Uluğ Bey, Gıyâseddin Cemşid el-Kâşî ve Kâdızâde-i Rumi gibi birçok önemli alimden matematik ve astronomi dersi alan Ali Kuşçu Semerkand’da tahsilini tamamladıktan sonra bilgisini arttırmak amacıyla Kirman’a gitmiş; tekrar Uluğ Bey’in yanına döndüğünde ona Kirman’da kaleme aldığı Hallü eşkâli’l-kamer adlı risalesini sunarak takdirini kazanmıştır.
Uluğ Bey’in 1449 yılında şehit edilmesinin ardından, Hac’ca gitmek amacıyla Semerkand’dan ayrılan Ali Kuşçu Mekke’ye giderken Tebriz’e uğramış; burada Akkoyunlu Hükümdan Uzun Hasan’dan büyük ilgi görmüş ve bir süre sonra elçilik göreviyle İstanbul’a, Fâtih Sultan Mehmed’e gönderilmiştir. Fatih, ilmine hayran olduğu Ali Kuşçu’nun elçilik görevini tamamladıktan sonra İstanbul’a dönmesini istemiştir. Bu isteği yerine getiren Ali Kuşçu dönüşünde İstanbul’da armağanlarla karşılanır. Bir süre sonra Padişahın emriyle Ayasofya Medresesi’ne müderris tayin edilir. Bu tayin İstanbul’da astronomi ve matematik alanındaki çalışmalara canlılık getirmiştir.
Ali Kuşçu’nun derslerini sadece öğrenciler değil dönemin bilim adamları dahi takip etmişlerdir. Fatih’in Semâniye Medreselerinin ders programını Ali Kuşçu’ya yazdırdığı bilinmektedir.
Hayatının son yıllarını İstanbul’da geçiren Ali Kuşçu, 15 Aralık 1474’te İstanbul’da vefat etmiş; Eyüp Sultan Türbesi civarına defnedilmiştir.
Tam adı Kuşçuzâde Alâ’uddîn Ebû’l-Kâsım ‘Ali b. Muhammed’dir. Doğum yeri ve tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte 15. yy başında Semerkand’da doğduğu tahmin edilmektedir. Babası, Uluğ Bey’in doğancıbaşısı olduğu için “kuşçu” lakabıyla anılır. Timur Döneminde Semerkand’da yetişmiş, daha sonra Osmanlı Devleti’ne gelerek büyük bir ün kazanmış Türk astronom ve matematikçisidir.
• Ali Kuşçu Osmanlı-Türk bilim anlayışının merkezinde yer alan bir düşünür ve bilim adamıdır. Osmanlı bilim anlayışının inşasında çok önemli bir yere sahiptir.
Ali Kuşçu, en başta matematik ve astronomi olmak üzere pek çok alanda çalışmalar yapmış ve eserler vermiş bir bilim adamıdır. Bu eserlerin bir kısmı hacimli araştırmalar, bir kısmı ders kitapları bir kısmı ise belirli meseleleri ele alıp çözen risalelerdir.
Bu eserlerinde ortaya koyduğu bilim anlayışı ve yaklaşımları Osmanlı bilimine yol göstermiştir.
• Osmanlı Devleti’nin önemli astronomlarından Mirim Çelebi, Ali Kuşçu’nun torunudur.
Fotoğraflar Anadolu Üniversitesi Türk Dünyası Bilim, Kültür ve Sanat Merkezi’nde çekilmiş, bilgiler oradan derlenmiştir.
kaynak:nkfu
Osmanlı Devleti’nde 16. yy’da fizik ve astronomi alanında yetişmiş en önemli blginlerden biri olan Mahmud b. Mehmed Mirim Çelebi, Osmanlı biliminin oluşması ve kurumlaşmasında emeği egeçen Ali Kuşçu ve Kadızade-i Rumi’nin torunu olan Kudreddin Mehmet Efendi’nin oğludur. Mirim Çelebi’yi dedesi Hocazade yetiştirmiş ve Sinan Paşa gibi bilginlerden ders almasını sağlamıştır. Önce Gelibolu Medresesi’nde sonra da Bursa’da Manastır Medresesi’nde müderrislik yapmıştır. II. Beyazıd’a matematik ve astronomi dersleri veren Mirim Çelebi bu dönemde 1508’de Anadolu Kazaskerliği’ne getirilmiştir. Yavuz Sultan Selim padişah olduktan sonra, 1512’de bu görevden kendi isteğiyle ayrılmış, ancak Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1522-1523 tarihinde ikinci kez bu göreve getirilmiştir. Bir süre sonra yeniden görevden ayrılarak Edirne’ye yerleşmiş ve ölümüne kadar bu şehirde yaşamıştır. Mezarı Tunca kıyısındaki Kasım Paşa Camii’nin haziresindedir.
Fotoğraflar Anadolu Üniversitesi Türk Dünyası Bilim, Kültür ve Sanat Merkezi’nde çekilmiş, bilgiler oradan derlenmiştir.
kaynak:nkfu
Tam adı Piri Muhyiddin b. Hacı Mehmed olan Piri Reis 1465 yılında Gelibolu’da doğdu. Kaptan-ı Derya olan amcası Kemal Reis ile çok sayıda sefere katıldı ve bu seferlerde çok önemli bilgiler edindi. Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinde İskenderiye’yi ele geçirmek içim büyük bir yararlılık gösterince Sultanın dikkatini çekti ve bu yakınlaşmanın sağladığı fırsatla önceden hazırlamış olduğu ve bugün Birinci Dünya Haritası olarak adlandırılan haritasını Sultana sundu. Bu seferin ardından tekrar Gelibolu’ya dönen Piri Reis Akdeniz’de gemilerin ziyaretlerini kolaylaştıracak bilgilerin yer aldığı Denizcilik Kitabı’nı(Kitab-ı Bahriye) hazırladı.
Piri Reis 1528’de, birincisine göre daha nitelikli ikinci bir dünya haritası daha çizdi. Birinci Dünya Haritasının ve Kitab-ı Bahriye’nin padişahlara sunulması ve kabul görmesi, Piri Reis’in devlet adamları nazarında önemli ve tanınır hale gelmesine, takdir görmesine yol açtı. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Hint Donanması Kaptanlığına getirildi. Böylece başlayan devlet görevi, 1554 ‘te siyasi bir komplo sonucu idam edilene kadar sürdü.
* Bir haritacı, deniz bilimci ve çok yetenekli bir kaptan olan Piri Reis hem osmanlı hem Dünya bilim tarihinnde
haritacılık alanında eşsiz bir yere sahipir.
İyi bir trigonometri ve astronomi bilgisine sahip olan Piri Reis ileri derecede bir yön bulma becerisine ve gemi hakimiyetine sahip olağanüstü bir kaptandı. Onu dünya bilim tarihine geçiren yönü ise çeşitli ölçeklerdeki haritaları tek ölçeğe indirgeyebilme ve karşılaştırma yoluyla tek ve eksiksiz bir harita oluşturabilme becerisidir.
Piri Reis efsanelerin ve boş inançların resmedildiği bir haritacılık yerine gözlemin, deneyimin ve geçmişin yaşanılmış gerçeklerine dayandırılmış bir haritacılığın kurulmasına ön ayak olmuştur.
* Çizdiği iki büyük Dünya Haritası bugün bile bilim adamlarını hayrete düşürmektedir.
Birinci Dünya Haritası: Piri Reis’in 1513 yılında çizdiği ilk harita Atlas Okyanusu’nun iki yakasını ihtiva eder. Piri Reis haritasını yaparken 33 ayrı haritadan yararlanmıştır. Bunların 20si önceden çizilmiş dünya haritalarıdır. 8 tanesi Abbasi halifesi Ebu Cafer Mansur’un çizdirdiği ve onun adıyla anılan Caferi haritalarıdır. 4’ü Portekizlilerin, biri de Kolomb’un günümüzde kayıp olan haritasıdır. Dolayısıyla Piri Reis’in bu haritası, Amerika’nın ilk haritasından yararlanılarak çizilmiş tek haritadır. Harita birçok açıdan mükemmel özelliklere sahiptir.
İkinci Dünya Haritası: Piri Reis’in bu haritası da kısmen günümüze ulaşmıştır. Ulaşan kısım Grönland, Kuzey ve Orta Amerika sahillerini göstermektedir. Ceylan derisi üzerine sekiz renkli hazırlanmış harita 68×69 boyutlarında olup, birinci haritaya göre daha özenli çizilmiştir.
Kitab-ı Bahriye: Piri Reis’in 1521 yılında yazdığı 972 beyitten oluşan bir deniz kılavuzudur. Bu önemli kılavuz Akdeniz ve Ege denizi kıyılarını ayrıntıyla tarif etmektedir.
Fotoğraflar Anadolu Üniversitesi Türk Dünyası Bilim, Kültür ve Sanat Merkezi’nde çekilmiş, bilgiler oradan derlenmiştir.
kaynak:nkfu