Etiket: asker

Helmuth Karl Bernhard von Moltke Kimdir

Helmuth Karl Bernhard von MoltkeHelmuth Karl Bernhard von Moltke, Prusyalı asker (Parchim /Mecklenburg 1800 – Berlin 1891). Kopenhag Askeri Krallık Akademisi’ni bitirdikten sonra Danimarka Ordusu’nda yer aldı. 1822’de Prusya Ordusu’na katıldı ve Prusya Harp Okulu’na gönderildi 1832’de Prusya genelkurmaylığına girdi.

1835-1839 arasında Osmanlı padişahı II. Mahmut’un askeri danışmanlığını yaptı. 1845-1846’da Roma’da Prusya Prensi Henry’nin, 1855’te Prens Frederick’in yaveri oldu. 1857’de Prusya genelkurmay başkanlığına getirildi. Prusya Ordusu’nun, silah telgraf ve öteki teknolojik gelişmelerden yararlanması gerektiğini savundu. Prusya’ nın; 1864’te Danimarka, 186’da Avusturya’ya karşı kazandığı zaferler ona düşüncelerini savaşta uygulama ve hatalarını düzeltme olanağını verdi. Prusya Başbakanı Otto von Bismarck ile yakın ilişkide bulunarak Almanya’nın Prusya yönetimine girmesi için çaba harcadı. 1869’da geliştirdiği savaş makinesiyle Fransa-Prusya Savaşı’nda başarı sağladı (1871), mareşalliğe yükseldi. Almanya’nın aynı anda hem doğu hem de batı cephesinde savaşmasını sağlayacak askeri planlar düzenledi.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , ,

Kont von Molke Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Kont von MolkePrusyalı ünlü bir askerdir. Otuz yıl Prusya genel kurmay başkanlığında bulunmuştur. XIX. yüzyılın son yarısında yetişen en büyük strateji dehası sayılır.

Moltke Mecklenburg’da doğdu. Eski bir Alman ailesinden olan babası, Napolyon Savaşları’nda varını yoğunu kaybetmesi üzerine Danimarka uyrukluğuna geçmişti. Moltke, Kopenhag’daki Kraliyet Askeri Akademisinde okudu, 1818’de subay olarak Danimarka ordusuna katıldı. Dört yıl sonra Prusya ordusuna geçti, 1832’de Prusya genel kurmayı dairesinde görev aldı.

1835’te İstanbul’a gelen Moltke, Osmanlı hükümetinin hizmetini girdi. İstanbul’da iki yıl kalarak Türkçe öğrendi. Yenilikler yapmak için çalışan II. Mahmut Moltke’ye çok değer veriyordu. Rumeli seyahatinde onu da yanına aldı. Moltke 1838’de Mısırlı Mehmet Ali Paşa’ya karşı yapılan sefere müşavir olarak katıldı. 1839’da bu görevden istifa etti, aynı yıl II. Mahmut da öldüğü için Berlin’e döndü. Prusya ordusunda devamlı olarak çalışmaları sonunda 1858’de Genel Kurmay Başkanlığı’na yükseldi.

Moltke son derece ileri görüşlü büyük bir askerdi. Genel kurmay başkanı olarak, 1864’te Danimarka, 1866’da Avusturya, 1870’te Fransa ile olan savaşları yönetti. Bu savaşların hepsinde de kesin başarı kazandı. Söylendiğine göre, bir gece yarısı, subayın biri onu uykudan uyandırarak Fransa – Prusya savaşının başladığını söyleyince, Moltke hemen çekmecesini açmış, önceden hazırladığı savaş planlarını çıkarmıştır. Gerçekten bu savaş Moltke komutasındaki orduların büyük başarısı ile sonuçlandı, 1870 eylülünde Fransız orduları Sedan’da bozguna uğratıldı. Bir ay sonra da Metz’in düşmesi, Prusya ordularının Paris’e girmesi üzerine Moltke’ye, Mareşallik rütbesi ile birlikte, Kont unvanı da verildi. Moltke 1888’e kadar genel kurmay başkanlığında kalmıştır.

Moltke’nin yeğeni olan Helmuth von Moltke (1848-1916)’de 1906’da Alman Genel Kurmay başkanı olmuş, 1914 sonunda Alman ordusunun Marne Savaşı’nda Fransa’yı düşürememesi üzerine görevinden alınmıştır.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Şeyhülislam Mehmet Esat Efendi Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Şeyhülislam Mehmet Esat Efendi (1685-1753)

Ünlü bir Türk bilgini ve bestecisidir. Şeyhülislâm Ebu-İshak İsmail Efendi’nin oğludur. İstanbul’da doğdu, medrese tahsilinin bütün kademelerini bitirerek müderrisliğin de bütün derecelerini geçti, 1720’de «sahn-ı semân müderrisi» (en yüksek medrese olan Süleymaniye üniversitesi rektörü) oldu. Profesörlükten adliye mesleğine geçerek, Selânik ve Mekke kadılıklarında bulundu. 1737′ de kazaskerlik (askerlikteki mareşal rütbesine eşittir) payesiyle Ordu-yı Hümayun kadısı atandı.

Esat Efendi, Almanya ve Rusya’ya karşı büyük zaferle biten savaşta Avusturya cephesinde bulunduktan sonra Belgrat Antlaşmalarında da murahhas olarak görev aldı. 1744’te Rumeli kazaskeri, 1748’de şeyhülislâm oldu. 1749’da azledildi.

En ünlü Osmanlı ilmiye ailelerinden birine mensup olan Esat Efendi, pek zengin ilmî gelenekler içinde yetişmiştir (kızı Fıtnat Hanım en büyük Türk kadın şairidir). Oğlu ve torunu da sonradan kendisi ve babası gibi şeyhülislâm olmuştur. Yazdığı 9 eserin en önemlileri şunlardır: Şiirlerini toplıyan «Divan», «Lehcetu’l-Lûgat» (Türkçe bakımından olağanüstü önemli, Türkçe’den Arapça ve Farsça’ya sözlük), «’Atrabu’l-A’sâr» (Türk bestekârlarının biyografi ve eserlerinden bahseder). Esat Efendi, bestekâr olarak da önemlidir. Fakat zamanımıza besteleriyle ancak 8 parça eseri kalmıştır: 2 İlâhî, 1 Beste, 1 Ağır ve 3 Yürük Nakış Semai ile 1 de Saz Semaisi. Bunların hepsi üstün değerde parçalardır.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Álvaro Obregón Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında ,biyografisi , hakkında

Álvaro Obregón; (d. 19 Şubat 1880, Alamos – ö. 17 Temmuz 1928, México, Meksika), Meksikalı asker ve devlet adamıdır. On yıl süren bir iç savaşın ardından başkan olmuş ve bu görevi sırasında ülkede barış ve istikrarı yeniden sağlamıştır.

Okula kısa bir süre devam edebildi. 1910’da diktatör Porfirio Diaz’a karşı başlatılan ayaklanmaya katılmadıysa da, Diaz’ı devirerek devlet başkanı olan Francisco Madero’yu destekledi. 1912’de Pascual Orozco’nun Madero’ya karşı başlattığı ayaklanmayı bastıran bir grup gönüllüye önderlik etti. Şubat 1913’te Madero’yu öldürterek yönetimi ele geçiren Victoriano Huerta’ya karşı Venustiano Carranza’yla ittifak kurdu. Huerta’nın birliklerini yenilgiye uğratarak 15 Ağustos 1914’te México’yu ele geçirdi.

Pancho Villa ve Emiliano Zapata ile Carranza arasında anlaşmazlık çıkınca Villa’ya karşı düzenlenen sefere komuta etti. Bu seferin sonunda ele geçirdiği bölgelerde kilisenin gücünü kırmaya çalıştı ve çeşitli reformları yürürlüğe koydu. 1917 Anayasası’nın hazırlanmasında da önemli rol oynayan Obregon, kısa bir süre bakanlık yaptıktan sonra Sonora’daki çiftliğine çekilerek iki yıl siyasetten uzak yaşadı. Ama, Carranza’nın gitgide daha gerici politikalar izlemeye başlaması ve yaklaşan seçimlerde kendi adayını seçtirmeye çalışması üzerine Nisan 1920’de bir darbeyle Carranza’yı devirdi. 1 Aralık 1920’de devlet başkanı seçildi.

On yıl süren kanlı bir iç savaşın ardından devlet başkanı olan Obrégon, ülkede barış ve istikrarı yeniden sağlamak için çaba gösterdi. İşçi ve köylülerin örgütlenmelerine izin verdi ve eğitim bakanlığına getirdiği José Vasconcelos aracılığıyla eğitim sisteminde köklü reformlar yaptı. 1923’teki Bucareli Konferansı’nda petrol şirketlerini devletleştirmeyeceği konusunda güvence vererek, ABD yönetiminin başkanlığını tanımasını sağladı.

1 Aralık 1924’te görev süresinin sona ermesinden sonra yerine Plutarco Elias Calles geçti. 1928’de ikinci kez başkan seçilen Obregön daha göreve başlamadan, onuruna verilen yemek sırasında fanatik bir Katolik tarafından vurularak öldürüldü.

kaynak:nkfu

Etiketler, , , , , , , , , ,

Fuat Uzkınay Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

Asker,
sinema yönetmeni, yapımcı, görüntü yönetmeni (D. 1 Ocak 1888, İstanbul – Ö. 29
Mart 1956, İstanbul). İstanbul Darülfünun (Üniversitesi) mezunu. S.
Weinberg’den film alıcısı ve göstericileri üzerine dersler almış, 1. Dünya
Savaşına yedek subay olarak katılmış, orduda film çekmekle görevlendirilmiş,
Yeşilköy’deki Rusların yaptığı anıtın yıkılışını (4.11.1914) görüntülemiştir.

1915’te
Enver Paşa’nın emriyle Merkez Ordu Sinema Dairesini kurmuş, S. Weinberg’le birlikte
yöneticiliğini yapmış, çeşitli savaş, belge ve haber filmleri çekmiş,  Ayairini’de askeri filmler göstermiştir.
Leblebici Horhor’u çekmiş lakin tamamlayamamış, Himmet Ağanın İzdivacı’nı
çekmiş ve yönetmiştir. 1916’da Almanya’ya kursa gitmiş, 1954’de de emekli
olmuştur.

 

Yönetmenliğini
Yaptığı Filmler:

 

İzmir
Zaferi / İstiklal (Sinema Filmi 1942)

Zafer
Yollarında (Sinema Filmi 1923)

Vahidettin’in
Biat Merasimi (Sinema Filmi 1918)

Himmet
Ağa’nın İzdivacı (Sinema Filmi 1918)

Çanakkale
Muharebeleri (Sinema Filmi 1916)

Leblebici
Horhor Ağa (Sinema Filmi 1916)

Esir
İngiliz Generali (Sinema Filmi 1916)

Anafartalar’da
İtilaf Ordularının Püskürtülmesi (Sinema Filmi 1915)

Ayastefanos’taki
Rus Abidesinin Yıkılışı (Sinema Filmi 1914)

 

Yapımcısı Olduğu
Filmler:

 

Bican
Efendi’nin Rüyası (Sinema Filmi 1921)

Bican
Efendi Mektep Hocası (Kısa Film 1921)

Mürebbiye
(Sinema Filmi 1919)

Binnaz
(Sinema Filmi 1919)

Himmet
Ağa’nın İzdivacı (Sinema Filmi 1918)

Bican
Efendi Vekilharç (Sinema Filmi 1917)

 

Görüntü
Yönetmeni Olduğu Filmler:

 

Boğaziçi
Esrarı / Nur Baba (Sinema Filmi 1922)

Bican
Efendi’nin Rüyası (Sinema Filmi 1921)

Bican
Efendi Mektep Hocası (Kısa Film 1921)

Tombul
Aşığın Dört Sevgilisi (Sinema Filmi 1919)

Mürebbiye
(Sinema Filmi 1919)

Binnaz
(Sinema Filmi 1919)

Himmet
Ağa’nın İzdivacı (Sinema Filmi 1918)

Bican
Efendi Vekilharç (Sinema Filmi 1917)

Çanakkale
Muharebeleri (Sinema Filmi 1916)

Anafartalar’da
itilaf Ordularının Püskürtülmesi (Sinema Filmi 1915)

Ayastefanos’taki
Rus Abidesinin Yıkılışı (Sinema Filmi 1914)

 

KAYNAKÇA:
Fuat Uzkınay (diziler.com, 11.09.2018), Fuat Uzkınay (sinematurk.com,
11.09.2018), Fuat Uzkınay (beyazperde.com, 11.09.2018), Fuat Uzkınay (sinemalar.com,
11.09.2018), Fuat Uzkınay (turksinemasi.com, 11.09.2018).

Etiketler, , , ,

Fahreddin Paşa Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

Fahreddin Paşa, adını tarihe, 400 sene boyunca Türklerin olmuş Medine’nin, yine Türklerde kalması için canla başla çalışmış bir adam olarak yazdırdı. Ülkesini inatçı ve cesur bir şekilde savunması, onun “Medîne Müdâfii”, “Türk Kaplanı”, “Çöl Kaplanı”, “Medine Kahramanı” lakapları ile anılmasını sağlamıştı.

Asker olmak onun küçük yaşlardan beri hayaliydi. Belki çocuk yaşlarda böylesine güzel anılmayı hayal edemezdi; ama başarmıştı. Çünkü asıl önemli olan, savaşın nasıl kazanıldığı ya da kaybedildiği değil, nasıl mücadele edildiğiydi…

Çocukluğu ve eğitim hayatı

Fahreddin, 4 Şubat 1868’de Tuna Nehri kenarındaki küçücük bir kasaba olan Rusçuk’ta, Fatma Adile Hanım ve Ömer Ağa’nın çocuğu olarak doğduğunda, ailesi ona “Ömer Fahreddin Türkkan” adını verdi. Annesi, Mohaç kahramanı Akıncı Beyi Bali Bey’in soyundan geliyordu. Babası da Nizam-ı Cedid Topçubaşısı idi.

1877 – 1878 Osmanlı – Rus Savaşı (93 Harbi) yaşandığında Fahreddin henüz 10 yaşındaydı ve çoktan gönlüne asker olma isteği düşmüştü. Bu savaş binlerce Müslümanın hayatını elinden almış, birçoğunu da göçe zorlamıştı. Küçücük bedeninin yanında koca bir çocuk kalbi vardı ve bu kalp, onun bir gün “Fahreddin Paşa” olarak tanınacağı günleri de getirecekti.

Osmanlı Devleti, 14. Yüzyıldan itibaren Balkanları İslamlaştırma ideali ile bölgeye Türkler yerleştirmişti. Ancak 19. Yüzyıldan itibaren bölgenin kaybedilmesi, tersine göçü getirdi ve Türkkan ailesinin payına da İstanbul’a yerleşmek düştü. Sahip olunan her şey gözyaşlarıyla geride bırakılmıştı. Tüm bunlar Fahreddin’in içinde kocaman bir boşluk oluşturdu ve askeri eğitim konusunda hırslandı.

Fahreddin, Mekteb-i Harbiye’yi birincilikle bitirdikten sonra Erkan-ı Harbiye Mektebi’ne geçti. Başarılı bir asker olacaktı.

Görevleri

Fahreddin, eğitimini tamamladıktan sonra 1891’de Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle Osmanlı ordusuna katıldı. Başarılı bir giriş yapmıştı; 1908’e kadar merkezi Erzincan’da bulunan 4. Kolordu’da görevliydi. 23 Temmuz 1908’de Meşrutiyet ilan edildikten sonra Yarbaylığa terfi etti ve İstanbul Selimiye 1. Nizamiye Tümeni Kurmay Başkanlığı’na atandı.

Ardından 1912’de Balkan Savaşları başladı. Fahreddin, bu süreçteki başarılı hizmetleriyle de dikkatleri üzerine çekmişti. Çatalca savunmasında ve Edirne’nin geri alınmasında görev aldı.

Fahreddin Paşa evlendi

Fahreddin, 1900’de Ferik Ahmet Paşa’nın kızı Ayşe Sıdıka Hanım ile evlendi.

Bu evlilikten Suphiye ve Ayşe Nermin adını verdikleri iki kızları ile Mehmed Selim, Mehmed Orhan ve Ayhan adını verdikleri üç oğulları oldu.

I. Dünya Savaşı zamanları

Fahreddin, I. Dünya Savaşı başladığında, 4. Orduya bağlı 12. Kolordu Komutanı olarak Musul’daydı. Musul ve havalisinde başarılı hizmetlerde bulundu.

1915’te 4. Kolordu Komutanlığı Vekilliği’ne tayin edildi. Buradaki görevi bölgedeki Ermeni isyanlarına karşı durmaktı. Ne kadar süreceğini kestiremedikleri bu savaşın içinde Fahreddin, var gücüyle çalışıyordu.

23 Mayıs 1916’da artık yeni görev yeri Medine’ydi. 4. Ordu Komutanı Cemal Paşa tarafından Hicaz Kuvve-i Seferiyesi Konutanlığı’na atandı. Burası Fahreddin’in ışığını parlatacak, onu yıllar sonra bile tanımamızı sağlayacaktı. İngilizler, Medine’yi ele geçirmek istiyordu. Fahreddin, tüm imkânsızlıklara rağmen bu bölgeyi 2 yıl 7 ay boyunca savundu.

Medine Müdafaası

Denir ya, “O müdafaa ki, hayali cihana değer”…

Fahreddin Paşa, 2 yıl 7 ay boyunca tüm gücünü ortaya koydu. Öyle ki, askerinin bile gücüne güç katıyordu. Ne olursa olsun hep başını dik tuttu. Gün geldi askeriyle birlikte çekirge kavurması yedi; gün geldi susuzluğa açtığı kuyulardan çıkardığı suyla deva oldu, zemzem niyetine içti, askerine içirdi. Sadece bunlar değil. Evet, açlık susuzluk büyük dertti. Ama Fahreddin Paşa’ya göre askerin maneviyatı da en az karnının tokluğu kadar önemliydi. Bunun için de gazete çıkardı; vatan ve sancak üstüne şiir yarışmaları düzenledi.

Elbette savaş ortamı tüm gerçekliğiyle devam ediyordu. Fahreddin Paşa, şehrin yağmalanması ihtimaline karşın 100 parçaya yakın kutsal emaneti 2000 askerin koruması altında Medine’den İstanbul’a nakletti. O an önemi çok kavranamasa da, bu fikir, aslında hem kutsal emanetleri British Museum’de sergilenmekten kurtaracak, hem de İslam Tarihi Kültürü’ne yadsınamayacak bir katkıda bulunacaktı.

Fahreddin Paşa, uzun süre en ufacık bir sorunu dahi atlamadan ilgilenerek direndi. Ancak öyle bir an geldi ki, devlet merkeziyle bağı koptu; iletişim kuramıyordu. Yiyecek ve ilaç sıkıntısı had safhaya ulaşmıştı. Medine’nin etrafı da yavaş yavaş isyancıların eline geçmeye başladı. Artık İstanbul’daki Hükümet, Medine’nin boşaltılmasını istiyordu. Fahreddin Paşa, şehirden ayrılmayı kabul edemezdi. “Peygamberin kabrinin bulunduğu Medine’deki Türk Bayrağını kendi elimle indiremem” diyordu.

Bir süre sonra Medine’nin etrafı tamamen kuşatıldı. Türk orduları da kuzeye doğru geri çekilmeye başlamıştı. Fahreddin Paşa ise pes etmek istemiyordu. Etrafındaki Türk birlikleri ile irtibatı tamamen kesildiğinde bile Medine’yi savunuyordu.

Medine’yi teslim

Osmanlı Devleti, 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesini imzaladı ve I. Dünya Savaşı’ndan çekildi. 16. Maddeye göre Fahreddin Paşa’nın da teslim olması gerekiyordu. Ama inadında ısrarcıydı Fahreddin Paşa; mütarekeyi tebliği için gönderilen yüzbaşını dahi hapsettirmişti. Teslim olmadı ve şehri savunmaya devam etti. Osmanlı Devleti’nin teslim oluşunun üzerine 72 gün daha geçti; Fahreddin Paşa Medine’yi savunmaya devam ediyordu.

İşin boyutu giderek şekil değiştiriyordu. Ne yiyecek kalmıştı, ne ilaç, ne de cephanelik… Fahreddin Paşa, sonunda kendi askerleri tarafından etkisiz hâle getirildi. Medine 13 ocak 1919’da teslim olmuş oldu.

400 senedir süren Medine üzerindeki Türk hakimiyeti sona ermişti…

Savaştan sonra

Bu inatçı direnişinden sonra Fahreddin Paşa, önce 27 Ocak 1919’da İngiliz kontrolündeki Mısır’a, sonra da 5 Ağustos 1919’da savaş esiri olarak Malta’ya gönderildi.

Sürgün sırasında savaş suçlularını yargılamak üzere İtilaf Devletleri tarafından İstanbul’da kurulan “Kürt Nemrut Mustafa Paşa Divan-ı Harbi” mahkemesi, onu ölüme mahkum etti. Ankara Hükümeti’nin gayretiyle 8 Nisan 1921’de bu esaretten ve ölümden kurtuldu.

Eylül 1921’de Milli Mücadeleye katılmak için Ankara’ya geldi. “Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa”, onu Güney Cephesinde Fransızlara karşı savaşan askerleri birleştirmekle görevlendirdi. Ankara Antlaşması ile sonuçlanan savaştan sonra 9 Kasım 1921’de de TBBM tarafından Kabil Büyükelçiliğine atandı. Fahreddin Paşa, “Türk – Afgan” dostluğunun gelişmesi ve pekişmesinde özellikle etkiliydi.

Cesur Fotoğrafçı Fahreddin Paşa

1917’de Kabil’de bir gece vaktiydi. Bütün şehir alev alev yanıyordu ve göğe yükselen alevlerin ışığında buluştu iki kadim dost. Biri I. Dünya Savaşı zamanında dillere pelesenk Medine savunmasıyla tanınan, sonra da TBMM Hükümetinin Kabil sefiri olan Fahreddin Paşa, diğeri ise Harbiye Nazırı olduğu Başkortostan’ın Bolşevikler tarafından işgal edilmesi üzerine dermanı Türkistan’da arayan Zeki Velidi Bey’di…

Bir yangının orta yeri, ellerde kovalar yangının üzerine yürüyen, kendinden evvel ülkesini düşünme konusunda yeminli iki yiğit göz göze geldi. Alevlerin arasında şaşkın bakışları bir cümleyle bozan ilk kişi Zeki Velidi Bey oldu: “Hayrola Paşam, burada ne işiniz var?” Bu Fahreddin Paşa’ya göre şaşkınlığı bozmak için gereksiz tüketilmiş bir nefes gibiydi. “Unutmayın Zeki Velidi Bey, nerede bir hadise var, orada Türk hazırdır!”

Evet, bu şairane bir hikayeydi ve bu günlere taşıyan da Fahreddin Paşa’nın fotoğraf sevdasıydı. Fotoğrafla doğduğu topraklarda tanıştığında 7 yaşındaydı. Ve yine doğruydu; Fahreddin Paşa nerede bir olay varsa mutlaka oradaydı; fotoğraf makinesi de kesinlikle yanındaydı. Mücadeleden vazgeçmeyen, cesur kişiliği ile kahramanlık destanları yazarken bir yandan da o anları hep kaydediyordu. Cam negatiflerle Osmanlının son günlerinin panoramasını oluşturmuştu.

Fahreddin Paşa emekli oldu

Fahreddin Paşa, 1926’da İstanbul’a döndü ve burada da askeri görevlerine devam etti. O, artık Medine’yi müdafaasıyla tanınan bir Paşa’ydı.

5 Şubat 1936’da Ferik Korgeneral rütbesindeyken TSK’den emekli oldu.

Fahreddin Paşa öldü

O artık emekliydi; ama ülkesine duyduğu derin bağ asla sarsılamazdı. Gönlü ülkesinin aşkıyla dolmuş bu adam, 22 Kasım 1948’de bir tren yolculuğu sırasında kalp krizi geçirdi ve hayatını kaybetti.

Vasiyetiydi; Aşiyan Mezarlığı’na defnedildi.

Cesareti, asla vazgeçmedikleri, sevdikleri ve saydıklarıyla bir Fahreddin Paşa geçti bu dünyadan…

İyi ki…

Damla Karakuş

[email protected]

Not:

Biyografisini okumak istediğiniz kişileri lütfen bizimle paylaşın.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Orgeneral Ümit Dündar Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

Dün akşam Külliye’de Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı kabinede yer alan Hulusi Akar’dan boşalan koltuğa Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Güler getirildi.

Yaşan Güler’in yerine gelen isim ise Genelkurmay 2. Başkanı, Ümit Dündar oldu.

Ümit Dündar, (1955, Manisa) 15 Temmuz 2016 darbe girişimine ani bir refleksle ilk karşı durmuş komutandır.

DARBEYİ ENGELLEMEDE ÖNEMLİ ROL OYNADI

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’ten ayrılarak İstanbul’a gelmesi, güvenliğinin sağlanması ve sonraki askeri komuta sürecinde çok önemli rol oynadı.

KARA HARP AKADEMİSİ’NDEN 1985 YILINDA MEZUN OLDU

1975 yılında Kara Harp Okulu’ndan asteğmen rütbesiyle, 1975 yılında da İstihkâm Okulu’ndan Teğmen rütbesiyle mezun oldu. 1983 yılına kadar Kara Kuvvetleri’nde çeşitli istihkâm birliklerinde takım ve bölük komutanlığı ile mal saymanlığı görevi yaptı. Kara Harp Akademisi’nden 1985 yılında mezun olarak kurmay subay oldu. Kurmay subay olduktan sonra sırasıyla 4. Zırhlı Tugay Komutanlığı’nda Mekanize Piyade Bölük Komutanlığı ve Lojistik Şube Müdürlüğü, Kara Kuvvetleri Genel Sekreterliği’nde Plan Subaylığı, Genelkurmay Strateji ve Kuvvet Planlama Dairesi’nde Plan ve Program Subaylığı, 41. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı’nda Piyade Tabur Komutanlığı, Londra Kara Ataşeliği, 3. Ordu Harekât Başkanlığı’nda Plan ve Harekât Şube Müdürlüğü ve 5. Hudut Alay Komutanlığı görevlerini yürüttü.

2001’DE TUĞGENERAL OLDU

2001 yılında tuğgeneral rütbesine terfi etti. Bu rütbede sırasıyla MSB İnşaat Emlak Daire Başkanlığı, MSB İnşaat Emlak ve NATO Enfrastrüktür Dairesi Başkanlığı ile 28. Barış Gücü Tugay Komutanlığı görevlerinde bulundu.
2005 yılında tümgeneral rütbesine terfi etti.

Bu rütbede sırasıyla Genelkurmay İstihkâm Daire Başkanlığı ile İstihkâm Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı görevlerini yürüttü, 2009 yılında ise korgeneral rütbesine terfi etti ve 5. Kolordu Komutanlığı’na atandı. 2011 yılında MSB Müsteşarlığı’na atandı.

GEÇİCİ VEKALETLE GENEKURMAY’A ATANDI

2013 yılında orgeneral rütbesine terfi etti ve 3. Ordu Komutanlığı’na atandı. 2015 yılında 1. Ordu Komutanlığı’na atandı. 2016 askeri darbe girişimi sonrası Genelkurmay Başkanlığı’na geçici vekalet ile atandı.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , ,

Orgeneral Yaşar Güler Aslen NERELİ , kimdir , kaç yaşında

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzalı kararlara göre, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın Milli Savunma Bakanlığına getirilmesiyle boşalan Genelkurmay Başkanlığına, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler’in ataması yapıldı.

ARDAHAN’DA DOĞDU

Orgeneral Yaşar GÜLER, 1954 yılında Ardahan’da doğmuştur. Teğmen rütbesiyle 1974 yılında Kara Harp Okulundan, 1975 yılında Muhabere Okulundan mezun olmuştur.

1975-1984 yıllarında çeşitli birliklerde Muhabere Takım ve Bölük Komutanlığı görevlerinde bulunan Org.GÜLER; 1986 yılında Kara Harp Akademisinden, 1988 yılında Silahlı Kuvvetler Akademisinden mezun olmuştur.

Kurmay subay olarak; 1986-1988 yılları arasında Yurt İçi Bölge Komutanlığında Harekât Başkanlığı, 1988-1991 yıllarında Kara Kuvvetleri Denetleme ve Değerlendirme Başkanlığında Plan Subaylığı, 1991-1992 yılları arasında 12’nci Piyade Tümen Harekât ve Eğitim Şube Müdürlüğü, 1992-1994 yılları arasında Silopi’de İç Güvenlik Tabur Komutanlığı, 1994-1995 yılları arasında Bosna-Hersek Türk Tugay Komutan Yardımcılığı, 1995-1997 yılları arasında Başbakanlık Askerî Başdanışmanlığı Proje Subaylığı, 1997-1999 yılları arasında Napoli/İtalya’da konuşlu NATO Güney Bölge Komutanlığı Muhabere Başkan Yardımcılığı, 1999-2000 yılları arasında Barış İçin Ortaklık Eğitim Merkez Komutanlığı, 2000-2001 yılları arasında Gnkur. Tatbikatlar Şube Müdürlüğü görevlerini yürütmüş, 2001 yılında Tuğgeneralliğe terfi etmiştir.

BAŞARILARLA DOLU KARİYER

Tuğgeneral rütbesiyle; 2001-2003 yılları arasında 10’uncu Piyade Tugay Komutanlığı, 2003-2005 yılları arasında Gnkur. MEBS Plan Koordinasyon Daire Başkanlığı görevlerini yürütmüş, 2005 tarihinde Tümgeneralliğe terfi etmiştir.

Tümgeneral rütbesiyle; 2005-2007 yılları arasında MEBS Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı, 2007-2009 yılları arasında Gnkur. Eğitim Daire Başkanlığı görevlerinde bulunmuş ve 2009 yılında Korgeneralliğe terfi etmiştir.

2013’TE GENELKURMAY 2. BAŞKANLIĞINA ATANDI

Korgeneral rütbesiyle; 2009-2010 yılları arasında Harita Genel Komutanlığı, 2010-2011 yılları arasında 4’üncü Kolordu Komutanlığı, 2011-2013 yılları arasında Gnkur. İstihbarat Başkanlığı görevlerinde bulunmuş ve 2013 Yüksek Askerî Şura Kararları ile Orgeneralliğe terfi ederek 2013-2016 yılları arasında Genelkurmay II nci Başkanlığı, 2016-2017 yılları arasında Jandarma Genel Komutanlığı görevlerini yürütmüş, 02 Ağustos 2017 Yüksek Askerî Şura Kararları ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevine atanmıştır.

Bayan Demet GÜLER ile evli olan Orgeneral Yaşar GÜLER bir çocuk ve iki torun sahibidir. İngilizce bilmektedir.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından Jandarma Genel Komutanlığına atandı.

15 TEMMUZ SÜRECİNDE YAŞAR GÜLER

FETÖ tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz darbe girişimi sırasında rehin alınıp Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığına götürülen Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve kuvvet komutanları ile darbecilerin hedefi oldu.

Genelkurmay Başkanlığı’nın 2 numaralı ismi Yaşar Güler, kendi emir subayı Mehmet Akkurt tarafından makam odasında derdest edildi.

EMİR SUBAYI İHANET ETTİ

Karargahta bulunan Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, makam odasının kapısının çalınmasının ardından “yere yat, yere yat” sesleri yükseldiğini söylerken, “Ben bunlardan bir tanesini tutarak diğer tarafa fırlattım ve yere düştü. Bunun üzerine daha büyük bir öfkeyle üzerime çullandılar ve yüzükoyun yere yatırdılar. İçlerinden bir tanesi kafama ayağı ile bastırdı. Derhal ellerimi arkadan bağladılar. O vaziyette dururken sivil kıyafetli biri sırıtarak omuzuma vurdu. ‘Komutanım merak etmeyin bu bir tatbikat’ gibi alaycı ifadelerle konuşunca baktım ve benim emir subayım Mehmet Akkurt olduğunu gördüm.” dedi.

Kafasına yüzünü kapatacak şekilde bere geçirilen Güler, sürüklenerek önce koridora oradan da 3 kat aşağıya indirilerek Deniz Kuvvetleri Komutanlığına götürülmek istendi ancak diğer askerler buna direndi. Vatansever Askerler kapıyı açtırmayınca hain emir eri Mehmet Akkurt araçtan indi. Oradakilere ‘Kapıyı aç yoksa ateş edeceğim’ diye bağırdı ve ardından ateş etti. Karşı taraftan mukabil ateşle karşılık verildi. Güler’in bulunduğu araca çok sayıda mermi isabet etti. Güler’in sol tarafındaki şahsa sert şekilde vurması üzerine araçtan çıkarılarak sürüklenerek başka araca götürüldü.

DARBECİLER GÜLER’İ REHİN ALDI

2 darbeci hain Güler’i helikoptere bindirerek Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığına götürdü. Zifiri karanlık bir odada elleri ve ayakları bağlı saatlerce tutuldu.

FETÖ darbe girişiminin ardından ifadesine başvurulan Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, rehin alınıp Akıncı Üssü’nde tutulduğu sırada, FETÖ’nün darbe girişimi sonrası tutuklanan eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk’ün kendisiyle darbeci askerler arasında temasları sağladığını söyledi.

Kaynak:Enson haber Biyografi

Etiketler, , , , , , , , , , ,