Etiket: Martin Heidegger

Martin Heidegger kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi

Varoluşçu felsefesinin önde gelen isimlerinden olan Alman Filozof Martin Heidegger postmodern felsefeye yeni bir bakış getirdi.

Martin Heidegger, 26 Eylül 1889 tarihinde Almanya’da Baden-Württemberg eyaletinde bulunan Meßkirch kasabasında bir Katolik zangoçun (Kilisede çan çalan görevli) oğlu olarak doğmuştur. Çocukluğundan itibaren din ve felsefeye eğilimli olarak yetişti. Felsefi çalışmalarının yanı sıra politik tutumları ile de çokça tartışma konusu oldu. Freiburg Üniversitesinde Katolik ilahiyatı ve Hıristiyan felsefesi okudu ve 1914 yılında ilk çalışması ve doktora tezi, “Psikolojide Yargı Kuramı” ile dikkat çekmeye başladı. 1923’te Marburg Üniversitesinde profesör oldu.

Martin Heidegger, 1927 yılında Varlık ve Zaman kitabını yayınlandı. Bu kitabını yayınlandıktan itibaren sadece Varoluşçu felsefe açısından değil bütün felsefe tartışmalarında etkili oldu. Bu kitapta temel amacı Varlık (Sein, Being) sorunu üzerine düşünerek varlığın anlamı, varlığın nasıl olup da var olabildiği, varlığın varoluşunu nasıl ortaya çıkardığı, insanın diğer varolanlar arasında nasıl olup da kendi varlığını anlayabildiği gibi soruları ortaya atarak felsefenin tekrar varlığa yönelmesine katkıda bulunmaktı.

Martin Heidegger, 1933 yılından itibaren Nazi partisine katıldı. Bu dönem içinde Freiburg üniversitesine rektör oldu. Bu dönemde izlediği politika nedeni ile çalışmaları hep geri planda kalmış eleştirilerin odağında olmuştur. Nazilere katıldığı için 1945’te üniversiteden uzaklaştırıldı uzun bir aradan 1952’de sonra tekrar geri dönebildi. Daha sonra yanlış yaptığını söylemesi de üzerine düşen gölgelerin sona ermesini sağlamamıştır, ancak bununla birlikte onun teorik çalışmalarının değeri her zaman kendini buna rağmen korumuş ve felsefe açısından önemli yerini muhafaza etmiştir

Martin Heidegger‘in felsefi çalışmalarında hocası Edmund Husserl‘in etkilerine rastlanmaktadır. Kaygı, sıkıntı, ölüm gibi kavramları felsefeye taşımıştır. Heidegger’ göre insan bu dünyaya öylece bırakılmıştır. Bu bırakılmışlık bir kaç yönden varoluşçu felsefenin temellerini derinleştirir

Kaygı, sıkıntı, merak, ölüm, korku gibi terimleri felsefe düzlemine taşıdı. Fenomenolojiyi Varlık sorunu bağlamında yeniden yorumladı ve kullandı. Heidegger’in Husserl etkisi ile kendine özgü bir varoluşçu felsefe oluşturduğunu söylemek mümkündür. Diğer taraftan Heidegger, kendi felsefesinin jean-paul-sartre tarafından yanlış anlaşıldığını ve varoluşçuluğun düşüncesini açıklamak için doğru bir terim olmadığını belirtmiştir.

Heidegger’ın düşüncesine göre, insan bu dünyaya öylece bırakılmıştır. Bu bırakılmışlık fikri birkaç yönden varoluşçu felsefenin temel argümanlarını sürdürür ve derinleştirir. Varoluşa bırakılmışlığı ile insan kendi varlığını oluşturma özgürlüğüne zorunlu olarak bırakılmıştır aslında. Ama başlangıçta, bırakılışın kendisi bir özgürlük yokluğudur, sondaki ölümün kaçınılamazlığı gibi.

İnsan, varoluşun ortasına öylece, orada bir varlık olarak (Dasein) atılmıştır. Bu bir tercih ya da seçimin sonucu değildir. Ve insan, bu bırakılmışlık içinde tercihler ve seçimleriyle kendi yaşamını ileriye doğru kurar. Burada zorunlu bir özgürlük deneyimi söz konusudur. İnsan kendi varlığını gerçekleştirmek üzere sürekli seçimler ve tercihler yapmak durumundadır, yani özgürlüğünü gerçekleştirmek zorundadır. Ölüme kadar. Heidegger’in felsefesinde ölüm fikri, bu bakımdan önemli bir yer tutar. İnsan, bırakılmışlığında ölüme yazgılıdır ve varoluşunu buna göre gerçekleştirmelidir.

“Varlık sorusu”, onun tüm felsefi çalışmalarının özü ve özetidir. Bu çalışma varlık’ın unutulmuşluğuna yapılan bir itirazla başlar ve devam eder. Immanuel Kant, Georg Wilhelm Friedrich Hegel ve Edmund Husserl‘den etkilendiğini belirtmenin yanı sıra, Friedrich Nietzsche ile girdiği eleştirel ilişkinin de belirtilmesi gerekir.

Martin Heidegger, 26 Mayıs 1976 tarihinde Freiburg im Breisgau, Almanya’da 87 yaşında ölmüştür.

Kitapları :
1927 – Varlık ve Zaman (Sein und Zeit)
– Zaman ve Varlık Üzerine,
– Nedir Bu Felsefe?,
– Hümanizmin Özü,
– Metafizik Nedir?,
– Tekniğe İlişkin Soruşturma,
– Bilim Üzerine Iki Ders,
– Zaman Kavramı, Der Begriff der Zeit,
– Nietzsche’nin Tanrı Öldü Sözü ve Dünya Resimleri Çağı,
– Sanat Eserinin Kökeni,
– Teknik ve Dönüş-Özdeşlik ve Ayrım,
– Olmaya Bırakılmış,
– Metafiziğe Giriş,
– Hümanizm Üzerine,

Kaynak:Biyografi.info

 

Kaynak: biyografi info

Etiketler, , , , , , , , , , , ,

Martin Heidegger Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

Küçüklüğünde dine ve felsefeye olan ilgisi dolayısıyla liseden sonra rahip adayı olarak Cizvitlere katıldı ve teoloji eğitimi aldı.

Freiburg Üniversitesi’nde Katolik İlahiyatı ve Hristiyan felsefesi okudu.

1914 yılında “Psikolojizmde Yargı Kuramı” adlı doktora tezini yayımlayarak insana ilişkin temel araştırma alanlarında felsefeye karşı psikolojinin etkili olmasını savundu.

Bu konuda hocası ve Fenomenolojinin kurucusu olan Edmund Husserl’den etkilenerek kaygı, düşünme, merak, sıkıntı, saygı gibi durumlar üzerine yazdıklarını psikolojik değil felsefi düzeyde ele aldı. 1923 yılında Marburg’da profesör oldu. 

1927 yılında da en ünlü yapıtı ve tek derli toplu kitabı olan Sein und Zeit (Varlık ve Zaman)ı yayımladı. Bu kitapta temel amacı Varlık (Sein, Being) sorunu üzerine düşünerek varlığın anlamı, varlığın nasıl olup da var olabildiği, varlığın varoluşunu nasıl ortaya çıkardığı, insanın diğer varolanlar arasında nasıl olup da kendi varlığını anlayabildiği gibi soruları ortaya atarak felsefenin tekrar varlığa yönelmesine katkıda bulunmaktı. O, bu konuları zaman, ölüm, korku, hiçlik, kaygı gibi kavramlar çerçevesinde ele alıyor. 

En temel kavramı Dasein olup buna, “kendini anlayabildiği kadarıyla insan, burada bulunan insan” anlamı veriyor.

Bu kitapta Heidegger, 2000 yıllık kökeni olan Batı Felsefesini temelinden eleştiriyor ve onu metafizik olmakla, 2000 yıldır metafizik bir yöntemi kullanmakla suçluyordu. Beklendiği gibi oldu ve kitap büyük yankı yaptı. Heidegger ayrıca, teknik, sanat, şiir, tarih ve tarihsellik konuları üzerine de kafa yoruyor.

1927 yılında Varlık ve Zaman yayımlandıktan birkaç yıl sonra Heidegger’in düşüncelerinde dönüş (kehre) adı verilen bir değişme görüldü. Heidegger, 1933 yılında siyasal olayların rüzgarına kapılarak Nazi Partisi’ne girdi ve aynı yılın Nisan ayında Freiburg Üniversitesi’ne rektör oldu.*

Heidegger’in bu düşünsel dönüşümü ışığında Nazi Partisi’ne girişi daha sonra büyük tartışmalara yol açacak, yanlış yaptığını itiraf etmesine ve benimsemiş olduğu faşist eğilimi terkettiğini açıklamasına rağmen ölene kadar bunun etkisini hissedecektir.

Heidegger, 10 ay süren rektörlük görevinden Nazi aleyhtarı iki dekanın görevden alınmasını ve üniversitedeki Yahudi aleyhtarı kampanyayı protesto ederek istifa etti. Bunun ardından ders vermesi ve kitaplarının okunması bir süre yasaklandı. 1936 yılından itibaren Nietzsche üzerine dersler vermeye başladı. 1945’te de bu sefer, daha önce Nazilere yakınlık gösterdiği için Fransız işgal kuvvetlerince üniversiteden uzaklaştırıldı. 1950 yılında görevine geri dönebildi.

Heidegger, betimleyici psikoloji görüşleriyle tanınan Franz Brentano’nun etkisiyle tüm yaşamı boyunca “olmak” (to be, sein, etre) fiilinin çeşitli kullanım biçimlerinin ardında temel bir anlamın yatma olasılığı üzerinde durdu.

Düşünce ve ilgilerinin oluşumunda Eski Yunan düşünürlerinden Parmenides ve Aristoteles’in; Gnostiklerin; modern varoluşçuluğun kurucularından Danimarkalı filozof Kierkegaard’ın; insan ve tarih bilimleri üzerinde yeni bir çığır açan ve açıklamaya değil “anlama”ya dayalı antropoloji yöntemini öneren Wilhelm Dilthey’in ve tabii Edmund Husserl’in olumlu ya da olumsuz etkileri görülmüştür. Ancak O, bunların hepsinden farklılaşan bir düşünce geliştirmiştir. 

Varlık ve Zaman yayımlanınca varoluşçuluk (existentialism) akım içinde değerlendirildi ise de tam anlamıyla bir varoluşçu düşünür değildir. Kendisi “varlık felsefesi” içerisinde ele alınmalıdır. Heidegger, 26 Mayıs 1976 tarihinde yine Messkirch kasabasında öldü.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , ,