Walter Elias Disney Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Walter Elias Disney Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

walt-disneyWalter Elias Disney; (5.12.1901 – 15.12.1966)

Chicago’da dünyaya gelen Disney, Kansas City Art Institute’te (Sanat Enstitüsü) resim ve karikatür eğitimi aldı. Önceleri bir reklam stüdyosunda çalışan Disney, resim sanatçısı Ub Iwerks ile tanışınca onunla birlikte Hollywood’da bir şirket kurdu. Disney sinema işine Alice in Cartoonland (Alice Çizgi Film Diyarında, 1924/25) adlı bir dizi çizgi filmle girdi. Disney 1928’de, Iwerks tarafından gerçekleştirilen Mickey Mouse (Miki Fare) tipini yaratınca çok büyük bir başarı kaydetti.

1928: Miki Şarkı Söylüyor ve Konuşuyor Sesli filmin getirdiği olanaklara hayran olan Disney, Miki Fare’li üçüncü filmi olan Steamboat Willie’yi (İstimbot Willie) seslendirmeye karar verdi. Bu tür bir öncülük çalışması doğal olarak çok masraflı olacaktı ve şirketin işletmeciliğini üstlenen Disney’in ağabeyi Roy bu işe hiç yanaşmak istemedi. Gelgelelim ki, Walt Disney’in mükemmeli arayışı ve cesareti sayesinde, bu film sesli olarak gösterime girdi ve çizgiye dökülmüş gag’ların dil ve müzikle birleşmesi, seyircinin hayranlığını kazanarak Disney’in haklı olduğunu ortaya çıkardı.

1929: Müzikli Masallar Disney’in, resimlerin hareketini müziğin ritmine uydurma arzusu Silly Symphonies (Sersem Senfoniler) adlı dizide mükemmelliğe erişti. The Skeleton Dance (İskelet Dansı, 1929) ile başlayan ve The Ugly Duckling (Çirkin Ördek Yavrusu, 1938) ile biten bu kısa filmlerden 70 tanesi sinemalarda gösterime girdi. Bu filmlerin aşağı yukarı yarısı konusunu masal ve efsanelerden almıştı. Bu yapımların ayırıcı özelliği, canlandırılan çizgi film tiplerinin ifade gücünün müzikle belirginleştirilmesinde saklıydı. 1932 yılında Flowers and Trees (Çiçekler ve Ağaçlar) adlı filmle Technicolor metoduna dayanan ilk renkli çizgi film çekilmiş oldu. Disney kazandığı paralarla 30’lu yılların başında Disney Stüdyosunu kurabildi. 1934 yılında Disney Stüdyolarında 700 kişi çalışıyordu. Bu çalışmalara paralel olarak çizgi film figürlerinin yoğun bir biçimde pazarlanması işine girişildi. Bu tipler, kendi çizgi film dizilerinin kahramanları olarak, oyuncak endüstrisi tarafından benimsendiler ve ürün reklamcıları tarafından keşfedildiler.

1937: Gişe Rekoru Kıran Film: Pamuk Prenses Silly Symphonies dizisindeki tasarım 1937’de akşam saatlerini dolduran ilk renkli ve sesli çizgi film olan Snow White and the Seven Dwarfs’da (Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler) sürdürüldü. Disney 1934’te bütün servetini bu projeye yatırmaya karar verdi. Bu film, tamamlanıncaya kadar 1,5 milyon dolara malolmuş ve Disney Stüdyolarını iflasın eşiğine getirmişti. Grimm Kardeşlerin masalını çizgi filme çevirmek için 570 ressam 1 milyonu aşkın resmi tek tek çizdiler. Eleştirmenlerin oybirliğiyle filmi methetmeleri, Disney’in çizgi film yapımcılığındaki üstünlüğünün tartışmasız kabulüne yol açtı. Büyük kitlelerin sinema gişelerinde yığılmaları sonucu Disney bu filmiyle 8 milyon dolardan fazla para kazandı.

1940: Pop-Art’ın Stereofonik Öncüsü Disney 1940’ta en son yeniliği sayılan Fantasia (Fantazya, 1940) filmiyle, ünlü bestecilerin müziklerini çizgi figürlerle göz önüne getirme fikrini yeniden ele aldı. Bu film her biri tanınmış müzik parçalarıyla beslenen ve bu müziği içeriksel olarak yineleyen, ya da daha doğrusu yorumlayan, birbirinden çok farklı sekiz sekanstan oluşmaktadır. Canlandırma yelpazesi “Saatlerin Dansı”ndaki hayvan balelerinden Tocca-ta and Fugue ‘deki soyut ve ekspresyonist (dışavurumcu) renk oyunlarına kadar yayılmaktadır. Seslendirme stereofonik olarak gerçekleştirildiği halde, teknik donanım eksikliği yüzünden ancak tek tük sinemada seyircilere sunulabildi. Eleştirmenlerin tepkisi çekimserlikle olumsuzluk arası bir düzeydeydi. Fantasia ancak 60’lı yıllarda Pop-Art neslinin kült filmi olma aşamasına erişebildi. Başlarına gelen bu parasal darbe ancak aynı anda gösterime giren ve gişe rekoru kıran Pinocchio (Pinokyo, 1940) ile dengelenebildi.

1950: Sonraki Geleneksel Yapıtları Disney Stüdyoları örneğin Bambi (1942), Alice in Wonderland (Alis Harikalar Diyarında, 1951), Mary Poppins (1964) gibi başarılı çizgi filmler üretmeyi sürdürürken, Disney, Treasure Island (Define Adası, 1950) ile başlayarak, geleneksel film ve belgesellere yoğunlaştı. Bu arada tanınmış edebi, eserleri sinemaya uyarlamayı yeğliyordu. Bu yapıtları, tıpkı doğa ile ilgili sayısız belgesel çalışması gibi, ailece izlenmeye ve televizyonda değerlendirilmeye yönelikti. Disney’in vizyon gücü bundan böyle film çalışmalarından çok, Kaliforniya’da kurulacak Disneyland üzerinde yoğunlaştı. Şehir planlamacılığı gözetilerek inşa edilecek bir hayal kent olarak tasarlanan Disneyland 1955’te açıldı. Disney 1966’da Burbank/Kaliforniya’da 65 yaşında hayata gözlerini yumdu.

kaynak:nkfu

Sen de Yorum yazmalısın bence.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir