Yesari Asım Arsoy; (d. 1900, Drama, Yunanistan – ö. 18 Ocak 1992, İstanbul), Türk besteci ve ses sanatçısıdır. Şarkıları, fantezileri ve kendi bestelerini okuduğu plaklarıyla tanınmıştır. Udu sol eliyle çaldığından Yesarî (solak) diye adlandırılmıştır.
Drama İdadisi’ni bitirdi. Ailesiyle birlikte 1917’de Adapazarı’na, 1920’de de İstanbul’a yerleşti. Başta İzzeddin Hümayî (Elçioğlu) olmak üzere tanınmış müzikçilerden ders aldı. Bir süre İzmit’te, bir süre de İzmir’de çalıştı. İzmit’teyken Fehmi Tokay ve Zeki Arif Ataergin’den yararlandı. 1929’da beste yapmaya, 1930’da “Mustafa Asım Türkoğlu” adı altında kendi bestelerini plağa okumaya başladı. Sesi, alışılmış hanende seslerinden oldukça farklıydı. Fazla tizleri olmasa da, davudi sesi ve Rumeli ağzına kaçan prozodisi ilgiyle karşılandı’. Şarkıcılığını plaklarla sürdürdü. 1960’lara değin özgün üsluplu bir ses sanatçısı ve zaman zaman yüksek değerde yapıtlar veren, hiçbir zaman belli bir düzeyin altına düşmeyen şarkı ve fantezi bestecisi olarak ününü korudu. 1991’de kendisine devlet sanatçısı unvanı verildi.
Besteleri şarkı, fantezi ve türkü olarak üç bölümde toplanabilir. En çok bilinen şarkıları “Yüz yıl o güzel gözlere baksam yine kanmam” (suzidil), “Ömrümce o saf aşkını kalbimde yaşatsam” (kürdilihicazkâr), “Fariğ olmam meşreb-i rindâneden” (hüseyni), “Ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır” (hüzzam), “Çamlarda şafak rengi gibi gönlüme aktın” (nihavend), “Açmazsan eğer kalbime sen yâre-i hicran” (hicaz), “Sazlar çalınır Çamlıca’nın bahçelerinde” (hicaz), “Biz Heybeli’de her gece mehtaba çıkardık” (sultaniyegâh); fantezileri “Sonbaharı bir genç kızla Hisarlar’da geçirdim”, “Sarıyer’de tanıştığım bir hanım”, “Yeniköy’de bir kız gördüm adı Sarı Zambak’mış”, “Yalova’nın şen kızını kandıralım alalım”; türküleri ise “Adalardan bir yar gelir bizlere”, “Yar saçları lüle lüle”, “Akasyalar açarken”dir.
kaynak:nkfu