Thomas More Hayatı

Thomas More Hayatı

Thomas MoreThomas More; İngiliz düşünürü, yazardır (Londra 1478 – ay.y. 1535).

Hukuk yanı sıra ilahiyat okudu. Cnaterbury başpiskopusu John Morton’un hizmetinde diplomatlığın yanında parlamentodaki görevini birlikte yürüttü (1504). VII. Henry döneminde bir süre gözden uzak kalmayı yeğledi. VIII. Henry tahta çıkınca (1509) yeniden ön plana geçti, soyluluk unvanı kazandıracak işler gördü (1514), Kralın özel danışmanlığına yükseldi (1529), reform karışıklıkları arasında Katoliklerden vazgeçmediği için sonuna kadar Papalığa bağlı kaldı, bu tutum onu hem yeni bir evlilik için boşanma isteğinde bulunan, hem İngiliz Kilisesi’ni kendine bağlamak eğiliminde olan kralla karşı karşıya getirdi, dinsel inancı ve özgür bilinciyle krala karşıt kalıp bağlılık yemini etmeyi geri çevirince yurt çıkarları zararına eylemde bulunduğu savıyla ölüm cezasına çarptırıldı. Londra Kalesi’nde hapis kaldığı sürede de boyun eğmedi. Başı kesilerek öldürüldükten (6 Temmuz 1535) bir süre sonra azizler katına yükseltildi.

Dilimize Ütopya adıyla çevrilen (Utopia, 1516), Thomas More’un tek eseri gibiyse de içeriğinin özgünlüğü ve etkisinin üstünlüğüyle bugüne kadar değerini yitirmeden ayakta kalan bir başeser sayılır. Bu kitabın varlığı, benzeri tasarıların doğmasını sağladı, bütün insanlara özlem ve umut kapılarını açık bıraktı. Örneğin Bacon’un Nova Atlantis’ı (Yeni Atlantis), Campanella’nın Citta de Sole (Güneş Devleti) adlı eseri bu gereksinimle doğdu, bu eserler üzerinde yapılan birçok araştırma, daha iyiyle daha güzelin arayışını, insanca ülkü ve özlemlerini her zaman ayakta tuttu.

Ütopya, Latince adı: De Optimo Statü Reipublicae, deque Nova İnsula Utopia. Yunanca U (olmayan, yok) ve topos (yer) sözcüklerinin birleştirilmesiyle ilk kez bu yazarın kullandığı sözcük, adını taşıdığı eserin yarattığı geniş yankıyla, bu kitabın özel adı olmasının yanı sıra, “gerçekleşmesi olanaksız düş, ülküsel yönetim biçimi” anlamını taşıyan bir kavrama dönüşmüş, eş ve benzeri düş ve tasarıların sıfatı yerine geçmiştir. Bir önsöz mektubuyla iki bölümden oluşan kitap, başlangıçta yazarın VIII. Henry adına yaptığı gerçek bir elçilik gezisinin izlenimlerini, gözlemlerini ileten karamsar bir tablo çizer. Bu sırada tanıştığı Hythloday (Yunanca boş masallar anlatan kişi) adlı bir gemicinin rastlantıyla gittiği bir ada ülkesinin betimlemesi ise ikinci bölümdür ve asıl ütopya buradadır. Çağdışı İngiltere’nin gözlediği kötülüklerini yok sayan yazar, o durumların tam tersi bir ülkenin niteliklerini dile getirir. Mülkiyetin özellikten çıktığı, paranın her şey sayılmadığı bu mutlu insanlar ülkesi; herkesin çalıştığı, düzenin akla uyduğu sağlam aile ilişkilerinin ayakta durduğu, savaşın ortadan kaldırdığı, acısız, ölümün uygulandığı… düşsel bir devlet yapısını simgeler. Hristiyan bile olmayan bu ülke, erdemli yaşamı sağlayacak sağlıklı bir dinin varlığıyla daha da olumlu gelişmeye örnek diye gösterilir.

kaynak:nkfu

Sen de Yorum yazmalısın bence.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir