. Can kaybı olmadıysa da en büyük gemi elden çıkmıştı. Bunun üzerine, Kolomb tayfadan 44 kişiyi orada bıraktı. Bunlar için geminin enkazından bir kale yapıldı, oraya «La Navidad» adı verildi. Böylece Amerika’da ilk Beyazlar yerleşmiş oluyordu.

4 ocak 1493’te dönüş yolculuğuna çıkan iki gemi çok şiddetli fırtınalarla boğuştuktan sonra martta Avrupa’ya vardılar. Kolomb’un idaresindeki «Nina» önce Lizbon’a uğradı, 15 martta da hareket limanı olan Palos’a vardı. Arkasından da «Pinta» geldi. Kral Fernando ile Kraliçe İsabella Kolomb’u Barcelona’da karşılayacaklardı. Kâşifin Palos’tan Barcelona’ya gidişi muzaffer bir komutanın gidişine benzedi. Yanında, esir ettiği Kızılderililer, Yeni Dünya’dan getirdiği çeşitli hediyeler vardı. Kral ile Kraliçe onu büyük bir törenle karşıladılar. Kendisine «Okyanus Amirali», «Hint Adaları Kıral Naibi» unvanlarını verdiler.

İkinci Yolculuk

Kristof Kolomb ikinci Amerika yolculuğuna 1493 eylülünde başladı. Bu sefer 17 gemiden kurulu bir filoya komuta ediyordu. Gemilerde Amerika’da yerleşmeye giden, hepsi erkek, 1.500 kişi, birçok hayvan, orada yerleşmeye yarıyacak çeşitli malzeme vardı. Ayrıca, yerlileri Hıristiyaniaştırmak için iki de papaz götürüyorlardı. Bu defa 21 günde okyanusu geçerek doğrudan doğruya Antiller’e geldiler. Bu ikinci yolculuk sırasında ilk vardıkları ada Dominica oldu, oradan kuzeye ve batıya doğru giderek Marie Galante, Guadeloupe, Antigua, San Martin, Santa Cruz adalarına ayak bastılar, en sonunda şimdiki Puerto Rico Adası’na gelerek buraya «San Juan Bautista» adını verdiler. 22 kasımda Hispaniola (Haiti) Adası’na gidip La Navidad’ı bulduklarında, kalelerinin yakılmış, bu küçük yerleşmenin dağılmış olduğunu gördüler.

Kolomb bu İkinci seferinde Haiti Adası’nda ilk esaslı yerleşmeyi kurdu, altın madenlerini işletmeye başladı. Adayı kardeşi Diego’nun idaresine verdi. Bu yolculuğunda Jamaika’yı da keşfettikten sonra 1496’da İspanya’ya döndü.

Güney Amerika’nın Keşfi

Kolomb, 1498 yılının 30 mayısında, 6 gemiden kurulu bir filoyla üçüncü yolculuğuna başladı. Bu sefer daha çok güneye doğru gidiyorlardı. Kolomb, uzun bir yolculuktan sonra vardıkları adaya «Trinidad» adını taktı. Daha sonra batıya doğru yola devam ederek Güney Amerika’yı gördü. Burayı da önce bir ada sanmıştı. Günlerce kıyı boylarında dolaştıktan, Orinoko nehrinin çatalağzını gördükten sonra burasının büyük bir kıta durumu gösterdiğini anladı.

Öte yandan, Haiti’de yerleşenler arasında şiddetli anlaşmazlıklar, geçimsizlikler oluyor, Kıraliçe’ye Kolomb’la kardeşleri hakkında sayısız şikâyetler yapılıyordu. Bunun sonucu olarak, Kıraliçe Haiti’nin idaresini devralmak üzere Francisco de Bobadilla’yı Haiti’ye gönderdi. Bobadilla oraya varır varmaz Kristof Kolomb’Ja iki kardeşini yakalattı, zincire vurdurarak ispanya’ya göndermek üzere gemiye bindirdi. Yolda geminin kaptanı, Kolomb’a saygısından, zincirleri çıkarmak istediyse de Kolomb buna razı olmadı, Kıraliçe’nin emriyle yaptığı çalışmaların mükâfatı olan bu zincirleri taşıyarak İspanya’ya gideceğini söv-ledi, öldüğü zaman da zincirlerin kendisiyle beraber gömülmesini istedi.

Kolomb dediğini yaptı, üçüncü yolculuğundan zincirler içinde döndü. Ancak, ölümünden sonra vasiyetinin yerine getirilip getirilmediği bilinmiyor.

Kolomb, İspanya’ya gelince, saraya yazdığı bir mektup sayesinde durumunu düzeltti, hem halk, hem Kıraliçe ona karşı büyük bir sevgi beslemeye başlamıştı. 1502’de Bobadillo’yu yakalayıp memlekete göndermek üzere 30 gemiden kurulu bir filo yola çıkarıldı.

Son Yolculuk

Kolomb’un son yolculuğu 1502 mayısında başladı. Dört gemiyle, 150 kişilik tayfayla yola çıktı. Bu seferinde Jamaika’ya kadar gittikten sonra oradan batıya yöneldi, 30 temmuzda Orta Amerika’ya bugünkü Honduras’a vardı. Ondan sonra, bütün kıyı boyunca güneye doğru indi. Buradaki yerlilerden, karadan birkaç günlük yol ötede bir başka okyanus bulunduğunu öğrendi. Yalnız, oraya gidecek bir yol bulamadı, 1503 yılbaşını Panama’da bir koyda demirlediği gemisinde geçirdi. Kristof Kolomb bu dördüncü, son yolculuğunda birçok fırtınalarla karşılaştı, yerlilerle çarpıştı, birçok kayıp verdikten sonra 1504 haziranında İspanya’ya döndü.

Artık sağlığı iyiden iyiye bozulmuştu. Öte yandan Kraliçe İsabella ölmüştü, Fernando da kendisiyle pek ilgilenmiyordu. Hayatının son yıllarını hasta olarak bir köşede geçirdi, 20 mayıs 1506’da hayata gözlerini yumdu. Ölüsü 1542’de, oğlunun ölüsüyle birlikte, yakıldı, külleri Haiti adasında Dominikan Cumhuriyeti’ne getirildi.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , ,

Magellan Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

magellan

Ferdinand Magellan (1480 – 27 Nisan 1521, Mactan Adası, Filipinler)

Dünyanın çevresini dolaşan deniz yolunu bulması ile adı tarihe geçmiş ünlü bir Portekizli denizcidir. Endonezya’ya batıdan gidebilmek amacı ile çıktığı keşif yolculuğunda, Güney Amerika’nın güney ucunda, kendi adını taşıyan boğazı bulmuştur.

Magellan, Portekiz’in Sabrosa şehrinde doğdu. Asilzade bir ailedendi. Küçük bir çocukken, saray hizmetlerinde bulunmak üzere, kralın yanına verilmişti. 25 yaşına gelince donanmada görevlendirildi. Fas’ta Araplarla yaptığı bir çarpışma da yaralandı, hayatının sonuna kadar sakat kaldı.

Magellan, Portekiz donanmasında bîr denizci olarak çalıştığı zamanlarda, coğrafya bilimine karşı büyük bir ilgi duyuyordu, çünkü o devirde, dünya üzerinde insanların tanıdıkları coğrafya ufku çeşitli yolculuklarla yeni keşiflerle birdenbire genişlemişti. Magellan, Portekiz’den kalkıp batıya doğru gidilecek olursa, doğu ülkelerine varılabileceğini düşündü, bu konuda bir yolculuk tasarladı.

Kraldan yardım istedi. Tecrübeli bir denizci olduğu halde, o çağlardaki deniz yolculuklarının güçlüklerini, tehlikelerini, eldeki imkânların yetersizliğini hesaba katmıyordu. Magellan’ın isteğini bu yönden ele alan Portekiz K» ralı, ona izin vermedi Buna karşılık İspanya o sıralarda, Amerika yolculuğundan dönmüş olan Kristof Kolomb’un anlattığı keşif hikâyelerinin heyecanı içinde bulunuyordu. Bunun üzerine, Magellan, Portekiz donanmasındaki görevinden çekilerek İspanya’ya gitti, tasarısını İspanya Kralı’na anlattı. O sırada İspanya Kralı olan V. Karl, Magellan’a beş küçük gemiden meydana gelen bir filo verdi. 20 eylül 1519’da bu gemiler, içlerinde tecrübeli denizciler gibi gönüllüler de bulunan 270 kişiyle, Sanlucar limanından Magellan’ın komutasında, denize açıldı.

Kafile yola çıkar çıkmaz, kötü bir hava, açlık gibi tehlikelerle karşılaştıysa da, aralık ayının başında sağ-salim Rio de Janeiro körfezine vardılar. Magellan birkaç hafta burada kalarak, batıdaki okyanusa geçebileceği bir geçit aradı. Rastladığı bütün nehir ağızlarından, bir geçit bulurum diye, içeri giriyor, bunların nehir olduğunu anlayınca geri dönmek zorunda kalıyordu.

Artık Güney Yarımküresi’nin kışı yaklaşmıştı. Magellan’ın adamları açlık, tehlike korku su ile yeni bir yolculuğu göze alamıyordu, kaptanlarına karşı ayaklandılar. Magellan soğukkanlılıkla bu ayaklanmayı bastırdı Adamlarına: «Aç kalıp direklerdeki meşinleri de kemirsek yolumuza devam edeceğiz» dedi

Böylece, Magellan’ın gemileri, Amerika kıtasının güneyine doğru yol almaya başladı. 1520 ekim ayında gemiler geniş bir boğaza girdiler. Magellan’ın küçük gemileri, bu girintili çıkıntılı esrarengiz boğazda 22 gün ilerledi, en sonunda batıdaki okyanusa ulaştılar. Burada suların Atlas Okyanusu’ndan daha sakin olduğunu gören Magellan, bulduğu yeni okyanusa, «sakin» anlamına gelen «Pasifik» adını verdi

Gemiler, Pasifik Okyanusu’nda (Büyük Okyanus’ta) 98 gün yol aldılar. Yolculuk gittikçe güçleşiyordu. Gemilerde yiyecek kalmamış, tayfaların çoğu hastalanmıştı. En sonunda kara göründü. Burası, anlaşıldığına göre, bugünkü Mariana Adaları’ydı. Magellan hemen karaya çıkarak hasta adamlarının iyileştirilmesini, yiyecek elde edilmesini sağladı. Buradan ayrıldıktan sonra batıya doğru yoluna devam etti, birkaç gün sonra Filipin Adaları’na vardı. Burada adadan adaya dolaşıyor, yerlilerle iyi geçinmeye çalışıyordu.

1521 yılının 27 nisanında, bir kabile başkanına yardım etmek için onun düşmanları ile savaşırken öldürüldü.

Magellan’ın adamlarından, gemilerinden geriye kalanlar yolculuklarına devam ettiler,

1522 eylülünde İspanya’ya döndüler. 270 kişilik kafileden ancak 31 kişi geri gelebilmişti; yalnız, Magellan’ın hayali gerçekleşmiş, dünyada uzun bir deniz yolu açılmıştı.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Hamilton Hume Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Hamilton Hume; (d. 19 Hazi ran 1797, Parramatta yakınlan, Yeni Güney Galler – ö. 19 Nisan 1873, Coomer Cottage, Yass, Yeni Güney Galler, Avustralya), Avustralya’da Berrima-Bong Bong bölgesinin yerleşime açılmasına katkıda bulunan Galli kâşiftir.

On yedi yaşında küçük kardeşi John ve bir Yerliyle birlikte keşif gezilerine başladı. 1814-15 yıllarında gezi alanını genişletti. 1818’de Charles Throsby ve James Meehan ile keşfe çıktı, 1819’da da John Oxley ve James Meehan’a Port Jervis’e kadar eşlik etti. 1822’de öteki bazı gezginlerle birlikte Yass Ovalarını keşfetti.

Avustralya kıtasının güney kıyısına karadan yapacağı bir keşif gezisi için hükümetten mali destek sağlayamayınca, kara deneyimi olmayan, ama denizcilikten iyi anlayan William Hovell’ın önerisini kabul etti. Kasım 1824-Ocak 1825 arasında Gunning’den Corio Körfezine kadar uzanan deniz yolculukları sırasında Murray Irmağının bir bölümünü keşfettiler, verimli çiftlik arazileri ve otlaklar buldular. Bu gezisinden dolayı Hume’a Crookhaven Irmağı kıyısında 200 hektarlık bir çiftlik bağışlandı.

1828’de Hume’un Charles Sturt’la birlikte çıktığı gezi Darling Irmağının keşfiyle sonuçlandıysa da, gezinin sonunda Hume’un sağlığı bozuldu. Yass Ovasına yerleşti ve burada kendisine 200 hektarlık bir çiftlik verildi.

1853’te Hovell, Hume ile birlikte 1824-25’te yaptığı keşif gezisinden sonra kurulan Geelong kentini ziyareti sırasında bölgeyi ilk keşfeden kişi olarak karşılandı. Hume saygısızlık olarak gördüğü bu durumu düzeltmek için A Brief Statement of Facts in Connection with an Overland Journey from Lake George to Port Phillip’i (1855; George Gölünden Port Phillip’e Yapılmış Bir Kara Yolculuğuyla İlgili Gerçekler Hakkında Kısa Bir Açıklama) yayımladı. 1855’te Hovell A Reply’la (Bir Yanıt) Hume’a yanıt verince dostlukları sona erdi.

1860’ta Hume Kraliyet Coğrafya Derneği üyeliğine seçildi. Daha sonra başladığı kamu yöneticiliğini yaşamının sonuna değin sürdürdü.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , , ,

Henry Hudson Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Henry Hudson; (d. y. 1565, İngiltere – ö. 22 Haziran 1611’den sonra, Hudson Körfezi ya da yakınlarında ?), Avrupa’dan Asya’ya geçişi sağlayacak kısa bir yol bulmak amacıyla Kuzey Buz Denizinde üç kez İngiltere 1607, 1608, 1610-11), bir kez de Felemenk 1609) adına keşif gezisine çıkan İngiliz denizci ve kâşiftir. Kuzey Amerika’daki bir ırmak, boğaz ve körfeze adı verilmiştir.

Çocukluk ve gençlik yıllarına ilişkin bilgi yoktur. Ailesinin bir kuşak önceki bazı üyelerinin, Hudson’ın keşif gezilerine mali destek sağlayan Londra’daki Moskova Kumpanyası’yla ilişkili olduğu bilinmektedir. Avrupa’dan Asya’ya geçişi sağlayacak Kuzeybatı Geçidini bulmak amacıyla Kuzey Kutup Bölgesine giden ilk denizci John Davis’in 1585’te çıktığı sefer, Hudson’ın akrabalarından Thomas Hudson’ın Limehouse’taki (bugün Londra’da East End’deki doklarda) evinde planlanmıştır. Henry Hudson’ın bu toplantıya katıldığı ve Kuzey Kutup Bölgesi’nin keşfi konusuyla bu tarihten sonra ilgilenmeye başladığı sanılmaktadır. Öte yandan Kuzey Kutup Bölgesi’nin coğrafi özelliklerini iyi tanıdığı bilinmektedir. İki büyük kumpanya tarafından tehlikeli keşif seferlerinin başına getirilmiş olması ise yetenekli bir denizci olduğunu kanıtlamaktadır.

Kuzeydoğu Geçidini araması. Hudson 1607 ilkbahannda, oğlu John ve 10 yol arkadaşıyla birlikte Kuzey Kutbu üzerinden Japonya ve Çin’e geçişi sağlayacak bir geçit bulmak amacıyla Moskova Kumpanyası adına denize açıldı. Kuzey Kutbu çevresinde buzlarla kaplı olmayan bir deniz bulabileceği inancıyla kuzeye doğru yöneldi. Kutup bölgesindeki buz kütlelerine ulaştıktan sonra, denizbuzunun kıyısını izleyerek Svalbard (Spitsbergen) Takımadalarına varıncaya değin doğuya doğru ilerledi. Asya’ya kuzeydoğudan geçişi sağlayacak bir geçit aramış olan Felemenkli denizci Willem Barents’in (1550-97) daha önce dolaştığı bölgede yeni yerler keşfettikten sonra İngiltere’ye döndü.

Bir yıl sonra gene Moskova Kumpanyasından, bu kez Barents Denizinin doğusundaki Novaya Zemlya Takımadaları ile Svalbard arasında bir Kuzeydoğu Geçidi arama görevi alarak yeniden denize açıldı. Ama buzlar ilerlemesini engelleyince seferi yarıda keserek ülkesine döndü.

Hudson İngiltere’ye dönüşünden kısa süre sonra, Hollanda Doğu Hindistan Kumpanyası’yla yaptığı anlaşma gereğince üçüncü kuzeydoğu seferine çıkmak üzere Amsterdam’a gitti. Amsterdam’da bulunduğu sırada, Kuzey Amerika’dan Büyük Okyanusa geçişi sağlayan iki ayrı geçit olduğuna ilişkin haberler duydu. Bunlardan birinin yaklaşık 62° kuzey enleminde bulunduğu söyleniyordu; bu geçit İngiliz kâşif Kaptan George Weymouth’un 1602’de çıktığı seferin seyir defterinde anlatılıyordu. 40° kuzey enlemine yakın olduğu söylenen ikinci geçidin varlığını ise İngiliz asker, kâşif ve kolonici Kaptan John Smith, Virginia’dan yeni bildirmişti. Bu haberler Hudson’ın ilgisini çektiyse de, kuzeydoğuya yapacağı yolculuğun başarısızlıkla sonuçlanması durumunda doğrudan Hollanda’ya dönme konusunda kumpanya yöneticileriyle anlaştı.

Hudson 6 Nisan 1609 günü “Half Moon” adlı bir gemiyle Hollanda’dan denize açıldı. Rüzgâr ve fırtına yüzünden yolculuğunu yarıda kesmek zorunda kalınca, kumpanya yöneticileriyle anlaşmasını çiğneyerek mürettebatına Kuzeybatı Geçidini aramak için yola devam etmeyi önerdi. Mürettebat öneriyi kabul etti. Hudson Atlas Okyanusu kıyılarında seyrederken, Floransalı denizci Giovanni da Verrazano’nun 1524’te keşfettiği ve sonradan Hudson Irmağı adını alacak büyük ırmağa girdi. Bugün New York eyaletindeki Albany kentinin bulunduğu bölgeye kadar yaklaşık 240 km ilerledikten sonra, ırmağın Büyük Okyanusa geçişi sağlamadığı sonucuna vararak Hollanda’ya dönmeye karar verdi.

Dönüş yolculuğu sırasında İngiltere’nin Dartmouth limanına uğradı. Burada İngiliz yetkililer ona ve gemisindeki İngiliz mürettebata yabancı ülkeler adına yeni keşif gezilerine çıkmaktan vazgeçmelerini emrettiler. Ama Hudson’ın seyir defteri ve tuttuğu notlar Hollanda’ya gönderildi, yaptığı keşifler kısa sürede bu ülkede de öğrenildi.

Hudson bundan sonra, Kaptan Weymouth’a dayanarak varlığı öne sürülen geçidi aramak için Amerika’ya yeni bir sefer düzenlemek üzere hazırlıklara başladı. Weymouth seyir defterinde, gelgit nedeniyle suların her çekilişinde büyük bir su baskınına uğrayan bir geçitten (bugün Hudson Boğazı) söz ediyor, bu ise boğazın ötesinde büyük bir su kütlesi bulunduğunu düşündürüyordu. Hudson bunun Büyük Okyanus olduğundan emindi. İngiliz Doğu Hindistan Kumpanyası, sefer masraflarını karşılaması için ona 300 sterlinlik bir yardımda bulunmayı kabul etti. Moskova Kumpanyasından da buna yakın bir yardım aldığı sanılan Hudson’a mali destek sağlayanlar arasında beş soylu ile 13 tüccar da vardı.

Hudson Körfezine yolculuk. 17 Nisan 1610’da “Discovery” adlı 55 tonluk bir gemiyle Londra’dan yelken açan Hudson, İzlanda’da kısa bir mola verdikten sonra Kuzey Amerika’ya doğru ilerlemeye başladı. Hudson Boğazından geçip Hudson Körfezine girdikten sonra batıya doğru gitmek yerine, körfezin doğu kıyısını izleyerek güneye yöneldi. Sonunda Hudson Körfezinin güney ucundaki James Koyuna vardıysa da buradan Büyük Okyanusa çıkışı sağlayacak herhangi bir geçidin olmadığını görüp kış bastırıncaya değin bölgede dolaştı.

Çok geçmeden, sert iklim koşullan nedeniyle hareket edemez duruma gelen gemide mahsur kalan mürettebat arasında hoşnutsuzluk baş göstermeye başladı. Soğuktan ve yiyecek kıtlığından kaynaklanan sorunların yanı sıra, Hudson’ın kayırdığı kişilere gizlice yiyecek sağladığına ilişkin söylentiler gerginliği daha da artırdı. Sonunda tayfalar, Hudson’ın görevden aldığı ikinci kaptan Robert Juet önderliğinde ayaklandılar; dönüş yolculuğunun başlamasının hemen ardından Hudson’ı ve aralarında oğlunun da bulunduğu sekiz kişiyi yakalayıp küçük bir sandala bindirerek Hudson Körfezinde denize bıraktılar (22 Haziran 1611). Ayaklanmanın elebaşılarının ve mürettebattan çok sayıda kişinin Eskimolarla çıkan bir çatışmada ölmesine karşın, geride kalanlar “Discovery”yi İngiltere’ye döndürmeyi başardılar. 1631-32 yıllarında Hudson Körfezi dolaylarında dolaşan bir kâşif, kazazedelerin yaptığı sanılan bir kulübenin kalıntılarına rastladıysa da Hudson’la yanındakilerden bir daha haber alınamadı.

Hudson’ın Verrazano, Davis ve Barents’in keşfettikleri bölgelerde yaptığı yeni keşifler coğrafya bilgisinin zenginleşmesine önemli katkılarda bulunmuştur. Bu keşifler ayrıca Felemenklilerin Hudson Irmağı çevresindeki bölgeyi kolonileştirmelerine, İngilizlerin ise Kanada’nın büyük bölümü üzerinde hak iddia etmelerine ortam hazırlamıştır.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Álvar Núñez Cabeza de Vaca Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Álvar Núñez Cabeza de Vaca; (d. y. 1490, Extremadura, Kastilya – ö. y. 1560, Sevilla, İspanya), İspanyol kâşiftir. Bugünkü Texas’in körfez bölgesinde 8 yıl kalmış, Cibola’nın Yedi Altın Kenti üzerine anlattıklarıyla yoğun keşif gezilerine yol açmıştır.

Pánfilo de Narváez komutasındaki İspanyol keşif ekibinde saymandı. 1528’de bugünkü Tampa Körfezine (Florida) ulaşan gruptan eylülde 60 kişi kaldı. Ertesi baharda 15, sonunda da üç arkadaşıyla kalan Núñez, yıllarca göçebe Yerliler arasında yaşadı. 1536’da Meksika’nın kuzeyinde karşılaştığı bir grup İspanyol askerine, gezdiği yerlerin biraz ötesinde kalan Cibola’nın Yedi Altın Kenti’nin masalsı zenginliklerini anlattı. Serüvenlerini ayrıca Naufragios… (1542; Deniz Kazaları) adlı kitabında topladı. Rio de la Plata’ya vali atanan Núñez, Kasım 1541-Mart 1542 arasında Brezilya’daki Santos’tan Paraguay’daki Asuncion’a uzanan bölgeyi ele geçirdi. Ama başkaldıran vali Domingo Martínez de Irala tarafından yetkileri elinden alınarak hapsedildi ve İspanya’ya sürüldü (1545). Burada görevini kötüye kullanmaktan suçlu bulunarak Afrika’ya sürüldü. Santos’tan Asuncion’a gidişini anlatan La Relación y Comentarios… (1555), değerli bir coğrafya yapıtıdır.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , ,

Samuel White Baker Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Samuel White Baker; (d. 8 Haziran 1821, Londra – ö. .30 Aralık 1893, Sanford Orleigh, Devon, İngiltere), Nil Irmağının kaynaklarının saptanmasına katkıda bulunan kâşiftir.

Bir tüccarın oğluydu. Hint Okyanusundaki Mauritius Adasında (1843-45) ve Seylan’da (1846-55) bulunduktan sonra tüm Ortadoğu’yu gezerek dolaştı (1856-60). 1861’de, daha sonra ikinci karısı olan Florence von Sass ile birlikte Afrika’ya gitti. Bir yıla yakın süre Sudan ve Etiyopya sınırı çevresinde Nil’in kollarını gezerek incelemelerde bulundu. John Hanning Speke’in yaptığı haritayı kullanarak, Şubat 1863’te kendi kurduğu bir heyetle Nil’in kaynağını bulmak için keşif gezisine çıktı. Mart 1864’te, Nil’in bugünkü Uganda ile Zaire arasındaki bir gölden doğduğunu belirleyerek bu göle Albert Nyanza (Albert Gölü) adını verdi. İngiltere’ye döndükten bir yıl sonra, 1866’da “sir” unvanı aldı.

Mısır hıdivi İsmail Paşa, 1869’da Baker’ dan Ekvator yakınlarında Nil’e düzenlenecek askeri bir keşif gezisine başkanlık etmesini istedi. Baker, bu gezi sırasında o bölgelerde köle ticaretinin son bulmasına yardımcı oldu ve yeni topraklarda dört yıl için genel vali ilan edildi. Kitapları arasında The Rifle and the Hound in Ceylon (1854; Seylan’da Tüfek ve Av Köpeği) ile The Nile Tributaries of Abyssinia (1867; Nil’in Etiyopya’daki Kolları) sayılabilir. Dorothy Middleton’ın Baker of the Nile (1949; Nil’deki Baker) ve Richard Hall’un Lovers on the Nile (1980; Nil’de Âşıklar) adlı yapıtları Baker’ın yaşamöyküsünü konu alır.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Vasco Núñez de Balboa Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Vasco Núñez de Balboa; (d. 1475, Jerez de los Caballeros ya da Badajoz, Kastilya, İspanya – ö. 12 Ocak 1519, Darién yakınlarında Acia, Panama), İspanyol conquistador (fatih) ve kâşiftir. Güney Amerika’daki ilk kalıcı yerleşim merkezini yönetmiş (1511) ve Büyük Okyanusu “Darién’deki bir doruktan” gören ilk Avrupalı (25/27 Eylül 1513) olmuştur.

Yenidünya’daki yaşamı. Balboa, küçük soylu bir aileden gelmekteydi. Çağdaşı “saban ardında yetişmemiş iyi aile çocukları” arasındaki yaygın geleneği izleyen Balboa da 1500’de Rodrigo de Bastidas ile birlikte bugünkü Kolombiya kıyılarında bir keşif yolculuğuna çıktı. Daha sonra öncü çiftçi olarak Hispaniola’ya (Haiti) yerleşti, ama umduğu servete kavuşamadı. Alacaklılarından kurtulmak için, Alonso de Ojeda’nın günümüzde Kolombiya içinde kalan Urabá Körfezi kıyısında kurduğu koloniye yardım götürmek üzere Martín Fernández de Enciso’nun düzenlediği sefere katıldı (1510). Koloniye varıldığında Ojeda oradan ayrılmış ve geride yalnızca Francisco Pizzaro komutasındaki bir topluluk kalmıştı. Balboa’nın önerisi üzerine, koloni sakinleri Urabá Körfezini aşıp Panama Kıstağının kuzey kıyısındaki Darién’e taşındılar ve kıtadaki ilk kalıcı yerleşim merkezi olan Santa María de la Antigua’yı kurdular. Burada takas yoluyla ya da savaşarak çevredeki Yerlilerden altın toplamaya başladılar. Bir süre sonra koloni sakinleri Ojeda’nın ikinci komutanı Enciso’yu görevden uzaklaştırıp bir kent konseyi seçtiler. Konseyin iki idari ve adli başkanından (alcalde) biri olan Balboa, Enciso’nun Hispaniola’ya gitmesi üzerine, koloninin tartışmasız başkanı haline geldi. Aralık 1511’de Kral Ferdinand’ın gönderdiği bir emirle de Darién geçici valiliğine ve komutanlığına atandı.

Bu arada bölgedeki Yerli kabile şeflerinin topraklarında bir dizi altın ve köle avcılığı seferine girişti. Yerlilerden bilgi koparmak için takas yönteminin yanı sıra işkence dahil her türlü zora başvurdu ve belirli kabilelerle ötekiler aleyhine ittifaklar kurarak “böl ve yönet” taktiğine dayanan bir siyaset izledi, İspanyolların önemli silahlarından biri de Balboa’nın kimi zaman Yerli kurbanları parçalattırdığı korkunç dövüş köpekleriydi. Sonuçta Urabâlı komşuları kadar savaşçı olmayan ve zehirli ok kullanmayan Darién Yerlilerini alt etmek pek güç olmadı.

İspanyollar Yerlilerden güneyde bir denizin ve zengin bir altın ülkesinin bulunduğunu öğrendiler. Söz konusu deniz Büyük Okyanus, ülke de büyük bir olasılıkla İnka Krallığı’ydı. Bunun üzerine Balboa, yardım istemek için hemen İspanya’ya haberci yolladı. Bu habercilerin anlattıkları İspanya’da büyük heyecan yarattı ve hemen büyük bir sefer düzenlendi. Ama komuta Balboa’ya verilmedi. Düşmanlarının çeşitli suçlamaları yüzünden, Kral II. Ferdinand daha güçlü bir soylu olan Pedro Arias Dávila’yi (Pedrarias) donanmanın komutanlığına ve Darién valiliğine atadı. Nisan 1514’te 2 bin kişilik bir kuvvet İspanya’dan yola çıktı.

Büyük Okyanusun İspanyollar tarafından keşfi. Balboa, yardımcı kuvvetlerin gelmesini beklemeden 1 Eylül 1513’te Santa Maria’dan denize açılarak kıstağın en dar kesimindeki Acla’ya doğru yola çıktı. Yüzlerce Yerli hamal ile birlikte 190 İspanyol sık ormanlardan, ırmaklardan ve bataklıklardan geçerek kıstağın üzerinden güneye doğru ilerledi ve buradaki sıradağlara tırmandı. 25 (ya da 27) Eylül’de Darién’deki bir doruktan Büyük Okyanusu gördü. Birkaç gün içinde San Miguel Körfezi kıyılarına ulaştı ve Kastilya kralı adına Mar del Sur (Güney Denizi) ile yöredeki topraklara el koydu. Daha sonra aynı yoldan geri dönerek 14 Ocak 1514’te Santa Maria’ya vardı. Pedrarias’ın gelişine zemin hazırlamak üzere Darién’e gönderilmiş olan krallık görevlisinin ve Balboa’nın “Güney Denizi”nin keşfini bildirmek için gönderdiği mektuplar, yeniden II. Ferdinand’ın gözüne girmesini sağladı. Mar del Sur ile Panama ve Coiba eyaletleri valiliğine (adelantado) atandı. Bununla birlikte Temmuz 1514’te kraliyet kolonisi olarak Castilla de Oro adını alan Darién’deki Pedrarias’a bağlı kaldı.

İki adam arasındaki ilişkiler hastalıklı ve huysuz Pedrarias’ın genç Balboa’ya duyduğu güvensizlik ve kıskançlık yüzünden daha başından sorunlu bir biçimde gelişti. Pedradas, Balboa’yı her fırsatta zor duruma düşürmeyi amaçlayan sinsi bir siyaset izledi. Ama sonunda istemeye istemeye Güney Denizine keşfe çıkma iznini verdi. Balboa, olağanüstü bir çaba göstererek inşa ettirdiği donanmayı parçalar halinde dağlardan aşırıp Büyük Okyanus kıyısına indirtti ve San Miguel Körfezinde uzun bir keşif yolculuğu yaptı (1517-18). Bu sırada Balboa ve başkalarının, kötü bir yönetim gösterdiği ve yetersiz olduğu gerekçesiyle Pedrarias’a yönelttikleri ardı arkası kesilmeyen suçlamalar, sonunda kralın onun yöneticiliğe uygun olmadığına inanmasını sağlamıştı. Yakında yeni bir valinin atanacağı ve bu valinin Pedrarias’ın görevdeki tutumuyla ilgili olarak soruşturma açacağı yolunda haberler üzerine Balboa’nın varlığının ve tanıklığının tam anlamıyla yıkımına neden olacağından korkan Pedrarias, rakibinden kurtulmaya karar verdi. Ortak bazı sorunları görüşmek bahanesiyle geri çağrılan Balboa, tutuklandı ve başkaldırma, vatana ihanet ve Yerlilere kötü davranmakla suçlandı. Pedrarias’ın başyargıcı Gaspar de Espinosa’nın başkanlığında göstermelik bir yargılamadan sonra suçlu bulunarak ölüme mahkûm edildi ve Ocak 1519’da, sözde suç ortağı olan dört kişi ile birlikte başı kesilerek idam edildi.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , ,

Auguste Pavie Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Auguste Pavie; (d. 1847, Dinan – ö. 1925, Thourie, Fransa), Yukarı Mekong Vadisindeki araştırmalarıyla tanınan Fransız kâşif ve diplomattır.

1869’da deniz kuvvetlerinde çavuşken Nam Ky’ye gitti. Daha sonra Posta ve Telgraf İdaresi’nde çalışmaya başlayan Pavie, 1879’da Kamboçya’nın başkenti Phnom Penh ile Siyam’ın (bugün Tayland) başkenti Bangkok arasına, 1882’de de gene Phnom Penh ile Saygon (bugün Ho Şi Minh) arasına telgraf hatları döşenmesini yönetti. Bütün Tayland, Kamboçya ve Vietnam’ı dolaşarak bu üç ülkenin gelenek ve dillerini kusursuz biçimde öğrendi. Mekong Irmağı Vadisindeki Lao devletlerini denetimi altına almak isteyen Fransız hükümeti 1886’da Pavie’yi Luang Prabang’da, Siyam hükümeti nezdindeki konsolos yardımcısı olarak görevlendirdi. Pavie beş yıl boyunca Kuzey Laos’u dolaşarak yerel yönetici ve şeflerin Fransa’yla dost olmalarını sağladı ve Çinli çetelerin kuşattığı bölgede düzeni sağlamaya çalışan Siyamlıların girişimlerini boşa çıkardı.

1891-93 arasında Bangkok’ta başkonsolos olarak görevli olan Pavie 1893’te Fransız-Siyam Anlaşmazlığının çıkmasında rol oynadı. Lao devletlerinin zaman zaman Vietnam egemenliği altına girmiş oldukları gerekçesiyle, artık Fransa Vietnam’a egemen olduğuna göre Vietnam’ın Laos’taki haklarının da Fransa’ya geçtiğini savundu. Bunalım, Mekong Irmağının doğusundaki tüm Lao devletlerinin Fransız protektorasına girmesiyle sonuçlandı. Pavie Fransa’ya dönmeden önce bir keşif gezisine çıkarak Laos’un Çin’le ve İngilizlerin 1886’da ilhak ettiği Yukarı Myanmar ile sınırlarını belirledi. Mission Pavie: Indochi-ne 1879-1895 (1898-1919; Pavie Misyonu: Çinhindi 1879-1895) ve A la conquête des cœurs (1921; Yürekleri Fethetmek İçin) adlı iki kitabı vardır.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , ,